21 Mayıs 2007 Pazartesi

Kenger sakızı şifa dağıtıyor



Dağların sarp kayalıklarında yetişen kenger bitkisinden elde edilen kenger sakızı, Adıyaman'da vatandaşlardan yoğun ilgi görüyor.

Yüksek ve kayalık bölgelerde yetişen kenger bitkisinin gövdesinin kesilerek sütünün akıtılmasından yapılan kenger (Dağ) sakızının çene gevşemesi, patlayan kulak zarının düzelmesi, safra kesesinden taş düşürme, şeker, tansiyon, kalp damarlarının gevşemesi ve hazma iyi geldiği belirtiliyor. Ali Karataş ve ailesi, Malatya'nın Darande İlçesi Ayvalık köyü Ziyaret Tepesi'nde kenger sakızı yaparak, Adıyaman'da satıyor.

Kenger sakızının tanesini 25 YKr'tan satan Ali Karataş, "9 kişilik aile yaz mevsimi gelince dağlara çıkar ve kenger sakızı yaparız. Bir kenger bitkisinden üç defa sakız yapabiliyoruz. Sabah keserek sütünü akıttığımız bitkinin akşam sakızını topluyoruz. Kenger sakızı tamamen doğal olduğu için insan için hiçbir zararı yok. Bunun aksine çeşitli hastalıkların giderilmesi için faydalıdır. Piyasada bulunan diğer sakızlarda katkı maddesi olduğu için vücuda faydası yok. Her yıl Malatya'dan yüzlerce kenger sakızı getirerek Adıyaman'da satıyorum" dedi.


Mavi forum

Yüksek topuklar sağlığa zararlı...

YÜKSEK ve geniş topuklu ayakkabılar, kadınların dizinde eklem iltihabına neden oluyor.

Amerikalı bilimadamları, yüksek ve geniş topuklu ayakkabıların, kadınların dizlerinde eklem iltihabına neden olduğunu ileri sürdü.

Lancet tıp dergisinde yayımlanan bir araştırmaya göre, yüksek ve ince topuklu ayakkabı giyen kadınlarda diz iltihabı oluşma riski daha az.

Araştırmada, yüksek ve geniş topuklu ayakkabının yüzde 26, yüksek ve ince topuklu ayakkabının da yüzde 22 oranında dize baskı yaptığı belirtildi. Araştırma sonuçlarının, aynı boyda 20 sağlıklı kadın üzerinde yapılan incelemelere dayandığı kaydedildi.

Mavi forum

Alo AIDS’ Danışma Hattı kuruldu

Alo AIDS' Danışma Hattı kuruldu
Ankara İl Sağlık Müdürlüğü Deri ve Zührevi Hastalıklar Dispanseri Baştabipliği bünyesinde, HIV/AIDS Danışma Hattı kuruldu.


- Ankara İl Sağlık Müdürlüğü'nden yapılan açıklamaya göre, 0 312 324 15 15 numaralı telefondan hizmet veren hat için dispanserde görev alan 3 hekim, cinsel yolla bulaşan hastalıklar, yönlendirme, koordinasyon ve eğitim alanlarında danışmanlık hizmeti verecek.



Hatta yapılan tüm başvurular gizli tutulacak, cinsiyeti veya cinsel tercihi ne olursa olsun riskli cinsel davranışı olmuş kişiler, baştan sona gizlilik içerisinde etkin bir danışmanlık desteği alabilecek, güvenle testlerini ve tedavilerini yaptırmaya karar verebilecek.
Açıklamaya göre, vatandaşlar, Deri ve Zührevi Hastalıklar Dispanseri Baştabipliği'nde cinsel yolla bulaşan hastalıkların tanı ve tedavisi için önemli olan laboratuvar hizmetlerinden de yararlanabilecek.

Mavi forum

Dakikada 10 kişi AIDS’e yakalanıyor

Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi, günde 14 bin, dakikada 10 kişinin AIDS'e yakalandığını bildirdi.


AA
- WHO verilerine göre; yeni tedavi protokolleriyle AIDS'in, ölümcül bir hastalık olmaktan çıkıp, yaşam boyu ilaç kullanımını gerektiren bir tür kronik hastalığa dönüştüğü belirtildi. Öte yandan Bakü-Tiflis-Ceyhan Boru Hattı Şirketi ile Sağlık Bakanlığı arasında imzalanan protokol gereği "Cinsel yolla bulaşan hastalıklar" konusunda 10 ilde düzenlenecek eğitim programları 1 Aralık'ta Sivas'ta başlayacak.



Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi imzasıyla 1 Aralık Dünya AIDS Günü nedeniyle yapılan açıklamada, Dünya Sağlık Örgütü'nün (WHO) bu yılın sloganını
"Kadınlar ve HIV" olarak belirlediği kaydedildi.
WHO verilerine göre, günde 14 bin, dakikada 10 kişinin AIDS'e yakalandığı belirtilen açıklamada, yeni tedavi protokolleriyle AIDS'in, ölümcül bir hastalık olmaktan çıkıp, yaşam boyu ilaç kullanımını gerektiren bir tür kronik hastalığa dönüştüğü belirtildi.
Son yıllarda, AIDS'liler arasında kadın ve erkek oranının eşitlendiği, AIDS'li kadın sayısı arttıkça HIV enfekte doğan bebek sayısının da artacağı belirtilen açıklamada, bu nedenle kadınların bilinçlenmesinin önemli olduğu vurgulandı.
Sağlık Bakanlığı Haziran 2004 verilerine göre, 1802 AIDS hastasının büyük çoğunluğunun 20-49 yaşları arasında olduğu ifade edilen açıklamada, hastalığın en çok korumasız cinsel ilişki nedeniyle bulaştığı kaydedildi.
Açıklamada, gerekli önlemlerin alınmaması, korunma yöntemlerinin yaygın olarak uygulanmaması ve gizli kalan olguların ortaya çıkacağı dikkate alındığında, HIV enfeksiyonunun dünyada olduğu gibi Türkiye'de de önemli bir sorun olacağı belirtildi.
Önlenebilir bir hastalık olan AIDS'ten korunma önlemlerinin, tedaviden daha ekonomik olduğuna işaret edilen açıklamada, eğitimle korunmayı öğrenmek ve öğretmenin hastalığın yayılmasını önlemede etkili rol oynayacağı kaydedildi.

10 İLDE DÜZENLENECEK EĞİTİM PROGRAMLARI SİVAS İLE BAŞLIYOR
Bakü-Tiflis-Ceyhan (BTC) Şirketi'nden yapılan yazılı açıklamada, Sağlık Bakanlığı ile "cinsel yolla bulaşan hastalıklar" ve "HIV/AIDS" konusunda ortak bir "Bilinçlendirme ve Eğitim Programı" yürütülmesi amacıyla protokol imzalandığı belirtildi.
Protokol çerçevesinde ilk olarak, BTC boru hattının geçtiği 10 ilde (Ardahan, Erzurum, Kars, Erzincan, Gümüşhane, Sivas, Kayseri, Kahramanmaraş, Osmaniye, Adana), 250 hekimin eğitiminin gerçekleştirileceğinin belirtildiği açıklamada, ikinci aşamada ise eğitilen bu hekimlerin Sağlık Bakanlığı'nın koordinasyonu ve denetimi altında yürütülecek halkı bilinçlendirme ve bu hastalıkların önlenmesini hedefleyen eğitim programında görev alacakları kaydedildi.
Açıklamada, programın ilk etabının, Sağlık Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Cihansel Erel ve BTC Şirketi yetkililerinin katılacağı ifade edildi.

Mavi forum

turk kadını aıds konusunda bılgısız

Türk kadını AIDS konusunda bilgisiz
Türkiye genelinde yapılan araştırmayagöre, kırsalda yaşayan kadınların yarısı AIDS'den korunulabileceğine inanmıyor.


AA
Güncelleme: 12:13 19 Temmuz 2005 SalıTRABZON - Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsü, Sağlık Bakanlığı Ana-Çocuk Sağlığı ve Aile Planlaması Genel Müdürlüğü işbirliği, DPT veAB'nin finansal katkılarıyla, 2003 yılında, "Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması" yapıldı. Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması 2003'te, 10 bin 836 hanede, 8 bin 75 evli kadının cinsel yolla bulaşan hastalıklara özellikle de AIDS'e ilişkin bilgi düzeyleri, virüsün bulaşma yolları ve AIDS'ten korunma yollarına ilişkin bilgileri araştırıldı. Çalışmada, evli kadınların yüzde 88'inin AIDS'i duyduğu ve üçte ikisinin de AIDS'den korunmanın bir yolu olduğuna inandığı belirlendi.



Kentsel alanlarda yaşayan kadınların kırsal alanda yaşayanlara göre daha bilgili olduğunun belirlendiği araştırmada, şunlar kaydedildi:
"Kırsal alandaki her 4 kadından 1'i AIDS'i duymamışken bu oran kentte onda birdir. Kırsalda yaşayan kadınların yarısı AIDS'den korunmanın bir yolu olduğuna inanmıyor. Orta ve batı bölgelerinde yaşayan evlenmiş kadınların yüzde 90'ı AIDS'i duymuşken, bu oran doğu bölgesinde yüzde 69'a düşmüştür. Benzer şekilde, orta ve batı bölgelerinde AIDS'ten kaçınmanın yolu olduğuna inananların yüzdesi 72 iken, doğuda bu rakam yüzde 43'dür. İstanbul'da yaşayan kadınların yüzde 4'ü AIDS'i duymamıştır. AIDS'e ilişkin bilgi kadınların eğitim seviyesi ile yakından ilişkilidir. Hemen hemen orta ve üstü eğitimi olan tüm kadınlar AIDS'i duymuşken bu oran ilkokul mezunu olmayan kadınlarda yüzde 63'e düşmektedir. Temel eğitimini tamamlamış kadınların yüzde 36'sı AIDS'ten kaçınmanın bir yolu olduğuna inanmaktadır."

Araştırmada, kadınlar için televizyonun AIDS konusunda ilk sırada yer alan bilgi kaynağı olduğu, bunu gazete, dergiler, arkadaş ve akrabalar, sağlık çalışanları ile radyo yayınlarının izlediği kaydedildi. Kırsal alanda yaşayan kadınların yüzde 9'u ile kentte yaşayanların yüzde 27'si AIDS'ten korunmak için kondom kullandıklarını belirttiği kaydedildi.

Mavi forum

Kalitesiz güneş gözlüğüne dikkat...

Yaz aylarında hemen hemen her köşe başında satılan imitasyon gözlüklerin gözdeki retina tabakasına zarar vererek, kullanıcıların katarak olmasına neden olduğu belirtildi. Göz doktoru Akın Yılmaz, işportada satılan gözlüklerin zararlı ışınların daha fazla göze girmesine neden olduğunu söyledi.

Seyyar satıcılar tarafından kiloyla satın alınan ve kaldırım kenarlarıyla köşe başlarında 1- 5 YTL'den çocukların yanı sıra yetişkinlere de satılan plastik gözlükler göz bozukluklarına yolaçtığı gibi katarakt da yaptığı hatırlatıldı. İşporta gözlüklerin kesinlikle kullanmaması gerektiğini belirten Dr. Akın Yılmaz, güneşin zararlı ışınlarından korunmak için yaz aylarında güneş gözlüğü kullanılması gerektiğini belirterek, şöyle dedi:

Kaliteli gözlüklerde hangi ışın dalga boylarını absorbe ediyorsa prospektüste yazar. İşporta gözlüklerde ise daha fazla zararlı ışınların da gözümüze girmesine neden olur. Retina tabakasına zarar verir. Gözde katarakt oluşturur. Piyasada gelişi güzel hangi ışınları absorbe edip etmediği belli olmayan işporta gözlükler kesinlikle kullanılmamalıdır.''


Arkadaşlar bunları haberlerde izlemekten, gazetelerde okumaktan bıkmıs olabılırsınız ama cok onemlı bır kopnu benım gozlerım bu yuzden sorunlu cok sukur buyuk bır sorun olmadı ama lutfen dıkkat edelım...

Mavi forum

Kizilay Kan Merkezlerİ

KIZILAY KAN MERKEZLERİ


ADANA KAN MERKEZİ
Kurtuluş Mah. 16. Sokak. No : 11 ADANA
0 322 454 26 08
0 322 454 40 63


ANKARA KAN MERKEZİ
Mamak Cad. No : 10 Cebeci / ANKARA
0 312 362 97 00
0 312 320 31 45


ANTALYA KAN MERKEZİ
Anafartalar Cad. Balcı Apt. No : 62/ 1 ANTALYA
0 242 247 30 23
0 242 247 30 23


BALIKESİR KAN MERKEZİ
Atatürk Mah. Bandırma Cad. No : 1 BALIKESİR
0 266 246 04 80
0 266 246 34 50


BURSA KAN MERKEZİ
Orhan M. İmaret Sok. No : 9 / B Tayyare Kültür Merkezi Altı BURSA
0 224 221 15 08
0 224 224 47 09


DENİZLİ KAN MERKEZİ
Gelzeren Cad. Atnur Apt. No : 1 Yeşilköy DENİZLİ
0 258 265 49 76
0 258 265 47 51


DİYARBAKIR KAN MERKEZİ
Hastaneler Cad. Kızılay İş Hanı Kat : 4 Dağ kapı DİYARBAKIR
0 412 228 40 71
0 412 228 40 71


DÜZCE KAN MERKEZİ
Eski İstanbul Cad. Anıt park karşısı DÜZCE
0 380 523 84 87
0 380 523 84 87


EDİRNE KAN MERKEZİ
Sarıcapaşa Mah. Sarıcapaşa Cad. No : 48 EDİRNE
0 284 213 03 69
0 284 213 03 69


ERZURUM KAN MERKEZİ
Atalar Cad. Maliye Sok. Kızılay İş Hanı Kat : 3 ERZURUM
0 442 235 36 37
0 442 235 36 37


ESKİŞEHİR KAN MERKEZİ
Arifiye Mah. Postane Sok. No : 16 ESKİŞEHİR
0 222 221 99 06
0 222 230 07 75


GAZİANTEP KAN MERKEZİ
Kemal Toker Cad. No : 18 Kırkayak GAZİANTEP
0 342 232 66 66
0 342 233 23 11


ISPARTA KAN MERKEZİ
Hızır bey Mah. No: 1 Doğumevi yanı ISPARTA
0 246 232 80 23
0 246 223 33 35


İSTANBUL ÇAPA KAN MERKEZİ
Millet Cad. No : 122 Çapa İSTANBUL
0 212 534 69 73
0 212 635 29 07


İZMİR KAN MERKEZİ
Kızılay Cad. No : 1/ 1 Alsancak İZMİR
0 232 421 47 89
0 232 463 89 01


KAYSERİ KAN MERKEZİ
Örnek Evler Mah. Ay Sokak. No : 6 Kocasinan KAYSERİ
0 352 221 07 10
0 352 221 07 12


KONYA KAN MERKEZİ
Eski Garaj Cad. No : 23 / A KONYA
0 332 351 13 54
0 332 351 63 13


SAMSUN KAN MERKEZİ
Abalı Cad. No : 1 SAMSUN
0 362 433 16 61
0 362 433 03 20


SİVAS KAN MERKEZİ
Kepenek Cad. Sular başı Sok. M.Aliağa Camisi yanı No : 4 SİVAS
0 346 221 25 78
0 346 221 99 25


ŞANLIURFA KAN MERKEZİ
Köprübaşı Kızılay İş Hanı ŞANLI URFA
0 414 216 34 84
0 414 216 34 81


TRABZON KAN MERKEZİ
Uzun Sok. Kızılay İş Hanı Kat : 4 TRABZON
0 462 321 32 41
0 462 321 32 41


Z.KAMİL KAN MERKEZİ
Toptaşı Cad. Üsküdar İSTANBUL
0 216 310 03 85
0 216 310 43 33


ZONGULDAK KAN MERKEZİ
Üzülmez Cad. No : 28 ZONGULDAK
0 372 253 30 15
0 372 253 42 89




KIZILAY KAN İSTASYONLARI


AYDIN KAN İSTASYONU
Hasan Efendi Mah. Kızılay Cad. No . 45 Kat : 1
0 256 213 77 31


ÇANAKKALE KAN İSTASYONU
Adres: Kemalpaşa Mah. Kızılay Sok. No : 16
0 286 217 12 84


İSKENDERUN KAN İSTASYONU
Çay Mah. 102. Sok. No: 19
0 326 613 63 28
0 326 613 63 27


İZMİT KAN İSTASYONU
Kızılay İş Hanı
0 262 321 22 34


ÖDEMİŞ KAN İSTASYONU
Ulus Meydanı No : 3 0 232 544 86 85


UŞAK KAN İSTASYONU
Milli Egemenlik Cad. No : 6
0 276 224 03 86


KARABÜK KAN İSTASYONU
Karabük Kızılay Binası
0 370 412 47 74


SİNOP KAN İSTASYONU
Sinop Kızılay Binası
0 368 261 27 23


MANİSA KAN İSTASYONU
Avni Gemicioğlu Cad. No: 83
0 236 231 77 86


RİZE KAN İSTASYONU
Rize Kızılay Binası
0 464 213 29 29

Mavi forum

Saglık Takvimi

Saglık Takvimi

--------------------------------------------------------------------------------

VEREM HAFTASI
1-7 OCAK

KÖRLER HAFTASI/BEYAZ BASTON
7-14 OCAK

CÜZZAM HAFTASI
25-31 OCAK

SİGARAYI BIRAKMA GÜNÜ
7- ŞUBAT

SİGARAYI BOYKOT GÜNÜ
9- ŞUBAT

YEŞİLAY HAFTASI
1-7 MART

TIP BAYRAMI
14-MART

KANSER HAFTASI
1-7 MART

DÜNYA SAĞLIK GÜNÜ
07-NİSAN


SAĞLIK HAFTASI
7-14 NİSAN


KALP HAFTASI
12-18 NİSAN


DÜNYA HEMOFİLİ GÜNÜ
17-NİSAN


EBELER HAFTASI
21-28 NİSAN



SAKATLAR HAFTASI
5-10 MAYIS(5 sakatlar günü)



HEMŞİRELİK HAFTASI
12-18 MAYIS



ECZACILIK GÜNÜ
14-MAYIS



DÜNYA TÜTÜNSÜZ GÜNÜ
31-MAYIS



LÖSEMİ HAFTSI
30 MAYIS-5HAZİRAN



DÜNYA ÇEVRE GÜNÜ
5- HAZİRAN



DİYETİSYENLER GÜNÜ
6-HAZİRAN



DÜNYA NÜFUS GÜNÜ
11-TEMMUZ



HALK SAĞLIĞI HAFTASI
3-9 EYLÜL



DÜNYA EMZİRME GÜNÜ
1-7 EKİM



DÜNYA RUH SAĞLIĞI HAFTASI
10-EKİM



DÜNYA GIDA GÜNÜ
16-EKİM



HASTA HAKLARI GÜNÜ
26-EKİM



KIZILAYHAFTASI
28EKİM-3KASIM



DİÜNYA DİYABETİK GÜNÜ
13-KASIM



DİŞ HEKİMLERİ HAFTASI
22-27 KASIM


DÜNYA AİDS GÜNÜ
01-ARALIK



DÜNYA ASTIMLILAR GÜNÜ
11-ARALIK

Mavi forum

Ayvadan baklaya sağlıklı besinler

ADAÇAYI

Mide ve bağırsak gazlarını giderir. Mide bulantısını keser. Hazım sisteminin düzenli çalışmasını sağlar. Kan dolaşımını hızlandırır. Kanamaları keser. Göğsü yumuşatır. Öksürüğü keser. Astım hastaları için yararlıdır.Böbrekleri çalıştırır.

AHUDUDU

Taze ve olgun döneminde ahududu yemek çok şifalıdır.Vücuttaki toksinleri dışarı atar, kanı temizler, kuvvet ve canlılık verir. Ayrıca, çiçeği bulup kaynatabilirseniz, bu su, hem göz hem bademcik iltihaplarında tedavi edici rol oynar.

ANASON

Hazmı kolaylaştırır. İştahsızlığı ve yemeklere karşı duyulan tiksintiyi giderir. Mide ve bağırsak gazlarını söktürür. İdrarı arttırır. Öte yandan kusmayı ve ishali keser.

ASMA

Yaprakları ile yapılan ilaçlar kanamayı durdurur. Vücuda kuvvet verir. Sarılığı keser. İshali durdurur.

AYRIKOTU

İdrar söktürür. Böbrek ve mesane taşlarının düşürülmesine yardımcı olur. Buralardaki iltihapları da giderir.

AYVA

Şeker ve tanen gibi maddeler ihtiva eder. Vitamini boldur, ishal kesmek için en iyi ilaçtır. Bilhassa çocuk ishallerinde kullanılır. Hastaya günde 30 gr'dan 10 gr'a kadar ayva şurubu verilebilir. Çekirdekleri bazı ekzamalarda çok iyi sonuç verir.

BADEMYAĞI

Küçük çocukların kabızlığnda 1 çay kaşığı verilirse iyi gelir. 1 ölçü bademyağı 9 ölçü acı kuyu suyuna karıştırıldığında yanıklara karşı birebirdir. Derinin su toplamasını önler.

BAKLA

Çiçeği ilaç olarak kullanılır. İdrar söktürücüdür. Vücuttaki zehirleri atar. Böbreklerinde taş olanlar bu ilaçtan çok fayda görür.

BAL

Besinlerin en güzelidir. Kuvvet, canlılık verir, nekahat döneminde hastanın ayağa kalkmasına yardım eder.Kansızlığa,zayıflığa iyi gelir. Çocuklarda bağırsakları yumuşatır, kabızlığa iyi gelir.

BROKOLİ

Kansere karşı bizi koruyan ve ömrümüzü uzatan müthiş bir sebze. Çok miktarda kalsiyum içerdiği için kemik erimesine birebir. Mineral ve demir eksikliğini gideren brokoli, vitamin deposudur. Brokoli tutkunlarında ender olarak bağırsak ve akciğer kanseri görülür, kalp dolaşım hastalıklarına da pek fazla rastlanmaz. Kadınlarda göğüs kanserini önler.

BUZ

Türlü sebeplerden doğan bulantı ve kusmalarda, akciğer ya da mideden kan gelme halinde hastaya ufak buz parçaları yutturmak faydalıdır. Apandisitli hastaların karnına, beynine kan hücum etmiş kimselerin başına buz parçası koymak iyi gelir. Büyük baş ağrılarında da buz torbası ağrı keser. Önemli not: Buz kesesini daima ve muhakkak ki iki yün parçası arasında tutarak uygulayın.

ÇAY

Bilinen özelliklerin üstüne, iyi bir idrar söktürücüdür. Hazımsızlıkları da düzeltir.

ÇÖREKOTU

İştah açar. Vücuda kuvvet ve dinçlik verir. Hazmı kolaylaştırır. Mide ve bağırsak gazlarını söker. Koklanacak olursa baş ağrısını keser.

DEFNE

Terletir, ateşi düşürür. Vücuda rahatlık verir. İdrar ve adet söktürür. İştah açar. Sinir ağrılarını dindirir.

DEREOTU

Yemeklerimizin, salatalarımızın bu süsü, aynı zamanda iştah açar, kuvvet, çeviklik verir, bağırsak gazlarını giderir. Hazmı kolaylaştırır, hiç bir zararı yoktur.

DEVEDİKENİ

Ateş düşürür. Terletir ve vücuda rahatlık verir.

DOMATES

Vitamin deposudur. özellikle A vitamini bakımından çok zengindir. Fakat içinde oksalat denen bir madde olduğundan böbreklerinde taş ve kum olanların fazla yemeleri iyi değildir.

DUT

Beyaz dutun yaprakları idrar söktürücüdür. 7 gr. kadar yaprak 250 gr. suda haşlanıp içilirse hemen etkisi görülür. Karadut daha çok doktorlukta kullanılır. Karadut şurubu ağızda, diş etlerinde meydana gelen iltihapları iyileştirir. Bir parça hatmi çiçeğini haşlayıp içine dut şurubu konularak gargara yapılırsa bademcik iltihapları geçebilir .Küçük çocukların ağız ve diş iltihaplarında en çok kullanılan ev ilacı dut şurubudur. Yutulsa bile hiç bir zararlı etkisi yoktur.

EBEGÜMECİ

Göğsü yumuşatır. Öksürük keser. Mide bulantısı ve kusmaları önler. Ateşi düşürüp vücuda rahatlık verir. Boğaz ve bademcik iltihaplarını giderir. Dişeti hastalıklarını tedavi eder.

ELMA ÇAYI

Sinirleri ve adaleleri kuvvetlendirir. Bedeni ve zihni yorgunluğu giderir. İdrar söktürür. Vücuttaki zararlı meddalerin atılmasına yardımcı olur. Böbreklerdeki kum ve taşların dökülmesini sağlar. Hazmı kolaylaştırır. Kanı temizler. Kolesterolü düşürür. Kabızlığı giderir. Şeker hastalarına faydalıdır. Öksürüğü keser. Ateşi düşürür. Ucukları giderir.

ELMA SİRKESİ

Kilo vermede yardımcı olur. Cilt sağlığında önemli rolü vardır. Hazım ve dolaşım sistemlerine faydası vardır. Vucudu temizler.

ENGİNAR

Karaciğer ve böbrek yetersizliğinde, bunların sancılarında, sarılık ve gut hastalıklarında, aşırı şişmanlıkta, kurdeşende, romatizmada ve egzamada oldukça faydalıdır. Kan dolaşımını düzeltir. Kolestrolün neden olduğu damar sertleşmelerinde, kalp sancıları, enfarktüs, beyin kanamaları gibi rahatsızlıkların önleyicisidir.

FESLEĞEN

Öksürüğü keser. Baş dönmesini durdurur. Arı sokmasında faydalıdır. Ağız yaralarını tedavi eder. Fesleğen kokusu, sivrisinek ve tahtakurusu gibi haşaratları kaçırır.

FINDIK

Fındık yapraklarının 25 gramı 1 lt. suda haşlanıp içildiğinde kanı temizler.

GELİNCİK

Nefes darlığı, astım ve bronşitte rahatlık verir. Kan tükürme ve kusmayı önler. Yanıkları iyileştirir.

GÜL YAPRAĞI

Özellikle kırmızı gülün yaprakları kullanılır. 20 gr. gül 1 lt. suda haşlanarak bir fincan içildiğinde ishali keser. Aynı su ise yapılan gargara bademciklerde, göz banyosu da gözlerdeki iltihaplara iyi gelir.

HAVUÇ

Mutfaklarımıza kadar girmiş olan bu bitki diüretik ve stimülan etkileri ile bilinir. Ayrıca zengin bir Vitamin E ve Karoten kaynağıdır. Havuç çekirdekleri karminatif ve stimülandır. Flatulens,dizanteri ve kronik öksürükte çok faydalıdır.

IHLAMUR

Sinirleri kuvvetlendirir. Uyku verir. Kansızlığı giderir. Böbrek ve mesaneyi temizler. Grip ve soğuk algınlığı şikayetlerini giderir. Göğüs ve bronşları yumuşatır. Kabızlığı ve barsak spazmını giderir. Saç dökülmesini önler. Dıştan lokal veya tam banyo halinde alınırsa cildi yumuşatır.

ISIRGAN OTU

Dıştan tatbik edildiği zaman iç organlarda biriken kanı çeker. Burun kanamalarını keser. Balgam söktürür.

ISPANAK

Kalp hastalıklarına, felce, yüksek tansiyona, yaşlılığın getirdiği göz hastalıklarına, kansere, hatta psişik rahatsızlıklara karşı da etkili bir sebze.

KABAK

Pek çok çeşidi içinden ilaç olarak kullanılan helvacı kabağıdır. Bildiğimiz kabak çekirdekleri helvacı kabağındandır. Tenya denilen bağırsak kurtlarını dökmede tuzsuz kabak çekirdeği harika bir ilaçtır. Hem çok etkin, hem de tümüyle zararsızdır. Çocuklara 40 gr. büyüklere 100gr. kabak çekirdeği verildiğinde, tenya denen sinir bozucu parazitten kolayca kurtulmaları sağlanır.

KARABİBER

Karabiber, az miktarda yemekle birlikte alındığında hem iştah açar, hem hazmı tanzim eder. Ev ilacı olarak, karabiber ıhlamura karıştırılıp içilirse mide sancılarını kesmekle bire birdir. Yalnız tahriş edici olduğundan az miktarda kullanılması şarttır.

KARANFİL

Mikropları öldürür. Ağrıları dindirir. Sinirleri uyarır. Hazmı kolaylaştırır. Koku giderir. İştah açar.

PAPATYA ÇAYI

Spazm çözücü, gaz gidericidir. İltihapları iyileştirir. Ülsere karşı koruyucu etkisi vardır. Ağrılı adet şikayetlerini giderir. Bağırsakları çalıştırır. Romatizma ağrılarını hafifletir. Gargara suyu halinde kullanıldığında ağız ve boğaz yaralarını giderir.Papatya suyu ile sabah akşam göz banyosu yapıldığında, çapaklar engellenir. Saça sürülüp güneşe çıkıldığında saçın rengini açar.

PIRASA

İdrar söktürür. Mide rahatsızlığına iyi gelir. Kabızlığı giderir. Basur memeleri için faydalıdır. Böbreklerdeki kum ve taşların düşürülmesine yardımcı olur.

SOĞAN VE SARMISAK

Yüksek tansiyon ve kalp hastalığı tehlikesini azaltırlar. Soğan, mide kanserine yakalanma riskini; sarımsak da bağırsak kanserine yakalanma riskini azaltıyor. Sarımsağın mayasında bulunan maddeler hücrelerin zarar görmesini önleyerek, vücudu erken yaşlanmaya karşı koruyor. Antibiyotik ve nefes darlığını gideren bileşimler içeren sarımsak bağışıklık sistemini de kuvvetlendiriyor. Önemli miktarda germanyum ihtiva eder. Bu element antibiyotik etkilidir, vücudun bağışıklık sistemini destekler, fiziksel dayanıklılığı arttırır. Ayrıca sarımsak kan basıncını düzenler ve kolesterolü düşürür.

SOYA

Uzun yaşamak isteyen herkes mutlaka soya tüketmelidir. Soya, içerisinde östrojen hormonuna benzer işlev gören ve bu hormonun etkilerini sulandıran bir madde içerir ve bu da kadın bünyesi için son derece yararlıdır. Çünkü, hücre yenilenmesini hızlandıran östrojen hormonunun aşırı üretimi, göğüs, rahim ve boyun kanserine yakalanma riskini çok arttırır.

TARÇIN

Ruhi sıkıntıları giderir. Sürmenajda faydalıdır. Kalbi kuvvetlendirir. İştah açar, hazmı kolaylaştırır.

TERE

İştah açar. Hazmı kolaylaştırır. Bronşları temizler, öksürük söktürür. İdrar söktürür, böbrekleri ve idrar yollarını temizler.

TURP

İştah açar. Uyarıcı, idrar söktürücü, solunum sistemindeki birikintileri atmaya yardımcı olur.

YULAF

Çocukların hazım güçlüklerini giderir. Bedeni ve ruhi yorgunlukları giderir. Kandaki şeker miktarını azaltır. Besin değeri yüksek bir diyet ürünüdür. Dengeli bir diyet için kullanılmasında fayda vardır.

ZENCEFİL

İştah açar. Kusmayı önler. Bağırsak bozukluklarını giderir.

ZEYTİNYAĞI

Kolestrolü düşürür. Cilt aierjilerine iyi gelir. Kanser riskini azaltır. Kalp damar tıkanıklıklarının giderilmesinde yardımcı olur.

Mavi forum

AIDS, Orta =?ISO-8859-1?Q?Asya=92da t=FDrman=FD=FEta?=

AIDS, Orta Asya'da tırmanışta
Bilim adamlarına göre hastalık Orta Asya ve Doğu Avrupa'da çok arttı.


- Brezilya'nın Rio de Janeiro kentinde düzenlenen 3. AIDS Konferansı'nda hastalıkla ilgili çarpıcı bulgular açıklanıyor. Bilim adamlarına göre Orta Asya ve Doğu Avrupa ülkelerinde AIDS vakalarında patlama yaşanıyor.






Brezilya'nın Rio de Janeiro kentinde devam eden Uluslararası AIDS Konferansı'na katılan bilim adamları Orta Asya ve Doğu Avrupa ülkelerinde AIDS vakalarında patlama yaşandığı uyarısında bulundular. AIDS'teki bu artışın en önemli nedeni olarak ise Afganistan kaynaklı uyuşturucu miktarındaki artış gösteriliyor.

Konferansta dile getirilen bir başka önemli bulgu da hastalığın, nispeten daha az sayıda HIV vakasının bulunduğu bölgelere doğru yayılmaya devam etmesi. Tacikistan, Özbekistan, İran, Belarus, Ukrayna ve Moldova'dan yeni AIDS salgını görülecek ülkeler olarak dile getiriliyor.

Amerika Birleşik Devletleri John Hopkins Üniveristesinden Profesör Chris Beyrer'e göre salgın bölge üzerindeki eroin trafiğini takip ediyor. Beyrer, "Herşeyden önce, haşhaş ekiminde ve Afganistan'dan yapılan eroin ticaretinde büyük bir artış söz konusu. Dolayısıyla, kamyonunda çok miktarda eroin taşıyan bir şoför, Afganistan'dan yola çıkıyor, Orta Asya'da ilerliyor, eski Sovyetler Birliği üzerinden Doğu Avrupa'ya kadar geliyor" diyor.

Beyrer, eroin kullanan kişilerin daha çok genç erkekler olduğuna ve bu grubun da cinsel olarak aktif bir dönemde bulunduklarına işaret ederek, HIV virüsünün nüfusun daha büyük bir kesimine sadece birkaç yıl içinde yayılabileceğini belirtiyor.

Bölgede, steril iğne kullanımını ya da uyuşturucuyla mücadeleyi teşvik eden programlar yok denebilecek kadar sınırlı sayıda. Uyuşturucu bağımlılarının sadece yüzde 10'u bu programlardan faydalanabiliyor. Bilim adamları, bu programlara kolaylıkla ulaşılabilmesi gerektiğini savunuyor.

Ancak uyuşturucuyla mücadele için öngörülen yöntemler bu ülkelerin bazılarında yasa dışı kabul ediliyor ve hükümetler bu konudaki tutumlarını değiştirmedikleri sürece, bölgede yeni bir HIV salgını kaçınılmaz görünüyor.

Mavi forum

Þiþmanlýk kanser riskini artýrýyor

Şişmanlık kanser riskini artırıyor
Kanser vakalarının yüzde 35'inin beslenmeye bağlı olduğunu bildiren Sağlık Bakanlığı, şişman kişilerde kanser riskinin iki kat daha fazla olduğunu vurguladı.



Güncelleme: 10:03 ET 10 Ağustos 2005 ÇarşambaANKARA - Sağlık Bakanlığı, kanser konusunda uyardı: Şişmanlarda, kanser riski iki kat daha fazla. Kanser vakalarının yüzde 35'i beslenmeye bağlı. Sigara içmeyen akciğer kanserli hastaların yüzde 33'ü, sigara içen bir kişiyle birlikte yaşıyor. Hayvansal yağ tüketimini azaltın, bol lifli beslenin. Radyolojik tetkikleri doktor tavsiyesi alarak yaptırın. Bebek ve çocukları televizyon, bilgisayar gibi radyasyon yayan cihazlardan uzak tutun...



Sağlık Bakanlığı Kanserle Savaş Dairesi Başkanlığı'nca yapılan açıklamada, kanser konusunda vatandaşlara uyarılar yapıldı.

Açıklamada, dünyada en önemli halk sağlığı sorunu olarak kabul edilen kanser hastalığının, Türkiye'deki ölümlerde kalp-damar hastalıklarından sonra ikinci sırada yer aldığı belirtilerek, Türkiye'de özellikle yoğun sigara tüketiminin yol açtığı kanser vakalarının önemli bir sağlık sorunu olduğu vurgulandı.

Sigara içmeyen akciğer kanserli hastaların yüzde 33'ünün, sigara içen bir kişiyle birlikte yaşadığına dikkat çekilen açıklamada, bu kişilerde görülen akciğer kanserlerinin nedeninin çocukluk çağı veya erişkin dönemdeki pasif içicilik olduğu kaydedildi.

ŞİŞMANLAR İKİ KAT RİSK ALTINDA
Açıklamada, kanser olgularının önemli bir bölümünün ise çevresel etkenlere bağlı olduğu, bunlar arasında beslenmenin önemli yer tuttuğubelirtildi. Kadınlar ve erkeklerde görülen kanser vakalarının yüzde 35'inin beslenmeye bağlı olduğu bildirilen açıklamada, şişman kişilerde, kanser riskinin iki kat daha fazla olduğu vurgulandı. Açıklamada, vatandaşlara beslenme konusunda şu uyarılarda bulunuldu:
Hayvansal yağ tüketimini azaltın, az yağlı, bol lifli beslenin, kepek, yulaf gibi lif açısından zengin besinleri tercih edin, bol miktarda sebze-meyve tüketin, kırmızı et yerine tavuk, balık veya kurubaklagilleri tercih edin.
Yağsız beslenmeye özen gösterin, yemekleri kızartmak yerine haşlayın veya buharda pişirin, kimyasal koruyuculu hazır yiyecekler yerine doğal besinleri tercih edin.
Düzenli olarak süt veya süt ürünlerini tüketin, mangal gibi ateşte pişirme yönteminin tercih etmeyin.

MUSLUK SUYUNU AKITARAK KULLANIN
Açıklamada, cilt kanserinin en önemli etkeni sayılan ultraviyole ışınları konusunda da uyarılar yapılarak, özellikle yaz aylarında, güneş ışınlarının en yoğun olduğu 10.00-16.00 saatleri arasında, güneşışınlarından korunmanın önemli olduğu ifade edildi.

Kanserle mücadelede, "güvenli su kullanımı, hava kirliliği ve radyasyondan korunma"nın da önemli olduğu belirtilen açıklamada, "Pişirme, içme ve bebek maması hazırlamak için sıcak su musluğunu kullanmayın. Musluk 6 saat ve üzeri kullanılmamışsa, suyu akıtarak kullanın. Satın alınan suların içinde yer alan maddelere ve özellikle damacana sularının izin belgelerine dikkat edin" uyarıları yapıldı.

ÇOCUKLARI TV VE BİLGİSAYARDAN UZAK TUTUN
Açıklamada, çoğu kanser yapan 188 tehlikeli hava kirleticisi bulunduğu, kapalı ortamda, sigara dumanı, soba ve benzeri ısıtıcılar, boya malzemeleri, bina yapı malzemeleri, halı, parke gibi döşemeler, temizlik malzemelerinin, hava kirleticileri içinde yer aldığı bildirildi. Açıklamada, şöyle denildi:
Böcek öldürücülerden kaçınılmalı, bu mümkün değilse kullanılan ortama belli bir süre girilmemelidir.
Radyasyon, cilt, akciğer, kan, kemik, karaciğer, meme, rahim ağzı,tiroid ve kemik iliği gibi birçok kanser türüne yol açar. Bu nedenle radyolojik tetkikleri ancak doktor tavsiyesi alarak yaptırın, bebek veçocukları televizyon, bilgisayar gibi radyasyon yayan cihazlardan uzaktutun.

Halkın kanser hastalığının nedenleri ve belirtileri ile hastalıktan korunma ve erken tanı konularında bilgilendirilmesinin, hastalıkla mücadelede çok önemli rol oynadığı vurgulanan açıklamada; kanserde erken teşhis ve tedavinin hayat kurtardığına dikkat çekildi.

Mavi forum

=?ISO-8859-1?Q?K=FDzlara k=FDzarm=FD=FE?= patates uyarýsý

Kızlara kızarmış patates uyarısı
Kızarmış patatesi çok yiyen küçük kız çocuklarında göğüs kanseri riskinin arttığı ileri sürüldü.



- Harvard Üniversitesi Tıp Fakültesi bünyesinde yapılan araştırmada, 3 ile 5 yaşları arasındaki kız çocuklarının haftada yediği her bir porsiyonluk kızarmış patatesin, gelecekte göğüs kanserine yakalanma riskini yüzde 27 oranında artırdığı savunuldu.





Araştırmaya önderlik eden Harvard Tıp Fakültesi'nden Dr. Karin Michels, "Küçük yaşlarda yenilen yiyeceklerin, kadınların daha ileri yaşlarda geçirdikleri hastalıklar üzerine rol oynayabildiği yönünde giderek daha fazla bulgu elde ediliyor" dedi.

Araştırmacıların, International Journal of Cancer adlı dergide yayımladığı makaleye göre söz konusu araştırma, göğüs kanseri hastası 582 kadın ve bu hastalığa yakalanmayan bin 569 kadın üzerinde yapıldı. Bu kadınların beslenme biçimleri incelendi ve annelerine de küçük yaşlardaki beslenme alışkanlıkları soruldu. Sonuçta, annelerinin ifadesine göre küçüklükte çok patates kızartması yiyen kadınların göğüs kanserine yakalanması riskinin arttığı bulgusu ortaya çıktı.

Ancak; Dr. Michels, bu araştırmanın sonuçlarının yine de kuşkuya açık olduğunu, çünkü bulguların annelerin çocuklarının beslenme biçimini nasıl hatırladığına bağlı olduğunu ve bunun tam doğruluk derecesinin bilinmediğini belirtti. Michels, araştırmaya göre bazılarınca "sağlıksız" olarak kabul edilen sosisli sandviç ve dondurma gibi yiyeceklerle göğüs kanseri arasında ise bir bağlantı görülmediğini söyledi.

ABD'de göğüs kanserinden her yıl 40 bin kadının yaşamını yitirdiğikaydediliyor.

Mavi forum

Þiþmanlama, diyabetten korunun

Şişmanlama, diyabetten korun

Türkiye'de 5 milyon kişide görülen diyabetin büyük hızla yayılmasında, bol yağlı ve şekerli hazır gıda tüketiminin artması, fiziksel aktivitenin azalması rol oynuyor.



Adı "şeker" olarak bilinse de diyabet, tüm dünyada en yaygın görülen hastalıklar arasında bulunuyor, ilk 4 ölüm nedeni arasında sayılıyor. Yol açtığı sorunlar, hem yaşam kalitesini olumsuz etkiliyor hem de önemli bir ekonomik yük getiriyor. Sonucu ölümcül olabilen başka yan hastalıklara davetiye çıkarıyor. Tüm bu nedenlerle diyabet, Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından birinci derecede mücadele edilmesi gereken hastalık olarak kabul ediliyor.

Sinsi hastalık

Türk Diyabet Cemiyeti ve Obezite Araştırma Derneği Başkanı Prof. Dr. Nazif Bağrıaçık, diyabetin nasıl ortaya çıktığı, kimlerin risk altında olduğu, hastalığın neden arttığı konusunda sorularımızı yanıtladı...

Diyabet nasıl bir hastalık?

İnsülin azlığı, etkisizliği veya yokluğuyla ortaya çıkan, kan şekerinin yükselmesi, idrarda şeker çıkmasıyla karakterize, kronik, sinsi, bazen ani başlayan geç kalınırsa dönüşümsüz, yaşam boyu süren ve yaşam kalitesini bozan, sosyoekonomik yönden maliyeti yüksek ve sürekli eğitim gerektiren bir hastalık.

Belirtileri neler? Nasıl ortaya çıkıyor?

Ani kilo kaybı, anormal ağız kuruluğu ve su içme, sık idrara çıkma, halsizlik ve aşırı yorgunluk, sürekli açlık hissi, görme keskinliğinde azalma, bulanık görme, tekrarlayan enfeksiyonlar belirtilerdir. Tip2 diyabet çok sinsi gider.

Stres tetikliyor

Tip1 ve Tip2'nin farkları neler?

Tip1 diyabetin yüzde 20'sini oluşturur, 0 - 30 yaş arasında başlar. Çocuk yaşından başlayan, araya giren bir faktörle ani ortaya çıkan ateşli hastalık, stres, okul sınavları, travma, beslenme bozukluğuyla kendini gösterir. Çocuk zayıflar, iştahsız, devamlı su içme ve idrara çıkma, gece yatağını ıslatmayla ailesinin dikkatini çeker ve doktora götürülür. Kanlarında insülin ya azdır veya hiç yoktur. Tip2 ise 40 yaşından sonra ortaya çıkar. Bu tipte çevre faktörleri stres, ağır enfeksiyonlar, travmalar, şişmanlık tetikleyici rol oynar. İyi beslenmelerine rağmen halsizlik, yorgunluk, kol ve bacak ağrıları, uyuşma - karıncalaşma, gece gelen kramplar, vücudun çeşitli bölgelerinde kaşıntılar, diş eti hastalıkları ve dişlerin erken dökülmesi, göz bozuklukları öncü belirtileridir.

Görülme sıklığı hızla artan bir hastalık... Bu artışın nedeni nedir?

Öngörülenin çok üzerinde artıyor. Veriler dünyada 225 milyon, ülkemizde de 5 milyon şeker hastasının var olduğunu gösteriyor. 2025 yılında bu sayı dünyada 300, ülkemizde 8 milyona ulaşacak. Artışta etken faktörler; toplumların beslenme alışkanlıklarının değişmesi, hazır gıdaya yönelme, yağlı ve şekerli besinlerin tüketiminin artması. Buna karşın hareket, fizik aktivitenin azalması ve şişmanlığın artması ve bunların neden olduğu insülin direncidir.

Fazla gebelik riski artırıyor

Kimler risk altında?

Ailesinde diyabet hastası olanlar, şişmanlar, gebelikleri sorunlu geçen, iri çocuk doğuran, ölü doğum ya da sık düşük yapmış kadınlar. Dengesiz beslenme, enfeksiyon, stres, ameliyat, fazla gebelik, bilinçsiz ilaç kullanımı da riski artırıyor.

Şekerli gıdaları çokça tüketenlerin riski fazla mı?

Diyabete yatkın kişide aşırı karbonhidrat tüketimi pankreastaki insülin yedeğini harcatır.

Şeker hastaları için özel tatlı

Tulumba Bisküvisi (5 kişilik)

Malzemeler

120 gram un, 70 gram diyet şeker, 60 gram margarin, 3 adet yumurta akı veya sarısı, 1 ölçek kabartma tozu, 2 kaşık vanilya, limon kabuğu rendesi, 1/2 sıvı sakarin

Hazırlanışı

Margarin, şeker ve yumurtayla karıştırılır. Un ve kabartma tozu eklenip karıştırılır. Ardından vanilya, limon kabuğu ve sakarin eklenir. Hamur ikiye bölünür. 'S' ya da yüzük şekline getirilir. Yağlı tepsiye dizilip 200 derecede 15 - 20 dakika pişirilir.

NOT: 10 gram protein, 12 gram yağ, 220 kalori içerir.

Şişmanlama, diyabetten korun

Sınav, çocukta şekeri tetikliyor

En tatsız şeker DİYABET

Mavi forum

Kansere =?ISO-8859-1?Q?kar=FE=FD zeytinya=F0=FD?=

Kansere karşı zeytinyağı

Zeytinyağlı yemekler kanser ve kalp-damar hastalıklarına karşı koruyucu etki yapıyor.




Chicago'daki Feinberg Üniversitesi'nden Dr. Javier Menendez başkanlığındaki heyet, zeytinyağındaki oleik asidin Her-2/Neu ya da ERB B-2 adlarıyla bilinen kanser geninin seviyesini önemli oranda düşürdüğünü saptadı.

Laboratuvar şartlarında yapılan deneylerde, meme kanserinde Her-2/Neu seviyesi, oleik asit sayesinde yüzde 20 azaltıldı.

Kanserli hücreler üzerinde yapılan deneyler, Her-2/Neu genini etkisiz kılan oleik asidin tedavinin etkisini de artırarak hastaların ömrünü uzattığını gösterdi.

Araştırma sonuçları, Amerikan Onkoloji Yıllığı'nın son sayısında yayınlandı.

Dr. Menendez, "Araştırma sonuçları, özellikle zeytinyağlı yemeklerin kanser ve kalp-damar hastalıklarıyla yaşlanmaya karşı koruyucu etki sağladığını doğruluyor" dedi.

Zeytinyağının "faziletleri", Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) tarafından geçen Kasım ayında resmen kabul edilmişti

Mavi forum

Ýncelmek isteyenlere

İncelmek isteyenlere

Vücutta doğal olarak salgılanan bir hormon, yemeklerden önce ilaç gibi enjekte edildiğinde denekleri bir ayda ortalama 2.3 kilo zayıflattı.




Açlık hissini ortadan kaldırarak aşırı kiloluları fidan gibi yapacak olan bir hormon bulundu! Britanyalı bilim adamları, bağırsak tarafından salgılanan bir hormonun, yemeklerden önce enjekte edildiğinde, zayıflattığını ortaya çıkardı.

Imperial College'de görevli bilim adamları, "oxyntomodulin" adlı hormonun yemeklerden önce enjekte edildiğinde iştahı kapatarak, zayıflamaya yardımcı olacağını savunuyor. 'Diabetes' dergisinde yayımlanan araştırmaya göre, dört hafta boyunca oxyntomodulin hormonu enjekte edilen kişiler ortalama 2.3 kilogram zayıfladı.

Kontrol grubu olarak kullanılan deneklere ise placebo yani etkisiz ilaç verildi. Bu kişiler dört haftada sadece 0.5'er kilogram verebildi. Oxyntomodulin hormonu, yemek yenildiğinde incebağırsak tarafından salgılanıyor. Vücut yeterince gıda aldıktan sonra oxyntomodulin hormonu, beyne tokluk sinyali gönderiyor.

Araştırma sonucunda hormon verilen grubun yemeklerden aldıkları zevkle ilgili herhangi bir değişiklik olmadığı da saptandı.

Mavi forum

=?ISO-8859-1?Q?Sa=F0l=FDkl=FD zay=FDflay=FDn?=

Sağlıklı zayıflayın

"Kilo kaybedeceğim" derken sağlığınızı kaybetmeyin!



Kısa sürede hızlı kilo kaybı sağlayan, çok düşük enerjili, şok diyetlerle tek tip besine dayalı diyetlerin, yorgunluk, kusma, kalp ritminde bozukluk, tansiyon düşüklüğü, adet düzensizliği, kuru cilt, saç dökülmesi gibi birçok sağlık sorununu da beraberinde getireceği belirtildi.

Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü'nden yapılan açıklamada, sağlıksız zayıflama diyetlerinin, önemli sağlık sorunlarına yol açtığı bildirildi.

Açıklamada, doktor kontrolü olmadan uygulanan sağlıksız diyetlerin, baş ağrısı, konsantrasyon bozukluğu, sinirlilik, yorgunluk, bulantı, kusma, ishal, kabızlık, safra ve böbrek taşı, kalp ritminde bozukluk, tansiyon düşüklüğü, adet düzensizliği, kuru cilt, saç dökülmesi gibi sağlık sorunlarına neden olduğu ifade edildi.

Kısa sürede hızlı kilo kaybı sağlayan, çok düşük enerjili şok diyetlerle tek tip besine dayalı diyetlerden kaçınılması gerektiği vurgulanan açıklamada, şunlar kaydedildi:

"Zayıflama diyetleri uygulamadan önce öncelikle, boya uygun ağırlık saptanmalı, uygun ağırlık söz konusu ise kilo almaktan kaçınılmalıdır. Kilo fazlalığı ve şişmanlık varsa önce ağırlık artışı önlenmeli, daha sonra ağırlık kaybı hedeflenmelidir. Aşırı ve hızlı ağırlık kaybından mutlaka uzak durulmalıdır. Ağırlık kaybı için bireyin cinsiyeti, yaşı, boyu ve fiziksel aktivitesi dikkate alınmalı, kişinin beslenme alışkanlıklarına uygun bir beslenme programı uygulanmalıdır."

Yağı çok azaltmayın

Zayıflama diyetlerinin bireye özgü olması gerektiği vurgulanan açıklamada, şu uyarılarda bulunuldu:

- Diyet tedavisi, mutlaka bir diyetisyen kontrolünde yapılmalıdır.

- Ağırlık kaybı, haftada 0.5-1 kilogramı geçmemelidir. Diğer bir deyişle kişi yavaş ve uzun bir sürede zayıflamalıdır.

- Yağlı besinler tokluk hissi verdiği ve yağda eriyen A, D, E ve K vitaminlerinin vücutta kullanımını sağladığı için, diyetin yağ miktarı çok azaltılmamalıdır.

- Günlük enerjinin yaklaşık yüzde 25-30'u yağlardan sağlanmalıdır.

- Sağlıklı beslenmede yağ türüne de dikkat edilmelidir. Yemeklerde kullanılan yağın bir kısmının zeytinyağı ve fındık yağı, bir kısmının da mısırözü, soya veya ay çiçek gibi bitkisel sıvı yağlar olmasına özen gösterilmelidir. Ancak aşırı yağlı besinler ve kızartmalardan kaçınılmalıdır.

Açıklamada, diyette, tatlı, pasta gibi şekerli besinlerin tüketiminin azaltılması, kuru baklagiller grubuna giren nohut, mercimek, kuru fasulye gibi kompleks karbonhidratların tüketiminin ise daha çok tokluk sağladığı için artırılması önerildi.

Günlük 2-3 litre su

Diyetlerin posa yani lif içeriğinin yüksek olması gerektiği belirtilen açıklamada, posalı yiyecekler grubuna giren, sebze, meyve, kuru baklagiller, kepekli un ve ürünlerin, kişinin midedeki sindirimini ve mide boşalma hızını yavaşlatarak tokluk hissini uzattığı, kilo kaybetmesine yardımcı olduğu bildirildi.

Açıklamada, sıvı tüketiminin önemine işaret edilerek, sağlıklı bir kilo kaybı için günlük en az 2-3 litre su tüketilmesi gerektiği belirtildi.

İnsan vücudunun normal fonksiyonlarını yerine getirebilmesi için bütün besin öğelerine gereksinim duyduğu vurgulanan açıklamada, yeterli ve dengeli beslenmenin, dört besin grubunda bulunan besinlerin yeterli miktarda tüketilmesiyle sağlanacağı ifade edildi.

Zayıflama diyetlerinde günlük alınacak enerji ile karbonhidrat, protein, yağ ve diğer besin öğelerinin miktarının, belirli oranlarda ve dengeli olması gerektiği belirtilen açıklamada, zayıflama diyeti uygulayan kişilerin günde 3 ile 6 öğün arasında sık sık ve azar azar beslenmeleri gerektiği ifade edildi.

Açıklamada, "Sık aralıklarla beslenme, gereğinden fazla yemeyi önler, acıkmayı geciktirir ve bir sonraki öğünde besin alımını azaltır" denildi.

Mavi forum

Mucize =?ISO-8859-1?Q?i=F0neler zay=FDflat=FDyor?=

Mucize iğneler zayıflatıyor

Yaz boyu kilo almayı durduramayanlara yeni bir formül...



Fazla kilolardan kurtulmak isteyenler, bölgesel olarak incelmeyi hedefleyenler, selülitleri yok etmeye kararlı olanlar bedenlerini akupunktur iğnelerine teslim ediyor artık. Aynı zamanda iştahı da azaltan akupunktur iğneleri ile zayıflamak zor değil. Bedenin kendi enerjisini de harekete geçiren bu yöntemle zayıflamak bu aralar çok revaçta. Akupunktur doktoru Nermin Sezgin Günaydın, bu yöntem hakkında bilgi verdi.

Son yıllarda akupunkturla tedavi yöntemine olan ilgi daha da yükseldi. Dr. Nermin Sezgin Günaydın da Akupunktur tedavisi uygulayan doktorlardan biri. Çin Halk Cumhuriyeti'nin başkenti Pekin'de bulunan "Tradational Chinese Medicine and Farmakology" adlı üniversitede akupunktur eğitimi alan Günaydın, burada bu kadim yöntemin ayrıntılarını pratik ve teorik olarak öğrendi. 3 bin yıl kadar önce Çin'de bir çok hastalık için uygulanan yöntemi Feneryolu'ndaki Doğa-med adlı merkezde uygulayan Günaydın, özellikle kilo problemi olanların ve sigarayı bırakmak isteyenlerin kapısını çaldığını söylüyor. Formunu bu iğnelerinin ucunda arayanların genellikle pişman olmadıklarını vurguluyor. "İnsanlar mutsuz oldukları kilolardan kurtulmak için onlarca yöntem deniyorlar. Bu çok eski bir yöntem ve birçok insan uyguluyor. Öncelikle metabolik bir hastalığın var olup olmadığını anlamak için hastadan ayrıntılı bilgi alıyoruz. Akupunkturla nasıl kilo verildiği noktasında kişiyi bilgilendiriyoruz. Yöntem hakkında bilgilendirilen hasta bilinçli olarak bu tedaviye başlıyor."

Vücudun akupunktur noktalarına uygulanan akupunktur iğneleri bir çok hastalıkla ilgili olarak kullanılıyor.

Akupunkturda katı diyet yok

1997'den beri akupunkturla ilgili çalışmalarına devam eden Dr. Nermin Sezgin Günaydın, ülkemizde de hızla yaygınlaşmakta olan bu tedavi biçiminin rağbet görmesinin en önemli nedenlerinden birisinin ilaçsız ve yan etkisiz olmasına bağlıyor. Vücudun kendi kendini onarma gücünü uyarmaya dayalı bu tedavi yöntemi birçok hastalık için de etkili. Özellikle kilolardan kurtulmak için birçok kadın bu metoda başvuruyor. Günaydın, akupunktur tedavisi hakkında açıklamalar yapıyor: "En çok kilo problemi olanlar tedavi olmak istiyor. Ama bazı yanlış duyumlar alanlar da var. Bize gelenlerden bazıları, "Akupunktur'la hızlı kilo veriliyormuş, bize bunu uygulayın" diyorlar. Ben yıllardır onlara bunun yanlış olduğunu söylüyorum. Ayda verilecek normal kilonun 4 ya da 5 olduğunu söylüyorum. Ve hızlı kilo verdirme yönteminin zararlarını da örneklerle anlatıyorum. Bu şekilde anlattığımda ikna oluyorlar. Onlara yaşamları boyunca yapamayacakları katı diyetler vermek aslında daha sakıncalı. Benimse bu konuda bir disiplin sağlamak adına daha farklı yollarım var. Kendi yemek seçenekleri arasında "daha az yemeleri" gereken yiyecekleri azaltıyorum. Ve sağlıklı beslenme alışkanlıkları kazanmaları için de ayrıca çabalıyorum." Hastanın aşırı yeme isteğinin strese bağlı olabileceğini de dikkate aldığını söyleyen doktor, iğnelerle yapılan stres tedavisi sonrasında da zayıflamanın gerçekleştiğini bildiriyor.

Sigara iğneleri sevmiyor

"Sigarayı bırakmak isteyenler de akupunkturu oldukça tercih ediyor" diyor Günaydın. Alerji ile ilgili sorunları bulunanlar da bu yola başvuruyor. Masabaşında çalışan ve bundan kaynaklı ağrılar yaşayanlar için de iyi sonuçlar elde ediliyormuş. Ekrem ağrıları çekenler de bu iğneleri tercih ediyorlar. Yoğun olarak sık sık boyun ve sırt ağrılarına maruz kalabilen "masabaşı çalışanları" için akupunktur tedavisi etkili oluyor. Çin'de daha çok felçlilerde ve ağrı tedavisinde tercih edildiğinin altını çizen Günaydın, bizde genellikle kilo verme konusunun ilgi gördüğünden söz ediyor: "Çin'de toplumun büyük kesimi normal kiloda olduğu için bu konuda çok fazla şikayet yok" diyor.

Peki akupunkturla kaç seansta tedavi mümkün?

Dr. Günaydın, haftada bir veya iki kez olmak üzere en az 8 seanslık bir tedavinin uygulanması gerektiğini söylüyor. Akupunkturla sigara kaç seansta bırakılır? Başarı oranı nedir? Burada da en az 5 seanslık tedavi gerekiyormuş. Ve sonuçların yüzde yüze yakın olduğunu öğreniyoruz kendisinden. Artık üniversitelerde akupunktur çalışmalarının başladığına dikkat çeken doktor, bu yöntemin önümüzdeki yıllarda yaygınlığının daha da artacağına inanıyor.

Faydalı olduğu hastalıklar

- Migren, baş ağrısı
- Depresyon, Stres
- Sigara bağımlılığı
- Şişmanlık
- Sırt, bel ve boyun ağrıları
- Alerji
- Felç
- Kas rahatsızlıkları
- Sıkça tekrarlanan karın ağrısı ve mide krampları
- Düzensiz ve ağrılı regller
- Yıl boyu grip ve nezle gibi hastalıklardan kurtulamama

Aytıntılı bilgi için
www.doga-med.com
Tel: 0216 345 98 91

Mavi forum

Kilonun azý da çoðu da zarar

Kilonun azı da çoğu da zarar

Sağlıklı bir kiloda kalmanız sadece yaşam sürenizi uzatmaz, hayat kalitenizi de artırır.



Sağlıklı kiloyu korumanız sizi şeker hastalığı, tansiyon yüksekliği, kan yağları artışı, koroner kalp hastalığı, metabolik sendrom ve osteoartritis gibi sorunlardan uzaklaştırır.

Eğer kilo verme çabanızı sağlıklı kiloya ulaşmanın ötesine taşıyıp aşırı zayıflarsanız, zayıf ama hasta biri olacağınızdan da şüpheniz olmasın. Özellikle ergen bir genç veya ileri yaşlarda birisiyseniz kilo denetiminde makul bir çizgide kalmayı sakın unutmayın!

Kilo fazlalığı ve şişmanlık sorununun bir çığ gibi büyüdüdüğü ve salgın bir hastalık haline geldiği doğrudur ama 'kilo takıntısının' hızla artan bir sorun haline geldiği de gerçektir. Sağlıklı bir vücuda sahip bazı genç ergenlerin bedenlerini farklı yorumladıkları, dış görünümlerini değiştirmek için bazen hastalanmayı bile göze aldıkları biliniyor. Moda ve güzellik sektörünün, 'mümkün olduğu kadar ince bir beden' istemesi, medyanın, 'güzel görünmek veya başarılı olmak için ince ve yağsız olmak gerektiğini sık sık anımsatması' kilo takıntısı yaygınlaşmasının başlıca nedenleri.

Televizyon, dergi ve gazeteler gençlerin beden algılamalarını ve yeme alışkanlıklarını etkiliyor. Ergenlik çağının fırtınalı denizinde ilerlemeye çalışan acemi kaptanlardan farksız olan ergen gençlerin, o sert fırtınaları yenip sakin bir limana demirlemeleri her zaman kolay değil. Bedensel ve ruhsal yönden bir yeniden yapılanma süreci olan ergenlik çağının med ve cezirleri arasında sıkışıp kalan bazı gençleri bekleyen önemli sağlık tehditlerinden birinin şişmanlık, diğerinin ise kilo takıntısı olması bundandır. Çocuklarınızı bu üzücü ve tehlikeli sorundan korumak istiyorsanız bu yazıyı dikkatle okumalı ve onların beslenme alışkanlıklarına bedensel, ruhsal ve cinsel olgunlaşmalarına daha fazla zaman ayırmalısınız.

Nelere takılıyorlar?

Ergenlik çağı gençlerinde bedensel memnuniyetsizliklerin en önemlileri kilo fazlalığı-şişmanlık, boy kısalığı, cinsel gelişme yetersizliği, tüylenme ve göğüslerde küçüklük (kız çocukları) ve yüz profili bozukluğudur. Hastalık düzeyinde bir zayıflık ancak ciddi sağlık sorunlarına yol açtığında önemsenmektedir. Dış görünüş memnuniyetsizliği önce 'kendi ile barışık olmamak' ekseninde dolaşan iç çatışmalara zemin hazırlamaktadır. Bu çatışmalar yeni yapılanan ürkek ve acemi ergen ruhunun örgütlenmesine de ve bedensel-hormonal-metabolik yönden gelişmesine de ciddi zararlar vermektedir. Ergenlik döneminin 'yeni bir kimlik oluşturma, kabul edilme ve önemsenme için en yoğun çabaların harcandığı zaman süreci olduğunu' bilirseniz işiniz kolaylaşır.

Ailenizi birarada tutun

Ergenlik çağının çoğu sorunlarını önlemede olduğu gibi kilo takıntısı sorununu önlemenin de etkili ve kolay yolu aile içi ilişkilere önem vermektir. Evi birlikte yaşama mutluluğunun yeri haline getirmek, sevgiyi ve sorunları paylaşımı iyi örgütlemektir. Sofraya çocuklarınızla birlikte oturmalı, yemek masalarını ailenin özlem giderdiği, sorunlarını, beklentilerini veya başarılarını paylaştığı yerler yapmak zorundasınız. Çocuklarınızın sadece bedensel doyumları ile değil, duygusal-ruhsal doyumlarıyla da meşgul olmalısınız. Beslenme alışkanlıklarını iyi izlemeli, fast food besinler ve şeker yüklü içeceklere eğilimlerini önlemelisiniz. Çocuklarınıza düzenli egzersiz alışkanlığı kazandırmayı, tatilleri onlarla birlikte yaşamayı, kısacası yaşam pastanızın önemlice bir dilimini onlara ayırmayı unutmamalısınız. Çocuklarınızı kilo takıntısı sorunundan uzak tutmaya bakın.

Bu belirtilere dikkat edin

Özellikle kız öğrencilerde, genelde tüm ergen gençlerde aşağıda belirtilen bazı işaretlere dikkat etmekte fayda var. Bu işaretler kilo takıntısını hatırlatmalıdır.

- Kilo vermek amacıyla sık sık öğün atlamak veya oruç tutmak

- Zayıflatıcı amaçla ilaç veya besin desteği kullanmak

- Zayıflama hapları adı altında satılan ürünlere ilgi duymak veya bunları sık sık kullanmak

- Bağırsak boşaltıcı (laksatif) veya idrar söktürücü (diüretik) ilaçlar kullanmak

- Yediklerin, yemekten hemen sonra istekli olarak kusmak

- Sık sık kilo verip almak

Çocuklarınızı zayıflama haplarından da, idrar söktürücü veya bağırsak boşaltıcı ilaçlardan da uzak tutmalısınız. Kilo vermeye karar veren ergen çocuklarınızı mutlaka önce tıbbi bir değerlendirme yaptırmalısınız.

Okulları meyve satışına zorlayın

Çocuklarınızı yememe takıntısından korumak istiyorsanız şu önlemlerden yararlanabilirsiniz:

- Evde yemek yemelerine teşvik edin. Sizinle birlikte sofraya oturmaları, her öğünde beslenmelerini sağlayın.

- Onları fast-food restoranlarından uzak tutun. Okul yönetimleri ile konuşun, okul içinde bu tür gıda satışları önlemelerini isteyin. Okul yönetimlerini kantinlerde, paramatiklerle atıştırma ve şekerli içecekler yerine meyve satışına zorlayın.

- Çocuklarınızı beden eğitimi ve jimnastik derslerine devamını sağlayın.

- Yeteri kadar hayvansal protein (et, süt, yoğurt, balık, tavuk) tüketmelerine dikkat edin.

Onlara düzenli egzersiz alışkanlığı kazandırın. Onlarla birlikte egzersiz yapın.

Kontrolsüz zayıflamanın zararları

Hızlı ve kontrolsüz kilo verme kadınlar ve genç kızlarda adet bozukluğuna hatta adetlerin tamamen ortadan kalkmasına neden olabilir.

Kısa zamanda çok fazla kilo kaybedilmesi, saç dökülmesi, cilt bozuklukları, tüylenme sorunlarını ortaya çıkarabilir.

Kanda mineral ve elektrolit dengesinin bozulması, kalp ritminde bozulmaya, kan basıncında azalmaya neden olabilir.

Hızlı kilo kaybı bazen kan ürik asit seviyelerini artırmakta, ürik asit birikiminden kaynaklanan böbrek taşlarına neden olmaktadır. Hızlı kilo verenlerde safra kesesinde taş oluşma riski çoğalmaktadır.

Tıbbi kontrol olmaksızın hızla kilo verenlerde depresyondan, panik bozukluğa kadar değişebilen ruhsal sorunlar ortaya çıkabilmektedir.

Özellikle genç kızlarda kontrolsüz ve hızlı kilo kaybının en tehlikeli sonucu hormonal, metabolik ve ruhsal dengenin alt üst eden aneroksia'dır.

Prof. Dr. Osman Müftüoğlu - Hürriyet

Mavi forum

Bilgisayar hastalýktýr!

Bilgisayar hastalıktır!

Tüm gün bilgisayar başında çalışanlar dikkat!




Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Uzmanı Prof. Dr. Turgut Göksoy, özellikle bürolarda masa başında hareketsiz çalışanlarda bel ve boyun ağrıları görüldüğünü söylüyor.

Hareketleri kısıtlayan büro yaşamının risk taşıdığını, bir süre sonra kronik bel ağrısı şikayetleriyle doktorlara başvuranların çoğu kez geç kaldığını söyleyen Göksoy, çalışanların bilgisayar hastalığını önlemek için masa başında oturma sırasında, göz hizaları ve boyun açılarının ne öne ne de arkaya doğru fazlalık göstermemesi gerektiğini vurguluyor.

Prof. Dr. Göksoy, bilgisayar karşısında alınacak önlemleri şöyle sıralıyor:

- Gözünüzün bakış açısı 20 - 30 derece yukarıda, ekrandan uzaklık ise ortalama 60 - 70 santim olmalı.

- Oturduğunuz sandalyenizin yüksekliğini, kalçanın gövde üzerinde dik açı ile duracak şekilde ayarlayın.

- Sırt, boyun ve belinizi dik tutun. Kesinlikle kambur oturmamaya çalışın. Devamlı kambur oturma eğiliminiz varsa ileride oluşabilecek meslek hastalıklarından korunmak için sırtı dik konumda tutacak postureks ismi verilen korselerden kullanın.

- Dizleriniz 90 ve 110 derece arası bir açıda duracak şekilde çalışın. Bunu sağlamak için gerekirse ayağınızın altına küçük eğimli bir ayakkabı tahtası koyun.

- Ayak bileklerinizi dik açıda tutun ve mutlaka yere temas ettirin.

- Dirseklerinizi çalışmanız sırasında en fazla 90 derece bükün, daha fazla bükerek çalışmayın.

- Bilgisayar başındaysanız her saat başı ayağa kalkın ve dolaşın. Tekrar çalışmak zorunluluğunuz varsa 10 dakika kadar boyun ve sırt egzersizleri yapın.

- Bilgisayarda çalışıyorsanız evraklarınızı ve kullandığınız diğer gereksinimleri yakınınızda bulundurun. Kontrolsüzce bunlara uzanıp, belinizi ve sırtınızı anormal şekilde döndürerek çeşitli risklere girmeyin.

- Ani hareketlerden kaçının, öne eğilirken belinizin yerine dizlerinizi bükerek eğilin, vücudunuza gelen yükleri her iki bacağınıza veya kollarınıza eşit şeklide dağıtmaya özen gösterin.

Milliyet

Mavi forum

=?ISO-8859-1?Q?A=FE=FDr=FD s=FDcaklarda?= ishal

Aşırı sıcaklarda ishal

Temizliği kuşkulu sular, yaz ishallerinin en büyük nedeni!











Sıcaklık artışına paralel olarak bütün canlıların su ihtiyaçlarının arttığını ve insanların yaz aylarında daha fazla su tükettiğini belirten Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Selim Kurtoğlu, ishallerin en ciddi ve yaşamı tehdit edeninin, kolera bakterisinin yol açtığı ishal olduğunu belirtti.

Aşırı su tüketiminin beklenmeyen bir sonucu olan yaz ishallerinin, çoğunlukla mikroplu suların içilmesi ya da bu sularla yıkanmış meyve ve sebzelerin yenmesiyle ortaya çıktığını ifade eden Prof. Dr. Kurtoğlu, ishal olan insanların bazen dışkılarıyla mikropları çevreye yayabildiklerine işaret etti.

Prof. Dr. Kurtoğlu, şu bilgileri verdi:

"Dışkı miktarı ve su içeriği, ince bağırsaklarda hastalık yapan parazit ve bakterilerin ishallerinde fazla, kalın bağırsakta hastalık yapanlarınkinde ise azdır. Ayrıca bunlarda dışkılama sayısı diğerlerine oranla daha fazladır. Su gibi tariflenen ishallerin çoğunluğu, parazitler nedeniyledir. Buna en sık (giardia) denilen prozoon neden olur. Bu tip ishallerin en ciddisi ve yaşamı tehdit edeni ise dışkının pirinç suyu görünümünde olduğu kolera bakterisinin yaptığı ishaldir."

Kalın bağırsakta ishale neden olan bakterilerin bir kısmının ve bazı parazitlerin, dışkının iltihaplı, sümüksü görünmesine neden olduğunu bildiren Prof. Dr. Kurtoğlu, bu bakteri ve parazitlerin aynı zamanda bağırsak duvarını zedeleyerek damarların kanamasına neden olduklarını, bunun da dizanteri olarak adlandırıldığını ifade etti.

İshalle birlikte karın ağrısı, karında buruntu hissi, bazen bulantı, iltihabi durumlarda bu belirtilere ek olarak ateş görülebileceğine işaret eden Prof. Dr. Kurtoğlu, şunları kaydetti:

"İshal sonucu oluşan aşırı su ve tuz kaybına bağlı olarak kalp ritim bozuklukları, böbrek yetmezliği ve şuur kaybı ortaya çıkabilir. Dilin kuruması, cildin parlaklık, nem ve yumuşaklığını kaybetmesi, gözlerin göz çukuruna çökmesi gibi belirtiler su kaybının işaretidir ve acilen sağlık kuruluşuna başvurulması gerekir. Ancak ilk tedbir olarak, kaybedilen su ve tuzun yerine konulması gerekir. Bunun için 1 litre kaynatılıp soğutulmuş suya 1 çorba kaşığı şeker, 1 tatlı kaşığı sofra tuzu ve 1 çay kaşığı karbonat konularak karıştırılır ve içilebildiği kadar sık aralıklarla içilir. Ancak mikrobik ishallerin hemen hepsi 24 saatten fazla devam eder ve ilaç tedavisi olmadan geçmez."

Mavi forum

Sıcak havalarda tansiyona dikkat

Sıcak havalarda tansiyona dikkat

Sıcaklar yüksek tansiyon hastalarını olumsuz etkiliyor.






Güneşli yaz günleri ve aşırı sıcak hava ne yazık ki yüksek tansiyon hastalarını olumsuz etkiliyor. Fakat uzmanlar, hipertansiyonun sadece yaz aylarında degil, genel olarak çok dikkat edilmesi gereken bir rahatsızlık olduğunu önemle belirtiyor.

Normalde kan basıncının sağlıklı bir insanda limitleri bulunuyor. Bu limitin üst sınırı 14.9, yani 140'a 90 milimetre cıvadır. Kan basıncının bu seviyenin üstüne çıkması durumuna hipertansiyon, yani yüksek tansiyon deniyor.
Yüksek tansiyon; yüzde 90 oranında herhangi bir neden olmaksızın, genellikle genetik faktörlere bağlı olarak ortaya çıkıyor. Ailesinde hipertansiyonu olan kişilerde problem çoğunlukla 40 yaşından sonra başlıyor. Yapılan tüm tetkikier, tansiyona neden olan herhangi bir hastalığın bulunmadığını gösteriyor. Geriye kalan yüzde 10'luk oranda da bir takım hastalıklara bağlı olarak yüksek tansiyon görülüyor. Bunlar arasında bazı hormonel hastalıklar, böbrek ve kalp rahatsızlıkları ve şeker hastalığı bulunuyor. Damarların elastikiyetini kaybetmesi, şişmanlık, kan - yağ metabolizmasındaki bozukluklar, kan yağlarındaki yükseklik ve şeker toleransında azalma (şeker hastalığı) hipertansiyona neden oluyor.

Belirtileri neler?

Tansiyonun en belirgin şikayeti enseden gelen zonklayıcı tipteki baş ağrısı. Bulantı, kusma, kulaklarda uğultu ve çınlama da yüksek tansiyonun diğer belirtileri arasında yer alıyor.

Yüksek tansiyon, şişmanlık, kolesterol, metabolizmada bozukluk, şeker hastalığı ve damar sertliği gibi hastalıkların hepsinin aynı kişide bulunması metabolik sendrom olarak tanımlanıyor. Nedeni tam olarak bilinmeyen hipertansiyonlu olguların çoğunun ardında da metabolik sendrom yatıyor.

Genç bir hastada hipertansiyon tespit edilirse ve ailesinde hipertansiyon hastası yoksa, o kişide
başka hastalıkların olup olmadığına bakılıyor. Böbrekler, böbrek damarları, böbrek üstü bezleri, kalp inceleniyor ve hormonel hastalıklar araştırılıyor. Bu hastalıklardan birinin teşhis edilmesi durumunda hemen tedaviye başlanıyor. Örneğin; böbreklere giden atardamarda bir daralma varsa, bunun tedavi edilmesiyle tansiyon tamamen ortadan kalkabiliyor. Aynı şekilde guatr gibi hormonel bir hastalığın tespitinde de tedavi yoluyla tansiyon problemi çözümlenebiliyor. Ama hipertansiyonun ardında yatan herhangi bir hastalık yoksa, hastanın kan basıncının normal seviyeye indirilmesi gerekiyor. Örneğin; hasta aşırı kiloluysa, kilo vermesi öneriliyor ya da beslenme alışkanlıkları değiştiriliyor. Tansiyon hastalarının tuzu da minimuma indirmeleri gerekiyor. Bunun yanı sıra aerobic egzersizleri ya da haftada en az üç kez bir saatlik yürüyüş öneriliyor. Bu önlemlerden sonra hasta takibe alınıyor. Eğer hastanın kan basıncı hala normalin üzerinde seyrediyorsa ilaç tedavisi uygulanıyor. Bu tedavinin de ömür boyu sürdürülmesi gerekiyor. Çünkü ilaçların etkisi 24 saat sonra sona eriyor. Tedavinin amacı; tansiyonu gün boyunca kontrol altına almak ve yükselmesini önlemek.

Şeker hastalarının tansiyona özellikle dikkat etmeleri gerekiyor. Onların limit değerleri 14.9 olsa bile, erken tedaviye ihtiyaçları var. Bu durumda hemen ilaç tedavisine başlanmalı ve tansiyon kontrol altına alınmalı. Çünkü damar sertliği oluşumu ve diyabet komplikasyonları şeker hastaları için tehlikeli bir durum.

Birçok insan, ancak tansiyonu yükseldiğinde ilaç alıyor. Uzmanlar bunun çok yanlış olduğunu belirtiyor ve ilaçların genellikle sabah kahvaltısından sonra günde bir kez alınması gerektiğini anlatıyor.

Yüksek tansiyon nasıl önlenir?

- İdeal kilonuzu koruyun. Bunun için dengeli ve yeterli beslenmeye dikkat edin. Fazla kilonuz varsa mutlaka zayıflamaya çalışın.

- Fiziksel olarak daha hareketli olun. Bol bol yürüyüş ve düzenli spor yapın.

- Sigara içmeyin, içiyorsanız da mutlaka bırakın.

- Alkolden uzak durun.

- Tuz ve sodyumu az besinlerle beslenin.

- Stresten uzak durmaya çalışın, sakin olun.

- Huzurlu ve mutlu bir ortamda yaşamaya gayret edin.

- Düzenli olarak sağlık kontrolleri yaptırın.

Ailem ve Ben

Mavi forum