30 Kasım 2007 Cuma

Türkiye'de 2 bin 711 vaka

Sağlık Bakanlığı, Türkiye'deki AIDS vakası sayısının bu yılın Haziran ayı itibariyle 2 bin 711'e ulaştığını açıkladı.

Sağlık Bakanlığı'ndan Dünya AIDS Günü nedeniyle yapılan yazılı açıklamada, hastalığın HIV nedeniyle oluştuğu, gerekli önlemler alınmadığı takdirde hızla yayıldığı belirtildi.
 
Dünyada her gün 11 bin yeni HIV enfeksiyonu meydana geldiğinin tahmin edildiği kaydedilen açıklamada, etkilenen kişilerin çoğunluğunu en üretici çağlarındaki 25 yaş altındaki gençlerin oluşturduğu belirtildi.
 
Hala dünyada yaklaşık 40 milyon erişkin ve çocuğun HIV ile enfekte olduğu ifade edilen açıklamada, yeni HIV/AIDS'li çocuk sayısının ise 2.3 milyon olduğuna işaret edildi.
 
Türkiye'de 1985'den bu yana AIDS/HIV enfeksiyonu görüldüğü hatırlatılan açıklamada, bu yılın Haziran ayı itibariyle 638'i AIDS, 2 bin 73'ü taşıyıcı olmak üzere vaka sayısının 2 bin 711'e ulaştığı bildirildi.
 
İstatistiklere göre, enfekte olanlardan yüzde 52'sinin hastalığı korunmasız cinsel ilişki yoluyla, bunların başlıcasının da heteroseksüel ilişkiden kaynaklandığı kaydedilen açıklamada, "Bu yolla, eşlerinden HIV enfeksiyonunu kapan kadın sayısı artmaktadır" denildi.
 
Sağlık Bakanlığı, AIDS'in aileleri ve toplumu parçalamasına izinverilmemesi, hasta bir kişinin kan bağışında bulunmaması ve durumuncinsel partnere açıklanması gerektiğini bildirildi.
 
Bakanlık uyarıları:
 
  • Tek eşliliği ve sadakati önemsemeliyiz.
  • Kondom kullanımını teşvik etmeliyiz.
  • AIDS'lilere ve ailelerine yardımcı olmalıyız
  • Çocuklarımızı ve gençleri hayatın bir gerçeği olan cinsellik konusunda aydınlatmalı ve korunma yollarını anlatmalıyız
  • HIV/AIDS taşıdığını öğrendiğimiz kişileri suçlamamalı, yargılamamalı ve dışlamamalıyız
  • HIV/AIDS günlük yaşamdaki sosyal ilişkilerle, yanaktan yanağa öpüşmekle, aynı tabaktan yemek yemekle ve aynı tuvalet ve banyoyu kullanmakla bulaşmaz.
  • Damar yoluyla uyuşturucu kullanımı, yüksek HIV bulaşma riski taşır


  • Ýkiz Kuleler saldýrýsý astýmý artýrdý

    ABD'de İkiz Kuleler'e 2001 yılında düzenlenen saldırının ardından bölgeye yakın yerlerde yaşayan çocuklarda görülen astım vakaları 2 kat arttı.

    New York sağlık yetkililerinin yaptığı araştırma, saldırının ardından 2001, 2003 ve 2004'te kontrolden geçirilen 3 bin 100 çocuktan yarısının solunum sorunu olduğunu ortaya koydu.
     
    Araştırmada, "İkiz Kuleler'in yıkılmasının ardından toz bulutlarına maruz kalan çocukların kentin başka bölgelerinde yaşayan çocuklara göre astıma yakalanma riskinin iki fazla olduğu" belirtildi.
     
    Araştırmanın, 5 yaşın altındaki çocukların saldırıyı izleyen 2-3 yıl içinde astıma yakalanma olasılığının çok daha fazla olduğu vurgulandı.
     
    Travma konusundaysa, İkiz Kuleler'in bulunduğu Manhattan'ın güneyinde yaşayan çocukların diğer çocuklara göre daha fazla psikolojik gerilim yaşadığına ilişkin bir gösterge bulunmadığı belirtildi.
     
    Saldırıdan 6 yıl sonra da çocukların solunum sorunları olup olmayacağını belirlemek için araştırmalar devam ediyor.
     
    Saldırının ardından bölgeye giden kurtarma ekipleri ve enkazı kaldıran ekiplerin astıma yakalanma olasılığının daha fazla olduğuna dikkat çekildi.

    Tiroid az çalýþýrsa hamile kalmak zor

    Tiroid bezinin az çalışması kadının hamile kalmasını zorlaştırırken, çok çalışması da erken doğum ve düşüklere neden oluyor.

    Tiroid bezinin fonksiyonel hastalıkları hipertiroidi (tiroid bezinin aşırı çalışması) ve hipotiroidi ( tiroid bezinin yavaş çalışması) olarak ikiye ayrılıyor. Tiroid bezinin yapısal kusurları da var.
     
    Eğer tiroid bezinin boyutları artmışsa bu duruma guatr deniliyor.  Tiroid bezinin yapısı bozulmadan genel olarak hacmi atmış ise düffüz guatr, nodüller oluşturarak yapısı değişmiş ise nodüler guatr olarak isimlendiriliyor.
     
    Acıbadem Sağlık Grubu'nda görev yapan Doç. Dr. Ender Arıkan, bezin az çalışması durumunda ilk üç ayda sorunun giderilmesi gerektiğini söyledi.
     
    Kadınlarda tiroid bezinin az çalışması, hamile kalamamanın dışında önemli sorunlara neden oluyor. Eğer kadın hamile kalmasına rağmen, tiroid bezinin az çalıştığını bilmiyorsa ve sorun ilk üç ayda giderilmemişse, bebekte zeka ve gelişme sorunları ortaya çıkıyor.
     
    İlk üç ayda bebeğin tiroid bezleri gelişmediği için anne karnında büyümesini sağlayan ve annesinden alacağını tiroid hormonlarına ihtiyaç duyuyor. Buna rağmen bebeğe ihtiyacından daha az tiroid hormonu geçebiliyor. Anne tiroid bezinin az çalışmadığını bilmeyince de bebekte sorunlar ortaya çıkabiliyor.
     
    Bu nedenle, bebek yapmayı planlayan kadınlara mutlaka tiroid bezinin durumunu gösteren testler yapılmasını öneren Doç. Dr. Ender Arıkan, "Durumun önceden bilinmesi önlem alınmasını sağlar. Üç aydan sonra bunu öğrendiğimizde bebek için geç kalmış olabiliriz" dedi.
     
    Tiroid bezinin çok çalışması (Hipertiroidi) halinde kadının  hamile kalmasında problem çıkmıyor. Ama erken doğum ve düşükler görülüyor. Burada sorun iyot eksikliğinden ve oto immün tiroid hastalıklarından (tiroid fonksiyonlarını bozmamış ama bozmaya aday hastalıklar) kaynaklanıyor.
     
    Doç. Arıkan, annelerde oto immün hastalıklardan biri olan Haşimoto'nun bulunması halinde hamileliğin mümkün olduğuna değindi:
     
    "Haşimotoda hafif doz tiroid hormonu verilerek düşük yapması sağlanıyor ancak hamileliğin sürmesinde genel anlamda sakınca bulunmuyor. Eğer hasta iyot eksikliği olan bir yerde yaşıyorsa,  iyot eksikliğinde hem annenin tiroid bezi fonksiyonları bozuluyor, hem de bebeğin gelişiminde aksamalar oluyor. İleri derecede zeka geriliği oluyor.
     
    Günlük iyot ihtiyacı da normalde 150 mikrogram ise annede 200 mikrograma kadar yükseliyor, bu açıdan destek olunması gerekiyor. Annenin mutlaka iyot alması gerekiyor." 
     
    Tiroid bezinin az veya çok çalışmasının dışında bir de, nodüler guatr sorunu var. Bu nodüller hamilelikte kalabiliyor, hamile kalınmasında da bir sakınca yok. Biraz büyüse de tedavi gerekmeyebiliyor. Ancak kişide tiroid kanseri varsa ve hamilelikte anlaşıldıysa, ameliyat hamilelik sonuna kadar bekletiliyor.
     
    Doğumdan sonra anne ameliyat olabilir. Hamilelikte tiroid bezinin çok çalışması halinde üç üyda bir bulantı ve kusmalar meydana geliyor. Kandaki TSH değeri düşüyor, T3 ve T4 hormonlarının oranı yükseliyor. Bu durumda hastaya ilaç verilmesi gerekiyor. Eğer sorun hamileliğin ilk 3 ayında düzelmezse, ikinci 3 aylık dönemde ameliyat olabiliyorlar.
     
    Doğumdan sonra sorunun artacağına değinen Doç. Arıkan, "Hamilelikte bağışıklık sistemi baskılanır. Doğumla birlikte bu baskı ortadan kalkınca, doğum olur olmaz bağışıklık sisteminin cevabı başlar. Hamilelik ve hamilelik sonrasındaki ilaç dozları bu nedenle önemli bir konu. Bu dozları doktor gözetiminde ayarlamak gerekiyor" dedi.
     
    Doğum olunca ilaca ihtiyaç azalıyor, ama bu dozlarda devam edilirse gereksiz ilaç kullanımına bağlı olarak tiroid bezi çok çalışıyor. Bu nedenle dozların doktor tarafından gelişmelere göre ayarlanması hayati önem taşıyor.