30 Nisan 2007 Pazartesi

Cocuk dovmek mi? Asla dusunmeyin!

Cocuk ve Oyun’ konulu seminerde konusan egitimci-yazar Gulten Demircan, anne-babalara cocuklarin oyun aliskanliklari konusunda tavsiyelerde bulundu ve uyardi; ‘Dovmek mi? Asla yapmayin!”

Umraniye Belediyesi tarafindan duzenlenen ‘Cocuk ve Oyun’ konulu seminer, Umraniye Belediyesi Necip Fazil Kultur ve Egitim Merkezi’nde gerceklestirildi. Seminere konusmaci olarak katilan egitimci ve radyo programcisi Gulten Demircan, cocuklarin oyunla ilgili aliskanliklari uzerine tespitlerde bulundu ve aileleri bu konuda daha duyarli olmaya cagirdi.

‘Cocuklar icin oyun, hayatla aralarinda olusturduklari koPage Rankudur. Ilerde yasayacaklari sorunlari, mutluluklari cocukca yasamlarinda oyunlar sayesinde ogrenirler.’ diyen Demircan, sozlerini soyle surdurdu: “Her duygunun cocukca yureklerinde meydana getirdigi etki oyun sayesinde ogrenilir. Peki, oyun nedir? Bircok tanimi var. Ama ozu sudur: Oyun, cocuga hic kimsenin ogretemeyecegi konulari, kendi deneyimleriyle ogrenmesinin yoludur. Oyun, sonucu dusunulmeden eglenmek amaciyla yapilan hareketlerdir. Oyuncak ise bu eylemin bas aktorudur. Oyun hayatla arasinda cocuklarin koPage Ranku kurmasini saglar.”

Egitimci Gulten Demircan anne-babalara su uyarilarda bulundu:

Saygi gormeyen bir cocuktan saygi, sevgi gormeyen bir cocuktan da sevgi beklemeyin.
Kizmadan once bir kere daha dusunun.
Dovmek mi?.. Asla yapmayin!..
Bir cocugu yemek icin asla zorlamayin, aclik bu isi sizden daha iyi yapar.
Kurallariniz varsa, nedenleriniz de olmali; bu nedenleri bilmek cocugunuzun hakkidir.
Cocugunuzun arkadaslarini kendi arkadaslariniz gibi sicak karsilayin.
Meraki, girisimciligi ve birey olma icgudusunu engellemeyin.
Cocugunuzun dislerini fircalamasini istiyorsaniz siz de dislerinizi fircalayin.
Cocugunuza verdiginiz sozu mutlak yerine getirin.
Bir cocugun yasamindaki tum riskleri kaldirirsaniz, o cocugun yasamindaki tum canliligi da kaldirmis olursunuz.
Onlara bir soru sordugunuzda cevabini mutlaka bekleyin.
Cocugunuzun anlattiklariyla alay etmeyin.
Cocuklarinizi baskalarinin yaninda kucuk dusurmeyin.
Sinirsiz sevgiyi, sinirsiz ihtimamla karistirmayin. Kimi zaman cocuklari yalniz birakmak, daha olumlu sonuclar dogurur.
Cocugunuzla konusun. Onun soylediklerine kulak verin.
Onun dusuncelerinin, sizin icin ve hatta herkes icin onemli oldugunu ona hissettirin.

Bebekler vitaminle korunacak

COCUKLARDA ETKILENME BELIRTILERI

Cocuklar travmatik bir olaydan yetiskinlere gore daha farkli etkilenirler.
COCUKLARDA ETKILENME BELIRTILERI
  • Bebeksi davranislar
  • Altini islatmak
  • Karanliktan veya hayvanlardan korkmak
  • Gece yasanan korku nobetleri
  • Konusmakta guclukler [kekeleme]
  • Parmak emme
  • Istahsizlik veya asiri istah
  • Sinirlilik, aglama, agresiflik
  • Asiri duyarlilik arasinda gidip gelen duyusal degisiklikler
  • Asiri hareketlilik, dikkati toplamada guclukler
  • Evde itaatsizlikler
  • Sessizlesip icine kapanip yasananlar uzerinde konusmamak
  • Okul basarisinda dusme
  • Olayla ilgili tekrarlanan oyunlar oynamak
  • Kendisinin daha once yaptigi herhangi bir olumsuz davranistan dolayi bunlarin oldugunu dusunup sucluluk duymak
  • Ev ortaminda ve okulda degisken davranmak
  • Bazi ergenlerde ofke isyan gibi ergenlik belirtilerinde artis bazilarinda ise ancak yetiskin bir insanin sergileyebilecegi davranislar gorulebilir.

Bebeklerde gaz sancilari............




Bebeklerde, ozellikle ilk aylarda durmak bilmeyen aglamalarin nedenlerinden biri de: Gaz sancilari
Bu sancilar hemen hemen butun bebeklerde gorulur. Karin bolgesinde gaz toplanmasi ve bunun yarattigi huzursuzlukla kendini gosterir. Bu bir hastalik gibi algilanmamali ve kucuk onlemlerle azaltilmaya calisilmalidir. Zira, gaz sancilari bebeklerde cok sik gorulen bir durumdur ve su ana kadar “gaz” nedeni ile zarar gormus bir bebek bulunmadiginin bilinmesi rahatlatici bir durumdur.

Gaz ve gaz sancilari, belirli bir sure ile sinirli fizyolojik bir olay olarak kabul edildiginden kesin tedavisi yoktur. Ancak onemli olan “gaz”in sebebini bulmak ve ona gore onlemler alarak bu sancilari ve dolayisiyla bebegin aglamasini azaltmaya calismaktir.

Burada tum aglamalarin sebebi “gaz” olarak dusunulmemelidir. Ornegin dis cikarma, ishal, kulak agrisi gibi nedenlerle de bebek uzun sureli aglama krizlerine girebilir. Ayrica en sik karsilasilan aglama nedeni aclik da bazen gaz sancisina verilen tepkilerle karsilastirilabilmektedir.

Gazin en onemli gostergelerinden biri bebegin bacaklarini karin bolgesinde toplamasi ve yuzunde kizarma ve morarmalar gorulmesidir. Buna gore, oncelikle bebegin gaz nedeniyle aglayip aglamadigini tespit etmek gerekir.

Bebeklerde gazin nedenleri

Beslenme: Ornegin bebek acliktan agliyorsa meme veya mama verildiginde susacaktir. Ancak bu durumda susmuyorsa ve yine de bebek beslenmeye devam ediyorsa bu da gazi artirici bir sebep olabilir.

Yanlis bilinen bazi uygulamalar da, bu rahatsizligi artiricidir. Ornegin emzigin bal veya recel gibi maddelere batirilmasi, bebege sekerli su icirilmesi, doktor tavsiyesi alinmadan ve erken donemde baslanan nisastali yiyecekler, meyve ve meyve sularinin gereginden fazla verilmesi gaz sancilarini fazlalastiracaktir.

Gereginden az veya fazla su verilmesi, bebegin gazini artiracak ve rahatsiz edecektir. Elbette eger bebek anne sutu aliyorsa, annenin de beslenmesinde bazi noktalara dikkat etmesi, bebegin “gaz” rahatsizligini azaltabilir. Nohut, fasulye, tursu gibi besinlerin ve ozellikle gazli iceceklerin tuketiminin azaltilmasi yararli olacaktir.


Hijyen: Uzun sure acikta birakilan yiyecek ve icecekler (mama veya iyi saklanmamis anne sutu), iyi temizlenmemis ve dezenfekte edilmemis kasik, emzik gibi malzemeler, kapagi kapatilmadan saklanmis surup ve ilaclar da basit mikrobik kirlenmelere sebep olur ve bunlar gaz sancilarini tetikler.

Uygulamalar: Bebegin fazla siki kundaklanmasi, hep ayni pozisyonda yatirilmasi, altinin uzun zaman islak birakilmasi, ayaklarinin sicak tutulmamasi ve bulundugu ortamin fazla sicak veya soguk olmasi da bebeklerde gaz problemini yaratan etkenler arasindadir.

Neler yapmali?

Oncelikle anne ve babanin bikmadan bebege sevkatle ve ozenle yaklasmasi cok onemlidir. Anneden ve babadan hissedecegi huzur onu sakinlestirecektir.

Bununla beraber bebegin ve annenin beslenmesine dikkat etmesi cok onemlidir. Bebek icin duzen ozellikle ilk aylarda cok onemli olur. Bu nedenle beslenme saatlerinin ve besinlerin ozenle belirlenmesi gerekir.

Bebegin beslenmesi sirasinda ozellikle burnunun acik olmasi cok onemlidir. Bebekler agizdan solunuma gecmediklerinden burun tikali beslenirken hem yorulacak hem de oldukca fazla hava yutacaktir.

Her beslenmeden sonra, bebegin sirti yavas hareketlerle sivazlanarak gazinin cikarilmasi gerekmektedir. Bu onu rahatlatacak ve tikanmalarini onleyecektir.

Besinler hazirlanirken hijyen kurallarina cok dikkat edilmelidir. Dezenfekte amaciyla biberonlar, emzikler, kasiklar her kullanimdan sonra kaynatilmalidir. Ayrica ozellikle hazir mamalar, taze olmali ve hazirlama kurallarina uygun olarak hazirlanmalidir.

Bebekler, hep ayni pozisyonda yatirilmamalidir. Bu “gaz” problemlerini artiracagi gibi fiziksel gelisim acisindan da sakincalar dogurabilir. Daha cok yan yatirma tavsiye edilmektedir.

Asiri sicak veya soguk ortamlar bebegi her acidan rahatsiz edecektir. Ayrica cok dar ve hareketini kisitlayici giysiler giydirilmemelidir.

Bebege mumkun oldugunca sakin bir ortam hazirlayip zaman zaman hafif masajlar yapmak da gaz toplanmasini azaltacak ve anneyle cocuk arasindaki bagi guclendirecektir.



Bebeginizin atesi mi var?




Ates, cocukluk caginda en sik rastlanan durumlardan biridir.


Ates bir hastalik degildir. Enfeksiyon, odem, doku hasari, asi gibi nedenlerle vucut isisini duzenleyen termoregulator merkezdeki dengenin bozulmasidir. Ayrica bazi hastaliklarla beraber de gelebilir.

Cocugun vucut isisini olcmenin 4 yolu vardir:

• Agizdan (oral)
• Makattan (rektal)
• Koltuk altindan (aksiller)
• Kulaktan (timponik)

Oncelikle cocugun vucut isisini olcmek icin uygun termometre secilmelidir. Eger cam termometre kullaniliyorsa agizda veya makatta kirilmamasina dikkat etmek gerekir. Cam termometreler iki tur olur; biri agizdan ve koltuk altindan olcum yapan ve digeri ise daha kalin uclu olup makattan olcum yapan tiptir.

Dijital termometreler ise makattan ve agizdan vucut isisini olcebilir. Kirilmaz plastikten yapilmis oldugundan, camdan yapilmis olan termometreden daha kolay okunabilir ve daha hizli sonucu verebilmektedir. Ozellikle son donemde cikan dijital kulaktan olcer termometreler hem iyi sonuc vermekte hem de kolaylik saglamaktadir.

Ates olcer bantlar, duzgun sonuc okuyamadiklarindan onerilmemektedir.

Saglikli bir olcumle alinan sonuclar:

- Oral (agizdan) olcum 38 C (100.4 F) veya daha yuksek

- Rektal (makattan) olcum 38,5 C (101.3 F) veya daha yuksek

- Aksiller (koltuk altindan) olcum 38 C (100.4 F) veya daha yuksek

- Timponik (kulaktan) olcum 38 C (100.4 F) veya daha yuksek ise cocugunuzun atesi oldugu soylenebilir.


Nasil kontrol altina alinabilir?

Cocuk veya bebekte ates goruldugunde evde alinacak basit onlemler buyuk onem tasir. Yalnizca ates dusurucu ilaclar degil bu onlemler de tedaviyi destekler ve sonuca ulastirir. Bazi durumlarda, vucut isisini dusurmek icin ilac kullanilmasi gerekmeyebilir.

Aslinda, cocugu ilacla tedavi etmenin nedeni atesi dusurmenin yani sira beraberinde eslik eden agrilarin ve acinin rahatlatilmasidir. Ancak yuksek ates durumunda bir doktora danisarak hareket etmekte fayda vardir.

Oncelikle bebek veya cocugun bulundugu ortam isisi 21-22 derece civarinda tutulmalidir. Bu isi saglandiktan sonra cocuk rahat ve gevsek giysiler giydirilerek rahatlatilmali, fazla giysileri cikarilmali, beslenme icin fazla zorlanmamali ancak ac birakmamaya ozen gosterilmelidir zira atesli cocugun kalori gereksinimi artar.

Vucutta ortaya cikan sivi ihtiyacina karsin bol miktarda sivi almasi saglanmalidir. Ancak verilen sivinin cok sicak veya cok soguk olmamasina dikkat edilmeli, ilik suyla (29-32 derece) dus yaptirilmali veya islak bezlerle vucut isisi dusurulmelidir.

Doktorun tavsiye ettigi bir ates dusurucu (antipiretik) varsa kullanarak, atesin seyri mutlaka sik araliklarla izlenmelidir. (Ates dusuruculer cocugun yasina ve kilosuna bagli olarak farkli miktarlarda kullanilirlar; bu nedenle mutlaka bir doktora danisarak kullanilmalidir.)

Neler yapilmamali?

Atesi yukselen cocukta bazi basit islemler tedavi edici olurken bazi yanlis uygulamalar ise tedaviyi geciktirici hatta engelleyici olabilmektedir. Bu uygulamalardan bazilari:

• Vucudu alkol veya sirke ile silmek

• Giysilerini usuyebilir korkusu ile cikarmamak veya daha cok giydirmek

• Cok sicak veya cok soguk icecekler vermek

• Doktora danismadan , yanlis ates dusurucu kullanmak

- Asiri dozda veya eksik dozda ilac kullanmak

- Ates dusurucuyu uygun araliklarda kullanmamak (Doktor tavsiyesiyle hareket edilmelidir.)

• Atesli bir cocuk veya adolesana (gelisme donemindeki genc) ates tedavisinde aspirin onerilmemektedir.

• Ates, sucicegi, influenza veya diger viral enfeksiyonlara bagliysa, ASA (aspirin ve muadili ilaclar) REYE sendromu adi verilen bir hastaliga yol acabilir. Bu hastalik beyin ve karacigere hasar veren oldukca onemli bir rahatsizliktir.

Acil durum kabul edilen gostergeler

Ates tespit edilen cocuklarda ve ozellikle bebeklerde:

• Ates 40 derecenin uzerinde goruluyorsa,

• Cocuk 2 yas altinda ise,

• Cocukta, atesle beraber aglama, inleme ve dokunuldugunda huzursuzlanma varsa,

• Atesle beraber yogun uyku egilimi varsa,

• Ciltte mor dokuntuler gorulurse,

• Nefes alip vermede gucluk varsa,

• Yutkunmada gucluk yasaniyorsa,

• Bebek daha once "havale" gecirmis ise,

• Genel gorunusunde anormallik varsa,

• Boyun kisminda sertlesme hissedilirse,

• Devamli kusma, diyare (ishal) durumu soz konusu ise, vakit kaybetmeden doktora basvurulmalidir.

Topuk testini ihmal etmeyin

Dogumdan yaklasik 3 gun sonra bebeklere uygulanan topuk kani testi ile teshis edilebilen fenilketonuri hastaliginda perhiz tedavisiyle zihinsel ozur onlenebiliyor.
Hacettepe Universitesi Cocuk Hastaliklari ����bolizma Bolumu Ogretim Uyesi Doc. Dr. Serap Sivri, AA muhabirine yaptigi aciklamada, zihinsel ozure neden olan fenilketonuri hastaliginin, basit bir perhiz tedavisiyle engellenebildigini soyledi. Hastaligin ''fenilanin'' adli bir amino asit eksikliginden kaynaklandigini belirten Sivri, ''Fenilketonuri hastaliginda uygulanan perhiz tedavisinde amac, besinlerle alinan fenilaninin kisitlanmasidir'' dedi.
Sivri, hastalikta zihinsel ozur gelismeden uygun tedaviye baslanmasi gerektigini ifade etti. Fenilketonurinin kalitsal ozellikler tasidigini soyleyen Sivri, akraba evliliklerinin yogun olmasi nedeniyle de Turkiye'de cok sik goruldugunu belirtti.
Hastaligin, Amerika'da 15 binde bir, Avrupa'da 10-12 binde bir, Japonya'da ise 60 binde bir goruldugune isaret eden Sivri, 3 bin 500-4 bin canli dogumda bir gorulme sikligiyla Turkiye'nin, dunyada en sik gorulen ulkeler arasinda bulundugunu soyledi.
BIR DAMLA KANLA TANI
Dogan her bebegin beslendikten 2-3 gun sonra topugundan bir damla kan alinmasiyla tani konulabildigini vurgulayan Sivri, bu andan itibaren hizla, diyetten olusan tedaviye baslanmasi gerektigini bildirdi. Sivri, hastalarin erken teshis ve uygun tedaviyle tamamen normal zekaya sahip olabildigini anlatti. Hastalikta beslenmenin onemine isaret eden Sivri, hastanin ihtiyaci olan protein, enerji, yag ve fenilanin belirlendikten sonra hastaya ozel diyet programi hazirlanmasi gerektigini soyledi. Hayvansal kaynakli gidalar, tahillar ve baklagillerin icinde fenilanin bulundugunu hatirlatan Sivri, bu nedenle diyetin temelini hayvansal olmayan gidalarin olusturdugunu soyledi. Sivri, hastalarin genellikle sebze ve meyve agirlikli beslendiklerini belirtti.
UYGUN BESLENME ICIN OZEL EKMEK VE DIGER URUNLER
Sivri, hastalar icin ozel diyet unlari gelistirildigini, Ankara Buyuksehir Belediyesi Halk Ekmek Fabrikasinin da Hacettepe Universitesinin gelistirdigi formulle ozel ekmek uretimi yaptigini ifade etti. Fenilketonuri ve Diger Kalitsal ����bolik Hastalikli Cocuklar Vakfi (METVAK) tarafindan bu ekmeklerin Turkiye genelinde ailelere dagitildigini bildiren Sivri, vakfin, kendi imkanlariyla bu diyet urunlerine ulasamayan fakir cocuklara da yardim ettigini soyledi. Sivri, ayrica ozel undan uretilmis makarna, sehriye, gofret, biskuvi ve pasta gibi urunlerin piyasada satildigini kaydetti. Hastaliga uygun beslenme icin Ailelerin kurdugu Fenilketonuri Dayanisma ve Yardimlasma Dernegi'nin mutfaginda bir takim yeni tarifler uretildigini ve bunlarin ailelere ogretildigini anlatan Sivri, burada Turk damak tadina uygun yeni lezzetler gelistirilmeye calisildigina dikkati cekti. Sivri, ailelerin fenilketonurili cocuklara yemek konusunda cok farkli alternatifler sunmalari gerektigini belirterek, aksi halde bu cocuklara kahvaltida yalnizca recel, pekmez, bal, zeytin ve kendi ozel diyet ekmekleri, oglen ve aksam yemeginde ise ancak zeytinyagli yemekler ve ozel diyet makarnasini sunabildigini ifade etti. Sivri, hastalar icin proteini azaltilmis ozel sut tozlari da gelistirildigini bildirdi.
FENILKETONURILI HASTALAR ICIN OZEL MAMALAR
Bitkisel kaynakli beslenen insanlarin gelisimlerinde bir takim sorunlar olabilecegine isaret eden Sivri, protein eksikligi olmamasi icin hastalarin omur boyu kullanacaklari ozel diyet urunlerinin bulundugunu ifade etti. Hastanin bu takviye besinleri almadigi takdirde, buyume ve organlarin fonksiyonlarini tam olarak yapabilmesi icin uygun olan besin ogelerini alamayacagini belirten Sivri, bebek ya da yetiskin butun hastalarin bu takviye besinden almasi gerektigini soyledi. Sivri, ''Bu urunlerin yetiskinler icin kutu kola ya da kutu sutler gibi paketlenmis olanlari var. Hatta tablet formuna gecirilmis olanlari bile bulunuyor. Boylece ergenler de gayet normal bir sekilde hayatlarini surdurebiliyorlar'' dedi.
DIYET NE KADAR SURMELI?
Diyetin omur boyu surmesinin en ideali oldugunu belirten Sivri, beynin hem hacim olarak hem de hucresel gelisiminin 8-10 yasina kadar devam ettigini ancak bundan sonra da bir takim beceriler, yeni uygulamalar, hafiza, bellek gibi duyularin gelismeyi surdurdugunu anlatti. Sivri, sunlari kaydetti: ''Diyeti kesilenlerin hafizada, bellekte, okul basarisinda, toplumsal ve kisisel uyumunda, aileleriyle iliskilerinde ciddi bozulmalar oluyor. IQ'da dusuklukler yasaniyor. Bunun icin simdi butun dunyada omur boyu diyet tedavisi benimseniyor.'' Yetiskinlerde diyetin ilk bebeklik yillarinda oldugu kadar siki olmadigini belirten Sivri, ����bolizma bolumunde bu hastalarin omur boyu takip edildigini soyledi.

Bebeginizle Nasil Iletisim Kuracaksiniz

Bebeklerle iletisim kurmak kimi ebeveynler icin son derece
dogalken kimileri icin cok zordur. Cok ciddi biriyseniz, daha
evvel pek bebeklerle vakit gecirmediyseniz ya da onlarla pek
ilgili degilseniz bebeginizle iletisim kurmak sizin icin
imkansiz gibi gorunebilir. Ancak bebeklerle anlasmak sanilanin
aksine cok kolaydir.
Oncelikle takindiginiz ciddiyet maskesini yuzunuzden atin.
Bebeginize her zaman gulumseyin . Bebeginiz gulmeyi ve daha
pek cok seyi sizi taklit ederek ogrenecek. Bebek dilinde
konusmaktan asla utanmayin. Bazi anne-babalar kendilerini
aptal gibi hissettiklerini soyluyorlar ama bebeginizle ne
kadar erken iletisim kurarsaniz o kadar iyidir. Eger kendinizi
bu sekilde konusmak kendinizi kotu hissettiriyorsa bebeginizle
yalniz kaldiginizda sik sik onunla konusun. Boylece bebek
diline alisacak baskalarinin yaninda utanmayacaksiniz. Bir
sure sonra bu o kadar dogal bir hal alacak ki farkina bile
varmayacaksiniz.
Yaptiginiz her seyi bebeginize anlatin. Evisleri yaparken,
yemek yaparken neler yaptiginizi ona anlatin. Yuruyus yaparken
etrafinizda gordukleriniz anlatin. Simdi sizi anlamamasina
ragmen duydugu sesler ve gordugu her sey onun dunyaya adapte
olmasini hizlandiracak, iletisim kabiliyetinin gelismesine
yardimci olacaktir. Bebeginizle konusurken her seye bir isim
verin. Nesneleri tek tek tanitin. Vucudun bolumlerini sayin.
Bebeginizin cikardigi sesleri taklit edin.
Her gun bir kac kez bebeginize evi gezdirin. Her odayi
anlatin. Her seyi tek tek gosterin. Yasadigi evi ona tanitin.
Bebeginizi sik sik kucaklayin, sarilin, opun. Onu kucaginiza
alarak dansedin. Kucaga alismasindan asla korkmayin. Bu onun
en buyuk ihtiyaci. Onu sik sik kucaginiza alin. Ona dokunun,
masaj yapin. Dokunulmayan bebekler gelisim bozukluklari
gosterirler.
Bebege zaman zaman oyuncaklariyla yalniz kalmasi icin firsat
verin. Bu sekilde kendi kendine vakit gecirmeyi de ogrenmeli.
Ancak oyuncaklariyla birlikte de oynayin. Bebeginize kitap ve
dergileri gosterin. Buradaki resimleri anlatin. Sayfalari
cevirmesine izin verin. Degisik objeleri eline verin. Parlak
renkler gosterin.
Bebekler ilk aylarda yuz hareketlerini cok ilginc bulurlar.
Yuzunuzu degisik sekillere sokarak onun ilgisini
cekebilirsiniz. Bebeginize degisik yerler gosterin. Otobuse,
vapura, trene gidin. Muzeleri gezin. Ne kadar farkli ortamda
bulunursa entellektuel olarak o kadar hizli gelisecektir.
Bebeginizi sik sik yuz ustu koyun. Emeklemeye tesvik edin.
Genis alanlar yaratin. Hareket imkanlari saglayin. Her zaman
anakucagina hapsetmeyin. Bebeginizin yasina uygun oyuncak
verin. Etrafinda cok oyuncak bulundurmayin. Bir kac oyuncak
onu yormayacaktir. Bebeginizi her gun disari cikarin. Ona
yagmuru, kari, ruzgari hissettirin. Sadece iyi havalarda degil
kotu havalarda da disari cikin. Her gun disari cikan bebekler
degil, uzun sure disari cikarilmayan bebekler daha cok
hastalanir.

Pekmez bebek icin faydali

Bebeklik caginda beyin cok hizli gelisiyor

Her bebege hipotiroid testi




Tum yenidogan bebeklere, yasamlarinin ilk birkac gunu icinde, hipotiroid taramasi yapilmasi gerekiyor.

Tiroid bezinin salgiladigi T3 ve T4 hormonlari, vucuttaki tum ����bolizmanin isleyisi, buyume ve sinir sisteminin gelisimi gibi cok onemli fonksiyonlara etki ediyor. Eksikligi ise ciddi sorunlara yol aciyor.

Tiroid bezi, boynun on, alt kisminda yer alan ve salgiladigi tiroid hormonlari ile ����bolizmamizin isleyisini ayarlayan bir hormon kaynagi. Tiroid bezinden salgilanan tiroid hormonlarinin az salgilandigi duruma hipotiroidi adi veriliyor.

Hipotiroidi, hayatin her yasinda rastlanilabilir bir hastalik. Halsizlik, yorgunluk, uykuya meyil, usume, buyume geriligi gibi belirtilerle seyrediyor.

Acibadem Hastanesi Cocuk Endokrinolojisi'nda gorev yapan Prof. Dr. Atilla Buyukgebiz, "Dogumsal hipotiroidi, dogustan itibaren tiroid bezinin az calismasi nedeni ile tiroid hormonlarinin az salgilanmasidir. En onemli ozelligi tedavi edilmedigi takdirde kalici beyin hasarina yol acmasidir" dedi.

Prof. Dr. Buyukgebiz, "Beyin gelisiminin yuzde 95'i ilk uc yasta tamamlanir. Beyin gelisimini saglayan en onemli madde ise tiroid hormonudur. Bu nedenle tiroid hormonu eksik olan bebeklerde degisik oranlarda zeka ve gelisim geriligi gozlenir."

Dogumsal hipotiroidi hastalarinin yaklasik yuzde 70'i dogumda herhangi bir belirti vermiyor. Bebekler son derece normal gorunuyor.

Sik rastlanan belirtiler:


Pelte gibi az hareketli bebek
Dil buyuklugu
Ses kalinligi
Uzamis yeni dogan sariligi
Gobek fitigi
Emme gucluguProf. Dr. Buyukgebiz, "Zamanla tani konamayan ve tedavi edilmeyen bebeklerde akranlarindan geri kalma gozlenir" diyerek anne ve babalara uyarida bulundu.

Buyukgebiz, "Bu bebekler boynunu tutma, anneyi tanima, oturma, emekleme gibi faaliyetlerde akranlarindan geri kalirlar, beslenme guclukleri ve ses kalinliklari vardir, en onemlisi de zeka gelisimlerinde gerilik gozlenir" dedi.

Dogumsal hipotiroidili bebeklerin erken tani ve tedavi edilmeleri gerekiyor. Butun gelismis dunya ulkelerinde dogumdan sonra topuktan alinan bir damla kan ile tiroid fonksiyonlari inceleniyor.

Prof. Dr. Buyukgebiz, konuyla ilgili bilgi de verdi:

"Uzun suren calismalar sonucunda Saglik Bakanligi bu yilin basindan itibaren, yapilmakta olan yeni dogan fenilketonuri taramasina ilaveten butun illerde dogumsal hipotiroidi hastaligi taramasini da zorunlu hale getirerek, baslatti.

Her yil 1 milyon 400 bin dogum oldugu dusunulurse ve dogumsal hipotiroidinin 3 bin 200 dogumda bir saptandigi varsayilirsa, yilda ortalama 440 bebegin dogumsal hipotiroidi riski oldugu gercegi ortaya cikar.

Tani konmaz ve tedavi edilmezlerse 440 bebek de zeka geriligi potansiyeli tasiyor demektir."

Erken tani konup tedavi edilen hastalar, tamamen normal olarak hayatlarini surdurebildikleri icin anne ve babalarin bu konuda son derece hassas olmasi gerekiyor.

Balik yemek dogacak bebek icin yararli

Hamilelerin balik tuketmesi dogacak bebek icin faydali

Bebeginiz yeteri kadar besleniyor mu?

Bebeginiz yeteri kadar besleniyor mu?

Dogumu izleyen ilk bir kac hafta boyunca bu soru surekli kafanizi kurcalayacaktir. Ozellikle bebeginiz surekli emmek istiyor ve emdikten sonra da huzursuzlugu devam ediyorsa. Daha cok uykuyla gecen ilk 1-2 gun sonrasinda bebeginiz hep "ac"tir. Bunda anne sutunun cok kisa surede sindirilmesinin payi vardir.
Cogu yenidogan, 3-4 gunluk olduktan sonra, gunde 8-15 defa annesini emmeye baslar. Burdan cikan sonuc, her istediginde bebeginizi emzirmek olmalidir. Sakin ola ki hemen kafaniza gore bir emme-uyuma duzeni oturtmaya calismayin. Surekli emme istegi, ilk gunlerde bebegin doymadigi anlamina gelmez. Isin kotusu, bu gunlerde bebeginizi tartmak da cok anlamli degildir, cunku bebekler ilk gunlerde ortalama %5-10 arasi tarti kaybeder ve dogum tartilarina tekrar ulasmak yeterince beslenseler bile 15 gunu bulabilir. Yani uc bucuk kg dogmus bir bebek 10.gun 3400 gramsa, bu onun ac kaldigi anlamina gelmeyebilir.
Yine de, bebeginizin yeterli anne sutu alip almadigini gosteren bir takim bulgular vardir. Bunlardan en ciddisidehidratasyon (sivi kaybi) dir, ve hemen bir cocuk doktoruyla gorusmeniz gerekir.

Iste bebeginizin yeteri kadar emdigini anlamaniza yarayacak kimi ipuclari:
1-Ilk 2-3 haftada bebeginiz en az 2-3 saatte bir yada 24 saatte en az 8 kez emmeli.
2-Emzirme sonrasinda goguslerinizin bosaldigini ve yumusadigini hissetmelisiniz.
3-Bebeginizin cildi pembe ve siki olmalidir. Karin derisi sikilip birakildiginda hemen eski haline donmelidir. Su kaybi varliginda sikilan cild, bir sure burusuk halde kalir.
4-5. Gunden itibaren bebeginiz altini daha cok islatir. 24 saatte en az 8 islak bez almaniz gerekir. Alt bezinin islakligi konusunda kuskunuz varsa, icine bir parca tuvalet kagidi koymaniz islakligi anlamaniza yardimci olacaktir. Ya da, kullanilmis bezi bir elinize, yeni bir alt bezini diger elinize alin, bebek cis yapmissa kullanilmis bez daha agir olacaktir.
5-Sessiz bir odada emzirirken, bebeginizin yutma sesini duyabilirsiniz.
6-Bebeginizin kakasi sari- hardal rengidir, veya sik ve koyu renktir, besinci gunden itibaren kaka rengi acilmaya baslamalidir.

Asagidaki bulgularin varligi durumunda, bebeginiz muhtemelen yeterince beslenememektedir:
1-Bebeginiz her defasinda 10 dakikadan az emmektedir.
2-Bebeginiz emerken yutma sesini pek duyamazsiniz.
3-Emzirme sonrasi goguslerinizde belirgin bosalma olmaz.
4-Bebek genellikle huzursuz ve halsizdir.
5-Bebeginizin yanaklari cokuktur.
6-Gunde en az bir kaka yapmamaktadir, yada, 5. Gunden sonra da koyu renkli az miktarda kaka devam etmekte, kaka rengi acilmamaktadir.
7-Ilk haftanin sonunda bebeginizin rengi daha sararmis ve solmustur.
8-3. Hafta sonunda yanaklarinda hala belirgin dolgunlasma yoktur.
9-Ilk hafta sonunda cildi hala burusuktur.

Akilli cocuk sifresi!

Oynamayan cocuklarin beyinleri az gelisiyor

Milli Egitim Bakanligi Okul Oncesi Egitimi Genel Muduru Remzi Inanli, arastirmalarin, cok oynamayan ve kendisine dokunulmayan cocuklarin beyninin yasitlarina gore yuzde 20-30 daha az gelistigini ortaya koydugunu bildirdi.

Turkiye Ozel Okullar Birligince duzenlenen Okul Oncesi Egitimi Sempozyumu, Antalya'da basladi. Sempozyumun acilisinda konusan Remzi Inanli, okul oncesi egitimin Turkiye'de gec anlasildigini ve ihmal edildigini ifade etti.

Turkiye'de yakin zamana kadar okul oncesi egitimin anne ve babalari calisan cocuklarin bakilmasi olarak goruldugune dikkat ceken Inanli, son zamanlarda okul oncesi egitimin Turkiye'nin gundemine oturdugunu soyledi. Insan beyninde ortalama 100 milyar hucre oldugunu belirten Inanli, sozlerini soyle surdurdu: ''Bunu bilim adamlari boyle tespit etmis. Beyin hucrelerinin yuzde 90'i yapi tasi islevi ustlenen glialardan, yuzde 10'u noronlardan olusuyor. Ortalama bir beyin bir katrilyon baglantiya sahip. 2 yasindaki cocugun beynindeki her bir sinir hucresi 15 bin baglanti yapma kapasitesine erisir. 2 yasindaki cocugun beyni, yetiskin bir insanin harcadiginin iki kati enerji harciyor. Cocuk 6 yasina geldiginde beynindeki baglanti temellerinin yuzde 60'i olusuyor. Sinir hucreleri arasindaki baglantilar kisinin deneyimlerine gore sekilleniyor. Burada okul oncesi egitim devreye giriyor. Bu durum 10-12 yasina kadar devam ediyor. 12 yasindan itibaren zayif baglantilar gidip guclenme geliyor. 18 yasinda beyin
elastikiyeti azalir ama guc kazanir. Arastirmalar, cok oynamayan ve kendisine dokunulmayan cocuklarin beyninin yasitlarina gore yuzde 20-30 daha az gelistigini ortaya koyuyor. Beyin, uyaranlarin bol oldugu deneyimlerle gelisir. Okul oncesi bu donemde devreye giriyor. Deneyimli insanlarin elinde yetisen cocuklarin zekasio oranda gelisiyor.''

Inanli, 2013'e kadar kademeli olarak 1 yas grubunun da zorunlu egitime alinacagini da soyledi.

Cocugunuzun kalbine dikkat edin!

Hamileligin 20. haftasindan itibaren ekokardiyografi ile teshis konulabilen dogumsal kalp hastaliklarinin bazilarina dogumdan sonraki ilk saatlerde mudahale etmek hayat kurtarici olmaktadir. Girisimsel kardiyolojik yontemlerle, onceden ameliyat gerektiren kalpteki bazi deliklerin kapatilmasi, darlik gosteren kapaklarin veya damarlarin acilmasi gibi islemler artik ameliyatsiz gerceklestirilebilmektedir. Camlica Medicana Hastanesi Cocuk Kardiyologu Uzm. Dr. Ferhan Meric, cocuklarda gorulen kalp rahatsizliklariyla ilgili sorularimizi yanitladi.

Bebeklerde gorulen kalp hastaliklarinin sikligi ve sebepleri nelerdir?

Uzm. Dr. Meric: Her ne kadar hamilelikte gecirilen kizamikcik gibi hastaliklar ve bazi ilaclarin kullanimi, akraba evlilikleri gibi faktorlerin, dogumsal kalp hastaligi sikligini arttirdigi bilinse de, bunlar ancak vakalarin bir kismindan sorumludur. Bazi kromozom anomalilerine ve genetik sendromlara eslik eden dogumsal kalp hastaliklari mevcuttur. Hastalarin buyuk bir kisminda onceden belli bir sebep olmaksizin hamileligin ilk aylarinda kalbin tesekkulu sirasinda gelisen bazi anormalliklerin bunlara sebep oldugunu soyleyebiliriz. Gebeligin 20. haftasindan itibaren bu hastaliklara ekokardiyografi ile teshis konulabilmektedir. Cok agir ve hayatla bagdasmayan kalp anomalileri mevcutsa hamileligin sonlandirilmasi dusunulebilir. Bunlarin bazilarina dogumdan sonraki ilk saatlerde mudahale etmek hayat kurtarici olabilirken, bazilarinda ise ideal ameliyat saatinin beklenmesi gerekir. Bazen bu ideal zaman yillar sonra da olabilir. Zamaninda basit sayilabilecek bir ameliyatla sagligina kavusabilecek bir cocuk, teshis konulamadigi icin, daha sonra ameliyat sansini da yitirebilir.

Cocuk kalp hastaliklarinin belirtileri nelerdir? Nasil teshis konulur?

Uzm. Dr. Meric: Dogumsal kalp hastaliklarinin bir kismi cok erken donemde kendini gosterebilecegi gibi ileri cocukluk caginda da bulgular ortaya cikarabilir. Ufurum duyulmasi, morarma, morarma nobeti ve comelme, kilo alamama ve gelisme yetersizligi, sik nefes alma, sikintili solunum, goz kapaklarinda sisme, sik solunum yolu enfeksiyonu, gogus agrisi, eklem bulgulari ve norolojik bulgular, aileler icin uyarici olmalidir.

Hastaliklardan bazilari dogumdan hemen sonra belirti verirken, bazilari sessiz bir sekilde seyrederek uzun yillar fark edilmeyebilir. Fizik muayene ile birlikte kalp elektrosu ve gogus filmi ilk yapilacak tetkiklerdir.

Bebek ve cocuklarda ne tur kalp ameliyatlari yapiliyor? Basari orani nedir?

Uzm. Dr. Meric: Hastalarin cogunda bir defada butun kalp anomalilerinin duzeltilmesi mumkun olmakta iken bazilarinda bir veya birkac asamada sorun giderilebilir. Dunyada en ileri merkezlerde yapilan en karmasik kalp ameliyatlarinin cok sayida ve benzer sonuclarda ulkemizde de yapilmaktadir.

Bebek cerrahi merkezleri az

Bebek ve cocuk kalp cerrahisi ile eriskin kalp cerrahisi arasinda ne gibi farklar vardir?

Uzm. Dr. Meric: Teknik olarak bebeklerdeki kalp ameliyatlarinin cogunun daha guc oldugu soylenebilir. Ornegin eriskin koroner bypass ameliyatlarinda kalbin dis yuzeyinde calisilirken, bebeklerde bazen yumurta kadar bir kalbin odaciklari icinde oldukca maharetli isler yapilmasi gerekir. Bebeklerin kalp ameliyatlarindan sonraki bakim da eriskin kalp ameliyatlarina gore oldukca ust duzeyde bilgi gerektirir. Bebek kalp cerrahisi tibbin en ust duzeyde uygulanmasini gerektiren bir alan oldugundan, bu konuda aktif kalp cerrahisi merkezlerinin sayisi eriskin kalp cerrahisi merkezlerine gore daha azdir.

Artik basari orani yuksek

Cocuk kalp cerrahisinde son yillardaki yenilikler nelerdir?
Uzm. Dr. Meric: Bebek kalp ameliyatlarindan sonra sonuclari daha iyi hale getirmek icin mucadele devam etmektedir. Yeni gelistirilen kalp kapaklari sayesinde basarili sonuclar alinmaktadir. Hastanin kendi akciger damarindaki kapagi kullanilarak bozuk olan kalp kapagi degistirilebilmektedir. 15 yil once %50 olum orani ile yapilan bazi ameliyatlarda basari orani yuzde 90`larin uzerine cikmistir. Hastaliklari daha erken tedavi etmeye calismak, bebeklerin fiziksel ve beyin gelisiminde aksamaya yol acmamak icin son yillarda benimsenen bilimsel yaklasimdir. Anne karninda bazi kalp anomalilerine mudahale edilebiiyor.

Cocuklar dogustan agresif ...

VIRGINIA Universitesi’nde yapilan bir arastirmada, bazi cocuklarin agresif hareketlerinin buyuk bolumunun dogustan geldigi belirlendi. Arastirma kapsaminda, 514 cocugun DNA’sini ve davranislarini inceleyen uzmanlar, cocuklarda agresif davranislara sebep olan genleri tespit etmeyi basardi. Onceki yillarda yapilan bilimsel arastirmalarda, cocuklarin agresif davranislarinin temelinde ebeveynler ve cevre unsurlarinin oldugu belirtiliyordu.

Bebek gozyasi dokmeden agliyorsa

Uzmanlar yeni dogan bebeklerin ilk gunlerinde biraz kilo kaybedeceklerine dikkati cekerek ilk kez anne olan ve emziren annelere uyarilarda bulundu.

Bebeklerde su kaybinin, ilk kez anne olan ve emziren annelerin bebeklerinde ilk haftalarda sikca goruldugunu belirten uzmanlar, su kaybinin yuksek ates, asiri kusma, asiri terleme ve yetersiz beslenme gibi sebeplerle ortaya ciktigina dikkat cekiyor.

IHA muhabirinin www.bebekbilgi.com sitesinden derledigi bilgilere gore, yenidogan bebeklerde ozellikle dogum sirasinda agriyi azaltmak icin alinan ilaclar veya sezaryen olmussa narkozun etkisiyle bebeklerin hafif sersemlemis ve uykulu dogdugu belirtildi. Bu durumda bebegin emmeye gucu olmadigindan memeye isteksiz oldugu ve yeterince beslenemedigi kaydedildi.

Baslangicta emzirmenin anne icin emmenin de bebek icin oldukca zor oldugunu anlatan uzmanlar, bu surec sirasinda annenin dogru emzirmeyi ogrenmesi gerektigini belirtiyor. Yeni anneye mutlaka destek verilmesi gerektigini belirten uzmanlar, "Bebeginiz dogar dogmaz onu emzirin. Hem bebege hem de kendinize zaman taniyin ve herseyin hemen mukemmel olmasini beklemeyin" tavsiyesinde bulunuyor.

Uzmanlarin, bebek emzirilirken dikkat edilmesini istedigi hususlar: "Bebeginizi her agladiginda emzirin. Dogru emzirdiginizden emin olun. Bebeginiz emerken yutkunma sesini duymalisiniz. Aksi takdirde bebeginiz sute ulasamiyordur. Bebeginiz emerken gogsunuzde sutun aktigini isaret eden bir sizi duymalisiniz. Bebeginiz cok halsiz ve gucsuz mu duruyor? Emmeye ilgisini mi kaybetti?

Bebeklerin su kaybettiklerini anlamanin en iyi yolu bez degisimini takip etmektir. Kullanilan yeni bezlerde islaklik hissedilmez ama bu bezler siviyi emdiklerinden kabarirlar. Yenidogan bir bebek gunde 6-8 kez bez islatmali ayrica 2-5 kez kaka yapmali. Yenidogan bebeginiz 3 saatten fazla araliksiz uyuyor ve emmek icin uyanmiyor mu? Haftalik tartisinda azalma mi var? (yenidogan bebekler ilk birkac gun sonunda biraz kilo kaybedebilirler)"

Uzmanlar bebeklerde su kaybinin belirtilerini soyle acikliyor: "Ice gocmus bingildaklar , gozyasi olmadan aglama, agiz kurulugu, deride pul pul dokuntuler, bebegin bezinde kiremit rengi lekeler gorulmesi, 8 saati askin bir sure bezini islatmamasi"

Uzmanlara gore, belirtilerden herhangi biri fark edilmisse bebeginizi doktora goturun. Sutunuzu bir pompa yardimiyla sagarak bebeginize kasikla yedirmeye baslayin. Her emzirme sonunda bebeginiz emmeyi ogrenene kadar sutunuzu kasikla yedirin. Bebeginize bu asamada biberon verirseniz bir daha emmeyi ogrenemez. Ancak kasikla beslerseniz tekrar emmeye gecilebilir.


Cocugun hata yapmasina izin verin’

Eskisehir Milli Egitim Muduru Ekrem Toklucu, cocugun zeka ve kisilik gelisiminin temelinde anne ve babanin davranislari bulundugunu belirtti.Eskisehir
AA
7 Eylul 2004 — Ekrem Toklucu, ailelerin, cocuklarin beceriksiz ve pisirik olmamalari icin hata yapmalarina firsat vermeleri gerektigini soyledi
Toklucu, cocuklarin yasadiklari ailelerin izlerini tasidiklarini belirterek, ailelerin cocuklara surekli nasihat etmemeleri ve dogrulari soylemek icin firsat kollamalari gerektigini kaydetti.
Cocuklarinin yaptiklarindan dolayi, ozellikle de baskalarinin yaninda elestirilmemesi gerektigini ifade eden Toklucu, soyle konustu: “Cocuk yaptigi bir hatadan dolayi pismanlik duyuyorsa ceza vermek zararlidir. Cocugun egitiminde okul-aile isbirligine onem verilmeli. (Eti senin kemigi benim) anlayisi degistirilmelidir. Aileler cocuklarinin birer yetiskin oldugunu kabul etmeli, tartismalarda hakli oldugu zamanlarda bunu soylemekten cekinmemelidir. Cocugun kisiligi degil davranislari elestirilmelidir. Aileler, cocuklarinin beceriksiz ve pisirik olmamalari icin hata yapmalarina firsat vermelidir.”

“COCUKLAR TAKDIR EDILMELIDIR”
Toklucu, cocugun zeka ve kisilik gelisiminin temelinde anne ve babanin davranislari bulundugunu belirterek, cocugun tum cevresinden ve ailesinden belli cizgide davranislar gormesi gerektigini, aksi takdirde cocugun ne yapacagina karar vermekte zorlanacagini kaydetti.
“Eger bir cocuk kinanarak yasarsa suclamayi, alay edilerek yasarsa sikilganligi, utanc icinde yasarsa sucluluk duymayi ogrenir” diyen Toklucu, sunlari soyledi: “Ceza cocugun sucu ile dogru orantili olmalidir. Ayrica verilen cezanin uygulanabilir olmasina da dikkat edilmelidir. Aileler cocuklarina (bilmiyorum), (sirasi mi) (ugrasamam) dememelidir. Cocuklarin begenilecek, takdir edilecek yonlerini bulunmali ve ovulmelidir.”

Cocuklara Olumu Nasil Anlatmali?

Bati dunyasindan elimize gecen ve olumle al�kali olan cesitli yazilar, Isl�miyet’in her yas grubu icin ne kadar isabetli mujde ve telkinlerde bulundugunu acikca ortaya koymaktadir. Batili bir cocuk egitimcisinin basindan gecen cok enteresan bir olay, bu hakikate mis�l olarak gosterilebilir.

Cocuklara Olumu Yanlis Anlatmayin!

Bu egitimcinin kucuk yastaki kizi, gunun birinde, bir turlu yemek yemez olmustur. Annesi cocuga once yemesi icin yalvarmis, sonra zorlamissa da fayda vermeyince acikmasi icin beklemistir. Ancak aradan iki gun gectigi halde kucuk cocuk, agzina bir lokma dahi koymamistir. En nihayet annesi cok israr edince, cocukcagiz aglamaya baslar ve dilinden su sozler dokulur:
-Ne olur annecigim sen de yeme, cunku seni cok seviyorum.

Annesi, neden yememesi gerektigini sordugunda kucuk kiz sebebini soyler ve anne hayretler icinde kalir. Meger kucuk kiz ile babasi arasinda birkac gun evvel soyle bir konusma cereyan etmistir.
- Baba, nicin yemek yiyoruz?
- Buyumek icin.
- Buyuyunce ne olacak?
- Ihtiyarlayacagiz.
- Peki ihtiyarladiktan sonra ne olacagiz?
- Ne olacak, herkes gibi biz de olecegiz...

O gunden sonra cocuk yemek yememege karar vermistir. Cunku o, herkesin yemek yedigi icin oldugunu zannedip; oyleyse yemek yemem; yemezsem buyumem, buyumeyince de ihtiyarlamam ve dolayisiyla olmem diye dusunmektedir.

Tabii kendisi olmek istemedigi gibi, cok sevdigi annesinin de olmesini istemiyor. Bu sebeple onun da yememesi icin yalvarip yakariyor. Ve egitimci bu h�diseyi naklederek okuyucularina "Demek cocuklara, anlasilmasi zor olan olum ve �hiret gibi mevzulari anlatmamaliyiz" diyor. Bunu burada noktalayip bir baskasina goz atalim.

Yanlis Bilgi, Kotu Sonuctur

Doktor Di Freundin de, Readers Diegest adli derginin bir sayisinda "Cocuklara Olumden Bahsetmeli mi?" konulu bir yazi yayinlar ve olum konusunda su tavsiyelerde bulunur.

"Cocugunuzun kopegi olunce, derin bir uykuya daldigini, kardesi, arkadasi veya bir yakini olunce de onlarin bir seyahate ciktigini soylersiniz" diyor.

Ancak birkac gun sonra gelen yuzlerce mektupta; cocugumuzu yatirip uyutamiyoruz ve birlikte seyahate cikamiyoruz. Cunku kopeginin ve arkadaslarinin basina gelen �kibetin, kendilerine de geleceginden korkuyorlar, ne yapacagiz, saskina donduk seklinde bircok soru soruluyor.

Doktorun cevaben yazdigi yazi ise "Bu meseleyi fazla kurcalamakla hata ettik" seklinde oluyor.

Iste bu cevaplar hic suphesiz caresizligin ve aczin, il�hi esaslardan habersizligin ifadesinden baska bir sey olmasa gerek. Demek ki, insan nevinin yarisini teskil eden cocuklar, ancak olum sonrasi bir hayat inanciyla insanca yasayabilirler. Ve yalniz Cennet fikriyle onlara dehsetli ve aglatici gorunen olumlere ve vef�tlara karsi dayanabilirler.

Ve her vakit etrafinda kendi gibi cocuklarin ve buyuklerin olumlerinin onlarin endiseli nazarlarina carpmasina, ancak ebedi hayatin mujdesiyle tahammul edebilirler. Hem bunu tahmin etmek zor degildir. Cunku cocuklar daha kucuk yaslardan baslayarak cesitli olum-kalim tecrubeleriyle belirli bir olcude olumle ilk karsilasmaya dogru il�hi bir programlama cercevesinde hazirlanmaktadir.

Aydinlik ve karanligin birbirini takibi, uyuma ve uyanik kalma donemleri, cesitli cocukluk oyunlari olum ve hayat zitliklari suurunu gelistirmekte, cocuk yavas yavas bazi seylerin daimi ve duzenli bir sekilde gelip gittigini, ister istemez ogrenmektedir.


Bize dusen ise en iyi ve realist telkini, ruha uygun olarak enjekte edebilmektir. Yeri gelmisken bu konuda da bazi tecrube ve tespitlerin isiginda cocuktaki olum suurunun kendini hangi yasta gosterdigine goz atalim.

Henuz 5 yasina gelmemis kucuklerin, olumun varligindan butunuyle habersiz ve her seyin canli oldugu, Macaristan, Cin, Isvec, A.B.D. dogumlu cocuklarda yapilan testlerde hepsinin ayni kavrayis seklini paylastigi gorulmustur.

Cocuklara gerceklerin bizim inancimiz dogrultusunda ogretilmesi, onlarin yavas yavas olum fikrini kabul etmelerine ve bu tutumlarinin dusunce ve konusmalarina yansimasina sebep olur.

En Cok 7 - 9 Yaslarinda Etkileniyorlar

Pedagog ve psikologlar tarafindan yapilan arastirmalar, cocugun ruh� dunyasinin en cok sarsildigi yaslarin 7 ve 9 yaslari oldugunu ortaya koymustur. Cunku cocugun olumu ihtiva eden, olu taklidi yapmasi gerektiren oyunlara merak sarmasi bu doneme rastlar. Olu taklidinin yer aldigi oyunlarin oynanmasi, cocugun olum dusuncesini hayatin icine yerlestirmesi acisindan tesirli bir rol oynar. Bu donemdeki cocuklarin cogu olumu, butun hayat� faaliyetlerin suresiz olarak kesilmesi seklinde benimserler.

Unlu bir pedagog olan Carlos Costanetana'ya gore; cocuk ancak kendini dogrulayacak tasvirlere dayali his ve musahede tahlillerini yapabilecek duruma eristigi bu yastan itibaren, dunyayi ve hayati tanimayi ogrenmis ve dolayisiyla icinde yasadigi cemiyetin bir uyesi olmaga hak kazanmis demektir.

Hic suphesiz insanlar icinde yapilan bu arastirmalarda mantik olculerine sigmayan tecrube ve verilere de rastlamak mumkundur. Ancak yine de bunlarin hepsi bir araya geldiginde sasirtici bir sekilde birbiriyle uyum gosteren bir tablo meydana getirmektedir.

Olum Gercegini Anlatin

Basta zikrettigimiz iki misalde oldugu gibi; susmak veya meseleyi ortbas etmeye calismak kime ne kazandirir? Aslinda bizce hic ehemmiyeti olmayan seylerin dahi en ince noktalarini soran veya arastiran cocuk, nasil olur da kendisini ve butun yakinlarini al�kadar eden olum ve �hiret gibi mevzulari sormaz, arastirmaz?

Eger siz ona "Olum yokluk degil!.. Hiclik degil!.. Sonmek degil!.." hakikatini ve kabir kapisinin nur �lemine acilan bir kapi oldugunu anlatamazsaniz, cocugun kucucuk kalbi paramparca olacaktir. Oynamakta adi bir oyuncagi dahi elinden almaya calistiginizda aglayan cocuk, eger ahireti bilmezse, her gun beraber oynadiklari kardesinin veya sevdigi bir yakininin birdenbire kaybolmasina nasil tahammul edecektir?

Halbuki ruhu, "�hirete �man" nuruyla aydinlanan bir cocugun cehresindeki huzun ve ayrilik sisi dagilacak "Gerci cok sevdigim oyun arkadasim veya kardesim oldu ama Cennet’in bir kusu oldu; orada bizden daha iyi yasar. Hem nasil olsa biz de O'nun yanina gidecegiz. Olum yok olmak degil ki uzuleyim. Olum sadece bir vatan degisikliginden ibarettir." dusuncesi suur ve hislerine akseder aksetmez, gozyaslari dinecek ve o kucucuk kalbi huzur bulacaktir.

Yazimizi Prof. Dr. Atalay Yorukoglu’nun olum ve cocuk konusundaki bir tavsiyesiyle bitirelim: “Cocuklar olumle cok erken yaslarda ilgilenmeye baslarlar. Oldukten sonra iyilerin cennete gidecegini ogrenmek onlar icin cogu zaman yatistirici olur.

Sevdigi dedesi olen bir kucuk cocuk, bu gercegi cok guzel dile getirmisti: ‘dedem beni birakip cennete gitti, orada baska cocuklarla oynuyor!..’

Yorukoglu cocugun bu durumuyla ilgili olarak anne ve babalara son tavsiyesi; onlarin sevdigi kisilerle bir ote dunyada bulusmak umidini kirmayin seklindedir.

Son olarak sunu da ifade edelim ki; olum meselesini cocuklara dogru bicimde anlatmanin yolu asil biz buyuklerin onu dogru sekilde anlamamizdan gecer.



Alintidir

Bosanma magduru cocuklar

Aile ve Sosyal Arastirmalar Genel Mudurlugu Uzmani Semra Demirkan, bosanmanin sebebinin ne olursa olsun ebeveynin cocukla iliskisinde bir guven zemini olusturmasi gerektigini belirtti. Genel olarak cocuklarin anne-babalarinin bosanmasinin kendileri yuzunden gerceklestigini, iyi davranirlarsa anne babalarinin yeniden birlesebilecegini dusunduklerini soyleyen Demirkan, "Cocuk, gercegi kabullenemiyor. Anne-baba arasinda parcalanmis olma duygusu, yalnizlik, olme arzusu, icine kapanma, k�bus gorme gibi davranislar gosteriyor." dedi

Cocugunuz bilgisayar bagimlisi mi?

91.8 frekansindan yayin yapan Istanbul'un Sesi radyosunda Sevil Gungor'un sundugu Istanbul'da Sabah adi programa konuk olan cocuk ve ergen Psikiyatristi Cevikaslan, "Bazen cocuklar cok kucuk yasta teknolojiyle tanisiyor. Aileler cocuklarinin bu becerileriyle ovunuyor. Ama bu zamanla bagimliliga donusuyor. Cocuklar icin internet kolay iletisim araci ve ayni zamanda yalanci bir sosyallik ortami. Cocuklar interneti sosyal bir ortam olarak goruyorlar ama aldatici. Ayrica internet, ergenlik cagindaki bazi cocuklar icin hayatin sorumluluklarindan kacis ortami’’ dedi.

Cevikaslan, teknolojinin cocuk hayatina vaktinden once girmesinin yanlis oldugunu, sirf cocugu oyalamak icin ya da cocuk istiyor diye 4 – 5 yaslarinda teknolojiyle karsilasmasinin tehlike tasidigini belirtirken; ‘’ Internet kullaniminda kota olmali. Aileler cocuklarin girdikleri siteleri bilmeli. Bu sekilde cocugu kontrol altina almak daha kolay olur. Bilgisayar kontrol getiren bir alet" uyarisinda bulundu.

"Cocuk okuldan gelir gelmez bilgisayar basina geciyorsa, interneti 5–6 saate kadar ve baska sorumluluklari ihmal edecek sekilde kullaniyorlarsa bagimlilik baslamis demektir" diyerek anne babalari dikkatli olmaya cagiran Cevikaslan, son olarak ‘’ Kitap ve bilgisayarin alternatif olarak gostermek dogru degil. Ikisi de cok farkli. Ailelere de cocuklarin bilgisayar karsisinda oturmasi kolaylik gibi geliyor. Ailelerin cocuklara cesitli aktiviteler sunmasi gerekiyor. Cagimizda cocuklar sokak oyunlarini unuttular. Daha cok oturur hale geldiler. Bu cocuklara saglikli secenekler, bos zaman aktiviteleri sunmak gerekiyor.’’ diyerek sozlerini bitirdi.

Cocuk Egitiminde yapilan 33 hata

Egitimci yazar Sait Camlica, cocugu dunyaya getirmek degil onu iyi yetistirmek asil marifettir diyor. Cocuk egitiminde yapilan 33 Hata kitabinin yazarindan anne babalara oneriler:



Yazarin Meric Yayinlari arasinda nesredilen kitabi, anne ve babalarin yaptigi 33 hatayi ornekler ve oykulerle izah ediyor. hayatinin 14 senesini yurtdisinda geciren yazar, Bati ile Turk aileleri arasinda farklari da gostermeyi ihmal etmiyor.
"Bu dunyada bana bir "melek" gosterin deseler, bir cocugun yuzune bakin derim. O saf, o masum, o gunahsiz yuz melekten baska neye benzetilebilir ki? Cocuklari gulerken dikkatle seyrettiniz mi hic? Tum bedenleriyle guler cocuklar. Aglarken de butun bedenleriyle aglarlar. Yerleri tekmeleyerek, kendisini yerden yere atarak aglayan ve gulen cocuklar henuz ikiyuzlulugun ne demek oldugunu bilmiyorlar. Gunahsiz melekler nereden ogreniyor ikiyuzlu olmayi da iki yuz yuzlu insanlarla dolu bir dunyada yasiyoruz?" diyen yazar Sait Camlica, "Bu kadar cok kapkaccilar, sokak cocuklari nereden turedi? "Okulda dehset" baslikli haberler hepimize normal gelmeye basladi. Daha bes yil oncesine kadar boyle haberler duymak cok zordu. Bugun neredeyse her hafta yeni bir "dehset" haberi duyar olduk. Bu gencler nasil bu kadar vahsi olabiliyor?" diye sorduktan sonra cocuk egitiminin onemine dikkat cekiyor ve "Bir ulke nufusunun %100'u cocuklardan olusmamaktadir. Ancak ulke geleceginin %100'u cocuklardir. Bu dunya bizlere dedelerimizden miras kalmadi. Bu dunya bize cocuklarin emanetidir" diyor.

Cocuk egitimi konusunda 'nicin 33 maddeye onem veren bir kitap yazdigi sorusunu ise soyle yanitliyor: 33 ayri fotograf karesi gostermeye calistim. Her fotografta kendi cocuklarimizin yerini gormeye calismaliyiz.

Yazar'in anne ve babalara su onerilerde bulunuyor:

Anne – Baba Olmanin Buyuk Gucu
Bir tavugun civcivini koruma girisimini bir dusunun. O ciliz bedenine ragmen, yavrularina saldiran korkunc tilkinin gozlerini oymak istercesine saldiriyor. Hicbir canli, dunyanin en korkak varligi kabul edilen tavuga, yaninda civcivleri varken yaklasamaz. O tavuga, o gucu veren annelik duygusudur. Kuslarin en kucugu copluk bulbulu bile, yuvasindaki yavrulari ugruna baykusla pencelesir.
Cocuklarinizi Tilkilerde daha alcak olan dunyanin egemen guclerine yem etmeyin. Cocuklarini sevgisiz birakan aileler, onlarla yeterince ilgilenmeyen anne babalar cocuklarini vahsi bir canavar olan kapitalist dunyanin ellerine teslim etmis oluyorlar.
Depremde binanin altinda kalan anne, cocugunu kurtarmak icin, eline gecirdigi cam parcasiyla kolunu kesip cocugunu kurtarmis. Bunu ancak bir anne yapar. Anne veya baba olmanin o muhtesem gucuyle cocuklariniza sahip cikin.
Anne cocugunu dovdugu halde, cocuk yine de annesinin kucagina siginir. Bu o cocugun en mutlu anlarindan biridir. Annelik, babalik muhtesem bir guctur. Bu gucunuzle cocuklarinizi kurtaramazsaniz, hicbir guc onlari kurtaramaz.

Insan sicaga kosar
Evinizi sicak tutun. Sevgi atesini asla sondurmeyin. Sevginize ve ilginize doymayan cocuklar, kendilerini yalniz hissetmeye baslar. Yalnizlik, insanin bu dunyada kaldirabilecegi en zor yuklerden bir tanesidir. Evinizi sicak tutun. Cunku insan sicaga kosar. Yureginizde ki sicaklikla cocuklarinizi evinizde egitin.

Cirak – usta iliskisi
Ogretmenin en kalici olani, ornek olunarak yapilanidir. Siz ustasiniz, cocugunuz cirak. Sizi takip edecek mutlaka. Sanayide ustalar ciraklarina cok az sey soylerler. Usta sadece isini iyi yapar. Cocuk ustayi seyrederek yetisir. Ciraklariniza iyi ornek olun.
Insan dikkatle dunyaya baksa iki sey gorur; Tohumlar ve meyveler. Hayatin ozeti; tohumlar ve meyvelerdir.. Meyve tohumda arzu, tohum meyve de sarki... Tohum, sonra meyve; meyve sonra tohumdur.
Her tohum kendi meyvesini verir. Bugunu hazirlayan seylerin kokleri gecmistedir. Atilan tohumlar, gorunmez ilahi hikmetle birleserek, bir sure sonra meyvelerini verir.
Her sey az ya da cok diger seyden hiz alir. Tohumlar ve meyveler... birisinin sonucu, digerine sebeptir. Usta kotu olursa cirakta kotu olur.

Diken Bos Birakilan Bahcede Yetisir
Bir binanin onunden gecerken bakiyorsunuz ki bina yamuk yapilmis. Yerden goge kadar dimdik durmasi gereken bina yamuk duruyorsa kimi suclarsiniz? Hic kimse kalkip ta binayi suclama hakkina sahip degildir. "Niye yamuk duruyorsun sen?" demeyiz. Muhtesem bir mimari eserin onunden gecerken hayranlikla seyrederiz o binayi. "Helal olsun bunu yapan ustaya!" deriz. O muhtesem yapinin kendiliginden o guzellige ulasmadigini biliriz.
Bir bahcenin yanindan gecerken, her tarafinin dikenlerle kapli oldugunu gordugunuz zaman kimi suclarsiniz. Bahceyi mi? Bahcede ki dikenleri mi? Yoksa bahcivani mi? Her seyi mukemmel bakimi yapilmis, ici rengarenk ciceklerle donatilmis bir bahce gordugumuzde yine bahcivani tebrik ederiz. Cunku hicbir eser, hicbir yapi, hicbir bahce kendiliginden meydana gelmez.
"Bahcedeki dikenlerin sorumlusu dami bahcivan? O dikenleri oraya bahcivan dikmedi ki!" diye itiraz edebilirsiniz. Ama hakli bir itiraz degil bu. Cunku diken bos birakilan bahcede yetisir. Tabiatin degismez kanunlari vardir. Su kainatta hicbir sey bos birakilmamistir, birakilmayacaktir da. Siz bahceye cicek tohumlarini ekmezseniz, bahcede yetisen yaban otlarini temizlemezseniz, cicege ihtiyaci kadar suyu vermezseniz o bahcede dikenler yetisir. Cunku dikenin tohumu yoktur. Diken bos birakilan bahcede kendiliginden yetisir.
Bugun cocugunuzdan cok memnunsaniz, kendisine, ailesine ve yasadigi topluma faydali bir evlat yetistirmisseniz bu sizin buyuk bir zaferinizdir. Sayet cocuklarinizdan ve cocuklarinizin yaptiklarindan memnun degilseniz, kendinizi ve yaptiklarinizi sorgulayin.
Cocuklariniz sizin eserleriniz. Usta sizsiniz. Sanatkar sizsiniz.

Cocuklariniz sizi yaraticinin bir emanetidir. Emanetlerinize sahip cikin"

Cocuklarda buyume geriligi davranis bozukluguna yol aciyor

Uludag Universitesi Tip Fakultesi Cocuk Sagligi ve Hastaliklari Anabilim Dali Cocuk Sagligi ve Hastaliklari Uzmani Prof. Dr. Omer Tarim, normal buyumenin bir saglik gostergesi oldugunu; ancak boy kisaliginin toplumsal onyargilar nedeniyle yol actigi psikososyal sonuclarin kisinin normal gelisimini etkiledigini soyledi. Buyumeyi etkileyen faktorleri "Baslica genetik ve cevresel faktorler olarak ozetlenebilir. Cevresel faktorler icinde beslenme, genel saglik durumu ve hormonlar sayilabilir. Buyumeyi etkileyen hormonlar ise dogumdan once insulin, dogumdan sonra tiroit hormonu ve buyume hormonu, bulug caginda ise seks hormonlaridir." seklinde ozetleyen Tarim, konunun ciddiyetle uzerinde durulmasi gereken bir konu oldugunu dile getirdi. Prof. Dr. Tarim, "Buyume geriligi gorulen cocukta oncelikle normal-kisa bir cocuk mu oldugu; yoksa buyume geriligine neden olan baska bir sorun mu bulundugu konusuna aciklik getirilmelidir. Normal-kisa grupta 2 durum soz konusudur: Konstitusyonel buyume geriligi: Bu cocuklar bulug cagina gec girerler, fakat bulug ile birlikte hizla uzayarak normal eriskin boyunu yakalarlar. Bu sekilde gec boy atma hik�yesi genellikle anne ve/veya babada da vardir. Genetik boy kisaligi: Bu cocuklar normal zamaninda bulug cagina girerler ve fakat eriskin boylari kisa kalir. Diger ana gruptaki cocuklarda ise beslenme ile ilgili sorunlar, sistemik bir hastalik veya hormon eksiklikleri soz konusu olabilir." diye konustu. Buyume geriliginin, cocuklarda ebeveynleri ve arkadaslarina karsi tutumlarinda degisiklige yol actigi ve adaptasyon bozukluklarina neden oldugunu vurgulayan Tarim, ailelere su tavsiyelerde bulundu: "Cocugunuzun normal saglik kontrolleri sirasinda boy ve agirliginin olculerek kaydedilmesi gerekir. Doktorunuz tam bir muayene ile genel saglik sorunlari ile ilgili ipuclarini arastiracaktir. Kemik yasinin belirlenmesi icin el filminin cekilmesi yararli olabilir. Gerekirse hormon tahlilleri ve stimulasyon testleri yapilabilir. Buyume geriliginin tedavisi sebebi yoneliktir. Buyume geriliginin nedeni kronik bir hastaliksa, tedavisi de bu hastaligin kontrol altina alinmasina baglidir.

Cocukta buyume hormonu eksikse tedavi son derecede basarilidir. Bu durumda cocugun tedaviden onceki buyume hizinin birkac kat artmasi beklenir. Tedavinin basarisi, erken baslanmasi, anne-babanin boyu ve hormon eksikliginin derecesi ile iliskilidir."

Anne Babalara 9 emir

Umraniye Belediyesi’nin duzenledigi ‘Cocuk ve Iletisim’ baslikli panele konusmaci olarak katilan cocuk egitimcisi ve radyo programcisi Gulten Demircan, aile ici iletisim ve bu iletisim surecinde cocuk psikolojisi uzerine onemli bilgiler verdi.
Ozellikle anne-babalarin cocuk psikolojisi uzerindeki etkilerine deginen Gulten Demircan, ‘anne-babalar ne soylerlerse soylesinler, onemli olan cocugun anne-babasinin davranislarindan alacagi mesajdir’ dedi.
Cocugun nasihat ve tavsiyelerden ziyade anne-babasinin uygulamasindan ornek alacaginin altini cizen Demircan, ‘maalesef toplumuz da en cok bu konuda hata yapiyor’ tespitinde bulundu.

“ANNE-BABALAR YARGILAMAKTAN VAZGECMELI”

‘Aile icinde olusan sorunlarin buyuk bir bolumu, bizlerin olaylara ve davranislara yonelttigimiz bakis acisi ve yargilar nedeniyle olusur’ diyen Gulten Demircan, sozlerini soyle surdurdu: “Ozellikle cocuklarin davranislarini yorumlarken, degerlerimiz ve egitimlerimizden kaynaklanan yargi etikleriyle tepkiler olusturuyoruz. Oysa onemli bir ayirim, davranislarla yargilari ayirabilmektir. Ornegin yemek yerken ustunu kirleten bir cocuk icin davranis ‘yemek yerken ustune dokmektir’. Fakat yargi ‘pis cocuk, terbiyesiz, yaramaz’ gibi yargilar ve lakaplardir.”
Yargilarin cocuk iletisiminde onarilmasi zor yaralara neden oldugunun altini cizen Gulten Demircan, anne ve babalarin bu noktada cok hassas olmalari gerektigini hatirlatti. Demircan, cocuk iletisiminde karsilasilan engelleri ise su sekilde siraladi:

Emretme, yoneltme; ‘Yapacaksin, yapmak zorundasin’
Tehdit etme; ‘Yapmazsan .., ya yaparsin ya da.., yoksa..!’
� Ahlak dersi verme; ‘Senin sorumlulugun..’
Kendi cozumunu getirme; ‘ben olsam..’
Tartisma; ‘Evet ama!, gercek su ki!’
Elestirme ve suclama; ‘Zaten tembelin tekisin, dusunemiyorsun’
Ovme; ‘Harikasin, muhtesemsin’
Lakap takma; ‘Koca bebek, geri zekali, aptal’
Alay etme, ciddiye almama; ‘Baska seyler konusalim’


“COCUK UZERINDE BASKI KURMAYIN”

Cocuk yetistirmenin gelecek olusturmanin en onemli adimi oldugunu soyleyen egitimci Gulten Demircan, anne ve babalarin cocuktan once, kendilerini egitmeleri gerektigini vurguladi. Demircan, su tavsiyelerde bulundu:

� Anne ve babalar cocuklarini yargilamaktan vazgecmeli.
� Cocugu kontrol altinda tutmak icin, onun kisiligi uzerinde baski kurmaktan kacinilmalidir.
� Baba cocuguyla diyalogunu arttirmali. Diyalogun artmasi baba modelini cocukta pekistirir.
� Cocugun ilgisini ya da hislerini anlamak, daha sonra kendi dusuncelerimizi paylasmak gerekir.
� Cocuga anlasilma duygusu kazandirildiktan sonra seyrettiklerini nasil algiladigi ogrenilmelidir.
� Cocuga ve ozellikle guc ogesi baskin cocuga insan olmanin guzelligi, bize verilen organlar ve yeterliliklerle bircok isi basarabilecegimiz hissi verilmeli.

Cocugun zekâsini artirmak elinizde

Kadinlar gunde ortalama 20 bin, erkekler ise 7 bin kelime ile konusuyor... Bunu diyen kim: ABD'li uzman Louann Brizendine . Nerede soyluyor: 1 Agustos'ta piyasaya cikan ' The Female Brain' ( Kadin Beyni ) adli kitabinda. (...)
***
(...) ABD egitim sistemini yonetenlerin en ciddi dertlerinden biri orta ve ust siniflara mensup ailelerin cocuklari ile fakir ailelerden gelen cocuklarin arasindaki ucurum... 'Acigi nasil kapatiriz' diye kafa yorarken suruyle arastirma yapiyorlar.
Bu arastirmalardan birini, Kansas Universitesi'nden Betty Hart ve Todd R. Risley gerceklestirdi. Iki psikolog fakir ve varlikli ailelerin cocuklariyla olan iliskilerini derinlemesine inceledi.
Sonuc cok carpici:

* Iki sinif arasinda ciddi bir kelime dagarcigi farki var. Mesela ebeveyni profesyonel (avukat, doktor, yonetici, vs.) olan 3 yasindaki bir cocuk 1100 kelime biliyor. Fakir aile cocugunda ise bu sayi 525'e dusuyor.

* Cocuklarin zek�si ile kelime dagarcigi arasinda yakin bir iliski var. Varlikliprofesyonel ailelerin cocuklarinin zek� katsayisi 117, fakirlerinki ise 79 . (Tabii bunlar ortalamalar.) Hart ve Risley arastirmayi daha da derinlestirince sunu fark ediyorlar:

* Bir saat icinde, varlikli anne babalar cocuklarina 487 kez ' hitap' (tek kelime de olabilir bu, uzun bir cumle de) ediyor. Fakir anne babalarda ise sayi saat basina 178'e dusuyor.

Arastirmacilar bu hitaplarin olumlu mu, olumsuz mu, destekleyici mi, kostekleyici mi oldugunu da incelemis.
Sonuc:

* Varlikliprofesyonel ailenin cocugu, 3 yasina kadar 500 bin olumlu, destekleyici, tesvik edici soz duyuyor. Engelleyici, kostekleyici, durdurucu soz sayisi ise 80 bin .

* Fakir ailelerin cocuklari ise 3 yasina kadar 75 bin destekleyici, olumlu soz isitiyor. Buna karsilik duyduklari kostekleyici soz sayisi 200 bin ! Bu veriler cok onemli. Cunku kelime hazinesi zengin olan ve destekleyici bicimde hitap edilen cocuklar daha zeki oluyor. Ayrica bu cocuklar buyuduklerinde basariyi daha kolay yakaliyor.

Dunyaya belli bir zek� kapasitesiyle geliyoruz. Diyelim ki potansiyel zek�niz 120 . Eger iyi islenmezse zek�niz faraza 110'da kaliyor.
Buna karsilik kisiyi motive eden, hareketli, canli, etkilesimi zengin ortamlar zek�mizi tam kapasiteye cikartiyor.

Kissadan hisse: Eger cocugunuzun zeki olmasini istiyorsaniz onunla bol bol konusun. Ayrica ' dur', ' yapma', ' kaka' gibi olumsuz kisitlayici sozleri az kullanmaya... Buna karsilik ' aferin', ' haydi', ' guzel' gibi sozleri daha cok kullanmaya calisin.