6 Ağustos 2009 Perşembe

Şehir için özel araba

HABERTURK.COM EKONOMİ SERVİSİ

Hergün işe araba ( makine ) ile mi gidip geliyorsunuz? Peki yolculuğu tek başınıza mı yapıyorsunuz? O zaman hem trafikteki yoğunluğa hem de benzin tüketimine ve masrafına olumsuz katkıda bulunuyorsunuz demektir.

Sergio Luna tüm bunları düşünerek tek kişilik ekonomik ( iktisadi, soylu erki, kazançlı ) bir konsept araba tasarlamış. Hergün araba kullanmak zorunda olan ve bu esnada yalnız olanlar için dizayn edilen bu araın 2020 yılında piyasaya sürülmesi planlanıyor.

Segway'deki teknik yapıdan ilham alan çalışma prensibi 4 elektrik ( çarpıcılık, yalıtım, cazibe ) motoru barındırıyor. Mevcut elektrikli arabalardan da çok daha az ( tek tük, yufkalık, düşük ) enerji ( erke ) tüketen otomobil çevre korumaya önemli ölçüde katkıda bulunuyor.

Hem trafiğe hem de hava ( muhit, çevre, üslup ) kirliliğine karşı gerçekçi bir yaklaşımla tasarlanan bu özel mini otomobil sadece 2 tekerlekli.

Umarız satışa çıkması planlanandan çok daha önce olur.

(Selin Kunt Tütüncü'nün haberi)

Arama motoru piyasası kızışıyor

Microsoft ve Yahoo, internette arama ortaklığı oluşturulması konusunda anlaşmaya vardı.

Anlaşma, dünyanın en büyük yazılım şirketi Microsoft'a, internette en büyük ikinci arama motoru olabilme imkanına kavuşturacak. On yıllık anlaşmayla Microsoft, internette en büyük arama motoru ve reklam lideri Google'a karşı önemli bir avantaj yakalayacak.

Genişletilmiş anlaşma, Microsoft'un adını ''Bing'' olarak değiştirdiği arama motorunun daha fazla kişi tarafından kullanılmasına olanak tanıyacak.

Anlaşmayla Yahoo, ilk ( ön, evvel ) 5 yılda kendi sitesindeki tüm arama ve reklam gelirlerinin yüzde 88'ini alacak ve Microsoft'un bazı internet sitelerinde reklam satma hakkına kavuşacak.

Yahoo, anlaşmanın, yıllık karını 500 milyon dolara kadar artıracağını ve kendi arama teknolojisine yatırım yapmayacağı için yılda sermaye harcamalarında 275 milyon dolar da tasarruf sağlayacağını tahmin ediyor.

''YENİ BİR ÇAĞ'' 

Microsoft'un patronu Steve Ballmer, anlaşmayla, Microsoft'un arama motoru Bing'in rekabet için gerekli olan ölçeğe kavuşacağını söyledi.

Ballmer, ''Bu anlaşmayla, aramada daha fazla yenilik, reklamcılar için daha iyi değer ve tek bir şirketin şu anda hakim olduğu piyasada gerçek tüketici seçimi yaratacağız'' dedi.

Yahoo da, anlaşmanın Yahoo kullanıcılarının ve reklamcıların çıkarına olacağını bildirdi.

Yahoo Üst Yöneticisi (CEO) Carol Bartz, ''Anlaşma, Yahoo, kullanıcılarımız ve endüstriye gemi yüküyle değer katacak. Ve bu anlaşmayla internet yeniliği (innovasyon) ve gelişmesinde yeni bir çağın kurulacağına inanıyorum'' diye konuştu.

Microsoft, internet arama pazarında payını artırmak umuduyla birkaç yıldır Yahoo ile anlaşmaya çalışıyordu.

Şirketin yaklaşık 15 ay önce Yahoo'ya sunduğu 47,5 milyar dolarlık teklif, Yahoo'nun kurucu ortağı Jerry Yang başkanlığındaki grubun direnciyle karşılaşması üzerine Microsoft teklifini geri çekmişti.

Anlaşma, ancak Jerry Yang'ın geçen yıl üst yöneticilikten ayrılmasından sonra olanaklı hale geldi.

Yahoo, dünya çapında internet arama pazarında yüzde 8, buna karşılık Google ise yüzde 67 pay sahibi bulunuyor. ABD'de ise Google'ın bu payı yüzde 65 iken, Yahoo'nun ise yüzde 20 civarında.

Arama motorunu iyileştirmek için milyarlarca dolar harcamasına karşılık Microsoft'un dünya genelindeki internet ( genel ağ ) arama ( taharri, kontrol ) pazar payı sadece yüzde 3 ve ABD'de ise yüzde 8 düzeyinde kaldı. Microsoft, bu sırada arama motorunun adını da ''Bing'' olarak değiştirdi.

AA

ABD'de dayanıklı mal siparişleri geriledi

Ticaret Bakanlığı, Haziran ayında yüzde 0,6 gerilemesi beklenen ( muhtemel ) dayanıklı mal siparişlerinin yüzde 2,5 azaldığını açıkladı. Mayıs ayında yüzde 1,8 yükseldiği belirtilen dayanıklı mal siparişleri ise yüzde 1,3 olarak ( namına ) revize ( düzeltilmiş, yenilenmiş ) edildi.

ABD'de Haziran ayında yüzde 2,5 azalan dayanıklı mal siparişleri, yüzde 7,8 gerilediği Ocak ayından bu yana en büyük azalmayı kaydetti.

AA

Almanya'da tüketici fiyatları geriledi

Federal İstatistik Ofisi'nin açıkladığı verilere göre, tüketici fiyatları, 1987 yılı mart ayındaki yüzde 0,3 gerilemenin ardından, temmuz ( orak ayı ) ayında da yüzde 0,6 düştü.

Ofis, düşüşte, yıllık bazdaki enerji ve yakıt fiyatlarının gerilemesinin etkili ( hatırlı, etkin, canlı ) olduğunu bildirdi.

Almanya'da enflasyon ( pahalılık, şişkinlik, para şişkinliği ) mayıs ayında sıfıra düşmüş, geçen ay ise yüzde 0,1'e çıkmıştı.

AA

Sabahları uyanmakta zorluk mu çekiyorsunuz?

Puzzle Alarm Clock:

Çocuk oyunlarından esinlenerek tasarlanmış bu saat çalmaya başladı mı siz doğru şekilleri doğru boşluğa yerleştirerek bulmacayı tamamlamadan susmuyor. Beyninizi uyandırıp çalıştırmayı hedefleyen saatin yaratıcıları tekrar ( yine, yeniden, gene ) uyumayacağınızı garanti ( güvence ) ediyor.

Clock:

Neden çalar saatin alarmını kurarız ? Bizi uyandırsın diye.
Peki hemen susturabildiğimiz bir saatin ne ( hangi, nasıl, neden ) faydası olabilir ki?
Clocky bu fikirden yola çıkarak tasarlanmış. Alarm zamanı geldiğinde çalmaya başlayan bu saat aynı zamanda tekerleklerini de harekete geçirerek oda ( göz ) da kaçmaya başlıyor. Bu yaramazı susturmanın tek yolu da yataktan çıkıp onu yakalamak.

Shape-Up:

Bu entertesan saatin formuna düşkün olanlar için mi yoksa mazoşistler için mi tasarlandığını bilemedik. Sizin ayaraladığınız uyanma zamanı geldiğinde spor aleti saat ( vakit, zaman, sayaç ) 30 kere ağırlık kaldırma hareketi yapmadan susmuyor.

Ünlü yazar Demirtaş Ceyhun vefat etti

Yazar Demirtaş Ceyhun, tedavi gördügü hastanede vefat ( ölüm ) etti.

Alman Hastanesi'nden yapılan yazılı açıklamada, ''Pnömoni'' (zatürre) tanısıyla 28 gün önce Alman Hastanesi yoğun bakım servisine kaldırılan Ceyhun'un, bugün saat ( vakit, zaman, sayaç ) 15.00 sıralarında hayatını kaybettiği belirtildi.

Açıklamada, Ceyhun'un tedavisi sürecinde kısa süreli bir iyileşme dönemi yaşadığı, ikincil bir enfeksiyon ile çoklu organ ( aza, örgen, uzuv ) yetersizliğinin geliştiği kaydedildi.


Geleneksel Ovit Yayla Şenlikleri dünyaya açılıyor

Bu yıl ondördüncüsü düzenlenecek ve yılın en ( arz, işaret, genişlik ) çok ilgi gören geleneksel
şenliklerden biri olan "14. Ovit Yayla Şenlikleri" , 8 ve 9 Ağustos tarihlerinde Rize Ovit Yaylası'nda dünyanın çeşitli ülkelerinden gelecek olan ( kâin, hasıl, vaki ) uluslararası sanatçılarla dolu konserleri ile yaza damgasını vuracak.

Ekşioğlu Vakfı önderliğinde her ( değme ) yıl olduğu gibi bu yıl da gerçek bir şenlik
ruhunu yansıtabilmek amacıyla iki ( dü ) farklı güne yayılan "14.Ovit Yayla
Şenlikleri" ilk gün Güneydoğu, Karadeniz Bölgesi'nde yaygın olarak kullanılan Kemençe çalgısına merakı ile tanılan "Albannach" adlı İskoç grup,  çeşitli ses ve ritimlerin bir araya getirildiği gayda ve perküsyon aletleri ile yaptıkları geleneksel İskoç müzikleriyle programa ev sahipliği yaparken,ikinci günde ise tüm dünya listelerinde 1 numaraya çıkmış "Till There Was You" isimli şarkısıyla ve son ( geri, hatime, döl eşi ) sıralarda David Vendetta ile Bleeding Heart parçasındaki vokali ile uzun süre zirvede kalan "Rachael Starr'' ı ağırlıyor. İngiltere'nin en büyük gösteri gruplarından biri olan ( vaki, kâin, hasıl ) Divine Company de, muhteşem kostümleri ve şovlarıyla görsel zenginlik katacaklar.

Uluslararası sanatcıların yanı sıra şenlik kapsamında Seda Sayan , İsmail
YK gibi yerli sanatçılarda konserleri ile eşlik edecekler.Ece Erken sunumu
ile gerçekleşecek olan "14.Ovit Yayla Şenlikleri" nde çeşitli sahne şovları
izleyenlere çoşkulu saatler yaşatacak.

500bin kişinin katılımı beklenen "14.Ovit Yayla Şenlikleri" ni yerli ve
yabancı basın mensuplarından oluşan bir medya ordusu takip edecek.

Etkinlik baştan sona en son model ( prototip, biçim, örnek ) cihazlarla donatılmış canlı yayın araçları
ve profosyonel bir ekip tarafından canlı olarak ulusal ve yabancı medya
kuruluşlarına ulaştırılacak.


Carla Sarkozy'i yoruyor!

Fransa Cumhurbaşkanı Nicholas Sarkozy, spor yaparken fenalaşıp polis motosikletiyle hastaneye kaldırılınca, herkes "Genç eşi Carla Bruni'ye ayak uydurmak isterken sağlığından oldu" demeye başladı. Sabah'taki habere göre bu rahatsızlığın faturası, Bruni'nin "Cinsel hayatımdaki renkliliği ona borçluyum" dediği yoga ve spor hocası Julie Imperiali'nin Sarkozy'ye uyguladığı diyet programına kesildi. İddialara göre Sarkozy, eşinin tavsiyesiyle, seans başına 250 euro'ya Imperiali ile anlaşarak zayıflama programına girdi. Uzmanlık alanlarından biri kasık adalelerini düzenli yapılan hareketlerle geliştirerek cinsel performansı artırmaya yarayan bir yöntem olan Imperiali, "Sarkozyler'in seks hocası" olarak anıldı.

'ZAYIFLA' TELKİNİ
Carla Bruni'nin de ( dahi, bile ) bir yıldır eşine "2012'de başkanlık seçimlerine gireceksin. Kilolu halin sana güç kaybettirir. Forma girmelisin" diye ( sanarak, diyerek, niteleyerek ) telkinde bulunduğu öne sürüldü. Elysee Sarayı'ndaki kaynaklar, Sarkozy'nin spora daha çok vakit ( hengâm, zaman, çağ ) ayırmak için siyasi toplantı saatlerini değiştirdiğini söyledi. İngiliz Independent gazetesi de 54 yaşındaki Sarkozy'nin kendisinden 13 yaş küçük eşi Carla Bruni'ye yetişmek ve fit kalabilmek için aşırı spor ve diyetten bayıldığını ileri sürdü.

Pantolon giyen gazeteci mahkemeye çıkacak!

Sudanlı eski kadın gazeteci Lübna Hüseyin, pantolon giydiği için başkent Hartum'da mahkemeye çıkarılacak.

Şimdi BM için çalışan Lübna Hüseyin, bu ay başında bir ( yalnız, benzer, tek ) restoranda "uygunsuz giyindiği" gerekçesiyle diğer kadınlarla birlikte tutuklanmıştı.

Gazeteci Hüseyin, aralarında gayrimüslimlerin bulunduğu tutuklu ( tutuk, mevkuf ) kadınlardan 10'unun her birinin 10 kırbaç ve 100 dolar para cezasına çarptırıldıklarını belirtti.

Hüseyin, kendisinin de ( bile, dahi ) çıkarılacağı mahkeme tarafından suçlu bulunduğu takdirde 40 kırbaç cezasına çarptırılmasını bekliyor.

AA

Musti güzellerle ateş etti

MUSTAFA Sandal yeni albümü Karizma’nın ilk klibini Ateş Et ve Unut adlı şarkıya çekti. Haydarpaşa Limanı’nda çekilen klipte Musti’ye, birbirinden güzel dansçı kızlar ve bir boksör arkadaşı eşlik etti. 50 bin dolara mal ( finans, orospu, esrar ) olan klipte, Sandal’ın giydiği şapka dikkat çekiyor.

GAZETE HABERTÜRK-HT MAGAZİN


ATALAY KÜRT AÇILIMINI AÇIKLIYOR

atalay-krt-ailimini-aikliyor.jpg

Konunun Türkiyen'in geleceği açısından ne kadar hayati olduğunu biliyoruz. Bu sorunun artık çözülmesi gerekiyor. Biz kararlı ve sabırlı, cesur adımlar attık. Bugün başlatılan çalışmaların yöntemi konusunda sizler aracılığya bilgilendirmek ( haberdar etmek ) istiyorum. Şu anda çok hassasiyetleri olan konunun çalışmasını yürütüyoruz.

Süreçle ilgili, zamanlamayla ilgili bilgiler vereceğiz. Süreçte çok değişik yorumlar yapılıyor. Doğru bilgilendirmek bizim için önemli.
Başlatılan çalışmalar henüz sonuca ulaşmamış. Koordinasyonu yürütülen çalışmanın içeriğiyle ilgili açıklama yapıldı. Bakanlığımız kaynak gösterilerek yapılan haberler ( istihbarat ) yanlış. Söylentiler geliyor. Bunlar bizimle ilgili değil. Söylentilerle ilgili ( alakalı, dayalı, ilişkin ) çeşitli siyasetçiler yorumlar yapıyor.

Dileğim, herkes yorumlar yapabilir, beklentileri değerlendirebilir ama söylentiye dayalı haberler yapılmaması. Cumhurbaşkanımız, Başbakanımız, siyasi ( politik, siyasetçi, politikacı ) partilerimiz, vatandaşlarımızca olumlu bir yaklaşım sergilenmektedir. Kendi sorunumuzu kendimiz çözmeliyiz. Acı tecrübeler göstermiştir ki geçmişe saplanıp kaldığımızda geleceği kaybederiz. Çocuklarımıza güçlü bir ülke bırakmalıyız. Kışkırtmalara rağmen halkımız ortak bir geleceğe sahip olmak isteme azminin olmasıdır. Demokrasi, daha fazla hak ve özgürlükler sağlandığında çözülmez gibi görünen sorunların çözüldüğünü gördük. İnsan odaklı, insanımıza değer veren politikaların hayata geçirilmesi konusunda ( dair ) taahütlerde bulunduk ve uygulamaya koyduk. Hükümet olarak yürüttüğümüz süreç, sözlerimizin devamıdır. Partinin programında, hükümet programımızda görürsünüz. Bugün farklı bir ivme kazanılmıştır. Bu ivmeyi olumlu biçimde iyi değerlendirmek istiyoruz.

Kürt meselesi olarak adlandırılan mesele de ( bile, dahi ) vatandaşlarımızın demokratik haklarının geliştirilmesiyle her ( değme ) vatandaşımızın kendisini devletimizin bir ferdi olacaktır. Demokratikleşme adımlarını herkesle birlikte atmak istiyoruz. Bu mesele Türk toplumunun meselesidir. Herkesin bu süreçte yapıcı olması gerekir.Negatif siyaset yapmanın kimseye faydası yoktur. Buradan STKya, medyaya, siyasi aktörlere de söylüyorum. Gelin bu sürece katılın. Gelecek korkusunu çözelim diyoruz. İnsanımızın hak ettiğine inandığımız açılımları daha ileri adımlara taşımak için yaptığımız çalışmalardan biraz bahsetmek istiyoruz.

Başbakanımızın 2005 yılında Diyarbakır'da yaptığı konuşmada, belirttiği gibi azimli, cesur adımlar atmak niyetindeyiz. Alınacak tedbirlerin devlet politikasında yer alması niyetindeyiz. Bakanlık olarak koordine ediyoruz. Toplantılar yaptık. Görüşler ve katkılarla ilerliyoruz. Bu konuda yazılan, kitap, değerlendirme, konuşmaları da göz önüne alıyoruz. Onlardan faydalanıyoruz. Bu çalışmayı yürütürken mümkün olan en geniş mutabakatı sağlamayı hedefledik. Tüm siyasi partilerin katkıları istenecektir. Ziyaret edilecektir. Muhalefetin olumlu açıklamalarını mutabakat açısından çok önemsiyoruz. Kendileriyle de görüşeceğiz. STK'lar, akademisyenler, medya temsilcileri, yazarlar olmak üzere görüş ve katkı almak için gayret içinde olacağız. Çalışmalarımız herkesi kucaklayacak. Bu çalışmamızın esası herkesin huzur içinde bir hayat sürmeye hakkı olduğu inancıdır.


Cilt Kanserine karşı aşı

Ankara Üniversitesi (AU) Tıp Fakültesi Cebeci Hastaneleri Tıbbi Onkoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Demirkazık, uluslararası katılımlı klinik araştırma kapsamında, Türkiye'de 4 merkezde cilt ( kap, deri, ten ) kanseri hastalarınaaşı tedavisi başlatıldığını bildirdi.

AA 

 

Ataşehir'de festival coşkusu

Ataşehir Belediyesi tarafından düzenlenen "Kardeş Kültürler Festivali" kapsamında sahne alan ünlü rock grubu Moğollar, hayranlarına 3 saatlik müzik ziyafeti çekti.

Ataşehir Belediyesi tarafından düzenlenen "Kardeş Kültürler Festivali" Küçükbakkalköy'de önceki gün start almıştı. Ünlü sanatçıların katılımıyla başlayan festivalde dün gece ünlü Rock grubu Moğollar sahne aldı. İlçe sakinlerinin yoğun ilgi gösterdiği festival alanını gezen ve standları ziyaret eden Belediye Başkanı Battal İlgezdi, Ataşehirliler'e hitaben yaptığı konuşmada festivalin geleneksel hale ( ay ağılı, ayla, ağıl ) getirileceğini ve her yıl aynı tarihlerde tekrarlanacağını ifade ( söyleyiş, rapor, anlatım ) etti. Battal İlgezdi daha sonra
festivalin organizasyonunu gerçekleştiren belediye personeline teşekkür etti.
Daha sonra ( bilahare, ileri, ahir ) Ataşehirlilere müzik ziyafeti sunan Moğollar grubundan Cahit Berkay, Ataşehir Belediyesi'nin kültür ve sanat etkinliklerine her zaman destek ( dayanak, hamil, koltuk ) olacaklarını ve burada bulunmaktan mutlu olduklarını söyledi.10 Ağustos'a kadar ( derecede, derece, denli ) devam edecek olan festival kapsamında Hande Yener, Coşkun Sabah ve Hüseyin Turan gibi pek çok ünlü sanatçı konser verecek.


"Çocukken babam beni hiç öpmedi"

Diyarbakır'ın yeni Emniyet Müdürü Mustafa Sağlam, "Küçükken babam beni hiç öpmedi. Eskiden çocuğu sevmek, öpmek ve kucağa almak ayıptı. Ama çocuğu sevmezsen çocuk nereden bilecek senin onu sevip sevmediğini. Sevmek sevaptır" dedi.

İlyas AKENGİN / DİYARBAKIR (AHT)


Diyarbakır Emniyet Müdürü Mustafa Sağlam, esnaf ve vatandaşların katılımı ile huzur toplantısı düzenledi. Diyarbakır'da daha çok DTP'li Belediye Başkanları ve Milletvekilleri tarafından düzenlenen mahalle ve kahve toplantılarına bir ( aynı, sadece, bir kez ) yenisi eklendi. Kentte yeni gelen ( mevrut ) Emniyet Müdürü Mustafa Sağlam, ilk kez halk toplantısı düzenledi. Suç oranının en ( arz, genişlik, işaret ) fazla olduğu Sur ilçesinde bir otelin bahçesinde yapılan halk toplantısına çok sayıda esnaf ve vatandaş katıldı. Huzur toplantısına Emniyet Müdürü Sağlam ve emniyetin tüm birimlerinin müdürleri katıldı.

Diyarbakır'ın büyük göç aldığını ve özellikle çocukların başı boş kaldığına dikkat çeken Sağlam, bu gibi durumlarda aile eğitiminin yeterli olmadığını belirterek, çocuklara şiddet uygulayan ailelerin, çocuğu evden kaçırttığını söyledi. Çocuğun sokağa terk edilmesi ile direk ( kazık, dikme, düver ) suça itildiğini hatırlatan Sağlam, sokağa atılan çocukların bir süre sonra ( ileri, bilahare, ahir ) kenti kötü bir hale getirdiğini söyledi. Bazı çocuklara el uzatarak onları kurtardıklarını ve bazılarının da ellerinden kaydığını ifade ( anlatım, rapor, söylem ) eden Sağlam, "Çocukların uçuruma düşmemeleri için elinden tutacağız. Küçükken babam beni hiç öpmedi. Eskiden çocuğu sevmek, öpmek ve kucağa almak ( koymak, kazanmak, buyurmak ) ayıptı. Ama çocuğu sevmezsen çocuk nereden bilecek senin onu sevip sevmediğini. Sevmek sevaptır" dedi.

Sağlam, işini sağlam yapar

Bölgede kadına yönelik şiddetin son bulmasını isteyen Sağlam, "Eş demek eşit demek. Kadınlar bizim parçamız. Onlara karşı şiddet kullanmayalım. Onlar bize emanet. Bu konuda ben üzerime düşen her şeyi yapacağım. Mustafa Sağlam işini sağlam yapar" şeklinde konuştu.

Kentte ev hırsızlığı, bilişim ve yan kesicilikte bir artma olduğunu dile getiren Sağlam, "Bunun dışındaki diğer asayişe yönelik suçlarda azalma var. Bazı istatistiklerde artma bazılarında yükselme var. Artış bazen ( gâh, bazı, kâh ) iyidir. Çünkü artışın olduğu yerde operasyon çok olur" dedi.

Emniyet Müdürü Sağlam konuşmasının ardından vatandaşlara söz hakkı verdi. Soru cevap kısmında Sağlam, ilginç taleplerle karşılaştı. Toplantıda bazı vatandaşlar temizlik konusunda yardım isterken, kimi sigara yasağının kaldırılmasını, kimi de Diyarbakır'ın tarihi yerlerinin dünyaya tanıtılmasını, bir vatandaş da DTP'li belediyelerle diyalog istedi.

Vatandaşın sorusu üzerine Sağlam, "Birlik esastır. Kentte bulunan tüm kurumlarla birlikte çalışacağız. Birlikten kuvvet doğar sözünü uygulatacağız" dedi.

73 bin kişi Mustafa'yı arıyor

Aydın'da 69 gün önce kaybolan 2.5 yaşındaki Mustafa Erol'dan hala haber alınamadı. Küçük çocuğu bulmak için Facebook'ta kurulan grubun üye sayısı ise 73 bine yaklaştı

Soner ÖZCAN / ANTALYA (AHT)


Aydın'ın Buharkent ilçesine bağlı Ortakçı Köyü'nde 21 Mayıs 2009'da yaşındaki ablası Hande'yle birlikte ( yan yana, baş başa, bile ) oyun oynarken kaybolan 2.5 yaşındaki Mustafa Erol'dan hala haber ( çav, selen, ses seda ) alınamadı. Mustafa'yı bulmak için duyarlı bir vatandaş tarafından arkadaşlık ve paylaşım sitesi Facebook'ta kurulan grubun üye sayısı ise 73 bine yaklaştı. Binlerce kişinin katıldığı grubun üye sayısı her geçen gün artarken gruba katılanlar, yorumlarıyla acılı aileye destek vermeye çalışıyor.

TEDİRGİN BEKLEYİŞ SÜRÜYOR
Oğullarından 69 gündür haber alamayan Hasan Hüseyin Erol (32) ve Derya Erol'un (28) tedirgin bekleyişi ise hala sürüyor. Oğullarının bulunması için halkın yoğun olduğu yerlere ve işlek caddelere Mustafa'nın fotoğraflarını asan aile, umudunu kaybetmeden müjdeli bir haber bekliyor. Oğlunun birileri tarafından kaçırıldığını tahmin ettiklerini söyleyen baba Hüseyin Erol, "Mustafa'nın yaşadığını düşünüyoruz, ama hayatından büyük endişe duyuyoruz. Elimiz kolumuz bağlı müjdeli haber bekliyoruz" dedi.

69 GÜNDÜR HİÇ SES YOK
Anne ve babasıyla 21 Mayıs'ta Ortakçı Köyü'nde yaşayan dedesi Galip Çağlayan'ı ziyarete giden Mustafa Erol, ablasıyla birlikte dedesinin evinin önünde oynarken kayıplara karışmıştı. Tüm aramalarına rağmen bin 800 nüfuslu ve 300 haneli köyde Mustafa'yı bulamayan aile, jandarmaya haber vermiş, ancak jandarma, sivil savunma ekipleri ve 200 köylünün katıldığı arama çalışmalarından da bir sonuç alınamamıştı. Olayla ilgili soruşturma devam ederken, aradan geçen 69 günde Mustafa'dan hala ses çıkmadı.

Hülya Avşar'ın vazgeçemediği şey!

Ayvalık'ta tatil yapan Hülya Avşar, Gülay Afşar'ın sunduğu 'Haber Merkezi Hafta Sonu' programına telefonla bağlandı.

Her sene Ayvalık'ta tatil ( dinlenme, dinlence ) yaptığını ve önemli kararlarını da ( bile, dahi ) burada aldığını anlatan Hülya Avşar, bu sene projelerde karar vermekte daha fazla bir ( eş, yek, aynı ) yoğunluk yaşadığına değindi.

Televizyon gazetesinin haberine göre, değerlendirmelerinin neticesinde bazı projelerde karar kıldığına değinen Avşar, "Bir tanesi dizi projesi. Diğeri de yine televizyonda 'Panik' isimli eğlence programı. Bir tane daha olacak galiba ona daha kesin karar veremedim. Bu sene biraz yorucu geçecek galiba" dedi.

Bu sezon televizyonun kendisi için daha ön planda olacağına vurgu yapan Hülya Avşar, bunun sebebinin de televizyonu çok sevmesi olduğunu belirtti.

"Sanki orada her şey benim için çok daha ( henüz, elan ) hoş oluyor. Yani bütün enerjim her şeyim çok daha kolay oluşuyor. Sinerji oluşturuyoruz gibi geliyor. Onun için televizyon ömür boyu olacak benim hayatımda. Hiç bitmeyecek" diye konuşan Avşar kızı, sinema ve televizyon arasında seçim yapması durumunda da televizyonu tercih edeceğine atıf yaptı.

Televizyon sayesinde ( yardımıyla, sebebiyle ) daha çok kişiye ve daha çabuk bir şekilde erişebildiğini anlatan Hülya Avşar, iki sinema filmi projesinin de ( dahi, bile ) bulunduğunu ancak bu konuda zaman olduğundan rahat olduğunu sözlerine ekledi.

 


Baldıza 7 ay boyunca tecavüz!

Van'ın Gevaş ilçesinde baldızına 7 ay boyunca bıçak tehdidiyle tecavüz ettiği ileri sürülen enişte tutuklandı.

Edinilen bilgiye göre olay, ilçeye bağlı Yuva köyünde meydana geldi. B.B. (50) isimli şahsın, Aralık 2008 tarihinden bugüne kadar D.T. (15) isimli baldızına bıçakla tehdidi ile tecavüz ettiği ileri ( müterakki, sonra, gelecek ) sürüldü. Olayın duyulmasıyla harekete geçen jandarma ( açıkgöz ) ekipleri, B.B.'yi yakalayarak gözaltına aldı. Zanlının, jandarmadaki sorgusunun ardından çıkarıldığı adli makamlarca tutuklanarak cezaevine gönderildiği belirtildi.

Apartmanda can pazarı

Kemal ÖZDEMİR / ERZİNCAN (AHT)

Erzincan'da apartmanın bodrum katında çıkan yangında 5 kişi zehirlendi. Evlerinde mahsur kalan ( mütebaki, artan ) vatandaşlar itfaiye yardımıyla balkonlardan alınarak kurtarıldı. Olayda torunu kurtarılan yaşlı kadın, küçük çocuğa sarılarak gözyaşı döktü.

Olay dün Başbağlar Mahallesi 1411 Sokak Seda Apartmanı A Blok bodrum katında meydana geldi. Bodrumda bulunan kömürlerin henüz belirlenemeyen bir ( yek, yeksan, aynı ) nedenle yanması sonucu apartmanda bulunan 4 daire duman içersinde kaldı. Olay yerine çağrılan Erzincan Belediyesi'ne ait itfaiye aracı apartmanda mahsur kalan vatandaşları balkonlardan alarak kurtardı.

Aşırı dumandan etkilenen Mahmut Bilal Aydan (10), Nesibe Aydan (55), Ayşe Aydan (30), Behice Aydan (97) ve Gülhanım Subaşı (74) olay yerine çağrılan 112 Acil Servis ekipleri tarafından yapılan ilk müdahalelerinin ardından Erzincan Devlet Hastanesi'ne kaldırıldı. Olayda kurtarılan torunu Mahmut Bilal Aydan'a (10) kavuşan anneannesi Gülhanım Subaşı (74) sevinç ve korkuyu bir arada yaşadı. Subaşı torunu Bilal'e sarılarak göz yaşı döktü.

Dumandan zehirlenen vatandaşların herhangi bir ( müşterek, tek, vahit ) hayati tehlikesinin olmadığı öğrenilirken yangınla ilgili soruşturma başlatıldı.

Sıcaklıklar arttı, sürücülerin dikkati azaldı

Yaz mevsimi ile başlayan tatil sezonu ve Ege'de artan trafik yoğunluğuna bir ( eş, benzer, sadece ) de aşırı sıcaklar eklenince sürücülerin dikkatlerinin de oldukça dağınık olduğu görüldü. Muğla'nın Fethiye İlçesi'ne bağlı Kemer Beldesi Saklıkent kavşağı'nda art arda meydana gelen trafik kazaları görenlerin yüreklerini ağızlarına getirdi. Meydana gelen her iki trafik kazasında da ( dahi, bile ) sürücülerin dikkatsizliği ve aşırı hızlı oldukları görüldü.

İlk kaza motosikletin kavşakta otomobile çarpması sonucu meydana geldi. Hızlı bir şekilde kavşaktaki otomobile çarpan motosiklet sürücüsü çarptığı aracın üstünden fırlayarak asfalt zemine çakıldı. Öte yandan otomobillerin çarpışması sonucu meydana gelen kazada ise her ( değme ) ki araç da hurdaya döndü. Kazada 112 acil servislerin hemen olay yerine ( alegori, namına, adına ) gelmeleri adeta takdir ( ölçüm, takdirname, yazgı ) topladı.
Sürekli kazaların yaşandığı Saklıkent Kavşağı'ndaki kazalar güvenlik kameralarına bu şekilde yansıdı.


Küpeli öğrenciye saldırı

Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesinde (DTCF), ''küpe taktığı gerekçesiyle bir öğrenciye döner bıçağı ve sopayla saldırdıkları'' iddia edilen 2 kişinin, 4 aydan 6 yıl 9 aya kadar ( gibi, dek, büyüklüğünde ) değişen sürelerle hapis cezasına çarptırılması istendi.

Ankara 15. Asliye Ceza Mahkemesinde görülen ve sanık ve müştekilerin katılmadığı duruşmada, tarafların avukatları hazır bulundu.

Esas hakkındaki görüşünü açıklayan Cumhuriyet Savcısı Bülent Erol, DTCF öğrencisi Tamer Şatır'a, okulda bulunduğu sırada, küpe taktığı gerekçesiyle laf atıldığını, ardından başlayan tartışmanın kavgaya dönüştüğünü kaydetti.

Sanıklardan Burak Kırcı'nın, Şatır'ı yumrukla yaraladığını ifade ( söyleyiş, rapor, deyiş ) eden Savcı Erol, sanığın ''basit yaralama'' suçundan 4 aydan 1 yıla kadar hapis cezasına çarptırılmasını talep etti.

Savcı Erol, olay sırasında döner bıçağıyla saldırarak, basit tıbbi müdahaleyle giderilemeyecek, hayati tehlike arz etmeyecek, ancak kemik kırığına neden ( niye, ne, sebep ) olacak şekilde Şatır'ı yaralayan Bestami Yanmaz'ın ise ''kemik kırığına neden ( niçin, ne, sebep ) olacak şekilde silahla kasten yaralamak'' suçundan 6 yıl 9 aya kadar hapis cezasına çarptırılmasını istedi.

Duruşma, sanık avukatlarının esas hakkındaki savunmalarını hazırlaması için ertelendi.

AA

Sağlıkta diploma yolsuzluğu

İstanbul Tabip Odası'nın (İTO) ruhsat incelemesi sırasında kendi diplomasına
rastlayan bir Oda yetkilisi, "diploma yolsuzluğu"nu ortaya çıkarttı. Doktorların
diplomalarını ele geçiren bazı özel sağlık kuruluşlarının bu belgelerle ruhsat
çıkardığı, Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) ile hizmet sözleşmesi yaparak haksız kazanç elde ettiği anlaşıldı. Vatandaşın sağlığını tehdit eden bu durum karşısında, sahte diploma ile ruhsat alan özel tıp merkezi ile ilgili suç duyurusunda bulunuldu, sahtekarlıklarla ilgili işlem başlatıldı. Türk Tabipleri Birliği bir uyarı yazısı yayımlayarak izinsiz diploma ve sahte imza kullanmanın 7 yıl hapisle cezalandırılabileceğine dikkat çekti. Uyarı yazısında, "bu kişilerin meslektaş olduğu gözetilmeksizin suçun savcılığa intikal ettirileceği" belirtildi. Doktorlar ise diplomalarının sahtekarlık için kullanılmış olmasının endişesini yaşıyor.

Şükran ÖZÇAKMAK / AHT

Sağlık sektöründe sık değişen mevzuat ve doktor eksiğinin yol açtığı sorunlar şimdi de kendisini "diploma yolsuzluğu" ile gösterdi. DDoktorların diplomalarını ele geçiren bazı özel sağlık kuruluşlarının bu belgelerle ruhsat çıkardığı, Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) ile hizmet sözleşmesi yaparak haksız kazanç elde ettiği anlaşıldı. Vatandaşın sağlığını tehdit eden bu durum karşısında, sahte diploma ile ruhsat alan özel tıp merkezi ile ilgili suç duyurusunda bulunuldu, sahtekarlıklarla ilgili işlem başlatıldı.

TTB DOKTORLARI UYARDI

İstanbul Tabip Odası bir bildiri yayımlayarak üyelerini uyardı. Türk Tabipleri
Birliği (TTB) de izinsiz diploma ve sahte imza kullanımının suç olduğuna ve 7 yıl hapisle cezalandırılabileceğine dikkat çekti. Uyarı yazısında, "bu kişilerin
meslektaş olduğu gözetilmeksizin suçun savcılığa intikal ettirileceği" belirtildi.
Doktorlar ise diplomalarının sahtekarlık için kullanılmış olmasının endişesini
yaşıyor.

BAŞKASININ DİPLOMASIYLA RUHSAT ALDILAR

İstanbul Tabip Odası Genel Sekreteri Hüseyin Demirdizen, "Sağlık kuruluşları
ruhsatlandırma aşamasında Sağlık Bakanlığı ve İl Sağlık Müdürlüğü'ne, hizmet sözleşmesi yaparken de SGK'ye belge sunuyor. Ruhsat sürecinde doktor kadrosunun verilecek hizmete uygunluğu TTB'den soruluyor. TTB sorgulamayı sözleşme üzerinden yapıyor. İşte bu inceleme aşamasında TTB'de görevli hekim arkadaş, kendi diplomasının kullanıldığını, imzasının taklit ( öykünme, imitasyon ) edildiğini tespit etti. Hekimler, özel sağlık kurumlarında işe girerken hastanenin ilgili kişilerine yetki verip diplomalarının fotokopisini çektirip noterde onaylatıyor. Kötü niyetli kişiler daha sonra bu diplomaları SGK ile anlaşma yapmak veya ruhsat almak için kullanmış. Yeni açılacak olan özel bir tıp merkezinin ruhsatı, çalıntı diplomanın kullanılması nedeniyle iptal edildi" dedi

Demirdizen, "SGK'den hizmet satın alırken de mevzuat bazı özel sağlık kuruluşlarında sahtekârlıkla aşılıyor. Kamu hastanelerinde tam gün çalışan doktorların özel sağlık kuruluşlarında çalışması yasak. SGK, onların verdiği hizmetin bedelini ödemiyor. Bu nedenle ameliyat veya muayene ( yoklama, sağlık muayenesi, araştırma ) eden doktorun ismi sözleşmede yer almıyor. Fatura ameliyatı yapacak durumda olmayan başka bir doktora kesiliyor. Yani ameliyatı yapan ( karşılayıcı, yaratıcı, fail ) doktorla sözleşmede ismi, diploması, imzası bulunan doktorlar farklı" diye konuştu.

MEVZUATI AŞARAK HAKSIZ KAZANÇ ELDE EDİYORLAR


Demirdizen, bunun nedenlerini de şöyle sıraladı: "Tam gün çalışmayan bir doktorun diploması bazen bilgisi dışında kullanıldığı gibi bazen de hekim bu duruma göz yumuyor. Mevzuatı aşarak haksız kazanç elde ediyorlar. Özel kuruluşlar, klinik şefleri veya üniversite öğretim üyelerine ameliyat yaptırdıkları halde orada çalışan doktora ameliyat yaptırmış gibi gösterebiliyor. Bu durum mevzuat, yönetmelik tüzük vs ile piyasanın rekabet ( yarış, yarışma, rakiplik ) koşulları nedeniyle ortaya çıkıyor. Bazen de hekimler gelir elde etmek için sessiz kalıyor. Tespiti yapılan olayların bir bolümü savcılığa intikal etti, bir kısmı TTB ve sağlık müdürlükleri tarafından inceleniyor."

"Benim ikonum Bülent Ersoy"

benim-ikonum-blent-ersoy.jpgKendisinden hem pop hem de gay ikonu olarak bahsedilen Hande Yener, kendi ikonunun ise sanatıyla, tarzıyla, duruşu ve üslubu ile Bülent Ersoy olduğunu itiraf ederken, Ersoy'un örnek alınması gereken bir sanatçı olduğunu söyledi.

Yaptığı sanatın ve hayata karşı duruşunun 50 yaşından sonra anlaşılmasının kendisi için bir anlam ( medlul, valör, fehva ) ifade etmeyeceğini söyleyen Hande Yener, “Değişmeyen değişimdir. Her albüme yeni bir imaj çalıştığımız gibi bir sonraki için de çalışmalara Kemal Doğulu ile şimdiden başladık” diye konuştu.


HABERTURK.COM MAGAZİN SERVİSİ

Fransız aşıklar Rize'ye geliyor

Bu yıl dördüncüsü yapılacak olan ( hasıl, kâin, vaki ) Rize'deki Yeşil Yayla Festivali'ne Fransa'nın türkü söylemekte ısrar eden âşıkları da konuk olacak. Fransa'nın "Bretagne" bölgesinden gelecek olan 5'i 60 yaşın üzerinden 19 Gallo-Roman, romantik olarak bilinen türkülerini Rizelilerle birlikte söyleyecek. Festival boyunca iki özel gösteri de var. Fransız Richard Laniepce ile Birol Topaloğlu, gayda ve tulumla bir ( yek, eş, yalnız ) konser verirken, ünlü piyanist Ayşe Tütüncü ile İlknur Yakupoğlu kemençe ve piyanoyu biraraya getirecek.

Özgür GÜRBÜZ / AHT


Yeterince şarap ve peynir stoğuyla başbaşa bırakılan aşık bir Fransız ne yapar
dersiniz? Tahmin etmesi zor ama o da ( bile, dahi ) bizim âşıklarımız gibi yanık bir türkü
söylemeye başlar. İnanmıyorsanız görmek için 6-13 Ağustos arasında Rize'de
gerçekleşecek 4.Yeşil Yayla Festivali'ne gitmeniz yeterli. Fransa'nın Britanya
bölgesinden gelen, beşi 60'ını aşmış tam 19 bağrı yanık delikanlı, romantik
türkülerini gaydalar eşliğinde söyleyecek. Türkiye'nin dört bir yanından festivale gelenler de kendilerine eşlik edecek.

Gallo-Roman hatta Galyalı diyebileceğimiz konuk ( mihman, misafir ) Fransızlar, yıllar sonra göçler yüzünden unutulmuş geleneklerini ve türkülerinin peşlerine düşmüş bir grup ( ekip, saf, zümre ) aslında. Onların bu türkü sevdası, derlemeci yapıları, Karadeniz'in dostlarının benzer sevdalarıyla örtüşünce anlamlı bir birliktelik ortaya çıkmış. Amaç, eski geleneklerin, türkülerin unutulmaması ve farklı dillerde de olsa, doğa için, aşk için kısaca yaşam için titreyen gırtlaktaki tellerin sayısının artması. Bu arada eller de boş durmayacak gibi gözüküyor. Birol Topaloğlu'nun tulumu, Dikkaya Köyü'nün yukarısında bulunan Handağı Zenimosi düzlüğünde, Richard Laniepce'nin gaydası ile buluşacak. Karadeniz Kadın Sahnesi'nde Ayşe Tütüncü'nün piyano, İlknur Yakupoğlu'nun kemençeyle katılacağı konser ilginç tınılara yer vereceğe benzer.

Yeşil Yayla Festivali'nin en büyük özelliklerinden biri de konser alanlarının özenle seçilmesi ve tek bir noktaya sabitlenmemesi. Müzik dinlerken arkasındaki tarihi yapıyı ya da doğal güzelliği atlamanız zor. Organizasyonu üstlenen Gola ve Biryaşam dernekleri bu konuya özel bir hassasiyet ( duyarlık ) gösteriyor. Her festivalin bir teması var ve etkinlik mekanlarının temayla uyumlu olmasına çalışılıyor. Bu yıl sıra bitkilerde. Festival boyunca bitkilerle ilgili bilgiler alabilecek, Dr. Şaduman Karaca eşliğinde yürüyüşe çıkıp bitkileri de tanıyabileceksiniz. Kısaca özetlemek gerekirse, 'Yeşil Yayla' sadece bir müzik festivali değil. 6 Ağustos'ta Rize-Fındıklı'da başlayan festivalin son 4 günü de ( bile, dahi ) Hopa ve Artvin'deki Kafkas filmlerine ayrılmış. Bitkilerle başlayan yayladaki yolculuk, Fransızca, Türkçe ve Lazca türküler eşliğinde yamaçlardan aşağıya yuvarlanıyor ve orada beyaz perdeyle buluşuyor sizin anlayacağınız...

HalkCard sahiplerine rahatlık


Halkbank'tan yapılan açıklamaya göre, HalkCard Advantage sahipleri, yeni uygulama ile birlikte ekstre bakiyelerini gecikme ( teehhür, rötar ) faizi ödemeksizin yılda 2 kez, 1 ay süreyle her seferinde 5 bin TL'ye kadar erteleme ( tecil, tehir, talik ) şansına sahip oluyorlar.
Halkbank, HalkCard Advantage sahiplerine ekstrelerini gecikme faizi ödemeden yılda 2 kez, 1 ay ( kamer ) süreyle erteleyerek ödeme zamanlarını bütçelerine göre ayarlama fırsatı sunuyor.
"Ekstre Rahatlık" sloganıyla hayata geçirilen uygulama ( tatbik, infaz, kılgı ) sayesinde HalkCard Advantage'lılar toplam bakiyeyi ya da ( bile, dahi ) asgari ( minimal, minimum ) ödeme tutarından az olmamak koşuluyla kendi belirleyecekleri bir miktarı, vergiler dahil sadece yüzde 2,25 hizmet ( bakım, özen, iş ) bedeli ödeyerek erteleyebiliyorlar. "Ekstre Rahatlık" özelliğinden ödeme sorunu bulunmayan ve en az 3 ekstresi kesilmiş olan bireysel kart sahipleri yararlanabiliyor.
HalkCard Advantage'a eklenen "Ekstre Rahatlık" özelliğini değerlendiren Halkbank Bireysel Bankacılık Genel Müdür Yardımcısı Bilgehan Kuru, yeni ( bakir, acar, tanınmayan ) sistemle kredi kartı borcunu düzenli ödeyen müşterileri ödüllendirdiklerini belirterek şunları ifade etti: "Bankamız, kredi kartlarında yaptığı atılımla bireysel müşteriler için de bir çekim merkezi haline geldi. Biz de müşterilerimizin Halkbank'a duyduğu bu ilgiyi sürekli kılacak, hayatlarını kolaylaştıracak uygulamaları ard arda hizmete sokuyoruz. Bankamız,
2009'un ilk 6 ayında kredi kartlarında yüzde 20 ciro büyümesi elde etti. Böylece sektörün en hızlı büyüyen ikinci bankası konumuna geldik. Yılın geri kalanında da aynı performansı sürdürmeyi ve yılsonunda en hızlı büyüyen banka sıralamasında birinci ( bir numara ) olmayı hedefliyoruz."
HalkCard Advantage sahiplerinin, "Ekstre Rahatlık" uygulamasından yararlanmak için ekstre kesim tarihi ile son ödeme tarihi arasında 444 0 400 numaralı Halkbank Dialog hattını aramaları veya şubelere başvurmaları yeterli oluyor.

İHA

NATO'dan tarihi açılım!

ABD'nin Avrupa ve Avrasya İlişkilerinden Sorumlu Dışişleri Bakan Yardımcısı Philip Gordon, kriterleri yerine getirmesi durumunda ( yerinde ) Rusya'nın da ( bile, dahi ) NATO üyesi olabileceğini söyledi.

ABD Kongresi üyelerine hitaben yaptığı konuşmada, ABD yönetiminin, eski ( önceki, kadim, ezelî ) Sovyetler Birliği'nin Avrupa'ya yönelik tehdidini bertaraf etmek amacıyla kurulmuş olan NATO'ya, Rusya'nın da üye olması konusu üzerinde düşündüğünü belirten Philip Gordon, Avrupa içindeki demokrasilere NATO'nun kapılarının açık olması gerektiğini savundu.

Gordon, "Eğer Rusya kriterleri yerine getirir, ortak ( partner, kuma, hissedar ) güvenliğe katkı sağlarsa ve eğer ittifak içinde bu konuda görüşbirliği oluşursa, o zaman bu ülke NATO'dan dışlanmamalıdır" dedi.

Faizde ikinci indirim süreci

Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz, mali disiplinin yeniden sağlanması amacıyla şu an itibariyle ''doğru adımların atıldığını, ancak bunun yeterli olmadığını, arkasının gelmesi'' gerektiğini söyledi.

MERKEZ BANKASI HÜKÜMETE AÇIK MEKTUP GÖNDERDİ

Merkez Bankası Başkanı Yılmaz, enflasyon raporuyla ilgili düzenlediği basın toplantısında gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Bir gazetecinin, yeniden mali disiplinin tesis edilmesi açısından şu an itibarıyla atılan adımları doğru ve yeterli bulup bulmadığını sorması üzerine Yılmaz, ''Doğru adımlar atılıyor, ancak yeterli değil. Bunun arkasının gelmesi gerekir, hem gelirler tarafında, hem harcamalar tarafında'' dedi.

Borsa ve döviz kurundaki gelişmelerin krizden çıkış işareti olarak değerlendirilmesi konusunda görüşünün sorulması üzerine de Yılmaz, krizden çıkışın yavaş ve kademeli olacağını, ihtiyatlı davranmak gerektiğini söyledi.

Krizden çıkışta istihdam verilerinin taşıdığı önemi vurgulayan Yılmaz, ''Belirleyici olan özellikle iç talep açısından; istihdamda iyileşmenin görülebilir noktaya geldiği noktada herhalde çıkıyoruz diyeceğiz. Şu anda işsizlikteki artış oranı devam ediyor'' diye konuştu.

Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz, Merkez Bankası'nın, gelişmekte olan ve enflasyon hedeflemesi uygulayan ülkeler içinde politika faizlerini en fazla ( lüks, bir tomar, okkalı ) düşüren merkez bankası olduğunu söyledi.

Yılmaz, Merkez Bankası tarafından yayımlanan Enflasyon Raporunun'' tanıtımı amacıyla düzenlediği basın toplantısında, Merkez Bankasının mevcut küresel konjonktür enflasyon gelişmeleri üzerinde belirleyici olduğunu bildirdi.

Merkez Bankası olarak, küresel krizin derinleştiği 2008 yılı son çeyreğinden itibaren enflasyonda hızlı bir düşüş olacağını öngörerek, krizin iktisadi faaliyet ve finansal istikrar üzerindeki olumsuz etkilerini sınırlamaya odaklandıklarını belirten Yılmaz, ''bu süreçte bir yandan kısa vadeli faiz oranlarını süratli bir şekilde aşağı çekerken diğer yandan dengeleyici bir likidite politikası izleyerek piyasalarda sıkışıklığı rahatlatmayı amaçladıklarını ifade etti.

Bu çerçevede, toplam talep koşullarının zayıf seyrini, kredi koşullarında süregelen sıkılığı ve enflasyon görünümündeki iyileşmeyi dikkate alarak, 2008 yılının Kasım ayında başladıkları faiz indirimlerine 2009 yılının ikinci çeyreğinde de devam ettiklerini kaydeden Yılmaz, ''böylece, Temmuz ayı itibarıyla toplam faiz indirimi 850 baz puana ulaşmıştır'' dedi.

Son dönemde alınan para politikası kararlarının daha iyi anlaşılması açısından küresel eğilimlerin ve ülkelere özgü risk algılanmaların doğru tahlil edilmesinin önem taşıdığını belirten Yılmaz, şöyle devam etti:

''2008 yılı dördüncü çeyreğinden itibaren tüm dünyayı kapsayacak şekilde derinleşen kriz sürecinde, gelişmekte olan ülke merkez bankaları, politika faizlerinde beklentilerin ötesinde indirimlere giderek, küresel krizin iktisadi faaliyet üzerindeki etkilerini sınırlamayı hedeflemişlerdir.

Bu süreçte, finans piyasaları göreli olarak daha istikrarlı seyreden ve risk primindeki bozulmanın daha sınırlı olduğu ülkeler, daha geniş para politikası uygulama alanına sahip olabilmiş ve daha yüksek miktarlarda faiz indirimlerine gidebilmişlerdir.

Bu dönemde, finansal sistemimizin göreli sağlam yapısına ilişkin farkındalığın güçlenmiş olması, enflasyonda beklenen düşüşe paralel olarak hızlı ve büyük ölçekli faiz indirimlerine gidilebilmesi için elverişli bir ortam sunmuştur. Bu durumu dikkate alarak hareket eden Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, gelişmekte olan ve enflasyon hedeflemesi uygulayan ülkeler içinde politika faizlerini en fazla düşüren merkez bankası olmuştur.''

PİYASA FAİZLERİ 

Piyasa faizlerindeki aşağı yönlü eğiliminin, orta vadeli reel faizlere de yansıdığı ve piyasa faizlerinin reel seviyesinin ilk çeyreğe göre azalarak küresel finans krizi öncesi seviyelerinin altında seyretmeye devam ettiğini kaydeden Yılmaz, ''reel faizin durgunluk dönemlerinde daha aşağı seviyelere inmesi, sağlıklı işleyen ekonomilerde beklenen bir değişim olmakla birlikte, bunun Türkiye ekonomisinde daha önce gözlenmemiş bir durum olduğunun altını çizmekte yarar görmekteyim. Bu anlamda, reel faizlerin mevcut düzeyini, ekonomimizin normalleştiğini tescil etmesi bakımından olumlu ( müspet, yararlı, pozitif ) bir gösterge olarak değerlendirmekteyiz'' şeklinde konuştu.

Yılmaz, bununla birlikte, piyasa faiz oranlarının para politikasının mevcut duruşunu ve söylemlerini tam olarak yansıtmadığını, getiri eğrilerinin mevcut duruma kıyasla daha yatay olması gerektiğini düşündüklerini bildirdi

''KÜRESEL EKONOMİDEKİ TOPARLANMA YAVAŞ VE KADEMELİ OLACAK'' 

Küresel ekonomideki toparlanmanın yavaş ve kademeli olacağına dair görüşler yaygınlık kazanmış olsa da, krizin en kötü dönemlerinin geride kaldığına ilişkin algılamaların, yılın ikinci çeyreğinde ''küresel finans piyasalarında iyimser bir havanın oluşmasına ve risk iştahının artmasına yol açtığını'' ifade eden Yılmaz, küresel risk algılamalarındaki iyileşmeyle birlikte gelişmekte olan ülkelerin risk primlerinin hızla düştüğünü ve kriz öncesi seviyelere yaklaştığını söyledi.

Kriz sürecinin genelinde olduğu gibi, yılın ikinci çeyreğinde de Türkiye;nin risk priminin diğer gelişmekte olan ülkelere kıyasla düşük seviyelerde seyrettiğini belirten Yılmaz, şöyle dedi:

''Bu dönemde, Türk lirası, değer değişimleri bakımından, diğer gelişmekte olan ülke para birimlerinden belirgin bir ( yek, bir kez, aynı ) biçimde ayrışmamıştır. Tarihsel olarak oynaklığı en yüksek ve küresel risk iştahına en duyarlı para birimlerinden olan Türk lirasının oynaklığındaki göreli düşüklük, krizin en yoğun olduğu dönemleri takiben ülkelerin ayrıştırıcı özelliklerinin etkinlik kazanmaya başladığı 2009 yılının ikinci çeyreğinde de devam etmiştir.''

Öte yandan, tüm kriz sürecinde olduğu gibi, yılın ikinci çeyreğinde de, daha yüksek miktarlarda politika faizi indirimlerine giden gelişmekte olan ülkelerin para birimlerinin performanslarının daha olumlu olduğunun gözlendiğini bildiren Yılmaz, bu durumun, kriz sürecinde ülke risk primlerindeki değişimlerin, gerek kur performansları gerekse para politikası kararları üzerindeki belirleyiciliğinin yüksek olmasından kaynaklandığını söyledi.

''ŞİRKETLERE AÇILAN KREDİLERİN FAİZLERİNDEKİ BELİRGİN DÜŞÜŞ DİKKATİ ÇEKİYOR'' 

Başkan Yılmaz, yılın ikinci çeyreği itibarıyla politika faizlerindeki indirimlerin yurt içi kredi piyasası üzerinde kısmen etkili olmaya başladığının görüldüğünü belirterek, özellikle, bu dönemde şirketlere açılan kredilerin faizlerindeki belirgin düşüşün dikkati çektiğini kaydetti.

Bu gelişmenin, nakit akışı bozulan firmaların, borçlarını yeniden yapılandırmak için kullandıkları kredilerin maliyetini azaltarak, mali yapılarındaki bozulmayı sınırladığı ve böylece ekonominin üretim kapasitesinde kalıcı bir tahribat yaşanmamasına katkıda bulunduğunu belirten Yılmaz, şirketler kesimine açılan kredi faizlerindeki hızlı düşüşe karşılık, sabit ve uzun vadeli kredi faizlerinin halen yüksek seviyelerde olduğunun görüldüğünü, nitekim, tüketici kredilerinde vade priminin göreli olarak yüksek seyrettiği ve özellikle uzun vadeli kredi faizlerindeki düşüşün daha sınırlı kaldığının gözlendiğini söyledi.

Yılmaz, şöyle devam etti:

''Son dönemde açıklanan veriler para politikası faiz oranlarında süregelen indirim sürecinin yanı sıra alınan mali tedbirler doğrultusunda yurt içi talep ve iktisadi faaliyette kısmi toparlanma işaretleri içermektedir.

Bununla birlikte, toplam talepteki belirsizliğin ve düşük kapasite kullanım oranlarının önümüzdeki dönemde yatırımlar ve istihdam üzerindeki olumsuz etkilerinin süreceği ve işsizlik oranlarındaki yüksek düzeylerin özel tüketim harcamalarını sınırlamaya devam edeceği tahmin edilmektedir.

Bunlara ek olarak, finansal koşullardaki sıkılığın da kısmen devam ettiği göz önüne alındığında, son dönemde gözlenen kısmi talep canlanmasının gücüne ve kalıcılığına ilişkin belirsizliklerin devam ettiğini düşünmekteyiz.''

Yılmaz, özetle, iç ve dış talep gelişmeleri bir arada değerlendirildiğinde, orta vadeli tahminler güncellenirken yılın ikinci çeyreğinde toplam talep koşullarının enflasyona düşüş yönünde verdiği desteğin uzun ( maksi, ayrıntılı, derinlemesine ) bir süre devam edeceği bir çerçeveyi esas aldıklarını belirtti.

Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz, Bütçe dengesi gözetilerek yapılan vergi ve fiyat ayarlamalarının yıllık enflasyon üzerindeki etkilerinin azalmasıyla birlikte, 2010 yılının ikinci yarısından itibaren enflasyonun kademeli bir düşüş eğilimine girerek, 2011 yıl sonu hedefi olan yüzde 5,5 düzeyinin bir miktar altında istikrar kazanacağını öngördüklerini belirtti.

Yılmaz, düzenlediği basın toplantısında, küresel ekonomideki toparlanmanın yavaş olacağı anlaşılmakla birlikte, krizin en kötü döneminin geride bırakıldığına dair algılamaların güçlenmesinin emtia fiyatlarındaki hareketlenmeyi de beraberinde getirdiğini söyledi.

ENFLASYON VE PARA POLİTİKASI GÖRÜNÜMÜ 

Bu gelişmeye paralel olarak, petrol fiyatlarının Nisan ayı Enflasyon Raporu;ndaki 55 dolar varsayımının üzerinde seyrettiğini, petrol fiyatlarına ilişkin varsayımlarını güncellenirken Temmuz ayının ilk yarısı boyunca vadeli piyasada oluşan fiyatların ortalamasının temel alındığını ifade eden Yılmaz, bu çerçevede, petrol fiyatlarının 2009 yılında ortalama 60 dolar, 2010 ve sonrasında ise 70 dolar civarında gerçekleşeceğinin varsayıldığını belirtti.

Gıda grubu fiyatlarına ilişkin varsayımlarda değişiklik yapılmadığını ve bu grupta yıllık fiyat artış oranının 2009 yıl sonunda yüzde 7,5, sonraki yıllar için ise yüzde 6 olarak gerçekleşeceği bir çerçevenin esas alındığını kaydeden Yılmaz, ithal girdi maliyetleri açısından bakıldığında, döviz kurlarında 2008 yılının son çeyreğinden bu yana gözlenen hareketlerin ithalat fiyatlarındaki düşüşlerle telafi edildiğini ve ithal malların Türk lirası cinsinden fiyatlarında önemli bir değişim olmadığının görüldüğünü bildirdi.

Orta vadeli tahminler üretilirken, dünya ekonomisindeki yavaş ve kademeli toparlanmaya paralel olarak ithal girdi maliyetlerinin de sınırlı artışlar göstereceğinin varsayıldığını anlatan Yılmaz, şöyle devam etti:

''Bütün bunlara ek olarak, tahminlerimiz güncellenirken küresel ölçekte faizlerin uzun süre düşük düzeylerde kalacağı bir görünüm esas alınmıştır. Maliye politikası tarafında ise bütçe disiplinini sağlayacak orta vadeli bir mali programın uygulamaya koyulacağı varsayılmıştır.

Ayrıca, 2009 yılı ikinci yarısında yönetilen/yönlendirilen fiyatlardaki ve vergi oranlarındaki ayarlamaların enflasyon üzerindeki etkisinin 1,5 puana yaklaşacağı bir kısa vadeli görünüm çizilmiştir.

Bu noktaya kadar çizmiş olduğum çerçeve doğrultusunda, yakın dönemde politika faizlerinde bir miktar daha indirim gerçekleştirildiği ve sonrasında faizlerin 2010 yılı sonuna kadar sabit tutulduğu varsayımı altında; enflasyonun, yüzde 70 olasılıkla, 2009 yıl sonunda orta noktası yüzde 5,9 olmak üzere yüzde 4,9 ile 6,9 aralığında, 2010 yıl sonunda ise orta noktası yüzde 5,3 olmak üzere yüzde 3,7 ile 6,9 aralığında gerçekleşeceği tahmin edilmektedir. Enflasyonun 2011 yıl sonunda yüzde 4,9, 2012 yıl ortasında ise yüzde 4,8 seviyesine gerileyeceği öngörülmektedir.

Güncellenen tahminler, politika faizinin oldukça uzun bir süre düşük düzeylerde tutulması durumunda dahi, toplam talep koşullarının enflasyondaki düşüşe verdiği desteğin önümüzdeki iki yıl boyunca süreceğini göstermektedir.

Tahminler ayrıca, kısa vadede güçlü baz etkileri nedeniyle enflasyonda zaman zaman dalgalanmalar görülebileceğine işaret etmektedir. 2009 yılında ilk altı aylık birikimli enflasyonun sadece yüzde 1,83 olması nedeniyle, 2010 yılının ilk yarısında enflasyonun baz etkisine bağlı olarak artış gösterebileceği tahmin edilmektedir.

Bütçe dengesi gözetilerek yapılan vergi ve fiyat ayarlamalarının yıllık enflasyon üzerindeki etkilerinin azalmasıyla birlikte, 2010 yılının ikinci yarısından itibaren enflasyonun kademeli bir düşüş eğilimine girerek 2011 yıl sonu hedefi olan yüzde 5,5 düzeyinin bir miktar altında istikrar kazanacağını öngörmekteyiz.''

Yılmaz, bu çerçevede, iktisadi birimlerin orta vadeli sözleşmelerinde ve planlamalarında bu düzeyleri referans olarak alması ve fiyatlama davranışlarını buna göre oluşturmasının enflasyon katılığını azaltarak iktisadi faaliyetteki toparlanmayı destekleyeceğini düşündüklerini belirtti.

RİSKLER 

Küresel ekonomiye ilişkin risklerin geçtiğimiz dönemlere kıyasla kısmen azalmakla birlikte halen önemini koruduğunu bildiren Yılmaz, kredi piyasalarındaki sorunların devam etmesinin ve işsizlik oranlarının yüksek seyretmesinin, küresel iktisadi faaliyete ilişkin aşağı yönlü riskleri canlı tuttuğunu belirtti.

Önümüzdeki dönemde küresel ekonomideki sorunların uzun süre giderilememesi ve bu durumun yurt içi iktisadi faaliyetteki toparlanmayı daha da geciktirmesi durumunda, politika faizlerinde ikinci bir indirim süreci ve sonrasında faiz oranlarının düşük tek haneli düzeylerde uzun bir süre tutulmasının söz konusu olabileceğini ifade eden Yılmaz, şöyle devam etti:

''Öte yandan gelişmekte olan ülkelerdeki kredi kalitesindeki nispi iyileşme sonucunda bu ülkelere sermaye akımlarının güçlenmesi de olası bir senaryodur. Bu durum risk primi ve döviz kuru kanalından enflasyon üzerinde aşağı yönlü bir risk unsuru olarak ortaya çıkabilecektir. Böyle bir durumda da politika faizlerinde daha hızlı bir indirim veya ikinci bir indirim süreci ve sonrasında faiz oranlarının düşük tek haneli düzeylerde uzun bir süre tutulması gündeme gelebilecektir.

Küresel ölçekte bütçe açıklarının hızla yükselmesi, uzun vadede enflasyon beklentileri ve dolayısıyla uzun vadeli küresel piyasa faiz oranları üzerinde yukarı yönlü bir risk ( riziko ) oluşturabilecektir. Orta vadeli enflasyon ve para politikası görünümü oluşturulurken küresel iktisadi faaliyetteki toparlanmanın yavaş ve kademeli bir seyir izlediği, tasarruf oranlarının uzun süre yüksek seviyelerde kaldığı ve dünya ülkelerinde faiz oranlarının düşük düzeylerde seyrettiği bir çerçeve esas alınmıştır.''

ORTA VADELİ PROGRAM 

Türkiye'de de, küresel eğilimlere paralel olarak, krizin iktisadi faaliyet üzerindeki daraltıcı etkisini sınırlandırmak amacıyla uygulanan dengeleyici mali tedbirlerin bütçe açığındaki artışı hızlandırdığının görüldüğünü kaydeden Yılmaz, diğer ülkeler ile karşılaştırıldığında Türkiye'de kamu kesimi borçluluğunun göreli olarak düşük olmasının, mali alanın geniş olduğu izlenimini verdiğini söyledi.

Bununla birlikte, borçlanmanın vade yapısı, faizlerin düzeyi ve finansal piyasaların derinliği dikkate alındığında, dengeleyici maliye politikaları için mali alanın çok da geniş olmadığının görüldüğünü belirten Yılmaz, dolayısıyla, bütçe açığındaki kısa vadeli genişlemenin borç dinamiklerinin sürdürülebilirliğini temin eden orta vadeli bir program ile desteklenmesi risk primimizin göreli olarak düşük kalmaya devam etmesi açısından büyük önem taşıdığını vurguladı.

Bu doğrultuda, yurt içinde de kamu maliyesinin görünümüne ilişkin algılamaların para politikasının orta vadede ve özellikle 2011 yılından sonra izleyeceği strateji açısından büyük önem taşıdığını ifade eden Yılmaz, şöyle devam etti:

''Küresel kriz süreci finansal sistemimizin dayanıklılığına ilişkin farkındalığı artırarak ülkemize dair risk göstergelerinin diğer gelişmekte olan ülkelere kıyasla daha iyi performans göstermesini sağlamış ve politika faizlerinde hızlı bir indirim sürecine imkan vermiştir. Böylece, kısa vadeli faizler uzun yıllar sonra tek haneli oranlara indirilebilmiştir. Orta ve uzun vadeli piyasa faizleri ise halen daha yüksek düzeylerde seyretmektedir.

Mevcut konjonktür, piyasa faizlerinin tek haneli oranlara inmesi ve üç yıllık tahmin ufku boyunca bu düzeylerde kalabilmesi için önemli bir fırsat sunmaktadır. Piyasada oluşan orta ve uzun vadeli faiz oranlarının tek haneli değerlere kalıcı olarak inmesi mali disiplinin tesisine bağlı olacaktır.

Önümüzdeki dönemde mali disipline ilişkin ikna edici bir perspektif sunulması, hem risk primini düşürecek hem de politika faizlerinin uzun süre düşük düzeylerde tutulabilmesine olanak tanıyacaktır. Dolayısıyla, borç dinamiklerinin sürdürülebilirliğini ve bütçe disiplinini gözeten orta vadeli somut bir mali programın tesisi halinde piyasa faizlerinin tek haneli oranlarda kalıcı olarak seyretmesinin mümkün olduğu düşünülmektedir.

Sonuç olarak, küresel ekonomideki toparlanmanın yavaş ve kademeli bir seyir izleyeceği, tasarruf oranlarının yüksek seviyelerde kalacağı ve küresel faiz oranlarının uzunca bir süre düşük düzeylerde seyredeceğine dair algılamaların güçlenmesi, para ( vakıf, finans, kredi ) politikasının geleceğe dair daha somut bir perspektif verebilmesine olanak tanımaktadır.''

Bu çerçevede, tahminler oluşturulurken önümüzdeki dönemde kısa vadeli faizlerin bir miktar daha indirildiği ve 2010 yılının sonuna kadar artırılmadığı bir görünümün esas alındığını kaydeden Yılmaz, 2011 ve sonrasında ise para politikası enflasyon görünümünü etkileyen değişkenlerin seyrine bağlı olarak şekilleneceğini, krizden çıkışla birlikte mali ( akçeli, parasal, finansal ) disiplinin kademeli ve güçlü bir şekilde yeniden tesis edilmesi durumunda, kısa vadeli faizlerin üç yıllık tahmin ufku boyunca tek haneli seviyelerde kalabileceğinin öngörüldüğünü söyledi.

NİSAN AYI RAPORUNDA ENFLASYON ARALIĞI YÜZDE 4,8-7,2 İDİ 

Öte yandan Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz, 30 Nisan tarihinde enflasyon raporunun tanıtımı amacıyla düzenlediği basın toplantısında, o günkü veriler ışığında, enflasyonun yüzde 70 olasılıkla, 2009 yılı sonunda orta noktası yüzde 6 olmak üzere yüzde 4,8 ile yüzde 7,2 aralığında olmasını öngördüklerini belirtmişti.

Yılmaz, enflasyonun 2010 yılı sonunda ise orta noktası yüzde 3,5 ile yüzde 7,1 arasında gerçekleşeceğini tahmin ettiklerini, 2011 yılı sonunda da yüzde 4,9 oranına düşeceğini öngördüklerini kaydetmişti


 AA

Zenginlere özel oteller

Üst gelir ( dirimlik, irat, varidat ) gruplarına hitap eden ''elit oteller', diğer tesislerden çok seçenek sunmalarıyla ayrılıyor. AA muhabirinin edindiği bilgiye göre, Türkiye'de turizmin gelişmesiyle önce lüks, ardından ''ultra lüks'' otellerin sayısı yıllar içinde arttı. Hatta resmi olarak 5 yıldızın üzerinde bir otel tanımlamasına bulunmamasına rağmen, bazı oteller ekstra özelliklerini vurgulamak için yıldız sayısını da daha fazla ( bir araba, lüks, bir tomar ) göstermeye başladı. İlk olarak Antalya'nın Kemer ilçesindeki bir otel için tanımlanan ''7 yıldızlı'' ifadesi, geçtiğimiz günlerde Azeri asıllı iş adamı Telman İsmailov'un Antalya'da yaptırdığı otelle tekrar gündeme geldi.

Otellerin sınıflandırılmasını düzenleyen yönetmelikte bu tanım yer ( yan, taraf, görev ) almıyor. Yani, bu tanımla sunulan oteller bile aslında 5 yıldızlı. Çünkü en üst otel standardı olarak sadece ''5 yıldız'' verilebiliyor. Bu tür otellerde bulunması gereken özelliklerden bazıları ise şöyle:

''Yerleşme durumu, yapı, tesisat, donatım, dekorasyon ve hizmet ( iş, ihtimam, özen ) standardı olarak üstün özellikler göstermeli, en az 120 odası olmalı, odalarda malzeme olarak bornoz, diş temizlik kiti, tek kullanımlık terlik, dikiş kiti, ayakkabı sileceği, cilası, duş köpüğü, makyaj temizleme pamuğu, kutu kağıt mendil, şemsiye gibi en az beş adet amblemli malzeme bulunmalı, 24 saat oda servisi ile otelde bay ve bayan kuaförü, satış mağazaları, alakart lokanta olmalı.''

ÜST KESİMİN TERCİHİ

Ancak, resmi olarak 7 yıldızlı otel bulunmasa da 5 yıldızlı kategoride ''ultra lüks'' tesisler de son yıllarda ihtişam arayanların ilgisini çekiyor.

Etstur Yurtiçi Turlar Müdürü Suat Özbek, AA muhabirinin sorularını yanıtlarken, bu otellerin ''elit oteller'' olarak nitelendirildiğini söyledi.

Bu otelleri, 24 saat yüksek kalitede, kusursuz hizmet almak isteyen, ihtişamdan hoşlanan, konfora önem verenlerin tercih ettiğini belirten Özbek, ''Servis standartlarındaki üst düzey kalite nedeniyle ( haysiyetiyle, hasebiyle, sebebiyle ) diğer otellere göre konaklama fiyatları daha yüksek olan elit otelleri, gelir seviyesi daha üst bir ( birleşik, eş, aynı ) grubu tercih ediyor'' dedi.

Elit otellerin, diğer otel türlerinden çok seçenek sunmasıyla ayrıldığını ifade eden Özbek, şunları kaydetti:

''Örneğin, üst düzey hizmetin sunulduğu ana restoranların yanı sıra, dünya mutfaklarından hazırlanmış özel menüleriyle hizmet veren pek çok a la carte restoran alternatifini de bu tesislerde bulmak mümkün... Bununla birlikte gelişmiş SPA hizmetleri, Welness alternatifleri, eğlence aktiviteleri, şovlar, değişik spor türleri, her yaş grubuna özel havuzlar gibi geniş imkanların arasından kendilerine en uygununu seçmek isteyen misafirleri memnun ediyor.''

Bu otellerin bazılarında binicilikten dalışa, golf, futbol, basketbol sahalarına, her türlü spor olanağı bulunuyor. Ayrıca, sahilde localı bölümler, tesis içinde deniz ( derya, su, çokluk ) suyundan havuzlar, ana ( temel, mader, anne ) restoranın yanında İtalyan, Yunan, Meksika ve Çin mutfakları gibi çeşitli alternatifler bir arada sunuluyor.

Alın size tepki!

 

Ben Emre Aköz'ü okumam. Hep aynı konular üzerinde benzer yorumlar yaptığı için nedense yazıları ilgimi çekmiyor. Yazdıklarında bana farklı gelecek, bilmeyip de öğrenebileceğim herhangi bir bilgi bulamayacağımı bildiğimden olsa gerek SABAH'ın sayfalarını çevirirken her ( değme ) zaman onu es geçerim...
Geçen hafta bir yazı kaleme almış Alevilerle ilgili. Son derece gereksiz bir yazı...
Onu da gazetenin içinden bir arkadaşım sabahın erken ( er ) saatlerinde arayıp, "Okudun mu? Alevilere, 'Darbe şakşakçısı, CHP kuyrukçusu, Ergenekoncu' demiş zat-ı muhterem. Tepki gösterecek misin?"diye sorunca haberim oldu.
Sonra o aramalar çoğaldı... Uzadı da uzadı... "Tepki de tepki" diye bağırmaya başladı ahali...
"Ne yazsam, ne yapsam acaba?" diye ( sanarak, niteleyerek, diyerek ) çok düşündüm taşındım ve sonra bir bilene sormaya karar ( hüküm, değişmeyen, düzenlilik ) verdim. Bir üstada açtım durumu. Dedi ki; "Sakın olayı büyütme, onun istediği zaten kendini tartıştırmak.
Ona, onun istediği şekilde cevap verme. Ona cevap vererek onu mutlu ( memnun, bahtiyar, berhudar ) etme!"
Her zaman büyük sözü dinlerim...
O nedenle, beni gazlamaya çalışanlarınkini değil, kendi bildiğimi okumaya karar verdim.
Yani tepkisiz kalmaya...
Haaa, bu duruma şaşırıp, "Neden yahu?" diye ( niteleyerek, diyerek, sanarak ) soranlarınız varsa aranızda, ona da cevap vereyim:
"Allah aşkınıza, okumadığım, okumak için bir neden bulamadığım bir ( aynı, müşterek, bir kez ) adama neden boşu boşuna tepki göstereyim? Neden çok değerli olan vaktimi ve bu sütunları boşu boşuna heba edeyim?
Yazık değil mi bu kaleme ve bu köşeye?"



Bu nasıl anne?

Mehmet YAYLIOĞLU / KÜTAHYA (AHT)

Anne yaramazlık yapan 3 çocuğunu önce dövdü, sonra eve kilitleyip ortadan kayboldu. Yalnız kalan çocuklardan 9 aylık bebeğin üzerine 72 ekran ( görüntülük ) televizyon düştü. Anne ise hala ortalarda yok.Bebek devlet ( talih, mutluluk, büyüklük ) korumasına alınıyor.

Üç cocuğun eve kilitlendiği ve birisinin de ölümden döndüğü olay Kütahya'nın Gaybiefendi Mahallesi Gümüş Sokağındaki Kıcık ailesinin evlerinde meydana geldi. Üç çocuk annesi 26 yaşındaki Dilek Kıcık, öğle saatlerinde yaramazlık yaptıkları için kızdığı 9 aylık Beyza, 3 yaşındaki Emre ve 5 yaşındaki Gülbahar'ı önce tartakladı, ardından da üç kardeşin üzarine kapıyı kilitleyip, evi terk ( vazgeçme, ayrılma, bırakma ) etti.

Bir süre ağlayan ve sonra oyuna dalan çoocuklardan 3 yaşındaki Emre televizyonun üzerine çıkmaya kalkışyınca devrilen 72 ekran ( görüntülük ) televizyon, yerde yatan ve 9 aylık Beyza'nın üzerine düştü. Çocuklar büyük korku ( irkinti, endişe, havil ) yaşayıp ağlamaya başlarken, kapı lkilikti olduğu için dışarıya da çıkamadılar. En büyük kardeş Gülbahar pencereyi açıp bağırarak yardım isteyince çağırılan polis geldi ve çocukları kurtardı. Bu arada üzerine televizyon düşen minik Beyza'nın yapılan muayenesinde mucize ( şaşırtıcı, tansık, olağanüstü ) eseri hiç bir şeyinin olmadığı görülünce herkes derin bir nefes aldı. Alınan bilgiye göre minik Beyza'nın tedavisinin ardından devlet korumasına alınacağı, diğer iki çocuğunr ise babaya verileceği öğrenildi.

Baba Mustafa Kıcık ise olayla ilgili konuşmak istemezken eşinin nerede olduğunu bilmediğini söyledi. Polis anneyi bulmak için çalışmalarını sürdürüyor.

İnternetten tanıştı, 35 bin TL kaptırdı!

Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi Sağlık Yüksekokulu'nda görevli bayan memur, internet kendisini MİT görevlisi olarak tanıttığını ileri sürdüğü bir kişinin önce tayinini yapma gerekçesiyle ardından da tehditle toplam 35 bin TL'sini aldığını iddia etti.

Edinilen bilgiye göre, yaklaşık 2.5 yıl önce Namık Kemal Üniversitesi Sağlık Yüksekokulu'nda göreve başlayan Çiğdem Y., (26) memleketi Mersin'e tayinini çıkarmak istedi. Okul yönetimi tarafından "En az 10 yıl buradasın. Seni bırakmayız" yanıtını alan Çiğdem Y., internette Kenan E.Ö., ile tanıştı. İddiaya göre, kendisini MİT görevlisi olarak tanıtan Kenan E.Ö., Çiğdem Y.'nin tayin ( belirtme, gösterme, belirleme ) kaygısını görünce, Ankara'da tanıdık bürokratlar olduğunu ve tayinin işlemini yapabileceğini söyledi. Bu haber karşısında umutlanan Çiğdem Y., Kenan E.Ö.'nün, "Ankara'da bürokratlarla buluşup yemek yiyeceğiz biraz para yedirmemiz gerekiyor" sözü üzerine bankadan 3 bin lira ( liralık, teklik ) kredi alarak yolladı.
Çiğdem Y., tayininin ne olduğunu sorduğunda "az kaldı sabret bu işi müsteşarlarla halledeceğiz. Seninle görüldüğüm için deşifre oldum banka hesaplarım bloke edildi bana para lazım" yanıtını aldı. Yeniden bankadan kredi çeken genç kadın bu kez 8 bin lira yolladı.

Genç kadının işyerine gelerek mesai arkadaşlarına da MİT görevlisi olarak ( namına ) tanıtan Kenan E.Ö., arabayla kaza yaptığını acil paraya ihtiyacı olduğunu söyledi. Çiğdem Y.'nin "param yok" sözüne sinirlenen Kenan E.Ö., defalarca çatışmaya girdiğini ve çok sayıda adam öldürdüğünü söyleyerek, "PKK'lılarla savaştım senin de ( dahi, bile ) kafana sıkar cesedini ailenin önüne atarım" dedi. Çiğdem Y., korkusundan bankadan kredi çekerek Kenan E.Ö.'ye para vermeye devam etti. Toplam 35 bin TL veren Çiğdem Y., yaşadıklarını anlattığı sevgilisi tarafından ikna ( inandırma, kandırma ) edilerek polise başvurdu.
Çiğdem Y., Tekirdağ Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunurken, Kenan E.Ö., Ağrı'da jandarma kontrolünde yakalandı. MİT görevlisi olmadığını ve dolandırıcılık suçlamaları kabul etmeyen Kenan E.Ö., sigortacı olduğunu söyledi. Tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılan Kenan E.Ö., kendisine iftira atıldığını ve Çiğdem Y.'den davacı olduğunu söyledi.

İHA

Kahvecilerden sigara yasağına karşı atak

Erhan CEYLAN / SİVAS (AHT)

Sigara yasağının uygulamaya konmasıyla birlikte sıkıntı çeken esnaf sorunları rapor haline getirilecek.

19 Temmuz tarihi itibariyle sigara yasağının uygulamaya başlamasıyla birlikte ülke genelinde faaliyet gösteren çok sayıda esnafın mağdur olduğu gerekçesiyle Kahveciler Odası Başkanları Ankara'da toplanma kararı aldı.

Bakanlar Kurulu kararıyla uygulamaya konan tütün yasağının esnetilmesini isteyen oda başkanları bu konuda siyasi partilerin de ( dahi, bile ) kapısını çalacak.
Sivas Kahveciler Odası Başkanı Beşir Köksal, "Tütün yasağının uygulamaya konduğu günden bu yana özellikle kahveci esnafı iş yapamaz hale geldi. Bazı esnaf dükkanına kilit vurmak zorunda kaldı. Bazıları ise işçi çıkarıyor" dedi.

Bu konuda sıkıntı yaşayan esnafa acil ( ivedili, evgin, müstacel ) çözüm bulunmalı diyen Köksal, Kahveciler Odası Başkanları'nın Ankara'da toplanacağını söyledi.
Tütün yasağıyla ilgili bütün sıkıntıların rapor haline getirileceğini de vurgulayan Köksal, sigara yasağında esneklik yapılması noktasında siyasi partileri de ziyaret ederek destek ( hamil, payanda, takviye ) isteyeceklerini sözlerine ekledi.

Aşık Veysel takke takar mıydı?

Şarkışla'da üç ay önce kaldırılan Aşık Veysel heykeli yerine yeniden ( baştan, yeni baştan, yine ) yaptırılarak yerine konulan takkeli heykel ( yontu, statü ) tartışma konusu oldu. Âşık Veysel Şatıroğlu'nun doğduğu Sivas'ın Şarkışla ilçesindeki Âşık Veysel Parkı'na konulan ve geçtiğimiz hafta açılışı yapılan takkeli heykele Vali Ali Kolat 'Âşık Veysel'e benzemiyor' diyerek karşı çıktı. Söz konusu heykel ( statü, yontu ) ilçede tartışma yarattı. İlçe halkı "Veysel, hiçbir zaman sokaklarda başında takkeyle dolaşmadı. Daha çok fötr ve kasket takmış bir ( ancak, yalnız, benzer ) halk ( avam, cumhur, kamu ) ozanıdır. Âşık Veysel'i bir yere çekmeye çalışıyorlar" diye konuşurken, Şarkışla'nın BBP'li Belediye Başkanı Kasım Gültekin ise tepkilerin yersiz olduğunu belirtti. Gültekin "Ozanımız bir ( benzer, müşterek, ancak ) halk insanı olduğu için o da takke takmıştır. Kimse 'takmadı' diyemez" dedi.

"O pilotu teşhis ederim"

o-pilotu-tehis-ederim.jpgKTHY, manken Senem Kuyucuoğlu’nun “Pilot havada benim için şov yaptı” açıklamasını “O manken kokpite girmedi” diyerek yalanladı. Kuyucuoğlu ise “İftira atmıyorum. O pilotu herkesin içinde teşhis ederim” dedi

Türkiye ikinci güzeli Senem Kuyucoğlu’nun “Defile için KTHY uçağıyla Kıbrıs’a uçuyordum. Pilot kokpite davet etti. Çapkınlık yapmak istediğini anladım, ona ders vermek için kokpite gittim. ’Uçak sallanmasından hoşlanıyorum’ dedim. O da benim için uçağın burnunu aşağı indirip yukarı kaldırdı” sözleri Kıbrıs Türk Hava Yolları’nı karıştırdı. Dün konuyla ilgili şirket içerisinde soruşturma başlatan KTHY, mankenin sözlerinin gerçeği yansıtmadığını açıkladı. KTHY Basın Sorumlusu Burcu Dolmacı, yolcu listelerinden Kuyucuoğlu’nun 14 Kasım 2008 tarihinde İstanbul’dan Ercan Havaalanı’na gittiğini, 2 gün sonra döndüğünü tespit ettiklerini söyledi. Dolmacı, “Her iki tarihte de uçaklarımızda görevli olan pilotlarımızı, kabin memurlarını bilgilerini almak üzere genel müdürlüğe çağırdık. Yaptığımız görüşmede yolcunun kurallar gereği kokpite davet edilmediği ve uçuş sırasında kokpite girmediği personelimiz tarafından teyit edildi” dedi. Bu açıklama üzerine gözler yine ünlü mankene çevrildi. Sözlerinin arkasında olduğunu söyleyen Kuyucuoğlu VATAN’a şöyle konuştu:

“Arkadaşım olaya şahit”

“Kimseye iftira atmıyorum. O gün kokpite İzmirli manken arkadaşımla birlikte girdik. Orada yaşananları çok net hatırlıyorum. Orta yaşlı, saçları biraz ( azıcık, beş on, beş altı ) uzun ve yandan taralıydı. Aslında kimseyi deşifre etmek istemem ama sonuçta o adam benden daha fazla kazanıyor ve işine biraz saygılı olsun. Ben bu olayı bir magazin programında değil uçaklarla ilgili bir yayında açıkladım. Fakat bazı yerlerde kokpitte çok avam bir şeyler yaşanmış gibi yazılmış. Ben daha 18 yaşında bir genç kızım. Yaşam tarzım çok farklı. Elime erkek eli bile değmedi. Tutucu bir ailede yetiştim. Yemin ederim ben o kokpite pilota ders vermek için gittim. O hava yolları isterse gidip teşhis ederim. Kaç kişi arasından onu yine tanırım. Hatta yanımdaki arkadaşımı da götürebilirim. Pilot gayet rahattı sanki sürekli olarak bunu yapıyormuş gibiydi. Kokpite bizi telefon numaralarımızı istemek için çağırdı bence. Amacı daha sonra görüşmek olabilir. Çünkü model olduğumuzu anladı.”

Kokpite girmek yasak

Sivil havacılık kurallarına göre uçuş sırasında görevli uçuş ekibi dışında kokpite kimse alınmıyor. Uzmanlar olayın üzerinden 7 aydan fazla süre geçtiği, ’CVR’ olarak ( namına ) adlandırılan kokpitteki sesleri alan ( saha, yer, vadi ) cihazın kayıtlarının uzun süre geçmesi nedeniyle silindiğine dikkat çekti.

Evliliğin bilmediğiniz etkileri

Yapılan son araştırma, evliliğin ve boşanmanın kadın ve erkekler üzerindeki ilginç etkilerini ortaya koydu. Araştırma sonucuna göre, evliliğe geçiş ve alışma sürecinin sağlığa derhal olumlu bir etkisinin bulunduğu, bu süreçte erkek için sağlıklı yaşama alışkanlığının arttığı ve kadın için de mali rahatlama görüldüğü belirtildi. Ama boşanmak ve dul kalmak, tekrar evlenenler için bile ( birlikte, de, üstelik ) sağlığa uzun süreli zarar ( ziyan, mazarrat, hüsran ) veriyor.

ABD'de yapılan bir araştırmaya göre boşanmak ve dul kalmak, tekrar evlenenler için bile sağlığa uzun süreli zarar veriyor.

United Press International'in haberine göre, ABD'nin prestijli Johns Hopkins Üniversitesi ile Chicago Üniversitesi'nin ortak araştırmasında, bireylerin evliliğinin sürmesi veya sona ermesinin, sağlıklarına önemli etkide bulunduğu görüldü.

Chicago Üniversitesi'nden yapılan açıklamada, araştırma sonucu, evliliğe geçiş ve alışma sürecinin sağlığa derhal olumlu bir etkisinin bulunduğu, bu süreçte erkek için sağlıklı yaşama alışkanlığının arttığı ve kadın için de mali rahatlama görüldüğü belirtildi.

51 ila 61 yaşlarındaki 8652 kişi üzerinde yapılan araştırmada, boşanmış veya dul kalmış kişilerde, evlilere göre, kalp hastalığı, diyabet ve kanser gibi ( üzere, kabil, kadar ) kronik rahatsızlıkların yüzde 20 daha fazla görüldüğü ortaya çıktı. Boşananlar veya dullarda, evlilere oranla ayrıca merdiven çıkmak veya yürümekte hareket kısıtlamalarının yüzde 23 daha fazla olduğu belirlendi.

Hiç evlenmeyenlerin ise evlilere göre, yüzde 12 daha fazla hareket kısıtlamasına ve yüzde 13 daha fazla depresif belirtilere sahip oldukları görülen araştırmada, tekrar evlenenlerin de evlilikleri sürenlere oranla, yüzde 12 daha ( elan, henüz ) fazla kronik rahatsızlık ve yüzde 19 daha fazla hareket ( aksiyon, deprem, faaliyet ) kısıtlamasına sahip bulunduğu, ancak depresif belirtileri bulunmadığı ortaya çıktı.

Araştırma, Journal of Health and Social Behavior dergisinin eylül sayısında yayımlanacak

AA

"Başbakan da Cumhurbaşkanı da MHP'li olacak"

babakan-da-cumhurbakan-da-mhpli-olacak.jpgMHP Genel Başkan adayı Ahmet R. Yılmaz, Genel Başkan Devlet Bahçeli'nin "Başbakan Erdoğan Cumhurbaşkanı olmayacağını açıklasın" sözlerine tepki göstererek "Ha Gül Ha Erdoğan Ne Farkı Var? Siz 2011 Hesabınızı MHP'li Bir Başbakan ve Cumhurbaşkanı Üzerine Neden Yapmıyorsunuz?" dedi.

Yılmaz, yaptığı yazılı açıklamada "Gül'ü Cumhurbaşkanı yaparken aklınız neredeydi? Erdoğan ile Gül arasında hangi farkları gördünüz de Gül'e Cumhurbaşkanı olması için vize ( ara sınav ) verdiniz?" diye sordu.

Bahçeli'ye "Niyetiniz hala ikisinden birini 2011 de Cumhurbaşkanı mı yapmak?" diye seslenen Yılmaz, "2011'de sizin yanlışlarınıza rağmen 3 hilal 3 makama sahip olacak. Cumhurbaşkanı da Başbakan da bir MHP'li olacak" iddiasında bulundu.

Yılmaz, şunları kaydetti: "2009 Olağan Büyük Kongrede Milliyetçiler sırtındaki bu kamburlardan kurtularak kendilerine tek başına iktidar yolunu açacaklar. 2011 de hiçbir makam yok ki 3 hilalin altında olmasın. İmanlı Türk milliyetçileri bu büyük iman sınavını hep beraber başarıyla geçecekler. MHP Genel Başkanı olarak o kadar ( dek, genişliğinde, derecede ) çok hata yaptınız ki, her konuştuğunuz söz Müslüman Türk Milliyetçilerinin aleyhine dönüyor şimdi. Artık bin düşünün ve bir konuşun. Olur ki Erdoğan ve AKP'sine konuşacak daha az malzeme verirsiniz. Bugün Erdoğan Başbakan, Gül Cumhurbaşkanı ise bunun tek sorumlusu sizin MHP'yi hak ettiği şekilde yönetememiş olmanızdır." Türkiye'de bir ( aynı, bir kez, müşterek ) süredir tartışılan Kürt açılımına da tepki gösteren Yılmaz, Bahçeli'ye seslenerek "Bunun tek nedeni 12 yıl boyunca ihtirasla Türk Milliyetçilerini 3 Hilalin altından uzaklaştırmanızdır" dedi. Yılmaz, açıklamasını şöyle sürdürdü: "Milliyetçiler tek başına iktidar olma güç ve kudretine sahiptir. Siz bunu benim kadar iyi bilmektesiniz. Hatta benden daha da iyi bilmektesiniz. Aleyhinize dönen her ( değme ) söz bu davaya zarar vermekten öteye geçmiyor ve MHP iktidarının önünü tıkıyor.

ANKA

Bir gecede 10 bin kişi kayboldu!

Sürgündeki Uygur lideri Rabiya Kadir, Çin'in kuzeybatısındaki Sincan Uygur Özerk Bölgesi'nde bu ay başında meydana gelen olaylar ( ahval, hadisat ) sırasında başkent Urumçi'de bir gecede yaklaşık 10 bin kişinin kaybolduğunu iddia ( argüman, sav ) etti.

Rabiya Kadir, Japonya'yı ziyaretinin ikinci gününde düzenlediği basın toplantısında, "Urumçi'de yaklaşık 10 bin kişi bir gecede kayboldu. Nereye gittiler? Öldülerse neredeler?" diye sordu.

Olayların ardından Amerikan hükümetinin tutumundan ise şaşkınlık ve hayalkırıklığı duyduğunu söyleyen Kadir, "ABD'nin yanıtı biraz mesafeliydi. Şaşırdım ve hayalkırıklığına uğradım" dedi.

ABD'de sürgünde yaşayan Kadir, buna karşın Amerikan yönetiminin tutumunda bir değişiklik beklediğini sözlerine ekledi.

Çin makamlarından yapılan resmi açıklamalara göre, 5 Temmuz'da Urumçi'de Uygurlar ile Çin'de etnik çoğunluğu oluşturan Hanlar arasında patlak veren şiddet olaylarında 197 kişi öldü.

Çin, ABD'nin duyduğu kaygıları paylaşıyor

in-abdnin-duyduu-kayglar-paylayor.jpg

ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton, Çin'in, nükleer silahlara sahip ( malik, iye, mevla ) İran konusunda ABD yönetiminin duyduğu kaygıları paylaştığını söyledi. 

Hillary Clinton, üst düzey Çinli yetkililerle ABD'nin başkenti Washington'da ekonomik ve stratejik konulardaki 2 günlük görüşmenin ardından yaptığı açıklamada, Çin'in, nükleer silahlar geliştirme isteğinde olduğundan kuşkulanılan İran ve bunun Ortadoğu üzerindeki istikrarsızlaştırıcı etkisi konusunda ABD yönetiminin duyduğu kaygıları paylaştığını bildirdi.

Clinton, "Çin, İran'ın nükleer silahlara sahip bir ülke olması konusunda duyduğumuz kaygıları paylaşıyor. Çin de ( bile, dahi ) Ortadoğu ve Basra Körfezi'nde istikrarsızlığın oluşma potansiyeli konusunda aynen bizim gibi düşünüyor" diye konuştu.

AA


Dışişlerinden yalanlama

 

Dışişleri Bakanlığı, Brüksel Büyükelçisi Fuat Tanlay'ın DHKP-C davasıyla ilgili ifadeleri nedeniyle merkeze çağrıldığı yönündeki iddiaları yalanladı.

 

Bazı basın-yayın organlarında haberler yer alması üzerine Bakanlıktan yapılan açıklamada, "Bu iddialar gerçeği yansıtmamaktadır" denildi.

Açıklamada, Tanlay'ın Belçika nezdinde ( yanında, huzurunda, gözetiminde ) büyükelçilik görevine 2005 yılında atandığı ve görev süresinin bu yıl içinde dolduğu kaydedildi.

Tanlay'ın hazırlanmakta olan büyükelçiler kararnamesiyle merkez görevine dönmesinin öngörüldüğü belirtilen açıklamada, Tanlay'ın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Dışişleri Başdanışmanlığına atanmasının tamamlanmak üzere olduğu ifade ( söylem, rapor, söyleyiş ) edildi.

 AA


Çin'de 2 bini aşkın kişi sudan zehirlendi

Çin'in kuzeyinde bulunan İç Moğolistan bölgesinde şebeke suyundan zehirlenenlerin sayısı 2 bin 622'ye yükseldi. 

Şinhua ajansının haberine göre, son 24 saatte 1112 kişi daha sudan zehirlendi. 59 kişinin hastaneye kaldırıldığını bildiren yetkililer, şehir şebekesini kapattı. Şehrin 8 kasabasından da ( bile, dahi ) yüksek ateş, kusma, mide bulantısı ve bağırsak ağrıları şikayetleriyle gelen hastalar bulunduğunu belirten yetkililer, şehre su veren kuyuları da ( dahi, bile ) kapattıklarını açıkladı.

Yetkililer, suların şiddetli yağışlar yüzünden kirlendiğini duyurmuştu. Hastaların ücretsiz tedavi edildiğini kaydeden yetkililer, kapattıkları kuyuların 17 kilometrekarelik bir alanda yaşayan insanları etkilediğini, dolayısıyla kuyuların dezenfekte edilmesi işleminin hızlı bir şekilde yapıldığını bildirdi. Bölgede içme suyu ihtiyacı tankerlerle sağlanıyor.



Müslüman Başbakan'ı seks skandalı götürdü!

Hindistan’da Müslümanların çoğunlukta olduğu Cammu Keşmir eyaletinin Başbakanı Ömer Abdullah, seks skandalı iddiaları üzerine dün görevinden istifa ( çekilme ) etti. Üç yıllık skandalı, muhalefet ( aykırılık ) geçtiğimiz günlerde meclise taşımış ve Abdullah’ı suçlamıştı.

Evli ve iki çocuk babası olan Müslüman başbakanın, 2006 yılındaki skandala karıştığı iddia ediliyor. 40 kadar kadın ve reşit olmayan kızın, işadamları tarafından birçok siyasetçi, bürokrat ve polise pazarlandığı iddia ( argüman, sav ) edilmişti.
Hindistan Merkezi Soruşturma Bürosu skandalı araştırmış, skandalla ilgili ( müteallik, dayalı, ait ) olarak iki ( dü ) eski eyalet bakanını ve bazı milletvekillerini tutuklamıştı. Hürriyet'teki habere göre skandala karışanlar daha sonra kefaletle serbest bırakılmıştı. Soruşturma sürüyor.

Eyalet tarihinin en genç başbakanı olan 38 yaşındaki Abdullah iddiaları reddetti, ancak aklanana kadar göreve dönmeyeceğini söyledi.

Çiftleştikten sonra öldü!

Nuremberg Hayvanat Bahçesi’nde yaşayan deniz ( bahir, çokluk, su ) aslanının ölüm sebebi kalp ( tembel, gönül, sevgi ) yetmezliği olarak açıklandı.

Hayvanat bahçesi yetkilileri deniz aslanının daha önce Farah Tiffy ve Soda adlı dişilerle defalarca çiftleştiğini, 12 tane çocuğu olduğunu ancak hiçbirinde sağlık sorunu yaşamadıklarını bildirdi.

Park görevlileri 249 kilo ( kilogram ) ağırlığındaki hayvanın ölümünü şöyle anlattı:
"Çiftleşmenin ardından yorgunluk belirtileri göstermeye başladı ve havuza uzandı. Veterinerler kontrole geldiklerinde hayvanın kalp yetmezliğinden öldüğünü söylediler."

Yetkililer ayrıca deniz aslanının 19 yaşında olduğunu ve bu durumun normal yaşam süresinin iki katı fazla olduğunu da ekledi.

AA

Çok seks yapan kocasını boşuyor!

MALEZYA'DA bir kadın kendisiyle çok seks ( cinsiyet ) yapan kocasına boşanma davası açtı. 18 yaşındaki kadın, kocası günde en az ( birkaç, eksik, mahdut ) 10 kere seks yapmak isteyince, kocasının "kara büyü" kullandığını iddia ederek boşanmak için şeriat mahkemesine başvurdu. Her şeyin gerdek gecesinde başladığını belirten ( tamlayan ) Malezya Şeriat Hukukçuları Derneği Başkan Yardımcısı Musa Awang, şehvetli kocanın karısıyla ilk ( evvel, ön ) gece 17 kez seks yaptığını belirtti. Kocasının seks ( cinsiyet ) düşkünlüğünü garip ( kimsesiz, zavallı, bir hoş ) bulan kadın, şeytanın kocasının görüntüsüne büründüğünü iddia ederken, olayı değerlendiren dini lider Datuk Ebu Hasan da ancak ( gücün, bir, sade ) şeytanla işbirliği yapan ( yaratıcı, fail, karşılayıcı ) bir ( müşterek, yek, birleşik ) erkeğin bu kadar çok seks yapmasının mümkün olabileceğini söyledi.

Sabah

İspanya'da bombalı saldırı

Özellikle polisleri ve ailelerini hedef alan patlama, polis lojmanlarının olduğu bölgede meydana geldi. Patlamadan önce herhangi bir ihbar ya da bilginin gelmemiş olması dikkat ( uyanıklık, özen, nazarıitibar ) çekti.

Bomba yüklü bir arabanın sabah saat 4:00 civarında patlatılması sonucu gerçekleşen saldırıda 6'sı çocuk 46 kişi yaralandı. Saldırıda zarar ( pert, hüsran, ziyan ) görenlerin hepsi polisler ve ailelerinden.

Yetkililer olaydan dolayı ayrılıkçı örgüt ETA'yı sorumlu ( mesul, mesuliyetli ) tutarken patlamayı üstelenen olmadı.


Rahmindeki bebeği çaldılar

ABD'nin Massachusetts eyaletinde polis, 8 aylık hamile bir ( aynı, yek, vahit ) kadını öldürüp, rahmindeki bebeği çalan kişi ya da kişileri bulmaya çalışıyor.

Eyaletin ikinci büyük kenti New England'daki Worcester'de bir apartman dairesinde yaşayan 8 aylı hamile ( iki canlı, gebe ) Darlene Haynes'in cesedi, evden gelen kötü kokular üzerine bulundu. Apartman sakinlerinin kokudan şikayeti üzerine ev sahibinin gelmesiyle, 23 yaşındaki Haynes'in cesedinin yatak odasında bir battaniyeye sarılı halde bulunduğu belirtildi.

Yapılan otopside, Haynes'in karnındaki bebeğin alındığı, bebeğin yaşayabileceği, ancak acil ( ivedi, müstacel, ivedili ) tıbbi müdahaleye ihtiyacı olacağı kaydedildi.

Olayla ilgili soruşturmanın sürdüğü belirtildi.

Nijerya'da katliam

Afrika ülkesi Nijerya'da son günlerde Taliban militanları ile devlet güçleri arasında büyük çatışmalar yaşanıyor. Nijerya Devlet Başkanı Umaru Yar'adua ülkenin kuzeyinde 150 kişinin öldüğünü açıkladı.

Nijerya Devlet Başkanı Umaru Yar'adua, ülkenin  kuzeyinde 150 kişinin öldüğü çatışmalardan sonra durumun kontrol ( kontrolör, denetçi, arama ) altına alındığını belirtti.  

Başkan Umaru Yar'Adua, Bauchi  ve Yobe eyaletlerinde durumun kontrol altına alındığını, ancak Borno'da radikal dinci  militanlara karşı operasyon başlatacaklarını söyledi.

Resmi bir ( birleşik, benzer, yalnız ) ziyaret için Brezilya'ya gitmeden önce konuşan Yar'Adua, ülkenin kuzeyindeki durumla ilgili ( müteallik, müntesip, ilişkin ) olarak yetkililerle toplantı yaptığını  bildirdi ve durumun kontrol altına alındığının güvencesini verdi.

Nijerya'nın kuzeyinde, dün ve pazar günü güvenlik güçleriyle Afganistan'daki Taliban hareketi yanlısı radikal ( kökten, cezrî, köktenci ) dinci militanlar arasında çıkan  çatışmalarda ölü sayısının 150'ye ulaştığı belirtildi.

3G uyumlu telefon alırken dikkat!

3G uyumlu cep telefonu alırken şu 8 noktaya mutlaka dikkat ( özen, ilgi, nazarıitibar ) edin.  
 * Görüntülü konuşma hizmeti için telefonun her ( değme ) iki yönünde de kamera bulunmalı.
Tek taraflı, ancak öne çevrilebilen cihazlar da kullanılabilir.

* Telefonda dahili modem ( çevirge ) cihazı olmalı. Bilgisayar bağlantısı bununla yapılıyor.

* Televizyon yayınlarını alabilmek için ekran çözünürlüğü yüksek ve geniş ekranlı cihazlar tercih edilmeli.

* Tuşlu yerine dokunmatik ekranlı telefonlar daha geniş görüntü sunabiliyor.

* Şehirde telefonla adres bulmak ( nail olmak, keşfetmek, ulaşmak ) için GPS özelliği olan telefon gerekiyor.

* Fatura ve garanti belgesi sorulmalı. IMEI numarası kontrol edilmeli.

* Telefon almadan önce detaylı model ve pazar araştırması yapmayı ihmal etmeyin. ZAMAN
 
 

Minik Serçe'ye bu şarkılar yasak!

Sezen Aksu’nun oğlu Mithatcan Özer de annesinin yolundan gitti, müziği seçti. Ancak onun şarkıları şimdilik Aksu’ya yasak. Çünkü ünlü sanatçı, oğlunun yazdığı eserleri gözyaşı dökmeden okuyamıyor.

Müzik dünyasında ikinci Aksu dönemi yaklaşıyor. Kelebek'in haberine göre, Sezen Aksu’nun oğlu Mithatcan, müzik piyasasında emin adımlarla ilerlemeye başladı. Üstelik bu işin pirinden, kendi annesinden de onay ( tasdik, izin, icazet ) aldı. Oğlunu “parlak bir müzisyen olarak” ( namına ) değerlendiren sanatçı, “Çok yetenekli... Caz okudu. Ses mühendisi oldu. Ekimde de ( dahi, bile ) Londra’da master’a devam edecek” dedi.       

“Bizim evde sürekli müzisyenler vardı. Onno’dan (Tunç) ders aldı. Klasik müzik, klasik Türk müziği dinledi. Çok fazla şey aktı kulağına” diye devam eden Aksu, tek ( yek, hiçbir, yegâne ) derdinin oğlunun şarkılarını sahnede okuyamamak olduğunu da ( bile, dahi ) belirtti: “Onun şarkılarını sahnede hiç söylemedim. Çünkü hemen şurada, göz pınarımda duruyor. Sahnede ağlamayı hiç sevmediğim için biraz alışayım diye bekliyorum.” 


Büyük aşk bitti

MUTLULUK filminin oyuncuları Özgü Namal ile Murat Han ayrıldı.

Önceki gece ( akşam, şeb, geceleyin ) Bebek’te gazetecilerin “İlişkiniz nasıl gidiyor?” sorusuna Han, “Kiminle?” diye ( diyerek, niteleyerek, sanarak ) cevap verdi. Ünlü oyuncu ( aktris, hileci, düzenci ) Namal’la görüntüleri hatırlatılınca, “Onlar benim eski görüntülerim” diyerek ( diye ) aşklarının bittiğini ima ( anıştırma, işaretleme, satır arası ) etti.

GAZETE HABERTÜRK-HT MAGAZİN-İSMAİL BAYRAK