8 Ağustos 2009 Cumartesi

Net hata ve noksanın bir kısmı bıyıklı yabancının


Yılmaz, ödemeler dengesindeki ölçümhataları, tablodaki verilerin eksik veya
fazla derlenmesinden kaynaklanan “Net Hata ve Noksan” kaleminin 18milyar
doları aştığı yönündeki soruları yanıtlarken de, geçen yılın son çeyreğinde görülen 11.3milyar dolar tutarındaki net Hata Noksan kaleminin 6.9milyar dolara düştüğünü, bunun da yurtiçinde yerleşik kişilerin yurtdışımevduatında
4.4milyar dolarlık azalıştan kaynaklandığını söyledi. Söz konusu rakamın revize edilmediğini ve edilmeyeceğini kaydeden Yılmaz, açıklanabilecek bir
takımverilere ulaştıklarını ve bunun, Net Hata Noksan’dan çıkarılarak, “Sermaye ve Finans Hesapları” içinde varlık kalemleri olarak gösterileceğini bildirdi ve “10 Ağustos 2009’da yayımlanacak olan ödemeler dengesi istatistiklerinde yer alacak. 2009 yılına ilişkin çalışmalarımız da devam ( ek, kesilmeme, parça ) ediyor’’ dedi.

IMF GÖRÜŞMELERİ DEVAM EDİYOR

Yılmaz, Uluslararası Para Fonu (IMF) ile görüşmelerin devam ettiğini, ancak net olarak söyleyeceği bir husus olmadığını belirtti. Yılmaz, “IMF ile görüşmeler devam ediyor, bizim açımızdan ümitsiz olmayı gerektirecek durum yok. Biz üzerimize düşeni yapmaya devam ediyoruz, IMF’li veya IMF’siz... IMF ile bahar toplantılarından beri görüşmeler kesintisiz ( durmadan, akıcı, tam ) devam ediyor” dedi. Yasa gereği her ( değme ) yıl Mayıs ayında yayımlanması gereken Orta Vadeli Program (OVP)
üzerinde çalışmaların sürdüğünü ve bir an önce kamuoyu ile paylaşılmasında
yarar olduğunu vurgulayan Yılmaz, OVP’nin kapsamlı ve inandırıcı olmasının
önümüzdeki dönemde faizlerin tek haneli olmasını sağlayacağını, aksi halde  ara politikasının duruşunun değişeceğini ifade etti. Yılmaz, OVP’ye göre de Hazine’nin borçlanmasının yüksek devam etmesi halinde bunun faizler üzerinde olumsuz ( menfi, negatif, aksi ) etki yaratacağını kaydetti.

GAZETE HABERTÜRK

Hangi teknoloji kazanacak?

Bugün "30 Temmuz", Türkiye "3 G teknolojisi" ile tanışıyor. Geç oldu ( evet, başüstüne ) ama oldu! Hatta şöyle demek daha doğru: Dünya bir "tık ilerisini" konuşmaya başladı, Türkiye "bazı ülkelerde neredeyse terk edilmeye" başlanan bu yapıya daha yeni kavuştu.
Peki bazı Avrupa ülkelerinde üzerinde çalışılan "4 G"? O konuda bir çalışmamız var mı? Hangisi daha "etkili ve iyi"?
Değerli dostlar, bildiğiniz gibi piyasada inanılmaz bir rekabet var... Dakikalık "paketler", çeşitli senaryolara dayanan abonelikler havada uçuşuyor... Algılamada "inanılmaz" bir karışıklık var.
Peki yaratılan beklenti, oluşan rekabet ve tüketiciye yansıyanlar, teknoloji ve fiyatlama denkleminde "makul" olma anlamında yeterli mi? 3 G mi yoksa "kablosuz internet ağlarının her yerde kapsama alanı yaratmasına dayanan" bir sonraki teknoloji mi daha mantıklı?
Ben modelimi ve "iki teknolojiyi" tarif edeyim, siz karar verin!
Değerli dostlar, bu konuyu "3 G'den çok önce de yazdım, yine yazacağım"...

* * *

Benim, bir bireyin iletişimi için düşündüğüm ve "akılcı-olması gereken" bulduğum tek bir model var. Birey "aylık sabit bir iletişim" ücreti ödeyecek ve "evdeki telefonundan kullandığı internete, cep telefonuna, yurtdışında seyrettiği TV kanalının kendine aktarılmasına" kadar "tek ve sabit" bir fiyatlama üzerinden "bütün bu servisleri" alacak. Bu "toplamın" adı ne olursa olsun! İster "3 G", ister "4 G".
Örnekleyeyim: Yiğit Bulut kendine bir "iletişim" paketi tanımlayacak, evdeki internet servisi, cep telefonu, aldığı finansal verilerini taşıyan internet ( genel ağ ) kapasitesi, mail'leri, televizyon yayınlarını ADSL hattından ve cep telefonundan seyretme kabiliyeti ve yurtdışına çıktığında internet üzerinden sim kartı kullanmadan arama imkânı... Hepsi bu paket içinde olacak. Kullanıcı "işin G'sini, A'sını" düşünmeyecek. Aldığına, net olarak sağladığı faydaya bakacak!
Peki bu "toplam paket" hangi teknolojiyle yapılabilir?
İki farklı teknolojiden bahsedeceğim...
Teknoloji 1, "SİM kart ( sütsüz, kartpostal, kartvizit ) esasına" göre işliyor ve "sabit bir hat olmadan" SİM kartı her yerde kullanarak "tamamen mobil" bir teknoloji ( uygulayım bilimi ) üstünden "evde, cepte, her yerde" hızlı bir iletişimi öngörüyor. Cep telefonu üzerinden "TV yayını almak" ve "yapmak da" mümkün. Burada yine yeni bir teknolojik imkân var; SİM kartlı "ev modeminizi" bir bilgisayara bağlayıp, evdeki diğerlerini aynen ADSL "kablosuz modem" gibi kullanabilirsiniz
Teknoloji 2, "SİM kartların" olmadığı, ana yapının "ADSL ve kablosuz internet ağları" üstüne kurulduğu bir yapı. Evdeki ADSL hattınız "sizin kimlik" numaranız haline geliyor ve 10 haneli "hizmet numarası" evdeki 5 ayrı kişiye "hesap" şekline dönüştürüldükten sonra "Türkiye'nin kablosuz ağ bulunan" her ( değme ) yerinden "sabit ücret ile anlattığım şekilde iletişim" başlıyor. Ayrıca Türkiye ve Dünyanın her ( değme ) yerinde "diğer kablosuz" bağları da kullanarak tarif ettiğim "toplam pakete ulaşabiliyorsunuz". Bu aslında bir çeşit "4 G" teknolojisi.

* * *

Değerli dostlar, sorumuzun cevabı aşağı yukarı belli: "3 G veya 4 G" olsun yukarıdaki teknolojiler ile "tarif ettiğimiz modele" ulaşabiliriz. Ulaşabiliriz ama sonuca giderken bakacağımız tek bir gerçek var: "Tüketicinin fiyat-kalite" denklemi.
Kim "daha kaliteli, yaygın ve hızlı" hizmeti "diğerinden" ucuza verebilirse; "teknolojisi hangisi olursa olsun" o "şirket veya şirketler" bu süreçte "kazanan" olacak.
Değerli dostlar, inanılmaz bir rekabet geliyor... Rekabetin "boyutu" teknolojilerin getirdiklerinden daha büyük ve zorlu olacak. Bu dönemde çok dikkatli olmak ve "fiyat-avantaj" denklemini çok iyi sorgulamak gerekiyor. Şahsınız ve şirketiniz adına çok avantajlı seçeneklere ulaşabilirsiniz, önemli olan acele etmeden karar vermek.
Son söz: "3 G ve 4 G ile ilgili" bütün detayları size aktardım. Türkiye gecikmeden "3 G sonrasına" geçmeyi ve özellikle "bürokrasi alanında" takılmadan geçmeyi sorgulamalı. Bu geçiş bizlere çok şey getirecek. Örnekleyeyim: Artık cep telefonunuzda bir numara çevirdiğinizde şöyle bir soru soracak: SİM kart ile mi internet üzerinden mi arama yapılsın? İnternet üzerinden "bir kablosuz ağ varsa" sıfır maliyet ile arama yapabileceksiniz. Dediğim gibi inanılmaz bir rekabet geliyor ve "3 G" teknolojisine büyük paralar yatıran GSM operatörlerinin, ADSL altyapısını "4 G'ye" dönüştüren "yerel operatöre" karşı çok zorlu bir "fiyat rekabetine" girmeleri beklenebilir. Yaşasın rekabet ve kazanan tüketici!

 


 

3G, fiyatıyla cezbedecek

Cep telefonundan ‘ALO’ dedirten 2G ile 1994’te tanışan Türkiye 15 yıl sonra 3G’ye ‘merhaba’ dedi. İnterneti ev ve ofisteki bilgisayarlara bağımlı
kalmaktan kurtaracak olan 3G ile birlikte kablo esareti sona erdi. Telefon hattı
üzerinden sağlanan internetin 7 yılda ulaştığı hıza ilk günden ulaşan ve
bugün hayatımıza giren 3G, ADSL’deki 26 TL’lik sabit ücret ödeme zorunluluğunu da rafa kaldırdı. Turkcell, Avea ve Vodafone’un eş
zamanlı olarak başlattığı mobil iletişimdeki yeni dönem, internet erişim için
cep telefonunun yanı sıra USB girişli 3G modem aracılığıyla tüm
bilgisayarları da kapsama alanına aldı. ADSL’de 4 GB kotalı internet için ortalama 29 TL olan internet kullanımının bedeli 3G ile 19 TL’ye kadar indi. Turkcell 3G’nin aynı kota için aylık fiyatı ilk 3 ay 19 TL olmak üzere 39 TL oldu.
Avea ise bilgisayardan mobil internet erişimi için fiyatlarını 2 GB kota için
35 TL, 6 GB için ise 55 TL olarak açıkladı. Böylece cep telefonu operatörleri
3G’ye, ADSL’yi zorlayacak fiyatlarla giriş yaptı.

VODAFONE SON ANDA AÇIKLADI

Vodafone ise ‘makul’ olacağını duyurduğu fiyatlarını 3G’nin hayata
geçmesine sadece ( bir, safi, hemen ) 6 saat kala açıkladı. Vodafone’dan yapılan açıklamada, abonelerin, 1 GB’lık internet paketinden 30 liraya veya 175 kontöre faydalanabilecekleri, 3 GB’lık internet paketini ise faturalı hat sahibi
abonelerin aylık 50 liraya kullanabilecekleri belirtildi. Vodafone, görüntülü konuşmanın fiyatının normal görüşme fiyatı ile aynı olacağını duyurdu.

‘Krizin yaralarını 3G ile saracağız’

İletişimde 3G teknolojisi cep telefonu distübütörü firmaları da heyecandırdı.
Mobil İletişim Sistemleri ve Araçları İşadamları Derneği (Mobisad) Yönetim Kurulu Üyesi Caner Özgül, 2008’de başlayan küresel krizden cep
telefonu satışlarının da etkilendiğini söyleyerek, “2009’da 3G’nin başlamasıyla birlikte ancak 2008 rakamlarını yakalayabiliriz” dedi. “3G
başlayacak diye kimse kapıda kuyruk olmuyor. Planlarımızı gelecek yıla yapıyoruz” diyen Özgül, şöyle konuştu: “İnsanlar 3G’yi önce eşinde dostunda görmek istiyor. Esas artış 2010’da olacaktır. 2008’de Türkiye’de 10 milyon cep
telefonu satıldı. Bu yıl 3G’nin katkısıyla ancak geçen yılki rakamları yakalabiliriz.”

GAZETE HABERTÜRK

Bosna Hersek'in vize dışında tutulması yanlış

 

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Bosna-Hersek'in AB'nin yeni vize uygulamalarının dışında tutulmasının "bölgeye dönük olarak ( namına ) olumsuz bir mesaj" olduğunu belirtti. Davutoğlu, "Ümit ederiz ki AB, bu konuda bölgenin bütününü kapsayan, hiçbir etnik veya dini grubu dışarıda bırakmayan politikalar uygulamaya yönelir" dedi.

 

Davutoğlu, Bosna-Hersek Dışişleri Bakanı Sven Alkalaj ile Dışişleri Bakanlığında yaptığı görüşmenin ardından düzenlenen ortak basın toplantısında, son iki aydır Balkanlar'da yoğun temaslarda bulunduğunu anımsatarak, gelecek ay da Makedonya, Arnavutluk, Bulgaristan ve diğer bölge ülkeleriyle temasların süreceğini bildirdi.

Ahmet Davutoğlu, Bosna-Hersek Dışişleri Bakanıyla ikili ilişkileri, bölgesel gelişmeleri ve Türkiye'nin dönem başkanlığını üstlendiği Güneydoğu Avrupa Ülkeleri (GDAÜ) sürecinde yapılacak faaliyetlerin koordinasyonu konularını ele aldıklarını söyledi.

Bosna-Hersek ile Türkiye arasındaki ikili ( düet ) ilişkilerin son ( ahir, hudut, bitim ) derece sağlıklı seyrettiğini, bu ilişkilerin çok güçlü tarihi bağlara sahip olduğunu belirten Davutoğlu, siyasi konularda tam mutabakat halinde olunduğunu kaydetti.

Ekonomik ilişkilerin de hızla geliştiğini ifade eden Davutoğlu, ticaret ( kâr, tecim ) hacminin 600 milyon dolara yaklaştığını söyledi. Davutoğlu, Türkiye'nin bu ülkedeki yatırımlarının da arttığını belirterek, THY'nin Bosna-Hersek Havayolları ile girdiği yakın ilişkiyi örnek gösterdi. Kültürel alanda da iki ülke arasında büyük gelişmeler olduğunu anımsatan Davutoğlu, Sokullu Mehmet Paşa Köprüsü ve Ferhadiye Camii gibi önemli ortak miras konusunda Türkiye'nin çalışmalarının devam ettiğini söyledi.

"Bosna-Hersek'in istikrarı Balkanlar'ın istikrarı demektir"

Türkiye'nin Bosna-Hersek'in geleceğiyle yakından ilgilendiğini belirten Davutoğlu, bu ülkede yürütülen reform çalışmalarını, taraflar arasındaki görüş farklılıklarını yakından takip ettiklerini söyledi. Davutoğlu, "Şuna inanıyoruz ki, 90'lı yıllarda olduğu gibi bugün de Bosna-Hersek'in istikrarı Balkanlar'ın istikrarı demektir, Balkanlar'ın istikrarı Avrupa'nın istikrarı demektir" dedi.

Davutoğlu, Bosna-Hersek'in kendi içinde barışı sağlamış, güçlü devlet ( büyüklük, ülke, mevki ) kurumlarıyla desteklenmiş, egemen ve bağımsız bir devlet olarak, uluslararası toplumda hak ettiği yeri almasının Türkiye'nin en öncelikli dış politika hedefleri arasında olduğunu söyledi.

Bosna-Hersek'in tarihi dönüşüm sürecindeki gelişmelerin barışçıl yöntemlerle ve güçlü bir devlet yapısının oluşması doğrultusunda seyretmesi konusunda Türkiye'nin elinden gelen gayreti göstereceğini kaydeden Davutoğlu, bölgede Bosna-Hersek'in geleceğiyle ilgili güçlü bir irade oluşmasından büyük memnuniyet duyduklarını ifade etti.

Davutoğlu, Bosna-Hersek'in AB ve NATO zeminlerinde bütünleşmesinin, Türkiye ve Bosna-Hersek'in istikrarı açısından önemli olduğunu, ayrıca Bosna-Hersek'in önümüzdeki dönemdeki BM Güvenliği Konseyi üyeliğinin de ( bile, dahi ) desteklendiğini söyledi.

Dışişleri Bakanı Davutoğlu, şöyle devam etti:

"Son dönemde maalesef AB içinde vize konusunda alınan kararla, Bosna- Hersek'in yeni vize uygulamalarının dışında tutulması son derece olumsuz bir mesaj olmuştur, bölgeye dönük olarak. Ümit ederiz ki AB, bu konuda bölgenin bütününü kapsayan, hiçbir etnik veya dini grubu dışarıda bırakmayan politikalar uygulamaya yönelir ve bu konu ( süje, mevzu, iş ) bölge içinde tekrar etnik ve dini farklılıkları öne çıkaran bir mesele haline dönüşmez ve kısa zamanda aşılır." 


Bosna-Hersek Dışişleri Bakanı Alkalaj

Bosna-Hersek Dışişleri Bakanı Alkalaj da,AB Komisyonunun Sırbistan, Karadağ ve Makedonya'ya vizesiz seyahat önerisinde bulunurken, Bosna-Hersek'i bu önerinin dışında tutmasına ilişkin görüşünün sorulması üzerine, tavsiye kararına Bosna-Hersek ile birlikte Arnavutluk'un da dahil ( karışma ) edilmediğine işaret ederek, karardan ötürü hayal kırıklığına uğradıklarını belirtti.

Alkalaj, "Bosna-Hersek için bir yol haritası söz konusu. Bütün kriterleri uygulamaya çalışıyoruz şu anda ve açıkçası bununla ilgili hayal kırkıklığına uğradığımızı söylemeliyim" dedi.

Kararın çok iyi karşılandığını söyleyemeyeceğini ifade eden Alkalaj, "Çünkü Boşnaklar, bir şekilde pratiğe bakacak olursanız, serbest dolaşımın dışında tutulmuş oluyor. Buna karşın örneğin Hırvat kesim serbestçe hareket edebilecek. Şu anki uygulamada sadece Müslümanlar vize kararının dışında tutuluyor" diye konuştu.

Dışişleri Bakanı Davutoğlu da bu konuda, "Gerekçeler ne olursa olsun, etnik veya ( yahut ) dini gerekçeye dayanmasa bile, bu tür kararların algılaması, gerçek gerekçesi kadar önemlidir vize konusunda. Böyle bir algının doğması bölgede iyi sonuçlar doğurmaz. Ama bu algının doğmaması önemli. Yani AB'nin bölgede ve kıtadaki bütün taraflara objektif kriterlerle yaklaştığının algılanması çok önemli. Aksi takdirde bölgede hayal kırıklıklarına yol açar" dedi.

 

 AA

Şaşırtan sürpriz!

Tamer Karadağlı eski eşi, çocuğu Zeyno’nun annesi Arzu Balkan’a barışma hediyesi olarak ( namına ) 100 bin TL’ye Mercedes almış

Günaydın’daki habere göre Arzu Balkan’la barışmanın keyfini yaşayan Karadağlı, şimdilik flört aşamasında olduğu eşine son model bir otomobil aldı… Sonra da Arzu Balkan'a sürpriz yaparak, otomobili Balkan'ın oturduğu sitenin önüne park ( otopark ) etti. Sabah işe gitmek için evden çıkan Balkan, kapının önündeki lüks otomobili görünce mutluluktan havalara uçtu. Karadağlı'nın yakın dostlarına konuyla ilgili olarak "Kızım Zeyno büyüdü. Güvenle seyahat edebileceği bir otomobil ( makine ) aldım. Şimdi içim çok rahat" dediği öğrenildi.


Komutanlardan DTP'li ailelere taziye ziyareti

İçişleri Bakanı Atalay'ın, 'Herkes sürece katkıda bulunsun' dediği saatlerde bir tuğgeneral ve iki albay, Şırnak'ta öldürülen 2 DTP'linin acılı ailesini ziyaret etti.

ACILI AİLEYE BAŞSAĞLIĞI

22. Jandarma Sınır Tugay Komutanı Tuğgeneral Arif Çetin Gülyazı, Jandarma Sınır Alay Komutanı Jandarma Albay Haydar Kaya, Şırnak İl Jandarma Alay Komutanı Jandarma Kurmay Albay Faruk Bal, 25 Temmuz'da 25 Temmuz'da Beytüşşabap ilçesine bağlı Günyüzü köyü bölgesinde oldürülen Necman Ölmez ve Ferhat Ediş'in ailelerini Uludere Andaç köyüne giderek ziyaret ( görüşme ) etti. Komutanlar acılı ailelere baş sağlığı diledi. Tuğgeneral Çetin ve beraberindeki komutanlar, DTP'li ailerle bir süre sohbet ederek acılarına ortak ( eş, partner, şerik ) oldular.

KOMUTANDAN SAVCIYA YARDIMCI OLUN RİCASI

Komutanlar, taziye ziyaretinde Ediş ve Ölmez'in öldürülmesiyle ilgili soruşturmada ailelerden yardımcı olmalarını istedi. Tuğgeneral Çetin, öldürülenlerin ailelerinden ve köylülerden olayın en kısa sürede hiçbir şüpheye mahal olmayacak şekilde aydınlatılması için savcıya ve jandarmaya yardımcı olmalarını istedi.

Cinayetle ilgili ilgili ( dayalı, ilişkin, alakalı ) soruşturmada, DTP üyesi Ferhat Ediş ve Necman Ölmez'in koyun pazarlığı için Günyüzü köyü bölgesine kimliği belirlenemeyen kişilerce cep telefonuyla çağrılarak infaz edildikleri tespit edilmişti.

ZİYARET GÜÇ VERDİ

Komutanların geçmiş olsun ziyareti, öldürülen Ölmez ve Ediş'in ailelerini duygulandırdı. Acılı aileler, komutanların başsağlığı ve taziye ziyaretlerinin kendilerine güç ve moral verdiğini söylediler. Soruşturması süren cinayeti işleyenlerin bir ( aynı, yek, birleşik ) an önce yakalanmasını isteyen aileler, “Failler yakalanırsa acımız bir nebze azalır” şeklinde konuştular.

İHA

Yargıdaki tartışma tam gaz devam

Adalet Bakanlığından yapılan açıklamada, ''Adalet Bakanlığının taslağı (kararname) değiştirtmemek veya taslağın aynen kabulü şeklinde bir talebi olamaz, olmamıştır da'' denildi.

Adalet Bakanlığında yapılan açıklamada, ''Bağımsız bir şekilde görev ifa etmesi gereken hakim ve savcılara, yürütmekte oldukları bir soruşturma sürecinde verdikleri kararlar sebebiyle emir ve talimat vermenin de ötesine geçerek görev yeri değişikliği teklif edilmesi, mahkemelerin bağımsızlığı ile hakimlik ve savcılık teminatının açıkça ihlali anlamına gelmektedir'' denildi.

Adalet Bakanlığından yapılan yazılı açıklamada, Bakanlığın, ''hakim ve savcı yaz kararnamesinin görüşülmesi, karara bağlanması ve yayımlanması süreçleri hakkında HSYK görüşmelerinin gizliliği prensibi gereğince basında yer alan ( saha, düzlük, kayran ) bazı haber, yorum ve köşe yazılarında yer verilen hususlarla ilgili olarak bugüne kadar açıklama yapmaktan kaçındığı'' belirtildi.

Adalet Bakanlığı Personel Genel Müdürlüğünce hazırlanıp Hakimler ve Savcılar Yüksek Kuruluna (HSYK) sunulan kararname taslağını inceleyip, taslağı aynen kabul etmek veya üzerinde gerekli değişiklikleri yaparak, karara bağlamak görevinin HSYK'da olduğu ifade edilen açıklamada, ''Bu bağlamda HSYK, geçmiş yıllarda olduğu gibi bu yıl da kendilerine sunulan taslağı incelemiş ve aynen veya gerekli değişiklikler yaparak karara bağlamıştır. Adalet Bakanlığının taslağı değiştirtmemek veya taslağın aynen kabulü şeklinde bir talebi söz konusu olamaz, olmamıştır da'' denildi.

Adalet Bakanlığınca hazırlanan taslağın geçen yıllarda olduğu gibi yine büyük ölçüde tasvip ( onama ) görmüş ve yaklaşık yüzde 10'luk bir bölümünde değişiklik yapılarak kabul edildiği belirtilen açıklamada, 2461 sayılı HSYK Kanunu'nun 4. maddesinde yer alan Kurul'un görevlerine yer verildi.

HSYK'nın, hakim ve savcılar ile mahkemelerin özlük ve idari nitelikteki işleriyle görevli, yargısal görevleri olmayan idari bir kurul olduğu hatırlatılan açıklamada, şunlar kaydedildi:

''Hakim ve savcılar ile mahkemelerin yargısal faaliyetlerinin denetimi ise yasalarımızda tereddüte mahal bırakmayacak şekilde yine yargısal kurumlara bırakılmıştır. Yargısal denetim görevi yargı kurumlarınca yerine getirilmekte olup idari bir kuruluş olan HSYK'nın ve yürütmenin içinde yer alan Bakanlığımızın bu faaliyetlere müdahale etme olanağı bulunmamaktadır.

Hal böyle iken HSYK'nın bazı üyeleri İstanbul'da yürütülmekte olan soruşturmanın gizliliğini ihlal ederek, dosya numarası da vermek suretiyle incelediklerini iddia ettikleri dosyadaki bazı kararlara karşı kanun yararına bozma yoluna gidilmesi hususunda Kurul'da görüşme yapılmasını istemiş ve sağlamışlar, kanun yararına bozma yoluna gidilmesine ilişkin kararın oy çokluğuyla alınmasını temin etmişlerdir.

Ceza Muhakemeleri Kanunu'nun 309. maddesine göre kanun yararına bozma talebinde bulunma yetkisi açıkça Adalet Bakanlığı'na verilmiştir.''

HSYK'NIN GÖREVLERİ
HSYK'nın Anayasal ve yasal görevleri içerisinde ''kanun yararına bozma'' veya bu konudaki başvuruları inceleyip karara bağlama görevi bulunmadığı ifade edilen açıklamada, buna rağmen ''fonksiyon gasbı'' ile ''kanun yararına bozma yoluna'' gidilmesi hususunda HSYK'nın aldığı karara uyma zarureti olmamasına rağmen, Bakanlığın  bu kararı ihbar kabul ederek, ileri sürülen hususlarda kanun yararına bozmaya gidilip gidilmeyeceğinin değerlendirilmesi için kararı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü'ne gönderdiği bildirildi.

Açıklamada, yasayla Adalet Bakanlığına verilen bu görevin bugüne kadar hukuk sınırları içerisinde titizlikle yerine getirildiğine işaret edildi.

Adalet Bakanlığınca, 2008 yılında Yargıtay'a kanun yararına bozma talebi ile gönderilen dosyalardan yüzde 94'ünün Bakanlığın görüşü doğrultusunda sonuçlandığı, sadece sadece yüzde 6'sının reddedildiği vurgulanan açıklamada, sonuçların Bakanlığın bu konudaki hassasiyetini ve isabetini gösterdiği kaydedildi. Açıklamada, şunlar kaydedildi:

''HSYK'nın kendilerine intikal eden şikayet dilekçelerini gönderildiği Bakanlık biriminden, Kurul'a cevap verilmediği şeklinde açıklama yapıldığı görülmüştür. HSYK, başvuru sahibi olmayıp kendisine intikal ettirilen şikayet dilekçelerini ilgili birime havale eden konumundadır. Nitekim Kurul kendi görev alanına girmediğinden bahisle bir kısım şikayetleri doğrudan ilgilisine iade etmiş, bir kısmını da gereğinin takdiri için Bakanlığımıza göndermiştir. Bakanlığımıza intikal ettirilen her türlü şikayet ve ihbar dilekçesinin sonucu şikayet eden veya ihbarcısına bildirilmektedir.

Yine Ceza İşleri Genel Müdürlüğü'nden konuyla ilgili dosyalar incelenmek üzere istenildiği halde gönderilmediği ifade edilmiş ise de Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun istem yazısında;

'İlgi yazı ile Adalet Bakanlığına iletilen ve HSYK'nın gündemine alınması istenilen 'Arama, el koyma, dinleme, iletişimin tespiti, teknik izleme ve gözaltına alma işlemlerinin incelenmesi' konusunun Yüksek Kurul toplantısında etraflıca incelenmesi ve değerlendirilebilmesini teminen;

Kurulumuzca Bakanlığa gönderilen ya da doğrudan Bakanlıkça resen yapılan veya verilen şikayet dilekçeleri üzerine açılan, biten ve devam eden tüm inceleme ve soruşturma dosyalarının ivedi olarak Kurula gönderilmesi rica olunur' denilmiş, ancak bu ifadelerden hangi dosyaların istenildiği anlaşılamamıştır. Ayrıca; Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu İç Yönetmeliğinin 28. maddesinin (c) fıkrasına göre Yüksek Kurul sadece görev alanına giren konularda gerekli belgeleri isteyip inceleyebilme yetkisine haiz olduğundan, gündeme alınması istenilen hususların da (arama, el koyma, dinleme, iletişimin tespiti, teknik izleme ve gözaltına alma) yargısal faaliyete ilişkin olması nedeniyle söz konusu yazıya cevap verilememiştir.''

''11 KİŞİLİK YENİ TASLAK''
HSYK'nın bazı üyelerinin, taslağın karara bağlanacağı aşamada ''2009 yılı CMK 250 Kararname Taslağı Hakim-Savcı'' başlığını taşıyan 11 kişilik yeni bir taslağı Kurul başkanı Bakana ve Kurul üyesi Müsteşara verdikleri ve ek taslağın Bakanlıkça hazırlanan taslağın devamında görüşülmesini istedikleri'' belirtilen açıklamaya, şöyle devam edildi:

''Bu taslakta önerilen isimler arasında davaya bakan mahkemenin başkan ve üyelerinin bulunmadığı, ancak devam eden soruşturmayı yürüten Cumhuriyet başsavcısı, Cumhuriyet başsavcıvekili ve üç Cumhuriyet savcısı ile aynı soruşturmanın değişik aşamalarında tutuklama, arama, el koyma, iletişimin tespiti, dinlenmesi ve kayda alınması gibi koruma tedbirleriyle ilgili kararları veren üç hakiminin olduğu, ayrıca önerilen üç hakimden ikisinin yargılamayı yapan mahkemenin itiraza tabi kararlarını inceleyen mahkeme üyeleri olduğu görülmüştür. Yine faili meçhullerle ilgili soruşturmayı yürüten bir Cumhuriyet başsavcısı ve aynı yerde görevli bir mahkeme başkanı da ek taslakta yer almıştır.

Taslak hazırlama yetkisinin Bakanlığımızda olduğu, burada önerilen isimlerin yürütülmekte olan bir soruşturmanın ve davanın hâkim ve Cumhuriyet savcıları arasında bulunduğu, ilgililer hakkında herhangi bir disiplin tedbiri ve cezası olmadığı, görev yerlerindeki en az süre olan yedi yılın dolmadığı ve adı geçenlerin atanma yolunda bir taleplerinin de bulunmadığı hususları ifade edilerek, bunun soruşturmaya ve yargılamaya doğrudan müdahale anlamına geleceği gerekçesiyle söz konusu taslağın görüşülmesine itiraz edilmiştir.

Kararname görüşmelerinin olağan süreci dışında uzamasının nedeni budur. Bunun dışında Bakanlığımızın müzakerelerin uzamasına neden olacak herhangi bir ( tek, eş, yeksan ) talebi olmamıştır. HSYK'nın ek taslak veren üyelerine, böyle bir tasarrufun mahkemelerin bağımsızlığı ve hâkimlik ve savcılık teminatını ihlal edeceği, kamuoyunda yargıya müdahale olarak değerlendirileceği ifade edilmiş ve sorun ilave bir Cumhuriyet başsavcıvekili görevlendirilerek aşılmıştır.''

KARARNAME GÖRÜŞMELERİNİN ARDINDAN
Kararname görüşmelerinin tamamlanmasından sonra HSYK'nın, ''gündemdeki diğer öneri ve tekliflerden kalan hususların HSYK'ya ve Adalet Bakanlığı'na intikal eden şikayet ve başvurular yönünden yasal gereğinin yapılmasını müteakiben görüşülmesine'' şeklinde karar verildiği ifade edilen açıklamada, şunlar kaydedildi:

''Bakanlığımız çoğunlukla birlikte hareket etmiş ve iddia edildiği gibi bu karara muhalefet şerhi koymamıştır. Görevinin ifasında kusurlu davranış sergileyen kim olursa olsun Bakanlığımızın müsamaha göstermesi söz konusu olamaz. Bu nedenle Bakanlığımıza intikal eden her iddia gibi Kurul'ca intikal ettirilen iddialar da titizlikle araştırılıp yasal gereğine tevessül edilmektedir. Söz konusu soruşturmanın hakim ve Cumhuriyet savcıları hakkında bu güne kadar Bakanlığımızca şikayetlerin işleme konulmadığı hususu doğru olmayıp buna ilişkin açıklamamız 28 Temmuz 2009 tarihinde kamuoyuna duyurulmuştur. Kaldı ki soruşturma izni verilmemesine ilişkin Bakanlığımızın verdiği kararlara karşı yargı yolu açık olup bu kapsamda görülmekte olan davalar da bulunmaktadır.

Kendilerinde kararname taslağı bulunmayan, görüşmelerin hiçbir aşamasında yer almayan ve içerikle ilgili bilgi sahibi olmayan bazı Kurul Yedek Üyelerinin de açıklamaya imza atmaları dikkat çekici bulunmuştur.

Anayasamızın 138/2 maddesinde 'Hiçbir organ, makam, merci veya kişi yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hakimlere emir ve talimat veremez; genelge gönderemez, tavsiye ve telkinde bulunamaz' hükmü yer almaktadır. Bu hüküm Bakanlığımız kadar Yüksek Kurulu da kapsamaktadır. Bağımsız bir şekilde görev ifa etmesi gereken hakim ve savcılara yürütmekte oldukları bir soruşturma ve bu soruşturma sürecinde verdikleri kararlar sebebiyle, emir ve talimat vermenin de ötesine geçerek görev yeri değişikliği teklif edilmesi mahkemelerin bağımsızlığı ile hakimlik ve savcılık teminatının açıkça ihlali anlamına gelmektedir.

Bakanlığımız; Anayasa'nın ve yasaların kendisine yüklediği görevleri yerine getirirken hukuk ve demokrasiye bağlı kalarak, yargı bağımsızlığı (Ay. 138) ve hakimlik ve savcılık teminatının (Ay. 139) ihlali anlamına gelebilecek her türlü girişimlere karşı kararlı duruşunu bundan sonra da devam ettirecektir.'' (A.A)

AA

Var mısın Yok musun'da sürpriz bir aşk doğdu!

Var mısın Yok musun'da aşk sürprizi. Uzun süre birlikte ( yanında, baş başa, alay malay ) yarışan Gizem ve Hakan şimdi aşk sarhoşu oldular.

Var mısın yok musun yarışmacıları birbirine aşık oldu. Program boyunca ( süresince ) yan yana yarışan Gizem Akın ve Hakan Hatipoğlu’nun birlikte oldukları ortaya çıktı.

Gizem ve Hakan'ın birlikteliği sadece yarışmayla sınırlı kalmadı. İkili, Facebook’taki fotoğraflarıyla da aşklarını herkese ilan ( car, duyuru ) etti.

Eşinin gözü önünde intihar etti!

Antalya'da evinde eşinin gözleri önünde silahıyla intihar eden ( fail ) bir kişi hayatını kaybetti.

Edinilen bilgiye göre olay, saat ( sayaç, zaman, vakit ) 00.30 sıralarında Antalya'nın Kepez ilçesi, Çamlıbel Mahallesi 4954 Sokak'ta meydana geldi. Marketten evine dönen Ergün Yavuz (43) isimli şahıs, eşinin ve evde bulunan komşularının gözü önünde eline geçirdiği silahı kafasına dayayıp bir el ( yabancı, il, baskı ) ateş etti. 43 yaşındaki Yavuz olay ( hadise, fenomen, vaka ) yerinde hayatını kaybederken, eşi şoka girdi. Acılı eş ambulansla Antalya Atatürk Devlet Hastanesi'ne sevk edilirken, Yavuz'un cenazesi polisin olay yerinde yaptığı incelemenin ardından Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi morguna kaldırıldı. Yavuz'un kısa bir süre önce arabasını satarak kredi ( güven, itibar, para ) borcunu ödediği
belirtilirken, polisin olayla ilgili soruşturması sürüyor.

İHA

KPSS yönetmeliğinde değişiklik

Kamu Görevlerine İlk Defa Atanacaklar İçin Yapılacak Sınavlar Hakkında Genel Yönetmelik'te değişikliğe gidildi.

Bakanlar Kurulu'nun Bugünkü Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren yönetmeliğine göre, Devlet Personel Başkanlığı, her yılın Ocak ayında, ÖSYM'nin de görüşünü almak ( yok etmek, kısaltmak, temizlemek ) suretiyle ( yoluyla, biçimiyle ) kamu personeli için bir yerleştirme takvimi belirleyerek, ilan ( duyuru, car ) edecek.

Kuruluşların yükümlülüğü ve Kamu Personel Seçme Sınavı (KPSS) puanlarının kontrolüyle ilgili düzenleme uyarınca da, kamu kurum ve kuruluşları, kendilerine başvuran adayların T.C. kimlik numaralarını, ad-soyadlarını ve KPSS puanlarının doğruluğunu ÖSYM'ye ait internet sitesinden kontrol edecek.

Yapılan kontrol sonucunda sınav sonuç belgesinde tahrifat yaptığı belirlenen adaylar ilgili kurumlarca ÖSYM'ye bildirilecek. Bu adayların KPSS sonuçları iptal edilecek. Yönetmelikte, özel kanunlarla veya özel kanunların verdiği yetkiye dayanılarak kurulan kamu kurum ve kuruluşlarının personel istihdamıyla ilgili usuller de yeniden düzenlendi.

Daha önce KPSS'de başarılı olanlar arasından kendi mevzuat hükümleri çerçevesinde atama yapan bu kurum ( gösteriş, alım, tekebbür ) ve kuruluşlar için A ve B grubu kadro ayrımına gidildi. Buna göre, özel kanunlarla veya özel kanunların verdiği yetkiye dayanılarak kurulan kamu kurum ve kuruluşlarının personel istihdamında geçerliliği devam eden KPSS sonuçları kullanılacak.

Bu şekilde istihdam edilecek personelden A grubu kadro ( ekip ) niteliği taşıyanlar, A grubu kadrolara atanacakların seçimine ilişkin hükümlere göre belirlenen adaylar arasından, B grubu kadro niteliği taşıyanlar ise merkezi yerleştirme işlemlerinde kullanılan KPSS sonuçları ve puanları esas alınarak belirlenen adaylar arasından bu kurumların tabi olduğu mevzuat hükümleri çerçevesinde atanacak.

Silivri'de can pazarı

TEM Otoyolu Silivri kesiminde 20 aracın karıştığı zincirleme trafik kazasında, 12 kişi yaralandı.

Alınan bilgiye göre, Celaliye mevkisinde aşırı hız ve dikkatsizlik ( gaflet, özensizlik, savrukluk ) sonucu 20 araç birbirine çarptı.

Kazada yaralanan 12 kişi, Silivri Devlet Hastanesi ile Özel Kolan ve Hayat hastanelerinde tedavi altına alındı.

AA

Eski milletvekilinin intihar girişimi iddiası

Gaziantep'te, 5 dönem milletvekilliği yapan ( karşılayıcı, fail, yaratıcı ) İmam Hüseyin İncioğlu'nun intihar girişiminde bulunduğu iddia ( sav, argüman ) edildi.

Aktif siyaseti 1980 yılında bırakan İmam Hüseyin İncioğlu (87), iddiaya göre, Değirmiçem Mahallesi'ndeki evinin yatak ( akak, döşek, denk ) odasında ruhsatlı tabancasıyla başına bir el ( yönetim, namahrem, defa ) ateş etti. Silah sesi üzerine odaya giren bakıcısının bildirmesi üzerine olay yerine ( adına, namına, alegori ) giden polis ve sağlık ekipleri, ilk müdahalenin ardından İmam Hüseyin İncioğlu'nu Gaziantep Özel Sani Konukoğlu Hastanesine kaldırdı.

Sağlık durumunun ciddiyetini koruduğu ifade ( tabir, söylem, rapor ) edilen İmam Hüseyin İncioğlu'nun tedavisi sürüyor.

Asayiş Şube Müdürlüğü Cinayet Büro Amirliği ve Olay Yeri İnceleme Şube Müdürlüğü ekipleri, olayda kullanılan tabanca ile bir boş kovan buldu, bakıcı kadının ifadesine başvurdu.

İmam Hüseyin İncioğlu'nun intihar girişiminde bulunduğu tahmin edilirken, soruşturmanın sürdürüldüğü öğrenildi.

AA

Sevgilisine önce koca buldu, sonra onu sattı

Bursa’da birlikte yaşadığı sevgilisi 34 yaşındaki Medine K.’yı, 64 yaşındaki K.K. ile evlendirdikten sonra, bu kişinin otomobilini alan Zeki Kartal, ‘araba kullanmayı öğretme’ bahanesiyle yanına aldığı eski sevgilisini erkeklere pazarlarken yakalandı..

Ankara Yolu, İhtisas Kavşağı üzerinde bir kişinin, yanında bulunan kadını para karşılığı erkeklere pazarladığı ihbarını alan Ahlak Bürosu ekipleri, bu kişiyle bağlantı kurarak pazarlık yapmaya başladı. Müşteri gibi davranan polislerle buluşan Zeki Kartal, 100 TL karşılığı anlaştı. Seri numaraları tespit edilmiş paraları cebine koyan Zeki Kartal polis tarafından gözaltına alındı.

Zeki Kartal emniyette verdiği ifadede, sevgilisi Medine K.’yı akrabası olarak tanıtıp, K.K. ile evlendirdiğini belirterek, “Evlendirdiğim sevgilimin eşinden sık sık otomobilini alarak, ‘Eşine araba kullanması öğreteceğim’ dedim. Aldığım arabaya bindirdiğim Medine K.’yı para karşılığı erkeklere pazarladım. Kendisi zaman zaman ( mevsim, devran, çağ ) bana direnince de ölümle tehdit ettim” dedi.

İfadesi tamamlanan Zeki Kartal, ‘Fuhuşa teşvik ve aracılık etmek’ ( geçirmek, buyurmak, kılmak ) ve ‘Tehdit’ suçlarından çıkartıldığı mahkemece tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı.

ABD'de parfüm terörü

ABD'nin Texas eyaletine bağlı Fort Worth kentinde bir ( yalnız, sadece, aynı ) bankanın çağrı merkezinde çalışan bir kişinin sıktığı parfüm nedeniyle 144 kişi rahatsızlandı, 34 kişi hastaneye kaldırıldı.

Yetkililer, Bank of America adlı bankanın çağrı merkezinde meydana gelen ( mevrut ) olayda, itfaiye yetkililerinin önce karbonmonoksit veya diğer toksik gazlardan şüphelendiğini, ancak daha sonra insanların, bankada çalışan bir kişinin sıktığı parfüm nedeniyle rahatsızlandıklarının ortaya çıktığını belirtti.

MedStar ambulans şirketi sözcüsü Lara Kohl olay nedeniyle 34 kişinin, baş dönmesi ve nefes ( dem, soluk ) alamama gibi şikayetlerle 12 ambulansla hastaneye sevk edildiğini, 110 kişinin ise ayakta tedavi ( iyileştirme, terapi, otama ) edildiğini söyledi.

Fort Worth itfaiye ( itfaiye aracı ) teşkilatından Teğmen Kent Worley, olayın, çağrı merkezi çalışanlarından birinin parfüm sıkmasının ardından binadaki 2 kişide baş dönmesi görülmesinden sonra büyüdüğünü belirtti. Worley, çağrı merkezindeki diğer görevlilerin, benzer semptomları bulunan kişilerin binadan çıkması için anons yapılmasının ardından rahatsızlandığını kaydetti.

Olayı soruşturan görevliler ne tip ( sima, sistem, tür ) bir ( bir kez, vahit, aynı ) parfümün buna neden olduğunun henüz bilinmediğini bildirdi.

AA

Anne karnından çalınan bebek bulundu

ABD'nin Massachusetts eyaletinde, öldürülen 8 aylık hamile annesinin rahminden çalınan bebek sağ olarak ( namına ) bulundu, olayla ilgili 2 kişi tutuklandı.

Worcester emniyetinden Kerry Hazelhurst, annesinin cesedi dün yaşadığı apartman dairesinde bulunan kız bebeğin hayatta ve sağlıklı olduğunu, New Hampshire'daki bir ( aynı, müşterek, bir kez ) hastanede tutulduğunu söyledi.

Arkadaşlarının ihbarı üzerine bebekle birlikte yakalanan 35 yaşındaki Julie Corey ve erkek arkadaşının tutuklandığı belirtildi. Corey'in arkadaşlarına doğum yaptığını söylediği, ancak arkadaşlarının bu durumdan şüphelendiği kaydedildi.

Polis dün 23 yaşındaki 8 aylık hamile Darlene Haynes'in cesedini, evden gelen ( mevrut ) kötü kokular üzerine yatak odasında bir battaniyeye sarılı halde bulmuştu. Bulunduktan günler önce öldürüldüğü anlaşılan Haynes'e yapılan otopside, kadının karnındaki bebeğin alındığı, bebeğin yaşayabileceği, ancak ( dar, yalnızca, gücün ) acil tıbbi müdahaleye ihtiyacı olacağı kaydedilmişti.

AA

Deniz kenarında uğur böceği kabusu

Almanya'nın Kuzey Denizi sahilleri uğur böceklerinin istilasına uğradı. Alman yetkililer gün geçtikçe uğur böcekleri sayısında artış olduğunu belirtti. Ancak uğur böcekleri sayısında bu yıl neden artış olduğu bilinmiyor. Sahilleri saran uğur böcekleri tehlikeli değil ama tatilcileri rahatsız ediyor. Hürriyet'teki habere göre böceklerin insanları ısırdığı ancak bu ısırıkların insan ( âdem evladı, isim, kişioğlu ) sağlığı için tehlikeli ( mühlik, kazalı, kötü ) olmadIğı da ( dahi, bile ) belirtildi. Uğur böceği sürüleri sahildeki araç ve çadırları kuşattı. Açık pencerelerden evlerin içine de sızdı.

Biyolog Thomas Büchner, uğur böceklerinin stres altında insanları ısırabileceklerini belirterek, bunun tehlikeli olmadığını, ancak pis bir ortamdan gelmesi durumunda ( yerinde ) deride kaşınmalara neden olabileceğini vurguladı.

Kuşlar genelde böceklerle besleniyor ancak uğur böcekleri gövdelerinde barındırdıkları kimyasal bir ( sadece, müşterek, yek ) sıvı nedeniyle kuşların tercih ettiği bir besin değil. Bu nedenle uğur böceklerinin doğal yollardan ölmeleri bekleniyor. Bir uğur böceğinin en ( genişlik, arz, işaret ) fazla ( çokça, lüks, okkalı ) bir yıl yaşadığı belirtiliyor.

"Vücudumu herkes seksi buluyor"

ABD'li sinema ( beyaz perde, yedinci sanat ) oyuncusu Eva Mendes'in başı, kıyafetleriyle dertte! Yuvarlak hatlarına uygun ( yarar, yaraşıklı, amelî ) kıyafetler bulmakta güçlük çektiğini söyleyen Mendes "Hatlarımı herkes ( el âlem, millet, dünya ) seksi buluyor, ancak benim gibi vücudu olan ( hasıl, vaki, kâin ) kadınlar için giysi ( urba, libas, giyit ) üretmiyorlar" dedi. 35 yaşındaki yıldız, kıyafet seçerken binbir güçlük çektiğini vurgularken, bazı giysilerin üzerinde önce iyi durduğunu ancak ( fakat, yalnızca, dar ) vücut yapısı sebebiyle ( yüz, cihetiyle, sayesinde ) sonradan ( bilahare, muahharen ) bozulduğunu belirtti. Seksi oyuncu ( hileci, aktris, aktör ) "Güzel vücuda sahip olmanın bedeli bu olsa gerek" dedi.

Sabah

Barıştılar

Deniz Akkaya ile eski sevgilisi Efe Önbilgin barıştı. Akkaya, Önbilgin ile 4 ay önce ayrılmış, kısa süre sonra da Akkaya hamile ( gebe, iki canlı ) olduğunu açıklamıştı.

Önbilgin başka isimlerle anılırken “Sevgilim var. Deniz ile bir daha ( elan, henüz ) birlikte olmamız imkânsız” derken Akkaya da her şartta bebeğini doğuracağını açıklamıştı. Ancak sonuçta 4 ay ( kamer ) önce ayrılan çift barıştı ve şimdi birlikte tatil yapıyor. Önceki gün Bodrum’daki Xuma Beach’te birlikte yemek yiyen ikili, daha sonra da yatla açıldı.

GAZETE HABERTÜRK-HAKAN YAĞCI


50 bin Türk evine döndü

Türk müteahhitlik firmalarının da yoğun iş yaptığı sektörde projelerin yüzde 80’i donduruldu. İşlerin ne zaman açılacağı ile ilgili bir öngörüde bulunmak ( mevcut olmak, gezmek, çıkmak ) da ( bile, dahi ) zor. Ağustos 2008’den bu yana, 50 binden fazla Türk inşaat işçisi de evlerine dönmek zorunda kaldı. Rusya’da milyar dolarlık işler yürüten yaklaşık 250 Türk inşaat firması da beklemede. Rusya Müteaahitler Birliği Başkanı Vladimir Yakovlev, projelerin yüzde 80’inin dondurulduğunu açıkladı.

EN BÜYÜK SORUN TİCARİ İNŞAATTA

Özellikle konut talebinde hızlı bir düşüş olduğuna işaret eden yetkili ‘Bankalar mortgage faiz oranlarını yükseltti. Çoğu zaman kredi bulmak mümkün olmuyor’ dedi. Kamuya ait sosyal tesis, hastane, eğitim ve diğer alt yapı inşaatları ile ilgili sorun yaşanmadığına dikkat çeken Yakovlev, en büyük sorunun ticari inşaatlarla ilgili ( alakadar, müntesip, ait ) olduğunu kaydetti. Başkan, izinlerin alınması ve hukuki süreçlerin hızlandırılması durumunda ( yerinde ) maliyetlerin yüzde 20-40 arasında düşürülebileceğini kaydetti.

Bürokrasi maliyeti artırıyor


İnşaata başlayabilmek için gerekli evrakların hazırlanması ile ilgili sürecin çok uzun olduğuna değinen Yakovlev ‘Rusya’da bu süreci tamamlamak için ortalama 702 gün harcıyoruz. Bu ABD’de 40 gün. Yani bizden 17.5 kat daha kısa bir süre. Avrupa Birliği ülkeleri için de bu zaman en fazla 80 güne çıkabiliyor’ dedi. Mevcut krize rağmen sektörün önünün açık olduğunu kaydeden başkan, süreçlerin kolaylaştırılması ve hazırlanan evraklarla ilgili masrafların düzenlenmesini istedi. Başkan, inşaatlarla ilgili ( müntesip, ilişkin, müteallik ) de, yöneticilerin iptal yetkilerinin olmasının sıkıntı oluşturduğunu kaydetti.

En cazip 3G kampanyaları

3G ile mobil hızlı internet devrimi başladı. Operatörler ses servisinden sonra mobil hızlı internet servisinde de rekabet edecek. Turkcell 9.38 TL, Vodafone 5 TL, Avea 8 TL'ye 100 MB interneti cebe ( silah, zırh ) taşıyor. Bilgisayardan 3G internet kullanmak için paket satın almak gerekiyor. Ayrıca ayda 5 TL'ye mobil televizyon cebe giriyor. Mobil hızlı internet yazlık sahil kasabalarına kadar inerken operatörler 3G fiyat tarifelerini açıkladı. 3G şebekesinden cep telefonu ile internete bağlanan Turkcell kontörlü abonelere yönelik yüzde 5'lik vergi kesintili özel tarifesini açıklayan tek operatör oldu.

VODAFONE 'LİMİTSİZ' DEDİ

Vodafone limitsiz ve fatura aşımına göre hızı düşüren özel tarafesi ile dikkat çekti. Avea da bedava WiFi kampanyası ile öne çıkmaya çalıştı. Sabah gazetesinden Timur Sırt'ın haberine göre, bütün operatörler 1GB ile 8 GB arasında farklı tarifeler belirlerken Vodafone Limitsiz kullanmak ( sarf etmek, takmak, içmek ) isteyenler için "Fatura Stop" dedi. Vodafone bu servisinde günlük 35 kontör 5 TL'ye, aylık paketlerde 700 kontör 100 TL karşılığında sınırsız internet kullanımı sunuyor. Turkcell, Vodafone ve Avea aboneler 24 ay kullanım kontratı imzalarsa ücretsiz USB modem ve bedava data paketlerini de kullanıma sunuyor. Görüntülü konuşma ücreti Avea'da dakikası 10 Krş olurken, Turkcell ve Vodafone abonelerin kullanmakta oldukları tarifeden görüntülü konuşturmaya devam edecek. LİG TV'den haber kanallarına televizyon kanalları aylık 5 TL'ye cebe giriyor.

MOBİL TV CEPTE

Böylece haber izlemenin yanı sıra maçlar da cep telefonu ekranına hızla akacak. Avea, Vodafone ve Turkcell mobil televizyonu cep telefonuna taşırken içerikte farklılaşmaya çalışıyor. Turkcell 299 TL'ye Nokia 3120 ve 1 ay mobil TV paketini ücretsiz olarak kullanıma sunuyor.

Vodafone'da "Fatura Stop" edince hız düşüyor
Sınırsız mobil internet paketi sunan Vodafone, aylık 100 TL/ 700 kontör aboneliğe Fatura Stop diyor. Yine günde 5TL'ye Fatura Stop aboneliği kullanılıyor. Aboneler Fatura Stop sınırı aşınca hız otomatik olarak düşüyor. İnternet kullanımı devam ediyor.

Ucuz 3G uyumlu ( mevzun, ahenkli ) cepler geliyor
BİLGİSAYARDAN internet kullanan faturalı aboneler için her operatörün farklı kapasite ve fiyatları var. Turkcell 1 GB pakete 29 TL, Vodafone 30 TL alıyor. Avea ise 2GB için 35 TL ücret alıyor. Faturasız aboneler için Turkcell farklı bir kontör çıkıyor. Cep telefonu yenileyecek aboneler de unutulmuyor. 3G uyumlu ucuz telefon paketleri Turkcell 299 TL'ye Nokia 3120, Vodafone 269 TL'ye Sony Ericsson G502 abonelere sunuluyor. Avea'a yaklaşık 300 TL'ye yeni 3G telefonunu bayilerde vitrine çıkıyor.
3G HAKKINDA MERAK EDİLENLER

* Kurumsal hatlar için özel 3G internet tarifesi var mı? Evet, kurumsal hatlar için her operatörün özel tarifeleri olacak. Tıpkı toplu SMS gibi toplu video gönderimi yapılabilecek. Ayrıca kullanıcı başına özel kota ve cihazlar verilebilecek.
* 3G internet ( genel ağ ) bağlantısında minimum hız garantisi var mı? Kullanıcı sayısı kontrolü olmadığından hız garantisi olanaksız. ADSL'de olduğu gibi ( kabilinden, üzere, kabil ) kullanıcı sayısını hattın sahibi belirleyemiyor. Aynı istasyonu paylaşan aboneler bant genişliğini paylaşıyor. Buna bağlı olarak hız belirleniyor.
* 3G bağlantısı için evde birden fazla kişi kullanabilir mi? Eğer bulunduğunuz bölgede 3N sinyali varsa ve kalitesi yeterliyse modem ve 3N istasyonlarıyla bağlantıyı paylaşabiliyorsunuz. Ancak kullanıcı sayısını kontrol etmeniz mobil ortamda olanaksız olduğunu unutmayın.
* 3G için telefona bir program yüklemeye gerek var mı? Hayır 3G için talepte bulunduğunuz an cep telefonuna bir program ( yetişek, izlence ) yüklenmiyor. Bu yüzden kullanacağınız telefona özel bir yazılım yüklemeye gerek kalmıyor.
* Mevcut dizüstü bilgisayarımı kullanırken 3G mobil internet hizmetini nasıl kullanırım? Dizüstü bilgisayarınıza USB girişinden bağlanan modem kullanabilirsiniz. Bu USB modemleri operatörler kampanya dahilinde satıyor.

 

 

Petrol fiyatları 1 günde 5.7 dolar düştü

New York borsasından işlem gören batı Teksas türü petrolün varilinde yüzde 5,77 düşüş yaşandı. Kriz öncesi 147 doları gören petrol ( yer yağı ) 30 dolarlar seviyesine gerilemişti. Rusya 2010 bütçesinde petrol varil fiyatını 40 dolar olarak öngörüyor.

Petrol fiyatlarında yaşanan ani ( birdenbire, ansızın ) düşüş, Rusya borsasını ve ruble dolar dengesini olumsuz etkiledi. 77 kapek değer kazanan dolar 31,41 rubleden işlem görmeye başladı. Dolar bazlı RTS indeksi yüzde 2,8 değer kaybederek 973 puana gerilerken, ruble bazlı MICEX indeksi ise yüzde 1,5'lik düşüşle 986 puana indi.

Petrol 20-30 dolar seviyesine gerileyebilir

Invest Fond ve Templetion yatırım grubu başkanı Mark Mobius, petrol varil fiyatlarının kısa vadede dalgalanmaya devam ( bitmeme, ek, parça ) edeceği, 20-30 dolarlara gerileyebileceğini öngördü. Mobius'a göre uzun vadede yeniden 70 dolar seviyesine çıkabilir.
Rublede önümüzdeki dönem sert düşüşler beklemediğini kaydeden Mobius, "Ancak dolar karşısından ikinci yarı yılda kayıp yaşaması beklenebilir." dedi. Rusya'da 2 milyar ( bilyon ) dolarlık yatırımları bulunan şirket, iki ( dü ) yıl içinde 10 milyar dolarlık daha ( elan, henüz ) yatırım yapmayı planlıyor.

CİHAN

 

İlk neşter sağlık harcamlarına atıldı

Eylül ayından itibaren yılın son çeyreğine ilişkin kamunun mal ve hizmet alımlarının durdurulması planlanıyor.  Zaman gazetesinin haberine göre, üç aylık sürede 2,5 milyar lirayı bulacak tasarrufta akaryakıt gibi mecburi ( zorunlu ) harcamalar ise kapsam dışı tutulacak. İlaçta yeni fiyatlandırma sistemi üzerinde durulurken, eşdeğer ilaçlarda indirim gündemde. Buna göre jenerik ilacın fiyatının orijinalinin yüzde 85'i kadar olabileceğine yönelik sınırın yüzde 65'e çekilmesi üzerinde duruluyor. Uygulamanın faaliyete geçirilmesi halinde 10 liraya satılan orijinal ilacın eşdeğerinin fiyatı 8,5 lira yerine 6,5 lirayı geçemeyecek.

Kamu harcamalarında yıl sonuna kadar fazla bir tasarruf beklenmezken, bu kalemdeki kesintinin 2010 yılında yapılacağı ifade ediliyor. Yataklı hastalardan katkı payı alınmasını masaya yatıran ekonomi ( iktisat, tutum ) yönetimi, özürlülere yönelik eğitim ve diğer harcamaların kapsamının daraltılması üzerinde de duruyor. Bu yıl bu kalemdeki harcamaların tutarı 1,6 milyar TL iken 2010'da rakamın 2 milyar lirayı bulacağı tahmin ediliyor. Yıllardır özürlülere yönelik harcamaların kısılması talebinde bulunduklarını aktaran Maliye yetkilileri, "Ancak bu konuda Sayın Başbakan'ın ikna edilmesi gerekiyor. Bu kalemde tasarruf zorunlu hale geldi. Yıl başında 180-200 bin kişilik talep oluyor. Rakam yıl sonunda 230-250 bine çıkıyor." dedi.

Maliye'nin 2010 yılına ilişkin bütçe hazırlığı başlarken, Orta Vadeli Program'a da son şekli veriliyor. 2009 Merkezî Yönetim Bütçesi açıklarının beklentilerin üzerinde gerçekleşeceğinin ortaya çıkması, ekonomi yönetimini yeni ( cedit, bilinmeyen, bakir ) arayışlara yöneltmişti. Son bir buçuk ay içerisinde yapılan zamların ardından kısa dönemde gelir artırıcı yeni tedbirler üzerinde durulmuyor. Bu çerçevede Motorlu Taşıtlar Vergisi'nde tutarların artmasının söz konusu olmadığı, aynı şekilde taşıt sahiplerinden ek ( ulama, ilave, devam ) Motorlu Taşıtlar Vergisi, gayrimenkulü olanlardan da ek Emlak Vergisi alınmasının düşünülmediği ifade ediliyor.

ALTI AYLIK AÇIK 23,2 MİLYAR TL

Hükümetin yeni kemer sıkma planının perde arkasında bütçe açığındaki artış yatıyor. Merkezî Yönetim Bütçesi, yılın ilk altı ayında 23 milyar 205 milyon lira açık vermiş durumda. Sadece haziran ayındaki açık ise 2,5 milyar TL. 2009 yılının ilk yarısında bütçe harcamaları 124 milyar 831 milyon lira, bütçe gelirleri ise 101 milyar 626 milyon lira ( teklik, liralık ) olarak gerçekleşti. Bu yılın ilk yarısında bütçe gelirlerinde ise geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 0,9'luk düşüş sağlandı. 2008'in Ocak-Haziran döneminde 102 milyar 506 milyon lira olan bütçe gelirleri, bu yıl 101 milyar 626 milyon liraya yükseldi. 248 milyar 758 milyon lira olan 2009 yıl sonu merkezî yönetim bütçe gelir hedefinin yüzde 40,9'unun, ocak-haziran ayında tahsil edildiği görüldü. Aynı dönemde vergi gelirlerinde yüzde 4,4'lük bir azalma meydana geldi. 2008'in ilk 6 ayında 82 milyar 752 milyon lira vergi toplanırken, bu rakam bu yıl 79 milyar ( bilyon ) 83 milyon lira oldu. 6 aylık dönemde yıl sonu bütçe hedefinin yüzde 39,1'i oranında vergi tahsil edildi.

3G için geri saydı

Türkiye'yi görüntülü konuşmanın yanı sıra 'cep'ten internet ve televizyon imkânıyla buluşturan 3. Nesil (3G) uygulaması gece yarısı itibarıyla başladı. GSM sektörünün lider koltuğunda oturan Turkcell'in Genel Müdürü Süreyya Ciliv, sektörde önemli gelişmelere yol ( yöntem, muamele, tarik ) açacak yeni nesil uygulamalarının resmen hizmete sunulmaya başlandığı ilk dakikaları şirketlerinin Kartal'daki 'Teknik Üssü'nde çalışanlarıyla birlikte karşıladı.
Dün akşam Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Antalya'da 3G üzerinden televizyonda canlı yayına bağlandığı saatlerde yanında bulunan Turkcell Genel Müdürü Süreyya Ciliv, Türkiye'nin 3. Nesil iletişime geçtiği dakikaları şirketinin Kartal'daki teknik merkezindeki dev ekrandan takip etti. Sadece Cihan'ın görüntülemeyi başardığı gecede büyük coşku yaşayan Ciliv, kurmay ekibi ve teknik merkez çalışanları, 3. Nesil iletişimin başlama anını 10'dan geri ( gelişememiş, mazi, anlayışsız ) sayarak geçirdi.
Alkışlarla 3G'li saatleri karşılayan ekibine kısa bir teşekkür konuşması yapan Süreyya Ciliv, sözlerine, "3G'li yeni dönemin Turkcell'i yaşamın ilk dakikalarındayız. Hepimize hayırlı olsun." diyerek başladı. Çok kısa bir süre içinde en yaygın kapsama alanına ulaştıklarını vurgulayan Ciliv, bu sebeple bütün çalışanlarını kutladı. 3. Nesil iletişim ile daha da iddialı hale geldiklerini kaydeden Turkcell'in genel müdürü, "Çok daha kaliteli gelişmiş networku kurmaya başladık, devam ediyoruz. GSM'de olduğu gibi çok süper hale getirdik." dedi.
3. Nesil iletişimin hem sosyal hem ekonomik açıdan Türkiye için çok faydalı olacağına işaret eden ( fail ) Süreyya Ciliv, "Milletimize hayırlı olsun. Bu kadar büyük bir ( sadece, ancak, bir kez ) farkı ülkemiz için yaratmak bize nasip oldu." ifadelerini kullandı.
Turkcell Genel Müdürü Süreyya Ciliv, çalışanlarına teşekkür konuşmasını yaparken duvardaki dev ekranda 3G hizmetinden faydalanan Turkcell abonelerinin rakamları, Turkiye geneli için 6600'ü, İstanbul için 2990'ı gösteriyordu. Ciliv, çalışanlarına konuşmasının ardından Cihan'ın mikrofonlarına duygularını, "Sabahın 1'i. 3G'li ilk dakikalarımız. Yeni teknolojiler Türkiye'de insanımızın potansiyelini yeni noktalara çıkarmada çok faydalı ve çok önemli." şeklinde ifade etti.

CİHAN

Sigara 10 TL olacak

19 Temmuz’dan itibaren sigara içecek alan bulmakta zorlanan tiryakiler, eylül ayından itibaren sigaraya ulaşma konusunda büyük zorluklar yaşayacak. Star gazetesinin haberine göre, Sağlık Bakanlığı ile Maliye Bakanlığı sigara fiyatlarının Avrupa Birliği’nde olduğu gibi ortalama 10 TL’ye çıkarılması için çalışma başlattı. Dünya Sağlık Örgütü’nün de destek verdiği çalışma kapsamında her bir paketten elde edilecek gelirin 1 TL’si Sağlık Bakanlığı’na aktarılacak. Hükümet, sigaraya karşı başlattığı mücadeleyi, artarak devam ettirme kararı aldı. Sigara karşıtlığı ile bilinen ve çevresindekilere sigarayı bırakmayı telkin eden Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın onayıyla başlatılan çalışmaya göre, sigara fiyatları ikiye katlanacak. Avrupa Birliği ve ABD’deki gibi sigara fiyatları, ortalama 10 TL düzeyine çekilecek.

EN UCUZ SİGARANIN FİYATI 8 LİRA

Şu anda piyasada fiyatı 2.5-3.5 TL arasında olan sigaralara yüzde 75’e varan oranda zam yapılacak. Ayrıca her sigara paketine Sağlık Bakanlığı payı olarak 1 TL ek zam konulacak. Böylece en ucuz sigaraların fiyatı 7-8 TL’yi bulacak. Dünya Sağlık Örgütü’nün Tütünle Mücadele Türkiye Sorumlusu Toker Ergüder, Dünya Sağlık Örgütü olarak, bu projeyi Sağlık Bakanlığı’na sunduklarını açıkladı. star’a konuşan Ergüder, aynı projeyi başka ülkelerde de ( bile, dahi ) uygulamaya koyduklarını belirterek, ‘Sigaraya yapılan zamların, sigarayı bırakma kararı üzerinde önemli etkileri var. Araştırmalarımıza göre sigaraya yapılan yüzde 10 oranındaki zam, yetişkin tiryakilerde yüzde 4, gençlerde ise yüzde 8’e varan oranlarda sigarayı bıraktırıyor’ diye konuştu.

Yılda 100 bin kişi tütünden ölüyor

Toker Ergüder ‘Türkiye’de her yıl ortalama 430 bin kişi ölüyor. Yaklaşık 100 binini sigara sebepli hastalıklara bağlı ölümler teşkil ediyor. Henüz biz Türkiye’de sigara kaynaklı salgın ölümleri görmedik. Türkiye’de sigara salgını, yabancı sigara firmalarının Türkiye’ye girmesi ile 1990’lı yıllarda başladı, sigara ile ölüm arasında 15-20 yıl var, 2015 yılından sonra ( ileri, bilahare, ahir ) Türkiye’de sigara kaynaklı salgın ölümler görülecek. Akciğer kanserleri daha da artacak, kalp krizleri artacak’ diye konuştu. Tüm kapalı alanları kapsayacak şekilde genişleyen sigara yasağının, sigarayı bırakma konusunda önemli neticeler vereceğini söyleyen Ergüder ‘Yapılan en son çalışmada 2008 yılında sigarayı bırakanların oranı yüzde 7’ye çıktı. Son uygulamayla birlikte Türkiye’de her yıl sigara içenlerin oranında yüzde 2-3 oranında azalma bekliyoruz. Türkiye’de 17 milyon kişi sigara içiyor, yüzde 7’si, yaklaşık 1 milyon kişi son bir yılda sigarayı bırakmış’ dedi.

Her sigara paketinin 1 lirası Sağlık Bakanlığı’na gidecek

Her bir paketten elde edilecek gelirin 1 TL’si Sağlık Bakanlığı’na aktarılacak. Böylece Bakanlık, sigaraya bağlı hastalıkların tedavisi için kaynağı yine tiryakilerden temin edecek. Türkiye’de yılda 5 milyar paket sigara tüketildiği dikkate alındığında devlet, sigara ile mücadelede önemli bir gelire sahip olacak. Sağlık Bakanlığı bütçesinin yarısına tekabül eden ( fail ) bu gelir, sigara tüketimini düşürme amaçlı kampanyalarda da kullanılacak.

Asıl hedef ucuz markalar

Toker Ergüder, sigara fiyatlarına yapılan düşük oranlı zamların, 2.5- 3 TL bandındaki çok tüketilen sigara markalarına sınırlı olarak yansıdığını belirterek ‘Tiryakilerin çoğunluğu ucuz sigaraları tüketiyor. Bizim hedef kitlemiz de bu ucuz sigara tüketenler. Ayrıca, pahalı sigara tüketenler, gelen zamdan ekonomik olarak durumları iyi olduğu için etkilenmiyor’ dedi.

Renault zarar açıkladı

Renault, ekonomik krizin küresel oto satışlarında ''serbest düşüşe'' yol ( hız, uğur, muamele ) açması nedeniyle bu yılın ilk yarısında 2,71 milyar avro zarar ettiğini açıkladı. Renault, geçen yıl aynı dönemde 1,58 milyar avro kar etmişti.

Şirket, aynı dönemde gelirlerinin de 23,7 milyar ( bilyon ) avrodan 15,99 milyar dolara gerilediğini belirtti.

Araç satışları ikinci çeyrekte ilk çeyreğe göre hızla geriledi.

AA

Türkiye-Gürcistan elektrik iletim anlaşması yaptı

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, Türkiye ile Gürcistan arasında 1000 megavat kapasiteli ''Borçka-Ahıska' elektrik iletim hattının kurulacağını bildirdi.

Türkiye ile Gürcistan arasında elektrik iletim hattı yapım anlaşması, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı toplantı salonunda düzenlenen bir törenle imzalandı.

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, burada yaptığı açıklamada, Türkiye ile Gürcistan arasında elektrik konusunda bir süre önce başlayan görüşmelerin, anlaşma safhasına geldiğini belirtirken, anlaşmanın Türkiye ile Gürcistan elektrik sisteminin 400 kilovoltta (kv) bağlanmasıyla alakalı iletim hattına dönük olduğunu ifade etti.

Hattın uzunluğunun 130 kilometresi Türkiye'de, 25 kilometresi de Gürcistan'da olmak ( tutulmak, olgunlaşmak, sarhoş olmak ) üzere toplam 155 kilometre olduğunu bildiren Yıldız, hattın kapasitesinin ise bin megavat olduğunu kaydetti.

Hattın her iki yönlü olarak Gürcistan'dan Türkiye'ye, Türkiye'den Gürcistan'a elektrik iletimi şeklinde olacağını anlatan Yıldız, yatırım tutarının da 140 milyon doları bulduğunu ve herkesin kendi ülkesindeki yatırımdan sorumlu olacağını söyledi.

İletim hattı projesinin 2012 yılında bitmesini hedeflediklerini bildiren Yıldız, hattın kamu eliyle yapılacağını ifade etti.

Yıldız, ''bu aynı zamanda enterkonnektif sistemin birleşmesi değil aynı zamanda doğal gaz ve petrol boru hatları gibi ( kadar, kabilinden, üzere ) bir barış hattıdır, enerjinin artık böyle bir misyon üstlendiğini biliyoruz'' diye konuştu.

Türkiye elektrik sisteminin Avrupa Elektrik İletimi Enterkonnekte Birliği'ne (UCTE) uyum çalışmalarının hemen hemen sona geldiğini belirten Yıldız, ''Yani hem Avrupa ile senkron hem de Gürcistan başta olmak üzere Kafkas ülkeleriyle asenkron bir ( ancak, benzer, sadece ) çalışmayı komple bir havuz haline getirebilmeye dönük güzel bir noktaya gelmiş bulunuyoruz'' dedi.

GÜRCİSTAN ENERJİ BAKANI 

Gürcistan Enerji Bakanı Alexander Khetaguri de söz konusu hattı inşa ettikten sonra iki ülkenin yeni ( bakir, tanınmayan, gıcır ) bir aşamaya geleceğini söyledi.

Bugüne kadar Türkiye ile Gürcistan arasında Bakü-Tiflis-Ceyhan ve Bakü-Tiflis-Erzurum projeleri olmak üzere bir doğal gaz, bir de petrol hattı projesi bulunduğunu hatırlatan Khetaguri, yapılan anlaşmayla bu iki büyük projeye ''Borçka-Ahıska'' iletim hattı projesinin ekleneceğini ifade etti.

Bu hat sayesinde Gürcistan'da üretilen fazla elektriğin Türkiye'ye ve Türkiye üzerinden Avrupa'ya transit edileceğini anlatan Khetaguri, bunun dışında diğer ülkelerden Hazar bölgesi çevresinden, Azerbaycan'dan fazla elektriğin ihracatının da yapılabileceğine dikkati çekti.

Türkiye-Gürcistan arasında elektrik alanında çok iyi işbirliklerinin olduğunu belirten Khetaguri, iki ülke arasındaki bu ilişkilerin daha da gelişmesini arzu ettiklerini ifade etti.

Konuşmaların ardından Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Yıldız ile Gürcistan Enerji Bakanı Alexander Khetaguri, Türkiye-Gürcistan ''Borçka-Ahıska Elektrik İletim Hattı Yapım Anlaşmasına'' imza koydu.

SORULAR 

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Yıldız, daha sonra gazetecilerin çeşitli konulardaki sorularını yanıtladı.

Bir gazetecinin İran doğal gazını Türkiye üzerinden transit boru hattıyla Almanya başta olmak üzere Avrupa'ya taşıyacak bir şirketin kurulduğuna dönük haberleri hatırlatması üzerine Bakan Yıldız, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığına henüz bu konuyla ilgili bir müracaat olmadığını, müracaat durumunda bu konuyu değerlendireceklerini belirtti. Bakan Yıldız, konuya ilişkin şunları söyledi:

''AB ülkelerinin doğal gaz tedariki ile alakalı gerek ( lüzum, icap, lüzumlu ) Rusya'dan gerekse diğer kaynak ülkelerinden gazını tedarik edebilmesine dönük farklı girişimleri olabileceğini daha önce kamuoyuna söylemiştim. Bunlar arasında Nabucco'yu konuşurken, (Nabucco'nun kaynak ülkeleri arasında İran olabilir mi?) diye sorulmuştu. Ben de bu ticari konudur, eğer ticari şartlar oluşması halinde, projenin fizıbl olabilmesi halinde, yani şartların yerine gelmek kaydıyla rahatlıkla İran gazının da kullanılabileceğini söylemiştim.

Şu anda Enerji Bakanlığına bu tür bir ( benzer, birleşik, bir kez ) müracaat benim önüme gelmedi. Ama biliyorsunuz Güney Pars sahalarındaki çıkacak kaynakların Türkiye üzerinden transit geçişiyle alakalı İran'da bir mutabakat zaptı imzalamıştık. Bu konuda Türkiye'nin ülke çıkarlarını, menfaatlerini gözettiğini, uygun olması halinde bu transit geçiş hattını verebileceğini ifade etmiştim. Bu açıdan özel sektörün ya da kamunun bu konuda girişimleri biz de dikkatle izliyoruz ve değerlendireceğiz.''

İRAN İLE DOĞAL GAZ GÖRÜŞMELERİ 

TPAO'nun İran ile doğal gaz görüşmelerine ilişkin bir soru ( istifham, sual ) üzerine de Bakan Yıldız, İran ile Kasım ayı ortalarında bir mutabakat zaptının imzalandığını hatırlattı.

Yıldız, bu mutabakat zaptına göre, ''TPAO'nun Güney Pars sahalarında kendilerinde tahsis edilen arazilerde 12 aylık bir arama faaliyetleri ve projenin ne kadar fizibl olduğuyla alakalı sonuç noktasında raporun oluşturulması ve işletmeciliğe yönelik, oradaki gaz ( kavara, gaz lambası, tül ) kaynaklarına ulaşım ile ilgili inşaat süresi'' şeklinde bir periyot bulunduğunu bildirdi.

Bakan Yıldız, söz konusu anlaşmada ''Türkmenistan'dan gelebilecek gazın İran üzerinden geçişine, İran müsaade eder, İran'dan çıkabilecek gaz kaynaklarının Avrupa'ya geçişine Türkiye müsaade eder ve üçüncü olarak da İrandaki gaz kaynaklarının belli bir hukuk çerçevesinde çıkartılıp Türkiye ve Türkiye üzerinden Avrupa'da kullanılabilecek gaz ( doğal gaz, tül, kavara ) tüketimiyle alakalı çalışmalar raporlanır'' şeklinde üç temel noktası bulunduğunu belirtti.

İran ile bir görüşme takvimi bulunup bulunmadığına ilişkin bir ( birleşik, benzer, yeksan ) soru üzerine de Bakan Yıldız, ''bu ay içerisinde biraraya gelmeyeceğiz. Şu anda programımızda yok'' şeklinde yanıt verdi.

AA

"Cem facebook'ta" ihbarı ortalığı karıştırdı

Münevver Karabulut’la ilgili yazılı ve görsel basında yayımlanan haberleri yakından takip edip, katil zanlısı olarak ( namına ) aranan Cem Garipoğlu’na hayran olan liseli bir genç kız, internette ‘Cem taklidi’ yapınca emniyet güçleri tarafından geniş çaplı bir operasyon ( dizi eylem, harekât, ameliyat ) yapılmasına neden oldu.

Balıkesir’in Edremit ilçesinde yaşayan bir genç kız, sosyal arkadaşlık sitesi Facebook’ta Münevver Karabulut adıyla kendisine bir sayfa açtı ve hem Münevver’in, hem de Cem’in arkadaşlarıyla bağlantıya geçmeyi başardı.
Arkadaş listesindeki kişilerle sanki Cem’miş gibi konuşmaya başlayan genç kız hemen dikkat çekti. Kendisine küfreden ya da kızan olursa, “Münevver’i öldürdüm, seni de öldürürüm” gibi yanıtlar veren genç kızın, gazete ve TV haberlerinden her türlü ayrıntıyı öğrendiği, Münevver’in yakın arkadaşlarını bile şaşırtıp kendisine inandırdığı anlaşıldı.

Münevver’in arkadaşlarının İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne “Cem Garipoğlu facebook’ta” diyerek ihbarda bulunması üzerine gerçek ortaya çıktı.

Emniyet güçleri, facebook üzerinden yer ( önem, arazi, konum ) tespiti yapılamayınca, uzun uğraşlar sonucunda Münevver isimli kullanıcının bilgisayarının IP numarasını tespit etti. Adres Balıkesir Edremit’te çıktı. Burada Garipoğlu ailesine ait fabrikaların bulunması şüpheleri artırdı. İstanbul ve Balıkesir emniyet personeli, bulunan adrese geniş çaplı bir ( aynı, müşterek, birleşik ) operasyon düzenledi.

Bir sabah kendi halinde yaşayan ve kızının yaptıklarından haberi olmayan anne ve baba, onlarca polis aracının evin etrafı sardığını görünce şoke oldu.

Sorgusunda her şeyi itiraf etti

Genç kız götürüldüğü savcılıktaki sorgusunda her şeyi itiraf etti. Savcının kendisine “Niye yaptın?” diye sorması üzerine de “Herkes Münevver’i tutuyor, oysa Cem haklıydı” deyince, savcı “Kamuoyunu ve resmi kurumları yanıltmak” suçuyla dava açılması talebiyle kızı mahkemeye sevk etti.
Cem Garipoğlu’nun sanal alemde çok fazla hayranı olduğunu öğrenilirken, internet ortamında Cem’e yönelik birçok “fan sitesi” kurulduğu da belirtildi.

'Resesyonun sonunun başlangıcını görüyoruz'

ABD Başkanı Barack Obama, ülkesinin "resesyonun sonunun başlangıcını" görüyor olabileceğini söyledi.

Obama, Kuzey Carolina'daki Raleigh şehrindeki bir toplantıda yaptığı konuşmada, "Piyasaların yükseldiğini ve mali sistemin artık çökmenin eşiğinde olmadığını" belirterek, iş kayıplarının 6 ay önce göreve geldiği dönemin yaklaşık yarısı seviyesinde olduğunu kaydetti.

Hükümetin Chrysler ve General Motors gibi ( üzere, kabil, kabilinden ) otomobil ( makine ) üreticilerini kurtarma paketlerini de savunan Obama, bu şirketlerin çökmesinin ekonomiyi yıkacağını söyledi.

Obama, "sonuçta yüzbinlerce işi kurtartık ve paramızı geri ( gelişememiş, mazi, sonuç ) almayı umuyoruz" diye konuştu.

AA

Honda araçlarını geri çağırıyor

Japonya'nın ikinci büyük otomotiv şirketi Honda, ABD'de Şubat 2007 ve Mayıs 2007 arasında meydana gelen ( mevrut ) 7 kazada, sürücü tarafında bozuk hava yastıklarından metal parçalarının koptuğunu açıkladı.

Honda Mayıs ayındaki kazada sürücü ölmesine rağmen, bu ölümcül kazadan hava yastığının sorumlu olup olmadığının bilinmediğini bildirdi.

Japonya Ulaştırma Bakanlığı, bozuk ( bozuk para, gergin, sakim ) hava yastığından fırlayan metal parçaların sürücünün boynunu deldiğini açıklarken, Honda, sürücünün hava yastığı kazasından mı ya da ( bile, dahi ) başka sebeplerden mi öldüğünün soruşturulduğunu belirtti.

Ulaştırma Bakanlığı Japonya'da bu tür kazalar olmadığını bildirdi. Ancak Honda, Honda'nın ''Civic'' ve ''Accord'' modellerinde kullanılan hava yastıkların aynısının ''Inspire'' ve ''Saber'' otomobillerde de kullanıldığı kaydedildi.

Honda ABD'de ''Civic'' ve ''Accord'' modellerinin de toplanacağını bildirdi, ancak kaç aracın toplanacağına ilişkin bilgi verilmedi.

 AA

Sapık komşu dehşeti

Komşusunun 13 yaşındaki kızını zorla kaçıran sabıkalı tecavüzcü, evde saatlerce işkence yaptı. Bayılan kıza tecavüz etmeye çalışan gözü dönmüş saldırgan eve yapılan baskınla yakalandı.

ANKARA Keçiören’deki tüyler ürperten olay, 25 Temmuz’da yaşandı. Hürriyet Gazetesi'nde yer alan habere göre, 2003’te “küçük yaşta çocuğa tecavüz” suçundan 4 yıl hapis cezası alan ve 2007’de cezaevinden tahliye edilen işsiz Adem G., komşusunun 13 yaşındaki kızı Y.E.’yi kandırıp yanına çağırdı, ardından bıçak zoruyla evine aldı.

Acıdan bayıldı

Kızın el ve ayaklarını bağlayan saldırgan, direnmeye çalışan çocuğu yumrukladı ve vücudunun çeşitli bölgelerini bıçakla kesti. Çığlıklar atarak Adem G.’den kurtulmaya çalışan kız, acıdan bayıldı. Saldırgan, bir süre sonra kendine gelen kıza işkenceyi sürdürdü. Adem G., çığlıklarını kesmek için ağzını bantladığı kıza tecavüz etmeye kalkıştı. Bu sırada ayaklarındaki ipleri çözen Y.E., pencereye doğru koşarak, “İmdat” diye bağırdı. Çevredeki vatandaşlar, yardım isteyen kızın çığlıkları üzerine durumu polise bildirdi. Kısa sürede eve gelen ( mevrut ) polisler Adem G.’yi gözaltına alırken, yarı baygın haldeki kızı elleri ve ayakları bağlı halde buldu. Hastaneye kaldırılan, vücudunda kesik izleri, yüzünde morluklar ve birçok darp izi bulunan Y.E.’nin tecavüze uğramadığı belirlendi.G. tutuklandı.

ABD'yi karıştıran Türk doktor

ABD’DE en büyük siyasi çekişme alanlarından kürtaj bir Türk doktorun araştırması nedeniyle yeniden fırtınalar kopardı. Tartışmanın fitilini ise Türkiye’nin meme kanseri konusunda en önde gelen uzmanlarından İstanbul Tıp Fakültesi ile Florence Nightingale Hastanesi doktoru Prof. Dr. Vahit Özmen’in araştırması yaktı. Özmen, İstanbul Tıp Fakültesi ve ABD’deki Magee Kadın Hastalıkları Hastanesi uzmanlarıyla birlikte yaptığı araştırma sonucu kürtaj olan kadınlarda meme kanseri riskinin yüzde 66 yükseldiğini öne sürdü. Araştırma sonuçları, dünyanın en prestijli bilim ( marifet, bilgi, fen ) dergilerinden World Journal of Surgical Oncology dergisi ile birçok bilimsel yayında yer aldı. Kürtaj karşıtı ABD medyası ve Katolik Haber Ajansı araştırmayı “Bakın gördünüz mü! Kürtaj olursanız meme kanserine davetiye çıkarırsınız” diye haberleştirince kıyamet koptu.

Liberal medya ise buna Özmen’i yalanlayarak yanıt verdi. Gazeteler Özmen’in araştırmada ‘hile’ yaptığını öne sürerken ABD’ nin önde gelen meme kanseri uzmanlarından New York Üniversitesi’nden Prof. Joel Brind ’in görüşlerine yer verdi. Brind “Özmen bu araştırmada ’kasıtlı seçim’ dediğimiz yöntemi kullanarak yanlış bir sonuca ulaşmış. Bu araştırmada sadece hastane ve kliniklerde yatan hastalar incelenmiş. Modern dünyada kadınlar kürtaj sonrası küçük rahatsızlıklar dışında hastaneye pek ( dayanıklı, sert, sağlam ) gitmiyor” yorumunu yaptı. Gazeteler de “Herhalde Türk doktor 2003’te yayınlanan ABD Ulusal Kanser Enstitüsü ve Dünya Sağlık Örgütü bildirilerinden haberdar ( bilgili, haberli ) değil” diye yazdı. DSÖ’ye ve ABD Kanser Enstitüsü’ nün geçmişteki araştırmaları kürtaj ile meme kanseri riski arasında hiçbir bağlantı olmadığını öne sürmüştü. Kürtaj karşıtı basın ise “İşlerine gelmeyince bilim adamlarını dürüst olmamakla suçluyorlar” diyerek Prof. Dr. Vahit Özmen’i savundu.

TÜRK DOKTOR ÖZMEN:

Bu araştırmayı 4 yılda yaptık

Prof. Vahit Özmen, VATAN’a konuştu: “Öncelikle kürtaj yaptırmak meme kanseri riskini yüzde 66 değil yüzde 53 artırıyor. Bu tartışma normal. Ancak biz Türk kadınları üzerinde araştırma yaptık. Bu tür araştırmaların sonuçları kesin ve katı değildir. Başka bir ülkede yapıldığında farklı sonuçlar çıkabilir. Ancak unu-tulmaması gereken bir konu var. Bu araştırma dünyanın en önemli dergilerinden World Journal of Surgical Oncology’de yayınlandı. Onlar bizim sonuçlarımızı inceledi ve yayınlandı. Bu araştırmayı 2002-2006 arasında İstanbul Üniversitesi Çapa Tıp Fakültesi’nde yaptık. Araştırmamız 3.659 kadın üzerinde yapıldı. Bu kadınlardan 1.492’si meme ( emcek, bicik, emcik ) kanseri hastasıydı. 2.167 kadın ise kontrol amaçlı gelen meme kanseri has- tası olmayanlardı. Bu iki grup arasındaki parametreleri karşılaştırdık.”

EN İYİ ARAŞTIRMA ÖDÜLÜ SAHİBİ

Meme kanseri konusunda yazı dizileri hazırlayan ve Türk basınının meme kanseri için en çok başvurduğu uzmanlardan olan Doktor Vahit Özmen, İstanbul Tıp Fakültesi’ni 1978 yılında birinci olarak bitirmiş. Özmen’in aralarında 2003 yılında aldığı VII. Ulusal Meme Hastalıkları En İyi Araştırma Ödülü ve “Meme Kanseri Erken Tanı ve Tarama Projesi” yle kazandığı 2008 Roche Grand Ödülü’nün de olduğu çok sayıda ödülü var.

3-G'ye ilk Başbakan bağlandı

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, üçüncü nesil görüntülü telefon teknolojisiyle ilgili, ''Böyle bir imkanı yakalamak ve teknolojinin böyle bir noktaya gelmesi, bu tür hasretlerimizi giderme noktasında atılmış bir adım olarak gerçekten dünyamızı çok daha zenginleştirecek'' dedi.

Başbakan Erdoğan, tatilini geçirdiği Antalya'dan, TRT Ana Haber Bülteni'ne katılarak, cep telefonundan, Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım ve Spiker Fulin Yıldırımkaya ile 3G teknolojisi aracılığıyla görüştü.

Yıldırımkaya, 3G teknolojisiyle yaptıkları ilk görüşmeyi Erdoğan ile gerçekleştirmekten onur duyduğunu söyledi. Yıldırımkaya'nın, ''Tatiliniz nasıl geçiyor?'' sorusu üzerine Başbakan Erdoğan, ''Gayet iyi, sakin... Bir taraftan çalışıyoruz, bir taraftan da ülkem için, milletim için, gerçekten bizleri çok memnun eden, biraz da gecikmiş olan böyle bir projenin hayata geçmiş olmasının zevkini milletçe TRT aracılığıyla tadıyoruz'' diye konuştu.

Teknolojik gelişmeleri sorumluluk makamında bulunması dolayısıyla yakından takip ettiğini dile getiren Erdoğan, ''Ama uygulamada yeni genç kuşak kadar hızlı değilim'' dedi.

3G teknolojisinin ilk adımını 2 yıl önce attıklarını hatırlatan Erdoğan, bu yıl itibariyle yeni nesil cep telefonu teknolojisini hayata geçirme fırsatı bulduklarını anlattı.

Erdoğan, 3G uygulamasıyla tüm bakanlarla görüntülü görüşme imkanı bulacağına işaret ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Bu görüşmeler esnasında, bana iletmeleri gereken bazı konular olabilir. Bu konuları görüntülü olarak iletmeleri gerektiğinde bunu mobil telefon aracılığıyla gerçekleştirme fırsatını bulacağım. Aynı zamanda, kendi yakınlarım, başta ailem olmak üzere eşim ve çocuklarımla bu tür görüşmeleri yaparak hasret giderme fırsatını bulacağım.

İnsanın o duygusunu, o hasreti gidermesi çok, çok farklı oluyor. Böyle bir imkanı yakalamak ve teknolojinin böyle bir noktaya gelmesi, bu tür hasretlerimizi giderme noktasında atılmış bir adım olarak gerçekten dünyamızı çok daha zenginleştirecek.''

Fulin Yıldırımkaya'nın, ''Konuştuğunuz kişiyi karşınızda görerek, konuşabileceğinizi hiç düşünür müydünüz?'' sorusunu Erdoğan, ''Doğrusu düşündüm dersem yalan olur'' diye yanıtladı.

-BAKAN YILDIRIM İLE GÖRÜŞTÜ-

Başbakan Erdoğan, Dikili'de bulunan Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım ile de cep telefonundan 3G aracılığıyla görüştü. Başbakan Erdoğan ile Bakan Yıldırım arasında şu diyalog geçti:

''- Yıldırım: Vatandaşlarla beraber şu anda 3. nesil görüntülü telefonunun ilk konuşmasını sizlerle gerçekleştiriyoruz.

- Erdoğan: Ben de bu başarıdan dolayı sizleri kutluyor, tebrik ediyorum. Bu başarıyı halkımızın arasında yaşamak bizleri ayrıca memnun ( mutlu, kıvançlı ) ediyor. Temenni ediyorum ki, bir an ( lahza, dakika, zihin ) önce halkımın elinde bu telefonlarla uzağı yakına getirmek, evine getirmek, bizim için iktidarımız için ayrı bir mutluluk kaynağı olacak. Ülkemize hayırlı olsun diyorum.

- Yıldırım: Sayın Başbakan, eskiden dostların, yakınların, akrabaların seslerini duyalım diye telefon ediyorduk. Artık devir değişti. Yeni nesil telefonlarda, artık sesini duyalım diye bir şey yok, yüzünü de göreceğiz, sesini de duyacağız. Bu teknolojinin yeni ( sıfır, dünkü, bilinmeyen ) bir kademesi... Sizin talimatlarınızla 2 yıl önce bunun çalışmalarını başlattık. 3 işletmemize lisans verdik. Bu lisanslardan Hazine'ye 2 katrilyonun üzerinde nakit girişi sağladık. Bu geceden itibaren de yurdun pek çok yerinde 3. nesil görüntülü telefon hizmeti fiilen verilmeye başlayacak. Bu, telefondan daha fazla bir şey. Bu, aynı zamanda yanınızda sizin bilgisayarınız, internete girmek için yardımcınız, yani yurt içinde ve yurt dışında işlerini rahatlıkla gerçekleştirebilecek.

- Erdoğan: Tabii, aynı zamanda hızlı olarak.

- Yıldırım: Evdeki, okullardaki ADSL neyse, Hakkari'deki, Sinop'taki, Dikili'de ne varsa, yurdun her köşesinde bilgi iletişimi, canlı yayınlar, canlı spor karşılaşmaları, videolar, interaktif görüşmeler, hep bu telefon üzerinden yapılabilecek. Haber almak için haber kuşağını beklemek gerekmeyecek. Yurdun her köşesinde, dünyanın her tarafında görüntülü telefonlarla haber alınabilecek.

- Erdoğan: Artık annelerimizi, babalarımızı, eşimizi, çocuğumuzu, torunlarımızı tüm akrabalarımızı, arkadaşlarımızı buralarda göreceğiz ve onlarla hasret giderebileceğiz.

- Yıldırım: Biliyorum ki, torunlarınızı çok görme fırsatınız olmuyor. Bu teknoloji, ona imkan verecek. İnşallah ofisinizden veya bulunduğunuz yerden bağlanarak bu görüşmeleri yapabileceksiniz. 3 işletmemiz; Vodafon, Turkcell ve Avea aynı anda başlıyor. Geçmişte olduğu gibi farklı zamanlarda başlatmamaya özen gösterdik. Böylece bir önemli ilki bu lisanslarla gerçekleştiriyoruz. O da her işletme bu teknolojiyle beraber 500 AR-GE mühendisi, Türk mühendis çalıştıracak. Burada üretilecek araçların bilgisayar yazılımı, telefon imalatı, yerli malı olacak. 5 yıl içinde yurdun her köşesinde kapsama alanı sağlanacak. Mevcut abonelerin 3G'ye geçmesi çok kolay. Bir kısa mesajla aboneler kendi numaralarını 3G olarak yenileyebilecekler.''

Daha sonra Bakan Yıldırım, yanındaki vatandaşlardan birine cep telefonunu vererek 3G aracılığıyla Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile görüştürdü.

-TATİL DÖNÜŞÜ İLK GÜNDEM MADDESİ YÜKSEK ASKERİ ŞURA-

Başbakan Erdoğan, daha sonra TRT spikeri Fulin Yıldırımkaya'nın sorusu üzerine, Ankara'ya Cuma akşamı döneceğini bildirdi.

''Döner dönmez gündeminizdeki ilk öncelikli konu ne olacak?'' sorusu üzerine de Erdoğan, Cumartesi sabahı Yüksek Askeri Şura (YAŞ) toplantılarının başlayacağını söyledi.

2009'un son YAŞ toplantısının yapılacağını belirten Erdoğan, ''Bu toplantı, çok çok önemli. Zira en ( genişlik, işaret, arz ) üst düzey atamaların yapıldığı toplantı oluyor. Böylece 30 Ağustosta yeni yönetim belirlenmiş olacak. Bu bakımdan da büyük bir öneme haiz'' dedi.

AA

Mersin'de katliam gibi kaza

TEM Otoyolu'nun Mersin-Tarsus bölümündeki trafik kazasında ilk ( evvel, ön ) belirlemelere göre 9 kişi öldü, 1 kişi yaralandı.

AA muhabirinin aldığı bilgiye göre, Mersin'in Tarsus ilçesine bağlı Damlama mevkisinde, plakaları henüz belirlenemeyen bir ( aynı, müşterek, bir kez ) kamyon ile iki ( dü ) otomobil çarpıştı.

Kazada, ilk ( evvel, ön ) belirlemelere göre 9 kişi öldü, 1 kişi yaralandı.

TEM Otoyolu'nun Mersin istikameti, kaza ( yargı, kaymakamlık, sakatlık ) nedeniyle kaza nedeniyle ( hasebiyle, sebebiyle, yüz ) trafiğe kapatıldı.


AA

3G'li hayat başladı!

Cep telefonundan hızlı ve zengin ( paralıca, servet sahibi, ensesi kalın ) içerikli veri akışına ve görüntülü konuşmaya imkan sağlayan Üçüncü Nesil Mobil İletişim Sistemleri (3G) hizmete başladı. GSM'de ikinci nesilin (2G) bir üst teknolojisi olan görüntülü konuşma ve cepten hızlı internet gibi avantajlar getiren 3G teknolojisi hizmete girdi. 3G teknolojisi, günlük hayatta eğlence, hız ve kolaylık getirecek. 3G uyumlu cep telefonları bu teknolojiyi kullanabilecek. Geçen yıl aralık ayında ihalesi yapılan ve teknik ( yöntem, beceri, fen ) adı "IMT-2000/UMTS" olan ( vaki, kâin, hasıl ) 3G hizmet ve altyapılarına ilişkin A tipi lisansı alan Turkcell, B tipi lisansı alan Vodafone ve C tipi lisansı alan Avea 3G hizmeti sunmaya başladı. 3G ile şu anki internet ( genel ağ ) bağlantı hızının 10 katı hızda erişim mümkün olacak. Uygulamaya göre, 3G için abonelik başvurusunda bulunulması gerekiyor. 3G hizmeti almak ( çekmek, elde etmek, vira etmek ) için, Turkcell aboneleri, "3G" yazıp 2323'e, Vodafone aboneleri "3G" yazıp 3636'ya ve Avea aboneleri de "3G" yazıp 3334'e kısa mesaj gönderecek. Mevcut aboneler, herhangi bir abonelik ücreti veya vergi ödemeden 3G'ye anında geçiş yapabilecek. Abonelerin, 3G şebekesindeki tüm servislerden yararlanabilmesi için çift kameralı 3G destekli cep telefonuna sahip olması gerekiyor. Kullanıcılar, yurtiçinde ve yurtdışında, 3G dolaşım anlaşması yapmış tüm operatörlerin şebekelerinde 3G hizmetlerinden yararlanabilecek.

ANKA

"Protestocuları serbest bırakın"

ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton, İran'a, 12 Haziranda yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimlerine yönelik protesto gösterileri sırasında gözaltına alınanların serbest bırakılması çağrısında bulundu.

Clinton, İngiltere Dışişleri Bakanı David Miliband ile Washington'da yaptığı görüşme sonrasında düzenlenen basın toplantısında, ''İranlı yetkililerin siyasi mahkumları serbest ( hür, özgür, muaf ) bırakmasının zorunlu olduğunu düşünüyoruz'' ifadesini kullandı.

İran'da Mahmud Ahmedinejad'ın yeniden ( gene, tekrar, baştan ) kazandığı seçimin ardından düzenlenen geniş katılımlı gösterilerde yüzlerce kişi gözaltına alınmıştı. Bu kişilerden 200'ünün cezaevinde olduğu sanılıyor.

AA

''idamı geri getireceğiz''

BBP Genel Başkanı Yalçın Topçu, Avrupa Birliği'ne katılmayacaklarını ve idamı geri getireceklerini belirterek, "AB'nin tamamını çöpe atacağız. Bize kaldırın dedikleri idamı tekrar getireceğiz. 1,5 yaşındaki çocuğun ırzına geçen caniyi ipin ucuna çıkaracağız. Bölücü yakasını bizden kurtaramayacak" dedi.

Serdar Gökhan ÇİÇEK / KAYSERİ (AHT)

Sivas'ın Şarkışla İlçesi'nde düğün törenine katılmak için yola çıkan Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı Yalçın Topçu, Kayseri parti teşkilatını ziyaret etti. Burada öğle yemeği yiyen ( yiyici ) Topçu, ülke gündemine ilişkin açıklamalarda bulundu. Türkiye'nin önemli sorunlarının olduğunu hatırlatan Yalçın Topçu, "Asıl mesele açlık sınırı altındaki 10,5 milyon insan, 50 milyon yoksuldur" dedi. Hacettepe Üniversitesi mezunlarının güvenlik görevlisi ve temizlik işçisi olarak işe başvurduklarını hatırlatan Topçu, "İç ve dış borcu, harçlardan başlayarak gelen ( mevrut ) zamları, büyüme hamlesinin küçüldüğünü, sağlık problemlerini, eğitimi, biz neden üretemiyoruz, neden istihdamı sağlayamıyoruz, bunu konuşmamız lazım. Bizim fındığımız, çayımız, peynirimiz, pastırmamız niye marka değil? Bizim ürünlerimiz neden uluslararası değil de elalemin ürünlerini yiyoruz? Bunu konuşamıyoruz. Devletin zirvesi adeta Lozan'ın 86. yıldönümüne denk getirilerek, bin yıldır beraber ( bu arada ) yaşadığımız, bir ebru oluşturduğumuz o rengin her deseni ile ilgili koro halinde, ''Sorun var'' diyor. Sorun olarak ortaya koyuluyor. Yani Hasan'ın önüne Haso'yu sorun diye koyduk" dedi.

"KÜRT SORUNU DİYE BİR ŞEY YOK"

Güneydoğu'yu dolaştığı sırada edindiği izlenimleri anlatan Topçu, "Ben Bingöl'ün Sarıçiçek Köyü'nde, 6 şehidimizden birisi olan rahmetli Özkan'ın köyündeydim. Babası beni bir cümle Türkçe ile karşılayamadı. Ama baktım ki Hasan'ın, Haso'yla falan sorunu yok. Baba Özkan'ın kabrinin başına bir direk dikmiş, üzerine Türk bayrağını çekmiş. 11 tane daha çocuğu var, bir tanesi bile sosyal güvenceye sahip değil. Talimat vermiş çocuklarına, ''Ben ölene kadar hepiniz bu şehidin başında nöbet tutacaksınız'' diye. Gözleri doluyor, kalkıyor bayrağı öpüyor. Köyün yolu yok, o yok, bu yok. Problem, bu işi sorun gibi gösterenlerde. Niye onlar bu işi sorun gibi gösteriyor? Çünkü her ( değme ) iktidar Atlantik ötesinden icazetli gibi, AB'ye bağlı. Yok, bir sorun kardeşim. Diyarbakır'a iniyorum, tek bir sorun var, oradaki sorunla buradaki sorun aynı. Kürt anasına gazeteci soruyor, ''Senin çocuk nasıl okur, dili falan'' diyor. Ana cevap veriyor, 'Ne diyorsun? Dediğinden bir şey anlamadım. Tek bir şey var, benim çocuğum da senin gibi kravatlı olsun.' Sorun bu, anladın mı? Kürt sorunu diye bir ( vahit, birleşik, ancak ) şey yok, bu bir ihanet, bu bir gaflet, bu bir bedbahtlık" diye konuştu.

"İKTİDARA GELDİĞİMİZDE İDAMI GERİ GETİRECEĞİZ"

Bir önceki seçimde BBP'nin 936 bin oy aldığını ifade eden Topçu, "BBP kadrolarını milletle buluşturacağız. AB'nin tamamını çöpe atacağız. Bize kaldırın dedikleri idamı tekrar getireceğiz. 1,5 yaşındaki çocuğun ırzına geçen caniyi ipin ucuna çıkaracağız. Bölücü yakasını bizden kurtaramayacak. İşsizliği yok edeceğiz. Hem komşularımızın hem de dünyanın yiyecek ( rızık, yeme, kayıt ) ve içecek ambarı olacağız. Sağa sola, oraya buraya hiç gerek yok. Denemedikleri bir şey kalmadı, çare kendi iradende, kendi iradenin adresi de BBP'dir" diye konuştu. Topçu, merhum Genel Başkan Muhsin Yazıcıoğlu olayının arkasını da bırakmayacaklarını sözlerine ekledi.

Ünlü yazar Demirtaş Ceyhun vefat etti

Yazar Demirtaş Ceyhun, tedavi gördügü hastanede vefat ( ölüm ) etti.

Alman Hastanesi'nden yapılan yazılı açıklamada, ''Pnömoni'' (zatürre) tanısıyla 28 gün önce Alman Hastanesi yoğun bakım servisine kaldırılan Ceyhun'un, bugün saat 15.00 sıralarında hayatını kaybettiği belirtildi.

Açıklamada, Ceyhun'un tedavisi sürecinde kısa süreli bir iyileşme dönemi yaşadığı, ikincil ( tali, sekunder ) bir ( birleşik, tek, eş ) enfeksiyon ile çoklu organ yetersizliğinin geliştiği kaydedildi.


Şans Topu çekildi

Milli Piyango İdaresi Genel Müdürlüğü'nce düzenlenen Şans Topu oyununun bu haftaki çekilişi yapıldı.

424. haftanın kazandıran numaraları 7, 9, 15, 19, 23 2 olarak belirlendi.

Milli Piyango İdaresi Genel Müdürlüğü'nce düzenlenen Şans Topu oyununun bu haftaki çekilişinde 5 artı 1 bilen 2 kişi, 259 bin 478 lira 10'ar kuruş ikramiye kazandı.

Milli Piyango İdaresi Genel Müdürlüğü'nden yapılan açıklamaya göre, 5 bilen 21 kişi 2 bin 247 lira 15'er kuruş, 4 artı 1 bilen 351 kişi 134 lira 65'er kuruş, 4 bilen 5 bin 112 kişi 12 lira 30'ar kuruş, 3 artı 1 bilen 8 bin 386 kişi 9 lira 50'şer kuruş, 3 bilen 127 bin 193 kişi 1 lira 75'er kuruş, 2 artı 1 bilen 73 bin 504 kişi 3 lira 5'er kuruş, 1 artı 1 bilen 224 bin 160 kişi de 1 lira 65'er kuruş ikramiye kazandı.

Büyük ikramiyeyi kazanan talihlilerin kuponlarını, İstanbul-Şişli ve İzmir-Çiğli'deki bayilerden yatırdıkları bildirildi.

Bu haftaki çekilişte toplam 1 milyon 572 bin 592 lira 9 kuruş ikramiye dağıtıldı.

Hasılattan Türkiye'nin tanıtımı, Çocuk Esirgeme Kurumu, Olimpiyat Oyunları, Savunma Sanayii ile Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu'na toplam 943 bin 555 lira 26 kuruş, KDV olarak 626 bin 600 lira 90 kuruş, Şans Oyunları Vergisi olarak ( namına ) da ( dahi, bile ) 349 bin 464 lira 91 kuruş aktarılacak.

AA

Muhtara otomobilinde silahlı saldırı

Esra KOÇER / SAKARYA (AHT)

Sakarya'nın Kaynarca İlçesi Topçu Köyü Muhtarı Hayri Çalık kendisine ait 54 VF 195 plakalı otomobil ile Karacalı Köyü istikametine giderken kimliği henüz tespit edilemeyen kişi ya da kişilerce tarafından silahlı saldırıya uğradı. Muhtar Çalık, otomobil direksiyonunda hayatını kaybederken saldırıyı gerçekleştiren kişi ya da kişiler kanlı saldırı sonrasında kaçtı. Yoldan geçen vatandaşların görmesi üzerine durum ( kondisyon, gidişat, hâlet ) jandarmaya bildirildi. Olay yerine ( adına, alegori, namına ) gelen jandarma ( açıkgöz ) ekipleri geniş çaplı araştırma başlattı. İncelemede çok sayıda kurşun bulundu. Evli ve dört çocuk babası Çalık'ın 29 Mart seçimlerinde muhtarlığa seçildiği öğrenildi. Muhtar olmadan önce hayvan alım satım işiyle uğraşan Çalık'ın geçen yıl İstanbul'da bir ( müşterek, benzer, bir kez ) yaralama olayına karıştığı belirtildi. Bu arada Kaynarca Muhtarlar Derneği Başkanı Vecdi Candan, olaydan büyük üzüntü duyduklarını belirterek cinayeti kınadı. Olayla ilgili soruşturma başlatıldı.

Niğde'de vahşet

Olay Yenice Mahallesi Huzurevler Sokak Akın Apartmanı bodrum katındaki evde meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, sabah erken saatlerde Yeşil Kart işlemlerini yaptırmak için evinden çıkan Nazan Payhan, öğle saatlerinde evine geri döndüğünde içeride bir ceset olduğunu fark ( üstelik, başkalık, nüans ) ederek durumu polise bildirdi. Olay yerine gelen ( mevrut ) ekiplerin yaptığı ilk incelemede, Hazım Tepeyran İlköğretim Okulu 7. Sınıf öğrencisi olduğu belirlenen Onur Serin'i (12) cinsel ( cinsî, eşeysel, seksüel ) organı kesilmiş ve iç organları dışarıya çıkartılmış olarak buldu. Öldürülen çocuğun, Nazan Payhan'ın oğlu Atmaca Nidahi Payhan ile yakın arkadaş olduğu ve eve oyun oynamak için geldiği belirlenirken, ekiplerin incelemeleri sırasında evden bir ( yalnız, ancak, benzer ) çocuğun daha zorla götürüldüğünü ileri süren vatandaş ise polis ( aynasız, zabıta, kolluk ) ekipleri tarafından ifadesi alınmak üzere polis ( aynasız, kolluk, kollukçu ) merkezine götürüldü.

Katil zanlısı olarak aranan Nazan Payhan'ın boşandığı eşi Mustafa Payhan (37) yakalanarak gözaltına alındı. Şüphelinin akli dengesinin bozuk olduğu bildirildi. Cumhuriyet Savcılığının incelemelerinin tamamlanmasının ardından küçük çocuğun cansız bedeni ambulansa konularak Niğde Devlet Hastanesi morguna kaldırıldı.
Olayla ilgili soruşturma devam ediyor.

İHA

Peçetedeki spermiyle yakayı ele verdi

Edinilen bilgiye göre, 4 ay önce merkez ( biçim, tarz, özek ) Yıldırım ilçesi Yunus Emre mahallesi Yaprak sokak üzerinde başı kesildikten sonra cesedi çöp konteynırına atılan transseksüelin 38 yaşındaki Eda Yıldırım olduğu parmak izinden yola çıkarak belirlendi.

Silikonları patlatılan travestinin otomobilindeki peçetede bulunan sperm ( meni ) örneklerinden yola çıkan cinayet masası ekipleri, bu kişinin DNA raporunu çıkardı. Bir barda sahneye çıkan transseksüel Yıldırım'ın tüm arkadaşlarını yakın takibe alan polis, bir su firmasında pompacı olarak çalışan 29 yaşındaki S.Ö.'ye ulaştı.Olayın faili olduğu iddiasıyla gözaltına alınan S.Ö., emniyette susma hakkını kullandı. Savcılıkta verdiği ifadesinde Eda Yıldırım'ı askerdeyken tanıdığını ifade eden S.Ö.'nün, "Olay günü
onu otelden aldım. Pikniğe gittik. Arabayı benim kullanmamı istedi. Araç içinde ilişkiye girdik. Ter içinde kaldım. Spermlerin bana ait olduğu doğrudur. Çünkü onunla ilişkiye girdim. Ama onu kesinlikte öldürmedim. Daha sonra da ( bile, dahi ) otele bıraktım. Kendisini 9 yıldır tanırım. Suçsuzum" dediği öğrenildi.

Şüpheli, sevk edildiği nöbetçi mahkeme tarafından tutuklanarak cezaevine gönderildi.

İHA

Alman gelin Türk eşini böyle vurdu

Esra KOÇER / SAKARYA (AHT)

FOTO GALERİ İÇİN TIKLAYIN

VİDEO İÇİN TIKLAYIN

Sarkarya'nın Karasu İlçesi'nde 21 Nisan 2009 tarihinde Atatürk Bulvarı'nda beyaz eşya dükkanı işleten Mehmet Yılmaz (68), ayrı yaşadığı çifte pasaportlu Jela Yılmaz (58) tarafından işyerinde tabanca ile vurularak öldürülmüştü. Çantasından çıkarttığı tabanca ile masada oturan resmi nikahlı eşinin kafasına önce bir el ateş eden, daha sonra art arda ateş ederek öldüren Jela Yılmaz, cinayetin ardından silahıyla polise teslim ( doğrulama ) olmuştu. İşlenen bu cinayetin iş yerinde bulunan güvenlik kameraları tarafından saniye saniye görüntülendiği ortaya çıktı. 5 ayrı kameranın kaydettiği görüntülerde Jela Yılmaz'ın iş yerine ( adına, alegori, namına ) girer girmez çantasındaki tabancayı çıkartarak, masada oturan kocasına ateş etmesi, Mehmet Yılmaz'ın masanın altına yığılmasına rağmen ateş etmeye devam etmesi yer alıyor. Polisin el koyduğu güvenlik kameraları görüntüleri cinayet suçundan tutuklu bulunan Alman gelinin yargılandığı Sakarya Ağır Ceza Mahkemesi'nde delil olarak yer alıyor.

Jela Yılmaz polis merkezinde verdiği ifadesinde, ölen eşinden kalan tüm mirası ikinci evliliğini yaptığı ve daha ( henüz, elan ) sonra memleketi Karasu'ya yerleşen Mehmet Yılmaz´ın üzerine aldığını belirterek, "Türkiye'ye gelip yerleştikten sonra evliliğimizden dünyaya gelen 25 yaşındaki çocuğumuz ticaret hayatında başarılı olamayınca iflas etti. Yaklaşık 1 -1,5 milyon lira zarar etti. Eşim bu nedenle bana kızdı. Tartıştık ve 2 yıl önce beni terk etti. Resmi olarak ayrılmadık. Ben de Almanya'ya dönmek zorunda kaldım. Hiçbir şeyim yoktu. Ölen eşimden kalan mirastan para istiyordum vermedi. Bu yüzden çıkan tartışmada da onu vurdum" demişti.

Sincan Ağır Ceza Mahkemesi

Adalet Bakanlığı Sincan Ağır Ceza Mahkemesi ile ilgili soruşturma başlattı.

Sincan 1. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Osman Kaçmaz, 3 Adalet Bakanlığı müfettişinin Sincan Adliyesi'nde teftişte bulunduğunu belirterek, ''Teftiş bizimle mi ilgili bilmiyorum, şu anda inceleme devam ediyor'' dedi.

AA muhabirinin sorularını yanıtlayan Kaçmaz, rutin teftişlerini geçen yıl geçirdiklerini kaydederek, ''Yapılan teftişin normal olmadığını'' öne sürdü.

İzinde olduğu için Sincan Adliyesi'ndeki teftişin tam olarak ( namına ) kapsamını bilmediğini ifade eden Kaçmaz, ''3 müfettiş inceleme yapıyor. İzinde olduğum için sebebini bilmiyorum. Olağan teftiş olup olmadığını bilmiyorum. Bizimle ilgili ( ait, müteallik, alakadar ) mi, değil mi onu da bilmiyorum'' diye konuştu.

Adalet Bakanlığı, Sincan 1. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Osman Kaçmaz hakkında başlatılan inceleme ile ilgili ( müteallik, dayalı, müntesip ) yaptığı açıklamada, söz konusu hakim hakkındaki bir kısım iddialara ilişkin olarak daha ( henüz, elan ) önce başlatılan bir inceleme kapsamında, müfettişlerce bugün mahkemede dosya incelemesi yapıldığını bildirdi.

Çolakkadı: "Zekeriya Öz'ün kusuru yok"

AHT

Ergenekon soruşturması kapsamında tutuklanan bazı sanık ve vekillerinin soruşturmayı yürüten Cumhuriyet savcılarından Zekeriya Öz hakkında yaptığı şikayetler nedeniyle başlatılan inceleme kapsamında Adalet Bakanlığı'nın, İstanbul Cumhuriyet Başsavcı Vekili Turan Çolakkadı'dan görüş istediği ortaya çıktı. Üzerinde gizli olduğu belirtilen ( tamlanan ) 29 Temmuz 2008 tarihli 30 sayfalık fezlekede görüşünü açıklayan Turan Çolakkadı, Cumhuriyet Savcısı Zekeriya Öz'ün Ergenekon soruşturmasını hukuka uygun yürütmediği yönündeki iddialara ilişkin, kusurunun olmadığını belirtti.

Başsavcı Vekili Turan Çolakkadı, Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü'ne gönderdiği fezlekede, Ergenekon soruşturmasının nasıl başladığını ve yapılan operasyonları da özetleyerek şu bilgilere yer verdi: "Ümraniye'de bir evin çatısında bombalar bulunduğu belirtilen evrakın, emniyet makamlarından Başsavcılığımıza verilmesi üzerine, 13 Haziran 2007 günü, diğer dosyalarda olduğu gibi UYAP sistemi üzerinden kaydedilerek, 2007-1636 soruşturma numarası alınıp, UYAP sistemiyle otomatik olarak Cumhuriyet Savcısı Zekeriya Öz'e verilmiştir. İleriki aşamalarda şüpheli sayısının artması, işlemlerin ve incelenecek dokümanların çoğalması nedeniyle aynı soruşturma evrakını yürütmek üzere Cumhuriyet Savcıları Mehmet Ali Pekgüzel ve Nihat Taşkın da görevlendirilmiştir.

Soruşturma aşamasında ele geçirilen bazı belgeler ve deliller incelendiğinde olayla ilgili yeni kişiler hakkında tahkikat yapılmasına ihtiyaç duyulmuştur. Bunlar da ( dahi, bile ) soruşturma evresinin uzamasına neden olmuştur. Bu nedenle kısa aralıklarla dava açma imkanı bulunmamıştır.

Cumhuriyet Savcısı Zekeriya Öz'ün, dilekçelerde ve ifadelerde iddia edildiği gibi 'tarafsızlık ilkesini ihlal ettiği, objektif davranmadığı, hukuk dışı uygulamalar yaptığı, soruşturmayı kasıtlı olarak geciktirdiği' yolunda, mevcut dosya kapsamına göre bir bilgi ve delile rastlanılmamıştır. Arama ve el koyma işlemlerinin yargıç kararlarına dayanılarak yerine getirilmiş, gözaltına alınan kişilerin bir kısmı mahkeme kararıyla tutuklanmıştır. Birçok soruşturma bilgisinin basın yayın organında yer aldığı tespit ( sabitleme, saptama, belirleme ) edilmişse de bu bilgilerin soruşturma savcılarınca sızdırıldığı yönünde herhangi bir ( tek, müşterek, sadece ) delil ve emare görülmemiştir. Çok sayıda emniyet görevlisinin soruşturmada görev alması nedeniyle bu bilgileri çok sayıda kişinin öğrenmesinden dolayı gizliliğin korunamadığı ve basın yayın organlarına bazı bilgilerin sızdırıldığı tahmin edilmektedir."

Soruşturmanın gizliliğinin ihlal edilmesi ve yargıyı etkileyecek nitelikte yayınlar sebebiyle Başsavcılık olarak, ilgili Cumhuriyet Savcılıklarına 400'ün üzerinde suç ihbarı, görevsizlik kararı gönderildiğini ifade eden Turan Çolakkadı, ilgili Cumhuriyet Başsavcılıklarınca gerekli soruşturmanın yapıldığını sızdıran kamu görevlileriyle ilgili bilgi ve belgeye rastlandığı takdirde ilgili mercilere gönderileceğini belirtti.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcı Vekili Turhan Çolakkadı, "Sorgulamaların iyi yapılmadığı, şüpheli ve avukatlara iyi davranılmadığı, kararların ve tutuklama taleplerinin gerekçesinin hukuka uygun olmadığı" iddialarıyla ilgili olarak dosya kapsamında bir bilginin olmadığını kaydetti.

Soruşturmanın yasa hükümlerine uygun olarak yürütüldüğünü ifade eden Turhan Çolakkadı, "Bu sebeple kararları yerine getiren Cumhuriyet Savcısına bir kusur izafe edilemeyeceği, soruşturma dosyasının çok kapsamlı olması, delillerin toplanmasındaki zorluklar nedeniyle zaruri olarak soruşturmanın uzun sürdüğü anlaşılmıştır. Dilekçede dile getirilen birçok konu yargılama yetkisiyle ilgilidir. Bu taleplerde yargılama aşamasında savunma yapılırken mahkemeye karşı dile getirilecek hususlar bulunduğu, bu durumda yapılacak başka bir işlem bulunmadığı mütalaa olunur" dedi.