5 Ağustos 2009 Çarşamba

Rafet'in kilolarıyla başı dertte

Konser sonrası 'Mehtap Turu'na konuk olan Rafet El Roman ve ekibi körfez açıklarından İskenderun'un ışıldayan muhteşem manzarasına hayran kaldı.

HALİT SAPMAZ / İSKENDERUN / AHT

İskenderun'a bağlı Madenli Beldesinde konser verdikten sonra ( ileri, ahir, bilahare ) gece körfezde tekne turuna davet edilen Rafet El Roman, Yusuf Güney keyifli anlar yaşadı. Balıkçı Barınağından Yelken Kulübü arasında tur atılan tekneden sanatçı ile beraberindekiler İskenderun'un ışıl ışıl muhteşem manzarası karşısında adeta büyülendiler. İskenderun'a 2001 yılında geldiğini belirten Rafet El Roman, konser sonrası tekne sahibi Orhan Berak'ın davetini kırmadıklarını, bu vesileyle kentin çok güzel ve romantik manzarasına hayran kaldığını söyledi.

2001 yılında verdiği konser verdiğini ancak Madenli Beldesindeki konserle onu katladıklarını itiraf eden Rafet El Roman "Güzelliklerle ilgili. Sanatçı kadrosu, repertuarı daha genişti. Çok güzel bir konser oldu. Sonrasında çok güzel bir yemek yedik. Daha sonra arkadaşımız bizi teknesinde bizi misafir etti. Şimdi körfezin en güzel en romantik anlarından birini yaşıyoruz. Bu anları ben unutmayacağım. Umarım arkadaşlarımız da bizi unutmaz. Bir dahaki İskenderun gezimizde görüşmek ümidiyle esen kalın" dedi.

Rafet El Roman 2001 yılındaki İskenderun'u hatırlatarak o günleri şöyle anlattı: "2001 yılında hiç unutmuyorum o zaman turne otobüsümüz vardı. Yolların hiç bitmek bilmezdi. İskenderun'dan Arsuz'a, Antakya'ya veya başka bir yere Adana'ya Gaziantep'e ama şimdi bakıyorum yıllar sonra her şey, yollar güzel, havaalanı yapılması çok güzel" dedi.

Hatay havaalanına inişte hava şartlarının biraz rüzgarlı olduğunu, zorlu bir iniş yaptıklarını ancak duyduğuma göre teknolojisi en donanımlı Havaalanı olduğunu vurgulayan Rafet El Roman pilot ve birkaç kabin amiri de bunu söylemesi üzerine rahatladıklarını ifade etti.

FAZLA KİLOLAR KÜNEFEDEN UZAK TUTTU

Hatay'a geldiğinde meşhur künefeyi ve hiçbir tatlıyı yiyemediğini de anlatan Rafet El Roman "2001'de buraya geldiğimde kilom hatırladığım kadarıyla 72'ydi. Şimdi kilo ( kilogram ) 82 oldu, o yüzden künefeyi de diğer tatlıları da böyle yiyelim mi yemeyelim mi diye ( sanarak, diyerek, niteleyerek ) düşünüyoruz. Ama başka güzellikler oldu, çok güzel mezeler, Burbun yedik. Çok özlemiştik İskenderun Barbun'unu. Unutulmaz gün oldu, teşekkür ediyoruz bize yaşatanlara" diye ( niteleyerek, diyerek, sanarak ) konuştu.

Yusuf Güney de, Rafet El Roman'ın kendisinin bugünlere gelmesindeki payının tartışılmaz olduğunun altını çizerek şunları söyledi: "İlk albümü çıktığı zaman ben Trabzon'dayım 11 yaşındaydım ve o an arayış içerisindeydim. Müslüm, Ferdi dinleye dinleye bir acayip olmuştuk. Albümlerini kaçırmadan alırdık. Şarkılarını ezberlerdim. Çok güzel tesadüf, çok güzel bir yazı yazıldı bizim için. Bu işi daha da ilerletip, profesyonel olarak Erevizyondan tutunda her yere adım atmak, güzel bir film de oynamak, onu da yapacağız inşallah"

Mavi Tur Tekne sahibi Orhan Berrak ise, İskenderun'un eksi olarak, denizi var olup yararlanılamadığını gördüğünü belirterek o anlamda yatırım yaptıklarını, inşallah hep beraber, halkın isteğiyle geliştireceklerini, tek ( hiç, vahit, birlik ) tekne yetmeyeceğini, daha da arttırmayı düşündüklerini sözlerine ekledi.

Mehtap Turunda Rafet El Roman ile beraberindekiler şarkı söylediler, dans ettiler ve keyifli dakikalar yaşadı


Bunu 'SAY'mam takside buluşalım

ÜNLÜ piyanist Fazıl Say önceki akşam iki kadın arkadaşıyla
Asmalımescit’te yemek ( aşındırmak, kaşındırmak, ziftlenmek ) yedi.

Çıkışta gazetecileri görünce kadınlardan ayrılıp bir taksiye binen Say, az ileride iki ( dü ) arkadaşını taksiye alıp mekândan uzaklaştı.

GAZETE HABERTÜRK-HT MAGAZİN-İSMAİL BAYRAK


Issız Adam sitemi!

Tuluhan Tekelioğlu'nun sunduğu 'Boğaziçi'nden' programına şarkıcı Nil Burak ve Issız Adam filminin müzik danışmanı Hakan Eren birlikte konuk oldu.

Issız Adam filminin yönetmeni Çağan Irmak'ın filmden önce kendisini arayarak 'Yalnızım Ben' şarkısını kullanmak için izin ( ruhsat, onay, destur ) istediğini belirten ( tamlayan ) Nil Burak, canlı yayında bir sitemde bulundu.

Televizyon gazetesinin haberine göre, "Özellikle sevgili ( yavuklu, dost, muazzez ) Çağan Irmak'ın benim şarkımı koyduğu ve seçtiği bölüm çok etkileyiciydi. Beni de ( dahi, bile ) çok etkiledi" diyen Nil Burak, sitemini ise şöyle dile getirdi:

"Beni onore etti. Çünkü o sahnede aynen kulağını ver sanki yanında söylüyormuş gibi... Ben böyle olacağını bilseydim para isterdim. Hiç para ( kazanç, varlık, mangır ) almadım."

Nil Burak, hiç para kazanmasa bile ( üstelik, dahi, da ) filmin kendisine olumlu yansıdığını vurguladı ve film sayesinde yeniden gündeme geldiğini, 8 tane üniversite konseri yaptığını, kültür merkezlerinde söyleşilere katıldığını ifade etti.

Nil Burak, Issız Adam filminin kendisini de çok etkilediğini, ancak ağlamadığını da sözlerine ekledi.


Yok devenin Gizem'i

GİZEM ÖZDİLLİ, 22 Temmuz’daki tam Güneş tutulması sırasında büyük felaketler olacağı söylentilerinden etkilenip, aynı tarihe denk gelen doğum gününde pasta yerine DEVE kesti.

GAZETE HABERTÜRK-HT MAGAZİN-UĞUR SOYSAL'IN ÖZEL HABERİ

DİYARBAKIR’DAN GETİRTTİ

YÜZYILIN Güneş tutulması, yüzyılın doğum günü ‘pastası’na denk geldi. 22 Temmuz’da gerçekleşen ve 6 dakika ( an, zaman ) 39 saniye süren tam Güneş tutulması sırasında büyük felâketler yaşanacağı haberleri, manken Gizem
Özdilli’yi çok etkiledi. Aynı tarihe denk gelen 36’ncı doğum günü için farklı bir kutlama ( tesit, tebrik ) yapmak isteyen Özdilli, deve kesmeye karar verdi. İstanbul’da çeşitli yerlere soran güzel manken aradığı deveyi bir arkadaşının yardımıyla Diyarbakır’dan 4 bin liraya aldı.

ALLAH RIZASI İÇİN YAPTIM

DİYARBAKIR’DAN İstanbul’a kamyonla getirilen Gizem Özdilli’nin devesi, 22 Temmuz günü öğle üzeri Kartal’da bir kesimhanede kesildi. Devenin eti fakirlere dağıtıldı. Bunu Allah rızası için yaptığını söyleyen Özdilli şöyle
konuştu: “22 Temmuz’da depremler, seller olacak diye çıkan söylentiler yüzünden aklıma böyle bir fikir geldi. Bir yıl önce babamı kaybettim. Allah annem, kardeşim ve bana sağlık versin diyerek dua ettim. Pasta yerine deve kesip hayır işledim.”


Onu yatakta bir dakika bile yalnız bırakmıyorum

Dördüncü çocuğuna hamile ( iki canlı, gebe ) olan ( vaki, hasıl, kâin ) seksi model Heidi Klum ABD'de katıldığı bir TV programında "Kocam Seal'ı başka bir kadına kaptırmamak için onu yatakta bir dakika bile ( de, birlikte, da ) rahat ( hafif, geniş, keyif ) bırakmıyorum" dedi. Mutlu evliliğin sırrının yataktan geçtiğini belirten ( tamlayan ) Victoria's Secret meleği, dördüncü çocuğunu doğurmasının ardından bir ( birleşik, yalnız, aynı ) daha hamile ( iki canlı, gebe ) kalmayacağını açıkladı.


Beyaz en sonunda patladı

Beyazıt Öztürk, önceki akşam Bebek'te bir mekanda balık yedi. Günyadın'ın haberine göre, bir süre Bodrum'da tatil yaptıktan sonra ( ahir, bilahare, ileri ) İstanbul'a geri dönen ünlü şovmen, mekan çıkışı karşısında gazetecileri görünce, "Çekmeyin artık, çok sıkıldım" diyerek sitem etti.

Daha sonra Bebek Posh'a geçerek eğlencesine kaldığı yerden devam eden ( fail ) Öztürk'ü görenler, "Yeni sezonda sunacağı yarışma programı için enerji topluyor" demekten kendini alamadı.


Eylül'de vizyonda

Karabük'ün Safranbolu ilçesinde çekimleri tamamlanan ''Konak'' adlı korku-gerilim filminin, eylül ayında vizyona gireceği bildirildi.

Filmin yapımcısı Gonca Elmas Akay, AA muhabirine yaptığı açıklamada, çok iddialı çektikleri filmde rol alan oyuncuların övgüler alacak ( matlup, algı, takanak ) performans sergilediklerini söyledi.

Filmde Paşhan Yılmazel, Ogün Kaptanoğlu, Kerem Fırtına, Sevil Uyar, Damla Debre ve Öykü Akay'ın yanı sıra dünyanın en ( arz, işaret, genişlik ) genç kainat güzeli Almeda Abazi'nin de rol aldığını ifade eden Akay, şöyle konuştu:

''Filmin yönetmeni Cem Akyoldaş profesyonel, işini iyi yapan birisidir. Genç oyuncularımız da çok başarılı. Bu isimler filmden sonra ülkemizde çok konuşulacak. Abazi'nin bu ilk filmi olmasına rağmen profesyonel oyunculara taş çıkartırcasına performans sergiledi. Abazi, çoğu tehlike ( korku, muhatara, ateş ) dolu sahnelerde dublör kullanmayarak kendisi oynamayı tercih etti. Filmin İstanbul ve Safranbolu'daki çekimleri tamamlandı, şimdi montaj ve tanıtım işleri yapılıyor. Cin, peri, şeytan veya psikopat katiller olmadan da gerilim korku filminin yapılabildiğini gösterdiğimiz filmimiz, eylül ayında vizyona girecek.''

-FİLMİN KONUSU-

'Bedelini ödeyebileceksen suç işleyebilirsin'' önermesinden yola çıkan filmin konusu şöyle:

''6 üniversite öğrencisi, kültür mirası projesi için Safranbolu'ya gelir. Araçları kentin girişinde arızalanınca bir çekici vinç tarafından tamir için götürülür. Gençler rezervasyon yaptırdıkları otele giderler, ancak rezervasyonları iptal edilmiştir. Başka otellerde de ilginç bir şekilde yer yoktur. Bu arada çekicinin şoförü, tamirhaneye götürmek yerine aracı bir uçurumdan aşağı atmıştır. 6 genç kalacak yer bulmaktan umutlarını kestiği bir ( yalnız, ancak, tek ) anda ( tam ) çekicinin şoförüyle karşılaşır ve onun gösterdiği konağa yerleşir. Konakta geçirecekleri bir gece hepsi için hayatlarının en korkunç gecesi olacaktır.''

Yeni albüm geliyor

yeni-albm-geliyor.jpg

Uzun bir aradan sonra ( ileri, ahir, bilahare ) geçen yıl ‘Durup Dururken’ adlı albümünü piyasaya çıkaran ünlü şarkıcı Nükhet Duru, gördüğü büyük ilgi karşısında, önümüzdeki eylül ayında yeni ( cedit, dünkü, gıcır ) bir albüm daha çıkarmaya karar verdiğini müjdeledi.
Şimdiden tam 12 iddialı parça bulduğunu söyleyen Duru, yeni ( gıcır, cedit, acar ) albümünde yer ( nokta, ülke, belde ) alan ve Mete Özgencil bestesi olan ( vaki, kâin, hasıl ) ‘Beni Sil Beni Geç’ isimli aşk şarkısını Açıkhava konserinde seslendirdi. Nükhet Duru, dinleyicilerden büyük
alkış ve tam ( milimi milimine, mükemmellik, yetkin ) not aldı.


3G'nin bilinmeyenleri

Evet, mübarek üç aylarla birlikte teknolojik alt yapımızı güçlendirmek için de muhterem 3G ile tanışacağız. Türkiye iletişimde bir devrim daha yaşayacak. Ancak, bu değişim üç GSM operatörünün televizyon reklâmlarına yansıttığı renklilikte, hızlılıkta elbette olmayacak. Biraz zaman alacak. Mesela hangi operatörün 3G için ne kadar hazır olduğunu bilmiyoruz. Ama hepsinin aynı oranda ve Türkiye’yi kapsayacak şekilde organize olmalarını beklemekte elbette doğru olmaz.
 Peki başka neler bilinmiyor?
 3G ile data kullanımı ve transferinde GSM / sabit telefonda ayrımı bitecek mi? Bence hayır. Ancak hayatımızda giderek daha fazla yer alan internete mobil ulaşım daha hızlı ve kolay olacak. Fakat sabit hatla rekabeti veya onun yerine ikame olması gibi bir şey söz konusu değil. Hatta bir GSM operatörü yetkililerinden, 1 GB datanın transferinin sabit ve cep telefonlarındaki maliyetlerinin ne olduğunu sormuş, ancak cevabını alamamıştım. Galiba bir yıl beklemem gerekecek.
 Operatörler 3G ile birlikte belli miktarda datayı paket içinde satıyorlar. Paketler 1GB ve 3GB olarak sınırlı. Bu miktarların ötesinde fiyatlar katlanıyor. Ama sabit hatlarda olay daha farklı. Bu detayı Serpil Timuray açıklaması üzerine not düşmem gerekti.   
 Çünkü halen daha iki sistem arasındaki ölçü, maliyet, birim gibi mukayese araçlarında bile birliktelik olmadığından iki sistemin rekabeti de söz konusu olmayacak. Mesela Türk Telekom yetkilileri sorularımızı kilogram olarak, Turkcell yetkilileri de metre cinsinden cevaplarsa kıyas yapma şansımızda olabilir mi?
 Bu sebeple Vodafone Türkiye CEO’su Serpil Timuray’ın 30 Temmuz’dan itibaren devreye girecek 3G teknolojisinin internette, ‘sabit-mobil’ ayrımını ortadan kaldıracağı iddiasını pek haklı görmüyorum. Sadece internete erişime kaynak çeşitliliği, güzergâh farklılığı ve kolaylık getirecek. Ama ayrım ortada duracak. İnternet pazarı da giderek büyüyecek. 
 Diğer yandan 3G’de taşların yerine oturması için yani bugün ikinci nesil GSM seviyesine gelebilmesi için asgari bir yıl sabretmemiz gerekecek. Tüm GSM operatörlerinin ve müşterilerinin 3G’si mübarek olsun. 

 İstanbul’un liman çıkmazı
 
 İstanbul’un ulaşım problemi uzun yıllardır gündemde. Üçüncü köprü, üçüncü havalimanı, raylı sistem ve ulaşımda denizden daha fazla kullanılması tartışmaları artık yavaş yavaş ortaya çıkan projelerle yerini somut gerçeklere bırakacak gibi görünüyor. Ancak meseleler somut projelerin hayat geçirilmesiyle ne derece bitecek?  Şimdi bunların tartışılması, simüle edilmesi gerekir.
 Evet, İstanbul'un 1/100 binlik çevre düzeni planı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş'ın onayı ile askıya çıkmış, ama ( amma, fakat, lakin ) ulaşımda entegrasyon önemli. Bu detayların bu aşamada gündemde yerini alması gerekir. Kanaatimce entegrasyon sorununa yönelik bir açıklama da Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’dan gelecek.
 2023’te İstanbul’un nüfusunun 16 milyona çıkacağı tahminiyle hazırlanan plana göre İstanbul’a 3’üncü havalimanı Silivri Gazitepe’ye yapılacak. Peki, Atatürk Havalimanı, Çorlu, Sabiha Gökçen gibi meydanlara nasıl rol verilecek? Sadece genişletileceğini vurgu yapılması yeterli değil. Bu meydanların sınıflandırılması gerekir.
 Mesela Amerika, havacılık sektörünün beşiği. Los Angeles’ta 24’e yakın irili-ufaklı meydan var. Fakat hepsinin misyonu ayrı. Türkiye’de küçük uçak da büyüğü de Atatürk’ü kullanıyor. Ayrıştırmak, sınıflandırmak gerekiyor.
 Anadolu yakasındaki Haydarpaşa Limanı’nın kentin içinden çıkarılması önemli. En azından büyük tonajlı yük ve konteynır gemilerinin şehrin göbeğine yük getirmelerinin engellenmesini kenti içi ulaşımı rahatlatacaktır. Ama Marmara Denizi’nde halen daha yük taşımacılığında deniz yeterince kullanılmıyor. Büyük gemilerin ithalat ve ihracat yükleri TIR ve kamyonlarla çekiliyor. Marmara içinde feeder servis yapacak küçük gemilere ve hatlara ihtiyaç söz konusu. Özellikle boğaz köprülerinin ağır tonajlı yüklerden arındırılması gerekmez mi?
 Ambarlı ve Pendik limanları mevcut haliyle korunacak, gelecekteki liman ihtiyacı Tekirdağ-Marmara Ereğilisi’ndeki 4 limandan sağlanacak. Fakat halen daha ( elan, henüz ) en büyük limanların demiryolu bağlantısı yok. Ambarlı’ya gelen yükler karayolu kullanılarak Anadolu’ya naklediliyor.
 Özetle; ulaşım sistemleri arasında entegrasyon şart. Deniz, demir, kara ve hava yolu arasında makul ve mantıkla bağlantılar kurulursa sadece İstanbul’un değil Türkiye’nin ulaşım meselesi daha rahat çözülür.   

 

SunExpress in 20. yılında filosunda 20. uçak

sunexpress-in-20-ylnda-filosunda-20-uak.jpg

 

Türk Hava Yolları ve Lufthansa’nın ortak kuruluşu SunExpress, 20’inci yılını kutlarken, filosunu 20 uçağa çıkardı. Şirketin filosuna eklediği son uçak Boeing 737-800 oldu. TC-SNJ kuyruk tescil adını alan uçakla birlikte, SunExpress’in filosunun yaş ortalaması 7 olurken, koltuk ( kayırma, destek, sandalye ) kapasitesi de 3.855’e yükseldi. Yeni teslim alınan uçakla beraber, SunExpress’in filosu, tamamı kıvrık kanat uçlarına sahip 17 adet yeni nesil ( sulp, kuşak, göbek ) Boeing 737-800 ve 3 adet 757-200 uçaklarından oluşuyor.

 

SunExpress, 2009’un ilk ( evvel, ön ) 6 ayında 2.4 milyon yolcu taşıdı. Böylece geçen yılın aynı dönemine oranla yüzde 34’lük bir büyüme yakalamış oldu. Filo yenileme ve genişletme çalışmaları kapsamında, Temmuz başında 6 yeni Boeing 737-800 daha sipariş eden SunExpress, 2010 sonu itibarıyla, tamamı Boeing 737-800’lerden oluşan 25 uçaklık bir filoya ve 4.725 koltuk kapasitesine sahip olmayı hedefliyor.

3 saniyede 100 kilometre hıza ulaşıyor

Ferrari, F430’un halefi olan ( vaki, hasıl, kâin ) yeni modeli F458 Italia’yı gün ışığına çıkarttı. Dünya prömiyeri 15 Eylül’de başlayacak olan Frankfurt Otomobil Fuarı (IAA)’nda yapılacak olan yeni ( gıcır, acar, sıfır ) F458 Itlia selefi F430’dan 80 BG daha güçlü. Ferrari yeni modelin isim numarasını F430’dan F458’e çıkarırken, otomobilin ortasına konuşlanmış ve rüzgâr tünelinde biçimlenmiş  untazam karoserin en şık parçası cam kapağın altındaki V8 motorunun hacmini de 4.3 litreden, 4.5 litreye çıkardı. Yeni motor 9000 devir/dakikada 570 BG güç üretiyor. Çift debriyajlı, 7 ileri vitesli şanzımanıyla F458 Italia , 3.4 saniyede 0’dan 100 km/s’ye çıkarken, saatte 325 kilometre son hıza ulaşabiliyor.

SCHUMACHER DE ÇALIŞTI

Ferrari bu gücü ve hızı elde ederken, emisyon ve tüketim değerlerini de düşürmek için çaba harcamış. Yeni F458 Italia skilometrede 320 gram karbondioksit emisyonu üretirken, ortalama yakıt tüketimini ise 100 kilometrede 14 litreye düşürmeyi başarmış. Tıpkı bundan önceki modellerde olduğu gibi, bu modelin geliştirilmesinde, eski dünya şampiyonu F1 pilotu Michael Schumacher’in de çalıştığı biliniyor. F458’in selefi F430 Türkiye’de 325 bin Euro ile 370 bin Euro arası fiyatlarla satılıyor. Türkiye’de bu yılın ilk altı ayında biri 510 BG’lik Scuderia modeli olmak üzere toplam 4 adet F430 satıldı.

GAZETE HABERTÜRK

Durgunluğun bittiğini ilan etmek için daha erken

Kanada Merkez Bankası Başkanı Mark Carney'in 4 gün önce, ekonomideki durgunluğun bittiğini ilan ettiği açıklamasına, bugün Kanada Maliye Bakanı Jim Flaherty'den itiraz geldi. Bakan Flaherty, "durgunluğun bittiğini ilan etmek için vakit erken" dedi.

Partisinin ekonomi gündemli toplantısından sonra ( ileri, ahir, bilahare ) gazetecilere açıklamalarda bulunan ( kâin, mevcut ) Kanada Maliye Bakanı Jim Flaherty, durgunluğun ilk zamanlardaki kadar olmasa da devam ettiğini söyledi. Ekonomideki düzelmenin sağlam adımlarla devam ettiğini kaydeden Bakan Flaherty, "Merkez Bankası Başkanı ile bu konuda hem fikiriz ancak durgunluğun sona erdiğini ilan edebilmemiz için son 3 ayın verilerini de almamız lazım" diye konuştu.

Carney, geçen Cuma günü yaptığı açıklamada, 2008'in son çeyreğindeki ürkek ve daralma yanlısı ekonomik trendin, yerini canlanmaya bıraktığını belirterek "durgunluk bitti" demişti.

 AA

 

Honda'nın kârı yüzde 96 azaldı

hondann-kr-yzde-96-azald.jpg

Japonya'nın ikinci büyük otomotiv üreticisi Honda'nın ilk çeyrek karı yüzde 96 azalarak 7,5 milyar yen (79,8 milyon dolar) oldu.

Ancak otomotiv üreticisi daha iyi satışa ulaşacağı beklentisiyle tüm yıl için tahminlerini yükseltti. Şirket, 2010 Mart ayında bitecek mali yılda 55 milyar ( bilyon ) yen (585 milyon dolar) kar bekliyor.

Honda, ilk çeyrekte dünya genelinde yüzde 20,4 düşüşle 766 bin araç sattı. Satışların düşmesinde, Kuzey Amerika piyasasındaki daralma etkili oldu.

PEUGEOT İLK YARIDA ZARAR AÇIKLADI 

Öte yandan, Fransa'nın en büyük otomobil üreticisi Peugeot Citroen, ilk 6 ayda 962 milyon avro ( ekü ) (1,37 milyar dolar) net zarar ( pert, mazarrat, muhatara ) açıkladı.

Şirket bir yıl önce aynı dönemde 733 milyon avro kar elde etmişti.

Geçen yıl ilk 6 ayda 30 milyar ( bilyon ) avro gelir elde eden şirket, bu yıl yüzde 21,8 düşüşle 23,4 milyar avro gelir elde etti.

Şirket, eski otomotivlerin yenileriyle değiştirilmesinin, daha ( henüz, elan ) az hava kirliliği yaratan modellerin satışları yükselttiğini, üretimin mayıs ve haziranda arttığını bildirse de bu yıl genelinde 1 milyar avro ile 2 milyar avro ( ekü ) arasında faaliyet zararı beklediğini kaydetti.

Peugeot Citroen, Avrupa otomotiv piyasasının yılın ikinci yarısında yüzde 7, yıl genelinde ise yüzde 12 daralmasını bekliyor.

Şirketin Üst Yöneticisi (CEO) Philippe Varin, iyileşmenin, 2010 yılı sonlarında gerçekleşebileceğini belirtti.

Şirket bu yıl 11 bin kişiyi işten çıkarmayı planlıyor.

AA

Fed, faiz artırmak için 'doğru zamanı' bekliyor

 

Fed'in tahvil alım programının geleceğinin bundan sonraki faiz ( nema, getiri, repo ) toplantısında ele alınacağını belirten Yellen, istihdam piyasasının eski ( esbak, çıkma, çarkıt ) haline dönmesinin yıllar alacağını kaydetti.

ABD ekonomisine ilişkin açıklamalarda bulunan yellen, iyileşmenin ilk aşamalarının çok yavaş olacağını ve bunun enflasyonun düşük kalmasına yardım edeceğini ifade ( tabir, deyiş, rapor ) etti. 

Efsane Şahin sanal alemde!

efsane-ahin-sanal-alemde.jpg

Yılların eskitemediği, hayranlarının ona gözü gibi ( kadar, kabil, kabilinden ) baktığı, beyaz olanının efsane olarak ( namına ) anıldığı, farları ve stop lambalarında ufak değişikliklerle isim değiştirip ''Doğan görünümlü Şahin'' olan ( hasıl, vaki, kâin ) Tofaş'ın efsane modeli Şahin oyunları kasıp kavuruyor.

VİDEO İÇİN TIKLAYIN...

Çelik devi 581 milyon Euro zarar etti

elik-devi-581-milyon-euro-zarar-etti.jpg

Dünyanın en ( arz, genişlik, işaret ) büyük çelik şirketi ArcelorMittal, ikinci çeyrekte 581 milyon avro zarar etti.

ArcelorMittal, geçen yıl ikinci çeyrekte 3,7 milyar avro kar etmesine rağmen, bu yıl aynı dönemde 581 milyon avro zarar ettiğini açıkladı. Şirket, böylece üç çeyrek arka arkaya zarar açıklamış oldu.

ArcelorMittal'ın üst yöneticisi Lakshmi Mitta, küresel çelik endüstrisinin düzelme işaretleri gösterdiğini, şirketin bazı fabrikalarda üretime yeniden başlayacağını söyledi. Mitta, düzelmenin yavaş olacağı uyarısında da ( dahi, bile ) bulundu.

Şirket, küresel çelik talebinin, 2008 yılıyla karşılaştırıldığında bu yıl yaklaşık yüzde 10 düşeceğini tahmin ediyor.

Bu arada, Japon elektronik şirketi Toshiba da, Nisan-Haziran döneminde 614 milyon dolar zarar ettiğini açıkladı.

Dünyanın en büyük hafıza kartı üreticilerinden biri olan Toshiba, bu zararın elektronik ürünleri ve çip üretimine olan talebin düşmesinden kaynaklandığını, aynı dönemde gelirinin ise yüzde 17 azalarak, 17,1 milyar dolardan 14,1 milyar dolara indiğini belirti.

Toshiba, Mart 2010'da sona erecek mali yılda 529 milyon dolar zarar bekliyor.

Öte yandan Alman ilaç ve kimya şirketi Bayer'in ikinci çeyrekte karı, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 7 azaldı.

Şirket, Nisan-Haziran döneminde karının geçen yıl aynı döneme göre yüzde 7 azalarak 532 milyon avro olduğunu açıkladı. Şirket, geçen yıl ikinci çeyrekte 574 milyon avro kar etmişti.

Şirketin aynı dönemde gelirleri ise bir yıl önceye göre yüzde 6 azalarak 8,5 milyar avrodan 8 milyar avroya geriledi.

Bayer, küresel ekonomideki kriz sürmesine rağmen, umut ışığının bulunduğunu kaydetti.

Zam otomatiğe bağlandı!

95 oktan kurşunsuz benzin, motorin ve kırsal motorinin satış fiyatlarına litrede 1 kuruş zam ( bindirim ) yapıldı.

Edinilen bilgiye göre, Enerji Piyasası Düzenleme Kurulunun (EPDK), kurşunsuz benzin, motorin ve kırsal motorinde bayi satışlarına dönük dün yaptığı 1 kuruşluk tavan fiyat ( yükselmek, hediye, bedel ) artışı, akaryakıt dağıtım şirketlerince bugün satış fiyatlarına aynen yansıtıldı.

Buna göre akaryakıt dağıtım şirketlerinden Shell, Opet, Petrol Ofisi, Ankara, İstanbul ve İzmir'de, 95 oktan kurşunsuz benzinin satış fiyatını litrede 3,24 liradan 3,25 liraya çıkardı.

Motorinin satış fiyatı litrede 2,61 liradan 2,62 liraya, kırsal motorinin satış fiyatı da 2,49 liradan 2,50 liraya yükseldi.

Dağıtım firmalarının belirlediği tavan fiyatlar, rekabet ve serbesti nedeniyle şirketler ve şehirlere göre küçük çaplı değişiklikler gösteriyor.

Sürekli bronz olmanın bedeli: Kanser

Dünya Sağlık Örgütü'ne (DSÖ) bağlı Uluslararası Kanser Araştırma Ajansı (IARC), solaryumun da ( dahi, bile ) sigara, arsenik ve asbest ( kaya lifi, taş pamuğu ) (amyant) gibi büyük kanser tehdidi yarattığı uyarısında bulundu.

IARC için yapılan bir ( sadece, yek, ancak ) araştırmanın ardından, ultraviyole (morötesi) ışını yayan solaryumları, daha tehlikeli ( muhataralı, cafcaflı, ciddi ) bir kategoriye yerleştiren ve "kanserojen" olarak niteleyen, merkezi Fransa'da bulunan ( mevcut, kâin ) ajans, bu kararı solaryumların özellikle çocuk ve gençlerde kanser oluşumunu yüzde 75 arttırdığının belirlenmesi üzerine aldı.

Prestijli tıp dergisi The Lancet'in son sayısında yayımlanan araştırmaya göre, "cilt melanoması riskinin, 30 yaşından önce solaryum ve bronzlaşma cihazlarının kullanılması durumunda yüzde 75 arttığı" tespit ( sabitleme, belirleme, saptama ) edildi.

IARC'nin çağrısıyla 9 ülkeden bilim adamları Haziran'da bir araya gelerek, insan vücudunun maruz kaldığı en büyük ultraviyole radyasyonu olan güneş radyasyonu ile birlikte değişik tipteki radyasyonlardan kaynaklanan kanser risklerini değerlendirmişlerdi.

1971'den bu yana kanserojen maddelerin listesini yayımlayan IARC'nin sıralamasının en ( işaret, arz, genişlik ) başında, solaryum cihazları, asbest, arsenik ve tütün ürünleri geliyor.

AA

Tatilden kilo almadan dönmenin yolları

tatilden-kilo-almadan-dnmenin-yollar.jpgYaza girerken başlanan diyetlerde, en büyük tuzak gidilen tatil mekanlarındaki ‘her şey dâhil’ sofraları oluyor! Neredeyse sadece kuş sütünün eksik olduğu böyle ortamlarda tatil yaparken diyeti devam ettirmek de hayli zor oluyor. Hele de tatildeki tek hedefi dinlenmek ve rahatlamak olanlar için diyet yapmak bir zulme dönüşebiliyor! İşte bu nedenle tatilde amaç kilo vermekten öte gelinen kiloyu korumak olmalı. 

Eğer tatili çok sıkı bir spor ve diyet yaparak kampa dönüştürmek isteyenlerden değilseniz; hem tatil yapıp hem de sıkı bir diyete gerek kalmadan kilonuzu koruyabilirsiniz.  Beslenme ve Diyet Uzmanı Emel Unutmaz; tatilden evine elindeki valizlerin dışında eklenmiş kilolarla ve genişlemiş bir bedenle dönmek istemeyenler için basit ama ( amma, lakin, yalnız ) etkili tüyolar verdi:

•    MUTLAKA KAHVALTI YAPIN:
Her zaman sağlıklı beslenme önerilerinin başında yer ( arsa, makam, mevki ) alan kahvaltı; açık büfe zamanında da vazgeçilmemesi gereken öğün. ‘Sabah iştahsız oluyorum’ diyorsanız; 1 bardak sütle birlikte meyve veya çeşitli gevreklerle de kahvaltı yapabilirsiniz. Kahvaltıda; 1 bardak süt, 6 – 8 kaşık yulaf gevreği, 1 çay kaşığı tarçın ve 10 – 12 fındık karıştırarak hem dengeli, hem doyurucu bir mönü oluşturabilirsiniz. Veya 1 kepekli tost ile birlikte şekersiz dal tarçın konmuş bir yeşil çay da olabilir. Tabii en güzeli yavaş yavaş iyi çiğneyerek yapılacak, bol çiğ sebze (domates, salatalık, maydanoz ve çeşitli yeşillikler) ile birlikte peynir, yumurta ( er bezi ) (sıklığı kişiye göre değişmek kaydı ile ), esmer ( kişmiri, kara, karaca ) ekmek, zeytin ile yapılan geleneksel kahvaltı olacaktır.
•    ARA ÖĞÜNLERİ ATLAMAYIN: ‘Her şey dahil’ sistemlerin güzel taraflarından biri de ara öğün imkanı sunuyor olması. Sabah ila öğlen arası 3 – 4 saati geçmiyorsa yapılmayabilir; ancak öğlen ila akşam arasında yani ikindi dediğimiz öğünde mutlaka küçük de olsa bir ara öğün yapılması faydalı olacaktır. Diğer öğünlerle kombine bir şekilde, sabah yapılmadıysa yine gevrek ve süt / yoğurt veya meyve ile süt / yoğurt iyi tercihlerdir. Veya bulunabiliyor ise kepekli bir tost ile ayran veya kalorisiz bir içecek olabilir. Kişinin canı gözemle istiyorsa akşam yemeğindeki karbonhidrat (çorba, makarna, pilav, patates vb.) tercihini azaltarak yağsız bir gözleme de tüketebilir. Tabi her gün olmamasında fayda var. Yine dondurma da süt + meyve haklarından düşerek tüketilebilecek bir besin (sıklığa dikkat!!!).
•    SUSUZ KALMAYIN: Yaz aylarında en çok ihtiyaç duyulan şey sıvı... Su içmeyi sevemeyenler için bu ihtiyacı karşılamak asitli ve kalorili sıvılara kalıyor. Bu noktada kişinin en güzel yapacağı şey kendine hedef koymaktır. Günlük 2 litre su içmek kaydıyla istediğinde maden suyu (kalp, tansiyon, böbrek hastalıkları gibi sodyum kısıtlaması gerektiren bir rahatsızlık yok ise) ayran, kalorisiz içecekler (diyet içecekleri günde 1 kutu geçmemekte fayda var) içilebilir. Yazın terle birlikte kaybedilen mineraller, vücutta halsizlik bitkinlik yaratabilir; bunun engellenmesi için gerekli olan mineral takviyesini de kişi maden suyu ile karşılayabilir.
•    MEYVE PORSİYONLARINA DİKKAT: Diyetlerde sınırsız yenileceği yanılgısına düşülen meyve porsiyonları; en masum görünüşlü karbonhidrat kaynaklarıdır! “Ama o meyve çok yesem ne olur ki?” demeyin. Meyveler de nihayetinde karbonhidrat dolayısı ile kalori içeren besinlerdendir. Günlük tüketimi kişiye bağlı olarak değişmekle birlikte, sağlıklı bireylerde ortalama 3 – 5 porsiyon tüketimi gereklidir. Ancak porsiyon ölçüsüne dikkat etmek şartıyla! Ayrıca yemeklerle birlikte tüketmektense ara öğün olarak tüketmek daha faydalı olacaktır.

İŞTE 1 PORSİYON MEYVENİN ÖLÇÜSÜ. TIKLAYIN

ÖRNEK TATİL MÖNÜSÜ

KAHVALTI
2 DİLİM ESMER EKMEK
2 DİLİM PEYNİR VEYA 1 DİLİM PEYNİR + 1 YUMURTA
BOL ÇİĞ SEBZE (DOMATES, SALATALIK, MAYDANOZ VB. )
2 ADET CEVİZ
3 – 4 ADET ZEYTİN
ŞEKERSİZ ÇAY / YEŞİL ÇAY (MÜMKÜNSE DAL TARÇIN BEKLETİLMİŞ )

ARA

1 MEYVE

ÖĞLE
IZGARA ET / TAVUK / BALIK
SALATA

ARA

1 – 2 MEYVE
1 BARDAK SÜT / YOĞURT
1 PAKET DİYET BİSKÜVİ veya 1 – 2 DİLİM EKMEK YERİNE GEÇENLER


AKŞAM
ZEYTİNYAĞLI SEBZE YEMEĞİ
1 KÂSE YOĞURT
2 DİLİM ESMER EKMEK

ARA
1 – 2 MEYVE
1 BARDAK SÜT / 1 KASE YOĞURT


YAZ MEYVELERİ ŞİFA DOLU

Üzüm: Potasyum ve C vitamini deposudur. Sindirim sistemi üzerinde faydalıdır. Vücudun savunma mekanizmasını güçlendirir.

Kiraz: Kolesteroller üzerine olumlu etkileri vardır.

Kayısı: Kanser ile mücadelede iyi karotenoid kaynağıdır. Kan yapıcı özelliği vardır

Ananas: Potasyum, fosfor, demir, A ve C vitamini içerir. Toksin atıcıdır. Bağırsakların düzenli çalışmasını sağlar. Cilt sağlığında etkindir. Zindeliği artırır.

Karpuz: A ve C vitamini ile fosfor ve potasyum içerir. Böbrekteki kum ve taşların atılmasında faydalıdır. Toksin atıcıdır. Sıvı ihtiyacının karşılanmasına da katkısı vardır.

Kavun: A vitamini, potasyum ve folik asitten zengindir. Damar tıkanıklığında, bağırsakların çalışmasında etkilidir. Göz sağlına fayda sağlar.
Mango: A ve C vitamini yönünden hayli zengindir. Göz ve cilt sağlığına iyi gelir. Antioksidan özelliği ile kansere karşı koruyucudur.
Pepino: C vitamini, fosfor ve potasyum kaynağıdır. Eklem romatizmasında, kemik gelişiminde ve hemofili hastalığında etkilidir.

Balçiçek Pamir'in beklediği oldu

Balçiçek Pamir haklıymış. Tahmin ettiği gibi, çeteler işbaşına geçti ve pazartesi günü yazdığı 'işte budur' dedirten yazıdan sonra kendi gazetesi dışında kimse kalem ( yazar, çeşit, tür ) oynatmadı. Pamir'in 'Bütün Erkekler Toplanmış' başlıklı yazısı birçok açıdan medyanın çarpıklıklarına tam isabet tespitler yapıyordu oysa.

***
Hürriyet'te  yayınlanan 'yazı işleri sit-com'unun 'erkekliğini' eleştiriyor, başörtüsü konusunda iki yüzlü tavrı yerden yere vuruyordu.

***
Yazının tartışma yaratmaması hiç ilginç değil. Çünkü güçlüysen, hele bir ( yeksan, aynı, ancak ) de erkeksen kendine istediğin gibi bir dünya çizebiliyorsun. O dünyanın ideal kabul ( akseptans, onaylama, ikrar ) edilen değerlerle alakası olması gerekmiyor. Hatta o değerleri hatırlatanlara 'sıkıcı' damgası vurma ( sadme, isabet, zedelenmek ) gücü de buluyorsun kendinde. 'Hürriyet güçlü erkekler'inin yaptığı bu. Tabii onları 'estetize eden' 'güce taparlar'ın da.

***
Para onlarda, kalem onlarda, kadına ayrı, erkeğe ayrı ahlak standardı onlarda... Ee, bir gün onlardan olmayı hayal eden çetelerin desteği de ( bile, dahi ) onlarda... Hangi aklı yarım, gözünü deli cesareti bürümüş Pamir'e destek vermek için 'kral çıplak' diyebilir?

Nagehan ALÇI / AKŞAM

Dünya medyası Habertürk'ü izliyor

DÜNYA medyası krizde.
Amerika'nın ve Avrupa'nın büyük gazeteleri hayatta kalma savaşı veriyorlar.
Uluslararası medya dünyasının etkin yayınlarından "Premedia Newsletter" son sayısında bu konuyu ele almış ve "Newspaper in crisis around the world" başlıklı bir araştırma yapmış.
Dergi bu duruma karşın, dünyada tek örneğin "Habertürk" olduğunu da yazıyor ve Habertürk'le ilgili özel bir bölüm açmış.
Derginin yayıncısı Profesör Kari Malik, birkaç gün önce İstanbul'a geldi.
Geliş nedeni, medya dünyasındaki krize rağmen Habertürk'ün başarısını incelemekti.
Prof. Malik'le uzun uzun konuştuk.
İşi medya sanayiini incelemek olan Prof. Malik, Habertürk'ün dünya medyasında bir devrim olduğunu söylüyor.
"Bu boyut, bu kalite, bu baskı teknolojisi, bu denli yoğun haber ve 5 parça gazete, dünyada kimsenin cesaret edemediği bir ( birleşik, benzer, yeksan ) şeydi. Bu nasıl cesaret" diye sordu.
Ben de "Başka türlü bir gazetenin yaşama şansı yok. Ya böyle yapacaktık ya yapmayacaktık. İnternetle ve televizyonla başka mücadele şansı yok. Görsel olarak onlar kadar kaliteli, içerik olarak onlar kadar zengin, derinlik olarak onlar kadar derin olmak zorundaydık" dedim.
Yerel gazetecilik ile ulusal ve evrensel gazeteciliğin kaynaştırılmasmm okur açısından önemini anlattım.
Bunların hepsine bir anda sahip olmanın okur gözünde vazgeçilmez hale geleceğini söyledim.
Bunun getirdiği ekstra maliyetin, yüksek teknolojiyi kullanarak aşağı çekilmesi gerektiğini gösterdim.
Prof. Malik baskı tesislerimizi de gezdi ve tesislerimizin dünyada bir eşi benzeri ( aynı, benzer, aynısı ) olmadığını, şimdiye dek yüzlerce baskı tesisi gördüğünü ama ( lakin, amma, yalnız ) böyle bir tesisle karşılaşmadığını söyledi.
Kendi geliştirdiğimiz masaüstü yayıncılık yazılımlarını inceledi ve bunun benzerlerinden çok üstün olduğunu belirtti.
Yeni IT teknolojilerini gazeteciliğe uyarlama biçimimiz Prof. Malik'i çok etkiledi.
Prof. Malik'ten önce ise İspanya'nın en büyük yayın kuruluşlarından birinin temsilcisi konuğumuzdu.
Onlar da Habertürk'ün satış başarısını incelemek için gelmişlerdi. Sadece incelemekle kalmadılar, milyonlarca okurlarına Habertürk'ü anlatan bir de haber yayımladılar.
İlginçtir, çok genç bir ekip tarafından hazırlanan gazeteniz Habertürk, dünya medyasında bir olay haline geldi.
Benzersiz yapısı, kalitesi, içerik zenginliği ve bütün bunları son derece ekonomik bir hale getirmiş olması, medya dünyasında son 10 yılın olayı olarak görülüyor, tartışılıyor.
En çok şaşırdıkları ise böyle bir gazetenin nasıl olup da bu kadar "hesaplı" bir biçimde okura ulaştırılabildiği.
Biz ise Türkiye'de, dünyaya örnek bir gazeteyi çıkarmanın keyfini yaşıyoruz.

Bu çizgiler neyin nesi?

YAZACAĞIM mesele sizlere "Bu da ( bile, dahi ) nereden çıktı"
dedirtebilir ama ( fakat, lakin, amma ) bu konu benim cammı çok sıkıyor.
Hep yazayım dedim ama yazmadım.
Bugün yazacağım, kimse kusura bakmasın.
Derdim yollar.
İstanbul'un yolları. Yolların bakımsızlığından, rezaletinden söz etmeyeceğim.
Belli ki belediyeler zorda, yol yapamıyorlar.
Benim derdim, yollara paralel çizilmiş beyaz kabartma çizgiler.
Belediyeler bu çizgileri ne halt etmeye çizerler anlamıyorum.
Her nedense özellikle de virajlara bu çizgileri koyuyorlar.
Bunları koyanlar büyük ihtimalle hayatlarında otomobil kullanmamış adamlar.
Öyle olsa viraj içinde, otomobil yol tutuşunu bozacak, direksiyon hâkimiyetini olumsuz yönde etkileyecek bu çizgilerin fayda değil zarar verdiğini anlarlardı.
Viraja giriyorsunuz, otomobilin yol tutuşunun en önem kazandığı an birdenbire otomobil zıplamaya başlıyor.
Çünkü aklıevvel bir belediyeci, oraya enlemesine kabartma çizgiler çektirmiş.
Niye?
Bilmiyorum.
Yavaşlayalım diyeyse çok geç. Viraj içinde frene basılmaz.
Kaza yapalım diyeyse yerinde bir hareket.
Bu çizgileri kim çektiyse lütfen kaldırsın.
Yol yapmaya paranız yok da bu çizgilere var mı?

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

Mundar dediğimiz ciğerin peşinden koşmadığımız zaman.


 


Bakanda domuz gribi şüphesi

GAZETE HABERTÜRK / Deniz BİLİROĞLU- Enis YILDIRIM / ANKARA

YURTDIŞINDAN 5 gün önce dönen Spordan Sorumlu Devlet Bakanı Faruk Nafiz
Özak, bir türlü düşürülemeyen yüksek ateş nedeniyle domuz gribi şüphesiyle dün
gece Çanakkale’den acil olarak Ankara’ya getirildi. Bakan Özak, önceki hafta
Finlandiya’ya gittiğini ve 8 gün kaldığını hatırlatırken, gezi sonrası yüksek ateşle karşılaşınca şüphelendiğini belirterek HABERTÜRK’e şunları anlattı:

“Son günlerde sürekli seyahat halindeyim. Dışarısı sıcak, içeride klima, üşütmüş olabilirim. Ben de grip olurum. Baktık ateş düşmüyor, İstanbul’da Florence Nightingale Hastanesi’ne gittim. Orada tetkikleri yaptırdık. Gayetiyi, herhangi bir
olumsuzluk görünmüyor ama her ihtimale karşı bir ( eş, yalnız, vahit ) de Ankara’da tetkiklerin yapılmasının yararlı olacağını söylediler. Onun üzerine Ankara’ya geldim. Yarın (bugün) kan tahlili neticeleri çıkacak. Ben de kamuoyuyla paylaşacağım.”

‘HEPİMİZ FANİYİZ’

Bakan Özak, “Domuz gribi şüphesinden söz ediliyor, doğru mu?” sorumuz
üzerine şu yanıtı verdi: “Domuz gribi ben de olabilirim. Nitekimyurt dışında,
Finlandiya’daydım. Her şey olabilirim. Sonuçta hepimiz ölümlü, faniyiz. Ama
şu an ( lahza, zihin, dakika ) gayet iyiyim. Fakat şüpheyi gidermek için yarın (bugün) kesin sonuç
ortaya çıkacak. O zaman ne olduğumuz anlaşılır.”

Bakan Özak’ın yoğun trafiği

Bakan Faruk Nafiz Özak, önceki hafta, sporcu ve sağlık ekibinden oluşan 165 kişilik heyetle Finlandiya’ya gitti. Özak, burada 8 gün kaldı, 2011’de Trabzon’da yapılacak Avrupa Olimpik Gençlik Festivali bayrağını devraldıktan sonra Estonya ve İsveç’e geçti. Ardından Özak, 24 Temmuz’da Trabzon’a döndü. Burada bir düğüne de katıldı. Özak, cumartesi günü de Çanakkale’ye gitti. Özak’ın burada ateşi çıktı ve inmedi.

MAYINLI ARAZİ YASASININ DURDURMA GEREKÇESİ

Anayasa Mahkemesi'nin, 5903 sayılı Türkiye ile Suriye Arasındaki Kara Sınırı Boyunca Yapılacak Mayın Temizleme Faaliyetleri ile İhale İşlemleri Hakkında Kanun'un, bazı hükümlerin yürürlüğünü durdurma, bazı hükümlerin yürürlüğünü durdurma isteminin reddine ilişkin kararı, Resmi Gazete'de yayımlandı.

Anayasa Mahkemesi, TBMM'deki tüm muhalefet partili milletvekillerinin imzasıyla açılan davada, yürürlüğün durdurulması istemini 23 Temmuzda karara bağlamıştı.

Yüksek mahkeme, kanunun 2. maddesinin 3 numaralı fıkrasının 1, 2, 4. ve 6. tümcelerinin yürürlüklerinin durdurulmasına karar ( düzenlilik, yöntemlilik, hüküm ) vermişti. Söz konusu tümceler şöyle:

''Birinci ve ikinci fıkralar hükümleri çerçevesinde mayın temizleme işinin yaptırılamaması halinde, 8.9.1983 tarihli ve 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu ile 4734 sayılı Kanun hükümlerine tabi olmaksızın Hazineye ait ya da Maliye Bakanlığınca idare edilen mayından temizlenecek alanlar ile müstakil kullanımı mümkün olmayan ve bu taşınmazlarla bütünlük teşkil eden Hazineye ait diğer taşınmazların, tarımsal faaliyetlerde kullandırılması karşılığında, kullanım süresinden en fazla indirimi teklif edene ihale edilmek suretiyle yaptırılır.

Ayrıca, söz konusu alanda bulunan ve diğer kamu kurum ve kuruluşlarına ait olan taşınmazlar da aynı yöntemle Maliye Bakanlığı tarafından ihale edilir.

Bu fıkranın uygulanması halinde, ihale ( tefviz, eksiltme ) komisyonlarının oluşumu ve çalışmasına ilişkin esas ve usuller Maliye Bakanlığı tarafından belirlenir.

Muayene ve kabul komisyonlarının görevleri ile çalışma esas ve usulleri aynı komisyonca belirlenir.''

Anayasa Mahkemesi, kanunun 3. maddesinin 1 numaralı fıkrasında yer ( konum, mahal, belde ) alan, ''...taşınmazların temizleme karşılığı tarımsal faaliyetlerde kullandırılması süresi ise...'' ibaresinin de yürürlüğünü durdurmuştu.

Bu fıkranın tamamı, ''Maliye Bakanlığınca yapılacak kullanım karşılığı temizleme ihalesinde mayın temizleme süresi taşınmazların yükleniciye tesliminden itibaren 5 yılı, taşınmazların temizleme karşılığı tarımsal faaliyetlerde kullandırılması süresi ise kabul işlemlerinin yapılmasından itibaren 44 yılı geçemeyeceğini'' öngörüyor.

Anayasa Mahkemesi'nin kararında, bu hükümlerin ''Anayasa'ya aykırılığı konusunda güçlü belirtiler bulunduğu ve uygulanmaları halinde sonradan giderilmesi güç veya olanaksız durum ve zararların doğabileceği gözetilerek esas hakkında karar verilinceye kadar yürürlüklerinin durdurulmasına oy birliğiyle'' karar verildiği belirtildi.

-RET KARARLARI-

Anayasa Mahkemesi, kanunun, ''amaç ve kapsamını'' düzenleyen 1. maddesinin 1. tümcesinde yer alan ( vadi, düz, saha ) ''...ve bu suretle elde edilecek arazilerin, tarımsal amaçlı kullanılması...'' ibaresinin yürürlüğünün durdurulması istemini oy birliğiyle reddetmişti.

Yüksek Mahkeme, ''ihale işlemleri'' başlığıyla düzenlenen 2. maddesinin 1. numaralı fıkrasının yürürlüğünün durdurulması isteminin de reddine oy birliğiyle karar vermişti. Bu hüküm mayın temizleme işinin Kamu İhale Kanunu'nun ''istisnalar'' başlıklı 3. maddesinin (b) fıkrasında belirtilen, istisna ( ayrıklık ) hükümlere göre Milli Savunma Bakanlığınca yaptırılacağını düzenliyor.

Yüksek Mahkeme, yine aynı maddenin 2 numaralı fıkrasının 3. ve 5. tümcelerinin yürürlüğünün durdurulması isteminin de oy çokluğuyla reddini kararlaştırmıştı. Reddine karar verilen 3. tümce, ''ihale komisyonlarının oluşumu ve çalışmasına ilişkin esas ve usullerin Maliye Bakanlığı tarafından belirleneceğini'', 5. tümce ise ''muayene ve kabul komisyonlarının görevleri ele çalışma esas ve usullerinin oluşturulacak komisyonca belirleneceğini'' öngörüyor.

Anayasa Mahkemesi'nin kararında, bu hükümlere yönelik yürürlüğü durdurma koşullarının oluşmadığına işaret edildi.

Anayasa Mahkemesi, davayı daha sonra esastan karara bağlayacak.

AA

1 TEĞMEN DAHA ADLİYEYE SEVK EDİLDİ

2 amirale suikast iddiasında bir ( aynı, ancak, yalnız ) teğmen daha gözaltına alındıktan sonra adliyeye sevk ( sürükleme, gönderme, götürme ) edildi.

Merkez Komutanlığı'ndaki işlemleri tamamlanan teğmen, soruşturmanın yürütüldüğü Beşiktaş'taki İstanbul Adliyesi'ne sevk ( itme, sürükleme, gönderme ) edildi.

Adliyenin hakim ve savcılarca kullanılan kapısından içeri alınan teğmenin ifadesinin İstanbul Cumhuriyet Savcısı Süleyman Pehlivan tarafından alınması bekleniyor.

Adli tatil 1 Ağustos'ta başlıyor

Yargıda ''toplu izin ( ruhsat, icazet, onay ) kullanımı'' anlamına gelen adli tatil 1 Ağustos Cumartesi günü başlayacak.

Adli tatil süresince nöbetçi mahkemeler görev yapacak. Nöbetçi mahkemeler, tutuklusu olan ve acil nitelik taşıyan davaları görüşecek. Diğer davalara ise yeni adli yıla kadar ara verilecek.

Yüksek yargı organları Danıştay, Yargıtay, Askeri Yargıtay ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde de nöbetçi heyetler görev yapacak.

Danıştay'da görev yapacak olan nöbetçi heyet, esastan karar veremeyecek ve yalnızca ''yürütmenin durdurulmasına'' ilişkin istemleri karara bağlayacak.

Yargıtay'da da ceza ve hukuk olmak üzere iki nöbetçi daire görev yapacak. Ceza dairesi tutuklu sanıklarla ilgili dosyalara bakacak.

Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 250. maddesinde sayılan suç kapsamına giren davalara bakmakla yetkili ağır ceza mahkemeleri, adli tatil ( dinlence, dinlenme ) kapsamında olmadığından yargılama faaliyetlerini sürdürecek.

Anayasa Mahkemesi de adli tatil kapsamına girmiyor, ancak yüksek mahkeme üyeleri de genellikle Ağustos ayında izin ( mezuniyet, ruhsat, destur ) kullanıyor.

Adli tatil ( dinlenme, dinlence ) 5 Eylül Cumartesi günü sona erecek. Yeni adli yıl 7 Eylül Pazartesi günü Yargıtay'da düzenlenecek törenle başlayacak.

AA

YÖK'e yargı yolu

Sendika, söz konusu yönetmelik değişikliğinin yayınlanmasının ardından Danıştay’a başvuracak.

YÖK’ün son toplantısında; üniversiteye girişte gelecek yıldan itibaren uygulanmaya başlanacak yeni sistemde, tüm adaylar için aynı katsayı uygulamasına geçilmesine ilişkin kararı yargı yoluna ( için ) gidiyor.

ANKA’ya açıklamada bulunan ( kâin, mevcut ) Eğitim-İş Genel Başkanı Yüksel Adıbelli, söz konusu karar nedeniyle genel liselerin yanı sıra Anadolu Öğretmen Liseleri’nin büyük puan kaybına uğrayacağını söyledi. Katsayı uygulamasının kaldırılması sonrasında Anadolu Öğretmen Liselerinden çıkan öğrencilerin öğretmenlik bölümlerini seçmelerine karşın 9 ila 17 puan arasında kayba uğrayacağını ifade eden Adıbelli, “Katsayı uygulamasının kaldırılması genel liseleri bitirecek nitelikte. Ayrıca Anadolu Öğretmen Liseleri de büyük zarar görecek. Bu uygulama ( pratik, tatbik, aplikasyon ) herkesin İmam Hatip Liselerine yönlendirilmesinde aracılık edecek bir karar oldu” dedi.

Sendika hukuk ( haklar, ahbaplık, tüze ) bürosunun konuyla ilgili çalışmalara başladığını ve yönetmelik değişikliğinin yürürlülüğe girmesinin ardından 60 gün içerisinde Danıştay’a başvuracaklarını belirten Adıbelli, uygulamanın öğrencilere zarar ( hüsran, mazarrat, ziyan ) vermesinin önüne geçmeyi amaçladıklarını söyledi. Adıbelli, davanın sendika adına ya ( evet ) da bir veli adına açılmasını planladıklarını açıkladı.


ANKA

Süper Savcı'ya şok suçlama

sper-savcya-ok-sulama.jpgİzmir'de gerçekleştirilen ''Yengeç 2'' adlı operasyonun ardından, 14'ü avukat 40 sanık hakkında ''rüşvet aldıkları ve rüşvete aracılık ettikleri'' iddiasıyla açılan davanın görülmesine devam ( kesilmeme, sürme, bitmeme ) edildi.

İzmir 11. Ağır Ceza Mahkemesindeki davaya, tutuksuz sanıklardan emekli hakim ( bilge ) Erdem Yandımata ile avukatlar Ahmet Ömer Ayçiçek, Özgür Değirmenci, Ayhan Doğan, Mehmet Korkut, Murat Çakal, Bayram Özcan ve Metin İnan'ın da aralarında bulunduğu 12 sanık katıldı.

Duruşmada tanık olarak dinlenen başka suçtan tutuklu Tayfur Arşan, cezaevindeyken gece saat 23.30 sıralarında idare tarafından çağrıldığını belirterek, o gece savcı Murat Gök'ün, Ayhan Doğan aleyhine ifade vermesi durumunda kendisine yardımcı olacağını söylediğini iddia etti.

''Murat Gök'ün yanında Orhan Çelenk adlı kişi de ( dahi, bile ) vardı. O saatte orada neskafe içiyorlardı. Bunun hoş olmadığını söyledim'' diyen Arşan, kendisinden istenen ifadeyi vermediğini söyledi.

Arşan, ''Murat Gök de bana 'Sen tam yerindeymişsin' dedi. Ben de kendisine 'yanlış adrese geldin' karşılığını verdim'' diye konuştu.

Tutuksuz sanıklardan Ayhan Doğan da Cumhuriyet Savcısı Murat Gök aleyhine Şubat ayında 8 ayrı dilekçe vererek soruşturma açılması için talepte bulunduğunu hatırlatarak, bu dilekçelerden 4'ünün Mayıs ayı itibariyle kabul edildiğini söyledi.

Gök hakkında ''yasal olmayan yollardan delil elde etmek, soruşturmanın gizliliğini ihlal, görevi kötüye kullanma, özel hayatın gizliliğini ihlal, aleyhe usulsüz yollarla tanık dinleme'' suçlamasıyla inceleme başlatıldığını belirten Doğan, İzmir Adalet Başmüfettişliği tarafından açılan inceleme kapsamında geçen ay ifade verdiğini aktardı.

Doğan, bu durumun tanığın ifadeleriyle de kanıtlandığını savundu.

Tanıklar Eşref Altuntaş ve Mehmet Alkan da İzmir 10. Ağır Ceza Mahkemesinde yargılandıklarını, cezaevinde bulundukları süre içerisinde kendilerine para karşılığı tahliye edilme gibi teklif gelmediğini anlattı.

Duruşma, yargı makamlarının hakimlerle ilgili idari soruşturma sonucunun beklenmesi ve diğer tanıkların dinlenmesi için ertelendi.

Savcı Murat Gök tarafından hazırlanan iddianamede, aralarında emekli yargıç Erdem Yandımata'nın da bulunduğu 40 sanığın, ''rüşvet'', ''irtikap'', ''nitelikli dolandırıcılık'', ''yargı görevini etkileme'' gibi suçlardan 19 ile 119 yıl arasında değişen sürelerle hapis cezasına çarptırılmaları isteniyor.

AA

TBMM Başkanlığı seçimlerine geri sayım

TBMM Başkanlığı için adaylık başvuruları, yarın başlayacak.

TBMM Başkanı adaylığı için başvurular, 3 Ağustos Pazartesi saat 24.00'e kadar Başkanlık Divanına yapılacak.

TBMM Başkanı Köksal Toptan'ın 2 yıllık görev süresinin 9 Ağustosta dolacak olması nedeniyle Meclis, tatilini yarıda keserek 4 Ağustosta toplanacak.

Meclis Başkanı seçiminin birinci ve ikinci turları, 4 Ağustos Salı günü, başkanın ilk iki turda seçilmemesi halinde üçüncü ve dördüncü turlar 5 Ağustos Çarşamba günkü birleşimde gerçekleştirilecek.

TBMM Başkanı seçimi gizli oyla yapılacak. Başkan seçilebilmek için ilk ( evvel, ön ) iki turda üye tam ( mükemmellik, komple, harika ) sayısının üçte ikisinin oyu (367), üçüncü turda ise salt çoğunluk (276) aranacak. Üçüncü turda seçilebilmek için salt ( arı, mutlak, yalnızca ) çoğunluk sağlanamazsa, bu turda en çok oyu alan 2 aday ( namzet ) dördüncü turda yarışacak. Dördüncü turda en fazla oy ( rey ) alan ( düz, saha, kayran ) aday, başkan seçilmiş olacak.

Genel Kurulun 4 ve 5 Ağustostaki birleşimlerinde, TBMM Başkanı seçiminin tamamlanmasının ardından Başkanlık Divanının diğer üyelerinin seçimi de yapılacak. Genel Kurul, bu seçimlerin bitimine kadar çalışacak.

AA

HSYK'dan basın toplantısı

hsykdan-basn-toplants.jpgHakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) üyesi Ali Suat Ertosun, yarın basın toplantısı düzenleyecek.

Ertosun'un Adalet Bakanlığı Ek Binası'ndaki basın toplantısı, saat ( zaman, vakit, sayaç ) 10.30'da başlayacak.

AAHSYK'

DTP'li Tuğluk'tan özeleştiri

DTP Diyarbakır Milletvekili Tuğluk, “Birlikte yaşama güvenini artırıcı ortak ( şerik, partner, müşterek ) dil kullanmamız gerekiyordu. Orada geri kaldık. ‘Askerler de ölmesin’ diyebilseydik, birazcık bu ölümler karşısında buna tahammülümüz olmadığını ısrarlı söyleyebilseydik, belki ( ihtimal ) farklı bir noktada olabilecektik” dedi

Devletin zirvesinin Kürt sorununun çözümüne ilişkin mesajları, DTP’de çatlağa neden oldu.

DTP’nin ılımlı kanadında yer alan isimlerden Diyarbakır Milletvekili Aysel Tuğluk, sorunun çözümünde partinin yeterli sorumluluğu alamadığını söyledi. Tuğluk, “‘Askerler de ölmesin’ diyebilseydik farklı noktada olabilirdik. Empati yapamadık” dedi.

‘Yetersiz kaldık’

Milliyet’e konuşan Tuğluk, Kürt sorununun çözümünde, DTP’nin de yetersiz kaldığı eleştirisinde bulundu. Devletin zirvesinden gelen mesajları, “son fırsat” olarak değerlendiren Tuğluk, “Bu fırsatların kaçması halinde, gelecekte daha çatışmalı ortama sürükleniriz” diye konuştu.

Kürtler için istediklerini toplumun diğer kesimleri için de istemeleri gerektiğini vurgulayan Tuğluk, şunları kaydetti:

‘Ortak dil yoktu’

“Halkların kaynaşmasını, birlikte yaşama güvenini artırıcı ortak dil kullanmamız gerekiyordu. Orada geri kaldığımızı düşünüyorum. Toplumun hassasiyetlerini gözeten bir dil kullanmak gerekiyor. Bir taraftan bir şeyler söylüyoruz, diğer taraftan insanlar ölüyor.

Ortak dil yaratabilmenin çabasını vermemiz lazımdı. Her iki tarafta da ciddi kayıplar, ölümler, acılar var. Bu acıları bilerek, gözeterek empati yapmak zorundayız. Bunu yapamadık.”

Gül’ü önemsemek

Tuğluk, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Kürt sorununun çözümüne ilişkin çalışma başlattıkları açıklaması ve 15 Ağustos’ta Abdullah Öcalan’ın bir açılım yapacağının anımsatılması üzerine, şunları söyledi:

“Bakalım ne çıkacak? Umarım herkes konuya, ortak ( hissedar, kuma, şerik ) gelecek üzerine birlikte yaşamayı güçlendirecek, güven verecek noktalardan bakar.”

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün “Kürt meselesi bizim sorunumuz, biz çözmeliyiz” açıklamasını önemsediğini belirten Tuğluk, şunları kaydetti:

“Aslında hepimiz bunu söyleyebilsek, ortak dili daha kolay yakalayacağız. Sorun gerçekten çok kaotik, çok dengelerin işin içinde olduğu bir ( aynı, yalnız, müşterek ) mesele haline geldi.
Dolayısıyla bu coğrafyadaki herkes, Kürdü, Türkü, inisiyatifi biz almalıyız. Dış odaklara bıraktığımızda kendi çıkarlarını esas alacaklardır. Burada dökülen kanların, onlar için bir anlamı olmadı, olmayacaktır da.”

‘Askerler ölmesin’

Tuğluk, “Asker annesinin yaşadığı acıları da hissederek bakmak lazım olaylara” dedi. Travma yaşayan toplumda psikolojik faktörlerin dikkate alınması gerektiğini belirten Tuğluk, şöyle devam etti:

“Acıları yaşayan Kürt annelerinde çok erdemli yaklaşımlar görüyorum. ‘Askerler de ölmesin, onlar da bu halkın çocukları’ diyorlar. Biz de ‘Askerler de ölmesin’ diyebilseydik, isyan edebilseydik, birazcık bu ölümler karşısında buna tahammülümüz olmadığını ısrarlı söyleyebilseydik, belki farklı bir noktada olabilecektik.”

‘Özür dilemeliyiz’

DTP’nin hassasiyetleri dengelemekte, sorumluluklarını yerine getiremediğini belirten Tuğluk, “Dengelemek kolay değil. Aslında, siyasetimiz sırat köprüsünde yürümeye benziyor. O dengeyi tutturamadık.  Biz siyasetçiler bu toplumdan özür dilemeyiz, bu ölümleri durduramadığımız için. Herkesin sorumluluğu var, bizim de sorumluluğumuz var” dedi.

Cep telefonunuza bir SMS gelirse şaşırmayın

cep-telefonunuza-bir-sms-gelirse-armayn.jpgUlusal Yargı Ağı Projesi (UYAP) kapsamında Aydın Adliyesi, SMS ile de çağrı ve duyurularda bulunmaya başladı. Sistemin uzun zamandır faaliyette olduğunu ve zaman ( gün, saat, hin ) zaman tanıkları bile SMS ile çağırdıklarını belirten Adana Cumhuriyet Başsavcılığı'na atanan Aydın Cumhuriyet Başsavcısı Sabri Beytorun, "Eğer cep telefonunuza tanıklık için mesaj gelirse şaka zannetmeyin" dedi.

Mahkemeler, Cumhuriyet Savcılıkları ve icra daireleri gibi adli birimlerce gerçekleştirilen ve taraflar iletilmesi geren bilgi veri ve duyuruların GSM operatörleri aracılığı ile avukatlara ve ilgili kişileri sunulmasını amaçlayan UYAP-SMS Bilgi Sistemi Protokolü'nün Adalet bakanlığı'nca geçen yıl imzalanmasının ardından Aydın'da SMS ile çağrı ve duyuru sisteminin başladığını ifade eden Cumhuriyet Başsavcısı Sabri Beytorun, proje kapsamında sistemin daha hızlı işlediğini belirtti. Aydın Adliyesi olarak uygulamaya geçildiğini kaydeden Başsavcı Beytorun "Cep telefonunuza Adliyeye davet eden bir ( aynı, ancak, vahit ) SMS gelirse şaka zannetmeyin" dedi.

İHA

Cem G.'nin laptop'undaki ilginç dosya

Münevver Karabulut’un katil zanlısı Cem Garipoğlu’nun, savcılığın “satanizm şüphesinin araştırılması amacıyla” ikinci kez inceleme talep ettiği laptop’undaki yazışmalara göre Garipoğlu kendisine “gerizekâlı kalas” diyen Münevver’e alışveriş merkezinde tokat atmış, ardından da “El kendiliğinden gidiyor işte” diye ( diyerek, niteleyerek, sanarak ) savunma yapmış.

Levent’te bir çöp konteynerinde başı gövdesinden ayrı şekilde cesedi bulunan 17 yaşındaki Münevver Karabulut’un katil zanlısı Cem Garipoğlu’nun, savcılığın “satanizm şüphesinin araştırılması amacıyla” İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nden ikinci kez inceleme talep ettiği laptop’undaki veriler ilginç detaylar içeriyor.
MSN yazışmalarında, Cem Garipoğlu’nun kendisine “gerizekâlı kalas” diyen Münevver’e alışveriş merkezinde tokat attığı, ardından “El kendiliğinden gidiyor işte” diyerek savunma yaptığı görüldü.
İstanbul Emniyet Müdürlüğü tarafından yapılan ve savcılığa ulaştırılan inceleme sonucunda, cinayeti aydınlatabilecek çok önemli bilgilere ulaşıldı. Garipoğlu’nun bilgisayarında satanizm şüphesini doğrulayacak hiçbir işaret bulunamazken, incelenen yazışma, fotoğraf ve bilgiler Garipoğlu’nun profilini ve genç kızla ilişkisinin boyutlarını açıkça ortaya koydu.
Bilgisayarda en dikkat çekici bilgiler ise Garipoğlu’nun “Zeytinburnu sürtüğü” adını verdiği klasörün içinden çıktı. Garipoğlu’nun Karabulut ile yaptığı tüm MSN konuşmalarını tarih sırasına göre kaydettiği anlaşıldı. Garipoğlu’nun bu kayıtları neden sakladığı ise merak konusu oldu.

Burgaz Rakı’ya CEO olacağım
Garipoğlu, genç kızla yazışmalarında ailesinden bahsetmeyi çok tercih etmiyor ancak işiyle ilgili bilgi veriyor. TMSF’nin el koyduğu Burgaz Rakı’nın ortaklarından Mehmet Nida Garipoğlu’nun oğlu Cem, “İstanbul Bölge Müdürü olduğunu, birkaç ay sonra Türkiye genel müdürü olacağını, sonra CEO’luk yapacağını” söylüyor.
Münevver’in şaşırmasının ardından “En son da babamın koltuğuna geçeceğim” diyen Garipoğlu, “Sıra abinde değil mi?” sorusuna, “Onun işi rakı değil” diyerek yanıt veriyor. Garipoğlu, şirket CEO’larının bile ne zaman çağırsa gelmek zorunda olduklarını, böyle bir maddenin sözleşmeye eklendiğini anlatıyor.

Kıskanç sevgili
Garipoğlu, aynı zamanda oldukça kıskanç bir sevgili. Münevver’in başka erkeklere bakmasını, beğenmesini çok kıskanan Garipoğlu, aynı zamanda sevgilisinin kız arkadaşlarından büyük ilgi görüyor. Facebook aracılığıyla Münevver’in arkadaşlarının Cem’e arkadaşlık daveti göndermesi ikili arasında soruna neden oluyor. Bunun yanı sıra, ikili düzenli olarak sinemaya gidiyor, özel günleri kutluyor, hediyeler alıyor, birbirlerine “bebeğim” diye hitap ediyor ve romantik yazışmalar yapıyor. Ancak kavgaları da bir o kadar şiddetli oluyor. Tartışmalarının nedenleri arasında, kıskançlıklar başta geliyor.
Münevver’in zaman zaman “çakal, reis, asansörcü, sinemacı, üst katçı, odun” diye hitap ettiği Cem’in hobileri arasında ise yemek yapmak geliyor. Garipoğlu, babası aşcı olan Münevver’i yemekleriyle etkilemek için haftada üç gün yemek dersi alacağını söylüyor.

El kendiliğinden gidiyor

İki ayrı tarihteki MSN kayıtları Garipoğlu’nun Münevver’e iki kez tokat attığını gösteriyor.

C: Hiç merak etme her ( değme ) şey daha iyiye gidiyor
M: İnşallah bebeğim. Şakaları azaltacağım artık
C: Öyle ama...
M: Tokatları yiyorum yoksa.
...
M: Ben kendime gerizekalı, kalas demeyi yakıştırmıyorum. Bugün öyle dedim senin yüzünden. Hoş değil.
C: Sen bana dedin. Ben de sana tokat attım. Her şey karşılıklı.
M: Kıza el kalkmaz. Öğren bunu. Cidden ayıp.
C: Ben bu geleneğimi seninle bozdum.
M: Senin baban annene vuruyor mu? Benim babam hiç vurmadı, el kaldırmadı.
C: Eeee. Canım ben bu geleneğimi sen olmazsan bozmayacaktım. Senin sayende bozdum.
M: Benim suçum ne?
C: El kendiliğinden gidiyor işte. Sen bir şey diyorsun, benim de elim kendiliğinden gidiyor.
M: Ne demek? Sahip çık eline. Alışma bence. Müsaade etmem.
C: İyi iyi.

MİLLİYET

Günde 250 TL kazanıyorlar

Kapalı alanlarda sigara yasağına en fazla sevinen kesimlerden biri de sigaranın yasak ( memnu, memnuiyet, yok ) olduğunu duyuran afiş ve benzeri ( eş, aynısı, benzer ) elemanları satanlar oldu.

Gaziantep'te, kapalı alanlarda sigaranın yasaklanmasına en çok sevinenlerden biri de Oktay Ayçakmak adlı vatandaş oldu. Ayçakmak'ın, tanesini 1 TL'den verdiği 'Sigara İçmek Yasaktır' yazılı afişleri yok satmaya başladı.

Gaziantep'te av bayisi işleten Ayçakmak, Türkiye genelinde kahvehaneler, barlar, kafeler, restoranlar ve eğlence mekanları dahil, halkın ortak kullandığı tüm kapalı alanları kapsayan ( şamil, havi ) genişletilmiş sigara yasağının çıkmasının ardından ek iş olarak 'Sigara İçmek Yasaktır' yazılı afişleri satmaya başladığını belirtti.

1 TL karşılığında sattığı afişlere büyük ilgi olduğunu anlatan Ayçakmak, günde 250 tane afiş sattığını, geçen hafta içinde ise toplam ( mecmu, yekûn ) bin adet afiş sattığını belirtti. Özellikle kahvehane sahiplerinin çokça afiş satın aldığını ifade eden Ayçakmak, cezaların çok yüksek ve caydırıcı olmasının yasağın uygulanmasında çok etkili ( kuvvetli, ruhlu, hatırlı ) olduğunu ve afiş satışlarını da ( bile, dahi ) etkilediğini söyledi.

İHA

Üniversite tercih ederken bu şartlara dikkat!

Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezinin (ÖSYM), Öğrenci Seçme Sınavı'na (ÖSS) giren üniversite öğrencisi adaylarına gönderdiği kılavuzun son bölümünde yer verdiği özel şartlara göre, adayların aldıkları eğitim ve ilgi alanlarının yanı sıra, fiziksel ( fiziki ) ve biyolojik yapılarının da seçtikleri bölümlere uygun olması gerekiyor.

AA muhabirinin derlediği bilgilere göre, ÖSS'ye giren yüz binlerce adayın tercih telaşı sürerken, yetkililer yaptıkları açıklamalarda adaylara ilgi duydukları bölümleri tercih etmelerini tavsiye ediyor.

Ancak, adayların ilgi duydukları, mevcut eğitim ve maddi durumlarına uygun bölümleri seçmelerinin yanında, tercih kılavuzunda belirtilen ( tamlanan ) bölümleriyle ilgili özel şartları taşıdıklarını da kontrol etmeleri gerekiyor.

Örneğin kılavuzda, ''arıcılık'' bölümünde okumak isteyen adaylara, arı sokmasına karşı alerjisi olmaması şartı, ''tekstil teknolojisi'', ''diş protez teknolojisi'', ''ortopedik protez ( takma ) ve ortez'' ve ''eser koruma'' bölümleri ile adalet meslek yüksekokullarında okumak isteyen adaylara ise başarılı olabilmek için elleri ve parmakları ustalıkla kullanabilmenin önemli olduğu hatırlatılıyor.

Ayrıca, ambulanslarda görev yapacak paramedik adaylarına, sürücü belgesi almaya engel olmayan ( sıfır ) bir beden yapısı ve ruh sağlığına sahip olmaları, 2. sınıfta ambulans kullancaklarından ehliyet alabilmek için en az 17 yaşında olmaları, kurtarma ve taşıma işlerinde iki kişilik bir ekipte çalışırken sedyedeki hastayı ekip ( kol, takım, kadro ) arkadaşıyla taşıyabilecek beden ve fizik yeterliliğine sahip olmaları gerektiği belirtiliyor.

-DENİZCİLERİN ŞARTLARI AĞIR-

Kılavuza göre, gemicilikle ilgili ( alakalı, ilişkin, müteallik ) bölümlerde okuyacak öğrenci adaylarının, ideal boy ve kiloda olmaları, dilinde kekemelik, pelteklik, tutukluk bulunmaması, renk körlüğü ve şaşılığının olmaması kulaklarının ise arızasız olması gerekiyor.

Ayrıca, ''deniz ve liman işletmeciliği'' bölümünü tercih edecek adayların da ( bile, dahi ) yüzme, dalma, can kurtarma ve denize dayanıklı olmalarına engel teşkil edecek sağlık sorunları olmaması isteniyor.

''Atçılık ve antrenörlüğü'' bölümünde okuyacak öğrenci adaylarının ise eğitimleri sırasında meydana gelebilecek istenmeyen durumlara karşı ferdi kaza sigortası yaptırmak zorunda olduğu belirtiliyor.

AA

Bu defa indirim yok

Tıp öğrencisi eşini öldüren astsubay, çocuklarının doğum gününde ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırıldı.

Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nde okuyan doktor adayı eşi Ayşe Yılbaş’ı okulda kurşunlayarak öldüren astsubay Hüseyin Güneş Özmen ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırıldı. Kararın çıktığı gün çiftin çocuklarının doğum günüydü.
İstanbul 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmaya tutuklu ( tutuk, mevkuf ) sanık Hüseyin Güneş Özmen ve taraf avukatları hazır bulundu. Şikâyetçilerden Ayşe Özmen’in annesi Zekiye Yılbaş, babası Mahmut Atilla Yılbaş ve abisi Kürşat Yılbaş duruşmaya katıldı. Duruşmayı ayrıca kadın örgütleri de izledi. Cumhuriyet Savcısı Kadir Nazmi Yelkenci sanık Hüseyin Güneş Özmenin ağırlaştılmış müebbet hapis cezasıyla cezalandırılmasını talep etti.

Sanık avukatı Bahri Bayram Belen mahkemeye 11 sayfalık savunma dilekçesini sunarak, “Her ne kadar sanığın eşini tasarlayarak ve canavarca hisle öldürdüğü iddia edilse de, müvekkil sanık şiddetli elem ve gazap içerisinde eşini kasten öldürmüştür. Bu nedenle verilecek cezadan indirim ( iskonto, tenzilat ) yapılmasını talep ediyorum” dedi.

Sanık Özmen de eşinin ailesinin baskısıyla boşanmayı kabul ettiğini anlatarak, “Çocuğumu bir ( aynı, sadece, tek ) daha göstermeyeceğini söylemişti. Kendimi kaybettim. Pişmanım eşimi ve çocuğumu, hayatımı kaybettim” dedi.

Mahkeme heyeti, suç işleniş biçimi, suç konusunun önemi, kastın yoğunluğu ve fiilin diğer özelliklerini göz önüne alarak sanık Özmen’i ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırdı.

‘İndirim uygulanmadı’

Mahkeme heyeti, sanığın geçmişi, sosyal ilişkileri, fiilden sonraki ve yargılama sürecindeki davranışları ile birden çok ağırlaştırıcı nedenin bulunması nedeniyle ( hasebiyle, haysiyetiyle, yüz ) Özmen’in cezasında indirim maddelerini uygulamadı. Feminist Kollektif adlı kadın grubu duruşmadan sonra Sultanahmet’teki Mehmet Akif Ersoy Parkı’nda toplandı. ‘Yaşasın kadın dayanışması’, ‘Bağır herkes duysun erkek şiddeti son bulsun’ sloganlarını atan grup, ‘Kadın cinayetleri politiktir’, ‘Ayşe Yılbaş’ı unutmayacağız’ pankartını açtı. Ayşe Özmen’in ailesinin avukatı Meriç Eyüpoğlu, bugün (dün) aynı zamanda Ayşe Özmen’in oğlu Berkay’ın doğum günü olduğunu belirterek, “Haksız tahrik indirimi nedeniyle sanıklara verilen cezalar kuşa dönüyordu. Kadınların bu kadar kolay öldürülmesini istemiyoruz. Artık kadın cinayetleri son bulsun. Bu ülkede kadınlar ‘cilveli saat sordular’, ‘beyaz tayt giydiler ‘ diye öldürüldüler” dedi.


Meteoroloji'den uyarı

Yapılan son değerlendirmelere göre; Ülkemizin kuzeydoğu kesimlerinde aralıklı sağanak ve gökgürültülü sağanak şeklinde yağış bekleniyor.

HAVA SICAKLIĞI: Hava sıcaklığında önemli bir değişiklik olmayacak.

RÜZGAR: Genellikle kuzey ve kuzeydoğu, Orta ve Doğu Karadeniz kıyılarında batı ve kuzeybatı, öğle saatlerinden sonra ( ahir, ileri, bilahare ) Akdeniz kıyı kesiminde güneybatı yönlerden hafif arasıra orta kuvvette, iç ve batı kesimlerde kuvvetli ( üstün, akva, donanımlı ) olarak esecek.

METEOROLOJİ'DEN UYARILAR

YÜKSEK SICAKLIK UYARISI: Hava sıcaklığının Güney Ege ve Akdeniz bölgelerimizde Temmuz ayı ortalama değerlerinin 3 ila 5 derece üzerinde seyredeceği tahmin edildiğinden, yaşanabilecek olumsuz şartlara karşı tedbirli olunması gerekmektedir.

BÖLGELERİMİZDE HAVA

MARMARA: Az bulutlu ( kapanık, bulutlanmış ) ve açık, zamanla kuzey ( şimal, yıldız ) ve doğusu parçalı bulutlu ( bulutlanmış, kapanık ) geçecek. Rüzgar; bölge genelinde kuzey ( şimal, yıldız ) ve kuzeydoğu yönlerden kuvvetli olarak esecek.

EGE: Az bulutlu ve açık geçecek. Rüzgar; Kuzey Ege kıyılarında kuzey yönlerden kuvvetli ( üstün, güçlü, kuvvetlice ) olarak esecek.

AKDENİZ: Az bulutlu ve açık, zamanla Doğu Akdeniz'in iç kesimleri parçalı bulutlu geçecek.

İÇ ANADOLU: Az bulutlu ve açık, zamanla kuzeydoğusu parçalı bulutlu geçecek.

BATI KARADENİZ: Az bulutlu ve açık, zamanla parçalı, kıyı kesimleri çok bulutlu geçecek.

ORTA ve DOĞU KARADENİZ: Doğusu ile zamanla bölge geneli parçalı çok bulutlu, kıyıları (Samsun, Ordu, Giresun, Trabzon, Rize, Hopa) ile Artvin çevreleri aralıklı sağanak yağışlı geçecek.

DOĞU ANADOLU: Az bulutlu, zamanla kuzey ve doğu kesimleri parçalı ve çok bulutlu geçecek.

GÜNEYDOĞU ANADOLU: Az bulutlu ve açık geçecek.

"Sigara yasak" kavgası cinayetle bitti!

sigara-yasak-kavgas-cinayetle-bitti.jpg Manisa'nın Saruhanlı ilçesine bağlı Kumkuyucak beldesinde bir meyhanede, işletme sahibinin ''sigara içen'' grubu uyarması üzerine çıkan kavgada, 1 kişi öldü, 1 kişi yaralandı.

Alınan bilgiye göre, Kumkuyucak Belediyesinde muhasebe memuru olarak çalışan Hıdır Karayiğit (46), gittiği meyhanede işletmenin sahibi Hamza Havutçu (42) ile sohbet etmeye başladı. Bu sırada Akhisar'dan gelen 4 kişilik arkadaş grubu meyhanede alkol ( ispirto, etil alkol, etanol ) alıp, sigara içmeye başladı. Karayiğit ve meyhane sahibi, bu kişileri sigaralarını söndürmeleri konusunda ( dair ) uyardı. Grubun uyarıyı dinlememesi üzerine başlayan tartışma kavgaya dönüştü. Karşı gruptan kimliği henüz belirlenemeyin bir kişinin tabancayla ateş açması sonucu Karayiğit olay yerinde öldü. İşletme sahibi Havutçu yaralandı.

Zanlılar olay yerinden kaçarken, Havutçu hastaneye kaldırıldı.

Jandarma, kaçan zanlıları yakalamak ( tutmak, sobelemek, anlamak ) için çalışma başlattı.

AA

Evi terk eden eşini hastane bahçesinde dövdü!

Ankara'da 5 gün önce evi terk eden dini nikahlı eşini hastane bahçesinde gören genç ortalığı birbirine kattı. Eşinin evi terk etmesini hazmedemeyen kızgın koca, eşini ve yanında bulunan ( mevcut, kâin ) bayan arkadaşını hastane bahçesinde dövdü. Hastane polisi tarafından sakinleştirilmeye çalışılan genç, olay ( fenomen, hadise, vaka ) yerine gelen takviye ekipler tarafından gözaltına alınarak karakola götürüldü.

Edinilen bilgiye göre, Altındağ ilçesinde gece saatlerinde meydana gelen olayda, Dışkapı Yıldırım Beyazıt Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne gelen M.A. isimli şahıs 5 gün önce evi terk eden dini nikahlı eşi C.C.'yi hastane ( sayrılarevi, şifahane ) bahçesinde gördü. Eşinin evi terk etmesini hazmedemeyen M.A. 4 yıllık evli olduğu ve 5 gün önce evi terk eden eşi C.A. ile tartışmaya başladı. Tartışmanın büyümesi üzerine M.A., C.C.'yi dövmeye başladı. Hastane bahçesindeki hasta yakınları tarafından sakinleştirilmeye çalışan M.A. sinirlerine hakim olamayarak masaları tekmeledi. Hastane polisi tarafından sakinleştirilmeye çalışan M.A. daha sonra eşinin yanında bulunan ( kâin, mevcut ) arkadaşını da dövdü. Vatandaşların araya girmesi ile olay yatıştırılırken, hastane polisi olay yerine ( namına, adına, alegori ) takviye ekipler çağırdı. Kısa sürede olay yerine gelen takviye ekipler M.A.'yı gözaltına alarak karakola götürdü.
Dini nikahlı kocası tarafından dayak yiyen C.A. ve yanında bulunan arkadaşı polis ekipleri tarafından ifadesi alınmak üzere karakola götürülürken, olayla ilgili soruşturma başlatıldı.

İHA

En talihsiz hırsız

en-talihsiz-hrsz.jpgKonya'da tarihi bir camideki yardım paralarının toplandığı kasayı açmak isterken uyuyakalan çocuk, polis ( kolluk, zabıta, kollukçu ) ekiplerince gözaltına alındı.

Edinilen bilgiye göre, sabah namazını kıldırmak için Alaaddin Camisi'ne gelen ( mevrut ) imam Muzaffer Geçgel, içeriye girdiğinde, yardım amaçlı paraların toplandığı çelik kasanın bulunduğu yerden bir başka yerde olduğunu görünce polise haber verdi.

Geçgel'in ihbarı üzerine olay yerine gelen ( mevrut ) polis ( aynasız, kolluk, zabıta ) ekipleri, cami içinde uyuyan 15 yaşındaki F.A'yı buldu.

Kasanın cami ortasında kazmayla kırılmaya çalışıldığını belirleyen polis ekipleri F.A'yı gözaltına aldı.

Kasadaki paralara ulaşılamadığı, yetiştirme yurdundan kaçtığı öğrenilen F.A'nın camiye pencere ( temek, cam, gözenek ) camını kırarak girdiği tespit edildi.

F.A. Çocuk Şube Müdürlüğü ekiplerine teslim edilirken, polisin başlattığı soruşturma sürüyor. 

"Sınır açılmadan maça gitmem"

snr-almadan-maa-gitmem.jpgErmenistan Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan, sınır açılmadığı sürece, Türkiye'nin 2010 Dünya Kupası Eleme Grubu'nda Ermenistan ile yapacağı maçı izlemeye gitmeyeceğini açıkladı.

Serj Sarkisyan, Sırbistan Devlet Başkanı Boris Tadiç ile birlikte düzenlediği basın toplantısında, ''Türkiye'yi, eğer sınırlar açılırsa veya Ermenistan'a karşı ablukaya son ( hudut, münteha, payan ) verilmesinin eşiğine gelirsek ziyaret edeceğim'' dedi.

Sarkisyan, ''Ermenistan Cumhurbaşkanı'nın ziyareti nedeniyle koşulları yaratmak için Türk meslektaşlarımızdan yakında yapıcı adımlar görmeyi umut ediyoruz'' diye ( niteleyerek, diyerek, sanarak ) konuştu.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Sarkisyan'ın daveti üzerine Türkiye-Ermenistan Dünya Kupası Eleme Grubu ilk maçını izlemek için Ermenistan'ın başkenti Erivan'a gitmişti.

AA