21 Kasım 2007 Çarşamba

Erkek çocuklar riskte...

Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde görev yapan Prof. Dr. Osman Demirhan, alkol bağımlısı yetişkinlerin erkek çocuklarının, sadece babadan oğula geçen Y kromozomu nedeniyle hafıza ve dil özelliklerinde eksiklikler, okuma kavrayışı ile ilişkili işitme ve görsel dikkat sorunu yaşadığını açıkladı.

Prof. Dr. Demirhan, uyuşturucu madde kullanımının, sağlam bir toplumsal yapının oluşmasının önündeki en önemli sorunlardan biri olduğunu söyledi.
 
Alkol tüketimi ve bağımlılığının, uyuşturucu madde kullanımının temel nedeni olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Demirhan, Dünya Sağlık Örgütü'nün verilerine göre, tüketimin Avrupa toplumlarını tehdit eder boyutlara ulaştığını, her yıl Avrupa kıtasında yaklaşık 600 bin kişinin alkol tüketiminin neden olduğu hastalıklar ve yaralanmalar sonucu hayatını kaybettiğini belirtti.
 
Prof. Dr. Demirhan, alkolün yarattığı tahribatı önlemek amacıyla yılda 200-500 milyar euro arasında harcama yapıldığını, İngiltere'de yapılan araştırmada, 14 yaşındaki gençlerin yüzde 72'sinin alkol kullandığının belirlendiğini söyledi.
 
Prof. Dr. Demirhan, Türkiye'de alkol tüketiminin, diğer bazı ülkelerle kıyaslandığında, daha düşük olmakla birlikte önemli boyutlara ulaştığını anlattı:
 
"WHO'nun araştırmalarına göre, Türkiye'de 4 milyon alkolik ve 13 milyonda alkole meyilli kişi bulunmakta. Türkiye'de 1970 yılında kişi başınadüşen alkol tüketimi 1.5 litre iken, 1980 yılında 6, 1995 yılında ise 15 litreye ulaşmıştır."
 
Prof. Dr. Demirhan, alkolün kromozomlara olumsuz yönde etki yapıp çeşitli düzensizliklere yol açtığını belirterek, erkekler üzerinde yapılan çalışmalarda, kronik bağımlılarda kromozom bozukluk riskinin, normal popülasyona oranla daha yüksek görüldüğünü kaydetti.
 
Prof. Dr. Demirhan, antisosyal kişilik bozuklukluğu ile seyreden hastalığın toplumda görülme sıklığını gösteren "alkolizm prevalansı"nın erkeklerde kadınlara oranla daha yüksek olmasının temelinde, sadece babadan oğula geçen "Y kromozomu"nun yattığının düşünüldüğünü belirtti.
 
Prof. Dr. Demirhan, alkolik kişilerin çocuklarında alkol bağımlılığı gelişme riskinin yüksek olduğunu belirtti:
 
"Aynı zamanda alkoliklerin erkek çocukları, yapılan tıbbi kontrollere göre, daha fazla 'sinir sistemi rahatsızlığı' sorunu bulunan nörotik kişilik profili, gelişme ve ailesel problemler sergiliyor. Sorun bununla da sınırlı kalmayıp, alkolik kişilerin çocuklarında alkol bağımlılığının gelişme riski, 3-8 kat daha fazla oluyor.
Son çalışmalarda ise dikkat eksikliği hastalığı ve bir çeşit 'nöropsikolojik rahatsızlık' olan Tourette sendromlu çocukların, yetişkinlerde olduğu gibi alkol ve ilaç kullanımı veya bağımlılığı riski altında olduklarını gösteriyor."

Prof. Dr. Demirhan, gerçekleştirdikleri "Alkol Bağımlılığının Genetik Yönü" konulu araştırmanın Oxford Üniversitesi'nin Alcohol and Alcoholism dergisinde yayımlanacağını belirtti.

Kalp hastalarýna sýcak hava uyarýsý

Saç dökülmesini ihmal etmeyin!

Ailesinde saç dökülmesi sorunu bulunanların dökülmeyi ilk hissettiklerinde dermatoloğa başvurması öneriliyor.

Çukurova Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hamdi Memişoğlu, "Ailesinde kellik bulunanlar, dökülmeyi ilk hissettiklerinde bir dermatoloğa başvurup, tedavi ürünlerini kullanmaya başlamalı" dedi.
 
Prof. Dr. Memişoğlu, saç dökülmesinin hem erkekler hem de kadınlar için önemli bir sorun olduğunu, ancak gelişen tıp imkanlarının soruna çare bulduğunu belirtti.
 
Saçlar döküldükten sonra uygulanan saç ektirme gibi tedavilerin zahmetli ve pahalı olduğunu vurgulayan Memişoğlu, son yıllarda çıkan kozmetik ürünler ve ilaçlarla saçları korumanın mümkün olduğunu söyledi.
 
Memişoğlu, söz konusu ürünlerin çoğu kişide dökülmeye karşı olumlu sonuçlar verdiğini anlattı.
 
Memişoğlu, "Özellikle ailesinde kellik bulunanlar, dökülmeyi ilk hissettiklerinde tedavi ürünlerini kullanmaya başlamalı. Ancak, bu ürünler bir arkadaş ya da yakının tavsiyesiyle eczaneden alınmak yerine bir dermatolog tavsiyesiyle kullanılmalı" dedi.
 
Üç ayrı grup

Memişoğlu, söz konusu ürünlerin sürülenler, şampuanlar ve ilaçlar olarak üç grupta toplandığını, bunların birlikte kullanıldığında daha etkili olduklarını belirtti.

İlk gruptakilerin saç derisine masajla sürülerek, saç tellerinin ve köklerinin beslenmesini sağlayan ve ampul şeklinde satılan ürünler olduğunu kaydeden Memişoğlu, genellikle yılda iki kez 1 ay süreyle kullanılan bu ürünlerin saçların güçsüzleşerek dökülmesini engellediğini kaydetti. 
 
Memişoğlu, ilaçların ise tablet şeklinde olduğunu ve besleyici özellikli ve hormonal olarak iki türü bulunduğunu anlattı:

"Besleyici özelliktekilerin içeriğinde yeşil çay ekstresi, üzüm çekirdeği, buğday özü gibi bitkisel ürünler bulunuyor. Bunlar, saçların güçlenmesini ve dayanıklı hale gelmesini sağlıyor. Hormonal içerikli olanlar ise dökülmeye neden olan hormonal değişimleri düzenliyor.
 
Hormonal ilaçların tek olumsuz etkisi, kullanan kişilerin yüzde 1-2'sinde cinsel istekte azalma meydana getirmesi."
 
Memişoğlu, saç dökülmesine karşı olan şampuanların da normal şampuanlardan daha hassas formüle sahip olduğunu ve özellikle sık yıkanan yağlı saçların şampuan nedeniyle gördüğü zararı önlediğini, besleyici özellikleri de bulunduğunu sözlerine ekledi.