4 Haziran 2007 Pazartesi

Ekosistem ile insan sağlığı ilişkili

Ekosistemdeki değişiklikler insan sağlığını tehdit ediyor.
Dünya Sağlık Örgütü (WHO), çevre kirliliği nedeniyle ekosistemde meydana gelen değişikliklerin, SARS ve kuş gribi gibi ölümcül hastalıkların çoğalmasına neden olduğunu açıkladı.

WHO İnsan Yaşam Alanı Koruma Bölümü başkanı Maria Neira, düzenlediği basın toplantısında, “İnsan sağlığı ve ekosistem arasında çok güçlü bir bağ olduğunu” söyledi. Örgütün hazırladığı raporda, nüfusun çoğalması ve ekonomik gelişmelerin, küresel ekosistemde büyük değişikliklere neden olduğu, bunun da insan sağlığına yansıdığı belirtildi.

Raporda, su, yiyecek, iklim, petrol gibi doğal kaynakların, insanlara hayvanlardan bulaşan hastalıkların önlenmesinde de büyük önemi olduğu kaydedildi.

Grip, tüberküloz, kızamık gibi bazı hastalıkların, öncelikle, tavuk, kedi, köpek gibi evcil hayvan türlerinde ortaya çıktığı ve daha sonra insanlara bulaştığı vurgulandı.

Raporda, “Dünyanın yapısı ve ekosistemin, insanların faaliyetlerinin sonucu olarak, 20. yüzyılın ikinci yarısında insanlık tarihinde daha önce olmadığı kadar hızlı biçimde değiştiğine” dikkat çekildi.

Dünya genelinde 1300’den fazla uzmanın katkı sunduğu raporda, çevreye verilen zararın insan sağlığına olumsuz etkilerinin hissedilmeye başlandığı ve gelecek 50 yılda bu etkinin çok daha kötü sonuçlar doğuracağı uyarısı yapıldı. Afrika’nın Sahra altı bölgesi, Asya’nın merkezi, Latin Amerika’nın ve Güney Asya’nın bazı bölgelerinin, insan sağlığı açısından bu anlamda en riskli yerler oldukları kaydedildi.

Başkan Maria Neira, seller ya da kuraklığın tarımsal üretime zarar verdiğini, bunun sonucunda ortaya çıkan kıtlığın en fazla yoksul insanları etkilediğini söyledi. Raporda, balık stoklarının ve tarım alanlarının tükenmesiyle de giderek azalan gıda kaynaklarının, dünya genelinde, büyük çoğunluğu yoksul ülkelerde olmak üzere 800 milyon kişinin yetersiz beslenmesine neden olduğu belirtildi.

Sudan kaynaklanan hastalıkların ise her yıl dünya genelinde 3.2 milyon kişinin ölmesine neden olduğu, bunun ölümlerin yaklaşık yüzde 6’sını oluşturduğu kaydedildi. Dünyada 1 milyar kişinin temiz su kaynaklarından mahrum yaşadığı belirtildi.

Mavi forum

Orta kulak iltihabı başarıyı etkiliyor

Gaziantep Üniversitesi Tıp Fakültesi Kulak Burun Boğaz Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Semih Mumbuç, orta kulak iltihaplarından kaynaklanan işitme zorluğunun çocuğun okul başarısını olumsuz etkilediğini söyledi.
Doç. Dr. Semih Mumbuç, “öğretmenler, dikkatli olmaları halinde işitme kaybı yaşayan çocuğu fark edebilir, velisini bilgilendirerek tedavide geç kalınmasının önüne geçebilir” dedi.

Doç. Dr. Mumbuç, orta kulakta hem kulak zarının hem de kulak zarından sesi iç kulağa ileten kulak kemikçiklerinin bulunduğunu belirtti. Orta kulağın havalanmasını sağlayan östaki borusunun aynı zamanda ağız, boğaz ve burun bölgesindeki mikropların giriş yolu olduğuna dikkati çeken Doç. Dr. Mumbuç, geçirilen bir üst solunum yolu enfeksiyonu sırasında mikropların orta kulağa geçerek iltihaplanmaya neden olduğunu ifade etti.

Orta kulak iltibanın çocuklarda daha sık görüldüğünü vurgulayan Mumbuç, şöyle konuştu:
“Çocukluk dönemindeki orta kulak iltihabı çok önemli bir sağlık sorunu olarak değerlendirilmelidir. Çocukluk döneminde östaki borusu tam olarak gelişmemiş olduğundan orta kulağın havalanma ve temizlenmesi yeterli derecede olmaz. Orta kulak iltihabı bu nedenle çocuklarda sık görülür. Orta kulak iltihabı kendini kulakta dolgunluk hissi, ağrı, işitme zorluğu, ateş, halsizlik ve bitkinlik gibi belirtiler gösterir.”

Doç. Dr. Mumbuç, orta kulakta iltihap toplanmasına neden olan ve mikrobik ateşli orta kulak iltihabı olarak bilinen hastalığın ilerlemesi halinde kulak zarının delinebildiğini vurguladı. Mikrobik ateşli orta kulak iltihabında, orta kulakta biriken iltihabın temizlenmesinin büyük önem taşıdığını anlatan Doç. Dr. Mumbuç, hastaların tedavi uygulanmaması halinde yüz sinirlerine ve beyin zarına ilişkin sağlık sorunlarıyla karşı karşıya kalabileceklerini belirtti.

EBEVEYNLERE VE ÖĞRETMENLERE DÜŞEN GÖREV
Berrak bir su toplanması biçiminde kendini gösteren orta kulak iltihabı çeşidinin ise çok sinsi seyrettiğini ve işitme kaybı dışında bir belirti vermediğini ifade eden Doç. Dr. Mumbuç, açıklamasını şöyletamamladı:
“Bu iltihap çeşidi erken tedavi uygulanmaması halinde kalıcı işitme kaybına neden olur. Tedavide başarılı olunamaması halinde kulakzarını çizmek ve kulak zarı üzerine havalandırma tüpleri takmak gerekebilir. Ebeveynler, televizyonu yakından izleyen, kendisine söyleneni sık sık tekrarlatan, kulak ağrısından şikayet eden 5-10 yaş grubundan çocuklarını orta kulak iltihabı şüphesiyle bir kulak-burun-boğaz uzmanına götürmeli. Bu yaş grubundaki çocukların ilköğretim çağında olmaları ve zamanlarının büyük bölümünü okulda geçirmeleri nedeniyle öğretmenlere de görev düşüyor. Orta kulak iltihaplarının neden olduğu işitme kaybı çocukların okul başarısının olumsuz etkileyen en önemli etkenler arasında bulunuyor. Öğretmenler, dikkatli olmaları halinde işitme kaybı yaşayan çocuğu fark edebilir, velisini bilgilendirerek tedavide geç kalınmasının önüne geçebilir.”

Mavi forum

Türkiye'nin ağrı haritası çıkarılacak

Klinik Farmakoloji, Türkiye Baş Ağrısıyla Savaş ve Türkiye Baş Ağrısı derneklerinin birlikte, 7 bölgede 4 bin kişi üzerinde yapacağı araştırma ile “Türkiye’nin ağrı haritası” hazırlanacak.
Düzenlenen basın toplantısında konuşan Klinik Farmakoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Cankat Tulunay, Türkiye’de ağrı için hangi ilaçların ne kadar sıklıkta kullanıldığına ilişkin bilginin bulunmadığını ve sağlık sektöründe ağrı alanında çok büyük bir bilgi eksikliği olduğunu ifade ederek, Türkiye’nin ağrı haritasının bu nedenlerle çıkarılacağını söyledi.

bölgede 4 bin kişi üzerinde yüz yüze görüşme ve anket yöntemiyle yapılacak çalışmayı 6 ayda bitirmeyi hedeflediklerini belirten Prof. Dr. Cankat Tulunay, toplantıda ağrıyla ilgili bilgi de verdi. Prof. Dr. Tulunay, kronik ağrıların toplumun yüzde 30 veya daha fazlasını etkilediğini vurgulayarak, ağrının birçok hastalığın tanısını koymada önemli olduğunu kaydetti.

Prof. Dr. Tulunay, ABD’de 50 milyon kişinin kronik, 25 milyon kişinin de akut yani ani ağrı çektiğini, 25 milyondan fazla kişinin migren hastası olduğunu belirterek, hastaların yüzde 75’inin de uygun tedavi görmediğini söyledi. ABD’de ayrıca 200 bin kişinin ağrı nedeniyle hastaneye gittiğini, ilaçların yan etkilerinden dolayı yılda 20 bin kişinin yaşamını yitirdiğini ifade eden Prof. Dr. Tulunay, ağrı nedeniyle yılda 542 milyon gün işgücü kaybı gerçekleştiğini anlattı.

Türkiye’de yeterli ağrı tedavisinin görülmediğini dile getiren Prof. Dr. Tulunay, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Türkiye’de, sadece kadınlardaki baş ağrısı nedeniyle yılda 3 milyon günden fazla işgücü kaybı oluyor. Bunun ekonomik etkisi ise 300milyon dolardan fazla. Yine 2004’te, romatizma ağrıları için 62 milyonkutu ağrı kesici satılmış. Bu yıl ise bu rakam 92 milyona çıkmış. Basit ağrı kesicilerden de geçen yıl 75 milyon kutu satılmış.”

“TEDAVİ EDİLEBİLİR BİR HASTALIK”Migren dahil olmak üzere baş ağrısının tedavi edilebilir bir hastalık olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Tulunay, baş ağrısı dağılımına göre de migrenin yüzde 16, gerilim tipi baş ağrısının ise yüzde 79 olduğunu belirtti.

Türkiye’nin yüzde 75-94’ünün mutlaka baş ağrısını tattığını, küresel ortalamaya göre yüzde 49.3 oranında kişinin, yani dünyanın yarısının başının ağrıdığını kaydeden Prof. Dr. Tulunay, uygun yöntemlerle baş ağrısının yüzde 90’ının tedavi edildiğine dikkat çekti.

Prof. Dr. Cankat Tulunay, kronik ağrı çekenlerin yüzde 56’sının kadın, yüzde 44’ünün de erkek olduğunu anlatarak, doktorların ağrı hakkında yetersiz eğitim alması, ağrıyı iyi değerlendirememesinin de ağrı tedavisinin yetersizliğinde etkili olduğunu söyledi.

Bazı ilaçların yan etkilerine de dikkat çeken Prof. Dr. Tulunay, ağrı kesicilerin sürekli kullanıldığında baş ağrısı yaptığını kaydetti.

Prof. Dr. Tulunay, yaşanan ağrıların yüzde 30’u düşürüldüğünde bile insanların çok mutlu bir yaşam süreceğini vurgulayarak, Türkiye’nin ağrı haritası çıkarıldığında ağrıların tedavisinde milyarlarca doların heba edilmesinin önüne geçileceğini sözlerine ekledi.

Mavi forum

Kalp krizi, beyni de tahrip ediyor

Kalp krizi anında dakikada 1,9 milyon beyin hücresinin (nöron) öldüğünü kaydeden bilim adamları, kriz sırasında oksijen ulaşmayan beynin saatte 3,6 yıl yaşlandığını kaydetti.

Uzmanlar, vakit geçtikçe kalp krizinin beyinde açtığı hasarın büyüdüğüne dikkat çekerek kalp krizi geçirmekte olan hastalara mümkün olan en hızlı şekilde müdahale edilmesinin ve derhal tedavisinin yapılmasının önemine dikkat çekiyor.

Konu hakkında bir araştırma yapan ekipte yer alan Kaliforniya Üniversitesi araştırmacılarından Dr. Jeffrey L. Saver, müdahale ve tedavide gecikmenin, kalp krizinin beyinde sebep olduğu hasarı daha kötüleştirdiğini ifade etti.

Yakın tarihe kadar kalp krizi sırasında kan pompalanması durduğu için beyinde her dakika ne kadar hücrenin öldüğünün tespit edilemediğine işaret eden Saver, daha önceki araştırmalardan elde edilen veriler ve geliştirilen “nöroimaging” tekniğinin artık tipik bir kalp krizi sırasında ne kadar beyin hücresinin öldüğünü tespit etmeye imkan verdiğini belirtti.

Amerikan Kalp Derneği’nin yayın organı olan bilimsel dergide yer alan araştırma sonuçlarına göre, ortalama şiddetteki bir kalp krizi 54 mililitrelik bir beyin dokusunu etkiliyor ve 10 saat boyunca bu etki beyinde yayılıyor. Bu arada, krizin sürdüğü her dakika için 1,9 milyonnöron ölüyor, bu da sinapsis denen 14 milyar sinir bağlantısının ve 12km’lik sinir fiberinin kaybedilmesine yol açıyor.

Dergide yer alan makaleye göre, kalp krizinden en fazla etkilenen organ olan beyinde ortalama 22 milyar nöron bulunuyor.

Uzmanlar, vakit geçtikçe kalp krizinin beyinde açtığı hasarın büyüdüğüne dikkat çekerek kalp krizi geçirmekte olan hastalara mümkün olan en hızlı şekilde müdahale edilmesinin ve derhal tedavisinin yapılmasının önemine dikkat çekiyor.

Mavi forum

Türkiye'de kuş gribi hastalığı bitti

Hastalık çıkan bölgede, toplam 10 bin 147 kümes hayvanı itlaf edilerek, sahiplerine 104.9 milyon YTL tazminat ödendi.
Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, Türkiye’de yaşanan kuş gribi ve vebası hastalığının bittiğine dair hazırladığı “Final Rapor”unu, Dünya Hayvan Sağlığı Teşkilatı (OİE) ile Avrupa Birliği (AB) Komisyonu’na bildirdi.

Bakanlıktan yapılan açıklamaya göre, Balıkesir’in Manyas İlçesi’nde 5 Ekim’da ortaya çıkan tavuk vebası (Avian influenza, kuş gribi) hastalığıyla ilgili olarak bakanlığın gerekli tedbirleri aldığıve hastalığın tamamen ortadan kaldırıldığı belirtildi ve Final Raporu’nda OİE ile AB Komisyonu’na 8 Aralık’ta gönderildiği kaydedildi.

Hastalık çıkan bölgede, toplam 10 bin 147 kümes hayvanının itlaf edilerek, sahiplerine 104.9 milyon YTL tazminat ödendiği hatırlatılan açıklamada, hastalığın görüldüğü dönem içinde tüm şüpheli ölüm ve hastalık ihbarlarının değerlendirmeye tabi tutulduğu vurgulandı.

Laborauarlarda 1362 örneğin tetkik edildiğine dikkat çekilen açıklamada, gözetim bölgesindeki ticari işletmelerle köy tavuklarındanrastgele 1706 örnek toplanarak incelendiği de kaydedildi.

Mavi forum