29 Kasım 2007 Perşembe

Saldýrý astýmý artýrdý

ABD'de İkiz Kuleler'e 2001 yılında düzenlenen saldırının ardından bölgeye yakın yerlerde yaşayan çocuklarda görülen astım vakaları 2 kat arttı.

New York sağlık yetkililerinin yaptığı araştırma, saldırının ardından 2001, 2003 ve 2004'te kontrolden geçirilen 3 bin 100 çocuktan yarısının solunum sorunu olduğunu ortaya koydu.
 
Araştırmada, "İkiz Kuleler'in yıkılmasının ardından toz bulutlarına maruz kalan çocukların kentin başka bölgelerinde yaşayan çocuklara göre astıma yakalanma riskinin iki fazla olduğu" belirtildi.
 
Araştırmanın, 5 yaşın altındaki çocukların saldırıyı izleyen 2-3 yıl içinde astıma yakalanma olasılığının çok daha fazla olduğu vurgulandı.
 
Travma konusundaysa, İkiz Kuleler'in bulunduğu Manhattan'ın güneyinde yaşayan çocukların diğer çocuklara göre daha fazla psikolojik gerilim yaşadığına ilişkin bir gösterge bulunmadığı belirtildi.
 
Saldırıdan 6 yıl sonra da çocukların solunum sorunları olup olmayacağını belirlemek için araştırmalar devam ediyor.
 
Saldırının ardından bölgeye giden kurtarma ekipleri ve enkazı kaldıran ekiplerin astıma yakalanma olasılığının daha fazla olduğuna dikkat çekildi.

"Obezite dünyada salgýn haline geldi"

Dünyada 8 bine yakın obezite hastasına ''mide kelepçesi'' gibi cerrahi yöntemleri uygulayan, Belçikalı Bariatrik Cerrahi (obezite cerrahisi) Uzmanı Dr. Bruno Dillemans, obezitenin dünya genelinde bir salgın haline gelmeye başladığını bildirdi.

Dillemans, Bursa Cerrahi Derneği'nce düzenlenen bir toplantıya katılmak üzere geldiği Bursa'da halk arasında"şişmanlık" olarak nitelendirilen obezitenin, vücudun fiziksel yapısına uymayacak ölçülerde aşırı derecede yağ depolanması sonucunda oluştuğunu söyledi.
 
Vücudun ideal kilosunun yüzde 20 ya da daha fazla oranda artmasının sağlık sorunlarının ortaya çıkmasına neden olduğunu ifade eden Dillemans, "vücut kitle indeksi" 30 olanların "obez", 40'ı geçenlerin ise "ölümcül obez" olarak nitelendirildiğini kaydetti.
 
Dillemans, batı ülkelerinde obezitenin yüzde 20-25 oranında, ölümcül obezitenin ise binde 5-10 oranında görüldüğünü dile getirirken,"Obezite dünya genelinde bir salgın haline gelmeye başladı. Bu yüzden salgın olarak nitelendirebileceğimiz obezite son yıllarda yavaş yavaş değil çok hızlı bir artış gösteriyor" dedi.
 
Belçika'da halkın yüzde 25-30'unun vücut kitle indeksinin 30 veya üzeri olduğunu, obezitenin görülme sıklığı açısından ABD birinci, İngiltere'nin ise ikinci sırada yer aldığını anlatan Dillemans, obezitenin son yıllarda Türkiye'de de hızla artış gösterdiğini vurguladı.
 
Dillemans, dünyada 8 bine yakın operasyonla en fazla obezite ameliyatı yapan bir doktor olarak obezitenin bu hızla yayılmasının çok tehlikeli olduğunu düşündüğünü kaydetti.
 
Dillemans, "Bu durum, gelecek yıllarda toplumda hem yaşam süresi açısından hem de yaşam kalitesi açısından sorun yaratabilir. Obezite yüksek tansiyon, diyabet, kalp rahatsızlıkları gibi yandaş hastalıkların da artmasına neden oluyor. Bu artışlar da tabii ki yaşam süresini kısaltıyor" dedi.
 
Dillemans ayrıca, "Obezitenin tedavi edilmesinin yanı sıra asıl önemli olan, bu hastalığı önlemek. İnsanların beslenme konusunda bilinçlendirilmeleri, kişi obez haline gelmişse de bunu tedavi etmek gerekiyor. Bu konuda en etkin çözümde ameliyat" diye konuştu.
 
"Genç nesil egzersiz yapmıyor"
 
Genç neslin yeme alışkanlığının ve yaşam şeklinin değiştiğine, egzersiz yapma ve hareket etme sürelerinin azaldığına dikkati çeken Dillemans, çocukların zamanlarının çoğunu televizyon veya bilgisayar karşısında geçirdiklerini, bunun da beslenme şeklini olumsuz etkilediğini belirtti.
 
Dillemans, "fast food" denilen gıdaların obezite açısından tehlike oluşturduğuna işaret ederek, "Özellikle son yıllarda çocukluk çağında da yaygın olarak görülmeye başlayan obezite, ülkelerin geleceği olan genç nesilleri sağlıksızlaştırıyor. Bu konuda bir taraftan ailelerin bilgilendirilmeleri diğer yandan da hükümetlerin geniş çaplı önlemler almaları gerekiyor" diye konuştu.
 
Dillemans, vücut kitle indeksi 40'ın üzerinde olan kişilerin yanı sıra kilosu indeksin 35 veya üzerinde olup, obeziteyle ilişkili 2 "yandaş" hastalığı olan kişilere cerrahi yöntemler uygulandığını ifade etti.
 
Dillemans, "Uygulanan çeşitli cerrahi yöntemlerde komplikasyon oluşma riskleri oldukça az. Ölüm oranları mideye bant takılması yönteminde binde 1, mide küçültme yani by-pass yönteminde ise binde 5. Türkiye'de mideye kelepçe takma yöntemi olarak bilinen bant yöntemi daha yaygın. Bant kötü bir yöntem değil çok yiyen ve yandaş hastalığı olmayan insanlar için iyi sonuçlar alınabiliyor. Ama yandaş hastalığı olanlarda bu yöntemin çokiyi sonuç verdiğini söyleyemeyiz" dedi.
 
Dillemans ayrıca, "Bu anlamda Belçika'da ve diğer ülkelerde banttan by-pass yöntemine bir akım var diyebiliriz. By-passın diğer yönteme göre birkaç avantajı var. Hem toplam kilo verme açısından hem kilonun korunması açısından hem de kişinin sosyal faaliyetlere katılabilmesi açısından daha olumlu sonuçları olduğunu biliyoruz" diye konuştu.