9 Nisan 2007 Pazartesi

Fazla Sporun Riskleri

Genc kizlarda asiri spor adet kesilmesine neden olabilir. Adetlerin arasinin acilmasi, seyrek adet gorme, yemeklerle alinan kalsiyum elementinin kemiklere yerlesmesini azaltir.Kalsiyumun kemiklere yerlesmesinin azalmasi, kemiklerde erimeye (osteoporoz) neden olurken, spor sirasinda da incinme ve kirik risklerini artirir.Spor etkinliginin, duzenli egzersiz yapmanin yararlari uzerine pek sok sey konusulur. Spor, iyidir, yararlidir, sagligi korumak ve gelistirmek icin gereklidir. Hepsinden otesi, spor yapmakla kendimizi iyi hissederiz. Enerjimizin cogaldigini ve guclendigini de vucudumuz bize gosterir. Ancak yaza daha ince bir vucutla girmek icin spor salonlarindan hic cikmayanlar, bu yaziyi daha dikkatli okumali. Jinemed Hospital Aile Hekimligi Uzmani Dr. Can Kayabal, fazla sporun ozellikle genc kizlarda, adet gormemeye, yeme bozukluguna ve osteoporoza sebep oldugunu soyledi.

Eriskin birinin ne kadar siklikta spor yapmasi oneriliyor?
Butun eriskin kisilerin her gun en az 60 dakika az ya da cok bir bedensel aktivite icinde olmalari onerilir. Rutin bedensel sportif faaliyetlerin birbirini dengeleyen uc unsuru icermesi en uygunudur: Aerobik egzersiz, kuvvet alistirmasi ve esneklik alistirmasi.

Sporun, kisiye en onemli faydasi nedir?
Spor, daha guzel bir gorunume ulasmaniza yardimci olur. Spor yapanlar, kalori yakarak daha formda ve kaslari gelismis gorunur. Denebilir ki daha saglikli bir kiloyu koruma cabanizda en onemli yardimcilarinizdan biri spor yapmaktir. Spor yaparken yemekle aldiginiz kalorileri yakit olarak tuketirsiniz. Yakabildiginizden daha cok kaloriyi yemekle aliyorsaniz, vucut fazla aldiginiz kalorileri yag depolarinda stoklar. Iste spor, bu yag depolarinizi yakmaya yardim edebilir.

Sporun, vucudu fit tutmasinin disinda baska faydalari da var mi?
Spor ve bedensel egzersiz, vucudun her bolumu icin oldugu gibi zihin icin de yararlidir. Egzersiz ve spor yaparken vucut, endorfin salgilar. Endorfinler, huzur ve mutluluk hissi veren kimyasal maddelerdir. Bu nedenle, spor yapanlarin daha kolay uykuya daldigi ve daha iyi uyudugu bilinir. Hafif depresyon halleri veya kendine guven sorunlari gibi gundelik ufak ruhsal saglik konularinda da sporun faydasi gorulebilir. Kendinizi guclu kuvvetli hissediyorsaniz, kendinizi algilama biciminiz de olumlu yonde degisecektir.

Spor yapmak, hastaliklara karsi direncimizi de artiriyor mu?
Saglikli bir kiloyu koruyabilmek icin spor yapmakla, kendinizi belirli hastaliklarin gelismesi riskinden de korumus oluyorsunuz (ornegin seker hastaligi veya yuksek tansiyon). Eskiden daha ileri yastaki eriskinlerde gorulen bu hastaliklar bugun artik bulug cagindaki genclerde daha sik gorulebilmektedir.

Genc iken bu simdilik onemsiz ve uzak bir konu gibi gozukse de, spor yapmanin daha saglikli bir yaslanma surecini kolaylastirdigi bilinmektedir. Ozellikle kadinlarin yas ilerledikce ve menopoz sonrasi maruz kalmalari yuksek ihtimal olan osteoporoz (kemik erimesi) gibi problemlerin genc yaslardan baslayarak onunu alabilmek ve kemiklerin kuvvetini koruyabilmek icin, agirlik kaldirma ve tasima, kosma, tempolu yurume gibi spor etkinliklerinin yarari cesitli bilimsel calismalarla gosterilmistir.

Kaslarimizi calistirmanin en iyi yolu hangisi?
Butun kaslar gibi kalp kasi da calistikca “acilir”. Bunu saglamanin yollarindan biri, aerobik egzersiz yapmaktir. Aerobik egzersiz, kalbi kan pompalamaya sevk eden ve kaslari oksijen kullanmaya yonelten her tur egzersiz olarak tanimlanabilir. Aerobik egzersiz sirasinda, hizli soluk alip verdikce, vucudunuzun oksijeni kullanmakta oldugunu fark edersiniz. Duzenli ve sistemli olarak kalbinizi bu tarzda calismaya alistirdiginizda, kalp guc kazanir ve vucudun her tarafina (oksijen tasiyan kan hucreleri yoluyla) oksijen sevkiyatini daha verimli ve etkin bicimde yapabilir hale gelir.

Egzersizler, duzenli mi yapilmali?
Ozellikle genclere, haftada en az uc gun 20 dakikalik kuvvetli aktivite iceren bir spor yapmalarini oneriyoruz. Aerobik kas calismasina olanak veren takim sporlarina sutopu, basketbol, futbol, kurek ve voleybolu ornek verebiliriz.

Cunku duzenli egzersizden yarar goren sadece kalp kasi degildir, diger kaslarimizin cogu da egzersiz yapmayi sever. Kaslarimizi kullanmaya devam ettikce ve boylelikle kaslarimiz guclendikce, daha uzun sureler yorulmadan aktif kalabilmeyi basarir hale geliriz.

Kaslarin kuvvetlenmesinin vucuda ne gibi faydasi vardir?
Kuvvetli kaslara sahip olmanin bir arti ozelligi de eklemleri korumasidir. Gercekten de kuvvetlenmis kaslar eklemlerimizi destekler ve egzersiz sirasinda zedelenmelerden korur.
Kaslarin enerji yakma ozelligi de yag dokusundan fazladir. Bu nedenle, kas dokusu gelismis kisilerin istirahat halinde kalori yakmalari daha fazla olacagindan saglikli bir kiloyu korumalari da daha kolay mumkun olur.

Spor yapanlar icin vucudun esneklik kazanmasi onemli mi?
Egzersiz hareketlerinin bir yarari da vucuda esneklik vermesidir. Boylelikle kas ve eklemler kolayca gerilebilir ve bukulebilir. Kas ve eklemleri esneklik kazanmis kisilerde kas yirtilmalari ve eklem incinmeleri daha az gorulur. Esneklik spor performansini artirabilmeye de izin verir. Dans veya cesitli dovus sanatlari kuskusuz esnek vucutlara gerek duyar. Esneklik kazanmis vucutlar, ayrica baska sporlarda ornegin futbol veya atletizmde de performansi artirir.

Karate gibi dovus sanatlari da esneklik kazandirabilmeye elverislidir. Bale, plates, yoga da bedensel esneklik icin uygun seceneklerdir. Spor hareketlerinden once uygulanacak isinma hareketleri ve spordan sonra uygulanacak basit germe/esnetme egzersizleri de esneklik alistirmalari olarak yararlidir.

Neden bircok insan sporun surekliligini saglayamaz?
Spor programlarini birakmanin, terk etmenin en onemli sebeplerinden biri, ilgi eksikligidir: Eger ugrastiginiz spor eglenceli degilse ve size zevk vermiyorsa, surdurebilmek zordur. Isin guzel yani su ki yuzlerce farkli spor ve etkinlik cesidi vardir ve bunlardan biri ya da digerini deneyerek hosunuza gideni ve size zevk vereni bulabilirsiniz.

Kendinize uygun dusen spor faaliyetini secmeye calisirken, calisma kisiliginizi analiz etmek yararli olabilir. Ornegin kendi kendinize ve kendi yaptiginiz programa bagli olarak calismaktan mi hoslanirsiniz? Bu takdirde tek basina yapilan sporlari secmelisiniz; bisiklet, yuruyus, kosma, kayak vs... Veya tercihiniz bir takimin parcasi olmanin getirdigi heyecan ve istek paylasimi ve yol arkadasligi mi? Bu takdirde takim sporlari (futbol, basketbol, voleybol vs.) uygun secenek olabilir.

Spor yapmak icin cok zaman ve butce mi ayirmak gerekiyor?
Sectiginiz sporun maliyeti ve erisilebilirligi gibi etkenleri de dikkate almalisiniz. Ornegin buyuk sehrin gobeginde yasayanlar icin binicilik gibi sporlar yanlis secim olabilir. Butceniz kisitliysa, odentisi yuksek spor salonlarinda veya havuzlarda yapilacak sporlari surdurmekte zorlanabilirsiniz.

Spora ayirabileceginiz zamani da bastan degerlendirip dogru karari vermelisiniz. Yogun is temposu icinde calisanlarin veya sik seyahat yapanlarin hayat ve is tarzlarina uygun duzeyde zaman ayirabilecekleri sporlari secmeleri, sectikleri spor faaliyetini surdurebilmeleri bakimindan dikkate alinmalidir.

Sporun risk ve tehlikeleri var mi?
Her seyden once, spora baslayanlarin ve duzenli spor yapanlarin, ilk baslarken ve daha sonra yilda bir doktor muayenesinden gecmeleri gerekir. Cesitli sporlarin cesitli organ ve dokular icin risk, hatta hayati tehlike olusturabilecegini, gizli kalmis bazi dogustan gelme hastaliklarin spor faaliyeti sirasinda aciga cikabilecegini bilmek gerekir. Spora uygunlugun bir doktor raporuyla belgelenmesi ve belirli araliklarla izlenmesi onerilir.

Cok kalori yakmak icin fazla spor mu yapmak gerekiyor?
Her iyi ve yararli seyde oldugu gibi, sporda da dozu asiriya kacirmak mumkundur. Saglikli bir kiloyu koruyabilmek icin spor yapmak harika bir yontem olsa da, kilo verebilmek icin asiri egzersiz yapmak saglikli degildir. Vucudumuzun duzgun isleyisi icin yeterli kalori alinmasi sarttir. Ozellikle genclerde, 10’lu yaslar boyunca buyume ve gelismenin devam ettigi unutulmamalidir. Buyume ve gelismenin yakiti, besinlerle alinacak yeterli enerjidir.

Fazla spor, vucutta hangi sorunlara yol acar?
Kalori yakma ve kilo verme cabasiyla asiri egzersiz yapmak bir yeme bozuklugu rahatsizliginin belirtisi olabilir. Yaptiginiz egzersizin dozu veya miktari konusunda supheleriniz varsa, bir aile hekimine danismalisiniz. “Spor ve egzersiz sizi yonetiyor mu?” “Evet” diyorsaniz (dogrusu tersidir, yani siz sporu yonetmelisiniz) doktorunuzla, anne-babanizla veya guvendiginiz bir buyugunuzle bunu konusun!

Asiri spor, kadini yoksa erkegimi daha fazla etkiliyor?
Genc kizlarda asiri spor faaliyeti adet kesilmesine (amenore) neden olabilir. Adetlerin arasinin acilmasi, duzenli seyrek adet gorme, yemeklerle alinan kalsiyum elementinin kemiklere yerlesmesini azaltir. Bu durumun yol actigi kemik dansitesinde azalma ve kemiklerde erime (osteoporoz), spor faaliyeti sirasinda incinme ve kirik risklerini artirabilir. “Atlet kiz uclusu” denilen bu durumun belirtileri ozetle: Adet gormeme (amenore), yeme bozuklugu ve kemik erimesi (osteoporoz)’dir.

Bilincli spor icin oneriler:
Kalp, kaslar, eklemler ve zihin icin faydalarini dikkate aldigimizda, spor ve duzenli egzersiz hareketlerinin yarari unutulmamali.
Spor yapanlar (ozellikle gencler), basladiklari sporu ileri yaslarda ve calismaya basladiktan sonra da birakmamalaridir. Is ve universite hayatinda zaman kisitliliklari, okul ve meslek kaygilari bu konuda asilmasi gereken baslica engellerdir.
Spora baslamak icin hic bir yas gec degildir. Ozellikle baslarken, kucuk egzersiz cabalari bile degerlidir.
Kisa bisiklet gezintileri, bahce isleri (kuru yapraklari tirmikla toplama veya topragi belleme), kopek gezdirme (boylelikle birlikte yuruyus yapma kopeginizin de bu yuruyuslere ihtiyaci oldugunu unutmayin) vs. gunde 60 dakika egzersiz yapma geregini tamamlamaya katki sayilacaktir.

Farkli kuvvet alistirmalari farkli kas gruplarini gelistirip guclendirir:
Kollar icin kurek cekmek, kayak yapmak, cekip kaldirma ve itip kaldirma gibi jimnastik hareketleri.
Bacak kaslarini guclendirmek icin yurumek, kosmak, bisiklet, paten.
Karin kaslarini guclendirmek icin kurek, yokus yukari bisiklet, karin jimnastigi hareketleri.

ilkyardim nedir?

ILK YARDIM NEDIR?
Herhangi bir kaza yada yasami tehlikeye dusuren durumda,saglik gorevlilerinin yardimi saglanincaya kadar,hayatin kurtarilmasi ya da durumun daha kotuye gitmesini onlemek amaciyla,ilacsiz olarak yapilan uygulamalara ilkyardim denir.
ILK YARDIM UYGULAMASINDA KESINLIKLE ILAC KULLANILMAZ.

ILK YARDIMDA AMAC NEDIR?
1.Yasami koruma ve surdurulmesini saglama
2.Durumun kotulesmesini engelleme
3.Iyilesmesini kolaylastirma

ILKYARDIMCININ OZELLIKLERI VE SORUMLULUKLARI NEDIR?
1.Sakin ve telassiz olmali.
2.Hastayi sakinlestirmeli.
3.Cevreyi degerlendirip suren bir tehlike olup olmadigini belirlemeli.
4.Kendi can guvenligini tehlikeye atmamali.
5.Cevredeki kisileri,saglik kuruluslari,itfaiye ve guvenlige haber vermeleri icin organize etmeli.
6.Hastanin durumunu degerlendirerek uygun ilk yardima baslamali.
7.Hastanin saglik kurulusuna bir an once ulasmasini saglamali.

ILK YARDIMIN ABC'SI NEDIR?

A.Soluk yolunun acilmasi.
B.Solunumun duzeltilmesi.
C.Dolasimin etkinligini saglama.

SOLUK YOLU NASIL ACILIR?
1.Agizda toz toprak,kirik takma dis ve yabanci cisimler varsa cikarilir.







2.Bilinci kapali kisilerde dil arkaya dusup havayolunu tikayabilir.Bu durumda bas geriye itilip cene yukari kaldirilarak soluk yolu acilir.








SOLUNUM YOLU NASIL DUZELTILIR?(YAPAY SOLUNUM)
Solunumu duran kisiye derhal yapay solunum uygulanmalidir.
1.Hasta sert bir zemine yatirilir.
2.Agiz ici temizlenerek varsa yabanci cisimler cikarilir.
3.Cenesi yukari kaldirilarak bas hafifce arkaya itilir.
4.Agizdan agiza solunum yapilacaksa burun kapatilir.Burundan solunum yapilacaksa agiz kapatilir.







5.Derin bir soluk alinip,solunum yaptirilacak kisinin agzina (yada burnuna) agiz yerlestirlir.
6.Hastanin gogsunun kabarmasina yetecek siddette soluk verilir.







DOLASIMIN ETKINLIGI NASIL SAGLANIR?(KALP MESAJI)
1.Kalp durmussa hemen kalp mesajina baslanir.
2.Hasta sert bir zemine yatirilir ve bir yanina diz cokulur.
YARA ICINDEKI YABANCI CISIM,KEMIK,PARCASI VS. CIKARILMAMALIDIR.








3.Gogus kemiginin(iman tahtasi)ucte bir alt ucuna bir elin ayasi sikica yerlestirilir,diger elin ayasi bunun ustune konur.Parmaklar hastaya temas etmemelidir.
4. Kollar dik tutularak (Bilek ve dirsekler bukulmeden)sabit ve ritmik bir sekilde goguse 4-5 cm bastirilir.
5. Arada nabiz kontrol edilerek dakikada 60 kez olmak uzere dolasim baslayincaya kadar devam edilir.







BAYILMALARDA UYGULANACAK ILKYARDIM KURALLARI
1.Elbiseleri boyundan,gogusten ve karindan gevsetilir.
2.Hastanin beynine kan gitmesini saglamak icin duz bir yerde sirtustu yatirilarak,ayaklari yukari kaldirilir ve sonrada sok pozisyonunda bekletilir. Kesinlikle basinin altina yastik konmaz.
3.Hastaya uyarici kokular koklatilir. (Amonyak vb.)
4.Hastanin zorlanmaksizin kendine gelmesi beklenir.
5.Kendine geldiginde su, cay gibi icecekler azar azar verilmelidir.

GOGUS YARALANMALARINDA ILKYARDIM
1.Yarali,yari oturur duruma getirilir
2.Havanin akcigerler dolmasina engel olmak icin acik olan yara yerine temiz bir bez kapatip basinc yapmadan sarilir
3.Kazazedenin isi kaybi onlenir.

KARIN YARALANMALARINDA ILKYARDIM
1.Hastaya agizdan yiyecek icecek verilmez.
2.Yarali basi hafif yuksek, dizlernin altina rulo edilmis bir battaniye konularak sirt ustu yatirilir
3.Herhangi bir organ disari cikmis ise asla el surulmez.Genisbir gaz bezi varsa serum fizyolojik ile islatilarak basinc yapmadan organlarin uzerine ortulur.
4.Yarali zaman gecirmeden sevkedilir..

EGZOS ZEHIRMELERINDE ILKYARDIM
1.Hasta derhal temiz havaya cikarilir.
2.Suuru tam kapali olmayanlar temiz havada derin solunum yaptirilir.
3.Suuru kapali veya solunum yapmakta gucluk ceken hastalara suni solunum tatbik edilir.
4.Beden isisinin dusmesini engellemek icin ustu ortulur.
5.Hasta en seri sekilde saglik merkezine gonderilir.

SINDIRIM YOLU ILE OLAN ZEHIRMELERINDE ILKYARDIM
1.Zehrin sulanmasi ve emilimin yavaslamasi icin hastalara;sut,yumurta aki,nisasta solisyonlu su icirilir
2.Kusmasina yardim edilir.
3.Asitle olan zehirlenmelerde,hasta hicbir zaman kusmaya zorlanmaz.Su ve sut yumurta aki karistirilarak icirilir.
4.Alkali ile olan zehirlenmelerde:1/4 oraninda sirke ile hazirlanmis 500ml. su veya limon suyu icirilir.

KANAMALARDA ILK YARDIM NASIL YAPILIR?
1.Kanayan uzuv(kol,bacak vs.)yukseltilir.
2.Yara uzerine temiz gazlibez,mendil veya camasir parcasi konur ve sikica bastirilir.
3.Kanama durmazsa kanayan yerin 5 cm yukari kismina bandaj uygulanir.

BURUN KANAMASINDA ILK YARDIM NASIL YAPILIR?
1.Burnu kanayan kisinin basi hafifce one egilir.
2.Hasta burun uzerine basinc yapar
3.Bu sirada agizdan soluk alip verir ve asla sumkurmez.
BURUN KANAMASINDA HASTANIN BASI GERIYE DOGRU KALDIRILMAZ.

ELEKTIRIK CARPMALARINDA ILK YARDIM NASIL YAPILIR?
1.Once ilk yardimci kendi guvenligini saglar.
2.Elektrik akiminin yarali ile temasi kesilir.Bu yapilmadan once yaraliya dokunulmaz
3.Kuru tahta parcasi ve lastik gibi elektrik gecirmeyen maddelerle hasta cekilerek veya kablo itilerek akimdan kurtarilir.
4.Solunum durmussa yapay solunuma,kalp durmussa kalp mesajina baslanir.
5.Yanik varsa soguk su ile yikanir.

KIRIKLARDA ILK YARDIM NASIL YAPILIR?
1.Hasta sarsilmaz ve hareket ettirilmez.
2. Kanama varsa durdurulur.
3. Hasta tasinmadan once kirik bolgesi hareketsiz hale getirilir.(Bunun icin tahta gibi sert cisimler kullanilabilir.)
4.Acik kirik varsa(kirik uclari goruluyorsa)kirik kemik parcalarina kesinlikle dokunulmaz ve bunlar yerlestirilmeye calisilmaz.Yara uzerine temiz bir gazlibez kapatilir.

YANIKLARDA ILK YARDIM NASIL YAPILIR?
1.Soguk musluk suyu ile agri azaltilir.
2.Hastanin takilari cikartilir.(Daha sonra olusabilecek sisler nedeniyle cikarmak zorlasabilir.)
3.Olusan kabarciklar patlatilmaz.
4.Yanan kisimlarin uzeri temiz gazlibezle kapatilir hicbir sey surulmez.
5.Hastanin bilinci yerinde ise bol su icirilir.
YANIK YUZEYINE DIS MACUNU,SALCA,YOGURT GIBI MADDELER KESINLIKLE SURULMEMELIDIR.

YARALANMALARDA ILK YARDIM NASIL YAPILIR?
1.Kanama varsa kontrol edilir.
2.Yaranin kirlenmesi onlenir.
3.Varsa kopan parca korunur.(Islak bir gazli beze sarilip bir naylon torbaya konulur,bu torba da ici buz dolu baska bir torbaya konulur.)

Tip Sozlugu A dan Z ye

ABDOMEN:Karin,batin.

ABORTUS:Cocuk dusurme,dusuk.

ABSANS:Kisa sureli suur kaybi.

ABSE:Cevre dokulardan kese tarzinda doku ile sinirli icerisi cerahat ile dolu olusum.

ABSORBSIYON:Emilme, orn.sindirim, gidalarin barsaklarda absorbsiyonudur denilebilir.

ADRENALIN:Bobrekustu bezlerinin ic kisimlari tarafindan salgilanan bir hormondur. Tabiatta bu hormonun gorevi, organizmayi acil harekete hazirlamaktir ve etkisini, nabzin atisi, kanin ic organlar ve deriden kaslara sevk edilmesi, karacigerdeki glikojenin glikoza degismesi ve boylelikle acil bir enerji kaynagi saglanmasi seklinde gosterir.

AFAKI:Gozde, lensin olmamasi.

AFAZI:Beyindeki ilgili alanlarin tahribi sonucu, konusma veya konusulani anlama yeteneginin kaybi. Disfazi, ayni durumun daha hafif bir formudur.

AFRODIZYAK:Cinsi arzuyu artirici maddeler, ilaclara verilen isim.

AFONI:Ses kaybi. Kismi veya tam olabilir. Afoni sebepleri, genellikle konusma kaslarini kontrol eden sinirlerin hastaligi veya zedelenmesi, bogaz, girtlak hastaliklari veya norozdur. Histerik afoninin nedeni, suuralti, hic konusamamak veya ozel bir durumda konusmamamk arzusudur.

AGLUTINASYON:Sivi bir suspansiyonda, ufak cisimciklerin bir araya gelip birbirlerine yapismasidir.

AGORAFOBI:Genis, acik bir sahada yalniz kalinca hissedilen, kontrol edilemeyen bir korkudur.

AJITASYON:Kisinin etrafa saldirganligi, asiri aktivitesi ile karakterize durum.

AJITE:Rahatsiz, huzursuz, taskinlik yapan.

AKNE:Yuz, omuzlar, sirt ve gogusteki yag bezleriyle ilgili kronik bir deri hastaligidir. En cok 14-20 yaslar arasinda gorulur ve bu hastaligin tipik belirtileri olan siyah noktalar, sivilceler, genclerin bu en hassas devirlerinde genellikle psikolojik rahatsizliklara yol acar. Yag bezlerinin kanalinda bir tikac olusur ve bu tikacin basi sertlesip siyahlasir. Bazen, kanal tikali oldugu halde, bez yag salgilamaya devam eder ve boylece ici yag dolu bir kist olusur. Siyah noktalara tipta komedon adi verilir.

AKONDROPLAZI:Tedavisi olmayan, sebebi bilinmeyen kalitsal bir cucelik tipidir. Govde normal buyuklute olup, kol ve bacaklar anormal derecede kisa ve bas normalden buyuktur.

AKOMODASYON:Gozun optik sisteminin cesitli uzakliklara uyum yaparak net gormenin saglanmasi.

AKROMEGALI:Beyin tabaninda bulunan hipofiz bezinin on bolumunun asiri calismasina bagli bir durumdur. Buyume tamamlanmadan, kemiklerin uzamasi sona ermeden erken caglarda bas gosterirse jigantism adi verilen dev gorunum olusur. Bozukluk buyume caginin bitiminden sonra bas gosterirse, el ve ayaklarin genislemesi, cene ve burnun buyumesi ve sesin kalinlastigi gorulur.

AKUSTIK SINIR:Isitme siniri.

AMBLIYOPI:Gozde belirli bir bozukluk olmaksizin olusan gorme tembelligi.

AMNEZI:Hafizanin kismen veya tamamen kaybolmasi.

ANALJEZIK:Agri kesici.

ANEMI:Kisaca, halk arasinda kansizlik olarak bilinen anemi, alyuvarlarin sayi olarak az olmasi ve alyuvarlarin icerisinde bulunan hemoglobin adi verilen maddenin miktarinin azligidir.

ANEMIK:Kan degerleri dusuk olan, yani kan sayiminda eritrosit sayilari ve hemoglobin miktari dusuk olan kisi.

ANERJI:Ozel bir antijene cevap verilmemesi hali. Organizmanin savunma yeteneginin kaybolmasi.

ANESTEZI:Doktorlar, ameliyat sirasinda agri duymamasi icin, ameliyattan once hastaya bir igne yapar ya da solunum yoluyla bir gaz verirler. Hastanin bilincini yitirerek uykuya gecmesine narkoz, boylece vucudundaki agrilari duyamayacak duruma gelmesine anestezi, bu duyu yitimine yol acan maddelere de anestezik denir.

ANKSIETE:Ic sikintisi, ic daralmasi.

ANOSMI:Koku alamama, nezle grip gibi enfeksiyonlarda olabildigi gibi koku siniri ile ilgili beyin bolgesindeki patolojilerde de gorulebilir.

ANOREKSI:Anorexia Nervosa, ozellikle genc kadinlarda gorulebilen, yemek yememek, cok az uyumak, buna ragmen cok aktif olmakla beliren psikolojik bir bozukluktur. Bu durum genellikle kisinin cok sismanladigi kanisi ile mubalagali bir sekilde rejim uygulamasi ile baslar, onceleri kontrol edilebilen istah bir sure sonra hakikaten yok olur ve zayiflama normal olculeri asar.

ANSEFALIT:Beyin iltihabi.

ANTIENFLAMATUAR:Iltihabi reaksiyonu onleyen madde, ilac...

ANTISEPTIK:Mikroplari, yani insan, hayvan ve bitkilerin dokularina yerleserek hastaliga yol acan bakteri, virus, mantar gibi tek hucreli asalak canlilari yok etmek saglikli yasamin temel kosullarindan biridir. Antiseptik, antibiyotik ve dezenfektan gibi degisik adlarla anilan bircok madde bu amacla gelistirilmistir. Ama genel olarak "mikrop" olduruculer denen butun bu maddelerin bazi ozellikleri ve kullanimlari farklidir.

ANTISEPTIKLERIN TARIHI:Insanlar, "mikrop kuraminin" bulunmasindan yuzyillarca once neden ve nasil etki yaptigini bilmeksizin antiseptikleri kullaniyorlardi. Ornegin cig etin bol tuz ve baharatla yogrularak sucuk biciminde saklanmasi, sebzelerin yogun bir tuz ve limon ya da sirke cozeltisi icinde bekletilerek tursu yapilmasi, bakterileri buyuk olcude yok ederek bu besinlerin bozulmasini onluyordu. Bugunku antiseptikler ise Louis Pasteur'un degerli calismalarinin urunudur.

ANTISEPTIKLER NASIL ETKI YAPAR?Kimyasal antiseptiklerin mikroplar uzerinde nasil etkili olduklari tam olarak aciklanamamistir. Bu maddeler dogrudan dogruya mikrop hucresine girerek yasamsal islevlerini engelleyebilecegi gibi, mikrop hucresinin dis zarini eriterek de yikici etki gosterebilir. Ne var ki bircok antiseptik normal hucreler uzerinde de ayn etkiyi yapar. Bu yuzden bu maddelerin dikkatli kullanilmasi gerekir. Bazi antiseptikler agizdan alindiginda ya da vucuda siringa edildiginde agir sonuclara, hatta olume yol acabilir.

ANTISPAZMODIK:Spazm cozucu, daha cok ic organlardaki duz kaslarin kasilmalarini cozen ilac grubuna verilen isim.

ANTISTATIK:Statik elektrik birikimini onleyen madde.

ANTITOKSIK:Toksin giderici.

ANTITUSSIF:Oksuruk giderici.

ANTIVIRAL:Viruslara etkili, viruslarin zararli etkilerini onleyen.

ANULER:Halka seklinde.

ANURI:Idrar cikaramama.

ANUS:Makat, sindirim kanalinin bitis kismi.

AORTA:Kalpten cikan, vucudun en buyuk damari, kalpten ciktiktan sonraki kavisli bolumune arcus aorta, gogus kafesi icersinde seyreden kismina torasik aorta ve karin icersinde seyreden bolumune de abdominal aorta denir.

AORTIK ANEVRIZMA:Aort damarinin her hangi bir bolumunde gorulen genisleme.

APANDISIT:Kor barsak (apendiks) iltihabi.

APATI:Cevre ile anormal derecede ilgisizlik, duygusuzluk, kayitsizlik.

APEKS:Uc, tepe, zirve.

APIROJEN:Ates yukselmesine neden olan herhangi bir madde tasimayan.

APNE:Solunumun gecici bir zaman icinde durmasi.

APOPLEKSI:Felc, inme.

ARAKNOID:Beynin uzerinin orten ince zar.

ASETABULUM:Uyluk kemiginin basinin, kalca kemigi ile eklem yaptigi cukurluk

ASETILSALISILIK ASIT:Yaygin olarak kullanilan ve bilinen aspirinin kimyasal adi.

ASIDOZ:Organizmanin asit baz dengesinde asit istikametinde bozulma sonucu ortaya cikan entoksikasyon tablosu.

ASO:"Antistreptolizin O" icin kullanilan kisaltma. Streptolizin, "Hemolitik Streptokok" adi verilen bakterilerin salgiladigi toksinin adidir. Bu toksinin varligini tespit icin yapilan tetkike de kisaca ASO adi verilir. ASO, romatizma gibi bazi Hemolitik Streptokok enfeksiyonlarinda yukselir bu acidan teshis te ASO degerleri onem tasir.

ASIL TENDONU:Baldir arka kismindaki kas grubunun, topuk kemigine birlesmesini ve ayagin asagi yukari hareketini saglayan yapi(kiris).

ATROPIN:Belladonna (Guzel Avrat Otu) adli bitkiden elde edilen bir alkaloiddir. Tipta cok degisik kullanim alanlari vardir. Ornegin, goz dibinin muayenesinde, goz bebeginin genisletilmesi icin, ayrica anesteziden once ust solunum yollarinda salgilarin azaltilmasi icin kullanilir.

BAGISIKLIK:Belirli bir mikroorganizmaya karsi vucudun direncidir. Aktif ve pasif olmak uzere iki tip bagisiklik (immunite) vardir. Aktif immunite, hastaligin, cok hafif de olsa, bizzat gecirilmesiyle olusur. Hastaliga neden olan organizmalar, vucutta antikor reaksiyonlari uyandirirlar ve bu reaksiyonlar, bazi vakalarda, hayat boyu devam eder. Pasif immunite ise, antikor reaksiyonu uyandiricak nitelikte, fakat kuvveti azaltilmis veya degistirilmis olan mikroplarin vucuda asilanmasiyla olusur.

BAKTERI:Tek hucreli mikroorganizmalardir. Bunlar, mantarlardan kucuk, fakat viruslerden buyukturler. Bazilari hastalik yapici, bazilari zararsizdir; bazi bakteriler ise, faydalidirlar: Ornegin, topragin nitrojen yapici bakterileri. Bakteriler, sekillerine gore siniflandirilabilirler: Coccus'lar yuvarlak, bacillus'lar cubuksu, vibrio'lar virgul seklinde, spirillum'lar dalgalidir.

BAKTERIYEMI:Bakterilerin veya bakteri toksinlerinin kana gecmesiyle olusan ates, titreme ile seyreden klinik tablonun adidir. Es anlamli olarak septisemi de kullanilir.

BALLISMUS:Kol ve bacaklarin, istemsiz, siddetli, atici hareketleridir. Bu durum, govdenin yarisinda goruldugu takdirde, "hemiballismus" adini alir.

BANDAJ:Yara sarmaya veya yaralari kapatan gazlari ve tespit edici tahtalari yerinde tutmaya yarayan kumas parcasidir.

BARBITURAT'LAR:Sinir sistemini uyusturucu etkileri olan maddelerdir.

BASIL:Comak seklindeki mikroorganizmalardir. Ornegin Tuberkuloz'un etkeni Koch adi verilen basildir.

BAZAL ****BOLIZMA:Vucut yuzeyi birimine gore hesap edilen, istirahat aninda sarf edilen enerji miktaridir.Vucut yuzeyi sahsin, boyu ve kilosundan hesap edilir.Troid bezinin fazla calismasinda, bazal ****bolizma yukselir.

BATIN:Govdenin, gogus ve pelvis bolgeleri arasindaki kismidir. Gogusten, bir kas bolme teskil eden diafragma ile ayrilmis olan batinin, alt kisminda pelvis boslugu ile devamliligi vardir.

BELL PARALIZISI:Yuz siniri felcidir.

BENCE-JONES PROTEINI:Myelomatosis gibi kemik iligini ilgilendiren hastaliklarda, idrarla cikartilan bir cins protein.

BENIGN:Iyi huylu.

BERIBERI:B vitamini noksanliginda meydana gelen agir bir polinevrit.

BIKONKAV:Her iki yuzeyide konkav, ic bukey veya oyuk olan.

BIFID:Iki bolume ayrilmis durumda olan, catalli, yarik.

BIFURKASYON:Iki dala ayrilma yeri.

BILATERAL:Her iki tarafa ait olan, iki tarafli.

BILIRUBIN:Hemoglobinin yikilmasindan aciga cikan kirmizi boya.

BILIRUBINEMI:Kanda biluribinin artmasi.

BIYOPSI:Canli bir dokudan muayene edilmek uzere kucuk bir parca alinmasi.

BISEKSUEL:Iki cinsiyetli, hem erkek hem disi.

BLEFARIT:Goz kapaklarinin, ozellikle kenar bolumlerinin iltihabi.

BONE:Kemik.

BOTULISMUS:Basillus Botulismus toksinleri ile meydana gelen zehirlenme.

BRAKIYALJI:Kol agrisi.

BRADIKARDI:Kalbin dakikadaki atim sayisinin azalmasi.

BRONCHIOLITIS:Solunum sisteminin en kucuk fonksiyonel uniteleri olan bronsiollerin iltihabina denir.

BUL:Ciltte ici sivi dolu kabarik olusumlar. Caplari 0.5 cm'den buyuktur. Kucuk olanlarina vezikul denir.

BULLOZ:Bullerden olusan lezyon.

CADUCEUS:Mitolojide Tanri'nin habercisi olan Merkur'un asasidir. ABD ordusu tip mensuplarinin sembolu olup, tip biliminin sembolu olan Eskulap asaindan farklidir. Merkur asainin cevresinde iki yilan vardir, Eskulap'ta ise, bir yilan bulunur.

CAISSON HASTALIGI:Vurgun. Dalgiclarda ve cok yukselen havacilarda atmosfer basincinin ani degisimlerine bagli olarak meydana gelir.

CALCANEUS:Topuk kemigi.

CANDIDA:Bir mantar cesidi.

CERAHAT:Alyuvarlar, bakteri ve yikilmis doku kalintilari gibi iltihap urunlerini kapsayan doku sivisidir.

CERRAHI:Tibbin en eski dallarindan biridir. Ilacla ya da baska tedavi yontemleriyle iyilestirilemeyen hastaliklarin, yaralanmalarin, vucuttaki yapi bozukluklarinin ameliyatla onarilmasina ya da hastalikli organi kesip cikararak iyilestirilmesine dayanir.

CERUMEN:Kulak kiri. Insan kulaginda normal olarak bulunan balmumu kivamindaki salgidir. Bu salginin fazlaligi, kulak tikanmasi ve gecici sagirliga yol acar.

CESTODIASIS:Yassi solucan enfeksiyonudur.

CLAVICULA:KoPage Rankucuk kemigi.

COR:Kalp.

COXAE:Kalca kemigi.

CEKUM (Caecum):Incebarsakla kalinbarsagin birlestigi yerdeki kesedir. Bu bolgede, iltihaplanma, ulserasyon veya kanser gorulebilir.

CIBAN:Cibanlar, derideki ter bezleri veya kil keselerinin enfeksiyonlaridir.

CICEK:Akut, enfeksiyoz bir hastaliktir. Her yasta ve her cinsten kisiler bu hastaliga yakalanabilir. Iki tipi vardir: Variola major ve variola minor.

CIL:Deride, gunese maruz kalma sonucu beliren, ufak lekelerdir. Bunlar, daha fazla, lokalize gunes yaniklarina benzetilebilir ve ekseriyetle sarisin veya kizil saclilarda gorulen melanin pigmenti birikimidir.

DAKRIYOADENIT:Gozyasi bezi iltihabi.

DAKRIYOSISTIT:Gozyasi kesesi iltihabi.

DAKRIYOSISTEKTOMI:Gozyasi kesesinin ameliyatla cikartilmasi.

DAKRIYOSISTOGRAFI:Kontrast madde verilerek gozyasi kesesi ve kanalinin radyolojik olarak incelenmesi.

DAKRIYOSISTORINOSTOMI:Gozyasi kanalinin tikali oldugu durumlarda uygulanan, kesenin burun bosluguna diranajini saglayan ameliyat.

DAKRIYOLIT:Gozyasi tasi.

DALTONIZM:Renk korlugu.

DEBILITE:Zeka geriligi.

DEFEKASYON:Diskinin disari atilmasi.

DEFEKT:Eksiklik, kusur.

DEFIBRILATOR:Kalbin normal disi hizli atimini durdurarak tekrar normal kalp ritmine donmesini saglayan arac.

DEFLORASYON:Kizlik zarinin yirtilmasi.

DEFORMITE:Sekil bozuklugu.

DEFORMASYON:Seklini bozma.

DEKUBITIS:Yatalak olanlarda hareketsizlik sonucu sirtta ve kalcalarda acilan yaralar.

DEKOMPRESYON:Baski yapan gucun veya baskinin kaldirilmasi.

DEKONJESTAN:Konjesyonu (sisme) azaltan, dekonjessif.

DELIRIUM:Zehirlenmeler, atesli hastaliklar, epilepsi, histeri ve akil hastaliklarinda gorulebilen, titreme, hallusinasyonlar ve saldirganlikla birlikte bilincin kaybolmasi tablosuna verilen isim.

DEMANS:Bunama, muhtelif formlari vardir.Senil Demans, Presenil Demans, Toxic Demans.

DEMONSTRASYON:Gostererek ogretme.

DEJENERASYON:Dokularin normal yapilarinin bozulup normal fonksiyonlarini yapamiyacak hale gelmeleri.

DEMORALIZASYON:Moral cokuntu.

DEMIYELINIZASYON:Sinir liflerinin etrafini saran myelin tabakasinin kaybi.

DANSIMETRE:Yogunluk olcen cihaz.

DEONTOLOJI:Ayni meslek grubunda olan insanlarin birbirleri ile olan iliskilerinde uyulmasi ongorulen ahlaki, moral degerler.

DEPILASYON:Killarin cikartilmasi islemi.

DEPRESYON:Ruhsal ve bedensel cokuntu, isteksizlik.

DERMABRAZYON:Deri uzerindeki benler veya yara izlerini ortadan kaldirma amaci ile yapilan kazima islemi.

DERMATIT:Cildin iltihabi durumu.

DERMATOLOJI:Cildiye, cilt hastaliklarini inceleyen bilim dali.

DERMIS:Ciltte en ust tabaka olan Epidermis'in altindaki tabakaya dermis adi verilir.

DUSUK:Fetusun, gebeligin 28. haftasindan once olumu, ve rahmin disa atilmasidir.

EDEMA:Odem, vucudun her hangi bir yerinde hucre disinda anormal su birikmesi.

E.E.G:Elektroansefalografi kelimesi icin kullanilan kisaltma.

EFFEKT:Tesir, etki.

EFFEKTIF:Etkili, tesirli.

EFERVESAN:Suya atildigi zaman kucuk gaz kabarciklari cikartarak kopuren, eriyen.

EFFUZYON:Vucut bosluklarinda veya doku icerisinde sivi birikmesi. "Plevral effuzyon" iki plevra yapragi arasinda sivi birikmesidir.

E.K.G:Elektrokardiogram kelimesi icin kullanilan kisaltma.

EKINOKOK:Kopek ve kurtlar, nadiren kedilerde bulunan bir parazit olup larvalari memeli canlilarda buyuyerek hidatik kistleri yaparlar.

EKLAMPSI:Ilerlemis gebeliklerde veya dogumdan hemen sonra yuksek kan basinci, odem ve idrarda protein yukselmesi ile karekterize nobetler ve onlem alinmazsa bilincin kaybolmasi hali.

EKO:Yanki.

EKOKARDIYOGRFI:Kalp, damar sisteminin teshisinde kullanilan ultrasonik bir yontem.

EKOKARDIYOGRAM:Ekokardiyografi yoluyla elde edilen cizelge.

EKOENSEFALOGRAM:Beynin ekoensefalografi ile elde edilen cizelgesi.

EKOLALI:Hastanin kendisine soylenilen sozleri anlamsiz sekilde aynen tekrarlamasi.

EKSIZYON:Bir dokunun cikartilip atilmasi.

EKTAZI:Genisleme. Orn. Bronsektazi.

EKTODERM:Derinin en dis tabakasi.

EKTOPI:Her hangi bir organin normal bulunmasi gereken yerde degilde, vucudun baska bir yerinde olmasi hali.

EKTROPION:Goz kapaklarinin serbest kenarlarinin dis tarafa kivrilmalari.

EKZEMA:Deride kizariklik, sisme, vezikuller, kasinti gibi belirtilerle gorulen daha cok psikosomatik nedenli cilt rahatsizligi. Akut ve Kronik diye ayrildigi gibi Yas ve Kuru ekzema cinsleri de vardir.

ELEKTROANSEFALOGRAFI:Beynin elektriki faaliyetlerinin grafik olarak gosterilmesi.

ELEKTROKARDIOGRAFI:Kalp adelesinin faaliyetlerinin grafik olarak gosterilmesi.

ENDOKRINOLOJI:Ic salgi bezlerinin fonksiyonlarini, normal disi calisma sonucu olusan hastaliklarini ve bunlarin tedavilerini inceleyen tip dalidir.

ENDOKRINOLOG:Endokrin sistemin yapi, patolojileri ve tedavisi konusunda uzman kisi.

ENSEFALON:Beyin.

ENVAZYON:Yayilma, ornegin kafatasindaki bir tumorun beyin dokusuna envazyonu denince tumorun beyine yayilmasi kastedilir.

EPITEL:Organ ve vucut yuzeylerini orten hucre tabakasi.

EROZYON:Deri veya mukozada gorulen, sinirli bir bolgede epitel kaybi, yuzeyel yaralar. Ornegin; Cervical erozyon, halk arasinda rahim agzinda yara olarak bilinir.

FALLOP TUPLERI:Her biri yaklasik 10 ar cm. uzunlugunda, uterusun ust koselerinden yumurtaliklara kadar uzanan iki borudur. Tuba uterina veya uterus tupleri de denir.

FALLOT'S TETRALOGY:Kalbin dogumsal bir anomalisine verilen isim.

FALKS SEREBRI:Beynin sag ve sol yari kurelerini birbirinden ayiran, oraga benzedigi icin bu isim verilen kalin zar.

FAMILYAL:Irsi, kalitsal, herediter.

FARINKS:Yutak.

FASIAL SINIR:Yuz siniri, yedinci kafa cifti.

FASIAL PARALIZI:Yuz siniri felci, bu sinirin felcinde yuzun yarisi kismen hareketsiz ve ifadesiz kalir. Santral ve Periferik olmak uzere iki turlu olur.

FAT:Yag.

FATAL:Oldurucu, olumle sonuclanan.

FEBRIL:Atesli, hummali.

FEKALIT:Barsakta bir kisim diskinin sertlesmesi sonucu olusan diski tasi.

FECES:Diski.

FEMUR:Uyluk kemigi.

FERMENT:Bazi organlarin salgilarinda bulunup kimyasal degisikliklere etki eden maddeler.

FERMENTASYON:Mayalanma.

FERRITIN:Demir elementinin vucutta depo edilen sekli.

FERTIL:Gelisme yetenegi olan, dogurabilen.

FERTILITE:Dogurma yetenegi, verimlilik.

FETUS:Ucuncu gebelik ayi basindan doguma kadarki devre icinde ana rahmindeki canliya verilen isim.

FETAL:Fetus'a ait.

FIBRIN:Kanin pihtilasmasina yarayan albumin cinsinden bir madde.

FIBRINEMI:Kanda fibrin bulunmasi.

FIBRINURI:Idrarda fidrin cikmasi.

FIBROM:Iyi huylu bag dokusu uru.

FIBRO-SARKOM:Bag dokusunun kotu huylu tumoru.

FIBROZ:Lif dokusu

FIBULA:Bacaktaki iki kemikten dis kisimda olanidir. Ustte Tibia ile eklem yapar diz eklemi yapisina girmez, altta ise ayak bilegi eklemine istirak eder.

FILARIA:Omurgali canlilarin kaninda ve dokularinda yasayan kil kurdu cinsi parazit. Elefantiazis denilen rahatsizliga neden olur.

FRENIK SINIR:Nervus Frenicus. Gogus boslugu ile karin boslugunu birbirinden ayiran diafragmanin sinirine verilen addir

GALAKTEMI:Kanda sut bulunmasi.

GALAKTOSEL:Memede, ici sut dolu kist.

GALAKTORE:Memeden kendiliginden sut gelmesi.

GALAKTOZ:Sut sekeri.

GALAKTOZURI:Gebelerde idrarla galaktoz cikmasi.

GALAKTURI:Idrarin sut gorunumunde cikmasi.

GANGLION:Lenf bezi, bazi ufak urlara verilen isim.

GANGREN:Dokunun olmesidir, ancak halk arasinda daha cok bir uzvun vucuda bagliyken olmesi anlasilir.

GASTRIT:Mide iltihabi.

GASTRODUODENIT:Mide ve onikiparmak barsaginin iltihabi.

GASTROENTERIT:Ishalle seyreden mide barsak iltihabi.

GASTROENTEROLOJI:Mide, barsak hastaliklari bilgisi.

GASTROENTERELOG:Mide, barsak hastaliklari mutehassisi.

GASTROSKOPI:Hastaya yutturulan bir kamera ile midenin gorerek muayene edilmesi.

GASTROINTESTINAL:Mide - barsak.

GASTROLIT:Mide tasi.

GASTROMEGALI:Midenin genislemesi.

GASTRONOMI:Iyi yemek yeme bilimi.

GASTROPTOZIS:Mide dusuklugu.

GIARDIA:Tek hucreli organizmalardandir. Esas adi Giardia Lamblialis olup, sindirim sisteminde yerlesir.

GIARDIASIS:Giardia Intestinalis adli mikroorgnizmanin sebep oldugu hastalik.

HABITUEL:Itiyadi, aliskanliga bagli.

HALLUSINASYON:Gercekte olmayan seyleri algilamak.

HALLUKS:Ayak basparmagi.

HALOTAN:Anestezik bir madde.

HAMARTOM:Yeni olusmus kan damarlarinda meydana gelen tumor.

HAMARTROZ:Eklem bosluguna kan dolmasi.

HASIS:Esrar, hashas.

HEMATOM:Organ icerisinde veya aralarinda kan birikmesi.

HEMORAJI:Kanama.

HEMAGLUTINASYON:Kan yuvarlarinin aglutinasyonu.

HEMANJIEKTAZI:Kan damarlarinin genislemesi.

HEMANJIOM:Kan damarlarindan dogan urlar.

HEMATEMEZ:Kan kusma.

HEMATOSEL:Testis torbalarinda kan birikmesi.

HEMATOLOG:Kan hastaliklari uzmani.

HEMATOMIYELI:Omurilikte kanama.

HERPES:Ucuk, ici sivi dolu vezikul.

HERPES SIMPLEKS:Ayni adi tasiyan virusun sebep oldugu cesitli deri ve mukoza bolgelerinde yaygin, kucuk, ici sivi dolu olusumlar ile belirgin virutik enfeksiyon.

HILER:Hilus'a ait. Ornegin, Hiler Lenf Adenopati denildigi zaman Hilus'a komsu lenf bezlerinde buyume anlasilir.

HILUS:Organlarda buyuk damar ve sinirlerin, akcigerlerde solunum yollarinin giris kapisi.

HIPERKROMAZI:Pigment fazlaligi gosteren.

HIPOFIZ:Beyin tabaninda burun arkasinin ust kismina uyan bolgede hormon salgilayan bir bezdir.

HIPOSPADIAS:Penisin dogumsal bir sekil bozuklugudur. Idrar yolunun son kismi olan uretra'nin disa acilan deliginin normal yerinde degil, penisin alt yuzunde herhangi bir yerde olmasi halidir.

IHTIYOZIS:Cildin pul pul ve kuru olusu ile kendini gosteren bir hastalik.

IDIOPATIK:Olusumunda bir sebeb gosterilemeyen.

IKTER:Sarilik.

IKTUS:Inme. darbe.

IDIOT:Dogustan aptal.

ILEITIS:Ince barsak iltihabi.

ILEUM:Ince barsagin son bolumu.

ILEUS:Barsak tikanmasi.

ILLUZYON:Disaridan gelen gorsel uyarilarin olduklarindan fakli algilanmasi.

IMBESIL:Geri zekali.

IMITASYON:Taklit.

IMMATUR:Tam gelismemis.

IMMINENT:Tehdit eden.

IMMINENT ABORTUS:Dusuk tehdidi altindaki gebelik.

IMMOBIL:Hareketsiz.

IMMUN:Bagisik,bulasici hastaliktan muaf.

IMMUNITE:Bagisiklik,muafiyet.

IMMUNIZE:Bagisik kilmak.

IMMUNOLOJI:Bagisikligi inceleyen bilim.

IMMUNOLOG:Bagisiklik uzmani.

INFLAMASYON:Cesitli mikrobik ajanlar veya toksinlerine karsi vucudun gostermis oldugu; hararet artmasi, kizariklik ile karakterize iltihabi reaksiyon.

INTERMEDIER:Arada olusan, meydana gelen.

INTRAEPITELIAL: Epital hucreleri icerisinde.

KAKOZMI:Pis koku.

KALYUM:Potasyum.

KARDIAK:Kalbe ait.

KARINA:Trakeanin (nefes borusu), sag ve sol akcigerlere girmeden once ikiye ayrildigi kisima verilen ad.

KASEKSI:Genel saglik durumunun bozuklugu ile ilgili ileri derecede zayiflama hali.

KATABOLIZMA:Maddelerin yuksek terkiplerinin, dokularda yakilarak daha basit terkipte maddeler meydana gelmesi.

KELOID:Eski bir kesi veya ameliyat yerinde asiri nedbe dokusu olusmasidir.

KERATIN:Tirnak ve boynuzun ana maddesi.

KERATINIZASYON:Boynuzlasma.

KERATIT:Kornea iltihabi.

KERATOMA:Nasir.

KERATOMETRE:Kornea kavislerini olcmekte kullanilan alet.

KERATOPLASTI:Matlasmis korneanin yerine baskasindan alinan korneanin konulmasi ameliyati.

KERATOSKOP:Korneayi muayene aleti.

KERNICTERUS:Yeni doganin siddetli ikterinde beynin bazi cekirdeklerinin biluribinin etkisiyle toksik degenerasyonudur.Cocukta zeka geriligi ve spastisite gorulebilir.

KETONEMI:Kanda keton cisimciklerinin bulunmasi.

KETONURI:Idrarla keton cikarilmasi.

KIZAMIK:Salgin yapan virutik bir cocukluk cagi hastaligidir.

KIFOZ:Omurganin acikligi one bakan kanburluguna verilen ad.

KIST:Etrafi membranla (zar) cevrili ici sivi dolu olusumlar. Buyuklukleri muhtelif olup vucudun her tarafinda olusabilir.

KIST HIDATIK:Bazi organlarda (daha cok karaciger, akciger , beyin) ekinokok adi verilen parazitlerin neden oldugu ici berrak su gorunumunde kistler.

KIST SEBASE:Yag bezlerinin buyumesi sonucu deri altinda olusan kistler.

KLOSTROFOBI:Kapali yerlerden sebebsiz yere korkma reaksiyonudur.

KLEPTOMANI:Ihtiyaci olmaksizin patalojik calma durtusune verilen addir.

KOCH BASILI:Tuberkuloz basiline, bulanin adina izafeten verilen ad.

KOLESTEROL:Hayvansal ve bitkisel yaglarin icerisinde bulunan, karaciger tarafindan sentez edilen bir maddedir. Kanda normalden fazla bulunmasi halinde, damar sertligine neden olur, ve bazanda safra pigmentleri ile birleserek safra taslarinin olusumunda rol oynar.

KORPUS:Govde.

KURTAJ:Kuretajin kelime anlami kazimaktir. Ama burada adi gecen Kurtaj halk arasinda, kucuk hamileliklerde rahim icerisindeki ceninin tibbi mudahele ile alinmasi kastedilmektedir. Kurtaj ayrica teshis amacli da yapilabilir. Yani rahim ic duvarindan kazinarak ornek alinip incelenmeside kurtaj olarak adlandirilir.

LABIL:Kararsiz, cabuk degisen.

LAKTASYON:Annenin sut verme devresi.

LAKRIMA:Goz yasi.

LAKUN:Kucuk bosluk, delik.

LAGOFTALMI:Goz kapaklarindaki bozukluk nedeniyle gozlerin tam kapanmamasi hali.

LAP:Lenfadenopati'nin kisaltilmis seklidir. Lenfadenopati, lenf bezlerinde buyume anlamina gelir.

LAPARATOMI:Teshis amacli veya ameliyat icin karin boslugunun acilmasi.

LAPAROSKOPI:Ucunda kamera olan, laparoskop denilen aletle karin boslugunun endoskopik incelenmesi.

LARVA:Tirtil, kurtcuk.

LARENKS:Girtlak.

LARENJIT:Larenks iltihabi.

LARENGOSKOP:Bogazin muayenesine yarayan aynali isikli alet.

LARENGOSKOPI:Girtlagin icinin larengoskop ile muayenesi.

LENFOMA:Baslangicini lenfoid dokudan almis ur.

LEZYON:Genel anlamda henuz tam olarak niteligi tespit edilmemis bozukluk.

LIGAMENT:Vucudun muhtelif eklemlerinde, organlarinda bulunan baglara verilen isimdir.

MAKRO:Buyuk.

MAKROSEFALI:Basin (beynin) normalden buyuk olmasi.

MAGNET:Miknatis.

MALABSORBSIYON:Emilimin bozuk olusu.

MALADI:Hastalik.

MALASI:Keyifsizlik, kiriklik.

MALARYA:Sitma.

MALE:Erkek.

MALFORMASYON:Kusurlu olus, sakatlik.

MALFONKSIYON:Her hangi bir organin yetersiz veya dengesiz gorev yapmasi.

MALIGN:Habis, kotu huylu.

MALLEOL:Ayak ekleminin her iki tarafindaki kemik cikintilarina verilen isim.

MALLEUS:Orta kulaktaki cekic kemik.

MALNUTRISYON:Saglik icin sart olan, vitamin, mineral, protein ve benzeri maddelerin yetersiz alinmasindan dogan hastaliklari tanimlayan bir terimdir.

MALPRAKTIS:Tipta yanlis, ozensiz tedavi.

MASTEKTOMI:Ameliyatla memenin alinmasi.

MAMILLA:Meme basi.

MAMOGRAFI:Meme filmi.

MANDIBULA:Alt cene kemigi.

MANI:Asiri nese seklinde beliren psisik hastalik.

MANIFEST:Asikar, gizli olmayan.

MARFAN SENDROMU:Sebebi bilinmeyen herediter genetik bir hastalik.

MARIHUANA:Esrar.

MASTEKTOMI:Memenin her hangi bir rahatsizlik nedeniyle alinmasidir. Basit mastektomi sadece meme dokusunun cikartilmasidir. Radikal mastektomi ise, kanser vakalarinda bas vurulan memeyle birlikte, memenin altindaki kaslarin ve koltuk altindaki lenf bezlerinin de cikartilmasidir.

MASTITIS:Memenin iltihabidir, emziren annelerde sutun birikmesi nedeniyle veya meme basindaki catlak nedeniyle sik rastlanan bir durumdur.

MASTOIDEKTOMI:Mastoid hucrelerin iltihaplanmasi nedeniyle mastoid kemigin cikartilmasi ameliyatidir.

MASTOIDIT:Kulak arkasinda bulunan mastoid kemikteki,mastoid hucrelerinin iltihabidir. Genellikle orta kulak iltihaplarini takip eder.

MAZOHIST:Iskenceden zevk alan, iskence tarzi hareketlerden cinsel haz duyan.

MENENJIT:Beyin zarlarinin (Meninkslerin) iltihabidir.

MENOPOZ:Adetten kesilme.

MENSTRUAL:Menstruasyonla ile ilgili, adet gorme ile ilgili.

MENSTRUAL SIKLUS:Adet gorme donemleri, iki adet arasi.

MENTRUASYON:Adet gorme, ay basi. (bayanlarda periodik kanama)

MENTAL RETARDASYON:Zeka gelisiminde gerilik.

****STATIK:****staz yapmis lezyona verilen isim. (Baska bir organdan atlamis tumoral olusum)

****STAZ:Herhangi bir organdaki kanser hucrelerinin, vucudun baska bir bolumune atlamasidir.

MITOZ:Hucre bolunmesi.

MIYOM:Uterus adalesinin iyi huylu tumorudur.

MUKOLITIK:Mukus'u eriten anlamindadir. Yani, akcigerlerde olusan ve katiligi nedeniyle cikarilmakta guclukle karsilasilan mukus'un (balgam) kivamini azaltarak, atilmasini saglayan ilaclar.

MUKOZA:Bazi organlarin ic yuzlerini kaplayan ve salgi ureten doku tabakasi

NARKOANALIZ:Psikanalize yardimci olmak amaciyla, bir narkotik ilacin kullanilmasidir.

NARKOLEPSI:Onune gecilemiyecek kadar siddetli uyuma egilimi.

NARKOZ:Ameliyat yapmak icin duyu, hareket ve bilincin damar yolu veya solunum yolu ile narkotik madde verilerek uyusturulmasidir.

NARKOTIK:Uyutucu, uyusturucu.

NARSIZM:Kendi kendini sevmek anlamina gelir.Aslinda gelisimin normal bir safhasini teskil eder,ancak hayatin ileri devrelerinde varligi anormal sayilir.

NATAL:Dogusa ait.

NAZAL KEMIK:Burun kemigi.

NAZOFARINKS:Burnun arka kismi ile yutagin komsuluk yaptigi bolge.

NATRIUM:Sodyum.

NATUREL:Normal, tabii.

NAUSEA:Mide bulantisi.

NEBULIZER:Siviyi puskurterek uygulamaya yarayan alet.

NEONATAL:Yeni dogana ait.

NEOPLAZI:Patalojik anlamda yeni doku olusumu.

NOROLOJI:Asabiye, sinir hastaliklari.

NOROSIRURJI:Beyin cerrahisi.

NODUL:Yuvarlak, capi 1 cm'den kucuk patolojik olusumlar.

OBDUKSIYON:Otopsi.

OBEZ:Sisman.

OBEZITE:Sismanlik.

OBJE:Gorulebilen veya dokunulanilen herhangi bir sey.

OBJEKTIF:Duyulup, gorulebilen, idrak edilebilen.

OBLITERASYON:Vucuttaki bosluklarin tikanmasi.

OBSERVASYON:Musahade.

OBSESYON:Daimi endise,fikri sabit, noroz.

OBSTRUKSIYON:Tikanma, engel.

OBSTETRI:Dogum bilgisi.

ODIOGRAM:Kulagin isitme gucunun kaydidir, odiometri cihazi ile olculur.

OEDIPUS KOMPLEKSI:Erkek cocugun annesine karsi duydugu bilincsiz yakinlik nedeniyle babasini kiskanmasi ve bununla ilgili ruhsal bozukluklar kompleksine verilen isimdir.

ODONTOID:Dis seklinde.

OFTALMIK:Goze ait.

OFTALMOPLEJI:Goze ait sinirlerin felci sonucu goz kapaginin dusmesi ve gozun hareket edememesi ile birlikte olusan tablo.

OFTALMOLOJI:Goz ve goz hastaliklari ile ugrasan bilim dali.

OFTALMOSKOP:Goz ici muayenesinde kullanilan bir alet.

OFTALMOSKOPI:Oftalmoskop ile gozun icinin muayene edilmesi.

OFTALMOLOJIST:Goz hastaliklari uzmani, goz mutehassisi.

OFTALMOTONOMETRI:Goz ici basincin olculmesi.

OKKULT:Gizli, kapali.

OKLUDE:Kapali, tikali.

OKSIPUT:Basin arka kismi.

OKULOMOTORYUS:Gozu hareket ettiren sinirlerden birisidir.(3.kafa cifti Nervus Oculomotorius)

OKULER:Goze ait.

OLEKRANON:Dirsekteki cikinti.

OLFAKTORYUS:Koku siniri.(Nervus Olfactorius)

OLIGURI:Idrarin normalden az cikartilmasi

OLIGO:Geri,kucuk.

OLIGODENDROGLIOMA:Sinir sistemi destek dokusuna ait, ozellikle beyincikte gorulen kotu huylu tumor.

OLIGOSPERMI:Menide spermatozoidlerin normalden az olusu.

OMENTUM:Karin icerisinde, barsaklari orten olusum.

ONANIZM:Genital organlar ile oynayarak kendi kendine tatmin.

ONKOLOJI:Tumoral olusumlarla ilgili bilim dali.

OPAK:Donuk, seffaf olmayan.

OPERABL:Ameliyat edilebilir, ameliyat edilmekle halen bir sansi olan. ( aksi; inoperabl )

OPERASYON:Cerrahi mudahale, ameliyat.

OPIAT:Afyonlu ilac, uyusturucu.

OPISTOTONUS:Bazi hastaliklarda vucudun ekstansor (gerici ) kaslarinin gerilmesi sonucu govdenin yay bicimi alarak kasilmis hali. ( Orn. Tetanozda )

OSTEOGENESIS:Kemik olusumu, kemiklerin gelisimi.

OSTEOGENESIS IMPERFEKTA:Kemiklerin kolayca kirilacak sekilde gevrek olusu ile karekterize kalitsal nitelik gosteren hastalik.

OSTEOJENIK:Kemik yapici.

OSTEOID:Kemik gibi, kemigimsi.

OSTEOLIZ:Kemigin curumesi, nekrozu, erimesi.

OSTEOMALASI:Kemiklerin yumusamasi ile karekterize bir hastalik.

OSTEOMIYELIT:Kemik iltihabi.

OSTEOFIT:Kemiklerde patalojik olarak olusan cikinti seklindeki olusumlar.

OSTEOPLASTI:Kusurrlu kemigi duzeltme veya saglam kemikle degistirme ameliyati.

OVOBLAST:Yumurtanin gelistigi hucre, yumurta hucresi.

OVOSIT:Olgunlasma devresinden onceki disi cinsiyet hucresi.

OVULASYON:Kadinlarda yumurtaliklarda ovum'un (Yumurtanin) atilmasidir. Ovulasyon genellikle adet donemlerinin ortasina rastlayan 11-14. gunler arasinda olur.

ODEM:Vucutta anormal miktarda su toplanmasidir.Kalp, damar ve bobrek hastaliklarinin bir belirtisi olabildigi gibi bazi allerjik durumlarda ve beyin travmalarinda ciddi sonuclar dogurabilir.

ODIPUS KOMPLEKSI:Bkz. ODIPUS KOMPLEKSI.

OSTAKI BORUSU:Orta kulakla nazofarenksi birlestiren, atmosfer basinci ile orta kulak ici basinci dengeliyen yola verilen isimdir.

OSTROJEN:Yumurtaliklardan salgilanan ve insanlarda sekonder cinsel karakterlerin gelismesini sagliyan hormondur.

OTENAZI:Kisaca olum hakki da denilebilir.Tedavisi mumkun olmayan kronik hastaliklarda, hayattan umudunu kesmis hastanin agrisiz bir metotla olumune izin verilmesidir.Yasal degildir.

OZEFAGUS:Yemek borusuna verilen isimdir, yutak ile mideyi birlestirir.

PAKIMENENJIT:Beynin en dis zarinin (dura mater) iltihabidir.

PANDEMI:Salgin bir hastaligin kita duzeyinde cok genis bir alana yayilmasina verilen isimdir.

PALILALI:Psikolojik bir bozukluk olup, ayni cumle veya kelimenin bir cok defa tekrarlanmasidir.

PALYATIF:Hafifletici.

PALPASYON:Elle dokunularak yapilan muayene.

PALPITASYON:Kalp carpintisi.

PALSY:Felc, inme.

PAN:Butun.

PANARTERIT:Butun arterleri kapsayan iltihabi durum.

PANKARDIT:Kalbin butun zarlarinin iltihabi.

PANKREAS:Karin boslugunun ust tarafinda ve bel omurlarinin on kisminda yerlesik bir organdir.Salgilariyla sindirm fonksiyonuna yardimci olur ve kan sekerini duzenler.

PANKREATIT:Pankreas iltihabidir.

PANOFTALMI:Gozun butun tabakalarinin iltihabi.

PANSINUZIT:Butun yuz sinuslerinin iltihabi.

PAPILLOM:Meme basi gibi cikintilar yapan iyi huylu tumorler.

PAPILLOKARSINOM:Kotu huylu papillom.

PAPAVERIN:Opiumdan elde edilen, duz kaslarin spazmini cozucuetkiye sahip bir alkaloid.

PAPILLIT:Gorme sinirinin retinaya girdigi yerin(optik papilla)odemli iltihabi.

PAPUL:Ciltteki, sinirlari belirgin, kabarik, 1 cm'den kucuk capli lezyonlardir.

PARA:Yaninda, yan. Orn. (Para-aortik aortun yaninda)

PARAKARDIAK:Kalbin yaninda, kalbe komsu.

PARALITIK:Felc olan, felcli kisi.

PARALIZI:Felc.

PARAMEDIAN:Orta hattin yaninda, orta hatta yakin.

PARAMEDIKAL:Bir dereceye kadar tipla ilgili, hekimligi kismen ilgilendiren.

PARANAZAL:Burun boslugunun yaninda, buruna komsu.

PARANKIM:Bir organ yada bezin gorev goren dokusudur. Ornegin, karaciger parankimi denildigi zaman, karacigerin butunu anlasilir.

PARAOZEFAGEAL:Ozefagusun ( yemek borusu ) yaninda yer alan.

PARAPLEJI:Belden asagi her, iki bacagin tutmamasi, felc hali.

PARAPAREZI:Belden asagi her iki bacagin kismi felci, orn. hareket olup, yardimsiz yuruyecek kadar guc olmamasi.

PARATIROID:Tiroid bezi arkasinda bulunan dort adet kucuk beze verilen isim.

PARATIROIDEKTOMI:Paratiroidlerin ameliyatla cikartilmasi.

PARATRAKEAL:Nefes borusunun yaninda yer alan.

PARAVERTEBRAL:Omurganin ( Vertebral Kolon ) yaninda yer alan.

PARAZITEMI:Kanda parazit bulunmasi.

PARAZIT:Asalak.

PARASENTEZ:Icinde su veya cerahat toplanmis bir vucut boslugundaki siviyi cikarmak icin yapilan delme ameliyati.

PARENKIM:Organin kendine ozel doku yapisi.

PARENTERAL:Ilac veya serumlarin agiz yolu ile degil damar yolu, adele ici gibi yollarla verilmesi.

PARESTEZI:Uyusma, karincalanma veya yanma hissi gibi duyusal bozukluklar.

PARIETAL KEMIK:Kafatasinin her iki yan tarafindaki kemiklere verilen isim.

PAROKSISMAL:Ani ve gecici krizler halinde gelen.

PARONISI:Tirnak yatagi iltihabi, dolama.

PARSIYEL:Butununu kapsamayan, tam olmayan, kismi.

PARTIKUL:Parcacik, zerre.

PARTUS:Dogum.

PAROTIS BEZI:Kulak alti tukruk bezi.

PAROTITIS:Kabakulak.

PATELLA:Diz kapagi kemigi.

PATOJEN:Hastalik yapan madde veya mikroorganizmalar.

PATOGENEZ:Hastaligin esas ve gelisimi.

PATOGNOMONIK:Bir hastalik icin cok ozel belirti, bu varsa mutlaka o hastalik akla gelmelidir gibi.

PATOLOJIK:Normal olmayan, hastalikli.

PATOLOG:Hastalik nedeni ile dokularda meydana gelen degisimleri inceleyen bilimle ugrasan kisi.

PEDIATRI:Cocuk hastaliklari ile ugrasan tip dali.

PEDIATRIST:Cocuk hastaliklari uzmani.

PELVIS:Legen kemigi.

PENIS:Erkek cinsel organi.

PERITON:Karin ici organlari cepecevre saran, karin boslugunun ic yuzunu orten zardir.

PERITONIT:Peritonun iltihabidir.

PERORAL:Agiz yolu ile.

PETESI:Ciltte nokta biciminde kanamalar. (Damar disina kan cikmasi)

PHENOTYPE:Kisinin kalitsal yapisinin disa akseden gorunumu, ayni tur fertlerini belirleyen, gozle gorulebilen ozelliklerin tumu.

PITRIASIS:Daha cok govdede ve uzuvlarin govdeye yakin yerlerinde yerlesen, bazan kepeklenme gosteren bir cilt hastaligidir. Cesitli turleri vardir, bunlardan PITRIASIS VERSICOLOR'da deniz mevsimlerinde hasta olan bolge gunes isini almadigi icin daha belirgin hale gelir.

PLAK:Plak, dermatologlar icin acik bir anlami olan ancak baskalari tarafindan genellikle anlasilmayan bir terimdir. Yuksekligine oranla kapladigi alan genistir ve keskin bir kenari vardir. Plaklar en sik sedef hastaliginda (psoriasis) gorulur.

PLEVRA:Akcigerleri ve gogus kafesinin ic yuzunu orten zar.

PLEVRAL:Plevraya ait.

PLOREZI:Plevra iltihabi. Akcigerin uzerini orten plevra ile gogus duvarini orten iki plevra yapragi arasinda sivi birikmesi.

PLORIT:Plevranin, sivi birikmeksizin kuru iltihabi.

POLIKISTIK:Bazi organlarda cok sayida ici sivi ile dolu olusumlara verilen addir. Polikistik bobrek, polikistik meme gibi.

POLIP:Organlarin ve vucut bosluklarinin ic yuzunu kapsayan mukoza adi verilen tabakadan menseini almis, sapli iyi huylu kucuk ur.

PROSTAT:Erkeklerde mesanenin altinda ve idar yolunun baslangicinda bulunan genital sisteme ait bir bez.

PROSTATIT:Prostat iltihabi.

PSORIASIS:Halk arasinda sedef hastaligi olarak bilinir. Sik rastlanan, ozellikle diz ve dirseklerde ve vucudun diger bolgelerinde rastlanan simetrik, kirmizi, kabuklanma ve pullanma gosteren bir cilt hastaligidir. Sebebi bilinmemektedir.

PULMONER:Akciger veya akcigerlerle ilgili.

PULMONER ARTER:Akcigerin buyuk besleyici arteri.

PUSTUL:Ciltte, icerisinde cerahat bulunan kabarik lezyonlardir.

RABIES:Kuduz.

RADIUS:On kolun dis tarafinda (bas parmak tarafinda) bulunan kemiktir.

RADIKAL:Sebebe yonelik, koklu.

RADIKUL:Ince dal, kucuk kok.

RADIKULIT:Omurilikten cikan sinirlerin (spinal sinir) kok iltihabidir.

RADIKULOPATI:Spinal sinir koklerini tutan herhangi bir hastalik.

RADYOAKTIF:Radyasyon yayan ozellige sahip.

RADYODERMATIT:Isina maruz kalmis ciltte meydana gelen dermatit.

RADYOLOJI:Genel anlamda X isinlari,ses dalgalari veya diger yontemleri kullanarak teshis hizmetleri veren tip dalidir.

RADYOTERAPI:Isinlama kullanilarak yapilan tedavi yontemi.

RAHIM:Uterus, dol yatagi.

RASITIZM:D vitamini eksikliginin neden oldugu, cocuklarda gorulen bir hastaliktir.Kemik tesekkulunun tam olmamasi nedeniyle tedavisi geciktirilmis, ihmal edilmis vakalarda uzun kemiklerde deformiteler tesekkul eder.

RAYNAUD:Sebebi bilinmeyen, daha cok orta yasli kadinlarda rastlanan bir rahatsizlik olup, ozellikle soguga maruz kalinca parmaklarda morarma ve hissizlesme ile karakterize bir damar rahatsizligidir.

REFRAKSIYON:Kirilma.

REFRAKTOMETRE:Gorme bozuklukluklarini olcen cihaz.

REJENERASYON:Harap olmus bir dokunun kendini yenilemesi, tamiri.

REJIONAL:Bir bolgeye ait.

REGRESYON:Bir hastalik belirtisinin gerilemesi, siddetinin azalmasi.

REGURJITASYON:Yenilen yiyecek ve iceceklerin, kusma olmaksizin agiza geri gelmesi.

REHABILITASYON:Fiziki hareket kusurlarini duzeltme, yeniden kazandirma.

RELAKSIN:Gebelik esnasinda meydana gelen ve dogum islevinde gevsetici rol oynayan hormon.

REMISYON:Hastalik belirtilerinin sonmesi.

RENAL:Bobrekle ilgili.

RENAL ARTER:Bobrek arteri.

REPRODUKTIF :Cogalabilen.

RESPIRASYON:Solunum, nefes almak.

RESPIRATUVAR SISTEM:Solunum sistemi.

RETANSIYON:Birikme, toplanip kalma. ( Orn. Idrar retansiyonu;idrar tutulmasi, idrar yapamama.)

RETIKULER:Ag gibi, ag biciminde.

RETINA:Gozun en ic tabakasi, ag tabaka.

RETINIT:Retina iltihabi.

RETROBULBER:Goz kuresinin arka kismi.

RETROBULBER NORIT:Gorme sinirinin, gozun arka kismindaki bolumunun ani gorme kaybi ile karekterize iltihabi durumu.

RETROGRESSIV:Gerileyen.

RETROPERITONEAL:Periton zarinin arkasinda.

RETROVERSI:Bir organin normal konumda degil arkaya dogru egik durumda olmasi.

REVASKULARIZASYON:Yeniden damarlanma.

REZEKSIYON:Bir organ veya vucut kisminin bir bolumunun veya tamaminin cikartilmasi.

REZIDU:Artik, bakiye.

REZIDUEL:Kalan, artan. ( Orn. Reziduel Idrar; Idrar yapildiktan sonra cikartilamiyarak geride kalan idrar.)

REZISTAN:Mukavim, direncli.

REZISTANS:Direnc, mukavemet.

REZORBSIYON:Emilme.

SAFRA:Karaciger tarafindan salgilanan, yesilimsi kahverengi bir sividir.Safra, kismen yag sindirimine yarayan bir salgi, kismende eskimis alyuvarlarin tahrip olmalari sonucu olusmus bir atilma urunudur.

SAFRA KESESI:Karacigerden salgilanan safranin toplandigi, karacigerin alt kisminda bulunan torba seklinde bir organ-dir.Kesenin gorevi, safrayi depolayip, yogunlastirmak, ve gerekli araliklarla oniki parmak barsagina safra salgilamaktir.

SAK:Kese, torba.

SAKKULER:Keseye benzer, torba gibi.

SAKRUM:Kuyruk sokumu.

SAKRALIZASYON:Besinci bel omuru ile kuyruk sokumu kemiginin birlesik olmasina verilen isim.Yapisal bir farkliliktir.

SAKROILIAK EKLEM:Sakrumla kalca kemiginin, sagda ve solda yapmis oldugu eklem.

SADIZM:Baskalarina aci vermekten cinsel haz duyma.

SADIST:Baskasina iskence etmekten zevk alan kisi.

SAGITTAL:Vucudu sol, sag seklinde ortadan ayiran duzlem.

SALISILIK ASIT:Ates dusurucu etkisi olan ve aspirin yapiminda kullanilan bir madde.

SALMONELLA:Bir bakteri turu.

SALPINKS:Tuba uterina, rahimle yumurtaliklar arasindaki gecisi saglayan, sagli sollu iki tarafta bulunan tupler.Tuplerin tikali olmasi kisirliga neden olur.

SALPENJIT:Tuba uterinalarin iltihabi.

SEDASYON:Hastanin sakinlestirilmesi.

SIMPLEKS:Tek maddeden olusmus, basit, sade.

SINUZIT:Sinus adi verilen yuzdeki kemik bosluklarin ic yuzunu kaplayan mukoza iltihabina ve boslukta cerahat toplanmasina sinuzit adi verilir.

SIROZ:Bir organda sertlesme ve nedbelesme ile karakterize fibroz doku olusumuna verilen isimdir. Ancak bu terim hemen her zaman karacigerin gorevini yapamamasiyla ilgili, kronik karaciger iltihabi icin kullanilir.

SITOLOJI:Hucre bilimi.

SKOLYOZ (SKOLIOSIS):Omurganin sag veya sola dogru egrilikleri ile karakterize sekil bozuklugu.

STERNUM:Iman kemigi.

SUBKARINAL:Karinanin altinda. (Karina: Trakea'nin ikiye ayrildigi yere verilen isim)

SUBPLEVRAL:Akciger zarinin altinda.

SUT BEZESI:Meme dokusu icerisindeki sut ureten bezler.

TABES DORSALIS:Sfilizin ilerlemis doneminde sinir sistemi tutulumuna bagli olarak dengesizlik, yurume guclugu gorme bozukluklari ile seyreden tabloya verilen isimdir.

TALAMUS:Orta beyindeki bir cekirdek grubuna verilen addir.

TALASEMI:Kalitsal bir kan hastaligidir.akdeniz kiyilarinda yasayanlarda daha sik gorulur.

TAKIPNE:Cok hizli solunum.

TARTAR:Dis tasi.

TELENJIEKTAZI:Deride veya mukozalarda kirmizi lekeler seklinde gorulen kilcal, arteriol ve venullerin genislemesinden olusan lezyonlar.

TELEKARDIOFON:Kalp seslerini hastadan uzakta dinleten alet.

TELEPATI:Bes duyu ise karismaksizin dusuncelerin, bu duyularin ustunde bir yolla aktarilmasi.

TEMPORAL BOLGE:Sakak bolgesi.

TENDINIT:Tendon iltihabi.

TENDON:Kaslarin kemiklere yapismasini saglayan yapilar.

TENESMUS:Rektum veya mesanenin iltihapli durumlarinda gorulen, agrili iseme veya defekasyon duygusu.

TENYA:Barsak paraziti, serit, yassi solucan.

TESTOSTERON:Erkek seks hormonuna verilen addir.

TREMOR:Irade disi titremelere verilen addir. Ornegin, Hipertiroidi (Tiroid bezinin fazla calismasi) adi verilen rahatsizlikta ellerde gorulen ince amplitudlu titremelere tremor adi verildigi gibi, Parkinson da gorulen kaba ve buyuk amplitudlu titremelere de tremor denir.

TROMBOZ:Kan damarlarinin pihti veya ateron (kolesterol) plaklari olusarak tikanmasidir.

ULNA:Onkolun iki kemiginden icte (serce parmagi tarafinda)bulunanidir.

ULTRASOUND:Insan kulaginin duyamiyacagi kadar yuksek frekansli ses dalgalari.Ultra-ses.

ULTRASONOGRAFI:Ultra-ses kullanilarak elde edilen goruntuler.Bir cok hastaligin on teshisinde kullanilan, ancak daha cok karin organlari gibi ses dalgalarinin kolayca gecebilecegi konumdaki organlarin tetkikinde etkili bir inceleme yontemidir.Sua soz konusu degildir.

ULTRAVIOLE:Dalga boyu 2000-4000 arasi olan mor otesi isinlar.

UTERUS:Rahim, dol yatagi.

UTERUS BICORNIS:Uterusun iki boynuzlu olmasi anlaminda bir terimdir.Uterusun ust kisminin cokuk olmasi nedeniyle her iki uc kisimlarinin beligin hal almasi sonucu ortaya cikan gorunumdur.

UVULA:Kucuk dil.

ULSER:Genis anlamiyla deri ya da mukoza alti dokulari meydanda birakan kronik yaralardir.

ULSERATIF KOLIT:Kalin barsakla rektumun, kronik iltihabi ve ulserasyonudur.

UREMI:Kandaki ure oraninin normalin uzerinde olmasi halidir.

URETER:Bobreklerle idrar torbasini birlestiren, idrarin torbaya ulasimini saglayan tuptur.Her iki tarafta birbirinden baglantisiz olarak bulunur.

URETRA:Idrarin disariya atilmasini saglayan ve idrar torbasindan sonraki idrar yoluna verilen isim.

URETRIT:Uretranin iltihabidir.

UROLOJI:Kadin ve erkeklerdeki idrar yollari ve ureme sistemleri ile ilgili hastaliklari inceleyen bilim dalidir.Bevliye.

URTIKER:Hassasiyet sonucu ortaya cikan deri dokuntuleri ve kasinti ile belirgin bir durumdur.

URIN:Idrar.

UROGENITAL:Genital ve idrar yollari sistemi ile ilgili.

UROGRAFI:Damardan kontrast madde verilerek bobrekler,idrar torbasi ve idrar yollarinin belirli zaman araliklari ile filmlerinin cekilmesidir.Uriner sistem hakkinda teshis amacli yapilan islemdir.

VAGOTOMI:Vagus sinirinin etkisini ortadan kaldirmak amaciyla dallarindan birisinin kesilmesidir.

VAGUS:Nervus Vagus onuncu kafa siniridir, kafatasindan ciktiktan sonra mide , barsak sisteminin bir kismina, kalp ve akcigerlere dallar verir.Bu sistemlerin fonksiyonlarinda onemli rol oynayan bir sinirdir.

VAJEN:Kadin cinsel organi.

VAJINIT:Vajina iltihabi.

VAKSIN:Asi

VARIS:Kirli kan tasiyan damarlarin, fonksiyonel bozukluklari sonucu ya da kan akiminin onundeki bir engel nedeniyle genisliyerek kivrimli bir hal almasidir.Yuzeyel oldugu gibi derin venlerde de varis gelisebilir.

VARIKOSEL:Erkeklerde spermatik kordon venlerinin genislemesi sonucu torbalar icersinde varis olusumu.

VASKULIT:Damar iltihabi.

VAZODILATASYON:Damar genislemesi.

VAZODILATATOR:Damar genisletici etkiye sahip ilac, madde.

VAZOKONSTRUKSIYON:Damarlari buzulmesi, kasilmasi.

VAZOKONSTRUKTOR:Damarlari buzen etkiye sahip ilac, madde.

VAZOSPAZM:Damar kasilmasi, buzulmesi.

VEJETERYAN:Bitkisel gidalarla beslenen, etyemez.

VEN:Kirli kani kalbe tasiyan damarlar.

VERTIGO:Genel anlamda bas donmesi, hareket duygusu demektir. Ancak tansiyon dusmesi ile ilgili bas donmeleri bu kapsamda degildir. Vertigodan kastedilen labirentit, ic kulak iltihabi, Meniere hastaligi gibi durumlarda olan bas donmesi hissi Vertigo diye adlandirilir.

VITILIGO:Bir cilt hastaligi olup, vucudun cesitli bolgelerinde, yer yer renk (pigment) kaybi ile karakterize, normal bolgelerden keskin sinirlarla ayrilan beyaz lekeler.

YABANCI CISIMLER:Vucudun belirli bir yerinde, normalde bulunmayan her hangi bir madde yabanci cisimdir. Bunlara ozellikle cocuklarda, barsaklar, kulak ve burunda rastlanir. Yutulan yabanci cisimler, yemek borusunda takilabilir, ya da tehlikeli olabilir.Bu nedenle bazen ameliyatla cikartilmalari gerekebilir.

YAG EMBOLISI:Buyuk kemik kiriklarinda gorulebilen bir komplikasyondur. Kemik iligindeki yagin bir kismi aciga cikar ve yag damlalari kan dolasimina karisip damar tikanmasina neden olur.

YAGLI DEJENERASYON:En cok kalp, karaciger ve bobreklerde gorulur. Bu organlarda, hucreler normal calisma yeteneklerini kaybederler ve iclerinde yag tanecikleri birikir.

YALANCI GEBELIK:Tum gebelik belirtilerinin olmasina ragmen, uterus bostur. Bu duruma yalanci gebelik denir. Daha cok psikolojik menselidir.

ZAR: Anatomide makroskopik ya da mikroskopik boyutlu, az ya da cok farklilasmis ya da karmasik yapida, genis ve yassi katman bicimli olusumlarin genel adidir.

ZATURREE (PNOMONI): Akciger dokusunun iltihabi. Cesitli etkenlere bagli olarak gelismekle birlikte, genellikle birincil ya da ikincil mikrobik etkenlerin yol actigi akut ya da subakut hastalik tablolarini belirten bir terimdir.

ZAYIFLIK: Kisinin vucut agirliginin yasina, cinsiyetine ve boyuna gore hesaplanmis normal degerlerden daha dusuk olmasi.

ZEHIR: Hucrelere ve yasayan dokulara kimyasal ya da biyokimyasal nitelikte zararlar veren her turlu madde. Zehrin en tipik ozelligi bu zararli etkisini en kucukdozlarda bile gostermesidir.

ZEHIRLENME: Bir zehrin vucutta emilmesiyle ortaya cikan belirtileri anlatan genel terim. Gorece kucuk miktarlarda kimyasal ya da biyokimyasal etki gosteren zehir, suresi ve agirligi degisebilen bir hastalikhaline ya da olume yol acar.

ZEKA: Yeni sorunlari karsilayarak uygun cozumler bulmak amaciyla, zihnin tum ogelerini amaca uygun kullanabilme yetenegi ya da gucu.

ZEKA GERILIGI: Zihinsel gelismenin yavasligi. Dogustan gelen ya da bebeklik caginda ortaya cikan zihinsel yetersizlige bagli olarak ruhsal gelisimi duraklayan kisilerde gorulur.

ZEKA YASI: Psikolojide, zeka testleriyle saptanan ve takvim yasindan farkli olarak belirli bir yas grubuna ozgu becerilerle zihinsel yetkinligi ifade eden olcu.

ZIGOMA: Gozlerin alt ve yan kisimlarinda, elmacik kemiklerine karsilik dusen yuz bolgesi.

ZIGOT: Dollenme sirasinda spermatozoitin yumurtayla birlesmesi sonucu olusan hucre.

ZONA: Etkeni su cicegine de yol acan virus hastaligi. Herpesvirus.

ZOOFILI: Hayvanlara karsi asiri duskunlukle belirlenen hafif bir duygulanim bozuklugu. Genellikle asiri duygusal, destek konusunda saplantili ve normal yoldan bu destegi saglayamamis kisilerde (bekarlar, cocuksuz ciftler vb.) gorulur.

Soguk alginligini engelleyen ilac

Eczacibasi Ilac Pazarlama, soguk alginligina yol acan virusleri hastalik baslamadan engelleyen "Vicks First Defence" adli urunu Turkiye piyasasina sundu.


aLkoLun zaRaRLaRi



Asiri alkol kullanimi onemli bir sosyal ve tibbi sorundur. Bir cok toplumda orta duzeyde alkol kullanimi kabul edilebilir. Ancak asiri alkol kullanimi karaciger,pankreas,beyin ve dolasim sistemine buyuk hasarlar verir.
Beyin ve Sinir Sistemi

Asiri alkol kullaniminin beyin ve sinir sistemi uzerine onemli etkileri vardir. Alkol gecici bir bellek kaybina da neden olabilir. Gerek yeni icmeye baslayanlarda gerekse asiri kullananlarda ictikleri donemin tumunu ya da bir bolumunu unutmak sik gorulen bir durumdur. Asiri alkol kullananlarda,icki birakildiktan sonra birkac hafta suren gecici bellek kayiplari da gorulebilir. Ancak alkolden uzak duruldugunda bellek sorunlari ortadan kalkabilir.

Asiri alkol kullanimi uyku bozukluklarina ve butun gece uyuduktan sonra bile sabah bit-km kalkmaya neden olabilir. Beynimizin etkinligiyle hafif veya orta uyku derinligi donemlerinden,ruya gordugumuz uyku donemine geceriz. Bu doneme hizli goz hareketleri (REM) donemi denir ki fiziksel ve ruhsal sagligimiz bu doneme baglidir. Ne yazik ki alkolun anestezik (narkoz benzeri) etkisi beynin yeterince REM uyku donemi olusturma yetenegini etkiler ve bu durum asiri alkol kullananlarda gorulen sabah yorgunlugunun sebebidir.

Bazi kronik alkoliklerde Wernicke-Korsakoff Sendromu denen bir norolojik bozukluk bulunabilir. Bu bozukluk ozellikle kotu beslenen (ozellikle yetersiz tiamin[B1 vitamini] )alkoliklerde gorulur.

Hastaligin ilk belirtisi goz kaslarinda ani gucsuzluk ve felce bagli cift gormedir. Zamanla hasta yardimsiz ayakta duramaz veya yuruyemez. Wernicke-Korsakoff Sendromu nda hasta ozellikle yakin gecmise ait olaylari unutur,ayrica cok ileri derecede bellek kayiplari da ortaya cikabilir; donem donem kim oldugunu bile unutur. Ayrica bu kisilerde kendi kendine konusma, bulundugu yerin ve zamanin farkinda olmama ve halusinasyonlar (gercek oldugu dusunulen hayaller) gorulebilir.

Wernicke-Korsakoff Sendromunun tedavisi bellidir:alkolden uzak durmak ve vitamin yetersizligi belirtilerini geriletmek icin tiamin (B1 vitamini) kullanmak. Ancak bu bozuklugun yol actigi sikayetler genellikle tam olarak ortadan kalkmaz.

Sindirim Sistemi

Alkol midenizin ic yuzeyini orten tabakayi tahris ederek gastrite, kusmaya yol acarak midenin ust bolumu ve yemek borusunun alt bolumunde kucuk yirtiklara neden olabilir; Mallory-Weiss Yirtiklari denen bu kucuk yirtiklardan kanama olabilir. Uzun sure alkol kullanimi ozellikle B vitaminlerinin (ozellikle folik asit ve tiamin) ve diger besinlerin emilimini engelleyebilir. Alkol kullanimini kestiginizde bu sorunlarin cogu ortadan kalkacaktir. Bununla birlikte, yaglanmis veya buyumus karaciger, alkol hepatiti veya yemek borusu varisleri gibi sorunlar acil tibbi mudahale gerektirir.

Dolasima katilan alkol karacigere gelir ve orada enzimler tarafindan parcalanir. Saglikli bir karaciger alkolu saatte 50 kalori olusturacak bir hizla parcalar. Bu 30ml. viskiye esittir. Eger karacigere gelen alkol bu miktardan fazla olursa, parcalanana kadar kanda kalacaktir.

Alkol kullanimindan sonraki gun ortaya cikan bas agrisi ve agiz kurulugunun nedeni pek belli degildir. Olasi bir neden, alkolun idrar sokturucu etkisi nedeniyle olusan su kaybidir. Bu, dehidratasyona (vucuttaki sivinin azalmasi) neden olabilir. Bu sikayetlerin ortadan kalkmasi icin dinlenmek, bol miktarda sivi ve bir agri kesici almak gerekir (mide sorunu olanlar agri kesici kullanirken dikkatli olmalidir).

Alkoliklerde akut veya kronik pankreas iltihabi da gorulebilir.

Dolasim Sistemi

Alkol gecici olarak kan basincini dusurebilir. Ancak surekli kullanildiginda kan basincini yukseltebilir.

Surekli ve asiri alkol kullananlarda kardiyomiyopati denilen, kalp kasini harabeden ve aritmiden (kalp atislari ritminde duzensizlik) kalp yetmezligine kadar cesitli onemli sorunlara yol acan bir hastalik da sik olarak gorulur. Az miktarda alkol kullanimi da kalp hastaligi olasiligini artirir.

Cinsel Islevler

Alkol aliskanligi erkeklerde empotansa (sertlesme kaybi) neden olabilir. Kadinlarda ise adet duzeni bozulabilir. Ayrica anne karnindaki bebegin sagligini ve gelisimini bozacagi icin, hamile kadinlarin kesinlikle alkol almamalari gerekir.

Kanser

Alkoliklerde kalp-damar hastaliklarindan sonra en sik olum nedeni kanserdir. Alkol kullanmayanlara gore kansere yakalanma olasiliklari oldukca yuksektir (ozellikle girtlak, yemek borusu, mide ve pankreas kanserleri).

MR ile sizofreni riski belirleniyor

Uzmanlar, manyetik rezonans (MR) goruntuleme tekniginin, beyinde sizofreni emaresi sayilabilecek degisiklikleri gosterdigini tespit etti.

AA- Iskocya’daki Edinburg universitesi uzmanlarinin BBC’nin internet sitesinde yayimlanan calismasina gore, beyindeki gri maddede meydana gelen degisiklikler, ailesinde sizofreni bulunan kimselerin sizofreni gelistirip gelistirmeyeceklerini belirlemekte kullanilabiliyor. Doktorlar, MR yonteminin baska “klinik ve bilissel testlerle” birlikte kullanilmasi gerektigini belirtti.

Internet sitesindeki ozete gore, arastirma ekibi ailelerinde sizofreni hastalari oldugu icin yuksek risk altinda bulunan 200 genci 10 yil sureyle inceledi. Ekip, deneklerden 65’inin 18 ayda bir MR’larini cekti ve beyinlerindeki gri maddedeki degisiklikleri taradi. 65 hastanin 8’inde sizofreni gelisti. Isin ilginc tarafi, 8 hastanin hepsinin beynindeki gri maddede, daha sizofreni semptomlari ortaya cikmadan degisiklikler husule geldi.

Gri maddenin (sinir hucrelerinin bulundugu beyin dokusu) azalmasiyla kendini gosteren bu degisiklikler, beynin endise merkezine bagli sakak lobunda meydana geldi.

Doktor Dominic Job, su asamada hastaligi onleyici tedavi bulunmadigini, ama bu tur calismalarin, ilerde onleyici tedavi gelistirilmesini saglayabilecegini belirtti.

Daha iyi nefes icin ne yapilmali?

Tum canlilarin uc temel hayati ihtiyaci vardir.
1)yemek yemek
2)su icmek
3)Nefes almak

Nasil ki kotu beslenme ,sagliksiz icecekler kullanmak sagligimizi tehdit ediyorsa kalitesiz nefes alip vermede sagligimizi olumsuz yonde etkiler. Kaliteli nefes alip vermenin yolu da BURUN dan baslar.Cunku Burun soludugumuz havanin Akcigerlere giris kapisidir. Normal saglikli bir eriskinde gunluk 18000 ile 200000 litre hava burundan gecer. Kulak Burun Bogaz Doktoru Sureyya Seneldir yazdi.

Burnunuz akcigerinizi korur ;
-soludugunuz havadaki tozlari, parcaciklari,%100 etkinlikle temizler.
-soludugunuz havayi nemlendirir.Boylelikle akcigerin kurumasini engeller.
-Havayi akcigere gelmeden isitir.Akcigerin soguk hava ile temasini engeller.

Bu ve bunun gibi bir cok sebepten oturu normal burun solunumu hayatin vazgecilmezidir.Burnunuzdan rahat nefes alip veremiyorsaniz sebebi bulup bir an once cozume kavusturmalisiniz.

Burun ici kikirdak ve kemik egiklikleri(deviasyon) burun tikanikliginin en onemli sebeplerindendir. Buna dayanarak burun tikanikligi sikayeti ile doktora basvuran hastalar bu acidan degerlendirilir. Burun ici muayenesi yapilir,egiklik gorulmez ise sizde bir sorun yok daha iyi nefes olmaz bununla yetinmelisiniz denir,burnun estetik goruntusu ihmal edilirdi.Estetik goruntu ile nefes alip vermenin ilgisi olmadigi sanilirdi.Ancak son zamanlarda yapilan calismalar kesin olarak gostermistirki Burnu ici ,disi diye ayirmak yanlis.Artik biliyoruz ki burun sekli, burun fonksiyonlari ile birebir iliskilidir.Cirkin ve sevimsiz bir burun goruntuyu bozmakla kalmayip nefes alip vermeyide bozabilir.Ayni mantikla kotu yapilmis bir burun estetiginde goruntu ve nefes ayrilmaz bir bicimde kotu olur.

Burun estetik sorunlari nefes alip vermemizi olumsuz etkiletebilir. Hemde burun icinde hicbir sorun olmamasina ragmen Nasil mi?

Birkac ornekle izah etmeye calisalim.
-Burun ucunun dudakla yaptigi aci yetersiz ise yani burun ucu dusukse hava burna girmekte zorlanir. Sizdede bu sorun varsa elinizle burnunuzu hafifce kaldirin .daha iyi nefes aldiginizi hissedeceksiniz.Burun ucunuzu estetik ameliyatla kaldirmak hem goruntunuzu degistirecek hem de daha iyi nefes almanizi saglayacaktir.

-Burun ucunda cukurluklar varsa yani burun ucu mandalla sikilmis gibi ise ,hava burna girer girmez daha ileri gitmesini engelleyecektir.(Burun dis valv yetmezligi diyoruz)goruntu olarak size sinirli bir ifade veren bu cukurluklar nefes almanizi da olumsuz etkileyecektir.Sorun ancak estetik cerrahi ile duzeltilebilecektir.Zayif ve cukur olan kikirdaklari burun icinden aldigimiz kikirdaklar ile guclendirdigimiz zaman hem nefes yolunuz acilacak hemde guzel bir burna sahip olacaksiniz.

-Sekil olarak Burnunuz dar ise bu darlik burun icine de yansimasi kacinilmazdir.Hava burun icinde dar bir gecitden gecmekte zorlanacaktir.Size yapilacak bir estetik ameliyat sonrasi dar kisimlara yerlestirdigimiz acici greftler sayesinde.Hem dogal bir burnunuz olacak hemde daha iyi nefes alabileceksiniz.

-Burnun icindeki orta bolmesi duz olmasina ragmen sekil olarak egik ise bu egiklik nefes alip vemenizi etkileyebilir.Distaki egiklik duzeltilirse simetrik gorunumde bir burna sahip olmakla kalmayip daha iyi nefes alip verebileceksiniz.

Yapilan tum muayenelerde burun icinin normal olmasina ragmen iyi nefes alamiyorsaniz sorun burnunuzun dis seklinden kaynaklaniyor olabilir.yapilacak estetik ameliyatla hem goruntunuz duzelir hemde daha iyi nefes alabilirsiniz.

Goz alti torbalari

Goz alti torbalari ozellikle belli bir yastan sonra ortaya cikiyor ve sizi yorgun yasli gosteriyor. Bu konuda sizi rahatlatacak bir oneri; kusburnu...

Bir miktar kusburnunu kaynatin ve suzun. Sogumasini bekledikten sonra bir bez veya pamuk batirin. Goz torbalarinizin uzerine koyun.

Yaklasik 10 dakika bekletin. Goz alti sislikleri icin de patates kullanabilirsiniz.

Ince dilimlediginiz cig patatesi sis bolgeye yerlestirin ve bir sure bekleyin.

Duzenli bir uygulamada rahatladiginizi ve sorunun azaldigini goreceksiniz.

kandaki pihtilasma

John Hopkins Universitesi ve Bloomberg Halk Sagligi Okulu arastirmacilari, gunde iki corba kasigi siyah cikolata tuketmenin kandaki pihtilasmayi onleyecegini dusunuyor.

Bilim adamlarinin, aspirinin kandaki pihtilasmaya etkisi uzerine yapilan
daha buyuk bir arastirma sirasinda cikarttiklari sonuca gore, cikolata, aspirinle benzeri bir biyokimyasal etki yaratiyor ve kandaki pihtilasmayi azaltiyor.

Profesor Diane Becker, arastirma sonucunda, kakao cekirdegindeki kimyasalin, kandaki pihti hucrelerinin azaltilmasinda, aspirinle ayni biyokimyasal etkiyi yarattigini ogrendiklerini soyledi.

Siyah cikolatanin, tansiyonu dusurebildigi ve kan dolasimina farkli faydalari oldugu bilim adamlarinca yaklasik 20 yildir biliniyor.

American Heart Association'in yillik bilim toplantisinda duyurulmasi planlanan son arastirma, gida tuketiminde normalin disina cikilmamasini ogutluyor.

Duzenli diyetin bir parcasi olarak yenecek bir parca cikolatanin veya icilecek sicak cikolatanin insan sagligi icin iyi oldugu sonucuna da ulasiyor.

Saglikli gozler icin

Genclerin, ileri yaslarda da dunyayi net gorebilmeleri icin bol bol meyve yemeleri gerek. Boylece gorme kayiplari yuzde 36 azaliyor.


Gozlerimiz, sagligimiz konusunda bize cok onemli ipuclari verir. Gozlerimizde olusan bazi sorunlar kimi zaman vucudumuzdaki cok onemli hastaliklarin habercisi olabilirler.

Ornegin kataraktta, goz mercegi saydamligini kaybeder ve gorme azalir. Glokom, goz ici basincinin yukselmesi nedeniyle gorme sinirinin giderek zayiflamasina ve gorme kaybina yol acar.
Eriskinlerde gorulen goz hastaliklarinin bircogu daha az siklikla olmak uzere bebeklerde ve cocuklarda da gorulebilir.

A vitamini almak onemli

Goz sagligimizi olumsuz etkileyen hastaliklar arasinda ise kronik diyabet ve tansiyon yer alir. Ozellikle diyabet, gozde katarakt, glokom ve en onemlisi diyabetik retina hastaligina sebep olabilir. Diyabetlerde gorme kaybi gelisme ihtimali normalden 25 kez daha fazladir. Diyabette beslenme aliskanliklarinin duzenlenmesi gerekir. Bu da glisemik indeksi dusuk besinleri ve posali yiyecekleri tercih etmekle, ogun atlamamakla, asiri yagli yiyeceklerden sakinmakla, seker ve sekerli yiyeceklerden uzak durmakla olur.

Gece iyi gorememe olgusu ise genellikle A vitamini ve cinko eksikliginden ileri gelir. En iyi A vitamini kaynaklari havuc, ispanak, lahana, portakal ve sari renkli meyvelerdir.

Sigara tiryakilerinde B12 eksikligiyle birlikte gorulen ender bir goz hastaligi ise tutun korlugu olarak bilinir.

Erken yaslarda duzenli olarak ve bol bol meyve yemek, ilerleyen yaslarda gorme kayiplarini onemli oranda onler. Arastirmalar duzenli olarak gunde uc ogun meyve yiyenlerde, yaslilikta gorme kayiplarinin yuzde 36 azaldigini ortaya koyuyor.

Coklu vitamin almak, katarakt riskini yuzde 60 azaltiyor. Ozellikle coklu vitamin hapinda bulunan E ve C vitaminlerinin, katarakt riskini indirmede onemli rolu oldugu belirtiliyor.

Goz icin dogal receteler

• Ceviz yapraklarinin kaynatilmasi ile elde edilen siviya batirilan temiz bir bez parcasi goz uzerine konursa goz iltihaplanmalarini onler.

• Goz nezlesi ve kanlanmasinda gul yapraklarindan yapilan cayla goz banyosu yapmak cok etkili olur.

• Havuc gozleri kuvvetlendirir.

• Kavun goz nezlesine iyi gelir.

• Maydanoz suyu ile yapilan goz banyosu gozkapagi iltihaplarini iyilestirir.

• Rezene tozu karistirilan suyla yikandiginda gozler kuvvetlenir.

Kulak Agrisina Karsi Bu Onerilere Dikkat

Kulak agrisi, cocuklarda genelde enfeksiyona bagli nedenlerle, yetiskinlerde ise yuzme veya banyo sonrasinda goruluyor.

Kulak Burun Bogaz Hastaliklari Uzmani Op. Dr. Tamer Haliloglu, kulak agrisini cozebilecek onerilerde bulundu:

"Kulak agrisi, bir ya da iki kulakta belli belirsiz ve zonklama seklinde veya bicak saplanir gibi derecesi hafiften siddetliye kadar degisen bir agri seklinde gorulebilir. Bu agrinin nedeni bir enfeksiyon olabilir.

Boyle bir durumda kulak memesinin cekilmesi durumunda agri siddetlenir, ayni zamanda agriya ates eslik eder, yesilimsi veya kanli bir akinti soz konusu olur. Bu tur bir agrinin cozumu ise antibiyotik kullanmak.

Eger agrinin nedeni kulak kiri ise, asiri kir olusmasindan dolayi kulak tikanir ve cok hassas olan ic dokularda agrili basinca yol acabilir. Bu kirin doktor tarafindan alinmasi gerekir.

Kulak agrisi yuzdukten sonra baslamissa, 'yuzucu kulagi' adi verilen bu durum, ancak kulaga kacan su kuruduktan sonra iyilesir.

Kulak agrisina sinuzit, travma, sakak-altcene eklemi sendromu, yabanci cisim kacmasi, bademcik iltihabi, farenjit, ostaki borusu bozuklugu, kabarcikli mirenjit, nevralji, dis curumesi, tiroidit, mastoidit, kist gibi durumlar da yol acabilir.''

Kulak agrisini gidermek icin bazi onlemler:

Agriyi gidermek icin kulaga ilik bir el bezi koyun. Uyurken basinizi dik tutun.
Kulaktaki siviyi kurutmak icin recetesiz satilan bir dekonjestan kullanin.
Dusuk hiza ayarlanmis sac kurutma makinesini 20-30 cm. uzaktan kulaga tutun ve ilik havanin kulak kanalina ulasmasini saglayarak suyu kurutun.
Kulaga 1-2 damla alkol de damlatilabilir. Bu, suyun buharlasmasina yardim eder.

Alinabilecek kolay onlemler:

Yuzdukten veya dus yaptiktan sonra kulaga kacan suyu cikarmak icin basinizi sallayin ve kulak kanalini kurutmak icin sac kurutma makinesini kullanin.
Kulaga surekli su kaciyorsa, kulak kanalinin her islanmasindan sonra alkol ve sirke karisimi veya recetesiz satilan bir kulak damlasi kullanin.
Yuzmeden once kulagi temizlemeyin. Kir kulak kanalini kaplar ve islakliktan korur.
Soguk aldiginizda ucak yolculugundan kacinin, kalkis ve inislerde esneyin, ciklet cigneyin veya sert bir seker emin.
Kulak asiri kirleniyorsa ayda bir kere kulak damlasi ya da kulak banyosu kullanin.
Hicbir zaman kulaga kucuk cisimler sokmayin.

Cocuklarin tedavisi:

Rahatsizligini sozle ifade edemeyen ve surekli bir ya da her iki kulagina dokunan veya asilan, atesi olan, alti temiz oldugu halde surekli aglayan, yattiginda huysuzluk eden, normal yemeyen, yuksek seslere tepki gostermeyen cocukta kulak enfeksiyonundan suphelenin.
Soguk alginligi geciren ve rahatsizligi aciklanamayan cocukta kulak enfeksiyonu olabilir.
Emzirirken veya biberon verirken, bebegin basini dik tutun.