6 Nisan 2007 Cuma

Depresyon::::::::::

Depresyonun temelinde daha onceden isteyerek ve severek yaptigi gunluk aktivitelere karsi isteksizlik ve hayattan zevk alamama durumu vardir. Ek olarak kiside kederli ve uzgun bir duygudurum ile birlikte gorulen bazi degisiklikler zamanla olusur. Bu durumda kisi her seyi olumsuz olarak degerlendirerek karamsarlik dusunceleri ile gecmisi ve gelecegi dusunmeye baslar. Bu dusunceler istemese de kisinin aklina gelir. Yani gunluk yasantida her seyin olumsuz taraflarini gorur.



Yalniz normal sinirlarda kabul edilecek gun icerisindeki duygulanimdaki cokkunlukler depresyon sayilmaz. Depresyon diyebilmemiz icin asagida siralanmis belirtilerin gun icerisinde hemen hemen gun boyu ve en az son on bes gundur devam ediyor olmasi gerekir.


* Hemen her gun ve gunun buyuk bir kisminda gozlenen cokkun bir duygu-durum hali ( kendini mutsuz, aglamakli, kederli hissetme hali).



* Hemen her gun yaklasik gun boyu suren tum ya da cogu etkinlige karsi ilgi ve zevk almada azalma (daha once keyif alinan isler, hobiler ve aliskanliklardan artik hoslanmama , bikkinlik, cinsel isteksizlik ).

* Diyet uygulanilmamasina karsin onemli derecede kilo kaybi ya da alimi ( bir ay icinde vucut agirliginin %5 'inden fazlasinin artmasi ya da azalmasi) ya da hemen her gun istahta artma yada azalmanin olmasi.

* Hemen her gun uykusuzluk yada asiri uyku hali.

* Hemen her gun olagan beyinsel ve vucutsal islevsellik, hareketlilik halinde azalma ya da huzursuzluk



* Hemen her gun halsizlik ,yorgunluk hisleri,daha onceki gunler kadar enerjik hissetmeme.

* Hemen her gun kendini degersiz hissetme,kucuk gorme,kendini begenmeme,suclu ya da gunahkar hissetme hali.

* Hemen her gun dusunme ya da konsantrasyon yeteneginde azalma olmasi (konusulanlara, okunan seylere, izlenilen dikkatini verememe, gibi) ya da kararsizlik hali.

* Tekrarlayan olum dusunceleri,intihar planlari veya eylemlerinin varligi.




YUKARI DA SIRALANAN BELIRTILERDEN EN AZ BESININ (ILK IKI BELIRTIDEN EN AZ BIRI BULUNMAK UZERE), EN AZ IKI HAFTA SURESINCE VAR OLMASI DURUMUNA "MAJOR DEPRESYON" DENIR.

Ergenlerde Madde BaGimliliGi......

ALKOL VE MADDE BAGIMLILIGI



Ergenlik doneminde yasanan sorunlardan biride alkol ve maddenin kotuye kullanimidir.

; Alkol ve maddenin kotuye kullanilmasinin sebepleri cesitlidir.Olasi nedenlerden biri kisilik faktorudur.Arastirmalar bagimliliga musait kisilik yapilarindan bahsetmektedir.genel kaygi bozukluklari,kisilik bozukluklari ve sizofreni gibi bazi ruhsal bozukluklarinda ,alkol ve maddenin kotuye kullanimina neden oldugunu ileri surmektedir.aile onemli bir faktordur.

; Icinde yasadigi ortamda kimligini,sayginligini ve dayanismayi yasayamayan cocuk ,bu ihtiyaclarini yeni ait olabilecegi bir grupta karsilamaya calisabilir.Ergenlik doneminde yasanan kimlik karmasasi sonucu ; genc bir grubun degerlerini benimseme ait olma ihtiyacina paralel olarak,yatkin kisilik yapisi ve aile yapisi da varsa alkol ve madde bagimliliginin tuzagina dusmesi hic de sasirtici olmaz.

; Gencin alkol ve madde kullanimina egilim gostermesine ; neden olan sebeplerin basinda genclik caginin ruhsal toplumsal ozellikleri yer alir.

;Genclik cagina ozgu olan ;etkisi altinda duydugu endise,kaygi ve korkuyu gideren,gereksinimlerine doyum saglayan,ortami yonu bulamasa ,aile cevresi bunlari saglayamasa ,kisiligini cesitli alt kulturler arsinda aramaya baslar

MADDE BAGIMLILIGININ NEDENLERI



; Alkol ve madde bagimliligi bir ihtiyacin sonunda ortaya cikar,bu da kullanan kisinin kisiligi ile cok yakindan ilgilidir.bagimli gunluk hayatin getirdigi zorluklardan kacmak ve yapay bir cenneti algilama arzusundadir.

; ; Genclik caginin etkisi altinda gelisen endise,kaygi ve korkunun giderilmesi , gereksinimlerinin giderilmesi ,ortami,yolu,yontemi bulmazsa aile ,cevre bunlari saglayamazsa ,kisiligini ,kimligini degisik alt kulturlerde aramaya baslar.Ergenlik caginda ki gencleri bu kulture itende budur.

; ; Bagimliliga yatkin kisilik ozelliklerini soyle siralaya biliriz;

1.Dayaniksiz ve gucsuz bir kisilik yapisina sahip olmak ve kaygidan kacama, Bagimlilar genellikle ozguvenleri zayif ve kaygili insanlardir,hayatin zorluklarindan kacmak isterler. Bagimlik yapan maddelerin ,kaygiyi azaltan etkileri , bir desteleme araci olarak kullanilmasina yol acmaktadir.

; ; Hayatin getirdigi gerginliklerle basa cikma da sikintiya dusen bir kisim bagimlilar cok muhtemelen asiri koruyucu anne-baba tutumlari nedeniyle gerginlik ve baski doguran uyaran ve durumlarla yuzlestirilmemis yeterince sorumluluk verilmemis cocuk ve gencler,basarisizlik ve uzuntuler bu gencler icin dayanilmasi cok zor sikintilar gecirir.Bu yapidaki gencler bagimlikli yapan maddeler siginabilirler .(Kulaksiz Adnan,ergenlik psikolojisi,sy 216,prf:5)



;2.Icten denetimli olmaktan cok,distan denetimli olma;Kisinin hayatta yasadigi sikintilarin sebeplerini kendi disinda ki nedenlere bagli oldugunu dusunmesi ve cozumlerini de dissal gelismelere baglamasi ; distan denetimli oldugunu gosterir.Icten denetimli kisiler ise kendiyle ilgili yasantilara kismen de olsa kendi yon vere bilecegini dusunur. Yapilan arastirmalar dis tan denetimli kisilerin bagimliliga daha yatkin oldugunu gostermektedir.

3.Kendini degersiz algilama;Alkol ve madde bagimligi yasan genclerde gozlenen diger bir kisilik ozelligi de,kendini degersiz ve eksik yanlari olan biri gibi algilanmaktir.Olumsuz ve dusuk benlik saygisi olan kisiler kendilerini toplum disi ve igrenc insanlar olarak degerlendirebilir.Ahlak disi tutum ve tavirlar sergileyenler ile kendilerini ozdeslestirip,benzer ahlaki tutumlar icine girebilirler.bagimliliktan etkilenerek,olumsuz aliskinliklar edinebilirler.

4.Duygusal bakimdan olgunlasmamis olma;Icten gelen haza yonelik arzularini kontrol etmekte gucluk ceken,onlari dengeleyemeyen genclerin hazza ulasma istekleri onlari bagimlilik yaratan maddelere yoneltebilir.Olgunlasmamis duygular tasiyan ,heyecanlarini denetleyemeyen genclerde de rahatlamak ve sakinlesmek icin bagimlilik doguran maddelere yonelme gorulebilir�;Huzursuzluk veren durumlarla basa cikabilmek icin alkol veya uyusturucu maddelerin gecici rahatlatici etkisinden yardim uman gencler cok tehlikeli, bir araca sigina bilirler. (Kulaksizoglu Adnan,ergenlik psikolojisi,sy 218,prf:1)



5.Hazza yonelik olma:Madde bagimlilarinda gozlenen bir davranis bicimi de degisikliler karsisinda heyecan ve haz duymadir.

6.Kotu aliskanligi olan arkadas cevresi;Gencler arkadas etkisine cok aciktir.Bir arkadas grubuna sahip olmak grupta deger verilen bir insan olmak en guclu isteklerden biridir.Madde bagimliginin oldugu cevrede yasan bir genc kullana arkadaslarina ozene bilir ve maddeyi deneye bilir.gencler icin yeni olani denemek onlari belirli davranislara iten nedenlerdendir.

Arkadas gruplari tarafindan dislanmamak icin benimseme ve bu yuzden onlarin etkisinde kalarak sapan davranislari taklit etme yaninda,bir bakima grup baskisi yuzunden onlarin aliskanliklarini benimseyenleri de gormek mumkundur

Bahar yorgunluguna teslim olmayin

Bahar Yorgunluguna Teslim Olmayin



Bahar aylarinda insan ����bolizmasinda olusan degisiklikler beraberinde yorgunlugu da getiriyor. Prof. Dr. Koptagel Ilgun bahar yorgunlugunu bir hastalik olarak tanimliyor ve onlem alinmasi gerektigini soyluyor. Onlem alinmazsa bahar yorgunlugu kroniklesebiliyor.

Kisin soguk gunleri yavas yavas yerini baharin nesesine ilikligina birakirken bircok kiside halsizlik, yorgunluk, eklem agrilari, uyku istegi gibi ortak sikayetler gozleniyor. Bu yakinmalarin cogu bahar yorgunluguna baglaniyor.

Bahar yorgunlugunu bir hastalik olarak tanimlayan Prof. Dr. Koptagel Ilgun, bu yorgunluga bagli olarak kalp ve romatizma hastalarinda yakinmalarin arttigini belirtiyor. Bahar yorgunlugu onlem alinmazsa kronik yorgunluk sendromuna da donusebiliyor.

Havadaki elektrik artiyor
Bahar mevsiminde havadaki elektrik yuku artiyor. Bu yukun iyonlar araciligiyla tasindigini vurgulayan Prof. Dr. Koptagel Ilgun soyle konusuyor:

"Pozitif ve negatif degerde iki tur iyondan pozitif olanlar arttikca vucuda zindelik getirir. Negatif yuklu iyonlarin artmasi ise yorgunluk, halsizlik ve gerginliklere neden olur. Havadaki elektrik yuku sehirlerde daha fazladir. Tasitlarin havayi kirletmesi, sanayi atiklari, trafik kesmekesi elektrik yukunu artirir."

Elektrik yukunun yogunlugu, bahar mevsiminde sinir gerginligini ve stresi tirmandiriyor. Bu durum, damarlardaki buzulmeyi artiriyor. Damarlardaki buzulme midede olursa ulsere bile neden olabiliyor. Uzmanlar, bahar mevsiminde sebze ve meyvelerin yanisira bol sulu gidalari da soframizdan eksik etmememiz gerektigini soyluyorlar; cunku meteorolojik degisiklikler yuzunden vucuttaki su oraninda bozukluklar gorulebiliyor.

Bahar yorgunlugunun etkilerinden kurtulmak mumkun. Prof. Dr. Koptagel Ilgun bu konuda "Eger yakinmalar sureklilik kazanmissa ve kendinizi her zaman halsiz ve bitkin hissediyorsaniz, kronik yorgunluk ile karsi karsiyasiniz demektir" diyor.

A tipi insanlar aday
Eger, yonetici kadrosunda calisan sorumlulugu fazla olan biriyseniz, halsizlik, kiriklik, bogaz ve bas agrilariyla gelisen kronik yorgunluk sendromu sizin de kapinizi calabilir. Prof. Dr. Ilgun, kronik yorgunluk sendromuyla ilgili su degerlendirmeyi yapiyor:

"Kronik yorgunluk sendromu olan kisi, gozlerinin onunde beneklerin uctugunu, devamli bas agrisi ile birlikte sanki kerpetenle ensesinin sikildigi hissine kapildigini soyler. Eklem agrilarindan yakinir. Bu kisilerin isteki konsantrasyonlari bozulur. Eklem agrilari, ruhsal sikintilar yakalarini birakmaz."

Kronik yorgunluk sendromuna yakalanan kisilerin cogunlugu yaptigi isten, calisma ortamindan oturu devamli duygularini, sikintilarini baski altina aliyor. Bu sekilde yillarca baski altinda kalan duygular, stres ve is yogunlugu sonucunda patlama noktasina geliyor.

Mutsuzluk yorgunlugu
Bahar yorgunlugu ve kronik yorgunluk disinda bir de "mutsuzluk yorgunlugu" denilen bir yorgunluk turu var. Kendini surekli halsiz, isteksiz, yorgun hissedenler bu gruba giriyor. Prof. Dr. Koptagel Ilgun, soz konusu kisilerin yorgunluk hisleriyle mutsuzluklari arasinda baglanti oldugunu belirtiyor ve sozlerini soyle surduruyor.

"Mutsuzluk yorgunlugu, insanin psikolojisiyle cok yakindan ilgilidir. Bu sorundan kurtulmak icin oncelikle yasami sevmek, mutsuzluklarin, hayal kirikliklarinin gelip gecici olduguna inanmak gerekir. Soz konusu gruba giren kisilerde sikayetler bedensel bir rahatsizliktan degil de, psikolojik sorunlardan kaynaklandigi icin hastalarin psikolojik tedavi gormesi gerekebilir."

Kronik yorgunluktan korunun
Kronik yorgunlugunuzun gercek nedenini arastirin. Eger sorun is yogunlugunuz ise calisma temponuzu dusurun, monotonluk ise yasaminizi renklendirecek ugraslar bulun.

� Kronik yorgunluga karsi en iyi ilac tatile cikmaktir. Imkanlarinizi zorlayarak birkac gunlugune de olsa kent disina kacin.

� Her gun sabahlari ac karnina en az 5 dakika yuruyus yapin. Ancak bu yuruyusleri gunesli gunlerde yapmaya ozen gosterin.

� Her sabah 10-15 dakika ac karnina jimnastik yapin. Ama vucudunuzu asiri yormaktan da kacinin. Jimnastik yapacaginiz odayi cigerlerinize bol oksijen girmesi icin bir sure havalandirmayi unutmayin.

� Sofranizdan meyve ve sebzeyi eksik etmeyin. Sevmeseniz de mevsimin ozelligini tasiyan meyve ve sebzelerin butun cesitlerinden bol miktarda yiyin.

Onlemler
� Baharda vucudun daha cok vitamin ve minerale ihtiyaci oluyor. Ozellikle de B ve C vitaminleri ile potasyuma. B ve C vitaminleri sebze ve meyvelerde, potasyum da domates, patates ve kayisida bol miktarda bulunuyor.

� Gunde 3 litre su icin. Yemek yemeden ve yatmadan once azar azar icerek vucudunuza ihtiyaci olan suyu saglayin.

� Uyku ritmine dikkat edin. Rahat bir uyku icin yataga girmeden once gunluk butun stres nedenlerinizi aklinizdan uzaklastirin. Hosunuza giden konulari dusunun veya hoslandiginiz bir film seyredin.

Genclerde kalp krizi riski daha olumcul

Genclerde kalp krizi riski daha olumcul
Erciyes Universitesi Tip Fakultesi Kardiyoloji Anabilim Dali Ogretim Uyesi Doc. Dr. Abdurrahman Oguzhan, genc insanlarda, kalpte henuz kolleteral adi verilen kilcal damarlar olusmadigi icin kalp krizlerinin daha olumcul oldugunu bildirdi.


Oguzhan, son donemde genc yastaki insanlarin kalp rahatsizliklarina bagli olarak yasamlarini yitirmelerinin gundeme tasindigini hatirlatti.

Yuksek tansiyon, seker, kandaki kolestrol oraninin yuksek olmasi, hareketsiz yasanti, fazla kilolar, yanlis beslenme, sigara ve irsi ozelliklerin kalp krizini artiran faktorler oldugunu anlatan Oguzhan, bu faktorlerin yasli insanlarda daha fazla ortaya cikmasi nedeniyle kalp krizi riskinin de dogal olarak yasli insanlarda daha fazla goruldugunu belirtti. Oguzhan, buna ragmen genc yastaki insanlarin da kalp krizi riski altinda bulundugunu animsatti.

Insanda yas ilerledikce kalbin tahrip olan bolumlerinde kolleteral adi verilen kilcal damarlar olustugu icin kalp krizinde olum oraninin genclere gore daha az oldugunu bildiren Oguzhan, ''Yas ilerledikce kalpte kolleteral adi verilen kilcal damarlar olusmaktadir. Bu damarlar, kalbe kan tasiyan damarlarin tahrip olan bolumlerinde takviye gorevi ustlenir. Kalp krizi gecirildiginde hangi damarlar tikanirsa, kolleteral damarlari o bolgeye kan tasir. Bu damarlar sayesinde yasli insanlarda olum orani genclere gore azalir. Ancak, krize neden olan tikanma ana damarlarda olmussa kolleteral damarlari yeterli olamayip olum ortaya cikabilir. Genc yaslarda ise kalpte henuz kolleteral damarlari olusmadigi icin kalp krizi daha olumcul olmaktadir''dedi.

Kalp krizine neden olan risklerin birden fazlasinin bir araya gelmesinin veya faktorlerin etkisinin artmasinin kriz olasiligini artirdigini kaydeden Oguzhan, bazi durumlarda risk faktorlerinin cogunu tasimayan insanlarda da kalp krizinin gorulebildigini vurguladi.

Faktorlerin cogunu tasimayan genc insanlarda kalp krizi gorulmesinin en onemli sebebinin sigara olduguna dikkati ceken Oguzhan, ''Genclerde sigara kullanimi, tek basina bile kalp krizi icin risk olusturuyor. Kalp krizi geciren genclerin tamamina yakininda baska hicbir sebep olmasa bile sigara kullanimi ortaya cikmaktadir. Sigaranin yani sira irsi olarak ortaya cikan yuksek kolesterol orani da, gencler icin kalp krizi riski olusturmaktadir'' diye konustu.

Oguzhan, hicbir rahatsizligi olmasa bile yukarda siralanan risk faktorlerini tasiyan insanlarin doktor kontrolunden gecmesi gerektigini belirtti.

Antibiyotigin fazlasi zarar



Gereksiz antibiyotik kullanimi, vucutta hucre olumune ve direncin dusmesine neden oluyor.


Izmir Ataturk Egitim ve Arastirma Hastanesi Kulak Burun Bogaz Servisi Sefi Prof. Dr. Semih Oncel, gereksiz antibiyotik kullaniminin, vucutta hucre olumune ve direncin dusmesine neden oldugunu ve hastaligi tetikledigini soyledi.

'Grip icin C vitamini kullanin'
Prof. Dr. Oncel, son zamanlarda havalarin degisken bir yapi izlemesiyle birlikte gribal enfeksiyon yollari sikayetiyle hastanelere basvuran vatandaslarin sayisinda artis oldugunu soyledi. Gribin, onceden alinacak tedbirlerle onune gecilmesinin onemli oldugunu ifade eden Prof. Dr. Oncel, bunun icin de bol C vitamini tuketilmesi gerektigini bildirdi.

Prof. Dr. Oncel, gribin en onemli belirtilerinin usume, titreme, vucutta kirginlik, halsizlik ve yuksek ates oldugunu belirterek, bu tur sikayeti olan kisilerin bir uzmana basvurmasi gerektigini anlatti.

'Rastgele antibiyotik kullanmayin'
Insanlarin gribe yakalanmamasi icin kalabalik ortamlardan uzak durmasi, tokalasirken dahi dikkatli olmasi gerektigine dikkat ceken Prof. Dr. Oncel, sunlari kaydetti: 'Grip, evde alinacak onlemlerle atlatilabilir. Ancak belirtilerinuzun surmesi halinde uzmana basvurulmasi gerek. Grip virus kokenli birhastalik. Bu tip hastaliklar ilerlediginde daha ciddi ve kalici bozukluklara neden olabilir. Bu hastaligi atlatmanin en onemli yolu, dinlenmektir. Antibiyotik kullanimi onerilecek ilk tedavi sekli degildir. Hastalik, mikrobik olaylarla birlesip ilerlediginde, hekim kontrolunde antibiyotik kullanilmalidir. Gereksiz yere antibiyotik kullanimi, vucutta hucre olumune ve direncin dusmesine neden oluyor. Rasgele antibiyotik kesinlikle kullanilmamalidir.'

Bu hastaliga dikkat!

!

Ingiliz Beslenme Bozukluklari Dernegi'ne gore saglikli beslenme ve ince kalma takintisi ile asiri titizlik gunumuzde yeni bir hastalik yaratti: 'Orthoreksiya'


INGILIZ Beslenme Bozukluklari Dernegi, 'Orthoreksiya'yi, cagimiz insaninin gelecekte en cok yakalanacagi yeme bozuklugu hastaligi olarak acikladi. Psikiyatr Prof. Dr. Arif Verimli de bu rahatsizligi kisaca, 'kanserojen madde icermeyen, hormonsuz ve katkisiz besin tuketme takintisi tasiyan, asiri ve abartili bir saglik endisesi ile tam bir titizlik obsesyonu olan kisilerin hastaligi' olarak tanimladi. Verimli, zayif kadin ve atletik erkek arayisinin bu hastaligin gelisiminde etkili oldugunu kaydetti.
VERIMLI, hastalikla ilgili su bilgileri verdi: "Bu durumdaki kisiler, her yedigi yemegi abartili bir sekilde kontrol eder. Urunlerin ambalajlarini saatlerce inceler, icinde kanserojen madde, hormon, boya, katki maddesi olup olmadigina abartili sekilde kafa yorar. Yiyeceklerin asiri saf olmasina takintili bir titizlik icerisinde onem verir. Bu yuzden pek cok besini cig olarak yerler." Verimli, hastaligin kadinlarda erkeklerden iki kat daha fazla goruldugunu soyledi

Saglikli gozler icin bol meyve yiyin



Genclerin, ileri yaslarda da dunyayi net gorebilmeleri icin bol bol meyve yemeleri gerek. Boylece gorme kayiplari yuzde 36 azaliyor


TAYLAN KUMELI / bir kibrit kutusu lezzet


Gozlerimiz, sagligimiz konusunda bize cok onemli ipuclari verir. Gozlerimizde olusan bazi sorunlar kimi zaman vucudumuzdaki cok onemli hastaliklarin habercisi olabilirler.
Ornegin kataraktta, goz mercegi saydamligini kaybeder ve gorme azalir. Glokom, goz ici basincinin yukselmesi nedeniyle gorme sinirinin giderek zayiflamasina ve gorme kaybina yol acar.
Eriskinlerde gorulen goz hastaliklarinin bircogu daha az siklikla olmak uzere bebeklerde ve cocuklarda da gorulebilir.

A vitamini almak onemli
Goz sagligimizi olumsuz etkileyen hastaliklar arasinda ise kronik diyabet ve tansiyon yer alir. Ozellikle diyabet, gozde katarakt, glokom ve en onemlisi diyabetik retina hastaligina sebep olabilir. Diyabetlerde gorme kaybi gelisme ihtimali normalden 25 kez daha fazladir. Diyabette beslenme aliskanliklarinin duzenlenmesi gerekir. Bu da glisemik indeksi dusuk besinleri ve posali yiyecekleri tercih etmekle, ogun atlamamakla, asiri yagli yiyeceklerden sakinmakla, seker ve sekerli yiyeceklerden uzak durmakla olur.
Gece iyi gorememe olgusu ise genellikle A vitamini ve cinko eksikliginden ileri gelir. En iyi A vitamini kaynaklari havuc, ispanak, lahana, portakal ve sari renkli meyvelerdir.
Sigara tiryakilerinde B12 eksikligiyle birlikte gorulen ender bir goz hastaligi ise tutun korlugu olarak bilinir.
Erken yaslarda duzenli olarak ve bol bol meyve yemek, ilerleyen yaslarda gorme kayiplarini onemli oranda onler. Arastirmalar duzenli olarak gunde uc ogun meyve yiyenlerde, yaslilikta gorme kayiplarinin yuzde 36 azaldigini ortaya koyuyor. Coklu vitamin almak, katarakt riskini yuzde 60 azaltiyor. Ozellikle coklu vitamin hapinda bulunan E ve C vitaminlerinin, katarakt riskini indirmede onemli rolu oldugu belirtiliyor.

Havuc
Havuc icerdigi ozel sekeri, A vitamini ve bol vitaminleri ile karacigeri kuvvetlendirir, vucuttaki ure asidinin, urat tuzlarinin, benzeri yorgunluk maddelerinin idrarla disari atimina yardimci olur. Icerdigi beta-karoten sayesinde gozleri korur ve bagisiklik sistemini kuvvetlendirir.

Goz icin dogal receteler
Ceviz yapraklarinin kaynatilmasi ile elde edilen siviya batirilan temiz bir bez parcasi goz uzerine konursa goz iltihaplanmalarini onler.
Goz nezlesi ve kanlanmasinda gul yapraklarindan yapilan cayla goz banyosu yapmak cok etkili olur.
Havuc gozleri kuvvetlendirir.
Kavun goz nezlesine iyi gelir.
Maydanoz suyu ile yapilan goz banyosu gozkapagi iltihaplarini iyilestirir.
  • Rezene tozu karistirilan suyla yikandiginda gozler kuvvetlenir.

  • Hipnoz ile sorunlarinizin kaynagini bulun

    Hipnoz ve cozum

    Hipnozun bazi sorunlar icin kesin ve cabuk cozumler sunmasi bu yontemin tercih edilmesini de beraberinde getiriyor. Ozakkas�a gore, hipnoz icin gelen kisinin sorununa iliskin olarak once bir muayene yapiliyor ve sonrasinda teshis konuyor. Eger kisinin sorunu psikoterapi gerektiriyorsa tedavi o yonde yapiliyor ama agir psikiyatrik sorunlar disinda hipnoz tercih ediliyor. 5-10 seanslik hipnoz, sorunun cozumu icin yeterli oluyor ama bazen sorunun ciddiyetine gore 20 seans da olabiliyor. Ozakkas, �Bazen oyle durumlar geliyor ki, sorun kaynakli cozumun hemen bulunmasi zorunluluk arzediyor. Biz de o zaman sorunun olustugu zamani bulmaktan cok o andaki problemi cozmeye odaklaniyoruz. Yani vakit sinirli olunca bastirici yontem olarak hipnoz yine ise yariyor� diyor.


    Yillardir hipnoz ile psikolojik sorunlara careler bulan Tahir Ozakkas, Turkiye�de bazi psikiyatr ve psikologlarin, hipnoza karsi cikmalarini, bu yontemi bilmemelerine bagliyor.

    Hipnozun nasil yapildigina iliskin bildigimiz klasik yontemlerin de her zaman gecerli olmadigini belirtiyor psikiyatr Dr. Ozakkas ve sunlari soyluyor. �Hipnozu yaparken tek bir standart yok, hatta yuzlerce teknik var ama hepsi ayni noktada odaklaniyor o da konsatrasyorn. Fikri belirli bir alanda sabitlemek ve kendini dis dunyanin algilarina kapatmak gerekiyor. Bunun icin bir duvara, tabloya bakis sabitlenebilir. Doktor konusma yapabilir, kimi zaman da elimdeki kristal bir cubugun ucuna baktiriyorum.�

    Psikiyatr Dr. Tahir Ozakkas�a hipnoz uzerine sorular yonelittik.


    Hipnoz Nedir?
    Hipnoz, kisinin bilincalti dusuncelerine erismeye calisan bir teknikdir. Bir cok insanin hipnozdan korkmasina ragmen hipnozda korkulacak esrarengiz birsey yoktur. Tibbi calismalar, hipnozu tedavi edici degerini, kuskudan uzak apacik olarak ortaya koymustur.

    Hipnozun kesin cozum oldugu psikiyatrik sorunlar hangileri?
    Hipnoz hic bir psikiyatrik rahatsizlikta kesin cozum uretmez. Kaldi ki psikiyatrik tedavi usullerinden hemen hemen hic birinde kesin tedavi eder diye bir iddia da yoktur. Hipnoz psikiyatrik tedavilerde kullanilan onlarca yontemden bir tanesidir. Uygun olan bozukluklarda, uygun olan hastalara tedavilerin belirli asamalarinda uygulanabilecek bir tekniktir.

    Hipnozun psikoterapiye ustunlugu nedir?
    Hipnoz kendi basina bir tedavi yontemi degildir. Cesitli psikoterapi uygulamalarinin etkinligini artirmak icin kullandigimiz, bu anlamda tedaviye cok olumlu katkilari olabilen yardimci bir tekniktir. Bu nedenle psikoterapiye bir ustunlugunden bahsedilemez. Ancak ilave katkilarinin neler olabilecegi tartisilabilir.

    Hipnoz'da bulundugu yerde kalmak gibi sorun olusur mu?
    Yas geriletmesi yapilan (Age regration) hastalarin geriletildigi yasta kalma riski soz konusu degildir.

    Turkiye'de hipnozun durumu nedir?
    Turkiyede son yillarda hekimlerin, dis hekimlerinin ve psikologlarin hipnoza karsi yogun bir ilgisi mevcuttur. Bu cercevede Yeditepe Universitesi Dis Hekimligi Fakultesi ve hipnoz derneklerinin is birligi ile binin uzerindeki meslekdasa uygulama ve hipnoterapi egitimi verilmistir. Bu egitimden gecen hekim ve psikologlar birer uygulayici olmusturlar.

    Tibbi dernekler hipnozun kullanilmasini onayliyor mu?
    Evet. Ingiliz Tip Dernegi 1775'de tibbi hipnoz uzerine bir rapor yayinladi. Amerikan Tip dernegi sozculeri de 1958'de tibbi hipnozun kullanilmasini uygun gorduler. Turkiye'de henuz yasal bir duzenleme yoktur.


    Milton H. Erickson Vakfi�nin Kurucu ve Yoneticisi Dr. Jeffrey Zeig�a gore hipnoterapi

    Soguk el ve ayaklar, hastalik habercisi

    Soguk el ve ayaklar, hastalik habercisi
    Ellerin ve ayaklarin soguk olmasinin, kan dolasimi bozuklugu veya damar sertligi hastaliklarinin belirtisi olabilecegi bildiriliyor.

    Uzmanlar, kis aylarinda pek cok insanin ortak rahatsizligi el ve ayak soguklugunda, sorunun merkezinin, beden isisi ayar-noktasi olabilecegini vurgulayarak, "Ellerin ve ayaklarin soguk olmasi hissi, yalnizca bedenin isiya normal reaksiyon verme seklini yansitmaktadir. Ancak, cok nadiren de olsa ciddi bir saglik sorunu olan kan dolasimi bozuklugu yada damar sertligi belirtisi de olabilir" uyarisinda bulunuyor.

    Uzmanlarin verdigi bilgilere gore, otonom sinir sistemi, otomatik pilot gibi soluk alma ve sindirim gibi temel beden fonksiyonlarini duzenliyor. Otonom sinir sisteminin karmasik dengeleme islemine sahip oldugunu ifade eden uzmanlar, su bilgileri veriyor:

    "Bedenin bir bolgesine daha fazla kan akimi, sogugun daha guclu olarak hissedilmesini saglar. Ornegin, fazla sicak hissettiginizde, otonom sinir sistemi, deri yuzeyine daha fazla kan akimi olmasini saglayarak, kucuk kan damarlarinin genislemesine yol acar, boylece isi kaybedilir, kan sogur. Usudugunuzde denge degisir. Kucuk, yuzeysel kan damarlari daralarak, kalp ve beyin gibi onemli organlarin isisini korumak icin, kan akimini deri yuzeyinden uzaga yonlendirir. Isinma ve soguma mekanizmalari herkeste aynidir. Usudugunuzde, otonom sinir sistemi, bedeninizin dusmus ic isisina, deri yuzeyine olan kan akimini azaltarak cevap vermektedir. Eller ve ayaklarda kucuk yuzeysel kan damarlari daha cok oldugundan, bu islemden daha cok etkilenirler."

    El ve ayaklari surekli soguk olan kisilerin, yataga girdiginde esinin, elini siktiginda da patronunun irkilmesine yol actigi icin rahatsizlik duyduguna kaydeden uzmanlar, bu kisilere basit isinma yontemleri konusunda da su onerilerde bulunuyor:

    "Kalin giysiler giyin. Hem iceride hem acik havada birkac kat giyinin. Iceride bir kazak yada suveterin altina uzun kollu bir gomlek, en uste de yunlu bir ceket giyin. Ipek, yun, havlu yada sentetik malzemelerden isiyi koruyan kumaslar kullanin. Egzersiz yapin. Egzersiz sirasinda yuzeysel, kucuk damarlar genisler ve eller ve ayaklara daha sicak kan akimi olur. Sigaradan uzak durun, kafeini sinirlayin. Nikotin ve kafein damar daralticidir (vazo konstriktor) kucuk, yuzeysel damarlara kan akimini azaltirlar. Zayiflama, soguk alginligi ve migren ilaclari damar daraltici etki gosterirler. Dolayisiyla, soguk el ve ayaklarin sebebi olabilirler. Stresi azaltin. Gergin kisiler, soguk ellere sahip olmaya daha yatkindir. Kronik stres ve gerilim, sinir sisteminin surekli olarak adrenalin salgilamasina yol acar, bu da damar daraltici etki gosterir."

    yaniklar

    Travma sonrasi stress

    Travma Sonrasi Stres Durumu
    Travma ; bireyin ruhsal ve fiziksel dunyasini degisik bicimlerde sarsan her turlu olaya denir. Yasama karsi , vucudun butunlugune karsi , en sevdiklerimize ve inanc sistemimize karsi tehdit olusturan olaylarin butunune de travma denebilir. Travmalarla bas etmede gecmis deneyimler cok onemlidir. Burada en onemli iyilestirici faktorler iyi aile iliskileri , olumlu sosyal ve toplumsal destektir. Kisinin sahit oldugu yaralayici bir olayda kiside travmaya neden olabilir. Kisinin boyle bir tehlikeyle karsilasmasina gerek yoktur. Kisisel travmatik olaylar arasinda trafik kazasi ,taciz ,tecavuz ,aile ici siddet ,istismar ,iskence ,ani hastalilar veya sakatliklar ,uzun sure issizlik ve yakin birinin kaybi gibi olaylar vardir. Dogal afetler , savas , teror , bulasici hastaliklar , ekonomik krizler de toplumsal travmalar olarak adlandirilir. Toplumsal travmalarda toplumsal destegi bulmak daha kolay oldugu icin bas etmek daha kolaydir. Stres ise organizmanin denge durumunu bozan her turlu olay veya durumdur. Her bireyde travmaya bagli olarak farkli duzeylerde gorulebilir. Hastalik bir kiside agir bir stres durumu yaratabilirken diger bir kisiyi cok fazla etkilemeyebilir.





    Belirti ve Bulgulari:

    Bu tarz agir olaylara maruz kalan kisilerde duygusal , dusunsel , fiziksel ve davranissal tepkiler gorulur.

    Gorulen Duygusal Tepkiler: Sok, endise, uzuntu, yalnizlik, sinirli ve tetikte olma, kaygi, korku, ofke�

    Dusunsel Tepkiler : Basina gelen olaya inanmama, dusuncede daginiklik, carpik dusunceler, dikkat daginikligi, unutkanlik, intihar dusunceleri�

    Fiziksel Tepkiler : Asiri stresten kaynaklanan bas, gogus agrisi, mide bulantisi, kalpte ve bogazda sikisma, gurultuye karsi duyarlilik, irkilme tepkileri , yorgunluk gibi

    Davranissal Tepkiler: Uyku ve yeme bozukluklari, dikkatsiz davranma, surekli bir isle ugrasma, sosyal cevreden uzaklasma, ice kapanma, konusmama, alkol ve madde bagimliligi ve kacinma davranislari gibi


    Kisi asiri telas , korku icindedir ve en kucuk bir uyarana karsi irkilme tepkileri gosterir. Bu kisilerin iliskilerinde ilgisizlik ve duygu azalmasi gozukebilir.

    Duygulanimda bunalti gorulur. Huzursuzluk ve tedirginlik en sik gorulen belirtilendedir. Orseleyici olaya karsi duyarlilik artmis olmakla beraber surekli olarak akla o olay gelir fakat diger olaylara karsi ilgisizlik gorulur. Bu yuzden unutkanliktan yakinabilirler.

    Surekli tetiktelik haline bagli olarak kisinin uyku duzeninde bozulmalar gorulebilir.

    Gorulen Uc Ana Duygu:

    Kayiplarimiza ve cevremizdeki olum ve yikima karsi yogun uzuntu
    Bir kismini olayin sorumlularina ve bir kismini da kendimize yonlendirdigimiz yogun ofke
    Bu tur krizlerin tekrarlayabileceginiz yogun korku.
    Tedavisinde hastayi rahatlatacak, gevsetecek, korku ve endiselerini azaltacak bir terapi onerilir. Bilissel-davranisci teknikler en uygunudur. Bunlar arasinda kacinmalarla yuzlestirme, kisinin olayla beraber olusan duygu ve dusuncelerini bir grup icinde anlatmayi iceren debriefing teknigi, nefes alma ve gevseme tekniklerini sayabiliriz. Kisinin uykusunun duzenlenmesi de bunaltisini yatistirir.

    sagliginiz icin sarki soyleyin..

    Sagliginiz icin sarki soyleyin


    Sarki soylemenin hem insan sagligini hem de ifade yetenegini guclendirdigi bildirildi.




    Almanya'daki Frankfurt Universitesi tarafindan 31 amator sarkici uzerinde yapilan arastirmada, sarki soylemenin, vucuttaki antikor (bagisiklik maddeleri) uretimini tesvik ederek, ust solunum sisteminin viruslerden etkilenmesini onledigi tespit edildi.



    Sarki soylemenin, meditasyon ve yuruyus yapmak gibi insan sagligini olumlu etkiledigini belirten uzmanlar, sarki soylemekle insanin daha iyi bir sekilde soluk alip vererek, vucuda daha cok oksijen sagladigini, dolasim sistemini dinamik kildigi gibi insan vucudunun "dengeli ve canli" bir duruma gectigini kaydetti.

    Uzmanlar ayrica, muzikteki deneyimlerin insanin baska alanlardaki yaraticiligini da gelistirebilecegini belirtti. Muzik sevenlerin islerinde daha basarili olduklarina dikkat ceken uzmanlar, egitim almis solo calismalari yapan bir sarkicinin konusurken seslerdeki ince farklarla kimi duygulari iceren bilgileri aktarabilecegini ve bundan da yarar gorebilecegine isaret etti. Sesin en onemli bir ifade yontemi oldugunu belirten uzmanlar, eger bir insan sesini ozgurce kullanma gucune sahip degilse, kendisini kapsamli bir sekilde ifade edemeyecegini bundan dolayi da yasam kalitesinin kisitlanabilecegini kaydetti. Uzmanlar, sarki soylemenin ayrica vokal kordlari koruyarak, sesi daha genc kildigini, bunun da menopoz donemindeki kadinlar icin cok yararli oldugunu kaydetti.

    Dovme.........

    Dovme vucutdaki derine temas etigi bir yazim cizim resim gibi kalici hic gitmeyen Dovme derler

    aslinda bilyiorum Dovme dinimizde haramdir ben 15 yil eveli yaptirmistim,sag omuzumun arka kismina fenerbahcenin portesi ve belimin ortasina burcum YENGEC oldugu icin yengec resmi cizdirdim

    ITIRAF EDIYORUM
    uzun aradan sonra,ailemle birlikteligim olmamisti isimin nedeniyle uzak yerlere yabanci ulkelerde calsiyordum ailemden hep uzak yasadim ve devamli bir arada olamadigimiz icin ras gelmedi,ve belki de gordu gormemezlikten geldi
    annem bugun benim dovmelerimi gordu :=)bunlarin nezaman yaptigimi sordu bende baga oldu dedim,mumkunse tez anda cikarmami istedi dinimizde haram oldugunu ve gusul abdes gecmedigini soyledi :=)aslinda ona bakarsak sac boyamada gusul abdest gecemdigini soylerler,bunun cikmadigini soyledim anneme olursemde bu kalicak,saka saka :=) evet Dovme cikiyor ama LAZER tedavisiyle,annem ise en kisa zamanda cikarmami istedi;aslinda pek niyteim yok gibi ben kendimi sexsi buluyorum :=)bu nedenle Dovelerimi cikarmayi dusunmuyorum

    Not
    Siz yaptirmayin yoksa sizinde anneniz aileniz kizabilir

    Sarkma ve catlaklar zayiflamanin bedeli mi?

    Vucut Bakimi Neden Yapilir ?

    Vucudumuz zamanla dogal dengesini kaybeder ve cesitli problemler (Selulit,catlak,sarkma) meydana gelir.Vucut bakimi dogal dengeyi duzenleyen bir bakimdir.Vucudumuzun dogal dengesini duzenlemek icin yapilir.Vucudumuzda olusmus veya olusabilecek problemlere karsi bir onlem veya tedavi seklidir.

    Zayiflamak cok guzel ama ince bir vucut her zaman guzel bir vucut anlamina gelmiyor. Hamilelikte oldugu gibi ani kilo alip verme donemlerinden sonra olusan catlak ve sarkmalar zayiflamanin bedeli olarak karsimiza cikiyor. Neyse ki cesitli onlemlerle korunmak ya da olustuktan sonra da bazi yontemlerle bunlardan kurtulmak mumkun.

    Ani kilo kaybi ya da hamilelikten sonra karsilasilan sorunlarin arasinda vucutta olusan catlak ve sarkmalar basta geliyor.
    Catlaklardan ve sarkmalardan korunmak icin ilk yapilmasi gereken kesinlikle cok kisa zamanda cok fazla miktarda kilo vermemek, onleyici urunler kullanmak. Peki ya olustuktan sonra? Bu sorunun yaniti haberimizde.

    Catlaklar nasil olusur?

    Neredeyse her 3 kadindan birinde gorulen cilt catlaklari, sik sik kilo alip verme donemleri ve hamilelik sirasinda ortaya cikiyor. Cilt Hastaliklari Uzmani Dr. Melisa Eczacibasi ve Dr. Zeynep Bozbura'ya, estetik acidan cok can sikici olan catlaklarla bas etmek icin neler yapilabilecegini sorduk. Doktorlar, her kadinin hayalinin puruzsuz bir cilt, estetik bir vucut oldugunu, ancak cesitli etkenlerle cildin sagligini kaybedebildigini ve cilt dokusunun zayif dusebildigini belirtiyor. Cilt dokusu zayif dustugunde ise ortaya cikan baslica sorunlardan biri de cilt catlaklari. Catlaklar, cildin asiri gerilmesi sonucu derideki elastik dokunun kirilmasi ile olusuyor. Baslangicta kirmizi ile mor arasi bir renkte olan buyuklu, kucuklu bu cizikler zamanla sedefli beyaz bir renge donusuyor. En cok, karin, kalca, baldirlar ve goguslerde gorulen catlaklarin olusumuna onemli kilo degisimleri, hamilelik gibi durumlar neden oluyor. Peki, bu catlaklar neden her hamile kadinda ya da her kilo alip-vermis kadinda gorulmuyor? Iste bu konuda pek esit degiliz. Cilt yapimiz catlaklarin olusma olasiliginda cok etkili; kimi ciltler digerlerine gore daha dayaniksiz olabiliyor. Ornegin, cok acik renkli ciltler catlak olusumuna daha yatkin.

    Catlaklarin olusum nedeni soyle aciklaniyor: Cilt, ust uste siralanmis 3 katmandan olusmakta: Epidermis, derm ve hipoderm. Derm, gercek bir yorgani andiriyor. Icerdigi lifler sayesinde, cildin temel catisini olusturuyor. Demet seklindeki kolajen lifleri, cildin dayanikliligini, diriligini ve yapisal butunlugunu sagliyor. Daha ince olan elastin lifleri, kolajen lifleriyle birlikte gercek bir ag olusturuyor ve cildin elastikiyetinde onemli bir rol oynuyor. Eger kolajen aglari duzensizlesir ve elastik lifler koparsa, cildi sikilastiran tum yapi yikiliyor ve cilt, yaraya benzer cizgili bir hal aliyor, catlaklar olusuyor.

    Catlaklara engel olunabilir mi?

    Catlaklara engel olabilmek icin karin, gogus ve bacaklari esnemeye alistirmak gerekli. Cesitli losyon ve yaglar cildin esnemesine yardimci olabiliyor. Ayrica bu bolgelere masaj yapilmasi kan dolasimini hizlandiracagindan catlaklara karsi koruyucu olabilir. Cildinizi hafifce kizarincaya kadar minik uyarici cimdiklerle yogurabilirsiniz. Buna ek olarak masaj, soguk-sicak su ile sok dus, duzenli egzersiz cilt ve kaslarin oksijenle beslenmesi, hucrelerin guclenmesi acisindan onemli. Guclu hucreler catlamazlar. Ayrica dengeli beslenmek ve bol su icmek de cildin saglikli bir yapiya sahip olmasinda ve kendini korumasinda onemli bir faktor. Peki cizgiler belirdikten sonra ne yapilabilir? Ciltteki catlamalara engel olan her turlu onlem, olusan izlerin de ayni sekilde solmasina yardimci oluyor. Bu yontemler hastane, klinik ve guzellik merkezlerinde uygulanabiliyor ve doktor denetiminde yapilmalari gerekiyor.
    Izlerin tam anlamiyla kaybolmalari imk�nsiz. Ozellikle hamilelik doneminde vucudun hizla buyuyen bolgelerini cilt bakim kremleriyle beslemek hem cildi dinlendiyor, hem de catlaklarin olusmasini engellemede yardimci oluyor. Catlaklarin olustugu bolgelerde cildi germeye yonelik tedavi ve bakimlar da cizgilerin belirginligini kaybetmelerinde yardimci.

    Dudak Boyama Sanati

    Dudaklar... kadinlarin en hassas, en cekici yanlarindandir.
    Ama dudaklarin boyanmasi bazen bir sorun halinde onumuze cikar; cunku hosa giden ve gercekten yakisan rujlar
    her zaman birbiriyle ortusmez.
    O halde konuya biraz daha yakindan bakalim; ne dersiniz?

    Rujunuzun makyajinizla, ama en onemlisi dogal cilt tonunuzla uyumlu olmasi gerekir.
    Hangi rengin cilt tonunuza uygun olacagini nasil anlarsiniz?
    Ruj secmek en az "Bay Dogru" yu bulmak kadar cetrefilli bir istir: onlarca renk ve cesit arasinda sikisip kalabilirsiniz!
    Bu secimde de kurallar aynidir: denemeli ve sonunda dogru olani bulmalisiniz!

    Ne yazik ki dudak boyalarinda standartlar gecerli degildir. Her kadinin ruj secimini etkileyecek farkli kisiligi, yapisi, yaklasimlari, begenileri ve elbette farkli cilt tonu vardir. Soz gelisi, bir kadinin guzelliginin sirri olan ruj, bir digerine inanilmaz itici bir gorunum verebilir.

    Tanim olarak, en dogru ruj,
    yuzunuze isilti kazandirip iyi gorunmenizi saglayandir.

    Cilt tonunuza gore dogru ruju saptamak icin onerileri gozden gecirin; sonra da rujlarin gizemli dunyasina bir goz atin.
    Bayilacaksiniz!


    Ben renkli ruj kulanmiyorum dudaklarim kendiliginden kalin oldugu icin renkli rujlar cekici gosteriyor,sade tenimin ton rengini tercih ediyorum

    Guzel bir cilt icin oneriler

    Yasam boyu uzerinizde tasidigimiz bir giysi olan cildiniz, mutluluk, saglik, huzur ya da hastalik veya stresinizi yansitan bir ayna. Icinizin bu gostergesine siz nasil davranir, ne kadar yatirim yaparsaniz o da size o kadar guzel gorunmeye calisir.

    Icinizi guldurmenin, cildinizi guzellestirmenin en etkili yollarindan biri beslenme aliskanliklarinizda gizli. Insan vucudunun bir makine oldugu dusunuldugunde, mekanizmanin islemesini saglayan tum elemanlarin birbirini onemli oranda etkiledigi soylenebilir. Vucuttaki tum organlar birbirini etkilerken; fizyolojik olaylar duygu ve dusunceleri, duygu ve dusunceler de bedensel tepkileri olusturur. Yasam boyu suren bu surecte isil isil, saglikli bir cilde sahip olmak butun bir cabayi gerektiriyor. Mekanizmanin dogru islemesini saglamak icin icten ve distan cildiniz icin dogru davranislari gelistirmelisiniz. Temizlik, bol sivi tuketimi ve beslenmenize dikkat etmeniz gerekiyor.

    Cilt sagligi ve guzelligi uzerinde tereyagi, kirmizi et ve sekerli yiyeceklerin olumsuz etkisi bulunuyor. Kizartma, kan dolasimini ve ciltteki sebum oranini negatif yonde etkilemekte; sigara ve alkol de gozeneklerin tikanmasina, ince cizgilerin belirginlesmesine ve cildin matlasmasina neden oluyor.

    Daha guzel bir cilde sahip olmak ve onu korumak icin yapacaklariniz, aslinda beden ve zihinsel sagliginizi da dogrudan etkiliyor. Iste yapmamiz gerekenler:

    - Zeytinyagi, cicek yagi, misir ozu yagi gibi doymamis yag orani yuksek olan urunlerin olculu kullanimi kalp ve damar sagligini korumakta, bu da cilt guzelligini artirmakta.

    - Meyve ve sebzeler; zengin vitamin, mineral, dogal seker ve lif kaynagidir. Bunlar yaslanma etkilerini azaltarak, cildin yenilenmesine yardimci oluyor.
    - Somon ve onun gibi yagli baliklar, cildin su tutma kapasitesini artirarak yumusak ve taze gorunmesini sagliyor. Nemli bir cilt daha diri oluyor ve kirisiklarin olusmasi gecikiyor.
    - Portakal, kivi, ispanak, tatli patates ve biber, cildin darbelere karsi daha dayanikli olmasini sagliyor. Gunese karsi dayaniklilik, cilde elastikiyet ve genclik kazandiriyor.
    - Soyali urunler cildin incelmesini ve kurumasini yavaslatarak, yaslanmayi geciktiriyor. Cildin kendini yenilemesine yardimci oluyor.
    - Sut ve sut urunlerinin icindeki kalsiyum, ciltteki hucrelerin surekli olarak kendilerini yenilemesini sagliyor. Ciltteki su oranini dengeliyor dolayisiyla canli bir cilde sahip olmaya yardimci oluyor.
    - Tam bugday ekmegi, kepekli makarna, yulaf ekmegi ise antioksidan deposu olarak cilde pembelik kazandiriyor ve genclesmesine yariyor.
    - Havuc, ispanak, kayisi ve seftali ise cildi ultraviyole isinlarindan koruyor. Gunes isinlarindan zarar gormus cildin kendini toplamasina yardimci oluyor. Fazla guneste kalmanin neden olacagi kirisiklik riskini azaltiyor.
    - Cilek, portakal, kivi ve ispanak, cilde elastikiyet ve dirilik saglayan kolajen ve elastin yapisini koruyor. Ozellikle cilek, sigaranin cilde verdigi zararlara karsi korunma mekanizmasini olusturuyor.

    Not.


    Guzel cilde sahip olabilmeniz icin bol bol su icin gunde en az 2lt,sigara cildi bozar erken yasta kigrisikliklar olabilir,soguk havalarda bol bol nemlendirici kulanin cilt kuru kaliyor, meyve tuketin,spor yapin sabahlari en az bir saat yurugus yapin

    Goreceksiniz ki genc kalacaksiniz
    ben bu uygulamalari yapiyorum
    beni taniyan goren bilir
    genc ve guzel cilde sahibim
    kendimi cok dinamik ve enrji hisediyorum
    Hayatimda icki sigara icmedim.ickiyi kadina yakistiramiyorum
    ben guzel yuze guzel cilde sahibim
    gorenler taniyanlar bilir yasimida gostermiyorum en az 10 yas genc gosteriyorum
    bu uygulamayi yapin inan sizde genc kalacaksiniz

    Esengul

    Soguk hava agrilarinizi cogaltiyor!!!



    Kis aylarindaki soguk havalar; sadece nezle ve grip gibi enfeksiyon hastaliklarini degil, eklem agrilarini da buyuk olcude artirabiliyor

    Bas, boyun, sirt, bel ve eklem agrilari... Kis mevsiminde bu tur agri sikayetlerinin arttigini vurgulayan uzmanlar, soguktan korunmanin onemine dikkat cekiyor. Turkiye'de her 100 kisiden 63'unu ilgilendiren bu agrilar, kis mevsiminde onemli bir artis gosteriyor.

    GOGUS AGRISI YAPIYOR
    Agrilarin sogukla baglantisi oldugunu belirten Avrupa Agri Federasyonu Baskani Prof. Dr. Serdar Erdine, vucutta hava degisiklikleriyle harekete gecen, agri algilayici kucuk organciklarin oldugunu, romatizmanin da eklemlerde bulunan bu hassas algilayicilarin harekete gecmesi ile agriya neden oldugunu dile getirdi. Soguktan yalniz eklem ve kaslar degil, damarlar da etkileniyor. Kalp hastalarinda ciddi gogus agrilari olusabiliyor. Prof. Dr. Serdar Erdine, 'anjina pektonis' denilen agrinin damarlarinda tikaniklik olan hastalarda, ozellikle uzun sure sogukta kaldigi ya da yurudugu zaman, damarlarin buzusmesi sonucu yeterince kan gitmemesiyle gelistigini belirtti.

    HER ILACI KULLANMAYIN!
    Kulaktan dolma ilac kullaniminin cok fazla olduguna deginen Prof. Dr. Erdine, "Agri bircok durumda alarmdir. Hastalik oldugu gibi alarm ozelligi tasir. Hekime gitmeden agri kesici kullanmak son derece yanlistir" uyarisinda bulundu. Kesin tani konulmadan ilac kullanilmasi; ciddi saglik sorunlarinin atlanmasina yol actigi gibi, kisa surede tedavi edilecek agrilarin kroniklesmesine de neden olabiliyor.




    40 yas ustu kadinlar daha uzun yasiyor

    Saglik Bakanligi, Turkiye'de 40 yas ustu kadinlarin erkeklerden daha uzun sure yasadigini belirterek, erkekleri "karsi karsiya olduklari saglik riskleri" konusunda uyardi.

    Bakanlik, yuksek tansiyon, sigara ve alkol kullanimi, sismanlik, hareketsiz yasam tarzi, diyabet ve bilincsiz beslenmenin ozellikle 40 yas ustu erkeklerde, kalp-damar hastaliklarina yakalanma riskini artiran faktorlerin basinda yer aldigini bildirdi. Temel Saglik Hizmetleri Genel Mudurlugu'nden yapilan aciklamada, Turkiye'de, 40 yas ustu erkeklerin yasam surelerinin, kadinlara oranla daha kisa olduguna dikkat cekilerek, Turkiye'de erkeklerin karsilastigi saglik risklerinin basinda kroner kalp hastaliklarinin yer aldigi bildirildi. Aciklamada, Turkiye'de kroner kalp hastaliklarindan olum oraninin, tum olumler icinde yuzde 43 oraniyla ilk sirada yer aldigi vurgulanarak, bu olumlerin onemli bir bolumunun "41-58 yas grubu"nda yer alan erkeklerde gerceklestigi ifade edildi.

    Kroner kalp hastaliklarinin erkeklerde, kadinlara oranla daha erken yaslarda goruldugu belirtilen aciklamada; yuksek tansiyon, sigara ve alkol kullanimi, sismanlik, hareketsiz yasam tarzi, diyabet ve bilincsiz beslenmenin, ozellikle 40 yas ustu erkeklerde, kalp-damar hastaliklarina yakalanma riskini artiran faktorlerin basinda yer aldigi kaydedildi.

    Turkiye'de 40 yas ustu erkeklerin yaklasik yuzde 53'unun sigara ictigine dikkat cekilen aciklamada, bu yas grubunda bulunan erkeklere yonelik su uyarilar yer aliyor:

    "Yeterli ve dengeli beslenin. Yeterli ve dengeli beslenme, 4 besin grubunda bulunan besinlerin yeterli miktarda tuketilmesiyle saglanir. Bu besinler, sut grubunda yer alan sut, peynir ve yogurt, et grubunda yer alan et, tavuk, yumurta, peynir ve kuru baklagiller, sebze ve meyve grubu ile tahil grubuna giren ekmek, bulgur, makarna, pirinc, misir ve tarhanadir. Bu besinlerin onerilen tuketim miktarlari kisiye ozgu olarak degismekte, bireyin yasi, cinsiyeti ve fiziksel aktivite durumu bu oranlari etkilemektedir. Alkol ve sigaradan uzak durun. Sigara, oldurucu zararlari nedeniyle cok onemli bir halk sagligi sorunudur. Alkol tuketimi ise sindirim enzimlerini bozup, karaciger ve beyin uzerinde olumsuz etki yapar. Sigara akciger, agiz boslugu, yemek borusu, boyun, pankreas, mesane, bobrek, mide ve kan kanserine, alkol kullanimi ise karaciger ve yemek borusu kanserine yol acar. Yaglar konusunda olculu olun ve doymamis yaglari tercih edin. Tereyagi, diger hayvansal yaglar ve margarinlerin cogu doymus yaglardir ve kolesterol duzeyini artirirlar. Aycicek, soya, misirozu gibi bitkisel yaglarin cogu ise doymamis yaglardir ve kolesterol icermezler. Bu nedenle yemeklerin doymamis yaglarla birlikte zeytinyagi ile pisirilmesi ve tuketimi, saglik acisindan daha yararli. Gunluk protein ihtiyacinizi hayvansal ve bitkisel kaynakli gidalardan dengeli olarak alin. Besinler yoluyla alinan kolesterole dikkat edin. Kolesterol miktari, kirmizi et, sakatat gibi hayvansal gidalarda yuksektir. Besinler tuketilirken kolesterol icerikleri goz onunde bulundurulmali. Posali besinleri sikca tuketin. Posanin kan kolesterolunu dusurucu etkisi vardir. Sebze ve meyveler posa, vitamin ve mineral icerigi zengin olan besinlerdir. Bunun yaninda kuru baklagiller, yulaf, mercimek, misir, bugday ve ekmek gibi posa yonunden zengin besinler beslenmede yer almalidir. Sekerli icecek ve tatli tuketiminizi azaltin, seker icerigi az olan besinleri tercih edin. Sekerler saf karbonhidrattir ve yogun enerji kaynagidir. Bu besinlerin fazla miktarda tuketimi, vucut agirliginin artmasina ve besleyici degeri yuksek olan besinlerin tuketiminin de azalmasina neden olur. Tuz tuketimine dikkat edin. Tuz tuketimi ile yuksek tansiyon arasinda yakin bir iliski var. Ayrica fazla tuz tuketimi idrarla kalsiyum atilmasini artirarak kemiklerden kalsiyum kaybina neden olur.

    Tuz tuketimini azaltmak icin; lezzetine bakmadan yemeklere tuz eklemeyin. Tuz icerigi dusuk besinler tuketin. Sebze ve meyve tuketimini artirin. Vucut agirliginizi dengede tutun, fiziksel aktivitenizi artirin. Vucut agirliginin normalden az yada cok olmasi cesitli saglik sorunlarina zemin hazirlar. Bu nedenle kilonuzu normal sinirlar icinde tutmak icin yeterli ve dengeli beslenmeye ozen gosterin. Hareketli bir yasam surmeye calisin; kisa mesafeleri yuruyun. Cok gerekmedikce asansor ve yuruyen merdivenleri kullanmamaya ozen gosterin. Her gun en az 30-45 dakika yuruyus yapin."

    Grip hastaligi hakkindaki gercekler

    Kis aylarinda sikca yakalanilan grip hastaligi hakkinda bilinenlerin cogu, gercegi yansitmiyor. Uzmanlar, grip ve grip asisi hakkinda cok yaygin olan yanlis bilgilerin dogrularini anlatiyor.

    Iste, grip hastaligi hakkinda 10 yanlis bilgi ve dogrulari:

    1- Grip, basit bir ust solunum yolu enfeksiyonudur.

    Yanlis! Grip, ani olarak baslayan ve yuksek atesle seyreden, asiri halsizlik, kuru oksuruk, kas, eklem ve bas agrisi ile kendini gosteren bir hastaliktir. Gribe yakalanan kisi, en az 3-5 gun surecek bir yatak istirahati ile kendini toparlayabilir. Ayrica, bagisiklik sisteminin zayiflamasi sebebiyle zaturre gibi ikincil hastaliklarin da tabloya eklenmesi ile hastalik daha da agirlasabilir ve ozellikle cocuklar, yaslilar, diyabetliler, astimlilar, kalp ve kanser hastalarinda olume sebep olabilir.

    2- Grip asisi gribe yol acar.

    Yanlis! Grip asilari, inaktive veya olu grip viruslerinden uretilir, bu nedenle de gribe kesinlikle yol acmaz.

    3- Grip asisi yuzde 100 koruma saglamadigindan, asi olmak gereksizdir.

    Yanlis! Yapilan arastirmalar, grip asisinin yuzde 89 oraninda etkili oldugunu gostermektedir. Ancak; asi olduktan sonra dahi gribe yakalanan bir hasta, hastaligi, asi olmamis bir hastadan cok daha hafif gecirecektir ve grip sebebiyle hastaneye yatmasi onlenmis olacaktir.

    4- Asinin yan etkileri, grip hastaligina yakalanmaktan daha kotudur.

    Yanlis! En fazla yasayacaginiz yan etki, asi yapilan yerde hafif bir kizariklik ya da agri, hafif ates ve halsizliktir. Bu yan etkiler, asinin koruma sagladigi grip hastaliginin sebep olabilecegi agir komplikasyonlardan cok daha onemsizdir.

    5- Kasim ve aralik aylari, grip asisi olmak icin gec bir tarihtir.

    Yanlis! Grip asisi tum grip sezonu boyunca uygulanabilir. Asi olmak icin en uygun zaman ekim ve kasim aylari olsa da, aralik, hatta ocak ve subat aylarinda asi olunmasi da gripten korunma saglayacaktir.

    C VITAMINI, GENEL KANININ TERSINE, GRIBI ONLEMEZ

    6- Bol C vitamini kullanirim ve gripten korunurum.

    Yanlis! C vitamini, genel kaninin tersine, gribi onlemez. Sistemi guclendirir, hastaliklara karsi vucut direncini artirabilir, ama gribi kapmamizi ve hasta olmamizi kesinlikle engellemez. Hatta asiri derecede alinan C vitamini, ozellikle cocuklar ve yaslilarda ishale sebep olabilir. Bu da hastaligin agirlasmasina, iyilesmenin gecikmesine yol acabilir.

    7- Sadece hastaligin belirtileri mevcut iken etrafa grip bulastiririm.

    Yanlis! Grip virusunun bulasmasi, hastalik belirtilerinin baslamasindan 1-2 gun oncesine dayanir ve hastalik basladiktan 3-7 gun sonrasina kadar devam eder.

    8- Yuzlerce cesit grip virusu olmasina ragmen, asi sadece 3 viruse karsi hazirlanmistir. Bu nedenle de etkisizdir.

    Yanlis! Yuzlerce cesit grip virusu oldugu bilgisi dogru degildir. A, B ve C olmak uzere uc tip grip virusu vardir. Ancak bu virusler zaman zaman yapilarini degistirebildikleri icin alt tipleri olusabilir. Grip viruslerinde gorulebilen bu yapi degisiklikleri, Dunya Saglik Orgutu (DSO) tarafindan icinde Turkiye'nin de bulundugu dunyanin cesitli bolgelerinde surekli izlenmekte ve degisiklikler saptanarak salgin yapma olasiligi bulunan virus tipleri belirlenmektedir. Orgut, belirledigi bu virus tiplerini asi ureticilerine bildirmekte ve asilarin icerisinde bulunmalarini zorunlu olarak saglamaktadir. Boylece asilarin iceriginde, salgin yapma olasiligi en yuksek olan virusler bulunmakta ve korunma saglanmaktadir.

    9- Grip esnasinda antibiyotik kullanimi hastaligin suresini kisaltir ve daha cabuk ayaga kalkmayi saglar.

    Yanlis! Antibiyotikler, grip hastaligina yol acan influenza virusune karsi etkisiz oldugu icin hastaligin suresini kisaltmaz.

    10- Her yil grip asisi olmaya gerek yoktur.

    Yanlis! Grip virusleri surekli degismektedir. Genellikle her yil dolasan virus turleri degismekte ve buna bagli olarak asilarin icerigi de degismektedir. Sonuc olarak, her yil asilanmak gereklidir.

    Her 100 kisiden 2'si bobrek hastasi

    Yetersiz ve dengesiz beslenme, hareketsizlik, az su icme bobrek hastaliklarinin nedenlerinden birkaci. Bademcik, orta kulak iltihabi, dis curugu ve yumurtalik iltihaplarinin iyi tedavi edilmemesi, bobrekle ilgili sorunlara zemin hazirliyor.

    Yapilan arastirmalara gore, Turkiye'de her 100 kisiden 2'si bobrek hastasi, kronik bobrek yetersizligiyle bobrek tasi hastalari ise listenin basinda yer aliyor. Bobrek hastaliklarinin neden ve belirtileri hakkinda bilgi veren Urolog Dr. Ali Osman Pasa, tas, kist, tumor ya da kronik bobrek yetersizliginden hangisi olursa olsun, her turlu bobrek hastaliginda yillik periyodik kontrollerin onemine dikkat cekti. Pasa, yilda bir kez yapilacak kan ve idrar tahlilinin sonuclarina gore takip edilecek tedavinin, yapisal ve islevsel bozukluklarin olusmasini engelleyecegini vurguladi.

    Bobrek hastaliklarinin dahili ve cerrahi diye iki gruba ayrildigini, dahili hastaliklardan 'nefrit'in ilacla tedavi edilebildigini soyleyen Dr. Pasa, "Ama zamaninda ve iyi tedavi edilmediginde ileride kronik bobrek yetersizligi ortaya cikiyor" dedi. Dr. Osman Pasa, tas, tumor, kist ve bazi yapisal bozukluklarin ise cerrahi bobrek hastaliklari kapsamina girdigini kaydetti. Turk insaninda bobrek tasi gorulme sikliginin cok fazla oldugunu vurgulayan Dr. Pasa, "Bunda beslenme bozuklugunun, kalitimin ve ulkemizin cografi ozelliklerinin rolu buyuktur" seklinde konustu. Turkiye'nin sicak iklim kusaginda yer aldigini hatirlatan Pasa, cok fazla su icilmesi gerektigini; aksi takdirde tas olusumunun hizlandigini dile getirdi.

    Dr. Pasa'nin verdigi bilgilere gore, yetersiz protein beslenmesi tas olusumunu hizlandirirken, bu nedenle Diyarbakir, Sanliurfa ve Mardin yoresinde bobrek tasina daha cok rastlaniyor. Tas, olusumunu tetikleyen bir diger etken ise hareketsizlik. Dahili bobrek hastaliklarinin meydana gelmesinde cocuklukta gecirilen bazi enfeksiyonlarin zamaninda ve yeterli tedavi edilmemesinden kaynaklandigini soyleyen Dr. Pasa, bunlarin bademcik, orta kulak iltihabi, dis curugu ve cilt enfeksiyonlari oldugunu aktardi. Ali Osman Pasa, genc kizlardaki yumurtalik iltihaplarinin da iyi tedavi edilmedigi takdirde bobreklerin calismasini olumsuz etkiledigini soyledi.

    BOBREK TASININ BELIRTILERI
    Dr. Ali Osman Pasa, bobrek tasi sikayetinde kisilerin uzun sure beklemeden doktora basvurduklarini hatirlatarak, bulantiyla birlikte bobrek tasi sikayetlerinde kisinin uzun sure beklemeden doktora gitmek zorunda kaldigini ifade etti. Cerrahi hastaliklarda idrarda kanama goruldugunu belirten Pasa, dahili bobrek hastalarinin belirtilerinin yavas yavas ortaya ciktigini kaydetti. Dr. Pasa, dahili bobrek hastaliklarinin belirtilerini soyle siraladi:

    "Sabahlari yataktan kalkildiginda goz kapaklarinda sislik olmasi ve zaman icinde yayilmasi, Idrarin renginin pembemsi olmasi, bulanti ve istahsizlik yaninda kisinin renginin sararmasi."

    Dr. Pasa, "Ozellikle de goz kapaklarindaki sislik durumu bir hafta suruyorsa, kisinin hemen doktora gitmesi, kan ile idrar tahlili yaptirmasi gerekir" uyarisinda bulundu. Diyabet ve yuksek tansiyon hastalarinin da duzenli ilaclarini kullanmalarinin onemine isaret eden Pasa, aksi takdirde bobrek yetersizligiyle karsi karsiya kalinacagini dile getirdi. Bircok hastaligin tetikcisi olan sigara ve alkol de bobrek hastaliklarini tetikliyor.

    Kronik bobrek hastalarinda idrara yeterli cikmama sikayetinin de yasandigini belirten Dr. Pasa, "Bu durumda vucudun cesitli yerlerinde, ozellikle de bacaklarda, belde, parmaklarda sisme oluyor. Zaman icinde idrar miktari cok azaldigindan sismeler ve rahatsizliklar da artiyor" seklinde konustu. Bu durumda kisinin yasamasi icin diyalize baglanmasi gerektigini ifade eden Dr. Pasa, diyalize giren eriskin hastalarin yuzde 60'ini diyabetlilerin olusturdugunun altini cizdi.
    Bobrek hastaliginin kronik hale gelmeden onlenmesinin insanin elinde oldugunu soyleyen Dr. Pasa, sureci su sekilde izah etti:

    "Uzun sure devam eden goz kapagi sisligi, isteksizlik, halsizlik, isine karsi sogukluk, kendini iyi hissetmeme hali, istahsizlik, mide bulantisi, renginde solgunluk, gunluk idrar miktarinin azalmasi."

    Dr. Pasa, "Bu surec hastaya gore 1-3 yil arasindadir. Yani hastaligin seyri cok yavastir" dedi.

    ERKEN TESHIS ONEMLI
    Hastaligin tedavisinde ilk sikayet uzerine doktora gidilmesi ve tedaviye baslanmasinin onemine isaret eden Dr. Pasa, "Bu durumda bobreklerin calismamasi soz konusu olmaz. Yilda bir kez yapilacak kan ve idrar tahlili, hastayi bu durumlara getirmez. Tabii diyabetli ve tansiyon hastalarinin bu tahlilleri yilda 2 kez yaptirmasi gerekir" seklinde konustu. Idrarda albumin cikmasi, kanama olmasi, bobrek yetersizligine dogru gidisin isaretleri oldugunu soyleyen Dr. Pasa, zaman icinde kanda ure, kreatin ve bazi elektrolitler biriktigini ve bunlarin da kalp durmasina, ani olumlere yol acabildigine dikkat cekti. Bu durumdaki bir kisinin ise yasamasi icin diyalize baglanmasi gerekiyor. Pasa, kronik bobrek yetersizligi sikayeti olanlarin 10 bininin diyalizle yasamaya calistigini, bunun disinda 6 bin de kronik hasta oldugunu bildirdi.

    Dr. Ali Osman Pasa, bobrek hastalarinin dengeli ve yeterli beslenmesinin gerektigini soyleyerek, vucudunda tas bulunanlarin ise tasin cinsine gore bazi gidalari kisitlamasinin sart oldugunu belirtti. Bunun icin de tasin cinsi ve yapisinin laboratuar testlerine gore belirlenmesi lazim. Dr. Pasa'nin ta an Pasa, bobrek tasi sikayetinde kisilerin uzun sure bslarin cinsi ve yapilari ve bu taslara gore onerilen gidalar hakkinda verdigi bilgiler soyle:

    "Bobrek taslarinin onemli bir kismini oksalat tasi olusturuyor. Bobreginde oksalat tasi olanlara ispanak, cilek, cikolata ve kuruyemisleri az yemeleri tavsiye ediliyor. Cunku bu gidalar tas olusumunu hizlandiriyor. Urik asit tasi olanlardan iskembe, yurek gibi sakatatlari ve kuruyemisleri az tuketmeleri isteniyor. Bazi tas hastalari da cok sut icmemeli, beyaz peynirini cok yememeli. Ama butun tas hastalarindan gunde en az 2 litre su icmeleri istiyoruz."

    Kronik bobrek hastalarinin beslenmelerinin diyalize baglandiklari merkezlerdeki diyetisyenler tarafindan belirlendigini soyleyen Pasa, genellikle asiri proteinden kacinmalarinin istendigini kaydetti. "Diger besin gruplarini dengeli bir sekilde almalari gerekiyor" diyen Pasa, her hasta icin ayri bir beslenme recetesinin yazildigini belirterek isleyisi soyle anlatti:

    "Recetede gidalarin degisim listeleri de bulunuyor. Bu degisim listeleri, bobrek hastalarin gunluk yemeklerini duzenlemede onemli rol oynuyor. Boylece her hasta sadece tarif edilen yemekleri yemek zorunda kalmiyor, zevkine ve ihtiyacina gore degisik yemek listeleri hazirlanabiliyor. Bu listeler duzenlenirken, belirli bir besin yerine, ayni turden ve ona esdeger miktarda besin elemanlarini iceren bir baska yiyecek listeden seciliyor. Boylece alinan protein, yag, karbonhidrat gibi besin elemanlari ayni kaldigi halde, degisik yemekler yeme olanagi oluyor."

    Bobrek hastalarinin corbalarina et suyu ve et suyu tabletlerinin konulmamasi gerektigini ifade eden Dr. Pasa, "Ancak yemek listelerindeki corbalar, mide oz sularini harekete gecirip istah actiklari icin ilk sirada yer aliyor. Cunku et suyu, sodyum, potasyum gibi mineraller yonunden zengin" diye konustu. Dr. Ali Osman Pasa, corbanin protein icerigi yukseltilmek istendiginde yogurt, yumurta ve sut konularak corba terbiyesi yapilabildigini sozlerine ekledi.

    Stresle mucadele tarziniz nedir?

    Stresle mucadele tarziniz nedir?

    kimisi yemege verir kendini...kimisi spora....kimisi saldirir saga sola..kimisi aglar hickira hickira...
    kimisi dis gorunusunu degistirir alis veris veya kuafore giderek ...kimisi ruhsal huzuru arar kendini yoga gibi ogretilere vererek


    peki stres sizce neden kaynaklanir ve onunla mucadelede sizin tarziniz nedir?

    Terleme kontrol altina alinabiliyor

    Havanin sicakligina, yaptigimiz fiziksel aktiviteye ve ruhsal durumumuza bagli olarak hepimiz terliyoruz. Aslinda terleme tum saglikli insanlarda olmasi gereken, vucudun su, tuz ve isi dengesini saglayan fizyolojik bir olay. Ancak asirisi ozellikle sosyal hayatta buyuk bir soruna donusen terlemeyi gunumuzun modern yontemleriyle kontrol altina almak mumkun hale geldi.

    Yuzde 65'i su olan vucudumuz icin terleme, ����bolizmamizin saglikli calistiginin ifadesi. Normalde bir insan gunde 500 cc civarinda sivi kaybediyor. Vucudun bu sividan daha fazla sivi kaybetmesi ise "asiri" terleme olarak nitelendiriliyor. Terden en cok etkilenen bolgeler ise ter bezlerinin yogun oldugu eller, koltuk altlari ve ayaklar. Ozellikle sicak havalarda bu miktar daha da artsa da, genellikle bizi rahatsiz edecek duzeylere ulasmiyor. Ancak bazi kisiler var ki, onlar hicbir aktivitede bulunmasalar bile terden adeta sirilsiklam oluyorlar.

    Peki, bu kisilerin asiri terlemesi bir rahatsizlik belirtisi mi?

    Hamilelik, ergenlik ve menopoz doneminde asiri terleme olmasi normal karsilaniyor. Terin salgilanmasi, insanlarda sinir sisteminde "sempatetik" denilen bolumun calismasiyla ilgili. Toplumun yuzde 1'inde, ozellikle stresli durumlarda bu sistem asiri duzeyde calisiyor. Dogustan olan bu sistemin ozellikle stresin etkisi altinda kaldigimizda asiri calismasinin sebebi tam olarak bilinmiyor. Asiri terleme, ayni zamanda onemli saglik sorunlarinin kaynagi da olabiliyor. Oyle ki, diyabet, bobrekustu bezi ve tiroit hastaliklari, vucutta olusan enfeksiyon kendini terleme ile gosterebiliyor. Dolayisiyla, asiri terlemeden sikayetci olan kisilere bazi testler yapilarak, bu sorunun bir hastalik belirtisi olup olmadiginin tespit edilmesi gerekiyor.

    Vucut isisinin kontrolunu saglayan terleme, pek cok kisinin hem ozel hem de sosyal hayatini olumsuz yonde etkileyen onemli bir sorun haline gelebiliyor. Cunku, asiri terleme bakteri uremesini kolaylastirdigi icin kotu kokuya da yol aciyor. Deodorant ve parfum kullanimi bu kokunun olusmasini bir derece azaltsa da maalesef tamamen ortadan kaldirmiyor.

    ASIRI TERLEME RUHSAL SORUNLARA YOL ACABILIYOR

    Ruhsal ve fiziksel sorunlara yol acan, sosyal hayati zorlastiran asiri terleme ellerde, koltuk altinda, ayak altlarinda, yuzde ve govdede olusabiliyor. Asiri terleme ellerde olustugunda hem el ile yapilan islerde gucluk cekiliyor, hem de sosyal hayatta sorunlar yasaniyor. Asiri terleme ayaklarda meydana geldiginde ise, ayak kokusuna neden olarak ozellikle corap ve kapali ayakkabilarin giyildigi soguk havalarda kisiyi oldukca guc durumda birakabiliyor. Terleme stresli durumlarda gelisiyorsa ve kisi terlemeden rahatsiz oluyorsa kisir bir dongu icine giriliyor. Kisi terleyecegini bilerek daha endiseli hale geliyor, endise de daha fazla terlemeye sebep oluyor. Bu nedenlerle yasam kalitesinin yukseltilmesi ve asiri terlemenin bir hastalik belirtisi olup olmadiginin tespit edilmesi icin mutlaka bir doktora basvurmak gerekiyor.

    Gunumuzun modern tedavi yontemleriyle asiri terleme rahatlikla kontrol altina alinabiliyor. Tedaviye baslanmadan once, asiri terlemeye yol acan sebep saptaniyor. Terleme sorunu olan kisinin kilosu inceleniyor, kullandigi ilaclar gozden geciriliyor, menopozda olup olmadigi arastiriliyor. Sorunun tiroit bezinden ya da bobrekustu bezlerinden kaynaklanip kaynaklanmadigina da dikkat ediliyor. Eger bu tur sorunlar tespit edilemez ise, sempatetik sinir sisteminin dogustan asiri calistigina karar veriliyor. Tedavide ilk olarak genel tedavi yaklasimlari uygulaniyor. Kisiye terletmeyen kiyafetler giymesi, talk pudrasi veya klorid iceren solusyonlar kullanmasi gerektigi belirtiliyor. Bazi kisilerde sempatetik sinir sisteminin calismasini azaltmak ve boylece de asiri terlemeyi onlemek icin ilac tedavisi uygulaniyor. Psikoterapi de, strese bagli terlemenin kontrol edilmesinde kullanilan bir yontemi olusturuyor. Bu tedavilerle sonuc alinamazsa, asagida yer alan yontemler uygulaniyor.

    TEDAVI ICIN KULLANILAN YONTEMLER

    Bu islemler sonrasinda asiri terleme gecici ya da kalici olarak ortadan kalkiyor ve onemli bir sorun olmaktan cikiyor.

    Iyontoforez: Kucuk su banyosu icinde, yarim saat boyunca, hastaya hafif elektrik akimi veriliyor.
    International Hospital'den Dermatoloji Uzmani Dr. Buket Pence bu yontemi soyle anlatiyor; "����l plakanin uzerine islak sunger konuluyor. Kol alti, el ayasi, ayak tabani gibi terleme olan bolgeye yerlestiriliyor. Islak sunger, iyontoforezi sagliyor. Yani, suyun icindeki iyonlar ayrisiyor ve ter bezlerinin calismasini bloke ediyor. Hicbir yan etkisi olmadigi icin hamileler de dahil olmak uzere herkes rahatlikla yararlanabiliyor. Islem sirasinda agri ya da sanci hissedilmiyor. Bu cihaz evde de rahatlikla uygulanabiliyor. Hafif ve orta derecede terlemesi olan kisilerde oldukca basarili sonuclar elde ediliyor."

    Alman Hastanesi'nden Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmani Dr. Elif Gurkan, bu yontemin 3 gunde bir, yarim saatlik seanslar halinde, sureleri azaltilarak birkac ay uygulandigini belirtiyor.

    Botox: Ozellikle koltuk alti terlemesinde kullaniliyor. Aslinda dogal bir zehir olan ve sulandirilarak kullanilan "botulinum toksini" ter bezlerini calistiran sinirleri felc ederek asiri terlemeyi durduruyor. Muayenehane sartlarinda gerceklestirilen botox uygulamasi yaklasik 30 dakika suruyor. Lokal anestezik krem uygulandiktan sonra herbir koltuk altina seri enjeksiyonlarla botox enjekte ediliyor. Santimetre kareye bir enjeksiyon yapiliyor. Tedavinin etkisi birkac saat sonra veya gun icinde ortaya cikiyor. Ancak botox agriya yol acabiliyor. Ender de gorulse bazi kalici sinir felcleri olusabiliyor. Sadece ter bezlerini uyaran sinirler degil, sicagi algilayan duyu sinirlerinin felc olmasi da soz konusu.

    Cerrahi yontemler: Ellerdeki ve koltuk altindaki asiri terleme icin oneriliyor. Bu yontemde koltuk altindan bir delik acilip, akciger bolgesindeki, yuz ve ellere giden sinirlerin baslangic bolgesi kesiliyor. Cerrahi tedavide ellerde yuzde 99 oraninda basari elde ediliyor. Ayaklardaki terleme icinse bel bolgesindeki sinirler kesiliyor. Koltuk alti terlemelerinde koltuk alti ter bezlerinin alinmasiyla basarili sonuclar elde edilebiliyor. Kalici cozum sagliyor.

    Lazerle tedavi: Koltuk alti asiri terlemelerinde, koltuk alti ter bezlerinin alinmasiyla basarili sonuclara ulasilabiliyor. Lokal anestezi altinda, C02 lazer yardimiyla basitce yapilabilen bu uygulamada, koltuk altindan yapilan kucuk kesilerle sadece asiri terlemeye sebep olan bezler cikarildigi icin cilt saglam kaliyor. Dolayisiyla islem sonrasinda vucutta genellikle iz kalmiyor. Bu yontemin uygulama suresi 20 ila 40 dakika arasinda degisiyor. Asiri terleme ve kotu koltuk alti kokusu probleminin kalici olarak duzeltilebildigi bu tedavide, islem sirasinda cilt cikarilmadigi icin kisi 2- 5 gun icinde normal hayatina donebiliyor. Islem yapilir yapilmaz asiri terleme duruyor ve kisi normal miktarda terlemeye basliyor. Basit bir cerrahi islem oldugu icin hastanede yatmak gerekmiyor. Bu yontem hamileler disinda, ergenlik cagindan itibaren herkese rahatlikla uygulanabilir.

    Turkiye'de sigaradan 780 bin kisi olecek

    Saglik Bakanligi Kanserle Savas Dairesi Baskanligi'nca hazirlanan kanser raporuna gore, Turkiye'de kanser hastalarinin sayisinda artis gozleniyor. Raporda, Turkiye'de onumuzdeki 25 yilda, sigaraya bagli nedenlerden olen kisilerin sayisinin yaklasik 780 bine ulasacagi vurgulaniyor.

    Saglik Bakanligi kanser raporuna gore, sigaraya karsi savas, kanserlerin yuzde 40'ini yok edecek. Dunyada en onemli halk sagligi sorunu olarak kabul edilen kanser hastaligi, Turkiye'de gerceklesen olumlerde kalp-damar hastaliklarindan sonra ikinci sirada yer aliyor. Turkiye'de ozellikle yogun sigara tuketiminin yol actigi kanser vakalari, onemli bir saglik sorunu olarak varligini surduruyor.

    Saglik Bakanligi Kanserle Savasin Dairesi Baskanligi'nca hazirlanan Kanser Raporu'na gore, Turkiye'de kanser hastaliklarinin sayisinda artis gozleniyor. Raporda, Turkiye'de onumuzdeki 25 yilda, sigaraya bagli nedenlerden olen kisilerden olen kisilerin sayisinin yaklasik 780 bine ulasacagi vurgulaniyor.

    Kanser hastaligindan korunmada, saglikli beslenme, sigara, alkol ve gunes isinlarindan uzak durma, guvenli su kullaniminin onemine dikkat cekiliyor. Sigaranin kansere neden olan etkenler arasinda birinci sirada yer aldigi ve sigaraya karsi savasin kanserlerin yuzde 40'ini yok edecegi ifade ediliyor. Sigara icmeyen akciger kanserli hastalarin yuzde 33'unun sigara icen bir kisiyle birlikte yasadigina, bu kisilerde gorulen akciger kanserlerinin nedeninin cocukluk cagi veya eriskin donemdeki pasif icicilik olduguna dikkat cekiliyor. Sigaranin akciger agiz boslugu, yemek borusu, boyun, pankreas, mesane, bobrek, mide ve kan kanserine, alkol kullaniminin ise karaciger ve yemek borusu kanserine yol actigi belirtiliyor.

    Saglik Bakanligi Kanserle Savas Dairesi Baskanligi'nca hazirlanan Kanser Raporu'nda, kanser olgularinin onemli bir bolumunun cevresel etkenlere bagli oldugunun ve bu etkenler arasinda da beslenmenin onemli bir yer tuttugunun alti ciziliyor. "Saglik Bakanligi kanserle Savas Dairesi Baskanligi'nca hazirlanan Kanser Raporu'nda kanser olgularinin onemli bir bolumunun cevresel etkenlere bagli oldugunun ve bu etkenler arasinda da beslenmenin onemli bir yer tuttugunun alti ciziliyor. Kadinlar ve erkeklerde gorulen kanser vakalarinin yuzde 35'inin beslenmeye bagli oldugu, sisman kisilerde kanser riskinin iki kat daha fazla oldugu kaydediliyor.

    SAGLIKLI BESLENME UYARISI

    Raporda, saglikli beslenme konusunda su uyarilar yer aliyor:

    "Hayvansal yag tuketimi azaltilmali, az yagli, bol liftli beslenme aliskanligi benimsenmeli, kepek, yulaf gibi lif acisindan zengin besinler tercih edilmeli, bol miktarda sebze meyve tuketilmeli, kirmizi et yerine tavuk, balik veya kuru baklagiller yenilmeli. Yagsiz beslenmeye ozen gosterilmeli, yemekler kizartma yontemi yerine haslanmali veya buharda pisirilmeli, kimyasal koruyuculu hazir besinler yerine dogal besinler tercih edilmeli. Duzenli olarak sut veya sut urunleri tuketilmeli, mangal gibi ateste pisirme yontemi tercih edilmemeli".

    Kanser Raporu'nda, kanserle mucadelede, guvenli su kullanimi, hava kirliligi ve radyasyondan korunmanin onemine vurgu yapiliyor. Cilt kanserinin en onemli etkenin ultraviole isinlari olduguna isaret edilerek, ozellikle yaz aylarinda, gunes isinlarinin en yogun oldugu saatler olan 10.00-16.00 arasinda, ultraviole isinlarindan korunmanin onemine dikkat cekiliyor. Pisirme,icme ve bebek mamasi hazirlamak icin; sicak su muslugunun kullanilmamasi, soguk su muslugu 6 saat ve uzeri kullanilmamissa suyun birkac dakika akitildiktan sonra kullanilmasi, satin alinan sularin icinde yer alan maddelere ve ozellikle damacanas sularin izin belgelerine dikkat edilmesi, kanser yapici 'tehlikeli hava kirleticisi' iceren; boya bina yapi ve temizlik malzemeleri ile bocek olduruculerinin ozellikle kapali ortamlarda kullanimina dikkat edilmesi, doktor tavsiye etmedigi taktirde rontgen filmi cektirilmemesi, is yerinin saglik kosullarina uygun hale getirilmesi, asbest, benzen, katran gibi kanser yapici malzamelere karsi gerekli onlemlerin alinmasi ve koruyucu malzeme kullanilmasi oneriliyor.

    Raporda, kanser hastaliginin on belirtilerinin, rahim veya makattan gelen anarmol kanama veya akinti, memede veya vucudun herhangi bir yerinde ortaya cikan sislik ve sertlikler, iyilesmeyen yaralar, uzun sureli ses kisikligi ve oksuruk, buyuk abdest ve idrar aliskanliklarinda degisiklikler, yutma guclugu ve hazimsizlik, ben ve sigillerde olusan buyume ve kanama, renk degisikligi ve yaralar oldugu belirtiliyor.

    Kanser hastaliginin on belirtilerine karsi olumlerin ilk sirasinda yer alan meme kanseri ile mucadelede, kadinlarin kendi kendine meme muayenesi yapma aliskanligini kazanmalarinin hayatlarini kurtaracak onemli bir adim oldugu kaydedilerek, yilda bir kez saglik kontrolunden gecilmesi gerektigi ifade ediliyor.

    Hamileler neden sigarayi birakmali?

    Hamilelik doneminde sigara icen annelerin bebeklerinin, cocukluk doneminde asiri kilo alma riskinin daha yuksek oldugu belirlendi.

    ABD'de yapilan arastirma, hamileyken sigara icen annelerin bebeklerinin daha dusuk kilolarda dogmasinin yani sira cocukluk donemlerinde de "asiri kilolu" olma risklerinin yuksek oldugunu ortay koydu.

    "International Journal of Epidemiology" dergisinde yayimlanan arastirma, 1959-1965 yillari arasinda dogan ve 8 yasina kadar takip edilen 35 bin cocugu kapsiyor.

    Arastirma kapsamindaki annelerin, gebelikte sigara icme aliskanliklari hakkinda bilgi verdikleri, cocuklarin da 1, 3, 4, 7 ve 8 yaslarindaki boy-kilo bilgilerinin degerlendirildigi belirtildi.

    Verilere gore, sigara icen annelerin cocuklarinin 8 yasina geldiklerinde, diger cocuklarla gore daha yuksek oranda "asiri kilolu" olduklari saptandi.

    Bilincsiz ilac kullanimi dogal dengeyi bozuyor

    Ege Universitesi (EU) Ziraat Fakultesi Bitki Koruma Bolumu Ogretim Uyesi Prof. Dr. Yusuf Karsavuran, pestisitlerin (kimyasal tarim ilaci) kultur bitkilerinde bulunan hastalik, zararli ve yabanci otlarin sebep oldugu urun kayiplarinin onlenmesinde cok onemli bir yere sahip oldugunu belirterek, "Ancak pestisitleri, cevreyi ve insan sagligini koruyacak sekilde kullanmak gerekli" dedi.

    EU Ziraat Fakultesi Bitki Koruma Bolumu tarafindan duzenlenen "Ortualti Sebze Yetistiriciliginde Entegre Savasim" konulu bitki korumada iyi tarim uygulamalari kursunda katilimcilara bilgi veren Prof. Dr. Karsavuran, "Entegre mucadelede, diger mucadele metotlariyla yeterli sonuc alinabiliyorsa kimyasal mucadelenin hic yapilmamasi veya pestisit kullaniminin en son care olarak dusunulmesi genel ilkedir. Ancak kullanmak gerektigi zaman uygun pestisit, dogru zamanda, uygun dozda ve metotta kullanilmalidir. Entegre mucadelede pestisitlerin avantajlarini arttirmak, dezavantajlarini en alt duzeye indirmek amaclanmaktadir" dedi.
    Entegre mucadelede pestisitlerin gerektiginde kullanimi fikrinin yerlesmesi ve ekonomik kaybin onlenmesi icin zararlilarin mutlak olumunun hedeflenmemesi prensiplerinin benimsenmesinin onemli oldugunu aciklayan Prof. Dr. Karsavuran, soyle devam etti:

    "Zamanimizda imal edilerek piyasaya sunulan ve yaygin kullanimda olan genis spektrumlu pestisitler, zararlilarin yani sira faydali faunayi ve cevrede bulunan diger canlilari da etkilemektedir. Bu nedenle ilaclarda kalici olmama ozelligi aranmakta ve entegre mucadelede secici ozellikteki ilaclara yer verilmektedir. Ancak uygulanabilecek herhangi bir entegre mucadele programinda spesifik pestisit secimi oldukca zor ve karisiktir."

    Pestisitlerde spesifik ilaclar veya dar spektrumlu ilaclarin kullanilmasi gerektigini aciklayan Prof. Dr. Karsavuran, "En dusuk dozda, etki suresi kisa olan ilaclar kullanilmalidir. Ilaclamalar dogal dusman populasyonlarini en az etkileyecek zamanda yapilmalidir. Faydalilara etkisiz veya az etkili olan ilaclar kullanilmalidir. Ekonomik zarar esigi dikkate alinarak ilaclama yapilmalidir. Mumkun oldugu durumlarda tarla veya bahcenin tamami degil zararlilarin esigi astigi yerler ilaclanmalidir" diye konustu.

    Baslangicta avantajlari nedeniyle kullanimlari buyuk bir hizla artan pestisitlerin zaman icerisinde zararli problemini tam olarak cozemedigini, sosyal ve cevresel bazi problemleri beraberinde getirdiginin goruldugunu aciklayan Prof. Dr. Karsavuran, "Pestisitlerin yan etkileri ilaclarin toksikolojik ve kimyasal ozellikleri nedeniyle hedef disi canlilar ve cevre ortaminda ortaya cikmaktadir. Kullanilan pestisitlerin buyuk bir kismi, kimyasal kirleticiler olarak yayilmakta, bunun sonucunda dogal denge bozulmakta ve insanlarda cesitli yan etkiler meydana getirmektedir" seklinde konustu.

    "Az hareket ediyor, duzensiz besleniyoruz"

    Ege Obez Hasta Dernegi ve Ege Obez Hasta Okulu tarafindan Izmir ve cevresinde oturan 2 bin 450 kisi uzerinde yapilan arastirma, her iki kisiden birinin 2 ogun beslendigini ve gunun 6.5 saatini televizyon karsisinda gecirdigini ortaya cikardi.

    Ege Obez Hasta, Osteoporozlu Hasta ve Diyabetle Yasami Kolaylastirma Dernegi isbirligiyle duzenlenen "4. Halk Kongresi"nde organizasyon komitesi adina bir aciklama yapan Ege Obez Hasta Dernegi Baskani Prof. Dr. Candeger Yilmaz, her gecen yil daha hareketsiz bir yasam tarzini benimsedigimizi soyledi. Gunde 1 kilometreden daha az yuruyup, 20-22 ayak merdiven ciktigimizi aciklayan Prof. Dr. Yilmaz, "Calismaya katilanlarin yuzde 30'u ogun ve duzenli beslenme konusunda yeterli bilgi duzeyine sahip degil" dedi.

    Arastirmaya katilanlarin yuzde 29.4'unun obezite sorunuyla karsi karsiya bulundugunu aciklayan Prof. Dr. Yilmaz, "Obezite basta seker hastaligi (diyabet) olmak uzere tansiyon yuksekligi, kalp damar hastaligi, safra kesesi tasi, eklem hastaliklari, ureme sistemi bozukluklari gibi bircok hastaliga yol acmaktadir. Bunlar arasinda ozellikle seker hastaligi ve kalp damar hastaligi yasam kalitesini ileri derecede bozan, yasami kisaltan pahali toplumsal hastaliklardir. Obezite; kisinin bilgili olmasini gerektiren bir hastaliktir. Kilo kaybi ve erisilen kilonun korunmasi basarisi surekli olmadigi zaman anlamini yitirir. Hastalik olusturma riskini azaltan kilo kaybinin, surekli kilinmasi icin de etkin bir iletisim sarttir" diye konustu.

    Ege Universitesi Endokrinoloji ve ����bolizma Hastaliklari Bilim Dali tarafindan surekli bir yasam bicimi degisikligi gerektiren, hastanin ve yakinlarinin bilgili ve egitimli olmasini zorunlu kilan bu hastalikla mucadele etmek icin Ege Obez Hasta Okulu'nun acildigini ve Ege Obez Hasta Dernegi'nin kuruldugunu vurgulayan Prof. Dr. Yilmaz, hastalikla mucadelede onemli bir misyon ustlendiklerini soyledi.

    "DISCI FOBISI" KUCUKKEN BASLIYOR

    Pek cok insanin ''disci fobisi'' nedeniyle dayanilmaz dis agrilarina katlanmayi bir disciye gitmeye yegledigi, ancak kucuk yasta olusan bu korkunun onune gecilebilecegi belirtildi.
    Samsun Dis Hekimleri Odasi Baskani Abdullah Ilker, ''disci fobisi''nin kucuk yasta olustugunu ve disci fobisi olan hastalari tedavi ederken gucluklerle karsilastiklarini soyledi.
    Disci fobisi olan hastalarin sayinin ciddi oranda oldugunu ifade eden Ilker, bu korkunun kucuk yasta basladigina dikkat cekti.
    Turkiye'de genel olarak agiz-dis sagligina gerekli ozenin gosterilmedigi ve koruyucu hekimligin yaygin olmadigindan yakinan Ilker, pek cok kisinin hastalanmadan doktora, disi agrimadan da dis hekimine gitmedigini belirtti.
    Ilker, sunlari kaydetti:
    ''Ebeveynler kontrol amacli disciye gittiklerinde ilk kez disciye giden cocuklarini da goturmeliler ve orada yapilan islemlerin hic de korkulacak birsey olmadigini cocuga inandirmalilar. Anne ve babada boyle bir korku varsa bunu cocuklarina asla belli etmemeliler. Artik dis hekimliginde son derece gelismis cihazlarin kullanildigi, aciyi en aza indirgemenin amaclandigi dusunulurse, birkac taktikle bu korkunun onune kucuk yasta gecilebilir. Onemli olan cocuga bunu gostererek kavratabilmektir.''
    Ilker, cizgi film, karikatur ve komedilerde disci korkusunun cok sik islendigini soyledi.

    COlyak Hastalarina UlaSilamiyor

    Turkiye'de, dunyadaki en yaygin genetik hastalik olan ve tehsis konulamayinca olumcul sonuclara yol acan gida alerjisi ''colyak''a sahip 500-700 bin kisiden, sadece 10 bin tanesine ulasilabildigi bildirildi.
    Ege Universitesi Tip Fakultesi Cocuk Sagligi ve Hastaliklari Anabilim Dali Ogretim Uyesi Prof. Dr. Sema Aydogdu, colyak hastaliginin, diger gida alerjilerinin 1-2 yilda gecmesine ragmen, omur boyu suren tek gida alerjisi oldugunu soyledi.
    Bu hastaliga sahip olanlarda, bugday, arpa, cavdar ve yulaftaki bitkisel protein glutenin, alerji yaptigini belirten Aydogdu, alerji sonucu ince bagirsagin sindirim ve emilim fonksiyonunun bozuldugunu kaydetti.
    Turkiye'de tahmini olarak 500-700 bin colyak hastasi bulunmasina ragmen en iyimser tahminle bunlardan sadece 10 binine ulasilabildigini ifade eden Aydogdu, soyle konustu:
    ''Hastaligin baslica belirtileri, ishal, karin sisligi ve cok hizli zayiflama. 0-5 yas grubu cocuklarin ishal yakinmasiyla gelme olasiliklari yuksek. Israrli demir tedavisine ragmen devam eden kansizlik, en onemli belirtilerinden biri. Eklem agrilari olabilir, bir turlu gecmeyen agiz ici yaralari, genc cocuklarin bluga ermesinde gecikme, karaciger hastaligi, cilt dokulmeleri de... Bir turlu gecmeyen ve adi konamamis her turlu yakinmada, colyak hastaligi dusunulmeli.

    OnemlI::::OpUSme Ile BulaSan Hastaliklar!!!







    Doc. Dr. Esin Senol, Gazi Univ. Tip Fakultesi Klinik Bakteriyoloji ve Enfeksiyon Hastaliklari Anabilim Dali
    Dr. Ozlem Guzel, Gazi Univ. Tip Fakultesi Klinik Bakteriyoloji ve Enfeksiyon Hastaliklari Anabilim Dali
    Opusme; solunum (bogaz-burun) sekresyonlari ( salgilari) ile direk fiziksel temasin oldugu bir durumdur.
    Her iki taraf icin de salgilarin fiziksel transferi soz konusudur. Opusme ile enfekte salgilar yogun bir sekilde karsi tarafa aktarilabilir. Bu sekilde temas sonucu bulasta bu sekresyonlarda yogun ureyebilen veya bulunabilen mikroorganizmalar risk olusturmaktadirlar. Bu hastaliklar bazen basit bir soguk alginligindan, daha ciddi veya kronik (muzmin) hastaliklara kadar degisebilmektedir.


    Opusme ile sik bulasan hastaliklardan ornekler;
    • Soguk alginligi
    • Grip
    • Grup A beta hemolitik streptokoklar
    • Cocukluk cagi dokuntulu hastaliklar i(kizamik, kabakulak, sucicegi, enteroviruslar gibi)
    • Infeksiyoz mononukleoz (Opusme hastaligi)
    • Tuberkuloz
    • Herpes (ucuk)


    Bilinenin aksine Hepatit B, Hepatit C, AIDS gibi hastalik etkenleri tukrukte bulunabilmekle birlikte tukrukte cok dusuk miktarlarda bulunduklarindan bu yolla bulas yok ya da diger bulas yollarina gore daha az kabul edilmektedir. Travmatik olmayan yani kanla temasin soz konusu olmadigi opusmeler bu hastaliklar icin bulastirici degildir.

    Soguk alginligi
    Soguk alginligi cesitli viruslar tarafindan olusan ve ust solunum yolu infeksiyonu bulgu ve belirtileri ile seyreden bir hastalik tablosudur. Hafif seyirlidir. 200�e yakin virus cesidi tarafindan olusabilir. Soguk alginligi dunyadaki en yaygin hastaliklardan birisidir. Ozellikle okullarin acilmasi ile es zamanli olarak baslar. Daha cok sonbahar ve ilkbahar aylarinda gorulurken, soguk hava, viruslarin burun mukazasinda uremesini kolaylastirir ve infekte olmasina katkida bulunur. Viruslar yakin temas ile rahatlikla bulasabilmektedir. Opusme ile de bu risk oldukca artmakta ve yogun bir sekilde virus alimi olmaktadir.
    Virus, kontamine yuzeylerde saatlerce kalabilmektedir. Bu yuzeylere temastan sonra da viruslar rahatlikla buruna ve gozlere transfer olabilir. Bunu engellemek icin el hijyenine dikkat edilmeli ve yakin temastan, buna opusme de dahil, kacinilmalidir.


    Grip (influenza)
    Ates, oksuruk, bas agrisi, halsizlik ve kas agrisi ile seyreden akut viral bir infeksiyondur. Epidemi (ulke/sehir/kurum/ capinda)veya pandemi (dunyada) gibi genis capta salginlar yapabilmesi ve akcigerle ilgili komplikasyonlarinin ozellikle bazi hasta gruplarinda oldurucu olmasi nedeniyle, diger akut solunum sistemi infeksiyonlarindan ayrilir.
    Kulucka suresi etkenin konaga yerlesen dozuna bagli olarak 18-72 saattir. . Virus solunum sekresyonlari olan burun, bogaz calkanti suyu, balgamdan izole edilebilir. Bulasma virus iceren kucuk partikullerin solunmasi ve solunum sekresyonlarinin fiziksel transferi ile bulasir. Opusme ile de rahatlikla gecebilir.
    Korunmada asi ve infekte kisilerle yakin temastan kacinmak onemlidir.


    A grubu B- hemolitik streptokoklar
    Bu grup bakteriler toplumda %5-25 oraninda bulunabilmektedir. Siklikla hava yolu ve opusme dahil yakin temas ile bulasir. Ayrica deri lezyonlari ile de bulasabilmektedir. Aile icinde, kisla, kres gibi toplu yasam yerlerinde bulasabilir. Genellikle kis aylarinda daha fazla gorulmektedir.Bu hastalikta farinks ve tonsillerdeki infeksiyonlar disinda kalp ve eklem komplikasyonlari acisindan da onemlidir. Opusme ile infekte olan kisilerden bu bakteriler rahatlikla direk transfer olabilir


    Cocukluk cagi dokuntulu hastaliklar
    Bu hastaliklarin hemen hemen hepsi oral sekresyonlarda bulundugu icin rahatlikla opusme dahil yakin temasla ve damlacik yoluyla bulasir.


    Kizamik
    Infekte kisiler prodrom donemde dokuntu ortaya cikmadan once hastaligi bulastirmaya baslarlar ve bulasicilik dokuntu basladiktan sonrada devam eder. Hastada virus agiz icinde bulundugu icin bogaz calkanti suyundan izole edilebilir.


    Kizamikcik
    Hastalarin solunum salgilari ile bulasir. Dokuntuden itibaren iki hafta daha bulasiciligi devam eder. Dokuntu oncesinde 5-7 gunluk ates, halsizlik, bas agrisi seklinde prodrom donemi olabilir. Bu virusta agiz icinde bulundugu icin bogaz calkanti suyundan izole edilebilir.


    Kabakulak
    Damlacik infeksiyon ile bulasir. Tukruk bezlerini enfekte eden bir viral hastaliktir. Virus tukruk bezlerinden tukruk kanallari yoluyla agizdan direk temas ile de bulasir.


    Enteroviruslar
    Yaz aylarinda ates dokuntu ile seyreden bir hastaliktir. Agiz icinde bulunan virus, bogaz calkanti suyunda izole edilebilir.


    Su cicegi
    Ates ve deri dokuntusu ile seyreden cok bulasici bir cocukluk hastaligidir. Eriskinlerde oldukca agir seyreder. Kulucka donemi 2-3 haftadir. Daha cok ilkbahar, sonbahar aylarinda gorulur. Virus trakea ve brons epitel hucrelerine yerlesir. Solunum yolu ve yakin temas ile bulasir. Yuzde, govdede dokuntu ve agiz icinde ve sacli. deride vezikuller vardir. Bagisiklik sistemi bozuk olanlarda hastalik agir seyreder.


    Herpes viruslar (HSV-I)
    HSV-1 ile birincil infeksiyon genellikle farinks ve agiz mukozasinda olusur. Bulasma vezikul tarzindaki cilt lezyonu ile direk temas sonucudur. Kulucka suresi 2-12 gundur. Hastalik birincil infeksiyondan sonra latent (sessiz) kalip daha sonra bagisiklik sistemi baskilandiginda yeniden reaktive olur ve yineleyen infeksiyonlara neden olur. Bunlarin basinda �ucuk� adi verilen tablo gelmektedir.


    Cocukluk caginda birincil infeksiyon gecirilmezse daha ileri yaslarda gelismedigi gorulur. Cunku eriskinlerin agiz epitel hucreleri kalin ve dayaniklidir. Bununla birlikte bu tur bireylerin herhangi bir nedenle bagisikliklarinin bozuldugu veya saglik personeli gibi HSV ile yogun karsilasmaya bagli olarak eriskin donemde de birincil infeksiyon gecirdikleri gorulur. Eriskinlerin %70- 90� inda HSV- 1 antikorlari yani infeksiyonun gecirildigine dair kanit bulunmaktadir. Genellikle cocukluk yas grubunda yakin temas ile duyarli kisilerin deri ve mukozalarindaki catlak veya siyriklardan etkenin girmesi ile bulasir. HSV -1 infeksiyonu genellikle orofarenks ile sinirlidir ve bu tur olgularda virus cevreye infekte aerosoller veya tukruk ile bulasir. Orofarengeal hastalik daha cok 1-5 yas arasi cocuklarda gorulur. Agiz mukozasi, dil, dudak, damak ve farinkste kucuk vezikuller ve ulserasyonlara neden olur. Bu tablonun veya ucuk adi verilen tekrarlamaya bagli lezyonlarin bulasinda opusme onemli rol oynamaktadir.

    Infeksiyoz mononukleoz(opusme hastaligi, ukte hummasi)
    Her iki cinste, yilin her mevsiminde esit siklikta gorulur. Hafif bulasici infeksiyon kabul edilir. Virus insandan insana siklikla orofarinks salgilari ile yakin temas sonucu bulasir. Nadiren damlacik infeksiyonu seklinde bulasir. Duyarli konagin orofarinks epiteline girerek buradaki hucreleri infekte eder. Genc eriskinde akut infeksiyon ; yuksek ates bogaz agrisi, lenf bezi buyumesi ile karakterize bir tabloya neden olur. Hastalar en sik bogaz agrisi yakinmasi ile basvurur.


    Tuberkuloz
    Kisiden kisiye gecis baslica solunum yolu ile olur. Tuberkuloz hava yolu ile gecen infeksiyonlara klasik bir ornektir. Kaynak vakalarin bircok solunumsal manevrasi (oksurme, hapsirma vb..) ile bulasir. Bu manevralar sirasinda ust solunum yollarindan yuksek hava akim hizlari olusur. Hava yolu mukozasini kaplayan sividan ve akcigerlerdeki infeksiyon odaklarindan cok sayida sekresyon damlaciklari ile tuberkulozlu hastalardan saglam kisilere gecisi olmaktadir.
    Ancak bulasta aktif ozellikle oksuruk ve balgam cikariminin eslik ettigi akciger tuberkulozu geciren kisilerle opusme dahil yakin temas ,tedavi baslanana kadar bulas acisindan risklidir. Akciger disi yerlesim gosteren tuberkuloz , tedavi baslanmis ve tedavinin uzerinden 2 hafta gecmis olgular bulastirici kabul edilmemektedir.
    Yukarida opusme ile sik bulasan belli basli hastaliklardan soz edilmistir. Ancak infeksiyom etkenlerinin pek cogunun giris bolgesinin bogaz- burun oldugu, etkenin ve hastaligin ozelligine gore burada kisa yada uzun bir cogalma sureci gecirdikleri dusunuldugunde opusmenin cok sayida etkenin bulasinda onemli rol oynadigi ongorulebilir.
    Bu nedenle ozellikle kis aylarinda ve ozellikle infeksiyon bulgulari olan kisilerle opusmekten kacinilmasi ve kalp hastalari, kucuk bebekler, bagisiklik sistemi baskilanmis kanser hastalari ve onemli ameliyatlAr gecirmis kisilerin nekahat doneminde tumuyle opusmekten kacinmalari kuvvetle onerilmektedir.