1 Mayıs 2007 Salı

Zayiflamanin bilimsel yontemleri

Zayiflama yontemleri ve diyetler hakkinda agizdan agza dolasan, yillardir uygulanan cesitli yontemler var. Ancak bunlarin bir kisminin bilimsel gerceklerle yakindan uzaktan ilgisi yok. JFK Hastanesi Beslenme Uzmani Sedef Susoy, zayiflamak isteyenlerin diyet urunler, tatlandiricilar ve sabahlari ac karnina icilen maydanoz sulari ile ilgili yaptiklari yanlislara dikkat cekerek, bu konudaki sorularimizi yanitladi... Yemekler nasil pisirilmeli ki, kilo almaya davetiye cikarilmasin?
"Kizartmalardan kacinalim" diyoruz ama sadece haslama mi saglikli? Sadece haslama yemek zorunda degiliz. Yemeklerimizi firinda izgarada ya da tencere yemegi olarak tuketebiliriz (sotelemeden). Ama kizartmalardan kacinmak gerekiyor. Cunku kizarttigimiz her sey (et, sebze) yuksek oranda yag cekiyor. Yani, yedigimiz yemekle birlikte bolca yag iciyor gibi oluyoruz.
Yemeklerimizde hangi yagi kullanalim?
Zeytinyagi saglikli diye biliyoruz, ancak en az diger yaglar kadar o da kalorili... Yemeklerimizde kullanacagimiz yag sivi olmali. Tereyagi ve margarinleri hayatimizdan cikarmaliyiz. Siviyagi kullanirken de olcusune dikkat etmeliyiz. Kati yagin da sivi yagin da kalorisi aynidir ve bir tatli kasigi yag 45 kaloridir. Siviyagi kullanmanin en dogru yolu ise, zeytinyagi veya findik yagindan bir olcu, diger siviyaglardan da bir olcu karistirarak kullanmaktir. Boylece, yag dengesini yakalamis oluruz.
Aksam yemekleri icin ideal saat kac? Daha sonra bir sey yenmemeli mi?
Aksam yemegi mumkun oldugu kadar erken saatlerde yenmelidir. Mesela 18.00 ile 19.30 arasi olabilir. Daha sonrasinda ise, sadece bir ara ogunle yemek yeme islemi bitirilmelidir. Bu ogunde ise, kisiye gore bir meyve, sut vb hafif gidalar tuketilebilir. Yatmadan en az iki saat once tum yeme islemleri bitmelidir.
Ailede bir kisi diyet yapiyorsa, diger fertler bu kisiye nasil yardimci olabilir? Herkes diyete gore mi beslenmeli?
Diyet yapmak 'saglikli beslenme' anlamina gelir. Bu nedenle, evdeki herkes rahatlikla diyete gore beslenebilir. Diyet icin her zaman 'kisiye ozeldir' deriz. Kisilerin yasam tarzina, aliskanliklarina gore duzenlenen bir diyette, ev halki icin fazla bir degisiklik olmayacaktir.
Damak zevkimizin ve beslenme aliskanliklarimizin kucuk yaslarda sekillendigi goz onune alinirsa, cocuklara tatliyi sevdirmemek mi gerekir?
Ailenin beslenme sekli, cocugun aliskanliklari konusunda etkilidir. Cocuklari tatliyla odullendirmemek, tatliya yoneltmemek gerekir. Hic kimsenin dogrudan tatliya ihtiyaci yoktur. Tatlidan almamiz gerektigini savundugumuz sekeri, ekmek veya ekmek yerine gecen karbonhidrat grubundan da alabiliriz.
Pek cok diyetin monusunde soda yer aliyor. Gunluk soda tuketimi ne kadar olursa, zararli degildir?
Acikcasi ben diyetlerde pek soda icilmesi taraftari degilim. Cunku sodadan aldigimiz mineralleri sadece saglikli beslenerek de yeterli miktarda alabiliriz. Ayrica, icerisinde bulunan yuksek orandaki sodyum (Na) yuzunden, fazla miktarda tuketilen soda ile vucutta fazla sodyum birikimi olusabilir. Bu da tansiyon hastalari icin istemedigimiz bir durumdur. Zaten toplumumuzda tuz tuketimi gereginden fazla oldugu icin ayrica bir tuz yuklemesine gerek yoktur.
Pek cok kisi zayiflamak icin ac karnina maydanoz suyu, limon suyu iciyor. Bu yontemlerin bilimsel bir aciklamasi, dayanagi var mi?
Kesinlikle yoktur. Maydanoz suyunun diuretik, yani idrar sokturucu oldugu bilinmektedir. Insanlar vucutlarindan idrar cikisi oldugunda, siskinlikleri azaldigi icin zayifladiklarina inanir. Limonun ise, bagirsaklari calistirici etkisi vardir ama zayiflatici ozelligi yoktur. Sabahlari ac karnina icilen sicak ya da soguk suyun da zayiflatici ozelligi yoktur.
Kisinin tuvalet aliskanliklari kilosu uzerinde etkili midir? Kabizlik sorunu olanlar sismanliktan daha mi cok yakinir?
Kisinin tuvalet aliskanligi kilosuna etkin olabilir. Kabizlik bazi ����bolik hastaliklarin gostergesi olabilir. Bu nedenle, bu hastaliklar tedavi edilmediginde kabizlik devam eder ve ����bolizma yavaslar. Kilo verimi azalir.
Kisi kilo aldigi halde beden olcusunu koruyorsa, bu sismanlik adina endise edilecek bir durum degil midir?
Kilo aliniyorsa, beden olcusu onemli degildir. Beden hemen etkilenmeyebilir. Kilo alimi sadece bir isarettir. Dikkat edilmesi gerekir ve sebebi arastirilmalidir.
Yarim paket kepekli diyet biskuvi ince bir dilim ekmege es deger
Diyet urunler hakkinda ne dusunuyorsunuz?
"Nasil olsa diyet urun... Kilo aldirmaz" dusuncesiyle gerekenden fazla tuketilebiliyorlar... Diyet urunler sadece zengin lif kaynaklaridir. Yani, yuksek miktarda kepek ya da yulaf icerirler. Ama bunun yani sira, az miktarda da olsa iclerinde yag ve un bulunur. Yani, kisaca ekmek yerine gecerler. Diyet urunler yenildiklerinde kilo verdirmez, sadece tokluk hissi yaratirlar. Ornegin, yarim paket diyet kepekli biskuvi bir ince dilim ekmege esdegerdir. Fazla tuketildiklerinde kilo yapabilirler.
Tatlandirici kullaniminda bir sinirlama olmasi gerekli mi?
Tatlandirici kullanimini ben pek onermiyorum. Cayi ve benzeri tum icecekleri sekersiz icmek en sagliklisi. Ama bazi kisiler 'ben sekersiz yapamam' derlerse, o zaman tatlandirici oneriyorum. Tatlandirici kullaniminda tatlandirici maddenin turu cok onemlidir. Ozellikle sakarin iceren tatlandiricilar degil de, aspartam iceren tatlandiricilar kullanilmasi onemlidir.
Sizin formda kalma sirriniz ne? Nelere dikkat ediyorsunuz?
Saglikli besleniyorum. Yani, kesinlikle ogun atlamiyorum, dengeli besleniyorum. Ara ogunlerde meyve tuketiyorum. Bol su iciyorum. Katki maddesi iceren ve yagli olan tum yiyeceklerden uzak duruyorum.

Diyetkoliklere Yeni Bir Formul: ARL



'Tek basina zayiflatmaz' denilen akupunktur, yeni gelistirilen ARL formuluyle uygulandiginda kilolar hizla gidiyor. Cocuklugundan beri kilolu olan ve yiginla diyet deneyen Sema Sahin de ARL yontemiyle zayiflayanlardan; tam 46 kilo vermis!.

Akupunkturun zayiflama icin tek basina yeterli olmadigini dusunenlere Dr. Murat Topoglu, 21 yillik deneyimiyle ozel bir program gelistirdi. Dr. Topoglu, Amerika'da bu yaz gerceklesen Akupunktur Kongresi'nde doktor arkadasi Murat Tunc ile birlikte tanittigi 'ARL' programi yogun ilgi gorunce, Turkiye'de de ilk uygulamalara basladi. Topoglu, bircok kez diyete girip ardinda daha fazla kilo alanlarin da yuzunu guldurecek 'ARL' yontemiyle ile ilgili merak edilenleri anlatti:

* Pek cok diyeti denedikleri halde basarili olamayanlar icin onerdiginiz zayiflama modeli nedir?
Istah ve acikmasini kontrol edemeyen kisiler, ayni zamanda hareketsiz bir yasam surduklerinde kilo almalari kacinilmazdir. Obezitenin yuzde 85 nedeni de budur. Ancak zayiflamak icin yeni bir formul gelistirdik. Kisilerin istahlarini akupunktur ile baskilarken, masaj ile sarkmalari onleyip, inatci yag kitlelerini de lipodisolve igneleriyle eritiyoruz. Akupunkturun ilk harfi, 'Resolotion 7' dedigimiz endodermic masajin R'si ve yag eritme icin kombine edilen ozel bir madde olan Lipodisolve'nin bas harflerini aldik ve bunun yanina 21 yillik birikimimi de ekleyerek bu formule 'ARL' adini verdik.

* ARL'nin diger zayiflama yontemlerine gore avantaji nedir?
Bir butunu iceren bu zayiflama programi, mide yanmalarini onleyip rahatlatiyor. Cilt gevsemesini onlerken, ciltteki bolgesel ve inatci yaglari eritiyor. Bunlarin ucu birlestiginde, en cok sikayetci olunan gobek, basen ve diger bolgelerdeki fazlaliklar rahatlikla eritilebiliyor.

* ARL ile kac kilo vermek mumkun?
Ilk 6-8 haftada kisiye moral olsun diye 8 ile 10 kilo verdiren ozel bir program uyguluyoruz. Ama aslinda daha yavas ve kontrollu kilo verilmesini tavsiye ediyorum. Kisinin 30- n0 kilo fazlasi varsa, bunu bir yila yaymakta fayda vardir.

* Zayiflayan kisilerde ayni zamanda sarkmalari onlemek mumkun mu?
Evet. Kisinin sikayeti olan bolgelerine ve ozellikle basen, karin, bacak ve diz kapagi ic bolgelerine, kol ile omuz arkalarina ozel bir madde zerk ediliyor. Cildin altinda bulunan yag kitleleri bu madde sayesinde hizla eriyor.

* Hangi siklikla lipodisolve yapilmali?
Uygulamalar 15 gun araliklarla yapiliyor. Hastaya bagli olmak uzere 6-10 seans uygulanabilir. Bu tedavi genellikle ucuncu veya dorduncu seanstan sonra belirgin bir sekilde yag erime etkisini gosterir. Yaglari eritmedeki basarisi yuzde 80-85 arasindadir. 'Resolution 7' ise ilk basta haftada 2 veya 3 kez, daha sonrada haftada 1 kez yapilarak; 10-15 seanslik bir kur halinde uygulanir.

* Masaj zayiflamaya nasil yardim eder?
Akupunktur ve lipodisolve sonrasi kilo verme sonucu kisilerde sarkmalar gozlenebilir. Bu sarkmalari yok etmek ve dolasimi hareketlendirmek icin ultrason dalgalariyla yapilan masaj etkili sonuc veriyor. Gogus kisminda da alt doku agini canlandirarak dokuyu sikilastirir ve daha diri bir gorunum saglar. Masajda; 20-30 dakika sonra yaglar erimeye ve azalmaya baslar, 10'uncu veya 12'nci gunde etkisi doruga cikar.

* Akupunkturla kullanildiginda neden etki artiyor?
Akupunktur ile istahi baskilanan kisi kilo vermeye basliyor. Lipodisolve sayesinde yerlesik yag kitleleri de kirilip vucuttan atiliyor. Boylelikle kisiler daha kisa surede kilo verip bunu uzun sure muhafaza edebiliyor.

* Kilolari tekrar geri alma riski var mi?
Kulaga yerlestirdigimiz manyetik bilyeler ile kisileri yine 6 aylik kontrollere cagirarak, verdikleri kiloyu korumalarina yardimci oluyoruz. Ancak, dunyanin neresinde olursaniz olun ya da hangi diyet veya programla zayiflarsaniz zayiflayin; eger birakip eski beslenme duzenine donerseniz, elbette yine kilo alirsiniz. Asiri kilo; omur boyu savasilmasi gereken kronik bir hastaliktir.

46 kilo verdim simdi her cuma pasta gunum

Adim Sema Sahin, 37 yasinda bir ev hanimiyim. Yillarca denenmedik diyet birakmadim; Atkins, karbonhidrat, sebze, makarna, kan grubu, Hollywood, tek gida, 3 gun ve lahana diyeti... Ancak hepsinde husrana ugradim. Dr. Murat Topoglu'na ilk geldigim gun de aslinda pek umudum yoktu. Ama iyiki de gitmisim; simdi 46 kilo vermenin mutlulugunu yasiyorum. Ilkokul yillarindan beri fazla kilolarimdan sikayetciyim. ARL oncesinde 118 kiloydum. Akupunktur, masaj ve lipodisolve ignelerinin etkisiyle tam 46 kilo vererek 72 kiloya indim. Simdiki hedefim ise 65 kiloya ulasmak.

ARTIK GECE YEMIYORUM
Daha onceden gece kalkip mutlaka bir seyler yerdim. Cikolata ve pasta bagimliligim vardi. Hamileligim sirasinda 109 kilo idim ve bebegim icin cok endiselenmistim. Dogumdan sonra fazla kilolarimdan kurtulmak icin careler aramaya basladim. O gune kadar yaptigim hicbir diyet ise yaramadigi icin moralim bozuktu ve kendimi iyi hissetmiyordum.

KENDIMI ODULLENDIRIYORUM
ARL ile zayiflamaya basladigimda ilk aylarda 10-12 kilo veriyordum. Aclik hissetmedigim icin de yemekleri, zamani gelince yemeye basladim. Hatta kolesterolum cok yuksekti ve sekerim vardi. Zayifladiktan sonra yine doktor kontrolunde bu ilaclari kullanmamaya basladim. Kendimi su an cok iyi hissediyorum. Cuma gunlerini de pasta, kek veya borek gibi sevdigim yiyecekleri yiyerek kendimi odullendiriyorum.



Bermuda Seytan Altilisi

Belki deliler gibi diyet yapmiyorsunuz ama cok abartarak yediginizi de dusunmuyorsunuz. Oysa kurtulmayi delice arzuladiginiz kilolar bir turlu gitmedigi gibi ne yapacaginizi da bilmiyorsunuz. Peki neden kilo veremiyorsunuz?
Iste kilo verememenizin ardinda yatan 6 sasirtici neden...

Zayiflama dusmani #1: Kanepeniz
Avustralya'daki Deakin Universitesi'nde yapilan bir arastirmaya gore, gunde 1 ila 2,5 saat televizyon seyredenlerin asiri kilolu olma riskleri gunde bir saatten daha az TV seyredenlere oranla yuzde 93 daha fazla. Yetiskinler televizyon seyrederken buyuk olcude hareketsiz oluyorlar ve arastirmalar, televizyon seyereden bir kisinin nabiz, tansiyon ve ����bolizma hizinin, hicbir sey yapmadan sandalyede oturan birine gore daha fazla yavasladigini gosteriyor. Ortalama kiloda bir yetiskinde, bu ����bolik dusus saatte 20 ila 30 daha az kalori yakmaya sebep oluyor. Bunun anlami, gunde 5 saat TV seyretseniz, her ay yarim kilodan fazla alacaginiz. Tabii televizyon seyerederken atistirip aldiginiz fazla kalorileri de buna eklemeyi unutmayin.

Zayif kalma yontemi: Aslinda cok basit: TV mi seyretmek istiyorsunuz? En sevdiginiz programi seyredin ve TV'yi kapatin. Ayrica TV seyrederken atistirmayin. Ciklet cigneyin, orgu orun, ya da bir egzersiz yapin.


Zayiflama dusmani #2: Mutlu bir evlilik
Bircok umut ve hayalle evlenirsiniz ama muhtemelen bunlarin arasinda kilo almak yoktur. Ancak Minnesota Universite'nce yurutulen bir arastirmaya gore, insanlar evlendikten sonraki iki sene icin ortalama olarak 2,5 kg aliyorlar. Bunun sebebi, bekarken pek cok kisinin ogun atlamasi, ya da aksam yemeginde mukellef bir sofra yerine salata gibi daha hafif seylerle yetinmesi. Ancak evlendikten sonra, daha cok ve daha buyuk ogunler tuketilmeye baslaniyor.

Zayif kalma yontemi: Birlikteliginizin gucunu avantaj olarak kullanin ve beraberce egzersiz yaparak, aldiginiz kilolardan kurtulun. Indiana Universitesi'nde yapilan bir arastirmaya gore, bir egzersiz programina birlikte katilan eslerin bir yildan sonra programi birakmasi, programa bireysel olarak katilan evlilere oranla yuzde 95 daha az oluyor. Yemege gelince... Haftada birkac gece sevdiginiz yemeklerin daha hafif olanlarini yemek icin bir anlasma yapabilirsiniz.


Zayiflama dusmani #3: Surekli yasanan stres
Fazla telasli ve yogun gecen gunlerin daha cok kalori yakmaniza sebep olabilecegini dusunebilirsiniz. Oysa stres, vucudun kalori tutmasina neden olan ve bunu daha ziyade karin bolgesinde depolayan kortisol adli hormonun salgilanmasina sebep olur. Gobegin yaglanmasi en kotusudur; cunku diyabet, yuksek kolesterol ve diger saglik problemleri riski artar. Tum bunlar yetmiyormus gibi, kortisol ayni zamanda istah acar, caninizin ozellikle de sizi rahatlatan tatli ve yagli besinleri istemesine sebep olur. Stresle ortaya cikan bu arzuya ke ndinizi koyverirseniz, kisa zamanda birkac kilo almaniz isten bile degildir.

Zayif kalma yontemi: Oncelikle degistirebileceklerinizi degistirin ve degistiremeyeceklerinizden vazgecin. Ardindan, kendinizi gergin hissettiginizde, ya da stresli bir durumla karsi karsiya kaldiginizda, zihninizi acmak icin bir mola verin. 5 dakika yuruyun, lavanta ya da vanilya kokulu bir mum yakin ve yatistirici kokusunu icinize cekin. Gozlerinizi kapatip, derin nefes alarak hosunuza giden bir seyi de hayal edebilirsiniz, tropik bir ada, acik deniz, ya da daglar gibi. Bunu 10 dakika kadar yapin. Bu, stresinizi azaltir ve stresle gelen istah duygusunu ve yagin depolanmasini azaltir. Ayrica strese karsi tatlidan cok daha etkili bir silah elde etmis olursunuz


Zayiflama dusmani #4: Disari cikma gecesi = icki gecesi
Sadece disari ciktiginiz geceler alkol alarak erdemli davrandiginiz saniyor olabilirsiniz ama eger bunu fazla yaparsaniz, bel cevrenizde kisa surede bir yag tabakasiyla karsilasabilirsiniz. Mekanizmanin nasil isledigi tam olarak anlasilamasa da, Buffalo Universitesi'nce yapilan bir arastirmada, sik icki icmeyen ama ictiginde de 4 veya daha fazla bardak/kadeh icenlerin -haftada sadece bir kez bile yapiyor olsalar- duzenli olarak az miktarda alkol tuketenlere oranla karin bolgesinde daha fazla yag biriktirdikleri ortaya cikmis.

Zayif kalma yontemi: Icmeye gelince, isin sirri kararinda icmektir (kadinlar icin gunde 1 icki ya da daha azi), ama eger birden fazla icmeniz gerekiyorsa, o zaman sarabi tercih edin. Buffalo'daki arastirmaya gore sarap icenlerde bobek yapma riski, ispirtolu icki tuketenlere oranla cok daha az.


Zayiflama dusmani #5: Karanlik kis gunleri
Arastirmalar cogu kissinin kis aylarinda birkac yuz ila 1500 kalori daha fazla aldiklarini gosteriyor Bu, ozellikle, fazla enerjinin olmamasi, alinganlik/huysuzluk veya yorgunluk gibi semptomlari olan mevsimlik ortaya cikan moral bozuklugu (SAD) durumunu yasayanlarda goruluyor. Gunlerin kisa olmasi, seratonin ve dopamin seviyelerinin azalmasina sebep olup, tembellik hissi yaratabilir ve caninizin karbonhidrat ve tatli cekmesine neden olabilir.

Zayif kalma yontemi: Bu durumda, gunesin en fazla oldugu saatlerde cikip 15 ila 30 dakikalik yuruyus yapip guneslenmeye bakin. Bu ise yaramiyorsa, isik tedavisi gorebilirsiniz. Ayrica egzersiz de gunesin yaptigi etkiye benzer bir etki yaratir, ustelik fazladan aldiginiz kalorileri de yakmaniza yardimci olur. Eger en az iki haftadir bezgin ve bitkin hissediyorsaniz, normalde yerine getirdiginiz islevleri yerine getirmekte zorlaniyorsaniz, o zaman bir doktora gorunun.


Zayiflama dusmani #6: Az uyumak
Sikago Universitesi'nde yapilan bir arastirmaya gore, uykusuz kalmak ����bolizmaya buyuk zarar vererek yaglarin vucuda yerlesmesini kolaylastiriyor. Uykudan mahrum kalmak insulin direncini (vucudun kan sekerini duzgun kullanamamasindan dogan ve seker hastaligi riskini artiran bir durum) arttiriyor ve leptin (tokluk hissini yaratmada onemli rol oynayan bir hormon) seviyelerinin dusmesine sebep oluyor. Bu hormonal degisiklikler kilo artisina sebep olabiliyor. Kronik uykusuzluk problem teskil ederken, zaman zaman gerceklesen uykusuzluk bir sorun yaratmiyor. Ote yandan uykusuz kalmanin olumsuz sonuclari cok kisa zamanda kendini gosteriyor. Ornegin sadece 5 gundur az uyuyan (gunde 4 saat gibi) bir kiside bu hormonal degisikliklerin etkisi gorulebiliyor.

Zayif kalma yontemi: Uykusuz kalmaktan vazgecin. Gecenin bir vakti camasir yikayacaginiza ertesi gune birakin. Gece gezmelerini hafta sonunda yapmayi tercih edin. Cogu kadin gunde 7-8 saat uykuya ihtiyac duyar. Bunu hayatiniza uyarlamak icin sabah kalkis saatinizi belirledikten sonra bir hafta boyunca 15 dakika daha erken yatmaya baslayin ve yavas yavas uykunuzu duzene sokmus olun.


Evinizin de sizi sismanlatabilecegini biliyor muydunuz?
Bu durumdan kacinmak icin su stratejileri deneyin:

Isigi ayarlayin. Arastirmalar asiri kilolu kisilerin fazla aydinlatilmis mekanlarda, los ortamlara gore daha fazla yemek yediklerini gosteriyor. Bunun sebebi parlak isiklarin kisiyi daha fazla uyarmasi ve daha hizli yiyerek daha cok kalori almalarina sebep olmasidir. Ote yandan diyet yapanlar da daha los isikta daha cok yiyorlar; cunku bilinclerini yitiriyorlar.

Yiyecekleri gozden uzak tutun. Yemekler ne kadar ortada olursa, o kadar fazla yersiniz. Arastirmalar alt raflarda yer alan gidalarin ust raflarda yer alanlara oranla daha fazla tuketildigini gosteriyor. Ayrica yemegin servisini yaparken ocagin uzerinden degil de, tencereyi masaya alarak yaparsaniz gene tuketim daha fazla oluyor.

Muzik setini, radyoyu kapatin. Arastirmalar insanlarin muzik dinlerken, sessizken olduklarina oranla daha fazla yediklerini gosteriyor. Televizyonun da ayni tur bir etki yarattigini unutmayin.

Aksam makarna yenir mi?

Beslenme dunyasinda su aralar en cok tartisilan konulardan biri, aksamlari karbonhidrat aliminin dogru ya da yanlis oldugu konusu. Dr. Atkins'in diyeti de dahil, pek cok bilinen diyet programinda, aksamlari makarna ve patates gibi karbonhidratlardan uzak durup sadece protein alinmasi gerektigi belirtiliyor.

Iyi de aslinda sismanlamamiza neden olan sey yaglar degil mi? O zaman suclu neden karbonhidratlar oluyor?
Iste isin dogrusu:

Iddia: Saat 18.00'den sonra nisastali karbonhidrat yemek dopru degildir.
Sonuc: Kismen dogru. Herkesin isi 18.00'de bitmiyor. Eger iste daha uzun zaman kaliyorsaniz, nisastali karbonhidratlardan (makarna, patates, ekmek, pilave ve tahillar) tuketerek ihtiyaciniz olan enerjiyi saglayabilirsiniz. Ancak boyle bir durum soz konusu degilse, o zaman saat 18.00'den sonra nisastali besinler yememek daha iyi olacaktir.

Aksamlari alacaginiz nisasta ihtiyaciniz olandan daha fazla enerji verir. Bunu harcamanizsa guclesir. Buna karsilik buyuk porsiyonlar halinde tuketebileceginiz protein ve sebzeler, sismeye neden olmaksizin sizi doyurur. Sabah kalktiginizda da iyice acikmis olacaginizdan iyi bir kahvalti edebilirsiniz. Hem kahvalti karbonhidrat almak icin en uygun ogundur.


Iddia: Bilincli bir diyetci yagi kendi yararina kullanmayi bilir.
Sonuc: Tamamen yanlis. Bu, Atkins Diyeti'nde savunulan bir tezdir. Oysa cok fazla doymus yag tuketmek sizi olume bile goturebilir. Atkins Diyeti'nde onerilen sey, tabaklar dolusu tereyag, kirmizi et ve bunlar gibi yag acisindan fazlasiyla zengin besinlerdir. Buna karsilik meyve gibi besinler diyette yer almaz.

Atkins Diyeti'nde belirtilen sekilde beslenenlerin alacagi gunluk doymus yag miktari, tavsiye edilenin iki kati kadardir. Bilincli bir diyetci yagi kendi yararina kullanmayi bilir. Tabii eger bahsedilen yag, kimi yemis ve yagli baliklarda bulunan omega-3 gibi yag asitleriyse. Ancak Atkins Diyeti'nde bahsedilen yaglar bunlar degildir.


Iddia: Gun icinde yediginiz iki ogunde az miktarda yag ve karbonhidrat tuketiyorsaniz, ucuncu ogunde istediginizi yiyip kilo verebilirsiniz.
Sonuc: Ancak ruyanizda gercek olabilir. Bahsedilen iki ogunun muhtemelen kahvalti ve ogle yemegi olacagi dusunulurse, zaten bunlardan sonra kendinizi ac hissedeceksiniz ve enerjiniz de az olacak. Bu, muhtemelen hem isinizi, hem de ruhsal durumunuzu etkileyecek. Sonunda da gun icinde atistirmaya baslayip, aksama da su ne-istersen-onu-ye tarzindaki yemegi yiyeceksiniz. Bu sekilde kilo vermeniz cok da olasi gorunmuyor.


Iddia: 18.00'den sonra makarna (ve diger nisastali karbonhidratlari) yemek, seker ihtiyacinizi artirir.
Sonuc: Dogru degil. Nisastali karbonhidrat tuketimi serotoninin salgilanmasinda etkilidi. Boylece kendimizi gevsemis ve agir hissetmemize neden olur. Bunun sonucunda da daha cok nisasta, ya da enerji veren sekerli gidalar tuketmek isteriz.

Saat 18.00'de koca bir tabak makarna yiyorsaniz, yukarida bahsettigimiz durumun gerceklesmesi olasidir; ama ya cogu insanin yemek yedigi daha gec bir saatte? Bu kez cevap "hayir"; cunku uyumak icin serotonine ihtiyac duyarsiniz. Ayrica nisastali karbonhidratlari yemegi birakmak sekerli gidalardan atistirmaniza sebep olabilir; cunku kendinizi ac hissedersiniz. Genellikle aksamlari, gunduzlere oranla daha az aktif oluruz. Bu nedenle de nisastali karbonhidratlardan elde edilen enerjiye gereksinim duymayiz, ama bu hic enerjiye ihtiyac duymadigimiz anlamina da gelmez. Bu nedenle aksamlari nisastali karbonhidrat yemekte bir sakinca yoktur. Onemli olan abartmadan yemektir.


Iddia: Karbonhidrat sismanlatir.
Sonuc: Sacma. Sismanlamanin sebebi, harcanandan fazla kalori alinmasidir. Bu kalorinin karbonhidrattan gelip gelmedigininse onemi yoktur.

Yedigimiz cogu karbonhidratli besin yag acisindan da zengindir. Biskuvi, kek, cips gibi. Boylece fazla miktarda enerji almis oluruz. Ama bu arada suclanan maalesef karbonhidrat olur. Karbonhidratin boylesi kotu bir sohrete sahip olmasinin nedeni ise, yanlis uygulanan diyetlerdir. Eger diyet yaparken yagli ve sekerli gidalari kesiyorsaniz, muhtemelen daha cok karbonhidrat yemege basliyorsunuzdur. Karbonhidratlar da fazlaca tuketildiginde vucutta yag olarak depolanir. Eger fazla abartmadan, makul miktarlarda yerseniz, bir sorun cikmayacagini goreceksiniz.


Iddia: Aksam 18.00'den sonra sadece makarna ve sebze yemek zayiflamaniza yardimci olmaz.
Sonuc: Dogru. Eger amaciniz kilo vermekse, makarna gibi karbonhidratlari aksam yemekten kacinmak dogru bir yaklasim olabilir. ����bolizma uyku esnasinda yavaslar. Ayni sey aksamlari da gecerli olabilir. Bir stres hormonu olan kortisol gun icerisinde etkinligini yavas yavas yitirir. Boylece aksamlari daha az aktif oluruz. Eger cok fazla nisastali karbonhidrat tuketiyorsaniz, bu durumda aciga cikan enerjiyi kullanamazsiniz ve bu, vucutta yag olarak depolanir.

Eger aksamlari aktifseniz, o zaman ogle ve aksam yemeklerinde aldiginiz karbonhidrat miktarini azaltip dengeyi koruyabilirsiniz.

4 haftalik mini etek egzersizleri

Havalar bir turlu isinmadigindan, minileri de iyice unuttuk. Oysa modacilara bakilacak olursa, mini etekler bu yazin olmazsa olmazlari arasinda yer aliyor. Tabii mini etek giymenin herkesin harci olmadigini dusunerek, yildizlarin, ya da mankenlerinki gibi incecik bacaklariniz olmadigindan yakinabilirsiniz. Ancak yaza kadar bacaklarinizi mini eteklere hazirlamaniz mumkun.

Yuksek yogunluklu ve guclendirici etkisi olan egzersizler, bacaklarinizi formda tutmak icin en ideal yoldur. Ancak bu egzersizleri her gun yapmaniz da sart.

Eger bacaklariniz kalin ve kisaysa, uzayip giden bacaklara ozenmenin pek bir anlami yoktur. Ancak calistirdiginiz takdirde, bacaklarinizi sekle sokmak da mumkun.

Yuzme, bisiklet ve yuruyus, hem yag yaktiklari, hem bacaklari ve popoyu sikilastirdiklari, hem de bunlari vucudu kalinlastirmadan yaptiklari icin en ideal sporlardir. Bunun yani sira rollerblade de, basen ve bacaklari calistirdigindan son derece etkilidir.

Bacaklarinizin 3 hafta kadar kisa bir surede sikilasmasini istiyorsaniz, bu hareketleri haftada en az 3 kez yapin. Belli sayida setler yapmak yerine, artik devam edemeyecek kadar cok yorulana degin tekrar ederek hareketlerin etkisini artirabilirsiniz.

Baldirlari sekillendirmek icin
Bacaklarinizi 90 cm kadar acin, ayak parmak uclariniz disari baksin, ellerinizi kalcalariniza koyun. Ust bacaklariniz yere neredeyse paralel olana dek dizlerden kirin. Daha sonra elinizden geldigince cok parmak ucuna kalkip inin. Bu, bacaklariniz icin mukemmel bir egzersizdir ve baldirlarinizi da inceltir.

Bacaklarinizin ic kisimlarini inceltmek icin
Sag yaniniz uzerine yatin ve sol bacaginizi sag bacaginiz uzerine atarak onunuzde durmasini saglayin. Daha sonra sag bacaginizi uzatarak yerden yavasca 30 cm kadar kaldirin. Bunu yaparken sag bacaginizi dizden hafifce kirik tutun. Hareketi yaparken bacaginizin ic kismindaki kaslari kullanmaya ozen gosterin. Daha sonra bacaginizi yavasca indirin. Zaman icerisinde hafif agirliklari da egzersize katabilirsiniz.

Siki dizler icin
Bacaklarinizi omuz genisliginde acarak ellerinizi kalcalariniz uzerine koyun. Sol bacaginizla, ileri dogru elinizinden geldigince uzun bir adim alin. Daha sonra dizden krin. Boylece sol ust bacaginiz yere paralel ve sol diziniz de tam olarak ayak bileginizin uzerinde olacaktir. Baslangic pozisyonuna donrerek sag bacakla tekrarlayin. Bu egzersiz, diz bolgesinde biriken inatci yag rezervlerini kucultur.

Bacaklarinizin dis kisimlarini inceltmek icin
Sag yaniniz uzerinde yatarak, bu bacagi 45 derecelik bir aciyla kirin. Yukarida kalan bacagi, ayaginizi gergin tutmaksizin onunuze dogru uzatin. Sol elinizden destek alarak agirliginizi one dogru verin. Daha sonra bacaginizi yavasca yukari kaldirarak 2 sayi sayin ve gene 2 sayi sayarak yavasca indirin. Bunu tekrar edebileceginiz kadar tekrar edin.

Ust bacaklarinizi inceltmek ve sikilastirmak icin
Bir duvarin onunde, duvardan yaklasik 60 cm kadar uzak durun. Sirtinizi duvara donun ve sanki bir sandalyeye oturacak gibi vucudunuzu alcaltin. Sirtinizi dik tutarak, ust bacaklariniz yere paralel olana degin comelin. Bacaklariniz iyice yorulana kadar pozisyonu koruyun. Bu hareketle, bacaklarinizdaki tum ust kaslari da calistirmis olursunuz.

Zayiflamak Icin

Kisa surede oldukca zayiflatan diyetlere buyuk bir talep var. Kimi diyetisyenler bu diyetlerin cok kisa surede kilo verdirmesini sakincali bulsa da Amerikan Kalp Vakfi acilen kilo vermeleri gereken kalp hastalarina bu diyeti oneriyor.
Ancak 35 yas ustu kisilerin ve saglik problemi olanlarin Amerikan Kalp Vakfi nin diyeti yapmamalari gerektigi bastan belirtiliyor. 3 gunde tam 4.5 kilo verebileceginiz bu diyeti ucuncu gunun sonuda birakmali ve tekrar etmek istiyorsaniz en az bir hafta ara vermelisiniz.

1. Gun
Kahvalti
Yarim greyfurt
1 dilim tost ekmegi
2 corba kasigi fistik ezmesi
Sekersiz cay / kahve
Ogle
Yarim porsiyon ton baligi
1 dilim tost ekmegi
Sekersiz kahve/cay/soda
Aksam
2 dilim et
1 tabak yesil fasulye
1 kucuk elma
1 tabak vanilyali dondurma (3 top)

Akdeniz Diyeti

Akdeniz Diyetiyle Uzun Yasam

75 bin kisi uzerinde yapilan arastirmayi degerlendiren Atina Universitesi'nden Dimitrios Trichopoulos "Akdeniz diyeti uygulayan 60 yas ustu insanlar, baska diyetleri takip edenlere oranla en az bir yil daha uzun yasiyor" dedi. Diyetin olum riskinin onune ne kadar gectigini henuz bilmediklerini belirten Trichopoulos "A ve C vitamini deposu olan diyet kanser dusmani ve kalp dostu" dedi.
Akdeniz diyeti omru uzatiyor
Atina Universitesi, 75 bin Avrupali uzerinde yaptigi arastirmada Akdeniz tipi beslenenlerin en az bir yil daha fazla yasadigini ortaya cikardi.
Zeytinyagi bol sebze, meyve ve baligin yer aldigi Akdeniz tipi beslenmenin omru uzattigi belirlendi. Atina Universitesi profesoru Dimitros Trichopoulos'un baskanligini yaptigi arastirma grubunun 60 yasin uzerindeki 75 bin Avrupali uzerinde yaptigi arastirmaya gore, halk arasinda Akdeniz diyeti olarak bilinen beslenme bicimi yalnizca kanser, romatizma ve kalp hastaliklarini onlemekle kalmiyor omru de uzatiyor. Arastirmada karsilastirilan dokuz farkli Avrupa ulkesinden deneklerin en saglikli olanlari Ispanya ve Yunanistan gibi Akdeniz ulkelerinden cikti. Arastirmacilar bu sonucun bir tesaduf degil Akdeniz diyetinin etkisi oldugunu soyluyor. Ancak Akdeniz diyetinin omru ne kadar uzattigi da yasa bagli olarakdegisiyor. Arastirmacilara gore 60 yasindaki bir kisinin diyeti uygulamasi yasiti olan bir baska kisiden bir yil daha uzun yasamasini sagliyor. Trichopoulos ortalama beklentinin 1 yil olabilecegini ancak genclerde omrun uzamasinin bir yildan daha fazla olabilecegini soyluyor. Bu beslenme tarzinin yasami nasil uzattigi simdilik bilinmiyor. Ancak Yunanli profesor sunlari soyluyor: "Antidoksan kapasitesi yuksek besinler, hucreleri yaslandiran ve zarar veren serbest oksijen radikallerini emme ozelligine sahip A ve C vitaminleri gibi antidoksan acisindan zengin maddeler vucudun serbest radikallere bagli hucresel zararlanmasini (oksidatif stresi) azaltiyor. Bu da omru uzatiyor." Iste Omru Uzatan Diyet
Kahvalti

2 dilim kepekli ekmek
1 bardak yagsiz sut
1 porsiyon meyve
5 zeytin

Ogle yemegi

100-200 gr kuru fasulye ya da balik corbasi (Domates, havuc, lahana, sogan, sarimsak ve maydanoz ekleyin. Sebzeleri zeytinyaginda sote edebilirsiniz.)
2 dilim kepekli ekmek
1 kase yogurt
4-5 corba kasigi zeytin yagli taze fasulye
1-2 meyve

Aksam yemegi

1 porsiyon az yagli balik ya da tavuk izgara
100 gr haslanmis ya da fi rinlanmis patates. (Mayda noz, limon ve biraz zeytin yagi ekleyin.) Veya az zeytinyaginda sarimsak, kirmizi biber, dolmalik biber ve domatesle tatlandirilmis
100 gr makarna (Firinlanip uzerine
1 cay kasigi zeytinyagi gezdirilmis domates bu yemege eslik edebilir.)
2 dilim kepekli ekmek Her tur cig sebze
1-2 orta boy meyve.

Dikkat! Sucicegi mevsimi geldi


Sucicegi genellikle cocuklukta gecirilen, dokuntulerle seyreden ve oldukca bulasici bir viral hastalik olarak tanimlaniyor. Dokuntuler kasintili ve farkli boylarda ortaya cikiyor ve icinde sivi bulunuyor. Dokuntuler 5–6 gunluk bir sure icinde kabuklanarak kuruyor ve bulastiriciligini kaybediyor.
Suciceginin genellikle kis sonu ilkbahar basinda goruldugunu ifade eden, Sema Hastanesi Cocuk Sagligi ve Hastaliklari Uzmani Koksal Binnetoglu suciceginin cok kolay bulasabilen bir hastalik oldugunu kaydetti.
SUCICEGI NASIL BULASIYOR?
• Insandan insana soluma, oksurme ve hapsirma
• Sucicegi dokuntuleri cok bulasici oldugu icin hastayla dogrudan temas yoluyla bulasiyor.
Sucicegi dokuntulerin ortaya cikmasindan 2 gun once ve sonra 5 gune kadar bulasici ozellik tasiyor. Hastaligin belirtileri virus ile temastan yaklasik 12–18 gun sonra ortaya cikiyor. Sucicegi cocuklarin toplu bulundugu kres, okul gibi ortamlarda cok hizli bulasiyor. Suciceginden korunmanin yolu sucicegi asisi olmaktir diyor Dr. Koksal Binnetoglu. Asi olanlar cogu sucicegine daha az yakalanir, eger yakalanirsa, genellikle cok hafif geciriyor. Asi olan hastalarda daha az dokuntu ve ates oluyor ve hasta daha cabuk iyilesiyor.

KIMLER ASI OLMALI?
Ozellikle Sucicegi hastaligini gecirmemis olan;

• Bir yasini doldurmus tum cocuklar
• Kres ve okula baslayacak olan cocuklar
• Bagisiklik kriterleri uygun akut losemili bireyler
• Kronik hastaligi bulunanlar
• Organ nakli planlanan hastalar
• Saglik personeli
• Kres ve okul personeli
• Cocukluk caginda asilanmamis adolesan ve eriskinler
• Dogurgan yasta olan ve gebe kalmayi planlayan sucicegi gecirmemis anne adaylari

Sucicegi, bebeklerde daha az goruluyor. Cunku bebeklerde, bu hastaliga karsi annelerden onlara gecen dogal bagisiklikla doguyorlar ve bu bagisikligi ancak, 1–2 yasina geldiklerinde kaybediyorlar. Ancak yine de asi takvimine gore 12 aydan buyuk ve mumkunse 15.aydan sonra asi yapilmasi uygundur.
Sucicegi bir kez gecirildiginde omur boyu bagisiklik birakmasina karsilik, virus vucuttan hicbir zaman tumuyle kaybolmuyor ve sinir koklerinde gizli bir sekilde yasamini surduruyor. Bazi durumlarda, zona olarak bilinen hastaliga yol aciyorlar. ANNE ADAYLARINA UYARI
Anne adaylarinin %90'indan fazlasi sucicegini cocukluk doneminde gecirmislerdir ve bu yuzden yeni bir enfeksiyona bagisik durumda oluyorlar. Ancak yine de gebelik doneminde bu virusu tasiyanlarla yakin temastan kacinmali ve boyle bir temas oldugunda bunu gebeligi takip eden doktora iletmelidir.

ONEMLI:::COCUGUN RUH SAGLIGI....

Ceviren: Yrd. Doc. Dr. Zehra Y. Dokmen

Bu yaziyla ilgilenip okudugunuza gore bir yetiskin olmalisiniz. Cocugunuza sevginizi gostermenin ya da ona yardimci olacak en iyi yolu bulmanin zor oldugu zamanlar vardir. Cocugunuz sizi sasirtan, caninizi sikan ya da cok korkutan davranislar gosteriyor olabilir. Bu tur davranislarin bir bolumu, gelisme ve buyumenin normal sonuclari olabilir. Eger cocuklarin ruh sagligi hakkinda daha cok sey ogrenmek istiyorsaniz bu yaziyi okumaya devam edin.

Ruh Sagligi Ne Demektir?

Ruh sagligi, yasam olaylari karsisinda neler dusundugumuz, neler hissettigimiz ve nasil davrandigimizdir. Ruh sagligi, kendimize, yasamimiza ve tanidigimiz ve ilgilendigimiz insanlara nasil baktigimizdir. Ayrica ruh sagligi, zorlanma karsisindaki davranislarimizi, insanlarla kurdugumuz iliskileri, tercihlerimizi ve secimlerimizi belirler. Yasamin her doneminde fiziksel saglik kadar ruh sagligi da onemlidir.

Ruh Sagligi Problemleri

Bir cocugun atesinin yukseldigi kolayca anlasilabilir, fakat ruh sagliginin bozuldugunu anlamak daha zordur. Cunku ruh sagligi ile ilgili problemler her zaman gozle gorulmeyebilir ama belirtilerini anlamak mumkundur.

Ruh sagligi problemleri teshis edilebilmektedir. Ruh sagligi uzmanlari belirtilerle ilgili bilgileri toplamakta ve incelemektedirler. Depresyon ve kaygi ile uyum, yeme bozukluklari ve dikkat eksikligi/hiperaktivite ruh sagligi problemlerinden bazilaridir.

Ruh sagligi problemleri, her bes cocuktan birinde herhangi bir zamanda ortaya cikabilir.

Ne yazik ki, ruh sagligi bozulan cocuklarin tahminen ucte ikisi ihtiyaclari olan yardimi almamaktadir.

Pek cok cocuk ve ergen, kisa sureli bir tedavi gorerek atlatabilecekleri ve ciddi bir ruh sagligi problemine donusmeyebilen duygusal zorlanma donemleri yasarlar. Ornegin, sevilen birinin kaybi, aile iliskilerinde bir degisme bu tur problemlere yol acabilir.

Bir cocugun ruh sagligi zihinsel kapasitesi ile iliskili degildir. Ruh sagligi sorunlari olmayan cocuklarinki gibi ruh sagligi sorunlari olan cocuklarin da zeka duzeyleri dusukten (zihinsel gerilik) yuksege kadar degisebilir.

Ozel egitim, fiziksel saglik sorunlari olan ogrencilerin ihtiyaci oldugu kadar cesitli ruh sagligi sorunlari olan cocuklarin ve ergenlerin de ozel ihtiyaclarini karsilamaya yardim eden okullarin destek hizmetlerinden biridir. Ozel egitim alan herkesin ruh sagligi sorunu olmasi gerekmedigi gibi, ruh sagligi sorunu olan her cocuk ve ergenin de ozel egitim almasi gerekmemektedir.

Ciddi Duygusal Rahatsizliklar

Cocuklar ve ergenler icin "ciddi duygusal rahatsizliklar" deyimi, gunluk yasami ve evde, okulda ya da toplum icindeki islevleri ciddi bir sekilde engelleyen rahatsizliklar icin kullanilir. Ciddi duygusal rahatsizlik her 20 gencten birinde herhangi bir zamanda ortaya cikabilir.

Bu tur ruh sagligi sorunlari, yardim edilmezse, okulda basarisizliga, alkol ya da ilac kullanimina, aile ile catismaya, siddete ve hatta intihara yol acabilir.

Nedenler

Kucuk cocuklarin ruh sagligi sorunlarinin temelindeki nedenlerin hepsini bilmiyoruz. Bu sorunlarin hem cevre hem de biyolojik yapiyla ilgili olduklarini biliyoruz. Biyolojik nedenler icinde, kalitim, kimyasal dengesizlik ve merkezi sinir sisteminin zarar gormesi sayilabilir. Tip uzmanlari bunlara norobiyolojik beyin bozukluklari demektedirler.

Pek cok cevresel faktor cocuklari tehlikeye sokabilir. Ornegin, siddete, istismara, ihmale, olum ya da bosanma nedeniyle sevilen birinin kaybina ya da bozuk iliskilere maruz kalan cocuklar icin ruh sagligi bozulma riski daha fazladir. Diger risk faktorleri, irk, cinsel yonelim, din ya da yoksulluk nedeniyle reddedilmeyi icerir.

Vazgecmeyin

Cocugunuz icin dogru yardimi buluncaya kadar aramayi surdurmeniz onemlidir. Bazi cocuklarin ve ailelerin psikolojik danismaya ya da destege ihtiyaclari vardir. Digerlerinin de tibbi bakima, ev bakimina, ayakta tedaviye, egitim hizmetlerine, yasal yardima, haklarin korunmasina, yer degistirmeye ya da danismanliga ihtiyaclari olabilir.

Bazi aileler, baskalarinin ne soyleyeceginden ya da ne dusuneceginden korkarak yardim aramazlar. Bakimin maliyeti, sinirli sigorta haklari ya da hic bir saglik sigortasinin olmamasi gibi baska engeller de cikabilir. Bunlar aileniz icin gercek sorunlar olabilir ama tedavi gereklidir. Bazi ruh sagligi yardim kurumlari ya da toplum ruh sagligi merkezleri, ailenin odeme gucune gore ucretleri ayarlayabilmektedirler.

Yardim arama sizin cok sabirli ve israrli olmanizi gerektirebilir.

Cocugunuzun Ruh Sagliginin Korunmasi

Ana-baba olarak cocugunuzun fiziksel guvenliginden ve duygusal rahatligindan sorumlusunuz. Bir cocugu buyutmenin tek bir dogru yolu yoktur. Ana-babalik tarzlari degisir fakat cocugunuz icin yapilmasi gerekenler aynidir. Asagidaki onerilerde eksiklik olabilir. Gelisim donemleri, yapici problem cozme, disiplin tarzlari ve diger ana-babalik becerilerine iliskin kutuphanelerde ve kitapcilarda yararli kitaplar bulabilirsiniz.

Besleyici gidalar, duzenli saglik kontrolleri, asi ve sporun yanisira, cocugunuza guvenli bir ev ve cevre saglamak icin elinizden geleni yapin. Cocuk gelisim donemlerini ogrenin, boylece cocugunuzun yapabileceginden azini ya da fazlasini beklemeyin.

Cocugunuzu duygularini ifade etmeye tesvik edin ve duygularina saygi gosterin. Cocugunuza herkesin aci, korku, ofke ve kaygi yasadigini anlatin. Bu duygularinin kaynaklarini ogrenmeye calisin. Cocugunuzun ofkesini olumlu bir sekilde, siddete basvurmadan gostermesine yardim edin.

Aranizdaki saygi ve guveni gelistirin. Anlasamadiginizda bile sesinizi yukseltmeyin. Iletisim kanallarini acik tutun.

Cocugunuzu dinleyin. Cocugunuzun anlayabilecegi kelimeler ve ornekler kullanin. Onu soru sormaya tesvik edin. Rahatlik ve guven verin. Durust olun. Olumluluklar uzerinde durun. Her konuda konusmaya istekli oldugunuzu gosterin.

Kendi problem cozme ve bas etme becerilerinize bakin. Iyi bir ornek misiniz? Eger cocugunuzun duygularindan ve davranislarindan bunaldiysaniz ya da kendi engellenmelerinizi ya da ofkenizi kontrol edemiyorsaniz yardim arayin.

Cocugunuzun yeteneklerine destek olun, sinirliliklarini kabul edin. Hedefleri baska birinin beklentilerine gore degil cocugunuzun yeteneklerine ve ilgilerine gore olusturun. Basarilarini kutlayin. Cocugunuzun yeteneklerini baska cocuklarinkilerle kiyaslamayin. Cocugunuzu tek basina degerlendirin. Cocugunuzla birlikte olmak icin duzenli olarak zaman ayirin.

Cocugunuzun bagimsizligini destekleyin ve kendilik degerini artirmasina yardim edin. Yasamin inis cikislarinda cocugunuzun yaninda olun. Cocugunuzun problemlerin ustesinden gelebilecegine ve yeni yasantilarla bas edebilecegine guvendiginizi gosterin.

Yapici, acik ve tutarli bir disiplin uygulayin (Disiplin fiziksel ceza degildir, disiplin bir ogretim seklidir). Butun cocuklar ve aileler farklidir; cocugunuz icin hangi yolun daha etkili oldugunu ogrenin. Olumlu davranislarini onaylayin. Cocugunuzun hatalarindan ders almasina yardim edin.

Kosulsuz sevin. Ozur dileme, isbirligi, sabir, bagislama ve baskalariyla ilgilenmenin onemini ogretin.

Uyari Niteligindeki Belirtileri Taniyin

Cesitli uyarilar, bir cocugun ya da ergenin muhtemel ruh sagligi problemine isaret ediyor olabilir. Bu uyari niteligindeki isaretlerin bir bolumu asagida verilmektedir.

Cocugunuzun su belirtileri gosterip gostermedigine dikkat edin


Duygularla Ilgili Guclukler

* Makul bir neden olmadan uzulme ve caresizlik duyma ve bu duygulardan kurtulamama.

* Cogu zaman yogun ofkeli olma, aglama ya da asiri tepkide bulunma.

* Degersizlik ya da sucluluk duygulari gosterme.

* Baska cocuklardan daha fazla endiseli ya da kaygili olma.

* Bir olumun ya da kaybin ardindan cok uzamis bir yas tutma.

* Asiri derecede korkulu olma. Aciklanamayan korkular duyma ya da diger cocuklardan daha fazla korku duyma.

* Fiziksel sorunlarla ya da gorunumle surekli ilgilenme.

* Zihnini kontrol edememekten ya da zihninin baskalari tarafindan kontrol edildiginden korkma.

Buyuk Degisimler

* Okul durumunda kotulesme.

* Genellikle zevk aldigi seylere ilgisini kaybetme.

* Uyuma ve yeme aliskanliklarinda aciklanamayan degismeler gosterme.

* Arkadaslarindan ya da ailesinden uzaklasma ve hep yalniz kalmayi isteme.

* Cok fazla hayal kurma.

* Yasami bas edemeyecek kadar zor bulma ve intihardan soz etme.

* Aciklanamayan sesler duyma.

Sinirliliklar

* Kendini verememe, karar vermede zorlanma.

* Yerinde oturamama, dikkati toplayamama.

* Zarar gormekten, baskalarini incitmekten, kotu bir sey yapmaktan korkma.

* Gun icinde defalarca yikanma ve esyalari temizleme ihtiyaci duyma ya da belirli davranislari tekrarlama.

* Cok hizli seyreden dusuncelerden kurtulamama.

* Tekrarlanan kabuslar gorme.

Sorun Yaratan Davranislar

* Alkol ya da ilac kullanma.

* Cok miktarda yeme ve sonra kusmaya calisma, mushil ilaclarini kotuye kullanma ya da kilo almaktan kacinmak icin lavman kullanma.

* Uygun kiloda olmasina karsin takintili bir sekilde spor yapmayi ya da diet uygulamayi surdurme.

* Baskalarina ve esyalarina sik sik zarar verme ya da yasalari ihlal etme.

* Yasami tehlikeye sokacak seyler yapma.

Hemen Yardim Arayin

Eger cocugunuz bu belirtilerden birini gosteriyorsa ya da belirtiler ciddiyse, hemen bir yardim arayin. Doktorunuzla, okuldaki danisman-rehber ogretmenle ya da cocugunuzun ruh sagligi problemi olup olmadigini degerlendirebilecek bir ruh sagligi uzmaniyla konusun.

Her cocugun ruh sagligi onemlidir.

Pek cok cocugun ruh sagligi problemleri vardir.

Bu problemler gercektir, aci vericidir ve ciddi olabilir.

Ruh sagligi problemleri anlasilabilir ve tedavi edilebilir.

Aileler ve kurumlar birlikte calisarak yardim edebilirler.

COCUKTA OLUM KAVRAMI !!!!!!

Yakin arkadas ya da akrabanin olumu yasamdaki “en zor ve stres dolu” olaylardan biridir. Ana baba kaybi nedeniyle yas yasayan bir cocuk oldugunda, bu deneyim daha da guclesebilir. Cocuk anne ve babasina sadece duygusal olarak degil, maddi olarak ta bagimlidir. Bu nedenle ana babasinin kaybinda yasanan duygusal ve maddi guclukler cocugun gelisimini etkiler.
Farkli gelisimsel donemdeki cocuklarin olumun anlamina iliskin kavramsal anlayislari farklidir.Yasin gorunumu ve sonuclari, cocugun olum aninda olumle ilgili kavramlarin gelisimine baglidir.

Bebekler ve okula gitme yasi gelmis cocuklar arasinda olum kavramini anlamalari bakimindan buyuk farkliliklar vardir. Cocugun olum olayini anlamasi icin oncelikle biri oldugunde neler oldugunu belirtmekte kullanilan kavramlari anlamalari gerekmektedir.

2-2.5 yasindaki cocuklarin olumle ilgili fikirleri cok belirsizdir. Buna karsilik iki yasindan kucuk bebekler ise olumle ilgili herhangi bir kavrami anlayamazlar. Cok kucuk cocuklar icin olum gundelik hayatta var olan birinin artik orada olmamasi kadar basit bir anlama gelmektedir.

6-10 yas arasindaki donemde yer alan cocuklar zamanla olumun geri donulmez olusu ve tum yasam islevlerinin durdugunu anlamaya baslarlar. Cocuklarin “olunce olunur” ifadesi buna ornek olarak gosterilebilir. Yedi yas civarinda olumun engellenemez ve evrensel bir olgu oldugu artik kavranmaya baslanir. Ancak bunun kendileri icin de gecerli olabilecegini dusunmeye karsi hala direnc gosterirler.

Olumun nedenlerine iliskin dusunceleri somut duzeydedir. Olumun hem kazalar ve siddet gibi dissal nedenlerden kaynaklandigini hem de hastalik yada yaslilik gibi icsel sureclerin bir sonucu oldugunu anlayabilirler. Sihirli ogeler hala dusuncenin parcasi olmaya devam eder. Olulerin yasayanlari gordugunu ya da isittigini var sayarlar ve bunun bir sonucu olarak oleni memnun etmek icin cabalarlar. 10 yasindan sonra cocugun olum kavrami giderek daha somut hala gelir ve bir kayip olgusunun uzun vadedeki sonuclarini daha iyi gorebilirler.
Cocuk olum olayi ile karsilasmadan gelisim duzeyine uygun olarak olum kavramlarinin gelismesi ve normal yasam dongusunun bir parcasi olarak algilanmasina calisilmalidir. Gunumuzde cocuklarin TV dizilerinde ve cizgi filmlerde gordukleriyle olumu gecici bir durum olarak algilamakta olduklari gorulmektedir. Olumlerin daha cok hastanelerde olmaya baslamasiyla da olumu normal yasamin bir parcasi olarak algilamakta guclukleri oldugu dusunulmektedir.

Olume, travmanin neden olabilecegini cagristiran filmler ve haber programlarinin yani sira yayinlarda olum sonrasi, ailelerin hatta cocuklarin uzuntu ve isyan dolu yasantilarinin ve ayrintili bir sekilde gomulme torenlerinin, cenazelerin gosterilmesi cocuklarin zihinlerinde karmasaya yol acmakta ve olum ile ilgili endiseleri artmaktadir. Yurt disinda uc yasindan kucuk cocuklar icin bile yazilmis olum kavraminin saglikli gelismesini amaclayan kitaplar vardir. Evcil bir hayvanin olumu, olum kavramini cocuga aciklamak icin iyi bir firsat olabilir.

Cocugun yasadigi duygular saygiyla karsilanmali, tum aile uzuntusunu dile getirerek bir toren icerisinde hayvan evden uzaklastirilmalidir. Hemen yeni bir hayvan alinmayarak cocugun kavramlari gelistirmesine olanak saglanmali ve ani anlamina gelecek rituel bir davranisa izin verilmeli, hatta tesvik edilmelidir.
0-3 yaslari arasindaki cocuklar da yas gecici bile olsa yakin izleme ve kapsamli bir degerlendirme gerekir. Cocukla olum hakkinda genelde yasayan ebeveyn konusur. Bu olmadigi zaman ise cocuk aci haberi siginacagi ve dayanacagi bir kimseden duymalidir. Beklenmedik olumlerde cocuga alistirarak haber verilmesi dusunulebilir. Cocuga soru sorabilecegi, duygularini ve dusuncelerini paylasabilecegi sicak bir konusma ortaminin yaratilmasi cok onemlidir ve aciklamayi yapan eriskininde kendi uzuntusunu belirtmesi uygun olur.

Ilk zamanlarda yadsimayi cok sik kullanan cocuk uzgun gorulmedigi icin suclanmamali ya da eglendirilmeye calisilmamalidir. Okul icinde bir olum oldugunda ise anons yerine sinif ortaminda bir ogretmen tarafindan yapilan aciklamalarin daha az zedeleyici oldugunu bildiren calismalar vardir.

Ozellikle kucuk cocuklarla konusurken olumu uykuya benzetmemek cok onemlidir. Cunku cocuk uyursa kendisinin de oleceginden endiselenmeye baslar. Dolayli yoldan olumu anlatmaya calismak cocugun kafasini daha cok karistirabilir ve ebeveyne olan guvenini zedeleyebilir. Ornegin olumu uzun bir yolculuga benzetmek yada hastaydi, yasliydi gibi aciklamalarda da bulunmak cocugun yolculuklardan, hastaliktan ve doktor randevularindan korkmasina yol acabilir. “Cok iyi oldugu icin tanri yanina aldi” gibi bir aciklama karsisinda, cocuk olmemek icin kotu olmayi tercih edebilir.
6 yasindan once yapilan dini aciklamalari, cocuk genellikle yorumlamakta gucluk ceker ve daha da korkabilir. Dini kavramlar, cocugun gunluk yasantisinin bir parcasi ise, bunlari uygun bir sekilde kullanmakta mumkundur. Boyle bir yol secilmisse “Tanri kardesine bakacak” gibi bir aciklama “Tanri kardesini oyle sevdi ki onu yanina aldi” gibi bir aciklamadan daha uygun olacaktir.

Olumu, bedensel aktivitelerin son bulmasi seklinde anlatmak iyi bir aciklama sayilabilir. Olumu normal yasamin bir parcasi gibi gostermek onemlidir ve eger cocuk yasayan ebeveynin de olup olmeyecegini sorarsa, bunun cok uzun zaman sonra olacagi, uzun yillar cocugun yaninda olunacagi soylenebilir.
Olumun yasamin sonu oldugu ve olen birinin hicbir sekilde geri donmeyecegi cocuga uygun ve basit bir dille anlatilmalidir. Cocuga olen birinin butun vucut fonksiyonlarinin durdugunu, yani olen birinin nefes alamayacagi, yemek yiyemeyecegi, bir sey icemeyecegi, oyun oynayamayacagi, dusunup hissedemeyecegi, soylenebilir.

Cocuk ayni zamanda olumun gercek nedenini de ogrenmelidir. Haber cocuga acik olarak iletilmelidir. Ornegin “Kendini kotu bir habere hazirlamani istiyorum. Bir kaza oldu. Haber babanla ilgili. Calistigi yerde bir kaza olmus. Ciddi bir sekilde yaralanmis. Ogrendigimize gore hemen olmus” gibi. Cocuklarin habere ilk tepkileri cok farkli olabilir. Yuksek sesle inkar etme, acikca reddetme, aglama, umitsizlige kapilma gibi cesitli tepkiler olabilir. Ortam, cocukla birlikte rahatsiz edilmeden bir sure daha oturabilmeye uygun olmalidir.

Cocuk cok fazla agladiginda buna izin verilmeli, hic kimse cocugun kendisini toparlamasini ve susmasini soylememelidir. Cocuk tepkisini yasarken onu yatistiracak sekilde sarilmakta iyi olacaktir.
Ayrica cocuklar, olume kendilerinin neden olduklarini da dusunebilirler. Ayni seyin kendilerine ve yasayan ebeveynlerine de olacagindan endiselenirler ve “bana kim bakacak” kaygisi yasayabilirler. Duygularini sozellestirebilmeleri icin cesaretlendirme ve ona yardimci olacak birilerinin olacagi guvencesi, bu kaygilarla bas etme de onlara yardimci olur.
Olum sonrasi yasayan ebeveyn genelde anne olmaktadir. Bir ebeveyni kaybeden cocuk birden fazla ebeveynini kaybetmis gibidir. Cunku yasayan ebeveyn kendi matemine dusmustur ve bu nedenle cocugun gereksinimlerini karsilayacak durumda degildir. Ebeveyn sorumluluklarina donebilecek hale gelene dek, cocuga duygusal ve fiziksel bakim verebilecek bir eriskin belirlenmelidir. Cocugun onceden tanidigi bir ebeveyn olmasi tercih edilirken, baska bir sehre gonderilmesi onerilmez.

Cocuk ebeveyni ya da kardesinin olumcul hastaligi neden ile uzuntu yasayabilir. Cocuga bu konuda konusmasinin yasak oldugu genelde aile icinde hissettirilir. Cocuk siklikla kendini suclar ve “eger kendisi daha iyi olabilseydi hasta olmayacaklardi” diye dusunur. Cocuga bilgi verildikce ve cocuk ebeveynin ya da kardesinin sagaltimina yardimci oldukca endisesi buyuk olcude azalacaktir ve yas sureci daha saglikli gececektir. Sonuc olarak;
Acik ve durust iletisim

1-Yasa uygun aciklamalar yapin

2-Soyut aciklamalardan uzak durun

3-Olum bir seyahat yada uyku olarak aciklamayin


Bilissel beceri kazanmalari icin sure taniyin

1-Sorulara ve konusmaya izin verin

2-Kisa konusmalari kabul edin

3-Fotograf albumlerine bakin

4-Cocuklarin mezari ziyaret etmeleri saglayin

5-Cocuklarin oyunlarini kabul edin

Kaybi gercek hale getirin

1-Cocugun cenaze torenine katilmasina izin verin

2- Kendi duygularinizi saklamayin

3-Olen kisiyi hatirlatan seyleri ortada birakin
Duygusal basa cikmayi kolaylastirin

1-Gereksiz ayriliklari onleyin

2-Cocuklarla ana babalarina veya kendilerine bir sey olacagina iliskin kaygilari hakkinda konusun

3-Cocuklarla sucluluk duygulari hakkinda konusun

Psk. Nagihan DALKANAT

Eyvah! Cocugum tirnak yiyor!

Eyvah! Cocugum tirnak yiyor!
Cocukluk yillarinda hemen herkes evde ailesi ya da okulda ogretmenleri tarafindan "Evladim elini agzindan cek!" sozuyle uyarilmistir. Tabii ki bu aliskanlik sadece cocuklarin degil, stresli bir hayattan dolayi sonradan bu aliskanligi edinmis herkesin problemi.

Bu istenmeyen durum tirnaklarda barinan mikroplardan dolayi pek cok saglik probleminin de tetikleyicisi olabiliyor. Cocuklari tirnak yeme aliskanligindan vazgecirmekse o kadar kolay degil.

Oncelikle tirnak yeme davranisini parmak emme davranisindan ayirmamiz gerekir. Parmak emme belli bir yasa kadar davranis bozuklugu olarak degerlendirilmezken, tirnak yeme hangi yasta ortaya cikarsa ciksin davranis bozuklugu olarak degerlendirilir.

Ne yapmaliyiz?

"Yeter artik tirnaklarini kemirdigin, yapma sunu, bak sana ceza verecegim..." seklinde cocugu azarlamak, korkutmak, ceza vermek gibi zorlayici yontemlerle belki belli bir sure bu aliskanligi ortadan kaldirabilirsiniz. Ama daha agir duygusal problemlerin farkli sekillerde ortaya cikabilecegini bilmelisiniz. Onemli olan cocugun tirnak yemesine yol acan asil problemi ortaya cikarmak ve cocugun problemle yuzlesmesini saglamaktir.

Cocuk tirnagini yemeye yeltendiginde dikkatini baska bir yone cekmek tirnaklarini kemirme uyarisindan daha etkilidir. Ornek olarak; "hadi bana bir bardak su getir, disari gezmeye cikalim..." gibi cocuga cazip gelebilecek tekliflerle dikkatini baska bir yone kaydirabilirsiniz. Ayrica cocugun elini ve agzini hareket halinde tutacak "sakiz cigneme, el ugraslari" gibi mesgaleler de etkili olabilir.

Cocuklar korku, tehdit, kaygi, kiskanclik ve guvensizlik doguracak durumlardan uzak tutulmalidir. Sozgelimi tirnak yemeyen kardesi, tirnak yiyenle kiyaslamak gibi yanlis yaklasimlar cocugu kucuk dusurur, hircinlastirir, size ve kendisine olan saygisi zedelenir.

Cocuk anne-babasini kizdirmak icin parmagini agzina goturdugu zaman (genelde bunun kaynagi ilgi cekmedir) gormezden gelinmeli ve gerekiyorsa o mek�n terk edilmelidir. Cocuga hissettirmeden uzaktan gozlemlemelerinizde eger yalniz kaldiginda cocugunuz tirnak yemekten vazgecmisse aliskanligin sebebi buyuk ihtimalle dikkat cekmek icindir.

Sikinti hali hayatin cesitli evrelerinde boy gosterir. Tirnak yeme davranisiyla cocugunuz yasadigi sikintiyi ifade ediyor. Bu durum cocugunuzun ileride agir psikolojik problemler yasayacagi anlamina gelmez. Panik havasindan uzak, daha iyimser bir yaklasimla problemin cozumu kolaylasir. Ancak cocugunuz asiri derecede tirnak yeme durumundaysa vakit gecirmeden cocuk ve ergen psikiyatrisine basvurun.

*Ozel Ozgoren Liseleri Psikolojik Danismani

Cocugunuzun tirnak yemesinin sosyal ve psikolojik sebepleri neler?

Uzuntu ve sikinti duygulari:

Cocuk cok sevdigi bir yakinini, oyun arkadasini kaybetmisse uzuntuye kapilir. Cevresinden yeterli destegi goremezse can sikintisindan tirnak yiyebilir.

Gerilim ve kaygi duygulari:

Aileye yeni bir kardesin katilmasi, cocuklar arasinda ayirim yapilmasi, asiri kuralci ve baskici egitim, tirnak yemesine yol acabilir.

Ofke, saldirganlik ve korku:

Ofkesini acikca dile getiremeyen cocuk tirnak yiyerek ofkesini kendine yoneltebilir. Baskili bir ortamda cezalandirilma endisesi tasiyan cocuk tirnak yiyebilir.

Degersizlik ve guvensizlik:

Kendini ifade edemeyen, ilgi-sevgi ortamini bulamayan cocuk uzuntu ve sikintisini disa yansitir.

Aile ici iletisim sorunlari:

Aile icinde yasanan huzursuzluklar, kavgalar, cocugun tirnak yemesine yol acabilir.

Abdullah Purtas

Bebegim neden agliyor????

Bebegim neden agliyor?
Alti aylik bir kiz annesiyim. Uc aydir gaz nedeni ile zor gunler gecirdik. En buyuk sikayetim kizim agladiginda sebebini tam ayirt edememek. Hatta bazen artik aglamayi bir adet haline getirdigini ve sikintisi olsa da olmasa da agladigini dusunuyorum. Ama bir taraftan da gercekten agrisi oldugunda yada hastalandiginda bunu anlayamamaktan korkuyorum. Bu konuda yardimci olabilir misiniz?
Gazli cocuklarin anneleri genellikle sizin yasadiginiz korku ve tereddutleri yasarlar. Bazen aglama sebebinin gazdan mi yoksa baska bir nedenden mi kaynaklandigini anlamak zor olabilir ama bebeginizi daha cok tanidikca belirtileri saglikli degerlendirmek mumkun olur. Buna karsin size gercek agriyi ayirt etmede bir iki kucuk ip ucu vermeyi arzu ediyorum. Agrisi olan bebek;
•Kaslari catilmis alni kirismis ve gozleri kapalidir
•Gunluk davranislari degismis, istahi azalmis huzursuz ve gergindir
•Ya daha fazla uyur yada daha az; uykusundan aniden agri ile uyanir. Bebekler siddetli agrilari olsa bile cok yorulduklarindan kisa sureler ile uyuya dalabilir
•Nefes alirken inler yada soluklarini tutarlar
•Yumruklari sikilmistir; bacaklarini karinlarina ceker yada tekme atarlar
•Kucagina alan kisiye sikica sarilir, basiyorsa topallar yada hic hareket etmek istemez
•Agriyan yerini kacirmaya calisir
Idrar yollari enfeksiyonu, kulak iltihaplari, ishal bebeklerin aglamasina sebep olan enfeksiyonlarin basinda gelirler. Bunlarin yaninda fark edilmeden meydana gelen goz beyazindaki cizilmeler, anne sacindan dokulen killarin penis yada parmak etrafina dolanmasi yada cekistirirken koPage Rankucuk kemiginin catlayarak hasar gormesi de sebebi zor anlasilan aglamalara yol acabilir. Saglilikla kalin

ELEKTRIKLI ALETLER KALP PILINE ZARARLI MI?
Kalbimdeki ritim bozuklugu nedeni ile bes ay once pil takildi. O gunden beri pil bozulacak diye elektrikli aletlerden kaciniyorum. Bunlar gercekten zararli mi?

Kalp pilleri kalbe elektriksel uyari vererek onun dogru hizda ve duzende calismasina yardimci olan hassas elektronik aletlerdir. Ozellikle manyetik alanlar onlarin bu hassasiyetini bozabilmektedir. Manyetik alandan olan uzaklik bahsedilen etkilenmenin siddetini de belirler. Buna karsin yeni teknoloji ile uretilen cihazlar boylesi alanlara karsi daha korunaklidir. En cok endise edilen elektrikli cihazlardan bahsedecek olursak;
•Elektrikli battaniye, isitici matlar ve mikrodalga firinlar kalp pilinin calismasini bozmayacaklari icin gerektigi zaman kullanilabilir
•Cep telefonu ile pilin aksi tarafinda tutarak konusulmali ve pille direk temas ettirilmeyip ayni tarafta saklanmamalidir.
•Yogun manyetik alan olusturacak buyuk endustriyel makinelerden, buyuk jeneratorlerden ve radyo vericilerinden uzak durmak gerekir.
•Manyetik rezonans goruntuleme yapilamaz
•Daha detayli bilgi ilgili hekimle goruserek elde edilebilir.

COCUK BEZI BOLGESINDE GORULEN DERI HASTALIKLARI

COCUK BEZI BOLGESINDE GORULEN DERI HASTALIKLARI

Cocuk bezi bolgesi (Diaper bolge) kaba etler, kasik kivrimlari, genital bolge ve makat cevresini kapsar. Bu bolgede basta isilikler olmak uzere cesitli deri hastaliklari gorulur. Bunlar:
PISIKLER (DIAPER DERMATITLER):

Dogumdan hemen sonra baslar.Genellikle sadece bez bolgesindedir. Deri kivrimlari saglamdir. Idrar ve diskinin kapali ortamda temasina bagli olarak ortaya cikar. Parlak kirmizi renkte kizarikliklar mevcuttur. Zaman icinde mantar ve bakterilere bagli ikincil enfeksiyonlar sik gorulur. En siddetli tutulum genellikle makat cevresi ve kaba etlerde gorulur. Zaman zaman bu bolge disinda yayilim olabilir. Pisik gorulen bebeklerin idrar koku ve renk takibi onemlidir. Ozellikle kiz bebeklerde sik gorulen idrar yolu enfeksiyonlari sirasinda olusan idrar pH degisiklikleri deride daha cok tahrise dolayisiyla pisige sebep olabilir.
Idrar ve diski disinda bu bolgeye kullanilan sabunlar, bebe yaglari, temizleme mendilleri de tahrise yol acabilir.
Tedavide ilk yapilacak pisige neden olan ajanin ortadan kaldirilmasidir. Bezleri sik degistirmek; zaman zaman bu bolgeyi acik birakarak hava almasini saglamak; her bez degisiminde su ve uygun sabun kullanilarak artiklarin temizlenmesi; iyi kurulama onemlidir.
Eger yikanan bez kullaniliyorsa bu bezlerin sabun ya da sabun tozu ile yikanmasi, yumusatici kullanilmamasi, iyi durulanmasi ve utulenmesi gerekir.
Her bez degisiminde kizariklik olmasa da cinko oksit iceren pisik kremlerinin kullanimi pisik olusumunu engeller.
MANTARLAR (KANDIDIAZIS):

Genellikle pisik olan bolgelerde gelisir. Parlak kirmizi zeminde, toplu igne basi buyuklugunde, iltihapli gorunumde, uzeri kabuksuz yaralar olusur.
Tani bu yaralardan alinan materyalin mikroskopik incelemesi yapilarak konur.
Tedavide hastalik gorulen bolgenin kuru tutulmasi, antifungal kremlerin kisa sureli kullanilmasi gerekir
SEBOREIK DERMATIT:

Genellikle dogumdan hemen sonra baslar. Kivrim bolgelerinde de kizariklik olusur. Bu bolge disinda sacli deri, kulak arkasi, kaslar ve burun kenerlerinda kizariklik ve kabuklanma vardir.
Tedavide ozel sampuanlar ve hafif etkili kortizonlu kremler kisa sureli kullanilir.
ISILIKLER:

Ter bezlerinin yaygin oldugu sacli deri ve koltuk altlari gibi bolgelerde de mevcuttur. Toplu igne basi buyuklugunde, yer yer ici su dolu kabarciklar seklinde gorulur.
Tedavide ozel temizleyiciler ile sik yikama onerilir.

OKUL ONCESI COCUKLARDA HIPERAKTIFLIK

OKUL ONCESI COCUKLARDA HIPERAKTIFLIK

Dikkat Eksikligi ve Hiperaktivitenin temel ozellikleri dikkatsizlik, durtusellik ve asiri hareketlilik olup, cogu okul oncesi cocuklar bu davranislar zaman zaman bu davranislari gostermeye egilimlidir. Aktivite ve dikkat; yas ve gelisim duzeyi ile farklilik gosterir. Dikkat Eksikligi ve Hiperaktivitesi olan cocuklari normal aktif kucuk cocuklardan ayirimda gidisin surekli olusu ve her alanda olmasini belirtir.
Bu cocuklar yaydan firlamis gibi ani hareketleri olur, kiyafetlerini giymeden disari cikarlar, mobilyalara tirmanir ve uzerinde ziplarlar, evin icinde kosusup dururlar, ana okul veya yuvalardaki grup etkinliklerine katilmada gucluk yasarlar (ornegin oyku dinleme). Bu cocuklar kisa sureden daha fazla yalniz basina oynamakta gucluk ceker, oyuncakla oynamadan daha cok yikici oyunlari tercih eder, saldirgan ve oyunda isbirligi yapamamasi nedeniyle cok az arkadasi vardir.
Okuloncesi yastaki hiperaktif cocuklarin anne-babalari, diger cocuklarin anne-babalarina oranla daha yuksek oranda deri dokuntuleri, kirmizi yanak, mide siskinligi, akan burun ve bacak kramplari bildirirler. Uyku sorunlarindan da yaygin olarak bahsedilmektedir. Hiperaktif olanlarin gece uyanma sikliginda artis vardir.
Okul oncesi yastaki cocuklar en fark edilen semptomu dikkatsizlikten daha cok asiri hareketliliktir. Bununla birlikte, dikkatsizlik ve durtusellik cocugun dikkatsizliginin, gorevleri tamamlamada basarisizliginin ve yonergeleri takip etmelerinde guclugun kanitidir. 2-3 yasindaki cocuklarin bile dikkati cesitli durumlarda saglanabilmektedir (ornegin 2-3 yasindaki bircok cocuk yetiskinlikle birlikte oturup resimli kitaplara bakabilir). Buna karsin Dikkat Eksikligi ve Hiperaktivite Bozuklugu olan kucuk cocuklar asiri hareket ederler ve onlari bir yerde belirli sure tutmak zordur.
Okul oncesi cocuklarda bu tanida kesinlik zordur, cunku bu yas cocuklarin gun be gun davranislari degisiklik gosterir, cevreye durumsal tepkiler olabilir ve davranislara yetiskinlerin mudahalesi soz konusudur. Cocuklar bir gun coskulu ve hareketli olurken, baska bir gun durgun, sakin olabilirler. Isteklerine boyun egen buyukanne veya asiri uyaran olan supermarket gibi ortamlarda kontrol edilemiyor olabilirken, programli yapilandirilmis bir bakim ortaminda uyumludurlar.
Eger Dikkat Eksikligi ve Hiperaktivite Bozuklugu gercekten biyolojik temelli ise, belirtilerin dogumdan beri olmasi gerekir. Buna karsin; cogu kucuk cocuk icin, 2-3 yasina gelinceye kadar bu suphe uyanmaz.

Okul yasindan once Dikkat eksikligi ve Hiperaktivite tanisi koymak sorunlara yol acabilmektedir. Bunun belki en onemli sonucu cocugun etiketlendirilmesidir. Tani koymada gecikme ise tedavi girisimlerini belirlemede gecikmeye yol acabilir ki; bu durumda benlik saygisi, sosyalizasyon ve ogrenme ile ilgili ikincil sorunlar veya davranislarin daha da kotulesmesi soz konusu olabilir.
Diger yandan, erken etiketlenmesinin, en onemlisi uygunsuz etiketlemenin belirgin tehlikeleri vardir. Erken yaslarda kesin tani kondugunda bu cocuklar daha sonraki yaslarinda yeniden degerlendirmeye alinmamakta ve ayni tani ile islemler yapilmakta veya yanlis yorumlara yol acilabilmektedir.
Herhangi bir tani ozellikle Dikkat Eksikligi ve Hiperaktivite bir kere konulmussa silmek guc olmaktadir. Tanisini sonradan degistirseniz bile silmek guc olur.
Okuloncesi yasta olan cocuklar ilgisiz, reddedici veya kati anne babalik tutumlari karsisinda da asiri hareketlilik, uyumsuzluk, saldirganlik ve durtusel davranislar gostermektedir. Diger yandan, sicak, yanitlayici ve uygun sekilde sinirlamalar koyan ailelerde bu tur kucuk cocuklarin daha sosyal uyumlu davranislar gelistirdigi gozlenmektedir. Anne babalarda bu tarz olumlu tutumlarin yoklugunda veya acik reddedis ve negatif kontrol suregen sorunlari birlikte getirmektedir. Problemlerin baslangici siklikla ailesel gucluklerin ortaya cikmasi ile birliktedir, eger aile iliskileri duzelirse sorunlarda azalma gorulmektedir.

YAKLASIMLAR
Okuloncesi cocuklarda DEHB tanisi koymak zor olmasi nedeniyle, degerlendirmenin amaci spesifik bir tani koymaktan daha cok, semptomlari iyilestirmeye yonelik olmalidir. Spesifik tani almasi bu cocugun ayricalikli veya ilac tedavisinin kacinilmaz oldugu anlamina gelmez.

Degerlendirme cok yonlu olmalidir, cocukta hiperaktivite, dikkatsizlik, ataklik, saldirgan ve uyum sorunu yapan butun olasi nedenler gozden gecirilmelidir. Boyle bir yaklasim, cocuk hakkinda fiziksel, duygusal, bilissel ve cevresel bilgileri butunlestirmelidir.
Aile anlasmazliklari ile Dikkat Eksikligi ve Hiperaktivite birbirlerini kotulestirir. Bu fasit daireyi kirmak, anne-baba depresyonu, es gecimsizligi, gerginlik ve siddet gibi aile meseleleri uzerinde durmak baslangic noktasi olmalidir. Ailedeki karmasa duzeltilmedikce cocugun guclukleri uzerine etkin bir sekilde mudahale edilemez.
Anne baba yaklasiminda en onemli nokta; istenmeyen davranisin onculerinin anlasilmasi, bu onculleri degistirmek icin cevrenin duzenlenmesi, cezadan once odul pekistirenlerinin kullanilmasidir. Anne babalar genellikle cocugun negatif davranislari uzerine yogunlasmalari nedeniyle, cocugun olumlu davranislarina odaklanamazlar. Odul sistemleri, mola yontemi ve diger disiplin metotlari, zor durumlarda umitlendirme ve iyi davranisi idame ettirme metotlari uygulanmalidir. Burada amac tedavi etmekten daha cok cocugun davranis problemlerini aile yardimiyla azaltmak ve uygun potansiyel davranislarini artirmaktadir. Stres karsisinda anne-babanin kendi gosterdikleri tepkileri bilmeleri, ayrica cocuk ve aile arasinda iletisimi duzenlemede etkilidir.

DIKKAT EKSIKLIGI VE HIPERAKTIVITE BOZUKLUGU OLAN COCUKLARDA YETISKINLIGE GIDISTE ROL

DIKKAT EKSIKLIGI VE HIPERAKTIVITE BOZUKLUGU OLAN COCUKLARDA YETISKINLIGE GIDISTE ROL OYNAYAN ETMENLER

Dikkat Eksikligi ve Hiperaktivite bozuklugu olan cocuklarin yetiskinlik gidislerinde 3 farkli gurup tanimlanmaktadir.
-Birinci grup; yetiskinlik islevleri oldukca iyi olan ve eslestirilmis normal kontrol grubundan onemli farklilik gostermeyenlerin olusturdugu gruptur. Bu gruba Dikkat eksikligi ve Hiperaktivite sorunu olan cocuklarin %30'u girmektedir.
-Ikinci grup; konsantrasyon, impulsivite ve sosyal iletisim sorunlari yetiskinlikte devam eden gruptur. Bu semptomlar siklikla iste, kisiler arasi iliskilerde sorunlar, dusuk benlik saygisi, impulsivite, irritabilite, anksiyete ve duygusal degiskenlik ile neticelenir. Cogu genc eriskin hastalar olup, kabaca %50-60'i bu gruba girer.
-Ucuncu grup; yetiskinlikte onemli derecede psikiyatrik veya antisosyal problemlere ya da her ikisine de sahip olan gruptur. Bu hiperaktif yetiskinler ciddi depresif, hatta suisidal olabilir veya ilac ve alkol kotuye kullanimlari olabilir. Saldiri, silahli soygun, evlere girme ve uyusturucu dahil asiri antisosyal davranislar gosterebilirler. Sanliyiz ki, hiperaktif cocuklarin yalnizca kucuk bir kismi, yaklasik %10-15'i bu olumsuz gidisi gosterirler.
Zihnimizdeki cesitli olasiliklarla, pozitif veya negatif gidisi belirleyen etmenlerin tanimlanmasi onemlidir. Bu etmenler uc farkli kategoride siniflandirila bilinir:
(1) Cocugun bireysel karakteristikleri (ozellikleri) (orn. Zeka bolumu, semptomlarin siddeti ve komorbidite),
(2) sosyoekonomik duzey, anne-baba patolojisi ve cocuk yetistirme tarzlari gibi ailesel parametreler,
(3) Tedavi (tipi, suresi) .
COCUGUN KARAKTERISTIKLERI
IQ (Zeka Duzeyi)
IQ acikca, akademik basari icin ozgun bir belirleyicidir. Birkac arastirma Dikkat eksikligi ve Hiperaktivite ile dusuk IQ' ya sahip cocuklarin, yalnizca Dikkat eksikligi ve Hiperaktivite Bozuklugu olan cocuklara gore daha kotu bir gidisata sahip olduklarini gostermislerdir. IQ duzeyi gidis icin onemli bir belirleyicidir. IQ tedaviyi de etkilemektedir.

Daha dusuk IQ'ya sahip Dikkat Eksikligi ve Hiperaktivite sorunlu cocuklarin genc yetiskinlikte daha sik alkol sorunlari ve alkolik tanisi konuldugu (ilac kotuye kullanimi degil) da gosterilmistir..
Semptomlarin Siddeti :
Cocukluktaki birkac anahtar semptomu, ergenlik ve yetiskinlikteki gidiside onemli olcude etkilemektedir. Okulda basarili ergenlerin baslangictaki yani cocukluktaki hiperaktivite, impulsivite ve dikkatsizlik puanlari daha dusuktur

Cocukluk caginda gozlenen daha yuksek dikkatsizlik belirtileri, ilerideki akademik basarisizligi arttirmaktadir.
Cocukluk cagindaki hiperaktivite semptomlarinin siddeti; diger faktorlerle baglantili olarak (sosyal ve ailesel parametreler); eriskinlikteki duygusal uyum, okul performansi, is kayitlari, polislik is ve araba kazalarini yordayici oldugu gostermislerdir. Cocukluk impulsivitesi, hiperaktivitesi ve potansiyel antisosyal aktlari, daha sonra karsi gelme bozuklugu ve erken baslangicli davranim bozuklugu icin de belirleyicidir
Komorbidite (Dikkat Eksikligi ve Hiperaktiviteye eslik eden bazi diger bozukluklar)
Dikkat Eksikligi ve Hiperaktivite bozukluguna ek olarak baska baz bozukluklarin gorulmesi gidisati olumsuz etkilemektedir.

Bunlari kisaca sayarsak :
Ozgul Ogrenme Bozuklugu + hiperaktif grubu cocuklar daha sik karsi gelme, bazi suc davranislari, daha dusuk benlik saygisi ve dikkatsizlik gosterirler. Akademik basari ise digerlerine gore cok daha kotudur.
Agresyon + Hiperaktif grubu cocuklarda uzun donemde negatif gidisat gorulmektedir. Bu cocuklarda ergenlik ve yetiskinlikte antisosyal davranislar, kisiye ve mulkiyete saldiri, illegal ilac kullanimi, fiziksel kavgalar gorulmektedir.
Agresyon gidisati olumsuz etkilemekte ve davranim bozukluguna oncu olmaktadir.
Karsi Gelme Bozuklugu + Hiperaktif grubu cocuklarda; negatif anne-cocuk iliskisi, daha sik aile catismasi ve daha fazla anneye ait psikolojik stres bulunmaktadir. Yuksek karsi gelme bozuklugu gosteren cocuklarin gidisatinda daha sik tutuklanma, agir suclar isleme gorulebilmektedir.

Davranim Bozuklugu + Hiperaktif grubu cocuklarda gidisatta semptomlar devam etmekte, saldirganlik, antisosyal davranis, uyumsuzluk ve alkol kotuye kullanim gorulebilmektedir. Daha cok sigara ve esrar kullanimi, okul asmalari yasanmakta ve dolayisiyla davranim bozuklugu gidisati oldukca kotulestirebilmektedir. Yapilan calismalarda Dikkat eksikligi ve Hiperaktivite bozuklugu olan cocuklarda eger davranim bozuklugu yoksa suc isleme riskinin azaldigi one surulmektedir.
Duygudurum Bozukluklari (Anksiyete, Depresyon) + Hiperaktivite'nin birlikte bulunma orani %20-40 oranlarinda oldugu sanilmaktadir. Davranim bozukluguna oranla gidisat uzerine etkileri daha azdir.

Agiz kanseri

Agiz kanserlerinin cogunlugunun 45 yasin uzerinde ortaya ciktigi ve erkeklerde olusma olasiliginin kadinlara oranla iki kat fazla oldugu bildirildi.


Turk Dishekimleri Birligi'nden (TDB) alinan bilgiye gore, agiz kanserlerinin olustugu bolgeler siklikla dil, agiz tabani, dil kokune yakin yumusak damak alanlari, dudaklar ve disetleri. Agiz kanserleri erken donemde teshis edilerek tedavi saglanmazsa yayilarak surekli agri, fonksiyon kaybi, tedavi sonrasi duzeltilmesi mumkun olmayan yuz ve agiz deformiteleri, hatta olumlere neden olabiliyor.


TDB, dishekimine duzenli araliklarla gidilmesinin agiz kanserlerinin erken donemde tespit edilmesi acisindan cok onemli oldugunun altini cizerek, "Agiz kanserlerinin kesin nedeni tam olarak bilinmez. Bununla beraber, tutun urunleri, alkol ve besinlerdeki bazi maddeler ve fazla gunes isigina maruz kalinmasi gibi faktorlerin agiz kanseri riskini arttirdigi one suruluyor. Uzmanlar genetik yatkinligi da agiz kanserleri icin risk faktorleri arasinda gosteriyor" degerlendirmesini yapti.


AGIZ KANSERININ MUHTEMEL BELIRTILERI:


- Agiz icinde veya etrafinda beyaz veya kirmizi renkli alanlar


- Agiz icinde hassas, tahris olmus, kabarik veya kalinlasmis alanlarin olmasi


- Agizda veya bogazda tekrarlayan kanamalar


- Seste bogukluk veya bogazda yutulamayan cisim hissi


- Cigneme ve yutma guclugu


- Dil ve cene hareketlerinde zorlanma


- Dil veya agizin diger bolgelerinde his kaybi, uyusukluk


- Alt veya ust cenede meydana gelen sislikler ve bunun sonucu mevcut protez uyumunun bozulmasi


- Agiz kanseri lezyonlari baslangic doneminde agrisizdir, kanser ilerleyerek saglikli agiz dokularinda harabiyet olusturdukca agri sikayeti de baslar. Kisinin kendinin agiz
kanserini farketmesi guc olabilir. Bu nedenle duzenli dishekimine gidilmesi son derece onemlidir.

zamane anneLeri

Ne yazikki hepimiz yapiyoruz....

Zamane anneleri

"Sen de dedem gibi olecek misin, anneanne?" sozleri hasta odasinda yogun sessizlik yasanmasina neden olmustu. Gecirdigi ameliyatlardan sonra pek toparlayamamis yasli bayan hastamizi ilkokula yeni baslamis torunu ve kizi ziyarete gelmisti. Kucuk cocuklari hasta ziyaretine kabul etmememiz baslangicta sorun yaratmis, kisa sureli ziyaret icin izin koparmislardi. Hasta odasinda ana kiz konusup dertlesirken torun araya girip sormustu o can sikici soruyu. Kafami egip elimdeki dosya ile ilgileniyormus gibi yaptim. Hastamiz torununu yatagin kenarina oturttu. Ellerini tutarak "Simdi degil, iyilesip eve donecegim, merak etme. Hemen olmeyecegim. Ama er veya gec hepimiz olecegiz" dedi. Torun yanittan pek tatmin olmus gibi degildi.

- Ama bu haksizlik, anneanne. Olunce onlari bir daha goremiyoruz. Dedemi cok ozledim ben.

- Merak etme, insanlar olunce gorunmez olurlar ama hepten yok olmazlar.

Torun bir sure anneannesinin boynundaki kolye ile oynayarak dusundu. Sonra "Peki insanlar ne oluyor, olunce ? " diye sordu. Anneanne once bana sonra kizina bakti. Torununun sacini oksayarak;

- Bir sekilde aramizda oluyorlar, olenler. Kimi bir renk, kimi tat veya koku kimi de dokunus olup geri geliyorlar. Mesela rahmetli annemin yaptigi puf boregini hic unutmadim. Nerede o kokuyu veya tadi bulsam annemin orada yanimda oldugunu bilirim. Dedeni ise saclarimdaki dokunus ile hatirlarim. Nerede bir ruzgar saclarimi oksasa dedenin yanimda oldugunu dusunur, sevinirim.

- Peki sen olunce ne olup geleceksin, anneanne?

- Onu sen bileceksin. Beni nasil hatirlamak istersen o sekilde gelecegim yanina.

Ziyaret kisa surmustu. Onlar odadan ciktiktan sonra hastamiz torununu cok ozlemis oldugunu belirterek ziyarete engel olmadigimiz icin tesekkur etti.

- Bu kucuk torunumu buyugunden daha cok seviyorum, doktor bey.

- Torunlariniz arasinda ayirim yapmamaniz gerekmez mi?

- Haklisiniz ama boyle olmasinda biraz kizimin da kabahati var. Ilk cocugunu cabuk buyutmeye cabaladi. Kendince basardi da. Ama hepimizden uzak soguk, agir biri oldu cikti, buyuk torunum. Simdi hepimiz yakiniyoruz ama is isten gecti.

- Neden boyle oldu?

- Ne yazik ki, kizim da digerleri gibi zamane annelerinden oldu. Cocugunu en iyi sartlarda, en iyi okullarda en iyi egitim ile yetistirecegim diye tutturdu. Cocugun almadigi ders kalmadi neredeyse. Bale, piyano, tenis, yuzme dersleri yetmedi kolejlerde okuttu. Onunla birlikte ders calisip sinavlara birlikte girdi sanki. Simdi adi sani duyulmus kolejlerden birinde okuyor. Ama hepimizden uzaklasti. Derslerinden baska oyun bilmeyen soguk, agir biri oldu.

Bir sure sustu, soluklandi. Elimi tutup yataginda dogruldu. Yastiklarini duzelttim.

- Zamane anneleri boyle oluyor, iste. Cocuk yetistirmeyi yemek yapmak saniyorlar. Parayi bastirip en donanimli mutfakta en iyi malzemeleri kullanirsa yemegin mukemmel olacagini hayal ediyor, ortaya cikan yemege bakip neden lezzetli olmadigini soruyor, kabahati mutfakta veya malzemede ariyorlar. Kendilerine hic kabahat bulmuyorlar. Halbuki elinin emegi, sabri, ozeni olmadikca lezzeti yakalayamazsin. Hele bir sarma sarsinlar da goreyim ben onlari. Bu kez de "o kadar emek verdim, kimseye yedirtmem" diye tutturur bunlar. Sanki analarindan boyle gorduler. Hayat kolaylasip hizlandikca her seyin ayni kolaylikla yapilacagini saniyor bu zamane anneleri. Cocuklarini da cabuk buyutmeye ugrasiyorlar. Onlari hizli yaslandirdiklarinin farkinda bile degiller.

- Yani?

- Cocuk bu, yetistigi ortamdaki insanlara, anne babasina benzeyecek elbet. Cocuk onlara benzemeye basladikca anneler kendi begenmedigi yonlerini cocuklarinda gorup kiziyor, nerede hata yaptiklarini bulmaya cabaliyorlar. Ikinci cocukta ise o ilk heves kalmiyor da oyle kurtariyor onlar kendilerini.

Bogazi kurumustu. Bir yudum su icip eskiden ailelerin ilk cocuklarinin agabey ve abla agirligi ile yetistirildigini ilk cocuklarin aileyi iyi yansitma gorevi oldugu icin daha degerli oldugunu ama artik devrin degistigini ailelerin kendilerini degil de hayallerini cocuklarina yukledigini ilk cocuktan sonra gelenlerin ise daha ozgur olgunlasip aileye daha cok benzedigini anlatti.

Birkac gun sonra hastamizin bas ucunda suluboya bir resim vardi. Mavi gokyuzunde sapsari gunes ve bir de ucurtma ucuran kiz cocugu vardi, resimde. Hastamiz resim ile ilgilendigimi gorunce okumakta oldugu gazetesinden kafasini kaldirip;

- Torunum benim icin yapmis bu resmi, doktor bey. Resimdeki kiz kendisiymis. Karar vermis, ben olunce resimdeki gokyuzunun mavisi olacakmisim, onun icin. Gokyuzune her baktiginda benim yaninda oldugumu bilecekmis, boylelikle. Bu simsicak gunes ise dedesiymis.

Gozleri dolmustu. Birkac damla yas suzuldu gozlerinden. "Torunumun gozunde gokyuzunun mavisi olacakmisim, dedesi de hepimizi isitan gunes. Daha ne olsun?" dedi. Ogle arasinda bahceye ciktim. Yagan yagmurun ardindan masmavi gokyuzunde acan gunes, sicakligini iyice hissettiriyor, agaclar sonbahara hazirlaniyordu.

Mehmet Uhri

Agresif cocuga lahana ve tavuk

Ingiliz bilim adamlari, agresif ya da hiperaktif cocuklarin beslenme aliskanliklarinin degistirilmesini onerdi. Ingiliz Daily Mail gazetesinin yer verdigi habere gore uzmanlar, bu tip cocuklara sekerli yiyecekler, cikolata, portakal ve uzum gibi gidalar yerine, tavuk eti, pirinc, muz, elma ve lahana yedirilmesini tavsiye etti.

Uzmanlar, ailelerin bu gidalari yedirerek hiperaktif ve agresif cocuklarini dize getirebilecegini ongoruyor. Uzmanlarin 50 yil suren genis kapsamli diyet arastirmasindan sonra vardigi sonuca gore, tavuk eti ve lahana gibi gidalarda bulunan maddeler, beyni etkiliyor ve cocuk uzerinde sakinlestirici bir etki yapiyor.

Cocuklar resimle ne anlatir?

Evde Icilen Sigaranin Cocuk Sagligina Etkisi Nedir?

Kullanilmis sigara dumani, yanan bir sigaradan cikan ve sigara icenin disari verdigi dumanin bir karisimidir. Cevresel Sigara Dumani (CSD) olarak da bilinir ve kendisine has kokusuyla kolaylikla taninir. CSD havayi kirletir ve elbiseler, perdeler ve mobilya uzerine siner. Cogu kisi CSD yi nahos, rahatsiz edici ve gozlerle burnu tahris edici bulur. Daha onemlisi tehlikeli bir saglik tehdididir. CSD icinde 4000 in uzerinde farkli kimyasal madde tespit edilmistir ve bunlarin en az 43 tanesi kansere sebep olur.
Cevresel Sigara Dumanina Maruz Kalma Sik midir?
Amerika Birlesik Devletlerinde yetiskinlerin yaklasik %26 ’si sigara icicisidir ve bes yas altindaki cocuklarin %50 si ila %67 si en az bir yetiskin sigara icicisinin oturdugu evlerde yasamaktadirlar. Bu rakam ulkemizde daha fazladir.

Kim Risk Altinda?
CSD herkes icin tehlikeli olmasina ragmen, fetuslar, bebekler ve cocuklar uzerinde daha buyuk bir etkisi vardir. Bu olay CSD’nin; akciger, beyin gibi gelismekte olan organlara zarar vermesiyle gerceklesir.

Etkileri
Cenin ve yenidoganda

Anne, cenin ve plasentada kan akimi, hamile her sigara ictiginde degisir. Ne var ki uzun donemde bu degisikliklerin saglik uzerine olan etkileri bilinmemektir. Bazi calismalar hamilelik sirasinda sigara iciminin yarik damak-dudak gibi dogumsal bozukluklara sebep oldugunu gostermistir.
Sigara icen anneler daha az sut uretir ve bebeklerin dogum agirligi daha dusuktur. Annelerin sigara icmesi 1 ay- 1 yas arasindaki olumlerin ana sebebi olan ani bebek olumu sendromuyla iliskilidir.
Cocuk akciger ve solunum yollari
CSD ye maruz kalma tum yaslarda cocuk akciger verimi ve fonksiyonunu bozar. Cocukluk astiminin hem sikligini hem de siddetini arttirir. Kullanilmis sigara dumani sinuzit, rinit (nezle), kistik fibroz, oksuruk ve geniz akintisi problemlerini alevlendirir. Cocuklarda soguk alginligi ve bogaz agrisi sikligini da arttirir.

Iki yas altindaki cocuklarda CSD bronsit ve zaturre olasiligini arttirir. Gercekten, ABD’de Cevre Koruma Ajansinin 1992 deki bir calismasi, CSD’nin 18 ay altindaki cocuk ve bebeklerde her yil 150. 000 ila 300. 000 alt solunum yolu enfeksiyonuna sebep oldugunu soylemektedir. Bu hastaliklar 15. 000 hastane yatisi ile sonuclaniyor. Yarim paket ve daha fazla sigara icen ebeveynlerin cocuklarinin solunum yolu hastaligi nedeniyle hastaneye yatma riski neredeyse iki katina cikar.
Kulaklar
CSD ye maruz kalma cocuklarda hem kulak enfeksiyonu sayisini hem de hastalik suresini arttirir. Solunan duman burun arkasini orta kulaga bagliyan ostaki borusunu tahris eder. Bu orta kulaktaki basincin esitlenmesini bozan sisme ve tikanikliga ve sonucta agri, sivi birikimi ve enfeksiyona yol acar. Kulak enfeksiyonlari cocuk isitme kayiplarinin en sik sebebidir. Ilac tedavisine yanit vermediginde kulaga tup takilmasi gerekir.

Beyin
Hamilelik sirasinda ve sonrasinda sigara icmis annelerin cocuklarinin sigara icmeyenlerin cocuklarina gore hiperaktivite gibi davranis bozukluklari olmasi daha olasidir. Okul performansinda ve entellektuel basarida orta dereceli bir bozulma gosterilmistir.

Kullanilmis sigara dumani kansere sebep olur.
Cocugunuzun gelismesinde CSD’nin nasil zarar verdigini okudunuz ama CSD nedeniyle gelisme riskinin ev disi kanser sebebi kirlilik nedenlerine gore yaklasik 100. 000 kat daha fazla oldugunu biliyor muydunuz? CSD’nin her yil 3. 000 den fazla sigara icmeyenin akciger kanserinden olmesine neden oldugunu biliyor muydunuz? Bu gercekler herkes icin oldukca alarm vericiyken cocugunuzun kullanilmis sigara dumanina maruz kalmasini simdi durdurabilirsiniz.

Ne Yapabilirsiniz?

Sigara iciyorsaniz, birakin. Gerekirse doktorunuza danisin . Birakmaniza yardimci olacak bir cok farmakolojik urun mevcuttur.
Ev sakinlerinden icen varsa birakmasina yardim edin. Eger birakamiyorlarsa onlar ve ziyaretcilerden evin disinda icmelerini rica edin.
Arabanizda sigara icilmesine izin vermeyin.
Cocugunuzun okul ve kres ortamlarinin dumansiz oldugundan emin olun.