7 Ağustos 2009 Cuma

DEMOKRATİK AÇILIM SÜRECİ BAŞLIYOR

İçişleri Bakanı Beşir Atalay, ''demokratik açılım'' olarak adlandırılan çalışmaların henüz bir sonuca ulaşmadığını, bu konuda bir karar alınmadığını bakanlığının koordinasyonunda yürütülen çalışmaların içeriğine ilişkin hiçbir açıklama yapılmadığını ifade ederek, ''Bu nedenle bakanlığımız kaynak gösterilerek yapılan haber ve yorumların gerçeği yansıtmadığını sizlerle paylaşmak istiyorum. Zaten öze ilişkin açıklamalar yapmak konusunda daha çok erken'' dedi.

Atalay, İçişleri Bakanlığı'nda düzenlediği basın toplantısında, kamuoyunda ''demokratik açılımlar'' diye adlandırılan çalışmalara ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Bakan Atalay, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın talimatı doğrultusuna başlatılan çalışmaların yoğun ve kapsamlı bir şekilde sürdürüldüğünü söyledi.

''Konunun Türkiye'nin geleceği açısından ne kadar hayati olduğunu hepimiz biliyoruz'' diyen Atalay, şöyle devam etti:

''Ülkemize her açıdan kaybettiren ve milletçe çok ağır bedeller ödememize neden olan bu sorunun artık çözülmesi gerekiyor. Biz bu sorunu çözmek için kararlı, azimli, sabırlı ve cesur adımlar attık ve bundan sonra da atmaya devam edeceğiz.

Bugün, başlatmış olduğumuz çalışmaların üslup ve yöntemi konusunda sizler aracılığıyla kamuoyunu sağlıklı bir şekilde bilgilendirmek istiyorum. Zira üslup ve yöntemin en az işin özü kadar önemli olduğu bilinmektedir. Hele böyle hassas konularda bazen üslup ve yöntem işin özünden daha öne geçebilmektedir. Şu anda tabi çok hassasiyetleri olan bir konunun çalışmasını yürütüyoruz. Bakanlık olarak bu çalışmanın koordinasyonunun yürütüyoruz. Dolayısıyla bugün size işin özüyle ilgili bir şey söyleyecek değilim fazla... Ama yöntemiyle ilgili, süreçle ilgili zamanlamayla ilgili çalışma konusunda bilgiler vereceğim. Çünkü bu süreç içinde gördük ki çok değişik yorumlar yapılıyor. Söylentiler oluyor. Onun için doğru bilgilendirmek hem sizleri, değerli basınımızı hem de sizlerin aracılığıyla kamuoyumuzu... Bugün onun için bu yöntem ve üslubu öne almış oluyorum.

Öncelikle belirmek isterim ki, başlatılan çalışmalar henüz bir sonucu ulaşmamış, bu konuda bir karar alınmamış.... Ve bakanlığımızca koordinasyonu yürütülen bu çalışmanın içeriğine ilişkin hiçbir açıklama yapılmamıştır. Bu nedenle bakanlığımız kaynak gösterilerek yapılan haber ve yorumların gerçeği yansıtmadığını sizlerle paylaşmak istiyorum. Zaten öze ilişkin açıklamalar yapmak konusunda daha çok erken.

Bazen görüyoruz, basınımızda bir söylenti bir haber şekline geliyor. Bunun bizimle ilgisi yok, biz bir açıklama yapmamışız. Ama bu söylenti haber üzerine siyasetçilerimiz, değişik partilerin temsilcileri çıkıyorlar, sanki biz o o konuyu gündeme getirmişiz veya açıklamışız gibi yorumlar ve değerlendirmeler yapıyorlar.

Hepimizin yakından takip ettiği gibi, biz bu konuda çok titiz, çok hassas ve kavramları da çok seçerek konuşuyoruz. Böyle olunması gereken bir çalışma bu. Onun için benim dileğim, istirhamımı... Herkes tabi yorumlar yapabilir, beklentileri değerlendirebilir ama bu söylenmedikçe, buradan açıklama yapılmadıkça, mümkün olduğunca söylentiye dayalı haberler yapılmaması.''

Atalay, ''Kürt meselesi olarak adlandırılan meselenin, vatandaşlarımızın demokratik haklarının genişletilmesi ve pekiştirilmesiyle, nerede yaşarsa yaşasın her vatandaşımızın kendisini devletin eşit ve hür ferdi olarak hissetmesini sağlamakla çözülebileceğine inanıyoruz'' dedi.

Beşir Atalay, şu günlerde terör sorununun sonlandırılmasına ve bu konuda toplumsal mutabakat sürecinin başlatılmasına yönelik olarak başta Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan başta olmak üzere siyasi parti liderlerinden, sivil toplum kuruluşlarına, medyadan akademisyen ve yazarlara, vatandaşlara kadar bütün çevrelerce olumlu bir yaklaşım sergilendiğini vurguladı.

''Yakalanan bu olumlu ivmeyi en iyi şekilde değerlendirerek kendi sorunumuzu kendimiz çözmeliyiz'' diyen İçişleri Bakanı Atalay, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Birlikte yaşadığımız acı tecrübeler göstermiştir ki geçmişe saplanıp kaldığımızda geleceği kaybederiz. Dolayısıyla yürütülen sürecin en önemli özelliği geçmişten ders alıp geleceği birlikte kurarak, çocuklarımıza güçlü ve müreffeh bir ülke bırakma azmidir. Bu konuda en büyük kazanç ve güvencemiz halkımızın yüzyıllardır her türlü olumsuzluklara ve kışkırtmalara rağmen bir arada yaşama ve ortak bir gelecek inşa etme iradesine sahip olmasıdır. Bu, gerçek çözüm sürecini kolaylaştıran altyapıyı hazırlamaktadır.''

Hükümet olarak siyasi meseleleri çözme yöntemlerinin belli olduğunu ifade eden Atalay, bunun bugüne kadar hep görüldüğünü söyledi.

''Daha fazla demokrasi, daha fazla hak ve özgürlükler sağlandığında bugün çözümsüz gibi ( kabilinden, üzere, kadar ) görünen birçok sorunun kolayca çözümlendiğini gördüklerini'' anlatan Bakan Atalay, hükümet programlarında, demokratikleşme ve insan hak ve özgürlüklerinin önündeki engellerin kaldırılarak insana değer veren, insana ve topluma güveni esas alan politikaların hayata geçirilmesi noktasında önemli taahhütlerde bulunduklarını ve bunları bir bir uygulamaya koyduklarını kaydetti.

-''YENİ BİR SAFHA OLARAK BAKILABİLİR''-

İçişleri Bakanı Atalay, ''Yürüttükleri sürecin aslında başından beri kendi programlarının, sözlerinin ve icraatlarının bir devamı olduğunu'' vurgulayarak, bunun partilerinin ve hükümetin programlarından görülebileceğini belirtti. Beşir Atalay, ''Bugün farklı bir ivme kazanılmıştır ve bu ivmeyi biz ( tığ ) olumlu şekilde, iyi değerlendirmek istiyoruz. Belki daha olumlu, yeni bir safha olarak buna bakılabilir'' diye konuştu.

Hükümet programlarında, sürekli demokratikleşme ve insan hak ve özgürlüklerinin önündeki engellerin kaldırılarak insan odaklı, insana ve topluma güveni esas alan ( saha, düz, kayran ) politikaların hayata geçirilmesi hususunda önemli taahhütlerde bulunduklarını ve bunların birçoğunu hayata geçirdiklerini yineleyen Bakan Atalay, şunları söyledi:

''Kürt meselesi olarak adlandırılan meselenin de vatandaşlarımızın demokratik haklarının genişletilmesi ve pekiştirilmesiyle, nerede yaşarsa yaşasın her vatandaşımızın kendisini devletin eşit ve hür ferdi olarak hissetmesini sağlamakla çözülebileceğine biz inanıyoruz. Bu nedenle çözüm sürecinin yönü demokratikleşmedir. Bu konuda daha önce yaptıklarımız bundan sonra yapacaklarımızın da bir göstergesidir. Demokratikleşme adımlarını toplumun tüm kesimleriyle birlikte atmak istiyoruz. Bu mesele sadece partimizin ya da hükümetimizin değil tüm toplumun meselesidir. Dolayısıyla herkesin bu süreçte lütfen yıkıcı değil yapıcı olması, çözüme katkı sağlayıcı bir tutum içinde olması gerekir ve biz bunu bekliyoruz. Bu sürece herkesi dahil etme yönünde çaba sarfediyoruz ve edeceğiz. Bunu bir devlet politikası olarak yürütme çalışması ve kararlılığı içindeyiz.''

''Çözümsüzlüğü savunarak negatif siyaset yapmanın hiç kimseye faydası olmadığını'' vurgulayan Atalay, ''Buradan tüm siyasi partilerimize, aydınlarımıza, yazarlarımıza, sivil toplum örgütlerimize, sendikalarımıza, medyamıza kısaca konuya kafa yoran tüm toplumsal ve siyasi aktörlere de seslenmek istiyorum, gelin bu sürece katılın. Milletimize çok ağır bedeller ödeten, soframızdan lokmalar eksilten ve geleceğimize ipotek koyan bu sorunu hep birlikte çözelim, diyoruz'' dedi.

Demokratik açılımları daha ileri bir noktaya taşımak amacıyla başlattıkları çalışmaların çerçevesini ve yöntemini biraz daha açmak istediğini, bu süreci yürütürken nelere öncelik, hangi üslup ve yönteme ağırlık verdiklerini de paylaşmak istediğini dile getiren Atalay, şöyle devam etti:

''Sayın Başbakanımızın 2005 yılında Diyarbakır konuşmasıyla başlattığı demokratik açılımları geliştirme hususunda azimli, sabırlı, cesur ve kararlı adımlar atmak niyetindeyiz. Bu konuda başlatılan çalışmalara tüm kurum ve kuruluşlarımızın katkısı sağlanmakta olup, alınacak tedbirlerin bir devlet politikası olarak hayata geçirilmesine büyük önem addediyoruz. Bu çerçevede ilgili kamu ( bütün, hep, halk ) kurum ve kuruluşlarımızdan katkılar istenmiş olup, alınan öneriler değerlendirilmeye başlanmıştır.''



-''TÜM KAMU KURUMLARININ GÖRÜŞLERİNİ ALDIK''-



Koordinasyonu bakanlık olarak kendilerinin sağladığını söyleyen Atalay, ilgili bakanlıkların ve bütün kamu kurumlarının görüşlerinin istendiğini anlattı. Atalay, ''Kendileriyle toplantılar yaptık, konuyu anlattık, paylaştık ve bu konuya verilebilecek katkılar istedik. Bu görüşler ve katkılar geliyor. Biz bunların hepsini derleyip, toplayıp değerlendiriyoruz'' dedi.

Bu konuda yazılan kitap, yapılan konuşma ve mülakatlar ile her türlü değerlendirmeyi göz önüne aldıklarını ve onlardan faydalanmaya çalıştıklarını dile getiren Atalay, ''Bu çalışmayı yürütürken mümkün olan en geniş katılımı ve mutabakatı sağlamayı hedefledik. Bu bağlamda başta ana muhalefet partisi olmak üzere bütün siyasi partilerin katkı ve destekleri istenecektir. Ziyaret edilecek, kendileriyle görüşülecektir. Bu noktada belirtmeliyim ki muhalefetin konuyla ilgili olumlu açıklamalarını mutabakat açısından çok önemsiyoruz'' diye konuştu.

Atalay, başta sivil toplum kuruluşları, meslek örgütleri, akademisyenler, medya temsilcileri ve yazarlar olmak üzere ilgili tüm çevrelerin görüş ve katkılarını alma gayretinde olacaklarını vurguladı.

Atalay, ''Çalışmalarımızı büyük bir titizlik ve hassasiyet içerisinde, herkesi kucaklayacak ve ülkemizin her köşesini dostluk köprüsüyle bağlayacak bir zihniyet içinde yürütüyoruz, yürütme gayreti içinde olacağız. Bu çalışmamızın esasını ülkemizde herkesin ve her kesimin huzur ve güvenlik içinde müreffeh bir hayat sürdürmeye hakkı olduğu inancı oluşturmaktadır'' dedi.

Konunun, uluslararası boyutlarının da olduğuna işaret eden Atalay, açıklamasını şöyle sürdürdü:

''Çalışmalarımızda çeşitli ülkelerin bu konudaki tecrübelerini inceliyoruz. Benim kendi görüşmelerim oldu geçmiş süreç içinde. Daha geçen hafta İsveç'te, ispanya İçişleri Bakanı ile tekrar bazı konuları paylaştım. Tabii o ülkelerin birikimlerini, tecrübelerini de biz iyi inceledik, değerlendirdik ve değerlendiriyoruz. Ancak hiçbir ülkenin benimsediği yöntemi ülkemize aynen uygulamak gibi bir düşüncemiz yok zaten böyle bir şey de mümkün değil. Her ülkenin kendine özgü şartları var. Biz kendimize özgü, ülkemizin ve insanımızın şartlarına uygun kendi modelimizi uygulamaya çalışıyoruz. Türkiye'ye ve kendimize güveniyoruz ve lütfen güvenelim. Bu çalışmaların sonucunda inşallah çözüm konusunda dünyaya örnek olacak bir Türkiye modeli de biz oluştururuz.''

Atalay şöyle dedi:

''İnsanların en doğal hakkı olan demokratik açılımlar konusunda herkesin büyük bir özveri, dikkat ve kararlılık içerisinde hareket etmesi gerektiğini'' vurgulayan Atalay, ''Beklentilerle ilgili gereksiz ifadelerden kaçınmak durumundayız. Bütün kesimlerin bu süreci sabote edecek, baltalayacak tutum ve davranışlardan uzak duracağına inanıyoruz. Bu ivme, şu yaşadığımız süreç, böyle bir süreçtir'' dedi.

-''ACELEYE GETİRMEDEN...''-

Atalay, şunları kaydetti:

''Bizim çalışmalarımız herhangi bir tarihe endeksli olmadığı gibi tarih belirleyerek kendimizi bağlamak ve sınırlamak gibi bir düşünce içinde de değiliz. Çalışmalar ve süreç kendi şartları ve doğası içerisinde devam etmektedir ve edecektir. Sürecin hassasiyetini düşündüğümüzde aceleye getirmeden ama kararlı bir şekilde süreci yönetmek istiyoruz.

Ayrıca ifade etmeliyim ki bizim çözüm sürecine ilişkin çalışmalarımız yeni başlamış değil. İktidara geldiğimiz andan itibaren demokratikleşme adımlarımızın hedefi, ülkemizin kronikleşmiş sorunlarını çözmek olmuştur. Açıklayacağımız yeni demokratikleşme paketinde de kısa, orta ve uzun vadeli hayata geçirilecek adımlar olacaktır. Bu tasnifleri, bu ayrıntıları da ince ince çalışıyoruz, çalışacağız, hem mevzuat açısından hem de uygulama takvimi açısından.''

-''GÖRÜŞMELER YAPACAĞIZ''-

Önümüzdeki dönemde yazılı ve görsel basının temsilcileri ve bazı köşe yazarlarıyla da görüşmeler yapmayı planladıklarını ifade eden Atalay, bunun yanı sıra herkesin yazdığı, değerlendirdiği hususları takip ettiklerini dile getirdi. Atalay, şunları kaydetti:

''Sadece bugün değil, bugüne kadar yazılmış kitaplar, makaleler, yapılmış araştırmalar ne varsa hepsi arşivimizde. İnce ince hepsini değerlendiriyoruz. Şu günlerde basında bu konudaki güzel değerlendirmelere, çalışmalara bakarken katkı veren olumlu atmosfere bakarak şunu da söylüyorum, ülkemizde zengin, çoğulcu bir basın yapısı var. Büyük bir entelektüel birikimimiz var. Üretken, zengin basınımız ve entelektüel birikimimiz var. Biz bu birikimi bunun içinde değerlendirmeye çalışıyoruz. Bunu özellikle vurgulamak istiyorum. Yazılan ve söylenen her şeye ilgi gösteriyoruz. Bu süreçte medyamızın her türlü yapıcı desteğini bekliyoruz. Bu konuda ülkemizin, insanımızın geleceğine, güzel Türkiye'ye hizmet için hepiniz katkı verin. Bu süreci hepimiz böyle görelim.

Hükümet olarak gelinen bu noktada olumlu ortamı geniş katılımlı ve en iyi şekilde değerlendirerek, insanımızın hak ettiği huzur ve güven ortamını tesis etmeye yönelik çalışmalarımız devam etmektedir. Takdir edersiniz titiz yürütülmesi gereken bir süreçtir. Sizlerin soruları, açıklama beklentileri oluyor. Zaman zaman bu açıklamalar yapılacak ama erken açıklamalar yapmayacağız. Açıklamalarda titiz olacağız. Seçilecek her kavram önemlidir. Bu süreci büyük bir titizlikle yürütme çabası içinde olacağız. Gereksiz siyasi malzeme olarak kullanılmasını arzu etmiyoruz. Siyasi partilerimizden beklentimiz bu. Biz samimi, ülkemizin geleceği için bu konuya olanca dikkati göstereceğiz. Herkesten de bu dikkati bekliyorum.''

Bakan Atalay, ''çalışmanın özüne ilişkin birkaç ana başlık verip veremeyeceğinin'' sorulması üzerine, ''Söyledim, veremem. Her boyutu üzerinde çalışıyoruz. 'Demokratik açılım' genel ismi. O kadar da kolay değil, daha yeni başladık arkadaşlar. Hemen siz paketi istiyorsunuz. Kolay olsaydı birileri çoktan zaten bu işi çözerdi'' dedi.

İçişleri Bakanı Atalay, bir gazetecinin, ''bazı çevrelerce 15 Ağustos tarihinin telaffuz edildiğini'' belirterek, ''çalışmanın bitimine ilişkin tarih belirleyip belirlemediklerine'' ilişkin sorusunu şöyle yanıtladı:

''Çalışmanın koordinasyonu bize verildi, biz yürüteceğiz mümkün olabildiğince. Tabii bunun kısa, orta ve uzun vadeye dönük tedbir ve uygulamaları olabilir. O tasnif içinde bakacağız. 15 Ağustos gibi bir tarih bizim tarihimiz değil. İşte bakın medyadan tarihleri duyuyoruz ama bizim dileğimiz, çalışmayı çok da uzun bir süreye yaymamak. En azından benim şu andaki kendi düşüncem o. Biz bütün çalışan arkadaşlarımız, kurumdaki, kurumlardaki bu işlerle ilgilenen arkadaşlarımızla yaz tatilinde falan değiliz. Buradayız ve bu çalışmaları yürüteceğiz. Bu yaz döneminde inşallah bu konuda mesafeler almak istiyoruz.''

Atalay, bir başka soru üzerine, ''MGK gündemini belirleyenlerin takdir etmesi halinde çalışmayı, bitiminden sonra toplantıda sunacaklarını'' kaydetti.

İçişleri Bakanı Atalay, muhalefetle ne zaman temas kurmayı düşündüklerine ilişkin soru üzerine şöyle konuştu:

''Zaten ben, şu veya bu şekilde bazı görüşmeler yaptım. Partilerimizin çoğunun hazırlıkları zaten var. Siyasi partilerimizin daha önce bu konulardaki çalışmalarını da derledik, topladık. Kim ne söylemiş bütün onları da değerlendiriyoruz. Zaten şu süreçte de bazı partilerimizin en azından çalışmaları var. Bu takvim içinde kendileriyle görüşülerek, o çalışmaları veya varsa başka olabilecek sözlerini mutlaka alacağız.''

-''AMAÇ POZİTİF SONUÇ''-

Bakan Atalay, bir gazetecinin, ''(Yeni açılımlar terörsüz bir ortamda daha kolay olacaktır) yorumları yapanlar var. 'Bunun ön şartı da terör örgütünün kayıtsız şartsız silah bırakmasıdır' şeklinde yorumlar yapılıyor. Bu noktada siz DTP'yi terör örgütüne silah bıraktırabilecek bir iradeye sahip görüyor musunuz? DTP'den beklentileriniz nelerdir'' sorusu üzerine, şunları söyledi:

''Arkadaşlar, atmosferi biliyorsunuz. Bizim bütün çabamız, şu anda toplumumuzda oluşan bu konudaki olumlu atmosferi pozitif sonuçlara doğru götürmek, bu atmosferi iyi değerlendirmek. Bu yönde gayreti herkesten bekliyoruz. Bu manada siyasi partilerimizin katkılarını da bekliyoruz.''

-''HÜKÜMET İNİSİYATİF ALDI''-


Bir gazetecinin, ''15 Ağustos bizim tarihimiz değil dediniz ama sonuçta İmralı'dan bir çözüm önerisi gelecek. Sizin hazırladığınız demokrasi paketiyle İmralı'dan gelecek bu öneriler arasında bir örtüşme, bir paralellik olursa, özellikle af konusunda ( dair ) bir girişiminiz olacak mı?'' sorusunu şöyle yanıtladı:

''Biz kendi çalışmamızı yürütüyoruz. Hükümet inisiyatif aldı burada. Ben hükümetimiz adına bunun koordinasyonunu yürütüyorum. Şu konuşma metnimin içinde de başta gerekenleri söyledim. O tür bazı haberler çıkıyor. Sayın Cumhurbaşkanımızla ve Başbakanımızla ilgili o tür haberler çıktı biliyorsunuz. Kendileri zaten net açıklamalarla bunu yalanladılar. Ben de aynı şeyi ifade edeyim buradan bu vesileyle, o tür bir şey sözkonusu değildir. Mesajlaşma vesaire gibi bir şey söz konusu olmamıştır. Yani o konuda benim de söyleyeceğim bir şey yok. Ben verilen çalışmayı en iyi şekilde inşallah yürüteceğim ve Türkiye'nin bu konuda bir bütün olarak, büyük bir mutabakat içinde bu sorunları yeneceğine inanıyorum. Buna ben kendim bireysel olarak çok inanıyorum ve o inançla da çalışmayı yürüteceğiz.''

Atalay, çalışmanın kurumlarla koordinasyon içinde yürütüldüğünü vurgulayarak, ilgili kurumların konuya ilişkin düşünceleri olduğunu belirtti. Atalay, ''Şunu burada memnuniyetle ifade ediyorum; toplum genelindeki bu olumlu atmosferin tabii kurumlarımıza da, bakanlıklarımıza da yansıması, devletin bütün kademelerinde, kurumlarında çözüme dönük büyük bir mutabakatın olduğunu sevinerek söyleyelim. Bu da büyük bir imkandır'' dedi.

Bir soru üzerine, ''terörle mücadele konusunda herhangi bir ülkeden görüş almadıklarını'' belirten Atalay, ''İngiltere ve İspanya gibi terörü yaşamış ülkelerin tecrübelerini değerlendirdiklerini'' yineledi.

-''TERÖR ÇİZGİSİ ÖNEMLİ''-

Atalay, ''DTP'yi muhatap olarak kabul edecek misiniz, yoksa sizin çalışmalarınızın dışında mı tutacaksınız?'' sorusuna karşılık, ''Arkadaşlar bakın 'çalışmamızın dışında tutma' diye ben burada hiçbir negatif unsur kullanmadım. Yani hiçbir negatif cümle de kurmak istemedim, istemiyorum da...'' dedi.

Olumlu bir atmosfer olduğunu ve pozitif yaklaşılması gerektiğini dile getiren Atalay, ''Bütün siyasi partilerimizin katkıları bizim için önemli ama Sayın Başbakanımızın da ifade ettiği gibi bizim önümüzde bir de terör sorunu var. O çizgileri de önemsiyoruz. Terör çizgisi önemli bir çizgidir arkadaşlar'' diye konuştu.

Beşir Atalay, ''Başbakan Recep Tayyip Erdoğan DTP'ye randevu vermedi. Siz görüşecek misiniz?'' sorusunu, ''O Başbakanımızın kendi takdiri. Bundan sonra da öyle olacak tabii. O takdirinde değişme olabilir'' diye yanıtladı.

Bu konuda bazı gelişmeler yaşandığının hatırlatılması üzerine de Atalay, ''Sanıyorum Meclis açıldıktan sonra bu konuda hareketlilik olur'' dedi.

Süreçte Anayasa değişikliği hazırlığı olup olmadığına ilişkin soru üzerine, Atalay, ''Hazırlıkta her ihtimal göz önüne alınır. Kısa, orta, uzun... Hiçbir şey yapmadan, yasal düzenleme olmadan yapılacaklar vardır. Yasal düzenleme gerektirenler olabilir. Kısa, orta, uzun vadeyi bu şekilde anlamak gerekir'' diye konuştu.

Atalay, basın toplantısının sonunda, süreçle ilgili zaman zaman bilgilendirme yapılacağını kaydetti.

AA

Domuz gribi korkusu yaz tatilini uzattı

Latin Amerika'nın en ( arz, genişlik, işaret ) büyük ülkesi Brezilya'da domuz ( hınzır ) gribi korkusu nedeniyle ( hasebiyle, haysiyetiyle, dolayısıyla ) 9 milyon öğrencinin okul ( meslek, mektep, ekol ) tatili uzatıldı.

Yetkililer, 3 eyaletle bir federal bölgede, domuz gribi hastalığının yayılmasını önleme girişimleri kapsamında okul tatillerinin iki ( dü ) hafta uzatıldığını söyledi.

Brezilya Sağlık Bakanlığı, domuz ( hınzır ) gribi virüsü H1N1 yüzünden şimdiye kadar 56 kişinin öldüğünü, doğrulanmış vaka ( hadise, olay ) sayısının ise 1566'yı bulduğunu kaydetti.

AA

Milli Piyango çekildi

Milli Piyango'nun bugün yapılan çekilişinde 1,5 milyon liralık büyük ikramiye, ''369437'' numaralı bilete isabet etti.    

Milli Piyango İdaresi'nden yapılan açıklamaya göre, son rakamı iki (2) ve beş (5) olan biletler de amorti kazandı.    

Milli Piyango'nun 29 Temmuz çekilişinde ikramiye kazanan biletlerin numaraları ve ikramiye tutarları şöyle:

1.500.000 TL İKRAMİYE KAZANAN NUMARA

------------------------------------

369437

150.000 TL İKRAMİYE KAZANAN NUMARA

----------------------------------

209710

5.000 TL İKRAMİYE KAZANAN NUMARA

--------------------------------

463189

1.000 TL İKRAMİYE KAZANAN NUMARALAR

-----------------------------------

125170 208402 229327 365027 516593

500 TL İKRAMİYE KAZANAN NUMARALAR

---------------------------------

003951 105685 227648 305549 350825 421746 460002 535276

008161 110677 227672 306053 357664 422834 461113 555075

018780 114627 233027 312449 365035 423059 463780 560030

019580 123324 241258 313756 367271 429974 481980 560257

034163 135742 241979 314209 374239 435986 489193 561192

034587 139386 243243 314335 381493 444433 497383 562270

035470 144689 243676 315729 386577 445376 511618 573369

062067 145772 275412 320322 403235 445468 512316 583133

079745 148000 283575 325048 406498 448400 512579 587948

098201 175915 285359 331161 407036 456739 519612 592652

099910 199065 290714 333755 415723 458909 523244 595252

101661 200428 295454 340441 418589 459122 524290 599870

103017 223566 296452 346977 ------ ------ ------ ------

300 TL İKRAMİYE KAZANAN NUMARALAR

---------------------------------

004088 087902 158713 245172 306977 377196 454271 517478

005252 092881 158870 247686 311295 385104 455118 519784

010519 093870 162113 247719 316317 385389 455514 522903

011025 094862 162958 248494 316578 385464 459548 527702

020121 096194 164979 252031 319479 387651 474126 528886

024261 097182 169254 260871 324170 388967 481322 532892

032475 104474 175597 264509 325929 391443 483339 543597

033916 113946 180650 269151 326430 404651 491149 543939

034888 117229 193574 272015 332658 405331 498224 546862

047695 122271 195161 272070 338949 406674 502687 550374

054885 123934 201654 282979 344621 411849 503705 552591

055370 125943 210378 284285 355211 415674 505690 553480

059939 128882 214559 288239 356546 429255 506833 557626

066296 140139 215252 288507 358472 437458 507081 560085

069324 145453 216229 293807 359850 438140 508427 564441

070057 148102 223118 298457 362003 442379 508682 567536

076723 149905 235868 301969 365422 449306 516342 575301

077098 150790 236077 303741 371361 449714 517085 593827

084401 152581 240562 304873 376524 452218 ------ ------

SON 5 RAKAMINA GÖRE 150 TL İKRAMİYE KAZANAN NUMARALAR

-----------------------------------------------------

01175 11212 22903 46145 55075 79983 91083 94171

02468 11468 26645 47242 67285 81235 91194 94912

07203 12224 29516 47617 70256 81348 92716 95859

08409 13832 31498 51188 71272 83455 92765 96408

08558 18430 33207 51197 79143 87467 93819 98709

SON 4 RAKAMINA GÖRE 80 TL İKRAMİYE KAZANAN NUMARALAR

----------------------------------------------------

0058 2852 4018 5492 6713 7471 8738 9302

0310 3519 4561 5665 6737 8655 8794 9461

0328 3740 4886 6039 ---- ---- ---- ----

SON 3 RAKAMINA GÖRE 32 TL İKRAMİYE KAZANAN NUMARALAR

----------------------------------------------------

020  206  291  311  431  559  732  746  959   982

SON 2 RAKAMINA GÖRE 24 TL İKRAMİYE KAZANAN NUMARALAR

----------------------------------------------------

38     49     75     77     91

12 TL İKRAMİYE KAZANAN NUMARALAR

--------------------------------

SON RAKAMI (2) İKİ OLANLAR    SON RAKAMI (5) BEŞ OLANLAR

1500 TL TESELLİ İKRAMİYESİ KAZANAN NUMARALAR

--------------------------------------------

069437 349437 365437 369237 369431 369438 369487 369937

169437 359437 366437 369337 369432 369439 369497 379437

269437 360437 367437 369407 369433 369447 369537 389437

309437 361437 368437 369417 369434 369457 369637 399437

319437 362437 369037 369427 369435 369467 369737 469437

329437 363437 369137 369430 369436 369477 369837 569437

339437 364437 ------ ------ ------ ------ ------ ------

Otomobil Kelkit Çayı'na uçtu

Tokat'ın Reşadiye ilçesinde bir otomobilin Kelkit Çayı'na uçması sonucu ilk belirlemelere göre 5 kişi hayatını kaybetti. Edinilen bilgiye göre, dün sabah ( sabahleyin ) Reşadiye ilçesine bağlı Beşdere köyünden Tokat'a hastaneye gitmek için yola çıkan Sırrı Şimşek(53) idaresindeki 60 RC 097 plakalı otomobil, akşam saatlerinde köye geri ( sonuç, aptal, gelişememiş ) dönüşte Reşadiye'ye 30 km kala kayboldu. Otomobilden haber alınamaması üzerine yakınları durumu jandarmaya bildirdi. Sabah saatlerinde Sivil Savunma ekiplerinin de katılımıyla çevrede arama çalışmalarına başlandı. D100 karayolu çevresinde yapılan arama çalışmaları saat 16.00 sıralarında sonuç verdi ve otomobile Kelkit Çayı'nda ulaşıldı. Yapılan incelemede otomobilde bulunan 5 kişinin hayatını kaybettiği anlaşıldı. Kazada hayatını kaybedenlerin isimleri şöyle: "Sırrı Şimşek(53), Dursun Çağlar(70), Zehra Çağlar (65), Yayla Çağlar (55) ve Cemal Kürden(70).

IHA

Alman gelin Türk eşini böyle vurdu

Esra KOÇER / SAKARYA (AHT)

FOTO GALERİ İÇİN TIKLAYIN

VİDEO İÇİN TIKLAYIN

Sarkarya'nın Karasu İlçesi'nde 21 Nisan 2009 tarihinde Atatürk Bulvarı'nda beyaz eşya dükkanı işleten Mehmet Yılmaz (68), ayrı yaşadığı çifte pasaportlu Jela Yılmaz (58) tarafından işyerinde tabanca ile vurularak öldürülmüştü. Çantasından çıkarttığı tabanca ile masada oturan resmi nikahlı eşinin kafasına önce bir el ateş eden, daha sonra art arda ateş ederek öldüren Jela Yılmaz, cinayetin ardından silahıyla polise teslim olmuştu. İşlenen bu cinayetin iş yerinde bulunan güvenlik kameraları tarafından saniye saniye görüntülendiği ortaya çıktı. 5 ayrı kameranın kaydettiği görüntülerde Jela Yılmaz'ın iş yerine girer girmez çantasındaki tabancayı çıkartarak, masada oturan kocasına ateş etmesi, Mehmet Yılmaz'ın masanın altına yığılmasına rağmen ateş etmeye devam etmesi yer ( yan, bucak, mevzi ) alıyor. Polisin el ( etki, pençe, aşiret ) koyduğu güvenlik kameraları görüntüleri cinayet suçundan tutuklu bulunan Alman gelinin yargılandığı Sakarya Ağır Ceza Mahkemesi'nde delil olarak yer alıyor.

Jela Yılmaz polis merkezinde verdiği ifadesinde, ölen eşinden kalan tüm mirası ikinci evliliğini yaptığı ve daha sonra memleketi Karasu'ya yerleşen Mehmet Yılmaz´ın üzerine aldığını belirterek, "Türkiye'ye gelip yerleştikten sonra ( ileri, bilahare, ahir ) evliliğimizden dünyaya gelen 25 yaşındaki çocuğumuz ticaret ( tecim, kâr ) hayatında başarılı olamayınca iflas etti. Yaklaşık 1 -1,5 milyon lira zarar etti. Eşim bu nedenle bana kızdı. Tartıştık ve 2 yıl önce beni terk etti. Resmi olarak ayrılmadık. Ben de Almanya'ya dönmek zorunda kaldım. Hiçbir şeyim yoktu. Ölen eşimden kalan mirastan para istiyordum vermedi. Bu yüzden çıkan tartışmada da onu vurdum" demişti.

Başkentte elektirik kesintisi

Bakım, onarım ve tesis çalışmaları nedeniyle ( dolayısıyla, yüz, hasebiyle ) 1 Ağustos Cumartesi günü, Ankara'nın bazı yerlerinde elektrik kesintisi uygulanacak.

Başkent Elektrik Dağıtım A.Ş'den yapılan açıklamaya göre, 1 Ağustosta kesinti yapılacak yerler ve saatleri şöyle:

''Çankaya'da 9.00-14.00 saatleri arasında, Mahmut Esat Bozkurt Caddesi, Mektep Sokağın bir kısımı, Halay Sokak ve civarı,

Beypazarı'nda 9.00-11.00 saatleri arasında, Ayvaşık Mahallesi, Oğuzkent, Yağızkent, Kayıkent Kooperatifleri,

Kazan'da 9.00-14.00 saatleri arasında, Atatürk-Satıkadın mahallelerinin bir ( aynı, sadece, eş ) kısımı; 9.00-12.00 saatleri arasında Satıkadın Mahallesinin bir kısımı.

AA

Kuzey Irak seçimlerinin sonuçları

Irak Bağımsız Seçim Komisyon Başkanı Ferç Haydari, kuzeyde 25 Temmuzda yapılan seçimin ilk sonuçlarını Erbil'de açıkladı.

Açıklanan rakamlara göre, bölge başkanlığı seçimini Mesud Barzani yüzde 69,57 oy oranıyla yeniden kazandı.

Adaylardan Dr. Kemal Miravdeli yüzde 25,32, Halo İbrahim Ahmed yüzde 3,49, Hüseyin Mehmet Resul yüzde 1,04 ve Hüseyin Taha yüzde 0,59 oranlarında oy aldı.

Parlamento seçimlerinde ise IKDP ve IKYB'nin listesi yüzde 57,34, Noşirvan Mustafa'nın Değişim listesi yüzde 23,75, İslamcı ve sosyalistlerin ittifakı Hizmet listesi yüzde 12,08 oranlarında oy elde ettiler.

Türkmen listelerinden Türkmen Demokratik Hareketi yüzde 0,99, Reform listesi yüzde 0,38 ve Erbil Türkmen listesi yüzde 0,21 oranlarında kaldı.

Haydari, seçime katılım oranının yüzde 78 civarında olduğunu, 400 dolayında şikayet dilekçesi aldıklarını söyledi.

Daha sonra Arap Birliği Genel Sekreter Yardımcısı Muhammed Hinmiş, kürsüye çıkarak, "Arap Birliği Genel Sekreteri adına bütün Irak halkını ve özellikle Kürt halkını başarılı seçimden dolayı kutladıklarını" söyledi.

Hinmiş, seçimin genel olarak iyi geçtiğini, bazı ufak tefek aksaklıklar olabileceğini belirtti.

Daha sonra seçim komisyonu tarafından ilk ( ön, evvel ) seçim sonucu açıklandı. Yetkililer, şikayet konusu olan 300 sandık dışındaki oyların tümünün sayıldığını söylediler.

AA

Organik gıdalar daha sağlıklı değil!

Organik gıdaların daha besleyici ya da sağlıklı olduğu ile ilgili genel kanının yanlış olduğu tespit ( belirleme, saptama, sabitleme ) edildi.

London School of Hygiene & Tropical Medicine'dan araştırmacılar tüketicilerin daha sağlıklı olduğunma inandıkları için organik gıdalara boş yere daha fazla para ( dünyalık, kredi, kazanç ) ödediklerini söylediler. 2007'deki resmi kayıtlara göre dünya genelindeki organik gıda pazarının değeri 48 milyar dolar ki bu rakam günümüze kadar ( denli, derecede, büyüklüğünde ) çok daha artmıştır.

Son 50 yıldır sistematik olarak birbirine bağlı yapılan araştırmaların sonuçlarının yayınlandığı 162 sayfalık raporda organik gıdalarla diğer yetiştirilme tarzlarının kullanıldığı gıdalar arasında bir fark olmadığı tespit ( belirleme, sabitleme, saptama ) edilerek açıklandı.

İngiliz hükümetinin resmi olarak destek verdiği Raporun hazırlanmasında görev alan ( yer, vadi, meydan ) araştırmacılardan Alan Dangoru "Organik gıdalarla diğer şekillerde üretilen gıdalar arasında çok minik besleyici farklar var ki bunlar sağlık üzerinde büyük bir etki yaratmıyor, bu nedenle de ( dahi, bile ) organik ( örgensel, uzvi ) gıdaların daha iyi ( âlâ, hayır, esen ) olduğunu söylemek yanlış olur." dedi ve ekledi "Organik gıdaların daha ( henüz, elan ) sağlıklı ve besleyici olduığunu gösteren hiç bir veri veya bilimsel delil yok."


Denizli'de kene vakası

Denizli'ye tatile gelen ( mevrut ) ve rahatsızlanması üzerine götürüldüğü Pamukkale Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesinde, sağ kulağının arkasına kene yapıştığı belirlenen 4,5 yaşındaki kız çocuğu, alınan kan örneklerinde Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) hastalığına rastlanınca, Ankara'ya sevk edildi.
Ankara'dan ailesiyle tatilini geçirmek üzere Denizli'nin Acıpayam ilçesine gelen Z.Ş.Ö 23 Temmuz'da rahatsızlanması üzerine, grip şüphesiyle Pamukkale Üniversitesi (PAÜ) Tıp Fakültesi Hastanesine kaldırıldı.

PAÜ Tıp Fakültesi Çocuk Hastalıkları Bölümünde yapılan muayenede, çocuğun sağ kulağının arka ( dal, ense, üst ) kısmına kene yapıştığı tespit ( saptama, belirleme, sabitleme ) edildi. Kenenin çıkarılmasının ardından çocuktan alınan kan örnekleri, Ankara Refik Saydam Hıfzıssıhha Enstitüsüne gönderildi.

Kan örneklerinin ''pozitif'' çıkmasının ardından Z.Ş.Ö, ailesinin isteği üzerine Ankara Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesine sevk edildi.


Borsa rekor yeniledi: 40.376

İstanbul Menkul Kıymetler Borsasında (İMKB) Bileşik Endeks gün sonunda 40.376,64 puana ulaşarak 2009 yılı kapanış rekorunu yeniledi. Endeks, ulaştığı 40.425,97 puanla da bu yılki seans içi rekorunu kırdı. İMKB Ulusal 100 Endeksi, ikinci seansta 270,69 puan artarak 40.376,64 puandan kapandı. Hisse senetlerinin ikinci seanstaki ortalama değer artışı yüzde 0,67 olarak gerçekleşti.
Endeks bundan önceki 2009 yılı kapanış ve seans içi rekorunu 40.001,65 puanla dünkü kapanışta kırmıştı.
İlk seanstaki 104,30 puanlık artış dikkate alındığında, Borsa endeksi günün tamamında 374,99 puan yükseldi.Hisse senetleri günlük bazda ortalama yüzde 0,94 değer kazandı.

Güne satış baskısıyla başlayan endeks, Avrupa borsalarında yaşanan toparlanma ve Merkez Bankası Enflasyon Raporu'nun açıklanmasının ardından yükselişe geçti.

Yurtdışında ise Piyasalarda haftalardır yaşanan risk iştahı hareketliliği, beklenenden kötü gelen ( mevrut ) ABD Tüketici Güven Endeksi verileri ve emtia fiyatlarıyla yavaşladı.

Faiz yüzde 11'in altına indi

Yurtiçinde Merkez Bankası'nın Enflasyon Raporunu açıklamasıyla birlikte piyasada faiz indirim ( iskonto, tenzilat ) / düşük faiz dönemine yönelik beklentiler güçlendi. Bono piyasasında gösterge bileşik faizi yüzde 11'in altına indi.

Dün gün içinde 1.46'lı seviyelere kadar ( genişliğinde, derece, derecede ) gerileyen dolar 1.49 liraya kadar yükseldi.

Babası uçurumdan attı

Amerikalı baba Cameron Brown (47), İngiliz asıllı eşinden boşanınca, küçük kızları annede kaldı. Babanın, ayda bin dolar nafaka ödemesi kararlaştırıldı.

Boşanmadan bir yıl sonra halen ABD'de yaşayan eski eşi ve kızını haftada bir kez görebilen baba, küçük kızını her fırsatta alıp birlikte ( yanında, baş başa, beraberinde ) gezilere çıkmayı alışkanlık haline getirdi.

Hürriyet'in haberine göre Kasım 2000'de böyle bir gezi ( seyahat, yolculuk ) sırasında, o günlerde henüz 4 yaşında olan küçük Lauren, bir uçurumdan yuvarlanarak hayatını kaybetti. O günlerde talihsiz ( yıldızı düşük, bedbaht, bahtsız ) bir kaza sanılan olayın 9 yıl sonra bir ( bir kez, benzer, birleşik ) cinayet olduğu anlaşıldı.

Dün, birinci derece cinayetle suçlanan baba mahkeme önüne çıktı. Nafaka ödemekten kurtulmak amacıyla kızını uçurumdan ittiği iddia edilen baba hakkında jüri ikiye bölündü. Jüri üyelerinden bazıları birinci derece cinayet dedi, diğerleri ikici derece cinayet...

AP'nin haberine göre, nafaka ödemekten kurtulmak için kızını öldürdüğü belirtilen babanın alacağı ceza ise bir sonraki duruşmada kesinlik ( katiyet ) kazanacak.

Üniversite harçları kaldırılmalı mı?

Üniversite öğrencilerinin eğitime katkı payı adı altında ödedikleri harç ücretleri yapılan fahiş zammın ardından bir kez daha gündemde. Devlet üniversitelerini kazanan öğrenciler, son ( hitam, geri, bitim ) zamlarla beraber bölümüne bağlı olarak  yıllık 71 ila 591 TL arasında harç ücreti ödüyor. İkinci öğretimlerde ise rakamlar yine bölümlere bağlı olarak yıllık 5276 TL’ye kadar ( miktarda, dek, derece ) ulaşabiliyor. Maddi olanakları yeterli olmayan öğrencilerin harç ücretlerini devlet öğrenim kredisi vererek karşılıyor ancak öğrenciler kullandıkları öğrenim kredisini de işe girdikten sonra taksitler halinde geri ödemek zorunda.

Üniversitelerin aldığı harç ücreti eğitimde fırsat eşitliği ilkesine aykırı olarak değerlendirilebilir mi? Üniversite harçları tamamen kaldırılmalı mı? Konuya ilişkin farklı yaklaşımlar şöyle..


GÜLİN YILDIRIMKAYA
 


Nur Serter TBMM Milli Eğitim Kom. Üyesi İÜ eski Rektör Yardımcısı

Devlet üniversitelerinde eğitim parasız olmalı


Bizdeki üniversite harçları zaten eğitim maliyetini karşılayan bir yapıda değil. Bu ücretler düşükken bile öğrenciler ödemekte zorluk çekiyordu. Son zamlarla eğitim hakkını engelleyecek kadar yüksek meblağlara ulaştı. Bu durum, vakıf üniversitelerine de öğrenci transferi anlamına geliyor. Çünkü neredeyse onlara denk düşen ve hatta ikinci öğretimlerde vakıf üniversitelerini bile aşan katkı payı talepleri var.

Ben öteden beri devlet üniversitelerinde eğitimin parasız olması gerektiğini savunuyorum. AB ülkelerinin pek çoğunda hiç katkı payı alınmaz. Türkiye gibi gelir düzeyi düşük bir ülkede fahiş harç paraları istemek yanlış. Talep eden öğrencilere öğrenim kredisi parası veriliyor ama işe girdiğinde geri ( aptal, geçmiş, art ) ödemek zorunda. Gençlerdeki işsizlik oranı yüksek, iş bulsalar dahi ( bile, de, da ) düşük ücretle istihdam ediliyorlar. Bu koşullarda öğrenim kredisi de mazaret olamaz.

Prof. Dr. Bilgehan Ögel ODTÜ Rektör Danışmanı

Yüksek miktarda zam eğitimde fırsat eşitliğine aykırı


İkinci öğretimde yapılan zamlar çok yüksek. Yüzde 500'lük zam çok fazla. Öğrencinin puanı tutmuş, tercih etmek istediği okulu gezmiş ve ikinci öğretimde karar kılmış. Tam bu aşamada yapılan zam açıklaması çok kötü oldu, büyük bir kaosa neden olacaktır. 6 ay önce bu açıklama yapılmış olsaydı öğrenciler de aileler de kendisini ona göre ayarlayabilirdi. Çok yüksek bir zam oranının olması eğitimde fırsat eşitliğine de ( dahi, bile ) aykırıdır.

Prof.Dr. Atilla ERİŞ YÖK Üyesi

Kurslara para var da harçlara gelince yok mu?

Üniversitedeki harçlar konusunda devletin üstüne yüklenmek bence çok yanlış. Örgün öğretim harçları göz önüne alındığında, harçların yüksek olduğunu söylemek insafsızlık. Vakıf standardındaki eğitim kalitesine ulaşabilmek için öğrencilerin de aldıkları eğitime bir katkısı olmalı. Öğrenciler kurslara dünyanın parasını yatırıyorlar, okulları kazanıyorlar ama konu harçlara gelince son derece kısıtlı davranıyorlar. Benim idealim, ihtiyacı olan öğrencilere burs verilerek bu öğrencilerin harçlarının karşılanması, ihtiyacı olmayanların da bu parayı kendilerinin karşılayacağı bir sistem oturtmaktır. Buna nasıl karar verilecek? Ailesinin maddi durumuna bakılır ve yaşam koşulları uygun olan öder, olmayan ödemez ama bu öğrencinin de mağduriyeti gerçekten giderilmelidir. Bir de harçlar okuldan okula, alandan alana değişiklik gösteriyor, buna karar veren de Bakanlar Kurulu’dur.

Prof.Dr. Ünal YARIMAĞAN ÖSYM Başkanı

Harç miktarları yüksek değil

Dünyadaki trendler belli. Yüksek öğrenim artık kitlelere yayıldığı içim kamu ( umum, amme, halk ) kaynakları, yüksek öğretimi finanse ( akçalanmış ) etmede yeterli ( kifayetli, ehliyetli, yerinde ) olamıyor. Katkı paylarıyla bunu desteklemeye çalışıyorlar. Özellikle ödeme gücü olan insanların eğitime bir miktar katkıda bulunmaları doğal. Okuldan okula değişiklik gösteren harç miktarları ise yabancı dilde eğitim yapan/ yapmayan diye belirleniyor ve yabancı dilde eğitim veren okulların harçları yükske tutuluyır ama bana göre bu bir gerekçe değil. Bir bütünlük sağlanmalı. Ödeme gücü olmayanlar için burs mekanizması çalıştırılmalı ama ödeme gücü olanlar için de katkı payları bir miktar artırılmalı. Genel olarak harç miktarlarının çok yüksek olmadığını ve öğrencilerin büyük bir kısmının bu harçları  ödeyebilecek imkanı olduğunu düşünüyorum.

Yeni imajı şaşırttı

Çeşme'de sevgilisi Zeynep Dörtkardeşler'le birlikte tatil yapan "Baba Ocağı"nın yakışıklı oyuncusu Burak Özçivit, yeni ( henüz, bakir, gıcır ) imajıyla ilk kez "Mega Magazin" tarafından görüntülendi. Ağustos ayında çekimlerine başlayacağı yeni sinema ( beyaz perde, yedinci sanat ) filmi için saçlarını kısacık kesen Burak Özçivit, bu konuda bir itirafta bulundu. 6 yıldır saçlarını makineyle kendisinin kestiğini itiraf eden Özçivit, "6 yıldır berber ( erkek berberi, perukar, berber dükkânı ) kuaför kullanmıyorum" dedi.

Burak Özçivit'in yeni ( bilinmeyen, tanınmayan, henüz ) halini çok beğendiğini söyleyen Zeynep Dörtkardeşler,
"Ben çok beğeniyorum, çok sevdim bu halini" diye konuştu. İlişkilerine de
değinen ikili, ufak tefek sorunlar yaşadıklarını söyleyese de birbirlerine
her zaman destek olduklarını belirtti. Bunun üzerine espriyi patlatan
yakışıklı oyuncu, "Bir tek elektrik ve su ( ab, deniz, kez ) faturası yüzünden kavga ediyoruz"
diye konuştu.


"Tuncer hala içimi titretiyor"

Sevilen sunucu Ece Erken, Tuncer Öztarhan’la yılan hikayesine dönen boşanma sürecini Hafta Sonu okurlarıyla paylaştı. 31 Temmuz’da boşanma davası olan Ece Erken “Tuncer benim içimi hala ( bibi ) titretiyor. Aylarca boşanmayalım diye direttik ama ( fakat, amma, lakin ) sonunda olması gerekenin bu olduğuna karar verdik” dedi.

Canlı yayını terk etti

'Aramızda Kalmasın' adlı programa konuk olan Gönül Yazar, sürpriz konuk olduğunu duyunca sinirli bir şekilde stüdyoyu terk etti. Televizyon gazetesinin haberine göre, Yazar, ekmeğine mani olmakla suçladığı Kanun sanatçısı Coşkun Erdem'in stüdyoya geleceğini duyunca bir anda ayağa kalkarak gitmeye çalıştı. "Sizi çok seven bir arkadaşınız, bir dostunuz burada. Birazdan geliyor" diye konuşunca Gönül Yazar, bahsedilen kişinin Erdem olduğunu anlayarak ayağa kalktı ve "Ben kalkıyorum. Benim ekmeğime mani olan ( kâin, hasıl, vaki ) biriyse ben... Hayatta... 15 senedir ben ekmek yemiyorum. Katiyen" diyerek stüdyodan çıktı.Gönül Yazar, "Benim arkamda halk var. Beni seven ( muhip ) halk var. Allah herkesten razı olsun" diyerek yeniden stüdyoya dönüp köpeğini kucaklayarak çıkmak istedi. Coşkun Erdem'in bir kaç yıl önce kendisini Erdek'te bir konser ayarladığını ve o konserin parasını da alamadığını söyleyen Gönül Yazar, "Benim iyi ( yavuz, kazançlı, güzel ) arkadaşımdı... Ben burada o kötüdür demiyorum 15 senedir ekmek yemiyorum diyorum... Yazık oldu bana... İşimden soğudum" diye konuştu.

"Seninle bir daha aynı yatağa girmem"

Bir zamanlar müzik dünyasında fırtına gibi esen Atomic Kitten grubunun üyelerinden Kerry Katona hayatının en zor günlerini yaşıyor. Bunun nedeni de eski bir taksi şoförü olan ( kâin, hasıl, vaki ) kocasının iki yılık evliliklerini sona erdirmek istemesi.

Kocası Marc Croft'un boşanma davası açtığını öğrendikten sonra gözyaşları bir türlü dinmeyen Katona'nın kelimenin tam anlamıyla 'yıkıldığı' ve yakınlarına 'ben şimdi ne yapacağım' dediği öğrenildi.
   

Yakınları dört çocukları bulunan ve iki yıldır evli olan Katona ile Croft'un bir süredir aralarının bozuk olduğunu söylüyor. Çiftin arkadaşları Croft'un Katona'nın son dönemde aldığı fazla kilolar yüzünden artık ondan hoşlanmadığını dile getirdiğini de söylüyorlar. Croft'un bipolar bozukluk tedavisi gören ve bu sırada aşırı şekilde kilo alan Katona hakkında "Bir domuza dönüştü. Artık onunla yatağa giremem" dediği de iddia ediliyor.
Katona ise kocasından kendisinin ayrılmak istediği konusunda ısrar ediyor. 28 yaşındaki Katona'nın 39 yaşındaki kocasını çiftin 1 buçuk milyonsterlin değerindeki evlerinden kovduğu da iddialar arasında.

Kerry Katona geçen yıl obezitenin sınırınan geçirdiği bir dizi estetik operasyon sayesinde dönmüştü.

Dört çocuk sahibi olduktan sonra vücudu iyice bozulan ve obezitenin sınırına yaklaşan 28 yaşındaki Katona tam ( yetkin, kesintisiz, harika ) 15 bin Sterlin'e (yaklaşık 40 bin YTL) yepyeni ve elbette incecik bir ( yek, vahit, benzer ) vücuda sahip ( malik, mevla, iye ) oldu. Geçirdiği bir dizi estetik operasyondan sonra 44 bedenden 36 bedene düşen Katona mayokinisi ve yüksek topuklu ayakkabılarıyla Zoo adlı dergiye seksi pozlar verdi. Doğumlardan önceki görüntüsüne kavuşan yıldız kendini bu haliyle daha çok beğendiğini söyledi.
   
Katona "Ameliyattan sonra kendimi ilk ( ön, evvel ) gördüğümde önce bir çığlık attım. Kaybettiğim özgüvenimi yeniden kazandım" diye konuştu.
Ameliyat masraflarının büyük bir bölümünü Katona'nın bu pazar günü yeni bir programa başlayacağı MTV tarafından karşılandı.
Ama Katona bu operasyonlardan bir yıl sonra çekilen fotoğraflarında yine aşırı kilolu şekilde objektifyere yansımıştı.

Hürriyet

Sibel Can'a 'çakma' Jolie küpesi

Sibel Can, son klibi Çantada Keklik’te Angelina Jolie’nin Oscar töreninde taktığı yeşil küpelerden taktı. Jolie’nin küpelerinin değeri 2.5 milyon dolarken Can’ınki 50 TL’ydi.

GAZETE HABERTÜRK-ZAFER AKBAŞ

HOLLYWOOD yıldızı Angelina Jolie, Oscar Ödül Töreni’nde taktığı yeşil küpelerle çok konuşulmuştu. Lorraine Schwartz imzalı bu elmas küpeler 2.5 milyon dolar (3.6 milyon TL) değerindeydi. Aynı küpeleri Sibel Can, yeni klibi Çantada Keklik’te taktı. Görüntü olarak birbirinin aynı olan küpelerin Sibel Can’ın klip prodüktörleri tarafından, bir sokak tezgâhından alındığı öğrenildi. Can’ın kulağındaki küpelerin değerinin 50 TL civarında olduğu açıklandı.


Anneler de seksi olur

Demet Şener "Bu yargı doğru değil," Ebru Şallı "Kendimi daha kadın gibi hissediyorum" dedi

Cinsel Eğitim, Tedavi ve Araştırma Derneği (CETAD) Genel Sekreteri Psikiyatrist Doç. Dr. Cem İncesu'nun "çocuk doğuran kadınların erkekler tarafından seksi bulunmadığı" açıklamasına güzel annelerden tepki geldi. Günaydın'ın haberine göre, milli basketbolcu İbrahim Kutluay ile 4 yıldır evli olan; 3 yaşında İrem ve 4 aylık Ömer adlı çocukların annesi Demet Şener şöyle dedi: "Bu yargıyı doğru bulmuyorum. Çocuk doğurup hâlâ çok güzel ve seksi olan kadınlar var. Huzurlu ve mutlu olduğum sürece çocuklarımı ve eşimi de mutlu ediyorum." Harun Tan ile evlenmesinin ardından Beren adında bir oğlu olan manken ( model ) Ebru Şallı ise şunları söyledi:

"BAKIMLI OLMAK ÖNEMLİ "

Bir anne son derece güzel ve seksi olabilir. Harun'a anne olduktan sonra kendimi daha güzel ve daha kadın gibi ( üzere, kabilinden, kabil ) hissettiğimi söylüyorum. Benim kendime bakmam, pozitif düşünmem, spor yapıyor olmam, az kilo almam ve bakımlı olmam da çok önemliydi."


Bodrum Fatih'i

Sempatik şarkıcı Fatih Ürek, Bodrum'un en ( işaret, genişlik, arz ) çok ilgi ( ilişki, alaka, dikkat ) çeken isimlerinden. Akşamları Bodrum'daki bir ( birleşik, bir kez, eş ) barda sahne alan Fatih Ürek, gündüzleri denizin tadını çıkartıyor. Bitmek bilmeyen enerjisiyle etrafına neşe saçan Ürek, önceki gün  arkadaşlarıyla güneşlenirken Saklambaç'ın objektiflerine takıldı.


İstanbul'a İzmir modeli

İstanbul Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın, İstanbul'da görevli polislerin İzmir'de uygulandığı gibi ( kabil, kadar, üzere ) puanlama sistemine göre çalıştırılacağını ve yüksek puan alan polislerin daha iyi alanlarda görevlendirileceğini söyledi. Münevver Karabulut cinayetine de değinen Çapkın, "Bu bir maraton ve arkadaşlarımız da yorulmadan bu cinayeti çözmek için çalışacaklar" dedi.

Hüseyin Çapkın, Vatan Caddesi'nde bulunan İstanbul Emniyet Müdürlüğü'ndeki makamında gazetecilerle bir araya geldi. Tanışma niteliğindeki toplantıda konuşan Çapkın, kuracakları puanlama sistemi ile polislere yaptıkları işlere göre puan verileceğini, başarılı olan polislerin istedikleri yerde çalışmalarına imkan tanınacağını ifade etti. Çapkın, çalışmayan yada başarısız olan polislerin ise asayiş ekiplerinden alınarak nokta nöbetlere verileceğini söyledi. Çapkın "Bu sistemin emniyette var olduğu söylenen cemaatçi yapılanmayı önleyip önleyemeyeceği yönündeki bir soruya ise "Bu işin tek dini var. O da ( bile, dahi ) çalışmak" diye yanıt verdi.

Gazetecilerle yaptığı sohbet toplantısında puanlama sisteminden bahseden İstanbul Emniyet Müdürü Çapkın, "Hırsızlık, gasp, kapkaç, cinayet gibi olaylara puanlar verilecek. Polisler yakaladıkları her suçlunun işlediği suça karşılık veren puanlar alacak. Daha sonra bu puanlar toplanarak başarılı yada başarısız polisler belirlenecek" diye konuştu

Çapkın, "Başarılı polisler istedikleri yerde kadro açığı varsa buralarda görevlendirilecek.Başarısız olan polisler ise nokta nöbeti olarak tabir edilen nöbetleri tutacak. Böylece çalışmayan polisler ayıklanarak, çalışan polisler ödüllendirilecek" dedi. Çapkın bir gazetecinin bu sistem emniyette var olduğu söylenen cemaatçi yapılanmanın önüne geçecek mi sorusuna ise "Bu işin tek dini var. O da çalışmak" diye yanıt verdi. Çapkın ayrıca, "Puan sistemine bağlı olarak ta puanını artırmak isteyen polisler sadece haber merkezinin verdiği olaylara bağlı olmaksızın kendileri de hırsızı gaspçıyı yada kapkaççıyı nerde yakalayabileceğini bildiği için bu bölgelere giderek burada da kendi ( öz, zat ) başlarına çalışma yapacaklar" diye konuştu.

Polis araçlarına GPRS sistemi adı verilen küresel yer izleme cihazları takılacağını belirten Çapkın, emniyet amirlerinin bu GPRS cihazlarından kendilerine bağlı olan polislerin gece yada gündüz nerede olduklarını göreceklerini ve olaylarda bu sistemi kullanarak yakın polislerin olay yerine yönlendireceğini ifade etti. Karakolda bekleyen yada bölgesi dışına çıkan polislerin bu cihazlarla belirleneceğini söyleyen Çapkın, bununla ilgili oluşturulan listelerin ve polislerin bölgelerinde olan olayların ertesi
gün kendilerine listeler halinde gösterileceğini belirtti.

Sürekli gündemde olan Münevver Karabulut cinayetine de değinen Hüseyin Çapkın, "Şu an ( lahza, dakika, zihin ) gündemimizin en önemli maddesini bu olay oluşturuyor. Arkadaşlarımız 24 saat bu konu ile ilgili çalışıyorlar. Bu bir maraton ve arkadaşlarımız da ( dahi, bile ) yorulmadan bu cinayeti çözmek için çalışacaklar. Bu konuda kimsenin en ufak şüphesi bulunmasın" dedi.

İHA

AMİRALLERE SUİKAST İDDİASI

Tutuklu teğmen sayısı 7 oldu.

YÖK'ÜN KATSAYI KARARI

YÖK'ün meslek ( öğreti, çığır, hayat ) lisesi öğrencileri için katsayı farkını ortadan kaldıran kararı İstanbul Barosu tarafından Danıştay'a götürüldü. Baro, kararın iptali için Danıştay'da  dava ( ülkü, sevgili, sav ) açtı.

Ayrıntılar geliyor...

"OPERASYONLAR DERHAL DURDURULMALI"

TBMM Grubu'nda TÜSİAD temsilcileriyle bir araya gelen DTP Genel Başkanı Ahmet Türk, gazetecilere açıklama yaptı:

TÜSİAD İLE GÖRÜŞME

"Grubumuzda bir görüşme yaptık TÜSİAD'la. Bu tamamen bölgedeki ekonomik kalkınma ile ilgili bir ( bir kez, sadece, tek ) örüşme oldu. Biz de bu konuda görrüşlerimiz söyledik. Demokratik gelişmelerin olmadığı bir yerde ekonomik gelişmelerin yeterli olmadığını söyledik.

HÜKÜMETİN DEMOKRATİK AÇILIMI


Sayın İçişleri Bakanı çok dikkatli ve duyarlı bir dil kullandı. Herkesten katkı istedi. Bizler zaten bugüne kadar her türlü görevimizi yerine getirdik, katkı yaptık.
Hepimizi derinden üzen bu çatışmalı sürecin ortadan kalkması gerekmektedir. Bunun için de mutlaka operasyonlar durdurulmalıdır. Operasyonlar durdurulmadan bu açılımlar güvenilir olmaz. Türkiye'nin bütün hassasiyetlerini göz önünde tutarak bu açılımları gerçekleştirmeliyiz. Sayın Bakan'ın açıklamasında bir proje yok, bir ( birleşik, benzer, yalnız ) niyet açıklaması var. Bu niyet beyanı da haklkımızda olumlu olarak yankı bulacaktır.

2005 yılında sayın Erdoğan Diyarbakır'da bir ( ancak, benzer, yeksan ) konuşma yaptı. Çok önemsedik. Bugün de İçişleri Bakanı'nın aynı yöndeki açıklamasını çok önemsiyoruz. Ama bunu zamana yaymadan projelendirmek gerekir. Biz, bize düşen sorumluluğu yerine getirmeye devam edeceğiz.

ZAMANA YAYILMAMALI

Hassas bir ( aynı, tek, bir kez ) konu. Provakosyonlar gerçekleşebilir. Bu nedenle hızlı davranmakta ve projeleri hayata geçirmekte fayda var. Zamana yayılması toplumda hayal ( rüya, görüntü, imge ) kırıklığı yaratabilir.

ÖCALAN TARTIŞMALARI

Öcalan toplumda, kamuoyunda herkes tarafından merakla dinlenen bir insan. Nasıl bir yol haritası açıklayacağı merakla bekleniyor. Tabii ki ortaya koyacağı formüller önemlidir ve dikkate alınmalıdır. Göz ardı edemeyiz.

ADALET BAKANLIĞI'NDAN AÇIKLAMA

Adalet Bakanlığından yapılan açıklamada, ''Adalet Bakanlığının taslağı (kararname) değiştirtmemek veya ( yahut ) taslağın aynen ( aynıyla, motamot, kelimesi kelimesine ) kabulü şeklinde bir talebi olamaz, olmamıştır da'' denildi.

AA

Sincan Ağır Ceza Mahkemesi

Adalet Bakanlığı Sincan Ağır Ceza Mahkemesi ile ilgili soruşturma başlattı.

Sincan 1. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Osman Kaçmaz, 3 Adalet Bakanlığı müfettişinin Sincan Adliyesi'nde teftişte bulunduğunu belirterek, ''Teftiş bizimle mi ilgili ( müteallik, ait, alakadar ) bilmiyorum, şu anda inceleme ( tetkik ) devam ediyor'' dedi.

AA muhabirinin sorularını yanıtlayan Kaçmaz, rutin teftişlerini geçen yıl geçirdiklerini kaydederek, ''Yapılan teftişin normal olmadığını'' öne sürdü.

İzinde olduğu için Sincan Adliyesi'ndeki teftişin tam ( ehliyetli, kusursuz, kesintisiz ) olarak ( namına ) kapsamını bilmediğini ifade eden ( fail ) Kaçmaz, ''3 müfettiş inceleme yapıyor. İzinde olduğum için sebebini bilmiyorum. Olağan teftiş olup olmadığını bilmiyorum. Bizimle ilgili ( dayalı, alakalı, ilişkin ) mi, değil mi onu da bilmiyorum'' diye konuştu.

HSYK üyeleri ve YARSAV hakkında suç duyurusu

Adana Adliyesi'nde görevli bir zabıt katibi, Hakim ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun (HSYK) 4 üyesi ile Yargıçlar ve Savcılar Birliği (YARSAV) Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu hakkında suç duyurusunda bulundu.

Adana Adliyesi Suç Üstü Bürosunda zabıt katibi olarak görev yapan İsmail Can, HSYK Başkanvekili Kadir Özbek ile üyeler Ali Suat Ertosun, Musa Tekin, Orhan Cem Erbük ve YARSAV Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu hakkında, ''Ergenekon silahlı terör örgütü soruşturmasında görevli savcılar ve davaya bakan hakimleri görevden almaya çalışarak soruşturmayı sulandırmak, sonuçsuz bırakmak, görevi kötüye kullandıkları'' iddiasıyla Yargıtay Başkanlığı'na suç duyurusu dilekçesi gönderdi.

İsmail Can, postayla gönderdiği suç duyurusu dilekçesinde, şu ifadelere yer verdi:

''Şüphelilerin Adalet Bakanlığı'nın hazırladığı kararnameye alternatif olarak hazırladığı 'korsan kararnameyle' Ergenekon soruşturmasında görevli Cumhuriyet Savcıları, davanın görüldüğü İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı ve üyelerini, KCK operasyonu soruşturmasını yürüten 5 savcının, Albay Dursun Çiçek'in tutuklanmasında imzası bulunan İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi üyesi hakimlerin görevden alınarak soruşturmadan el çektirilip yürütülen soruşturma ve davalar sulandırılıp sonuçsuz bırakılmak istenmiştir. YARSAV Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu'nun Ergenekon soruşturmasına şiddetle karşı çıkan ve her fırsatta bunu basının önünde açıklayıp, soruşturma aleyhtarı olduğu bilinmektedir.

Dilekçe incelendiğinde şüpheliler eylem, fikir birliği ve dayanışma içinde HSYK ve Yargıtay'da görevli olmalarının verdiği nüfusu kullanarak Ergenekon silahlı terör örgütü soruşturmasını, Ergenekon soruşturması ile ilişkili faili meçhul cinayetlerin soruşturması ve KCK operasyonu soruşturmasını sulandırmak, sonuçsuz bırakmak ve engellemek istedikleri anlaşılmaktadır.

Dilekçe ekinde olan bazı haberlerden anlaşılacağı üzere şüphelilerin bu şekilde görevlerini kötüye kullanarak ve terör örgütü sanıklarını koruyan şüpheliler hakkında soruşturma açılarak yargılanıp cezalandırılmasını talep ederim.''

AA

Dilendikleri paraları dövize çevirmişler

Antalya'da dilencilikten topladıkları paraları dövize çevirip yatırım yapan yaşlı kadın ile bir çocuk, MOBESE kamerasına yakalandı. Polis kimliği belirlenen dilenciler hakkında işlem başlattı

FOTO GALERİ İÇİN TIKLAYIN


Soner ÖZCAN / ANTALYA (AHT)

"Güzel Antalya, Temiz Kavşak" sloganı ile dilencileri MOBESE kemaraları ile saniye saniye takip eden polis ekipleri ilginç görüntülere rastlıyor. Son olarak yaşlı bir kadın ve bir ( birleşik, yek, sadece ) çocuğun dilencilik yaparak kazandıkları paraları döviz bürosuna giderek dövize çevirmeleri MOBESE kameraları tarafından görüntülendi.

HASILATI DÖVİZE ÇEVİRİYORLAR

Ali Çetinkaya Caddesi, Cebesoy Kavşağı'nda MOBESE kameralarına yansıyan görüntülerde yaşlı kadın ile küçük çocuk önce saatlerce dilencilik yaparak yoldan geçen vatandaşlardan para topluyor. Akşam saatlerinde döviz bürosuna giden iki dilenci, günün hasılatını dövize çeviriyor. Döviz bürosundan gülen yüzlerle çıkan iki ( dü ) dilenci ardından evlerinin yolunu tutuyor.

DİLENCİLERE PARA VERMEYİN


Dilenerek topladıkları paraları, dövizle değerlendiren dilencilerin bu şekilde milyarlarca lira ( teklik, liralık ) para biriktirdiği tahmin ( hesap, oran, oranlama ) ediliyor. Kimlikleri belirlenen iki ( dü ) dilenci hakkında işlem başlattıklarını açıklayan Antalya Emniyet Müdürlüğü, vatandaşlardan dilencilik yaparak haksız kazanç sağlayan bu kişilere para ( varlık, mangır, nakit ) vermemelerini istedi.

Otobana da yanlışlıkla girmiş!

İZMİR / (AHT)

İzmir'de, unuttuğu otoban fişini almak isterken otomobilin altında kalıp yaşamını yitiren Ali Sünger, gözyaşları arasında son yolculuğuna uğurlandı. Sünger'in gözyaşlı annesi Gülsüm Sünger, "Oğlum hep doğrularla yaşadı. Bu olayda da dürüstlüğünün kurbanı oldu" dedi. İnanılmaz şekilde yaşamını yitiren Sünger'in, asıl amacının, sahil kenarından dolaşarak parasız yoldan Çeşme'ye gitmek istediği ancak levhaları karıştırınca otobana girmek zorunda kaldığı öğrenildi.

KARE KARE KAZA ANI! FOTO GALERİ İÇİN TIKLAYIN

GİŞELERE GİDİYORDU

Kaza, dün, saat 11.00 sıralarında, İzmir Çeşme Otobanı'nın Narlıdere İlçesi'ndeki Şehitlik Gişeleri'nde meydana geldi. Gaziemir İlçesi'ndeki bir alışveriş merkezinde (Metro) bulunan nalburiye kısmının şefi Ali Sünger (32), eşi Gülay ve yeni doğan bebeği Mehmet'i yanına alarak otomobiliyle Çeşme İlçesi'nde denize girmek için yola çıktı. Yedi yıl sonra dünyaya gelen bebeğine kavuşmanın sevincini yaşayan Sünger, otoyolu kullanmak istedi. Giderken otomatik geçiş sisteminin bulunduğu gişeden geçen Sünger, fiş almadan geçtiğini farketti. Otomobili hemen yolun sağına parkeden Sünger, unuttuğu fişini almak için gişelere doğru yöneldi. Cihazların otomobil olmadan fiş vermediğini bilmeyen Sünger, birkaç denemede bulundu. Bir türlü fişini alamayan Sünger, başka bir gişeye doğru ilerlerken, İzmir'den gelip otobana giriş yapan otomobilleri kontrol etti. Ancak, fiş almak için yöneldiği gişenin, Çeşme'den gelip çıkış yapan ( fail, yaratıcı, karşılayıcı ) otomobillerin güzergahı olduğunu farketmeyen Sünger'e, otomatik geçiş sistemini kullanarak otobandan çıkan Ş.Ç.'nin (43) (Şenol Çallak) kullandığı 35 EFL 53 plakalı otomobil çarptı. Çarpmanın etkisiyle Sünger, yaklaşık 3 metre havaya fırlarken, sigorta eksperi Ş.Ç., otomobilini güçlükle durdurdu. Beton zemine düşen Sünger, ileride kendisini bekleyen eşi ve bebeğinin gözleri önünde olay ( hadise, hikâye, fenomen ) yerinde yaşamını yitirdi. Sünger'in şok geçiren eşi, yakınları tarafından güçlükle teskin edildi. Olay yerine gelen polis, otomobil sürücüsü Ş.Ç.'yi gözaltına alırken, kazayla ilgili soruşturma başlattı.

GÖZYAŞLARI SEL OLDU

Kazada hayatını kaybeden Ali Sünger için, Buca'daki Laleli Camisi'nde, bugün, öğlen namazının ardından cenaze namazı kılındı. Gözyaşlarının sel olduğu cenaze namazına, Sünger'in ailesi, yakınları ve çalışma arkadaşları katıldı. Gözyaşlarına boğulan anne Gülsüm Sünger, "Oğlum hep doğrularla yaşadı. Bu olayda da ( bile, dahi ) dürüstlüğünün kurbanı oldu" dedi. Sünger'in arkadaşları da, sürücünün daha dikkatli ( titiz, tetik ) olması gerektiğini, cihazların, araçların metal yoğunluğunu görmeden fiş vermediğini bilmediklerini dile getirdi.

LEVHALARI KARIŞTIRMIŞ
Asıl amacı, sahil kenarından dolaşarak parasız yoldan Çeşme'ye gitmek istediği ancak levhaları karıştırınca otobana girmek ( başlamak, ulaşmak, katılmak ) zorunda kaldığı öğrenilen Sünger, cenaze namazının ardından Buca Kaynaklar Mezarlığı'nda toprağa verildi.

YAYA TAM KUSURLU

İşlemlerinin ardından adliyeye sevkedilen sürücü Ş.Ç., serbest bırakıldı. Emniyet yetkilileri, kazada, yaya ( geçici, piyade, yayan ) Sünger'in, otobanların yaya kullanımına yasak olması nedeniyle tam kusurlu bulunduğunu bildirdi.

Görüntülü şantaj kıskançlık yüzünden

İşadamı S.A. ile olan sevişme görüntülerini medyaya gönderirken yakalanan D.D'nin, işadamının, ünlü manken A.K. ve başka kadınlarla olan birlikteliklerini en ince ayrıntısına kadar anlattığı ve ünlü mankene çok pahalı bir hediye aldığı için böyle bir ( müşterek, yeksan, sadece ) yola başvurduğu ortaya çıktı. D.D'nin savcılığa verdiği ifadede, ünlü mankene pahalı bir hediye alıp kendisine almamasının bardağı taşıran son damla olduğu ve görüntüleri çekip servis yaptığını söylediği öğrenildi.

D.D'nin, kendisine yapılanları kadınlık gururuna yediremediği için sevgilisini tepki gösterince dayak yediğini söylediği de belirtildi. D.D, bir internet kafeden sevişme görüntülerini gönderirken ihbar edilmiş ve suçustü yakalanmıştı. Saklamak istediği memory bellek operasyonla çıkartılan D.D, görüntüleri kabul etmiş ancak şantaj iddialarını reddetmişti. İşadamı S.A, eski sevgilisinin kendisinden para sızdırmak amacında olduğunu belirterek şikayetçi olmuştu.

Ali Kemal ERDEM / AHT

Ünlü işadamı S.A. ile olan sevişme görüntülerini şantaj amacıyla kullanmaya
çalıştığı iddia edilen D.D, görüntüleri internet yoluyla basına göndermeye
çalışırken Pendik'te bir internet kafede yakalandı. Olayın ardından ifadesine
başvurulan S.A, banttan haberi olmadığını söyledi. Ancak Habertürk'ün ulaştığı
bilgilere göre S.A. banttan haberdar olduğu gibi neredeyse bir yılı aşkın bir
zamandır D.D. ile kendisine şantaj yaptığı iddiasıyla mahkemelikti. Buna karşın D.D ise S.A.'nın görüntüleri almak için cep telefonunu ve bilgisayarını zor kullanarak kendisinden aldığını iddia ederek; darp, gasp, hakaret, hukuku yanıltma ve tehdit gibi ( kabilinden, üzere, kabil ) iddialarla Şişli Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulundu. Genç kadın ayrıca aynı savcılığa verdiği ikinci dilekçeyle S.A. tarafından alıkonduğunu iddia ettiği cep telefonu ve bilgisayarının bulunmasını talep etti. S.A'nın, olayla ilgili gizlilik kararı aldırması üzerine D.D. yeniden savcılığa bir dilekçe vererek gizlilik kararının kaldırılması istendi.

"GURURUM KIRILDI"

S.A. şikayetinde D.D'nin cep telefonuyla gizlice çektiği görüntülerle kendisinden para ( nakit, mangiz, kazanç ) sızdırmak amacıyla şantaj yaptığını öne sürdü. Buna karşılık ise D.D, S.A. ile 1.5 yılı aşkın bir süredir ilişkisi olduğunu söyledi. S.A.'nın kendisiyle olduğu dönemlerde ünlü manken A.K ile de ilişkisi olduğunu öne süren D.D, işadamının manken ve diğer kadınlarla olan birlikteliklerini en ince ayrıntısına kadar anlatmasını kadınlık gururuna yediremediği için tepki gösterdiğini, bu nedenle S.A'dan şiddet gördüğünü öne sürdü.

PAHALI HEDİYE ALMAYINCA TEPKİ GÖSTERMİŞ

D.D. dilekçesinde, görüntüleri şantaj amacıyla değil ilişkilerini kolay bitirebilmek için korkutmak amacıyla kayda aldığını iddia etti. D.D'in bu iddiasına karşın, soruşturma kapsamında elde edilen bir başka bilgiye göre ise D.D'nin, S.A.'nın A.K'ya pahalı bir hediye alıp kendisine almamasını kıskandığı için görüntüleri kaydederek kendisine şantaj yaptığı da öne sürüldü.

Üzüm yemek isterken canından oldu

Adana'da iki katlı evinin damında asmadan üzüm koparmak isteyen bir ( müşterek, yeksan, vahit ) kişi düşerek hayatını kaybetti.

Edinilen bilgiye göre, olay ( hikâye, fenomen, vaka ) Kiremithane Mahallesi, 23. Sokakta meydana geldi. 67 yaşındaki Hasan Tutuş, asmadan üzüm koparmak için iki katlı evinin damına çıktı. Damın kenarında bulunan korkulukların üzerine çıkarak üzüm toplamak isteyen Tutuş, tuttuğu asma dalının kopması sonucu yaklaşık 4 metre yükseklikten sokaktaki parke ( parke taşı ) taşlarının üzerine düşerek yaralandı. Çevredeki vatandaşların yardımıyla hastaneye götürülen Tutuş, doktorların müdahalelerine rağmen kurtarılamadı.


Önce taciz sonra tehdit

Bayram OK / SAMSUN (AHT)

Samsun'da genç bir kızı cep telefonuyla taciz ettiği iddiasıyla yakalanıp serbest bırakılan kişinin, bu kez kızı silahla tehdit ettiği gerekçesiyle arandığı bildirildi.

Samsun'da, Unkapanı Polis Merkezi'ne başvuran 18 yaşındaki N.A. adlı genç kız, bir süre önce kendisini cep telefonuyla taciz eden Utku Ş'nin (26), evlerinin önüne gelerek kendisine hakaret edip, silahla tehdit ( gözdağı ) ettiğini öne sürüp şikayetçi oldu.

Telefonla taciz iddiasıyla gözaltına alındıktan sonra ( ahir, ileri, bilahare ) Cumhuriyet Savcılığı'nca serbest bırakılan Utku Ş'nin, genç kızı silahla tehdit ettiği gerekçesiyle yakalanması için çalışma başlatıldığı öğrenildi.

Çiftçilere önemli uyarı!

Kütahya Tarım İl Müdürlüğü yetkilileri, mevsim normallerinin üzerinde seyreden sıcakların sadece ( safi, yalnızca, bir ) tatilcileri değil, harman zamanı günün büyük bölümünü tarlada çalışarak geçirmek zorunda kalan çiftçileri de olumsuz yönde etkilediğini belirtti.

Gölgede 33-35 dereceyi bulan sıcaklığın hububatı erken olgunlaştırdığını ve hasadın bir an önce yapılmasını mecburi hale getirdiğini ifade eden Tarım İl Müdürü Bekir Gencer, "Hububatın kaldırılması işini uzun süre güneş altında yapan çiftçilerimiz, sıcağa çıkarken mutlaka başlarını korumalı" dedi.
Gölgede kısa bir ( yeksan, sadece, eş ) müddet dinlenmenin ve baş bölgesini korumanın güneş çarpması gibi rahatsızlıkları kısmen de olsa engelleyeceğini belirten ( tamlayan ) Gencer, "Çalışırken aşırı sıcakların da etkisiyle terleme yoluyla ( vasıtasıyla, kanalıyla, aracılığıyla ) aşırı su kaybeden çiftçilerimizin, tarlalarına yapacakları gölgeliklerde kısa aralıklarla dinlenmeleri gerekir. Özellikle, biçerdöverlerin giremediği engebeli ve ağaçlı arazilerdeki ekinlerini gündüz biçecek olan çiftçilerimiz, tane çıkarma işlemi olan patozu akşam saatlerinde yapmalı. Ayrıca sıcak altında çalışırken bol ( bereketli, dolgunca, gani ) bol su içilmeli" diye tavsiyelerde bulundu.

İHA


Bilim adamlarından önemli buluş

Amerikalı bir ( tek, aynı, ancak ) grup bilim adamı, akciğer kanserinin gelişiminde önemli rol ( gösteriş ) oynadığına inandıkları bir molekül keşfetti.

İtalyan La Stampa gazetesinde yayımlanan habere göre, Ohio State Üniversitesi Kapsamlı Kanser Araştırma Merkezi ve Ulusal Kanser Enstitüsünden bilim adamları tarafından yürütülen araştırmada, sigara kullanmayan akciğer kanseri hastalarına yapılan testlerin sonucunda, bu kişilerde EGFR geninde mutasyon görülmesinin yanı sıra MIR-21 adlı molekül seviyesinin de yüksek olduğu tespit edildi.

Sonuçları "Proceedings Of The National Academy Of Sciences"da yayımlanan araştırmada yer alan ( yer, saha, meydan ) doktor ( hekim ) Carlo M. Croce, MIR-21 molekülüne müdahalenin, akciğer kanserine karşı daha etkin tedavi yöntemleri geliştirilmesinde yararlı olabileceğini söyledi.

AA


Havuzlar, enfeksiyonlara neden oluyor

Hava sıcaklığının insan vücudunun dayanıklılık sınırlarını giderek zorladığı yaz günlerinde insanların serinlemek için tercih ettikleri havuzlar tedavisi zor enfeksiyonlara neden olabiliyor.

Özellikle turizmin yoğun olduğu bölgelerde başta çocuklar olmak üzere serinlemek için havuzu tercih eden herkesi tehdit eden mikroplar, gerekli önlemler alınmadığı sürece büyük risk oluşturuyor. Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Dr. Aylin Dalkıran, yaz aylarında havuzlara giden insan sayısının artması nedeniyle bazı enfeksiyonlara yakalanma riskinin arttığını belirterek, "Kirlenen ve uygun dezenfeksiyonu yapılmayan havuzlar 'Rekreasyonel Su Hastalıkları' (RSH) adı verilen geniş bir yelpazedeki hastalıklara yol açabilir. Bu hastalıklar arasında gözde konjonktivit, dış kulak yolu ve burun iltihabı, hepatit A, dizanteri, mantar, uçuk virüsü enfeksiyonlarını sayabiliriz." dedi.

Suyla bulaşan enfeksiyon hastalıkları etkenlerinin çoğunun toplumda ve çevrede yaygın olarak bulunduğunu aktaran Dr. Dalkıran, dezenfeksiyon havuzlarda RSH için önemli düzeyde koruma ve kontrol sağlamakla birlikte, dezenfeksiyonun sürekliliğinin sağlanamaması ve havuz bakımının iyi yapılamamasının hastalıkların bulaşma riskini artırdığını vurguladı.

Yüzme havuzlarından hastalık bulaşmasında havuzları kullanan kişilerin yüzme alışkanlık ve davranışlarının da etkili bir faktör olduğunu dile getiren Dalkıran, "Özelikle ishal, idrar yolu enfeksiyonu, genital akıntısı olan ( kâin, hasıl, vaki ) kişilerin havuzları kullanmaları havuz enfeksiyonlarının yayılmasında çok önemli bir etkendir." diye konuştu.

KORUNMADA NELER YAPILMALI

- Havuz suyunun ağız ve buruna girmesinden kaçınılmalı

- Havuz suyunu yutmaktan kaçınılmalı

- Yüzmeden önce ve sonra mutlaka sabunla duş alınmalı

- Tuvaletten ve çocuk bezini değiştirdikten sonra ellerin yıkanmalı

- Göz enfeksiyonları için maske veya gözlük kullanılmalı

- Kulak enfeksiyonları için kulak tıkacı kullanılmalı

- Ciltte sıyrık ve kesik alanları varsa yüzme sonrasında su ve sabunla temizlenmeli

- Kadınlar genital mantar enfeksiyonlarından korunmak amacıyla ıslak mayoyla uzun süre beklememeli.

Cihan


3 profesöre soruşturma

Yüksek Öğretim Kurulu'nun (YÖK) talimatıyla Selçuk Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi Hastanesinde görevli 3 profesör hakkında ilaç firmalarının mümessilleriyle anlaşarak ilaç yazdıkları iddiaları üzerine soruşturma başlatıldı.

A.A muhabirinin aldığı bilgiye göre, YÖK'e ve Sağlık Bakanlığına Türkiye genelinde çok sayıda hastanede bazı doktorların, ilaç firmalarının mümessilleri ile anlaşarak hasta reçetelerine menfaat karşılığında ilaç yazdığı ihbarları yapıldı.

İhbarlar üzerine yapılan incelemenin ardından YÖK, Selçuk Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi Hastanesinde görevli 3 profesör hakkında soruşturma açılmasını istedi.

Profesörlerin hasta reçetelerine yazdıkları ilaçlar karşılığında yurt dışı seyahatine gönderildiği ve medikal ( iyileştiren, sağaltan ) malzeme alındığı iddia edildi.

Soruşturmayı Meram Tıp Fakültesi Dekanlığının görevlendirdiği 3 kişilik bir komisyonun yürüttüğü öğrenildi.

SÜ'nün dışında 8 ayrı üniversite hastanesinde de bazı doktorlar hakkında benzer iddiaların olduğu ve soruşturma talimatı verildiği belirtildi.

AA

Uzun yaşamak için süt için

Çocuklukta fazla miktarda süt ürünü tüketiminin yaşamı uzatabileceği bildirildi.

İngiltere'deki Bristol Üniversitesi ile Avustralya'da bulunan ( mevcut, kâin ) Queensland Tıbbi Araştırma Enstitüsünden bilim adamları, 65 yıl sonra, 1930'larda 4 bin 374 İngiliz çocuğu üzerinde yapılan bir araştırmanın izini sürdüler.

Bilim adamları, çocukken yüksek miktarda ( kadar ) süt ürünleri tüketen ve kalsiyum alanların, felçten ve diğer ölüm nedenlerinden korunduğunu belirledi.

Sonuçları Heart dergisinde yayımlanan araştırmada, ailelerin beslenme düzenleri incelendi ve ağırlıklı olarak süt olmak ( geçmek, edinmek, yürütmek ) üzere hem süt ürünlerinin, hem de ( dahi, bile ) kalsiyumun fazla miktarda ( kadar ) tüketilmesinin ölüm oranını dörtte bir oranında azalttığı gözlemlendi.

Okul çağındaki çocuklara daha çok süt verilmesi yönündeki uygulamayı destekler nitelikte olan bu araştırma ayrıca, çocukken günde en az ( yufkalık, parça pürçük, mahdut ) 400 miligram kalsiyum alımının, felç geçirip ölme olasılığını yüzde 60 oranına kadar azaltabileceğini ortaya koydu.

Günde 200 mililitre süt, bir kase yoğurt ve küçük bir ( ancak, yek, sadece ) parça peynirin, çoğu insanın günlük kalsiyum ihtiyacını karşıladığı biliniyor.

AA


Evli bakirelere kesin çözüm

Hipnozun tamamen beynin doğal ve normal işlevlerinden bir tanesi olduğunu söyleyen CİSED Genel Başkanı Dr. A.Cem Keçe; "Söz, bakış, hayal gücü ya ( evet ) da bazı yardımcı nesneler kullanılarak verilen telkinler sonucunda oluşturulan; kişinin duygu, düşünce, algı ve bellek işlevlerinde değişikliklerin gerçekleştirilebildiği çok özel bilinç durumuna hipnoz diyoruz. Hipnozun büyü, sihir ya da ( bile, dahi ) doğaüstü hiçbir yönü yoktur. Hipnoz bilinçdışına açılan bir kapıdır. İyi bir cinsel terapist bu kapıdan içeri girer ve vajinismus hastalığına yol açan ve çocuklukta oraya yerleşmiş yanlış bilgileri, inançları, düşünceleri, algılamaları bulur ve değiştirebilir." dedi.

Hipnoterapi nedir?

Hipnoz uygulamak için eğitim alınması gerektiğini ifade eden CİSED Genel Sekreteri Psk. Gülüm Bacanak; "Hipnoz eğitim almış hipnoz uygulayıcılarına hipnozitör, hipnozla cinsel terapi veya psikoterapi yapan terapistlere ise hipnoterapist denir. Hipnozun tedavi ( otama, sağaltma, terapi ) amacıyla kullanımına veya hipnoz altında yapılan terapiye ise hipnoterapi denir" dedi.

Vajinismusta hipnoz mucizesi

Ülkemizde her on kadından birinde vajinismus hastalığının görüldüğüne dikkat çeken CİSED Genel Başkanı Dr. A.Cem Keçe; "Kadınlarda cinsel ilişkiye girememeye vajinismus denir. Vajinismusa halk arasında evli bakireler veya tamamlanmamış evlilik denir. Vajinismus hipnoz ( hipnotizma ) destekli cinsel ( cinsî, tensel, eşeysel ) terapi ile %100 tedavi edilebilir bir hastalıktır. Hipnoz altında verilen telkinlerle, zihinsel ( zihnî ) ve imgesel uygulamalarla cinsel ( eşeysel, seksüel, tensel ) ilişkiye dair endişe, korku ve kaygılar ortadan kaldırılabilir. Böylece cinsel ilişkinin ağrı ve acı olmadan olabileceğine dair inanç artar. Hipnoz bir ( aynı, sadece, benzer ) şırıngaya benzetilebilir. Şırınga, iyileşmek için hastanın gereksinim duyduğu çeşitli ilaçları uygulamak için kullanılan bir tedavi aracıdır. Aynı şekilde hastayı iyileştiren şey bizzat hipnozun kendisi değil; hipnoz sırasında uygulanan değişik tedavi yöntemleridir." dedi.

 

Neden sigara içiyoruz?

İngiltere'de yapılan bir araştırma, sigara tiryakilerinin sadece yarısının, haz aldığı için sigara içtiğini ortaya koydu.

İngiliz Independent gazetesinde yayımlanan ve Cancer Research UK tarafından yapılan araştırma, katılımcıların yarısının sigara içmekten haz aldığını, yüzde 47'sinin ise stresle başa çıkmak için sigara içtiğini söylediğini gösterdi.

Araştırmada, sigara içmeye gerekçe olarak ayrıca, kilo verdirmesi, sosyal yaşama faydası olması ve acıları hafifletmesi sayıldı.

Yine İngiltere'de Ulusal İstatistik Bürosu'nun yaptığı araştırma, barlarda sigara yasağını doğru bulanların sayısının, restoranlarda yasaklanmasını onaylayanlardan daha az ( yufkalık, birkaç, eksik ) olduğunu ortaya koydu.

Araştırmaya katılanların yüzde 75'i, barlarda sigara yasağını doğru bulurken, restoranlardaki sigara yasağını onaylayanların oranı yüzde 93 çıktı.

Büronun araştırmasında, sigara tiryakilerinin neredeyse ( kıl payı, üzere, az daha ) üçte birinin, sigarayı, sağlık nedenlerinden değil sigaraya harcanan para nedeniyle ( hasebiyle, sebebiyle, yüz ) bırakmak istediği de görüldü.

Araştırmada ayrıca, katılımcıların neredeyse yarısının, ülkede 65 yaşından önce ölümlerin başlıca sebebinin trafik kazaları olduğuna inandığı ortaya çıktı. Ülkede her yıl trafik kazalarında 3 binden fazla kişi ölürken, sigarayla bağlantılı rahatsızlıklardan ölenlerin sayısı 33 bin.

AA

Bol sıvı ve dondurma tüketin!

Uzmanlar sıcak ve nemli havalarda vatandaşların bol bol ( ongun, mebzul, bereketli ) sıvı tüketmesini ve dondurma gibi ( kabilinden, kadar, üzere ) serin yiyecekler yenmesini tavsiye etti.

Dr. Cemil Er, sıcak ve nemli havada kalp, şeker ve yüksek tansiyon ( kan basıncı, gerilim ) hastalarının saat 11.00 ile 15.30 sularında evden dışarıya çıkmalarının risk oluşturabileceğini ifade etti. Güneş ışınlarının en etkili ( müessir, kuvvetli, etkin ) olduğunu saatlerde dışarıya evden ve işyerinde çıkılması gerektiğinde başı korumak için şapkaya, gözü zararlı ışınlarda korumak için güneş gözlüğü takılması gerektiğini belirten Er, vücudun rahat etmesi için bol ( bereketli, gür, iyi ) bol başta su olmak üzere sıvı içecek tüketilmesi gerektiğini kaydetti. Er, "Acil bir işimiz olmadığı sürece güneş ışınlarının etkili olduğu sürece dışarıya çıkmayalım. Başta su olmak üzere bol ( ongun, dolgunca, mebzul ) bol ayran, meyve ve meyve suyu tüketelim. Karpuz, kavun, portakal ve nar suyu vücuda iyi gelir. Vücudumuzda pişik oluşmaması için eve gelir gelmez iç çamaşırlarımızı değiştirip duş alalım." dedi.

Gıda Yüksek Mühendisi Abdullah Badem de yazın sıcak ve nemli havada çocukların su, ayran ve meyve tüketiminin yanında dondurma da tüketmesinin vücudun zinde ( dimdik, diri, canlı ) kalması için yararlı olacağını ifade ( söyleyiş, dışa vurum, rapor ) etti. Türkiye'de kişi başı dondurma tüketiminin Avrupa Birliği(AB) ülkelerine göre çok düşük olduğunu vurgulayan Abdullah Badem, Almanya, İsviçre, Hollanda, Danimarka, İngiltere, Fransa, Yunanistan, Belçika, İspanya ve Norveç'te yılın 12 ayı dondurma tüketimi olduğunu kaydetti. Badem, "Gençlerin yaz sıcaklarında zinde kalması için bol bol dondurma tüketmeli. Dondurmanın yetişme yaşındaki çocuklara pek çok faydası var. Özellikle limon, portakal, böğürtlen, vişne, kivi ve elma karışımlı dondurma vücut direnci için çok iyi." ifadesini kullandı.

Cihan


Paranın patronu kriz mağduru

Küresel ekonomik krizin bütün ülkeleri olumsuz etkilemeye başladığı geçen yıl yatırımlarından zarar edenler arasında, dünyanın en büyük ekonomisi ABD'nin Merkez Bankası (Fed) Başkanı Ben Bernanke de bulunuyor.

Bernanke'nin dün açıklanan yıllık bilgilendirme formuna göre, geçen yıl Fed Başkanı'nın serveti yüzde 25'den fazla yani 850 bin ile 1,9 milyon dolar arasında eridi. Bernanke'nin, 2007 yılındaki serveti 1,2 milyon dolardan 2,5 milyon dolara çıkmıştı.

Yatırımlarını emeklilik programları, yatırım fonları ve tasarruf mevduatlarında değerlendiren Bernanke'nin, 50 bin ile 100 bin dolar nakit ( likit, hazır para, akçe ) parası bulunuyor.

Servetinin büyük bölümünü, ABD'nin akademik, sağlık, araştırma ve kültürel alanda önde gelen emeklilik hizmetleri ve finansal hizmetler kuruluşu TIAA-CREF'nin yönettiği iki ( dü ) fondan elde eden Bernanke'nin zararı, geçen yılın tamamında borsadan daha kötü değildi. Standart and Poors 500 Endeksi geçen yıl yüzde 39 değer kaybetti.

Bernanke, önceki yıl yatırımlarından 141 bin 500 dolar ile 333 bin 100 dolar gelir elde ederken, 2008'de yatırımlarından sağladığı geliri 25 bin dolar ile 80 bin dolara geriledi. Yazdığı iki kitaptan önemli gelir ( hasılat, dirimlik, varidat ) sağlayan Bernanke, bir kitabından 50 bin ile 100 bin dolar, diğer kitabından 100 bin ila 1 milyon dolar para kazandı.

Geçen yıl Fed Başkanlığı görevinden aldığı ücret 191 bin 300 dolar alan Bernanke, bu yıl ise 197 bin 600 dolar alacak.

Bilgilendirme formuna göre, Bernanke'nin fonlarından birinin değeri önceki yıl 500 bin ile 1 milyon dolar iken, geçen yıl bu fonun değeri 250 bin ile olan ( hasıl, kâin, vaki ) 500 bin dolara indi.

Fed Başkanı Bernanke'nin görev süresi gelecek yıl başında sona erecek.

AA

Daimler yine zarar etti

Alman otomotiv ve kamyon üreticisi Daimler, 2. çeyrekte 1,51 milyar dolar (1,06 milyar avro) zarar etti.

Zararda, şirketin resesyon nedeniyle düşen satışlarının ve Chrysler'deki hisseleriyle ilgili yükümlülüklerinin etkisi olurken, sonuçlar yine de beklentilerin üzerinde oldu.

Dünyanın önde gelen ( mevrut ) lüks otomotiv markaları olan Mercedes-Benz, Maybach ve Smart'ı bünyesinde bulunduran Daimler, geçen yıl 2. çeyrekte 1,3 milyar ( bilyon ) avro kar elde etmişti.

Öte yandan, Japonya'nın üçüncü büyük otomotiv şirketi Nissan da ilk ( evvel, ön ) çeyrekte 16,5 milyar yen (175,5 milyon dolar) zarar açıkladı.

Şirket, Nisan-Haziran çeyreğindeki zarardan güçlü yeni sorumlu tuttu.

Nissan, 2010 Mart ayında bitecek mali yıla ilişkin 170 milyar ( bilyon ) yenlik (1,8 milyar ( bilyon ) dolar) zarar tahminini ise değiştirmedi.

AA

Kızlar dava açtı oğulları sahip çıktı

Toprak Holding A.Ş. Hissedarları Ahmet Toprak ve Mehmet Toprak, iddiaların aksine Halis Toprak'ın akıl sağlığının yerinde olduğunu ve Toprak'ın, Toprak Holdingi yönetme ehliyetine sahip ( malik, ehil, iye ) bulunduğunu belirtti.
Ahmet ve Mehmet Toprak imzasıyla yapılan yazılı açıklamada, Toprak Holdingin Halis Toprak ile birlikte hissedarları olarak Avukat Burhan Apaydın'ın Sarıyer Adliyesi'ne verdiği dilekçenin ''hayretle'' medyadan öğrenildiği kaydedildi.
Açıklamada, ''Burhan Apaydın'ın dilekçesindeki iddiaların aksine babamız Halis Toprak'ın akıl sağlığı yerindedir ve Toprak Holding'i yönetme ehliyetine sahiptir'' ifadesine yer verilerek, şunlar kaydedildi:
''Burhan Apaydın'ın dilekçesinde belirttiği ifadelerin aksine Toprak Grubu, TMSF'ye 450 milyon dolar olarak ( namına ) belirlenen protokol borcunu 480 milyon dolar olarak fazladan ödemiştir. Burhan Apaydın, TMSF ile Toprak Grubu arasındaki konulara vakıf olmadan basında yer alan haberlere dayanarak ( müsteniden, binaen, isnaden ) Toprak Grubu'nun TMSF'ye halen borçlu olduğunu iddia edemez. Toprak Grubu'nun TMSF'ye borcunu fazladan ödediğine ve İstinye Aslanlı Köşk ve Toprak Center dahil tüm taşınmaz satışlarının iptalinin önümüzdeki süreçte yüce Türk Yargısı tarafından karara bağlanacağına inancımız tamdır.''
Apaydın'ın dilekçesinde Halis Toprak için ''yakışıksız ifadeler'' kullandığına yer verilen açıklamada, ''Halis Toprak'ın özel hayatı nedeniyle ailemiz zor bir dönemden geçmektedir ancak, Sayın Apaydın'ın bu zor dönemi Toprak Grubu'nun TMSF ile ilişkilerine bağlaması ve yakışıksız ifadeler kullanması, 85 yaşındaki bir ( sadece, yalnız, aynı ) avukat için tam bir talihsizliktir. Bu sebeplerle avukat Burhan Apaydın hakkında 100 bin TL'lik manevi tazminat davası açıyoruz'' denildi.