19 Nisan 2007 Perşembe

iyot Eksikligi Bir cok Hastaliga Neden Oluyor

iyot eksikliginin dunyada korunabilir zeka geriliginin sik nedenlerinden biri oldugunu ve iyottan yetersiz beslenen cocuklarin akranlarina gore 13.5 puan zeka kaybina ugradigini belirterek, yeterli iyot alimi icin iyotlu tuz kullanilmasi gerektigini soyledi.
Iyot yetersizliginin, insan gelisimini olumsuz etkileyen onemli bir halk sagligi sorunu oldugunu kaydeden Il Saglik Muduru Kucukkendirci sunlari kaydetti:
"En yikici etkileri, erken gebelik doneminde beyin ve merkezi sinir sisteminin gelisimini bozmasiyla okul cagindaki cocuklarda geri donusu mumkun olmayan ogrenme yeteneginin azaltilmasina neden olur. Iyot, insan vucudunda cok az miktarda bulunan, normal buyume ve gelisme icin gerekli bir elementtir. Gunluk alinmasi gereken miktar bir toplu igne basi kadar azdir. Vucudumuzda basta beyin olmak uzere tum organlarin duzenli calismasinda, buyume ve gelismenin tam olmasinda, vucudun isi ve enerjisinin devami icin gerekli olan hormonlarin yapiminda kullanilmaktadir. Iyot vucudumuza besinler, su ve deniz urunlerinin tuketimiyle alinir. Ulkemizde de besinler ve icme suyuyla yeterli iyot alinamamakta, cocuklarimiz ve yetiskinlerimiz iyot yetersizligi ve ona bagli sorunlardan etkilenmektedir. Iyot yetersizligi hastaliklarini onlemek icin iyot alimini artirmaliyiz. Bu nedenle ulkemizde sofralik tuzlar iyottan zenginlestirildi ama kullanimina dikkat etmek gerekiyor. Tuzdaki iyot isi, isik ve nemden olumsuz etkilenir. Bunu onlemek icin iyotlu tuz renkli, kapakli bir kapta veya dolap icinde isik almayacak sekilde saklanmali, saklandigi yer kuru olmalidir. Bunun yani sira tuz icinde bulunan iyodun yemek piserken kaybolmamasi icin yemek atesten indirildikten sonra veya sofrada yerken ilave edilmelidir."
Iyot eksikliginden kaynaklanan hastaliklarla ilgili bilgi veren Dr. Kucukkendirci, "Anne karninda ve bebeklikte; dusuk, olu dogum, bebek olumunde artma, zeka geriligi, sagirlik, cucelige neden olur. Cocuk ve genclikte, guatr, buyume geriligi, zihnin yeterli calismamasi, ogrenmede gucluk, okul basarisizligini da etkiler. Yetiskinlerde ise guatr, tiroid beziyle zihnin yeterli calismamasi, gucsuzluk gibi cesitli hastaliklara yol acar. Iyot eksikligi dunyada korunabilir zeka geriliginin sik nedenlerinden biridir ve iyottan yetersiz beslenen cocuklar akranlarina gore 13.5 puan zeka kaybina ugrar. Bu nedenle 'iyotlu tuz, akilli tuz' dogru bir tanimlamadir. Bizler de ozellikle kirsalda olmak uzere, toplumun bilinclendirilerek iyotlu tuz kullaniminin artirilmasi ve uygun kosullarda saklanmasi, kullanilmasi konusunda egitim calismalarimiza devam ediyoruz" seklinde konustu.

Antibiyotigin Fazlasi Zarar

Gereksiz antibiyotik kullanimi, vucutta hucre olumune ve direncin dusmesine neden oluyor.

Izmir Ataturk Egitim ve Arastirma Hastanesi Kulak Burun Bogaz Servisi Sefi Prof. Dr. Semih Oncel, gereksiz antibiyotik kullaniminin, vucutta hucre olumune ve direncin dusmesine neden oldugunu ve hastaligi tetikledigini soyledi.

'Grip icin C vitamini kullanin'
Prof. Dr. Oncel, son zamanlarda havalarin degisken bir yapi izlemesiyle birlikte gribal enfeksiyon yollari sikayetiyle hastanelere basvuran vatandaslarin sayisinda artis oldugunu soyledi. Gribin, onceden alinacak tedbirlerle onune gecilmesinin onemli oldugunu ifade eden Prof. Dr. Oncel, bunun icin de bol C vitamini tuketilmesi gerektigini bildirdi.

Prof. Dr. Oncel, gribin en onemli belirtilerinin usume, titreme, vucutta kirginlik, halsizlik ve yuksek ates oldugunu belirterek, bu tur sikayeti olan kisilerin bir uzmana basvurmasi gerektigini anlatti.

'Rastgele antibiyotik kullanmayin'
Insanlarin gribe yakalanmamasi icin kalabalik ortamlardan uzak durmasi, tokalasirken dahi dikkatli olmasi gerektigine dikkat ceken Prof. Dr. Oncel, sunlari kaydetti: 'Grip, evde alinacak onlemlerle atlatilabilir. Ancak belirtilerinuzun surmesi halinde uzmana basvurulmasi gerek. Grip virus kokenli birhastalik. Bu tip hastaliklar ilerlediginde daha ciddi ve kalici bozukluklara neden olabilir. Bu hastaligi atlatmanin en onemli yolu, dinlenmektir. Antibiyotik kullanimi onerilecek ilk tedavi sekli degildir. Hastalik, mikrobik olaylarla birlesip ilerlediginde, hekim kontrolunde antibiyotik kullanilmalidir. Gereksiz yere antibiyotik kullanimi, vucutta hucre olumune ve direncin dusmesine neden oluyor. Rasgele antibiyotik kesinlikle kullanilmamalidir.'


ANTIBIYOTIGIN ZARARLARI

Standford ve Washington universiteleri uzmanlari uyardi: Antibiyotikler hastaliklarla mucadele ederken insan vicudundaki iyi huylu bakterilere zarar veriyor.Asiri antibiyotik kullanimi uzun donemde insan sagligini olumsuz etkiliyor.'iyi huylu bakterilerin insan vicudu icin hayati oneme sahip oldugunu unutmamamiz gerekiyor.'
Vicudda 100 trilyon bakteri var,insan vicudunda bir hucereye ortalama 10 bakteri dusuyor.Barsaklarda yasayan 'Btheta' bakterisi sindirimi zor besinleri parcaliyor.Damar ve hucrelerin saglikli birsekilde gelismelerini sagliyor.Bagisiklik sistemi icin gerekli olan enzimlerin uretilmesini tetikliyor.Bagirsak sisteminde yasayan bakterilerin cogu vicuddaki hormonal dengeyi koruyor.Mide ve gida borunuzda yerlesik olanlar ise B12 ve K vit. kana karismasina yardimci oluyor.Bu yararli bakteriler bize bagli yasiyor,yani barindiklari kisinin vicudu ne kadar saglikli olur ne kadar uzun yasarsa,kendi yasamlari da o kadar uzar...

Peki antibiyotikler nasil olumcul olabiliyor?

antibiyotik ilaclar surekli kullanildiginda faydali bakteriler degisime ugrar ve zararli hale gelir.Ilaca bagisiklik kazanan bakteriye sahip olan insanlar tipki birer saatli bomba gibi...
Degisime ugrayan bakteriler islevlerini tam olarak yerine getirememeye basliyor yani vicuddaki hormonal dengesizlik ve sindirim sorunlari basta olmak uzere bircok rahatsizlik basgosteriyor.Bu durum omru kisaltiyor.Bakterinin yasam alanlarindan cikmasi ise olum riskini beraberinde getiriyor.Ornegin; yemek borusunda ki bir bakteri antibiyotikler yuzunden degisime ugrayip,bir enfeksiyon yoluyla kana karisip kalbe ulastiginda olumcul olabiliyor.

Peki hic mi antibiyotik kullanmamak lazim?

Mumkun oldukca antibiyotik kullanimi az seviyede tutulmali.Yani her kucuk soguk alginligi belirtisinde antibiyotik almamak gerekiyor.Ozellikle cocuklarin surekli antibiyotik almasi bagisiklik sistemini olumsuz etkiliyor.Ancak hastalik belirtileri kesinlesince veya doktor tavsiyesi uzerine antibiyotik kullaniminin sakincasi yoktur...

Turkiye Saglik Davranislari ve Yasam Tarzlari Arastirmasi

Turkiye Saglik Davranislari ve Yasam Tarzlari Arastirmasi hastalanan her bes kisiden biri doktora gitmek yerine, bildigi ilaclari kullanip kendi kendini iyilestirmeye calisiyor.

100 kisiden 5’i ise yine tiptan yardim almak yerine, kendince pratik buldugu baska yontemleri kullaniyor. 10 Turk’ten biri ise sagligini Allah’a havale ediyor. "Yatarsam bir seyim kalmaz" diye dusunuyor.

HTP Exclusive Sirketi’nce, 6 bolge, 27 ilden, 15 yasin ustundeki 11 bin 645 kisiyle yapilan anket Turklerin sagliklarina geregince onem vermedigini ortaya cikardi.

Arastirmaya katilanlarin yuzde 68’i herhangi bir hastaliklarinin bulunmadigini soyledi. Herhangi bir hastaligi bulunanlarin yuzde 18’i bir, yuzde 7’si iki, yuzde 7’si uc ve daha fazla hastaliga sahip oldugunu ifade etti.

Dogu ve Guneydogu Anadolu bolgelerinde yasayanlarin ise yuzde 71’i hicbir kronik hastaliklari bulunmadigini soylediler. Oranin yuksekligine dikkat ceken arastirmacilar, bu sonucu bolgede yasayanlarin kronik hastaliklarinin farkinda olmamalarina bagliyor.

Teshis edilen hastaliklar, aslinda bu bolgelerde en fazla bilinen ve sikayet edilen hastalik konusunda da fikir veriyor: Yuksek tansiyon, romatizmal hastaliklar ve kireclenme, mide hastaliklari. Bunlari migren-kronik basagrisi izliyor.

En sik rastlanan kronik hastaliklardan yuksek tansiyon, yuksek kolesterol, seker ve kalp hastaliklarina birlikte bakildiginda, kadinlarin daha buyuk risk altinda oldugu goruluyor. 100 kadindan 16’si bu hastaliklari bir arada yasiyor. Erkeklerde ise oran 11 civarinda. Arastirma bu hastaliklarin yasla iliskisini de bir kez daha gozler onune serdi. 46 yasini gecen her uc kisiden birinde, dort hastaliktan birine mutlaka rastlandigi tespit edildi.

Hastalanan Turk kimin kapisini calar?

Doktora, saglik kurulusuna basvururum: % 64

Bildigim ilaclari kullanmaya baslarim: % 18

Bir sey yapmam, kendiliginden gecmesini beklerim: % 10

Eczaneye gider ve tavsiyede bulunmasini isterim: % 5

Baskalarinin tavsiyesini alirim: % 3.

Saglik kuruluslarinin rolu degismek zorunda

Turk halki saglik durumunu "iyi" olarak degerlendiriyor. Yuzde 68’inde teshis edilmis, kronik hastalik yok. Ancak nufusun beste ikisi ayni zamanda kendi kendisinin doktoru. Yuzde 36’si hastalandiginda veya hastalik hissettiginde hekim ya da bir saglik kurumuna basvurmuyor. Bu bulguyu destekleyen bir diger sonuc ise Turklerin sagligina yeterince ozen gostermedigini ifade etmesi. Tek basina bu bulgu bile aslinda gerek saglik sistemi, gerekse ilac firmalari acisindan farkli firsatlara isaret ediyor. Kendi kendisini tedavi eden hastalarin ulkesi Turkiye’de, hatali ilac kullanimi aslinda bir kisir donguyu de yaratiyor. Turklerin saglik bilincine kavusmasi gerektigi cok acik. Saglik kuruluslarinin rolu degismeli ve ilac pazari yeniden sekillenmeli.

Acil Durumlarda Ilk Yardim

Bayilma ve bilinc kaybi

Kan dolasimi yetersizligi sebebiyle meydana gelen ani ve gecici bilinc kaybi, bayilma olarak tanimlanir.


Tum vucut hareketleri sinir sistemince kontrol edilir. Sinir sistemi beyin, omurilik ve sinirleri icine alir. Bilincin kismen de olsa kaybedilmesi, beyin faaliyetlerinde aksamaya neden olur. Bilinci yerinde olmayan kisi, kendisinin ve cevresinin farkinda degildir. “Nasilsiniz? Adiniz ne?” gibi sorulara degisik duzeylerde net cevap veremez. Tum bunlarin yaninda yaralinin sese, dokunmaya, agriya ve siziya verdigi tepki, durumun ciddiyetini ve onemini kavramamiza yarar. Bilinc kaybinin cesitli nedenleri vardir.

Sebepleri
Bayilmanin veya bilinc kaybinin nedenleri cesitlidir.
• Kalp veya damar nedenli bir sorun
• Aclik nedeni ile kan sekerinin dusmesi
• Asiri yorgunluk
• Basa alinan darbeler
• Korku ve heyecanlar
• Asiri su kaybi
• Sara gibi bazi hastaliklar


Belirtileri
• Ilk olarak nabzin yavaslamasi ve zayiflamasi
• Kendinden gecme
• Hareketlerde yavaslama
• Sararma ve deride sogukluk
• Vucut isisinda dusme

Ilk Yardim
Bayilmada en tehlikeli durum; bilinc kaybi nedeniyle dilin gevsemesi ve soluk yolunu tikamasidir.

• Yarali yere dusmusse hemen kaldirmayin ancak, tehlikelere karsi onlem alin.
• Yaralinin rahat soluk almasini saglayin, kalabaligi dagitin.
• Sok pozisyonu verin.(Beyne kan ulasmasi icin ayaklarini yukari kaldirin.)
• Eger dil soluk yolunu tikamissa, yaraliya yan
yatis pozisyonu verin.
• Yaraliya yiyecek veya icecek vermeyin.
• Duyu organlarini uyarin
• Siki giysileri gevsetilip, hafif masaj yapin.
• Bayilan kisi kendine geldikten sonra bir sure dinlendirin

Bircok hastaliga derman olan angora yunu



Butun dunya bu tavsani anadolu'dan ogrendi ve yuzyillar boyunca bu tavsandan yararlandi. Fakat biz, butun dogal kaynaklarimiza yaptigimiz gibi, bu nadide tavsani da yok saydik. Simdilerde yeniden ulkemizde uretilmeye baslanan Angora Tavsani'nin yununden yapilan urunler, bircok hastaliga deva olurken, uretim yapan sayili firmalardan biri olan Avrasya Angora'nin Yonetim Kurulu Baskani Prof. Dr. Kursat Bozkurt, "Bu urunu, Fransizlar yuzyillar once ulkemizden alarak ulkelerine goturduler ve kullandilar. Sadece onlar mi? Almanya, Italya, en buyuk uretici Cin de, bu urunu bizden aldilar. Yillar sonra Angora tavsani ana vatanina dondu" diye konustu.

Angora yununun faydalarini da sayan Prof. Dr. Bozkurt, "Eklem hastaliklarinin tumu, sofor hastaligi, diyabet hastalarinin isinmayan el, kol ve bacaklarini isitma, kronik uriner sistem hastaliklari, solunum sistemi hastaliklarindan korunma, alerjik yapili hastalarin soguk mevsimlerdeki salgin hastaliklardan korunmasi, hemiplaji/hemiperazi hastalarinin rehabilitasyonu ve kan dolasiminin uyarilmasi; yeni dogan ve premature bebeklerin isitilmasi, ayaklardaki alerjik lezyonlarin terleme etkisinden korunmasi ve isitilmasi gibi bircok hastalikta, Angora Tavsani yununden uretilen urunler kullanilmaktadir" dedi.

Angora tavsaninin tuyundeki liflerin icinde bulunan borucugun, teri emerek atmosfere (havaya) verdigini; boylece terlemeden kuru bir sicaklik sagladigini vurgulayan Prof. Dr. Bozkurt, "Bu durum, cogu hastaliga, kan dolasimina iyi geliyor. Bu urunleri 'varis ve astim' hastalari disindaki herkes rahatlikla kullanabilir. Ortopedi, fizik tedavi ve romatizmal hastaliklarda, bu tuyden yapilan kazak, corap, dizlik, boyunluk, eldiven, bere, dizlik, dirseklik, bileklik, tayt gibi urunler kullaniliyor. Buranin altini ozellikle cizmek istiyorum; bu urunler tibbi tedaviye destek olarak uretildigi icin, baslibasina bir ilac olarak kullanilmamalidir" seklinde konustu.
Urunler kaliteli degil

"Bu kadar iyi ve saglik acisindan yararli bir urun maalesef ulkemizde yeteri kadar uretilemiyor" diyen Bozkurt, uretilen yunlerin genellikle standartlara uygun olmadigi icin yurt icinde bile fazla ise yaramadigini dile getirdi. Bozkurt, "Aslinda bu yune talepde var fakat ureticilerimiz bu talebi karsilayabilecek duzeyde degiller" dedi.

Bir Test Yaparak Ne Kadar Saglikli Oldugumuzu Anlamak Mumkun

vucuttaki her sey SAGLIK

icin birer gosterge. O halde bir test yaparak ne kadar
saglikli oldugumuzu anlamak mumkun. Wale'nin "
Iste hayatinizi kurtaracak 16 ipucu" dedigi
test soyle:

1.Tirnaklar :
Tirnaklariniza dikkatle bakin. Eger hafif
mavilik yada; morluk gorurseniz bu bir kalp
hastaligiyla karsi karsiya oldugunuz
anlamina gelebilir. Tirnaklarinizin asiri
kalin olmasi ya da ustlerinde tumsekler olmasi
da nefes alma hatta akciger sorunlariyla karsi
karsiya oldugunuzu gosterebilir.

2. Nefeslerinizi sayin :
Eger dakikada 15 kez ve daha altinda nefes alip
veriyorsaniz saglikli cigerlere sahipsiniz
demek... Eger 25 kez nefes alip veriyorsaniz o
zaman sagliginiza dikkat etmelisiniz.

3. Gozler :
Aynada gozlerinizden birine bakin. Iris'in
etrafinda beyaz bir daire varsa kolesterol
seviyeniz yuksek anlamina geliyor. Bu ayni
sekilde yaklasan kalp sorunlarinin da en buyuk
habercisi.

4. Avuc icinize bakin :
Avuc iclerinize dikkatle bakin. Eger kirmizi
ve lekelilerse karacigerinizde sorun var demek.

5. Hafiza kontrolu :
Bir tepsinin ustune rasgele 10 esya koyun.
Tepsiye sadece 10 saniye bakin. Kac tanesini
hatirlayabildiniz? Iyi bir hafizanizin olmasi
Alzheimer'le karsilasma riskinizin daha az
olacagi anlamina geliyor.

6. Kas kontrolu :
Sirt ustu yatin. Bacaklariniz dumduz olsun.
Bir bacaginizi havaya kaldirin. Bir kisinin
ayaginiza bastirmasini isteyin. Eger
bacaginiz yere dusuyorsa,kaslariniz da bir
zayiflik oldugu anlamina geliyor.

7. Gorunus :
Gozunuzun hemen altinda elmacik kemiginiz
uzerine bir cetvel yerlestirin. Sonra cetvelin
ustune bir kredi karti yerlestirin karti en
rahat okudugunuz uzakligi olcun.
Ne kadar yakina gelirse gelsin karti rahat
okuyabiliyorsaniz goz sagliginizin iyi
oldugu anlamina geliyor.

8. Tiroit misiniz? :
Kollarinizi yere paralel olarak tam karsinizda
birseye uzaniyormus gibi uzatin. Ellerinize
dikkat edin. Eger elleriniz bu pozisyonda
titriyorsa o zaman tiroit olma riskiniz cok.

9. Duz yurumek :
Yere bir metre uzunlugunda bir cizgi cizin.
Uzerinde rahat rahat yuruyebiliyorsaniz,
vucudunuzun koordinasyonu iyi isliyor demektir.

10. Dogum kilonuz :
Annenize kac kilo dogdugunuzu sorun. 3 kilonun
altinda dogmussaniz kalp sorunlariyla karsi
karsiya kalabilirsiniz.

11. Beliniz kalin mi? :
Vucut sekliniz elmaya benziyorsa, yani
yaglariniz belinizin cevresinde toplaniyorsa,
kalp sorunu yasama riskiniz daha fazla.

12. Tuvalet sikligi :
Her 3 saatte bir tuvalete birden cok gitme
ihtiyaci mi hissediyorsunuz? Diyabetin en erken
alarmlarindan biri sik sik tuvalete gitmektir.

13. Nabiz kontrolu :
Nabziniz ne kadar yavas atiyorsa o kadar uzun
yasayacaksiniz demektir. Yani nabziniz 70'in
altindaysa sagliklisiniz anlamina geliyor.

14.Dislerinizi fircalayin :
Eger disleriniz kaniyorsa, kalbiniz tehlikede
demektir.

15. Parmak uzunlugu :
Isaret ve yuzuk parmaklari ayni uzunlukta olan
kisilerin kalp krizi gecirme riski daha fazla.


16. Ayak Bilekleri :

Bas parmaginizla ayak bileginizin arka
kismina bastirin. Eger bastirdiginiz
noktada cok fazla cukurluk olusuyorsa, o zaman
kalp, akciger, bobrek sorunlariyla karsi
karsiya kalabilirsiniz.


Muzigin tedavideki etkilerini biliyor musunuz?

Muzigin tedavideki etkilerini biliyor musunuz?

Muzikle tedavinin binlerce yillik gecmisi vardir. Pek cok eski cag kulturunde hastaliklarin tedavisinde muzikten yararlanilmistir.

Buyuculer, ilkel topluluklarda bedene ve ruha giren hastaliklari iyilestirmek icin tef calip sarki soyler ve dans ederlerdi. Uygur Turklerinde samanlar bir hastaya cagirildiklarinda davul ve kopuz calmakla ise baslar ve sonuc alincaya kadar da muzigi ve dansi surdururlerdi.

M.O. 400'lu yillarda Eflatun, sarkilari iyilestirici etkileri olan bir care olarak kabul etmekte ve sarki olmadan uygulanacak recetelerin etkisiz kalacagini bildirmektedir. Hatta unlu anatomi ve fizik bilgini Galien muzigi akrep ve bocek sokmalarina karsi panzehir olarak kullanmistir.

Muzik Selcuklular ve Osmanlilar doneminde de tedavide kullanilmistir. Sam'daki Nurettin Sifahanesi' nde, huzne karsi guzel sesli hanendeler ve usta sazendeler tarafindan gunde uc sefer fasillar yapilmistir. Sultan II. Beyazit zamaninda, baska ulkelerde akil hastalari hapsedilir ya da zincire vurulurken, Tunca nehri kenarinda yaptirilan Darulsifa' da sinir hastalari muzikle tedavi edilmis ve cok da iyi sonuclar alinmistir.

Gunumuzde muzikle tedavi

Muzik gunumuzde bir tedavi araci olarak yeniden gundemdedir ve hatta bir cok umut kesilmis hastada adeta mucizeler yaratmaktadir.

Muzik sayesinde pek cok felcli hasta yurumeye, konusma yetenegini kaybetmis Alzheimer' liler konusmaya baslamistir. Ameliyattan once ve ameliyat sirasinda muzik dinletilen hastalarin %50' sinin daha az narkoza ihtiyac duyduklari saptanmistir. Mozart'in muziklerinin epilepsi tedavisinde etkili oldugu ve epilepsi ataklarini azalttigi belirlenmistir.

Muzik dinletilen hastalarda, ameliyat sonrasi komplikasyonlarin azaldigi veya hic gorulmedigi ve buna bagli olarak hastanede yatma suresinin de onemli olcude kisaldigi da saptanmistir. Ameliyathanelerde muzik kullanimi yalnizca hastalari etkilemedigi, cerrahlarin da rahatlamasini sagladigi bilinmektedir. Muzik dinletildiginde, ameliyat ekibinin nabiz ve tansiyonlari en beklenmedik durumlarda bile yukselmemektedir.

Muzik gunumuzde, depresyon, panik atak, Parkinson, Alzheimer, epilepsi, stres, otizm, madde bagimliligi… gibi pek cok psikiyatrik ve norolojik hastalikta, akut ve kronik her cesit agrida (dogum ve kansere bagli agrilar…), beyin travmalarinda ve bir cok organik rahatsizligin tedavisinde basari ile uygulanmaktadir.

MUZIKLE ASTIM VE ALLERJI TEDAVISI

Son yillarda muzigin astim ve alerjik hastaliklar uzerine olan etkileri de incelenmektedir. Japonya'da Kimata tarafindan yapinla bir arastirmada, egzemali hastalarda Mozart dinletildikten sonra, alerjik deri testlerindeki reaksiyonlarin ve kanda allerjiyi gosteren IgE antikorlarinin azaldigi saptanmistir. Beethoven' in dinletildigi hasta grubunda ise herhangi bir degisiklik belirlenmemistir.

Muzigin astimli hastalara etkisi de cesitli arastirmalarla incelenmistir. Bu arastirmalarda, muzik dinlemenin astim belirtilerini azalttigi ve hastalarin kendilerini daha iyi hissettikleri ortaya konmustur. 30 astimli cocuk uzerinde yapilan bir baska arastirmada ise, klarnet ve obua gibi nefesli bir saz calan astimlilarin, muzik aleti calmayanlara gore hastaliklarinin ilerlemesinin durdugu ve solunum fonksiyonlarinda daha fazla iyilesme gosterdikleri saptanmistir.

TURK MUZIGININ ETKILERI

Turk muziginde belirli makamlarin cesitli hastaliklara iyi geldigi eskiden beri biliniyor. Mesela, spastik ve otistik hastalara rast, atesli hastaliklara isfahan, karaciger ve kalp iltihaplarina huseyni, bel agrisi ve hipertansiyona nihavent makamlarinin iyi geldigi ileri suruluyor.

Avusturya' da Mieding Klinik'te her yil yaklasik 1000 hasta Turk musikisi de dahil muzikle sifa buluyorlar. Komadaki hastalara her gun 20-30 dakika muzik dinletilerek yapilan calismalarda, pek cok hastada hem klinik olarak duzelmeler ve hem de EEG' de olumlu sonuclar elde edildigi bildiriliyor.

Renklerle Tedavi

Kirmizi, sicak, ates, kan, sehvet, ask, samimiyet, guc, heyecan ve agresiflik gibi kavramlari simgeler. Kan basincini ve solunumu hizlandirabilir. Insanlari cabuk karar almaya ve beklentileri arttirmaya tesvik edici bir etkisi vardir.

Kirmizi, duygusal olarak oldukca yogun ve asiri bir renktir. Kirmizi kiyafetler ruhu canlandirici olabilir. Bazi durumda kirmizi kiyafet enerji ve guc mesaji gonderir ama ayni zamanda catismalara davet cikarabilir.

Kirmizi, hakimiyet kuran bir renktir. Zemin olarak degil, vurgu yapmak icin kullanilmalidir.

Kirmizi, odalar insani huzursuz eder fakat kirmizi renklerin daginik olarak kullanildigi odalar insanlarin zamani unutmasina yol acar. Iste bu yuzden barlarda ve gazinolarda kirmizi renge agirlik verilir. Ayrica istahi acma etkisi nedeniyle restorantlar sik sik kirmizi rengi dekorasyon icin kullanirlar.


Sari, parlak limon sarisi gozu en cok yoran renktir. Bu parlak renkten yansiyan isik gozleri asiri derecede uyarir ve rahatsizliga yol acar. Ayni zamanda sari renk ����bolizmayi hizlandirir. Odayi parlak sariya boyarsaniz bebeklerin aglamasina ve buyuklerin sinirlenmelerine yol acarsiniz. Ayrica sari sayfali not defteri ve bilgisayar ekraninda sari renkli arka fon pek iyi bir fikir degildir; beyninizi uyararak konsantrasyonu arttirabilir fakat gozleriniz icin zarar vericidir.

Sari, az miktarlarda kullanildiginda parlaklik ve sicaklik hissi verir. Sakaciligi, aydinligi, yaraticiligi, samimiyeti ve hayata karsi rahat bir tutumu simgeler. Tipki gunesli bir gun gibi davet cekicidir. Sari gunes isigi gibidir: kendinizi iyi hissetmek icin orda olmasini istersiniz ama gozunuzun icine girmesini istemezsiniz.


Mavi, yalnizligi, uzuntuyu, depresyonu, bilgeligi, guveni ve sadakati simgeler. Is gorusmelerine mavi giyerek gitmek kararliligi ve bagliligi ifade eder.

Mavi, en populer renklerden biridir. Fakat yiyeceklerle iliskili olarak mavi kullanilacaginda dikkatli olmak gerekir cunku mavi dogal bir istah kapaticidir ve bazi durumlarda itici etki yaratabilir.

Mavi, sinir sistemini rahatlatir. Kirmizinin aksine zihni rahatlatan bir etkisi vardir ve insanlarin biraz daha dusunceler icine dalmasina yol acabilir. Huzurlu ve sakin bir mavi yatak odasi icin ideal bir renk olabilir, cunku vucudun sakinlestirici kimyasallar salgilamasina yol acar. Fakat mavinin daha koyu tonlari soguk ve ic karartici gelebilir.

Mavi, ile boyanmis ortamlar, cok koyu renkli olmadigi surece uretimi arttirir. Arastirmalar gosteriyor ki, ogrenciler mavi odalarda daha yuksek notlar almakta ve halterciler daha agir yukleri kaldirabilmektedir. Ayrica insanlar mavi renkle yazilmis yazilari daha fazla akilda tutabilmektedirler.


Yesil, pek cok kavramla iliskili olarak gelir, bunlarin icinde en guclusu ve evrensel olani dogadir. Buna bagli olarak ayrica yasami, gencligi, yenilenmeyi, umitleri ve dincligi simgeler. Bazi kulturlerde orta yaslardaki gelinler, dogurganligi simgelemesi icin yesil giyer.

Yesil, gozler icin en rahat renktir ve gorme gucunu arttirir. Sakinlestiricidir ve sinir sistemi uzerinde dogal bir etki yapar. Televizyona cikmadan once insanlar oturup sakinlesmek icin yesil renkli odalara alinirlar. Yesil ayni zamanda hastanelerde de populer bir renktir cunku hastalarin rahatlamasini saglar.


Portakal Rengi, sicaklik, memnuniyet, verimlilik ve sihhat ile iliskilendirilir. Guclu ve comert bir gorunumu vardir.

Portakal Rengi, en cok istah ile ilgili olan renktir.

Portakal renginin gizliligi olmayan, genis kapsamli bir cazibesi vardir. Ornegin bir urunun herkese uygun oldugunu ifade etmek icin kullanilabilir yada pahali bir uygun fiyatli gibi algilanmasi saglanabilir.

Siyah, tartismali bir renktir. Bir taraftan karanlik gucler, suc ve kotuluk ile dusunulurken diger taraftan sadakat, sebat, dayaniklilik, ihtiyat, bilgelik ve guvenilirlik ile iliskilendirilir. Bir tarafta yonetim ve guc anlamina gelirken diger tarafta aci, keder ve yas anlamina gelir.


Mor, asaletin rengidir. Luks hayat, zenginlik ve zarafeti simgeler. Ayni zamanda romantizmin, duygusalligin ve tutkunun rengidir.


Kahverengi, topragin ve ahsabin rengidir. Saglam ve guvenilir bir his verir. Kahverengi dogal, rahat ve acik bir atmosfer yaratmayi saglar. Duraganlik, gucluluk, olgunluk ve guvenilirlik mesajlari iletir.


Pembe, en romantik ve narin renktir. Ayni zamanda sakinlestirici bir etkisi vardir. Arastirmalar gosteriyor ki, pembe insanlari yatistiriyor ve kalplerini yumusatiyor.

Dr. Alexander Schauss, hapishane demirleri pembeye boyandiginda mahkumlarin arasinda agresif davranisin azaldigini ifade etmistir. Dr. Schauss'a gore “Insan sinirlenmek istese bile pembe rengin yakininda basarili olamaz. Kalp kaslari yeterince hizli hareket etmez. Pembe enerjiyi ceken bir sakinlestirici gibidir. Hatta renk korleri bile pembe ile sakinlesmislerdir”. Fakat sonradan yapilan arastirmalar gosteriyor ki bu tur bir etki maalesef kisa surelidir. Gorunuse gore vucut normal seviyesine geri dondugunde bu sefer daha agresif bir ruh haline girebiliyorlar.

Yogurtla Gelen Dis Sagligi....

Strepptococcus mutans disin yuzeyine yapisarak, bir asit salgiliyor ve bu asit dis minelerine zarar veriyor. Ancak yogurtta bulunan bir baska bakteri dislerin imdadina yetisiyor. Bilim insanlari lactobacillus adli bir bakterinin Strepptococcus mutans"lari dis minelerinden silerek yok ettigini ve boylece dislerin curumesini onledigini buldu.

Laboratuvar testlerinde lactobacillus bakterisi iceren ciklet cignendiginde, Strepptococcus mutans"larin sayisinin azaldigi ve dis curume riskinin de dustugu gozlemlendi. Alman kimya devi BASF, dis curumelerini onleyici lactobacillus iceren bir ciklet uzerinde calisiyor. Agiz calkalama sivisi ve dis macunlari da sirada. BASF"in ArGe"den sorumlu yetkilisi Stefan Marcinowski, urunlerin 2007"de hazir olacagini acikladi.

KOLTUK ALTI VE AYAK KOKUSUNA DA CARE
Yogurtta bulunan iyi huylu lactobacillus bakterisinin bir kullanim alani daha var, koltuk alti. Bu bakterinin koltuk altinda ter kokusuna ve hatta ayakta kotu kokulara neden olan diger bakterileri de silme ozelligi oldugu saptandi.

Tam adi, Lactobacillus Bulgaricus olan bakteri, sutun icinde yasiyor ve yogurt yapiminda etkili oluyor. Bilim insanlari bu bakterinin onceleri bitkilerin yapraklarinda yasadigini, ancak sonralari ineklere ve dolayisiyla da sut urunlerine gecerek yasamini bu ortamda surdurdugunu tahmin ediyor.

Kus gribi yeniden hortladi

Goz zafiyeti cekenlere: Bogurtlen


Gulgillerden bahce citlerinde, yol kenarlarinda kendiliginden yetisen, dikenli bir calidir.
Yemisi ahududuya benzer, fakat ondan kucuktur. Onceleri kirmizi iken sonralari kararir. Yapraklari; cicekleri acmadan toplanip, kurutulur. Bircok turu vardir. Faydasi ve kullanim alanlari: Idrar sokturur. Ayaklardaki sislikleri indirir. Yuksek tansiyonu dusurur. Gozlerdeki zafiyeti giderir. Mesane taslarinin dusmesine yardimci olur. Agiz, dil, dis eti ve bademcik iltihaplarini giderir. Kadinlarda gorulen beyaz akintiyi keser. Haricen kullanildigi takdirde agrilari dindirir, yaniklari iyilestirir. Koku kaynatilip, suyu icilecek olursa kandaki seker miktarini dusurur

Yilanlardan rahatlatici terapi masaji .....

ISRAIL’in kuzey bolgesindeki Talmey El’Azar kasabasinda bir guzellik merkezinde musterilere yilanla masaj yapiliyor. Ada Barak isimli meditasyon uzmaninin islettigi mekanda, seans ucreti 70 dolar olan masajlarda, California ve Florida’dan gelen kral yilanlar, misir yilanlari ve sut yilanlari kullaniliyor. Yilanlar, masaj esnasinda kisinin sirtinda gezinip agriyan kaslar ve sertlesen eklemler uzerinde suzulerek rahatlama sagliyor. Musteriler, yilandan korkmalarina ragmen terapinin etkili oldugunu itiraf ediyor.

Bitki ve meyvelerle gelen saglik!

Tum dunyada yukselen saglikli yasam trendleri paralelinde, adacayi, ekinezya, rezene, nane, yaban mersini, nar gibi bitki ve meyveler son donemde oldukca ragbet gormeye basladi... Kimi bagisiklik sistemini kuvvetlendiriyor kimi mideye iyi geliyor kimi de kolesterolu dusurmeye yardimci oluyor. Sonucta hepsi sifali... Saglikli beslenme recetelerinin olmazsa olmazlari arasinda yerini alan bu bitki ve meyveler, yararlarinin yani sira lezzetleri ile de tercih ediliyor.

Uyusturucu..!!

TUTUN

NEDIR?

Tutun bitkisi (Nikotina tabacum) icinde cesitli psikoaktif uyusturucular bulunan bir maddedir. Tutun urunleri icinde 4000'e yakin kimyasal madde vardir. Sigara ve mamulleri bu bitkinin kurutulmus yapraklarindan elde edilir. Nikotin tum bagimlilik yapan maddelerin en zehirli ve bagimlilik yaratanidir .

Dogal olarak renksiz, yakildiginda kahverengi olan nikotin havayla temas ettiginde tutun kokusu alir. Tuketim yolu fark etmeksizin kolayca kana karismaktadir.

BULUNABILIRLIK & KULLANIM

Tutunun kullanimi fiziksel bagimliligin ne kadar kuvvetli oldugunun bir gostergesidir. Sigara icmek 1900'lu yillarin basindan beri, nikotin tuketiminin tartismasiz en cok kullanilan yontemidir. Sigaradan bir firt cekmek nikotinin neredeyse aninda kan sistemine yayilarak beyine ulasmasini ve 10 saniye icersinde merkezi sinir sistemini etkilemesini saglar. Diger yandan, puro ve pipo icenler genellikle cok az ya da hic duman cekmezler ve nikotin agizlarindaki mukoza zarlari tarafindan emilir.
KULLANIM ISARETLERI

18 yasinda kucuklere tutun urunlerini satmak yasaktir, ancak bunu kontrol etmek cok zordur. Cunku ebeveynlerin kendisi cocuklarina sigara satin aldirmaktadirlar.

ETKILERI

Nikotin ayni zamanda hem uyarici hem de yatistirici etkisi gosterir. Nikotin ani bir etkilesim gosterip kan basincini ve kalp atisini artirir. Nikotinin aninda beliren etkileri maddenin hazmindan dakikalar sonra azalir ve bu durumun yeniden yakalamasi ve yoksunluk yasamamak icin surekli sigara icilir ve tabii ki tiryaki olunur.

Tutunu ilk defa kullananlar bulanti, bas donmesi, ve bas agrisi yasayabilirler.

RISKLERI

Gunumuzde sigara icenlerin cogu gunde neredeyse bir paket ya da daha fazla sigara icmektedir bu da cogu hastalik icin olan risklerini arttirmaya yeterlidir.
Cok sayida calisma gostermistir ki gunde bir paket sigara icenler, hic icmeyenlerle kiyaslandiginda on kat daha fazla akciger kanserine ve iki kat fazla kalp krizi riski tasimaktadirlar. Ek olarak sigara icmek kronik bronsit, empisemi gibi diger ciger hastaliklarina sebep olabilir ve astimi arttirabilir. Sigara ayni zamanda agiz, girtlak, mide, pankreas, bobrek, idrar yolu kanserine sebep olabilir. Ayrica sigara icmedigi halde pasif icici konumuna dusen binlerce insanda ayni hastaliklara yakalanabilmektedir. Hamile iken sigara icmek, dogmamis bebegi zehirlemektir.
Pipo ve purolar alternatif metotlar olsa da risksiz degillerdir. Vucutlarina gene nikotin girmekte ve dolayisiyla akciger, dudak, agiz ve girtlak kanserine yakalanma riskleri mevcuttur.
Tutun ve nikotinle baglantili olan riskleri azaltmak amaciyla duman olan yerlerden kacinilmali ve sigara tuketilmemelidir.
Ayrica sigaradan kaynaklanan cesitli tehlikeli hastaliklarin riskleri goz onunde bulundurulmali ve hic kullanmamalidir.

ALKOL
NEDIR?

Alkol dunyadaki en eski ve en genis sekilde kullanilan uyusturucu turudur.
BULUNABILIRLIK & KULLANIM

Kanunlarin yas sinirlamasi olmasina ragmen, alkol gencler tarafindan cok kolay elde edilebilir. Arastirmalara gore gencler alkolu genellikle evde bulurlar ve ev icerisinde tuketirler.
ETKILERI

Tum psikoaktif uyusturucularda oldugu gibi, sosyal durum ve aktivite alkolun etkisini dogrudan etkiler. Ice kapaniklik hissedebilirler veya tam tersi sosyal olabilirler. Yani sevincli icersen sarki soylersin, kederli icersen aglarsin gibi.
KULLANIM ISARETLERI

Alkol almanin genel isaretleri agizdaki surekli bir alkol kokusu, konusmada kayma, motor kontrolunun kaybi, zayif yargilama, saldirganlik ve vahsi davranislardir.
RISKLERI

Arastirmalarin gosterdigine gore alkol ile siddet arasinda bir iliski mevcuttur. Istatistiklere gore siddet iceren suclarin, tecavuz dahil, yuksek orani saldirganlar ve/veya kurbanlar alkolun etkisindeyken meydana gelmektedir. Riskleri azaltmak icin ise ac karina icmemek, ickili arac kullanmamak, ickili olan bir kisinin sizi araciyla bir yere goturmesine izin vermemek, icki yarisina girmemek, alkol ile diger uyusturuculari karistirmamak (receteli ilaclar dahil), kisinin alkole karsi olan tepkisini bilmesi (herkesin farklidir), ve yabancilarla iken icmemek gerekmektedir.
ALKOLUN sebep oldugu riskleri ortadan kaldirmanin en iyi yolu hic kullanmamaktir

ECSTASY

NEDIR?

Ecstasy, kimyasal adiyla MDMA (3, 4-metilendioksi����mfetamin), agizdan alinan bir haptir. Haplar degisik sekil ve markalarda mevcuttur. Bazi durumlarda MDMA toz halinde satilmaktadir. Hap seklindedir ama asla yasal kullanimi yoktur, dolayisiyla denetim altinda degildir. Genel bir kullanicinin bir "doz" icerisinde hangi maddeleri bulundugunu bilmesi bu sebeple imkansizdir.
BULUNABILIRLILIK & KULLANIM

Ozellikle gece kulubu ve elektronik muzik organizasyonlarinda populer olan Ecstasy tabletleri bulunabilirligi mumkundur. Tipik bir doz olarak 100-125 mg dort ila alti saat etkisini gosterir.

ETKILERI

Kullananlar kendilerini acilmis, rahatlamis, guzel, korkusuz, toleransli ve etrafindaki insanlara bagli olarak tanimlarlar. Genellikle sosyal ortamlarda kullanilan Ecstasy duygusal (seksuel olmasi gerekmez) bir madde sayilir. Ecstasy alindiktan yaklasik 45 dakika sonra kullanicilar etkisine girerler. Bu madde sinir hucresine girdikten sonra serotoninin bol miktarda salinimina neden olur ve serotonin ureten enzimleri engeller. Ecstasyinin en onemli etkisi kisiyi aktive etmesi ve bilinc degisikliklerine neden olmasidir. Bu etkiler alinan doza ve kisinin icinde bulundugu ruhsal duruma dogrudan baglidir. Alindiktan 20 ile 60 dakika icinde etki gostermeye baslar. Ilk bir saat icinde en guclu etkiyi yapar. Dort ile alti saat icinde bu etki sonlanir. Ertesi gun icinde de kimi zaman hafif derecede etkileri gozlenebilir.
Ecstasy, beden isisini ve kan basincini artirir. Sicak, havasiz ortamlarda ve cok hareket sonrasi beden isisi ciddi boyutlara ulasir. Agizda kuruluk, dislerde tatsiz bir his algilanabilir.
Ecstasy, yonelim ve algi bozuklugu yaratir. Diger insanlara karsi yakinlik hissi, kendini rahat hissetme, gorsel algida bozulmalara yol acmaktadir. Kisi kendini enerjik ve aldirmaz hisseder.
KULLANIM ISARETLERI

Ecstasy kullananlarin goz bebekleri genisler ve isiga hassasiyet artar. Ceneyi sikma ve dis gicirdatma gozlemlenebilir efektlerdendir. Duyum artar ve kullanicilar cogu zaman bunu dans etme istegi, konusma ve dokunarak ile gosterir. Kullanicilar cogu zaman abartili sevkat hareketleri gosterebilir.

RISK

Bazi kullanicilar tecrubeden sonra 48 saate kadar kendilerini depresif hissettiklerini belirtmektedir. Uzun sureli kullanimda etkilere ulasmak daha zorlasabilir. Fiziksel olarak bagimlilik yaratmasa da, "yasanilan sanali" kovalama veya ulasma ihtiyaci olabilir, bu da doz artimina ve daha sik kullanima sebep verebilir. Kullanimdaki artisla beraber kullanicilar sik sik kendilerini yorgun hisseder, ceneleri agrir ve mutluluklari azalir. Depresyondan ve tukenmeden kacinmak isteyenler hem dozda hem de kullanim sikliginda artirma gelistirirler.

Cok sayida ters etkileme oldugu bildirilse de vucut isisindaki tehlikeli derecede artis Ecstasy'nin bilinen yaygin tehlikelerinden biridir. Vucut isisinin artmasi sicak ve genellikle havasiz ortamlarda uzun sure dans etmekten, vucuttaki sivi miktarinin azalmasi gerceklesir. Olum; asiri dozdan gorulmekle birlikte, genellikle vucut isisinin artmasi, su ihtiyaci yada diger bir uyusturucu madde ile karistirma ile baglantilidir.

Ecstasyinin uzun zamanli etkileri halen arastirma altindadir. Bazi arastirmacilar uzun sureli kullanimlarin kalici beyin hasarlarina yol acabilecegi degerlendirilmektedir. Bazi calismalar Ecstasyinin vucuttaki seratonin ve dopamin seviyelerini etkiledigini gostermektedir fakat bunun uzun sureli etkilerinin ne olabilecegi halen acik degildir. Ecstasy kalbin ritim bozukluguna sebep olabilir ve hipertansiyon ve kalp hastaliklarinin tetikleyicisi olabilmektedir.
ECSTASYININ sebep oldugu riskleri ortadan kaldirmanin en iyi yolu hic kullanmamaktir.
ESRAR

NEDIR?

Esrar icinde, yapraklarinda, tohum ve ciceklerinde psiko aktif kimyasal tetrahidrokanibal (THC) bulunan bir bitkidir. THC'nin yogunlugu bitkiden bitkiye degisir, fakat cogu bitki yuzde 2-5 THC icerir. Esrarin elde edildigi bitki olan Hint Keneviri bitkisi kagit, giysi, insaat malzemesi ve pek cok diger malzeme yapiminda kullanilir.
BULUNABILIRLIK & KULLANIM

Genellikle sigara gibi icilen esrar elle sarilabilir ve "j", "joint", "co" olarak adlandirilan ici bosaltilmis sigara icine konularak kullanilir. Pipo veya cam, plastik ve odundan yapilmis pipolar vasitasiyla da icilebilir. Bazi zamanlar cay gibi demlenir ya da kek gibi yiyeceklerin icine karistirilabilir. Bu sinsiligi sebebi ile insanlarin emin olmadiklari insanlardan bir sey yiyip icmemeleri sarttir.

ETKILERI

Esrar efektleri alinan THC miktarina veya kullanim sekline gore (icilerek ya da yiyerek) degisir. Esrar icimi THC maddesini cabuk bir bicimde cigerlere gecirir ve takiben kan sistemine karistirir ve daha sonra da beyine ulastirir. Efektleri neredeyse aninda belirir ve bir ila iki saate kadar surebilir. Yenildiginde THC maddesi daha yavas kana karisir bununla beraber etkisi daha yogun ve uzun olur.

Esrar kullananlar degisik tepkiler oldugunu belirtirler. Bu tepkiler sanal bariscil ve coskulu olmaktan sacmalama ve paranoyaya kadar degisebilir. Fiziksel tepkiler gozlerin kanlanmasi, hafif carpinti, agiz kurumasi olarak listelenebilir. Kullanicilar sikca aclik hissetseler de kan sekeri seviyesinde bir dusme yoktur.

KULLANIM ISARETLERI

Yanan yaprak kokusuna benzer esrar kokusu en fark edilir isarettir. Her hangi bir davranis bozuklugu olmasi gerekmez fakat kullananlar ucari, kizarik gozlu, sakar, unutkan, istahi artmis ve ilgisiz gorunebilirler. Esrarin yarattigi unutkanliklar "ekmek kafa" olarak adlandirilir.

RISKLERI

Surekli kullananlarin cogunlugu, esrari diger bagimlilik yapicilardan ayirsalar da ve "ben bagimli degilim" deseler de, bagimli hissetme ve tuketimi sinirlayamama gibi esrar ile baglantili problemler ortaya cikar. Bu problemlerin genclerde ve yeni kullanicilarda daha belirgin bas gostermesi sik gorulur.
Zaman icerisinde agir esrar kullanimi ozellikle sigara icmekle birlestiginde (ki, sigara ve esrar ayrilmaz ikilidir) potansiyel solunum problemlerine sebep olabilir.

Esrar yasal degildir ve kullanimi tutuklanma, yargilanma ve hapse girme gibi yasal sonuclara sebep olabilir. Bununla beraber, uyusturucu testleri sonucunda kisi ehliyetini, sigortasini, kredilerini ve bir takim sosyal hizmetlerde yer alma hakkini kaybedebilir.

ESRARIN sebep oldugu riskleri ortadan kaldirmanin en iyi yolu hic kullanmamaktir.

EROIN

NEDIR?
Eroin morfin maddesinden uretilmektedir. Dogal olarak afyon bitkisinin kozalaginda mevcut olan bir uyusturucudur. Eroin afyonun icinde bulunan alkaloidlerden bir tanesidir. Baz morfinin asetik asit ile birlikte isitilmasi ve diger kimyasal islemlerden sonra olusur. Sokaklardaki eroin genellikle saf degildir ve beyazdan koyu kahverengi bir renge kadar cesitli yogunluklarda degisebilir. Bu degisiklikler tipik olarak uretim safhasinda meydana gelen kirliliklerden ve/veya icine karistirilan diger maddelerden dolayidir.
Eroin; Guney Amerika, Guneydogu ve Guneybati Asya, ve Meksika'da uretilmektedir.
BULUNABILIRLIK & KULLANIM
Eroin burundan cekilebilir, sigara gibi icilebilir veya enjekte edilebilir. Sigara yasal ve cok kullanir bir madde oldugu icin, eroin genellikle ilk tuzak olarak insanlara bu yontemle sunulur. Ulkemizin jeopolitik konumu sebebiyle, eroin yakalamalari cok olmakla birlikte, yakalanan miktar ile kullanim arasinda bir illiyet bagi yoktur.
ETKILERI
Eroin ve diger afyon bazli uyusturucular vucut hareketlerini yavaslatan ozelliktedir. Kullanicilar sicaklik, rahatlama, ve kopma hisleri uyandirdigini belirtirler. Fiziksel ve duygusal agrilar azalmakla birlikte bunlara "agrilarin ertelenmesi" demek daha dogrudur. Bu etkiler cok cabuk ortaya cikar ve alinan eroinin miktarina ve alis sekline gore birkac saat surebilir. Ilk kullanimlar bulanti ve kusma ile sonuclanabilir fakat bu tepkiler surekli kullanimla giderek azalir.

KULLANIM ISARETLERI
Eroin kullanan kisi uyusuk gorunur ve dalar, kusar, kasinir veya goz bebekleri toplu igne basi gibi kuculur. Ayrica; istahin kapanmasi, uyku bozuklugu, agir nefes alma, cinsel isteksizlik ve kabizlik vardir. Yoksunluk ceken eroin bagimlilari genellikle hos olmayan, usutmeye benzer bulgulardan yakinirlar. Kusabilir, asiri terler, mide kramplari gecirir, tum vucutlari agrir, diyare olur, burun akmasi, sicak-soguk kizarmalar, depresyon ve rahatsizlik gecirirler. Eroin yoksunlugu, degisebilmekle beraber, son kullanimdan sekiz saat sonra ortaya cikar ve uc gun ile bir hafta arasi surebilir. Yoksunluk ikinci ve ucuncu gunde zirveye ulasir.

RISKLERI
Enjeksiyon cok miktarda eroinin kan sistemine birden karismasini saglayarak olumcul asiri doz riskinin en cok oldugu kullanimdir. Burundan cekilmesi de asiri dozla sonuclanabilir, ozellikle alisik olmayan bir kimse yuksek miktarda kuvvetli bir eroini veya alkol gibi baska uyusturucu maddeleri karistirarak alirsa olum gerceklesebilir. Eroinden meydana gelen asiri dozun belirtileri; agir ve az nefes alma, kivranma, koma, ve olum olarak listelenebilir.

Pis ve kullanilmis enjektorlerin kullanimi HIV, Hepatit B ve C gibi olumcul enfeksiyon hastaliklarin yayilmasina sebep olmaktadir. Uyusturuculari enjekte etmek veya enjektor paylasmak diger ciddi hatta olumcul hastaliklarin veya enfeksiyonlara sebep olabilir. Bunlardan bazilari endokartis, embolizma ya da kangren, botulizma, tetanoz, ve deri yiyen bakteri olarak nitelendirilebilirler. Son olarak enjeksiyon, apselere (acili bir cilt yarasi) ve takip edici olarak kan zehirlenmesine sebep olabilir.

Bazi kisiler, eroini burundan cekmenin ya da sigara gibi icmenin, bagimliliga sebep vermeyecegi inanciyla ozenebilirler. Fakat birkac kullanim bile tolerans ve bagimlilikla sonuclanir. Bazi bagimlilar eroini sadece yoksunluk krizleri yasamamak icin kullanmaya devam ederler.

Eroin yasa disi bir maddedir ve bulundurmak veya satmaktan hukum giymek cok ciddi kriminal cezalarla sonuclanabilir.
EROININ sebep oldugu riskleri ortadan kaldirmanin en iyi yolu hic kullanmamaktir.


KOKAIN

NEDIR?

Kokain Guney Amerika'daki And Daglarinda yetisen koka bitkisinin yapraklarindan elde edilir. Bolgedeki bircok yerli kabile halen hafif, uyarici bir etki amaciyla koka yapraklari cignemektedir. Bilim adamlari kokaini bitkinin yapraklarindan 1860 yilindan kisa bir sure once elde etmislerdir.
Kokain hidroklorid (HCL) aci tatli, beyaz, ince bir tozdur.Burundan cekildiginde veya enjekte edildiginde uyusturur. "Crack" kokainin sigara gibi icilebilir kucuk parcalar yada "kayalar" halindeki formuna verilen addir. Crack kokain HCL'nin amonyak veya sodyum bicarbonat (pisirme sodasi) ve su ile karistirilmasi ve isitilarak kokain alkoloidin "baz" karisimin tuzu (hidroklorid) ortaya cikarilmasi sonucunda elde edilir. Bu islem uyusturucunun gerektigi gibi yanmasini ve daha fazla kokain iceren dumanin elde edilmesini saglar. "Crack" Tanimi karisimin yakilarak icildiginde cikan kirilma seslerinden ortaya cikmistir.

BULUNABILIRLIK & KULLANIMI

Cogu kullanici kokaini buruna cektigi gibi enjekte de edilebilir. Crack yakilarak icilir. Tutun icerisinde ve nargile kullanilir.

Kokain kullanimi, kalp atisini artirir, sahte enerji olusumunu ortaya cikarir ve gecici olarak kullanicilara keyif, guven ve cosku vererek yorgunlugu azalttigi sanilir. Kokain'in efektlerinin suresi alim yoluna ve yogunluguna baglidir.

Crack maddesi yakilarak icildiginde yuksek miktarda kokaini cigerlere gondererek damardan enjekte edilmis kadar kuvvetli bir etki yaratir. Bu efektler neredeyse hemen ortaya cikar, cok siddetlidir ve 5-10 dakika surer.
KULLANIM ISARETLERI

Kokain veya crack kullanan bir kimse normal bir insandan daha enerjik gozukur, konusur, surekli kipirdanir, ve normalden daha fazla cenesini sikar. Ayni zamanda tetikte olurlar ve hep etraflarina bakarlar. Ortak fiziksel etkiler agiz kurumasi, terleme, uyku ve istah kaybidir. Bunlarla beraber kalp atisi ve tansiyon da artar.

Surekli kullanim davranis bozukluklari, rahatsizlik, paranoya ve hatta halusinasyonlara yol acabilir. Bu efektler uyusturucu vucuttan cikana kadar yavas yavas azalir. Agir kokain/crack kullaniminin sonradan beliren etkileri kilo kaybi, depresyon, ve bitkinliktir.
RISKLERI

Zamanla, kokaini her gun alan bircok kullanici uyusturucuya karsi tolerans gelistirir, yani yarattigi etkileri yeniden yasayabilmek icin daha cok kullanmaya baslarlar. Kokain ve crakin etkilerinin kisa sureli oldugu da dusunulurse kullanici surekli olarak ilk ulastigi "sanali" kovalar duruma gelir.

Felc, kalp krizi, ani krizler rapor edilmis orataya cikan durumlardir. Kalp hastasi olan kisiler yuksek risk altindadir. Kokain / Crack maddesinin kronik, agir kullanimi kilo kaybi, cinsel problemler, tutarsiz dusunme, asiri degisken ruh hali, paranoya, saldirganlik ve psikoz gibi sikayetler dogurabilir. Bir cok bu gibi kullanici fiziksel olarak tukenmis, olur boylece hastaliklara karsi savunmasizdirlar yani bagisiklik sistemleri zayiflamis insanlardir.

Kokainin buruna surekli cekilmesi burun zarlarinin hasar gormesine sebep olur. Kokain/Crack'in yakilarak icilmesi cigerlere hasar verir ve hizla artan emme kapasitesiyle birlikte daha fazla kullanima neden olur. Kokainin enjekte edilmesinin bir cok ciddi riski vardir. Kokainin kan sistemine karismasina ek olarak, enjektor veya diger enjeksiyon araclari paylasildiginda kullanicilar HIV enfeksiyonu/AIDS ve/veya Hepatit B ve C viruslerine karsi savunmasiz hale gelirler.

KOKAIN/CRACK kullaniminin risklerini azaltmanin en iyi yolu hic kullanmamaktir

Losemi tedavisinde buyuk adim !

Kanadali arastirmacilar, losemi tedavisinde cnemli bir yontem buldu.




Kanada’nin Montreal Universitesinden arastirmacilar, bazi kan kanseri turlerinin kan hucresi nakliyle tedavisinde donoru ret riskinin onceden anlasilmasini saglayacak bir yontem buldular.

Arastirmayi yuruten ekibin baskani Prof. Claude Perreault, buluslarinin kan naklinde basarinin artmasini saglayacagini belirterek, hasta icin tehlikeli olmayan donorleri tespit etme olasiliginin, kok hucre nakil sayisinin artmasini saglayabilecegini kaydetti.

Kemik iligindeki kok hucrelerinin nakli losemi veya lenfoma gibi kan kanserine yakalanan hastalarin tedavisi icin su anda en iyi yontem olarak kullanilirken, hastanin donorun verdigi hucrelere tepki gostermesi ve komplikasyon riski bulunuyor.

Hastaneden yapilan aciklamada, bu riskin nakledilen hucrelerde bulunan limfosit T’nin hasta tarafindan reddedilmesinden kaynaklandigi ve bazi ciddi vakalarda hastanin olumune kadar yol acabilecegi belirtildi.

Amerikan Public Library of Science Medicine dergisinde de yayinlanan bulusun, donorun hucrelerinin, nakilden sonra hasta tarafindan reddedilip reddedilmeyeceginin kesin bir sekilde anlasilmasina olanak saglamasindan oturu onemine isaret edildi.

Prof. Perreault, 50 hasta ve donorleri uzerinde yaptiklari arastirmada 19 bin genin faaliyet seviyesini incelediklerini ve bu genlerden 17’sinin tehlikeli donorleri tehlikesiz olanlardan ayirt etme imkani sagladigini tespit ettiklerini belirterek, tehlikeli donorleri tespit edecek bir testin yakinda gelistirilecegini kaydetti.

Kanadali doktor, ekibinin, bu testin bobrek nakli gibi diger organ nakillerinde de uyarici bir etkisi olup olmadigini da inceleyeceklerini ifade etti.

Bu bulusta, matematikcilerin de on binlerce genin matematik modellerini cikararak onemli rol oynadiklari belirtildi.

-ORGAN BAGISI-

ORGAN NAKLI NEDIR ?
Gorev yapmayacak kadar hasta ve hatta bedene zararli hale gelen bir organin, bir yenisi ve saglami ile degistirilebilmesi islemine” Organ Nakli” veya Organ Transplantasyonu “denilir.


ORGAN NAKLININ SU ANKI DURUMU NEDIR ?
Gunumuzde goz, bobrek, karaciger, kalp, pankreas, kemik iligi, kalp- akciger, kemik ve ince barsak en cok nakledilen organlardir. Bu nakillerde organlar hemen hemen daima olulerden yada 1. derecedeki akrabalardan saglanmaktadir. Ornegin kalp hastaligindan olmus bir kisinin saglam kornea ve bobrekleri alinip, gormeyen insanlara yada bobrek hastalarina nakledilmektedir.

KRONIK BOBREK YETMEZLIGI HASTALIGI (UREMI) NEDIR ?
Vucudumuzda cok onemli gorevler yapan bobreklerimiz tas, seker hastaligi, nefrit, yuksek tansiyon, mikroplar, yaralanmalar veya kullandigimiz ilaclar nedeniyle hastalanabilir. Bu hastaliklarin bazilari tedavi edilirken, tedavi ile duzelmez gittikce ilerleyerek kisiyi olume goturur. Tedavi edilmeyen ilerlemis bu tur bobrek hastaliklarina uremi (kanda ure miktarinin yukselmesi) son donem bobrek yetersizligi veya kronik bobrek yetersizligi gibi adlar verilmektedir.

KRONIK BOBREK HASTASININ NE GIBI SIKAYETLERI OLUR?
Bu hastalarda bulanti, kusma, istahsizlik, halsizlik, gucsuzluk, burun kanamasi, kasinti, nefes darligi, oksuruk, vucudunda sislik, uykusuzluk, kramp, huzursuzluk gibi sikayetler vardir. Bazilari birden nefes darligi veya koma hali ile hastaneye kaldirilir.

TURKIYE’DE KRONIK BOBREK HASTASI COK MUDUR ?
Turkiye’de her yil 3.000 kisinin kronik bobrek yetmezligine girdigi tahmin edilmektedir. Saglik Bakanligi’ndan alinan rakamlara gore 2001 Subat ayi itibariyle 19.609 diyaliz hastasi mevcut olup, bunlarin 18.063′une hemodiyaliz, 1546 ’sina Periton diyalizi uygulanmaktadir. Bu hastalarin ne yazik ki cogu genc olup, genellikle 20-40 yaslari arasindadir.

KRONIK BOBREK HASTALIGININ TEDAVISI VAR MIDIR ?
Her iki bobregi de calismayan bu hastalar icin, hasta bobrekler yerine suni bobrekler yapildi. Suni bobrek ” yada diger adiyla HEMODIYALIZ ” bir suzgectir. Idrari kana karismis bu hastalar haftada uc gun hastaneye giderler, kanlari damardan bir boru ile hastaya alinip bu suzgecten gecirildikten sonra yine bu boru ile hastaya verilir. Bu tedavi ile hastalar ayakta kalmaktadir. Ancak suni bobrek bizim bobregimizin yaptigi her seyi yapamaz. Bu yuzden de hastalar tamamiyla iyilesemezler. Bir diger tedavi bicim,i ise Periton Diyalizdir. Bu tedavi biciminde ise hastalar karin bosluguna takilacak bir kateter yardimiyla tedavilerini surdururler. Bu tedaviler pahali oldugundan genellikle sadece devlet yardimi gorenler tedavi olabilirler. Bu nedenle suni bobrek yerine gececek careler aranmis ve “bobrek nakli” ortaya cikmistir.

BOBREK NAKLI NEDIR ?
Bobrek nakli; kronik bobrek hastasina, ulkemizde genellikle oldugu gibi saglikli bir insandan veya oluden alinan bobregin vucuda takilmasi islemidir. Boylece hasta yeniden sosyal yasamina kavusmaktadir. Hemodiyaliz makinesi ile bagimli bir yasam surdurmek zorunda iken kontrollu ama diyalize bagli olmayan bir yasama gecebilmektedir.

BOBREK NAKLI ICIN ORGANLAR NASIL SAGLANIYOR ?
Cok sayida bobrek hastasina aile fertlerinden bobrek bulma guclugu yuzunden, trafik kazalarinda hayatini kaybedenlerde oldugu gibi olulerden bobrek alip hastalara takma careleri aranmis ve bunda basarili olunmustur. Yeni olmus kisilerden alinarak yapilan bobrek takma islemine kadavradan bobrek nakli denmektedir. Yasamini henuz kaybetmis kisiden alinan iki bobrek uygun doku grubunda bobrek bekleyen iki kisiye takilmakta, bir insanin olusu iki kisiye hayat vermektedir. Bu guzel olaya ragmen yinede bobrek hastalari icin yeterli olu bobregi bulunmamaktadir. Bunun nedeni yeni olmus kisinin basinda bulunan yakinlarini olulerinden bobrek alinmasina riza gostermeyisleridir.

ORGAN BAGISINA IHTIYAC VAR MIDIR ?
EVET. Bir cok hasta bagislanmis bir organ icin beklerken olmektedir. Bagislanmis bir organ, basarili bir nakilden sonra, gercek bir yasam armaganidir. ” SIZ, BIR YASAM ARMAGAN ETMEKTESINIZ”

TURKIYE’DE BOBREK NAKLI NE ZAMAN BASLADI ?
Turkiye’de ilk basarili bobrek nakli 1975 yilinda Hacettepe Hastanesinde Dr. Mehmet HABERAL ve ekibi tarafindan yapilmistir. Canlidan canliya yapilan bu ilk nakilden sonra 1979 yilinda “ORGAN VE DOKU ALINMASI, SAKLANMASI VE NAKLI HAKKINDA” 2238 sayili kanun cikarilmis ve bu yasa 1982 yilinda yeniden duzenlenerek oluden organ alinmasini yasal tedbirlerle ortaya koymustur.

ORGAN BAGISININ VE TRANSPLANTASYONUNUN
DINI INANCLAR YONUNDEN ACIKLAMASI NEDIR ?

Diyanet Isleri Baskanligi Din Isleri Yuksek Kurulu, organ bagisini insanin insana yapabilecegi en buyuk yardim olarak tanimlanmistir. 6.3.1980 tarih 396 sayili karari ile organ naklinin caiz oldugunu bildirmistir. Kur’an-i Kerim’de de (Maide Suresi, Ayet 32) ” KIM BIR KIMSEYE HAYAT VERIRSE, ONUN SANKI BUTUN INSANLARA HAYAT VERMISCESINE SEVAP KAZANACAGI ” beyan olunmustur.

ORGAN BAGISININ, ORGAN NAKLINDE
EKONOMIK ONEMI NEDIR ?

Organ nakli hemodiyaliz tedavisinden cok daha ucuz oldugu halde ulkemizde organ bagisi yaygin olmadigi takdirde, bu maliyet ile yapilabilecek nice saglik hizmeti ertelenebilir veya geri kalabilir. O halde organ nakli ve organ bagisi ulkemiz icin hem saglik yonunden, hem de ekonomik yonden onemli bir katkidir.

NASIL ORGAN BAGISLAYABILIRSINIZ ?
Tum ulkeler oluden bobrek temini sorununu, saglikli kisileri beklenmedik olumleri halinde butun organlarini bagisladigina dair bir belge doldurmalari suretiyle cozumlemislerdir. Bagis belgesi tasiyan bir kisi oldugunde artik ailesinden izin almaya gerek kalmamakta, bobrekleri alinarak hastalara takilmaktadir. Organ bagisinda bulunmak icin ” TIBBEN YASAMIM SONA ERDIKTEN SONRA DOKU VE ORGANLARIMIN DIGER HASTALARIN TEDAVISI ICIN KULLANILMASINA IZIN VERIYORUM.” diyen bir belgeyi iki tanik onunde imzalayip kimlik karti gibi tasimaniz yeterlidir.

ORGAN BAGISI ICIN YAS SINIRI VAR MIDIR ?
Gunumuzde yeni dogmustan 60 yasa kadar olan olulerden organ alinabildigi gibi, 18 veya ustunde bir yasta olup akli dengesi yerinde olan herkes ORGAN BAGIS KARTINI imzalayabilir, boylece organ basinda bulunabilir.

HERHANGI BIR YERE KAYDOLMAK GEREKIR MI ?
Hayir. Sadece organ bagis kartini sahitlerle doldurup imzalamaniz ve surekli uzerinizde tasimaniz yeterlidir.

SONRADAN FIKRINIZI DEGISTIREBILIR MISINIZ ?
Evet. Bagis kartinizi yirtip atmaniz yeterlidir. Bu konuda ozgursunuz.

ORGAN BAGISI ICIN PARA ODENMESI SOZKONUSU MUDUR ?
Hayir. Kisilerin bir bedel karsiligi organlarini vermeleri 2238 sayili yasaya gore yasaktir.

INSANLARA YASAMA SANSI TANIYAN ORGAN BAGISINA NASIL YARDIMCI OLABILIRSINIZ ?
Cevrenizdekilere Organ Bagisi Kampanyasini tanitin ve Bagis kartlarini verin. Organ Bagisinin oneminin anlatilmasina ve yayginlastirilmasina yardimci olun. Organ Bagisi hakkinda daha ayrintili bilgi edinmek icin ” TURKIYE BOBREK NAKLI VE DIYALIZ HASTALARINA HIZMET VAKFI ” ile irtibat kurunuz

Idrarinizi tutmayin !

Uzmanlar idrar tutmanin ilerde bobrek sorununa yol acabilecegini soyledi.



Ondokuz Mayis Universitesi (OMU) Tip Fakultesi Ogretim Uyesi Yrd. Doc. Dr. Kenan Bek, "Ozellikle daha cok kiz cocuklarinda gorulen idrari tutma, bekletme, sikistirma ve kasma ileride bobrek sorunlarina yol acabilir" dedi.

OMU Sehir Poliklinigi'nin Hasta Egitim Seminerleri'ne konusmaci olarak katilan Yrd. Doc. Kenan Bek, "Cocuklarda Bobrek ve Idrar Yolu Hastaliklari" konulu sunum yapti. Idrar uretemeyen bobregin diger fonksiyonlarini da yerine getirememesi sonucunun ya diyaliz makinesi ya da bobrek nakli oldugunu belirten Kenan Bek, bu asamaya gelen bir insanda toksin, sivi, tuz gibi minerallerin olume kadar goturebilir bulgulara rastlanabilecegini soyledi.

"Cocuklarda gorulen her turlu hastalik veya bobregi ilgilendiren her sikayette bobregin hasar gorme riski var" diyen Bek, "Korumak ve kotulesmesini engellemek. Neden enfeksiyon gecirdigini arastirmak ve onlemini almak gerekli. Bobrek hastaliklarinda olusan hasarlardan donus yoktur. Bunun icin iyi bir tespit ve tedavi uygulanmasi gerekmektedir. Idrar yollarinda enfeksiyon varsa mutlaka tedavi edilmelidir. Enfeksiyon teshisi idrar ve kultur tahliliye yapiyoruz. Enfeksiyon sikayet varsa standart 10 gun, idrarda kacak varsa enfeksiyon tedavi edersin tekrar etmemesi icin dusuk tozda koruyucu antibiyotikler verilir. Bu tedavi sureci yillar alabilir. Biz buna gece tedavisi diyoruz. Gunde bir adet koruyucu antibiyotik tedavisi. Ama hasta eczaneye gider kalfa veya eczaci uzerine vazife olmayan bir sekilde bu kadar uzun kullanilir mi? Bobrege zararli der halbuki enfeksiyon icindir. Bunun icin doktor ilgili doktorun tedavi sekli uygulanmalidir. Koruyu tedavi keser arada enfeksiyon gecirirse bobregin bir bolumunu daha kaybeder" diye konustu.

Hastaliklarin bircogunun genetik oldugunun dile getirildigini, bobrek hastalarinin ve cocuklarinin gerekli kontrollerini yaptirmasi gerektigini ifade eden Bek, "Herkesin bobregini korumasi gerekli. Luzumsuz ilac kullanmayacak, tuzu kisitlayacak, antibiyotik kullanimin da bobrege daha az etkisi olan ilaclari tercih edecek ve bol sivi alacak. Bobrege idrar tutmanin da buyuk sakincalari vardir. Kucuk yaslarda bu durum sik gorulur. Ozellikle kiz cocuklarinda gorulen idrari tutma, bekletme, sikistirma, tuvalete gitmeye direnme, cesitli vucut hareketleriyle idrari geri itmeye calisma ve kasma ileride bobrek sorunlarina yol acabilir. Tibbi olarak biz buna kotu iseme aliskanligi diyoruz. Kasma oldugu icin idrarin geri kacmasi bobrek hasari riski vardir. Bu durum cesitli ilac veya cerrahi mudahalelerle onlenebilir" seklinde konustu.

OMU Sehir Poliklinigi Hasta Egitim Seminerleri Koordinatoru Dr. Demet Karadenizli, egitim seminerlerinin devam edecegini, halkin hastaliklar konusunda bilgilendirilmesi icin poliklinik olarak her turlu calismayi yaptiklarini, vatandaslarin ilgisinin ise yogun oldugunu kaydetti.

Uzum suyu kalbe yararli !

Fransiz bilim adamlari, uzum suyunun kalp hastaliklarinda koruyucu etkiye sahip olabilecegini acikladi..



Fransiz bilim adamlari, uzum suyunun kirmizi sarap kadar kalp hastaliklarinda koruyucu etkiye sahip olabilecegini acikladi.

Cardiovascular Research (Kardiyovaskuler Arastirmalar) dergisinde yayimlanan calismaya onculuk eden Doktor Valeriea Schini-Kerth, uzum suyunun kalp hastaliklarina karsi kirmizi sarapla ayni etkiyi gosterebildigini, bu bulgunun onemli oldugunu belirtti.

Calisma cercevesinde, Strasbourg Louis Pasteur Universitesi arastirmacilarinin, iri taneli siyah uzumun (concord) suyunu deneye tabi tuttuklari ifade edildi.

Kirmizi sarabin ve bazi uzum cesitleri suyunun kardiyovaskuler hastaliklarla ilgili bir proteinin uretimini durdurabilen yuksek duzeyde polifenol icerdigi kaydedildi.

Schini-Kerth, her uzum suyunun ayni etkiye sahip olmadigini hatirlatarak, polifenol icerenlerin koruyucu olabilecegini vurguladi.

kaygiyla nasil bas edebiliriz.?

Bir Hint masalina gore, kedi korkusundan devamli endise eden ve uzuntu icinde yasayan bir fare vardir. Sihirbazin teki ona acir ve fareyi bir kediye donusturur. Fare kedi olur olmaz, bu sefer de kopekten korkmaya baslar. Sihirbaz onu bu sefer de bir kaplana donusturur. Fakat bu kez de avcidan korkmaya baslar.

Sihirbaz bakar ki, onun korkusunu yenmeye imkan yok, su ibretli nasihatte bulunur.

‘Sen cesaretsiz, korkak birisin, tekrar fareye don. Sende sadece farenin yuregi var. Bu sebeple ben sana yardim edemem…’”

Gercekte saglikliligin korunmasi ve asama yapilmasi icin belirli duzeyde, asiri olmayan, kaygiya ihtiyac vardir.

Kaygi temelde kisiye rahatsizlik veren olayin kendisinden degil olayin kisi icin tasidigi anlamdan kaynaklanmaktadir. Bir cok ogrenci sinavlarla birlikte kisiliginin ve varliginin degerlendirildigini dusunur.

Kaygi, beyinde ogrenmek icin gerekli olan protein zincirlerinin kurulmasini engeller. Daha acik bir ifadeyle kaygi zihinsel faaliyeti azaltan en onemli faktorlerdendir.

Insanin kaygidan kurtulabilmesi icin oncelikle vucudunu gevsetmeyi ogrenmesi gerekir. Vucudu gevsetmenin uc yolu vardir:

A) Dogru nefes alma
B) Fizik egzersizi
C) Dusunce bicimini duzenleme

A) Dogru nefes almak: Dogru nefes vucudu rahatlatir, gevsenmeyi saglar. Vucutta daha fazla oksijen yakilmasindan dolayi, ogrenme sirasinda beyinde meydana gelen protein baglarinin kurulmasini saglar. Oksijenin vucudun en uc noktasina gitmesini ve stresin ortadan kalkmasini ya da azalmasini saglar.

Dogru nefes alma nasil olmali: Dogru nefes almada akcigerin tamami oksijen ile dolar. Sag elinizin avuc icini midenize, sol elinizi gogsunuze koyun. Nefes aldiginizda sag eliniz hareket ediyorsa dogru nefes aliyorsunuz demektir.

Gunde 40-50 defa dogru nefes alma egzersizi yapmak kaygiyi dusurur.

B) Duzenli fizik egzersizi:

Fizik egzersizinin yararlari:
- Kas gevsemesi
- Zihinsel gevseme
- Yapilan iste etkinligin artmasi
- Enerjide artis
- Endiselerde azalma
- Daha iyi saglik
- Duygusal rahatlik
- Kendine guven artisi

Gunde 10-20 dakika duzenli egzersiz yapmanin sinavlara hazirlanan gence saglayacagi yararlardan birincisi kaygiyi azaltmasi, ikincisi ogrenmede etkinligin artmasi.

Gerginligin damarlarda daralmaya neden oldugu icin hucrelere giden kan miktarinda azalma olur. Sinav stresini yasayan gencin durumu budur. Bu da hucrelerin yetersiz beslenmesi demektir. Bu durumda vucutta salgilanan bazi maddeler ogrenmeyi zorlastirir ve hucrelerin kapasitelerini tam manasiyla kullanamamasina neden olur.

Fizik egzersizi ogrenmeyi kolaylastirir. Fiziksel egzersizden sonraki rahatlama sirasinda salgilanan seratonin adindaki madde ogrenmek icin gerekli olan zihinsel ortamin dogmasina neden olur.

Bir fizik egzersizi programi tamamlandigi zaman yorgunluk hissedilmemeli. Ziplayarak yapilan yorucu hareketlerden kacinilmasi. Saga sola egilme. One egilerek eli yere degdirme, dizleri bukerek yere egilip hareketler yapin.

C) Dusunce bicimini duzenlemek:

Kaygiyi azaltmak icin pratik oneriler:

Sinav icin olumlu dusunun. Sinavdan once zihninizde gecmisteki basarisizliklarinizi degil basarilarinizi dusunun. Kendinize guvenin.

“Mahvolurum” “hapi yutarim” gibi dusuncelerin problemi cozmeye yarari olmadigini unutmayin.

Sinav bilgilerin olculmesidir kisiliginizin degil.
Yapamayacagim, basaramayacagim seklindeki dusuncelerden kurtulun. Bu dusunceler sinavi
bastan kaybetmenize neden olur.

Daha onceki basarisizliklar sebeplerini arastirin. Onlari telafi edilmesine calisin. Baska bir deyisle, ayni sebeplerin yeni bir basarisizliga yol acmasina izin vermeyin.

Oncelikle sinavlar sizin dersteki basarinizi denetler, sizin yasamdaki basarinizi degil. Iyi insan ya da iyi evlat olmak, iyi arkadas olmak, sinavda basarili olmanizla iliskili degildir. Hedeflerinizi ve stratejilerinizi belirleyip odanizda gorebileceginiz bir yere asmak motivasyonunuzu artirir.

1. Sinavi basarmayi yasaminizdaki tek hedef olmaktan cikarip oncelikleriniz arasina koymak gerekir. Kisinin her olay karsisinda birden cok secenegi ve plani olmasi hayal kirikliklarinin ve bunalimin onune gecer.

2. Nefes almanizi sinav oncesinde normal hale getirin.

3. Sinav sabahi zengin ve iyi bir kahvalti yapin ve giderayak derslere, kafaniza takilan bir sey bile olsa bakmayin.

4. Capanizi atin. Bizde aliskanlik yapan capalar tekrarla olusur. Uc dort gun yemekten once bir bardak su icmeyi deneyin. Uc gun sonra yemekten once akliniza su icme otomatik olarak gelecektir. Bunun disinda bisiklet ve araba kullanmak, disimizi fircalamak, sigara icmek, her ogunde ekmek yemek, neskafe icmek veya cayi nelirli araliklarla icmek gibi. Insanlar hazza yonelmek, ya da acidan kacmak icin bagimlilik gelistirir. Gercek bagimlilik bize hizmet etmeyen ama hizmet ettigini sandigimiz bir capadir. Rahatlamak icin icki icmek, buyudugunu ispatlamak ya da rahatlamak icin sigara icmek gibi. Her bagimliligin altinda olumlu bir niyet yatar. Kimse kanser olmak icin sigara icmez. Alkolik olmak icin de icki. Capalar duyu organlariyla gerceklestirdigimiz, ogrenme bicimlerine gore degisir.

Simdi bir capa uygulamasi yapacagiz. Bu calismaya on gun once baslayin ve capa olustugunda her sinav oncesi uygulayin:

Kendinizi cok sakin ve rahat hissettiginiz bir aninizi dusunun. Bu bir deniz kenarinda guneslenirken olabilir, evde kimsenin olmadiginda muzik dinlediginiz bir an, bir doga yuruyusunde, sevdiginiz bir arkadasinizin ilginizi ceken bir olayi anlattigi bir aniniz olabilir. Bu sizin aniniz olmali. Baskasinin anisi ya da uydurdugunuz bir sey degil. Cunku beyniniz yasadiklarinizi kaset halinde kaydeder ve korur, yasamadiginiz bir seyi ise animsayamaz. Vucudunuzun bir noktasini capalamak icin belirleyin; ayni parmaklarinizla her seferinde ayni kulak memenizi tutmak ve sikmak, ya da basparmaginizla, ayni elin diger bir parmaginin tirnagina bastirmak olabilir. Unutmamaniz gereken sey her seferinde ayni yere ayni bicimde bastirmaniz olacaktir.

a- Oturdugunuz koltukta rahat bir pozisyon alin, gozunuzu tavanda bir noktaya sabitleyin. Bir sure o noktaya bakin.

b- Gozunuzu kapatin. Aninizi bir film gibi renkli parlak olarak yasamaya baslayin. Bir izleyici gibi degilsiniz, icindesiniz. Diyelim ki bir deniz kenarindaki aninizi dusunuyorsunuz.
Yattiginiz yeri gorun. Havlunun ustune mi kumlara mi yatiyorsunuz. Denizden cikmissaniz ustunuzdeki su damlaciklarini, mayonuzu gorun, cevrenize bakin, etrafinizdaki insanlari gorun, sesleri duyun, dnizin sesini etrafinizdaki insanlarin sesini. Simdi kumlara uzanmanizi gozunuze gunes gozlugunuzu takisinizi, gunesin teninizdeki sicakligini, gevsemenizi rahatliginizi gorun, duyun, hissedin. Gozunuzu kapattiginizda uzaklasan sesleri duyun, dalga seslerine kulak verin. Ne kadar sakin, rahat ve gevsemis oldugunuzu dusunun. Sakinliginiz yaninda icinizdeki enerjiyi hissedin. Mutlu, rahat, gevsek ve enerjiksiniz. Kendinizi olayin icinde hissettiginiz, duygularinizin en yuksek oldugu anda capanizi atin. Parmaginiza bastirin. Bir muddet bu yogun duygular icinde kalin. Parmaginizi cekin, gozunuzu acin. Carpim tablosundan bir sey sorun kendinize 7 kere 8 kac eder? gibi.

Bu calismayi farkli anlarinizda uygulayin. Anilar, sakin, enerjik bir durumunuzla ilgili olmali. Capa ayni parmakla yapilmali. Ayrica gun icinde kendinizi rahat, gevsek ama dikkatinizin yogun oldugu anlarda mesela ‘bir dostunuzu dikkatle dinlerken, ilginizi ceken bir konusma sirasinda veya sakin oldugunuzu, cok yogun hissettiginiz anlarda’ olabilir. Bu anlarda ayni parmaginiza dokunun ve ve onu guclendirin.

5. Sakin oldugunuz anlarda vucudunuzda olanlara dikkat edin, kendinizle konusmaniza rahatliginiza dikkat edin. O anda neler gorup, neler hissettiginiz, nasil olumlu duygular icinde kaldiginiza dikkat edin. Olumsuz dusuncelerinizi olumluya cevirin. Bunu kendinize, gerekirse bir ic sesle, gerekirse yuksek sesle ya da bir goruntuyle hatirlatin. Sinavin sonundaki basari ve mutlulugu dusunun basarisizligi degil. Her seyi yarariniza kullanmak sizin elinizde unutmayin. Siz guclusunuz, potansiyeliniz muhtesem. Bunu kullanmayi secebilirsiniz. Yasam secimlerden ibarettir. Neyin eksik oldugunu, nasil tamamlayacaginizi biliyordunuz, yaptiniz. Simdi bilinc altinizdan bilinci bu bilgileri cagirmak kaldi, onu da kendi stratejinize uygun calismalari yaparak sagladiniz. Heyecan yine var ama bu bilme duygusundan kaynaklanan tatli bir heyecan, size degerinizi gosterecek bir heyecan. Boyle kodladiginiz her dusunce, size olumlu donecektir. Olumlu dusunceleriniz hemen bedene yansitir. Isteyin ve yapin.

Bilgi eksiginiz yoksa basarmamak icin neden de yoktur.

Buyumek ve meslek edinmek icin, kaygi duydugunuz zamani, geri getiremeyeceksiniz. Calisirken, yasadiklarimizin da keyfini cikarin, mutlu anlarinizi cogaltin. Bir daha cocuk da genc de olamayacaksiniz.

Ilerlemenizin onundeki en buyuk engel kendinize guvensizliginizdir. Richard Wilkins

Yeteri kadar nedeniniz varsa herseyi yapabilirsiniz. Jim Rohn

Yapilirken heyecan duyulmayan isler basarilamaz. Emerson

Buyuk insanlarin idealleri, siradan insanlarinsa hevesleri vardir. Washington Irving

Sen neye hazirsan, o da senin icin hazirdir. Marc Victor Hansen

Hayatta en buyuk eglence baskasinin yapamazsin dedigini yapmaktir. Walter Bagehot

Imkansizlik yalniz sersemlerin sozlugunde bulunan bir kelimedir. Napoleon

6. Konfucyus’ten…

“Kanserde Cin Mucizesi”ne dikkat

Isvec Karolinska Enstitusu Hucre ve Gen Tedavileri Merkezi Koordinatoru Prof. Dr. Sirac Dilber, “Kanserde Cin Mucizesi” olarak tanitilan ilacla tedavi icin Turkiye ve Avrupa'dan cok sayida hastanin Cin'e gittigini belirterek, hastalari uyardi.

Dilber, p53 genini temel alan ilacin Avrupa ve Amerikan ilac kurumlarinca piyasada satilmasina halen izin verilmedigini bildirdi.

Sirac Dilber, “kanserde Cin mucizesi” olarak lanse edilen ilacin, vucudun gardiyan geni olarak bilinen p53'u temel aldigini ve saglikli hucrelerde bulunan p53 genine basit bir virus eklenerek, bunun kanser hucrelerine enjeksiyonla verildigini kaydetti. Bu yontemin Cin'de kesfedilmedigini ve yillardir bilindigini ifade eden Dilber, bu yontemle uretilen ilacin, dunyanin bircok yerinde laboratuvar sartlarinda rahatlikla hazirlanabildigine isaret etti.

Mucize gibi gosterilen ilacin hemen hemen aynisinin 1994 yilindan bu yana ABD'de bir sirket tarafindan cesitli arastirmalara tabi tutuldugunu ve bas-boyun kanserinde kullanilmasiyla ilgili klinik calismalar baslatildigini dile getiren Dilber, soyle devam etti:

“Bu sirketin Faz 3 klinik calismasi devam etmektedir. Bu klinik calismanin sonuclari tam ortaya cikmadigi ve bas-boyun kanserinde bir etkisinin olup olmadigi sonuclanmadigi icin Avrupa Ilac Kurumu (EMEA) ve Amerika Ilac Kurumu (FDA) tarafindan piyasada satilmasina halen izin verilmemistir.”

CIN ILAC KURUMUNUN IZNI

Amerika ve Avrupa'daki etik ve ilac kontrollerinin cok siki olmasi nedeniyle bircok sirketin Uzak Dogu ulkelerine yoneldigine soyleyen Dilber, 2003 yilinda bir arastirmacinin ortagi oldugu firmanin Cin Ilac Kurumundan (SFDA) ilacin sadece bas-boyun tumorlerinde kullanilmasi kaydiyla klinikte kullanilma iznini aldigini kaydetti. Dilber, SFDA'nin da 2004 yilinda bu ilacin bas-boyun tumorlerinde kullanilmasi kaydiyla piyasada satilmasina karar verdigini bildirdi.
SFDA'nin kararinin bilim cevrelerinde saskinlik yarattigini soyleyen Dilber, bu durumun ticari kaygilar basta olmak uzere ilac hakkinda bircok kusku uyandirdigini kaydetti. SFDA'nin kararindan sonra firmanin ilaci “ilk gen tedavi ilaci” olarak piyasaya sundugunu belirten Dilber, bundan sonra islerin daha da cigrindan ciktigini, Avrupa ve Amerika'dan bir cok kurum ve dernek, sirketten bilimsel verilerin aciklanmasinin istendigini bildirdi. Sirketin uluslararasi hicbir dergide tedaviyle ilgili basarisini yayinlayamadigini soyleyen Dilber, ilacla ilgili kuskularin bu nedenle daha da arttigini savundu.

Dilber, 2005 yilinda bazi istatiksel sonuclara yer verildigini, Cinli arastirmacinin yazdigi bir makalede de birbirini tutmayan bilgiler oldugunun ve bazi bilgilerin saptirildiginin tespit edilerek, bir dergide yayinlandigini bildirdi.

CIN'DE TEDAVI ICIN UYARI

Cinli hastalarin tedavilerinin hukumet tarafindan karsilanmasi talebinin ”ilacin etkisi belli olmadigi icin” reddedildigini vurgulayan Dilber, Turkiye ve Avrupa'da bazi sirket ve kisilerin bu isi suistimal ederek Cin'deki cesitli saglik kuruluslariyla anlasip isteyen her kanserli hastayi tedavi amacli Cin'e goturdugunu kaydetti.

Cin'de sadece bas-boyun tumorleri icin lisansi olan ilacin bir hasta icin toplam fiyatinin 3 bin 360 dolar oldugunu vurgulayan Dilber, buna karsin Cin'e giden hastalara tedavi maliyetinin yaklasik 50 bin - 60 bin dolar olarak belirtildigini savunarak hastalari uyardi.

Dilber, henuz arastirmalari tamamlanmayan ilacla tedavinin, dogacak cocuklarda buyume bozukluklarina neden olabilecegini sozlerine ekledi.

Seker hastalarina kertenkele ile umut

ABD’nin Arizona bolgesinde yasayan ve Gila adi verilen zehirli bir kertenkele cinsi, seker hastalarinin umudu oldu.

Lilly adli ilac sirketinden yapilan aciklamada, seker hastalarina faydali olacagi icin bu kertenkelenin zehrinden ilac imal edildigi bildirildi.

Berlin’de 13 Subatta tanitimi yapilacak yeni ilacin icinde, soz konusu kertenkelenin zehrinde mevcut olan ve “Exendin-4” adi verilen proteinin bulundugu, bunun da vucuttaki seker seviyesini dusurdugu ve asiri yemek yeme hissini ortadan kaldirdigi belirtildi.

Seker hastalarinin en buyuk sorununun, vucudun seker seviyesini kontrol edememesi ve doyma hissi kaybedildigi icin asiri yemek yeme oldugunu ifade eden uzmanlar, yeni ilac sayesinde hem seker seviyesinin dusecegini, hem de surekli aclik hissinin giderilecegini kaydettiler.

Nezleyle basa cikma yollari

Nezleyle basa cikamamamiza ragmen, onu onleyen veya hafifleten onlemler alinabilecegini ortaya koyan uzmanlar, nezlenin en cok yasandigi bu mevsimde, 10 maddelik bir onlem recetesi hazirladi. Uzmanlar, bu onlem receteNezleyle basa cikma yollarisini soyle siraliyor:

-Ayaklari sicak suda bekletmek: Her gece dayanabilecegimiz sicakliktaki suda ayaklarimizi 15 dakika bekletelim.

-Cig yesil sogan yemek: Yesil sogani ince ince dogradiktan sonra diger sebzelerle birlikte salata yaparak yiyelim.

-Tuzlu suyla agzi calkalamak: Her gun sabah ve aksam olmak uzere gunde iki defa ogunlerden sonra tuzlu suyla agzi calkalamak, agzin icindeki mikroplari temizler.

-Soguk suyla yuzu yikamak: Yuzumuzu soguk suyla yikarken, burun deliklerini de birkac defa yikayalim.

-Burnun iki yanina masaj yapmak: Orta parmaklarimizla burun deliklerinin iki yanina 10 kez bastiralim. Bu, hem nezleyi onlemeye hem de burnun tikanmasini engellemeye yardimci olur.

-Kola ve zencefil haslamasi: 20-30 gram taze zencefili ince ince dogradiktan sonra, kolayla birlikte kaynayincaya kadar haslayalim.

-Zencefilli sicak kola, gribi onlemede cok etkili olur.

-Buhar cekmek: Nezle ilk basladigi zaman bardaga kaynar su dokelim ve bardaktan cikan buhara karsi, su soguyana kadar derin nefes alip verelim. Bu islem gunde birkac defa yapildiginda burun tikanikligina iyi gelir.

-Fon makinesini sakaklara tutmak: Nezle olacaginizi hissettiginizde, fon makinesini sakaklariniza 3-5 dakika tutmak ve bunu gunde birkac kez tekrarlamak, sizi rahatlatir ve iyilesme surecini hizlandirir.

-Dovulmus sarimsak ve bal: Ayni miktarda dovulmus sarimsak ve bali karistirdiktan sonra ilik su esliginde her defasinda bir kasik icelim. Gunde 4-6 kez alinan dovulmus sarimsak ve bal gribe karsi cok etkilidir.

-Susam yagiyla yumurta: 50 gram isinmis susam yagina bir yumurta kirilir ve uzerine kaynar su dokulur ve bu karisim sicakken icilir. Sabah ve aksam gunde iki kez olmak uzere 2-3 gun devam ettirilen bu islem, nezle sonrasi oksurugun giderilmesine yardimci olur.

Doktordan ucretsiz organ nakli

Unlu Goz Doktoru Huseyin Mirkelam, organ nakillerini ucretsiz yapiyor. Dr. Mirkelam, "Insanligin ortak sorunu olan doku ve organ bagisinin yayginlastirilmasi ve halkimizin bilinclendirilmesi gerekir" dedi.

Organ bagis oraninin ulkemizde cok dusuk oldugunu soyleyen Dr. Huseyin Mirkelam, doku ve organ bagisi konusunda dunya genelindeki siralamalarda cok geri kalindigini ifade etti. Ozel Mirkelam Goz Lazer Merkezi'nin bashekimligini yapan Dr. Mirkelam, "Ulkemizde ve dunyada milyonlarca insan degisik organlar beklemekte. Olen bir insanin vucudundan alinacak kalp, karaciger, bobrekler ve kornea bu insanlar icin umut kaynagi. Ulkemizde maalesef halkimizin organ bagisi nerdeyse yok denecek kadar az. Butun insanligi yakindan ilgilendiren bu konuda halkimizin bilinclendirilmesi ve organ bagis kampanyalarinin desteklenmesi gerekir" dedi.

Organ ve doku bagisini desteklemek icin kendi organlarini bagisladigini ifade eden belirten Mirkelam, "Siz hekim olarak ornek olmak zorundasiniz. Bir insana organlarini bagisla diyorsaniz once kendinizin organlarinizi bagislamaniz gerekir. Bu anlamda ben organlarimiz bagisliyorum. Diger taraftan Ozel Mirkelam Goz Lazer Merkezi olarak yaptigimiz doku ve organ nakillerinden hicbir ucret almiyoruz. Onemli olan doku ve organ bekleyen hastalarin sagliklarina kavusmasi. Doku veya organ bekleyen bir hastaya uygun organ ve doku bulundugu zaman merkezimizde ucretsiz olarak nakiller gerceklestiriliyor. Konunun gundemde tutulmasi ve halkimizin bilinclendirilmesi icin gerek hekim olarak gerek merkez olarak uzerimize dusenleri yapacagiz" seklinde konustu.

Zehirlenmelerde ilkyardim

Zehirlenme degisik sekillerde gerceklesebilir;

Agiz yolu ile zehirlenmeler
-Gida zehirlenmeleri
-Ilaclarla olan zehirlenmeler
-Kimyasal madde ile zehirlenmeler
-Alkol zehirlenmesi

Solunum yolu ile zehirlenmeler
-Karbonmonoksit zehirlenmeleri
-Diger zehirli gazlarla olan zehirlenmeler

Deri yolu ile zehirlenmeler
-Zehirli gazlarin neden oldugu zehirlenmeler
-Bocek oldurucu ilaclarla olan zehirlenmeler
-Diger kimyasal maddelerle olan zehirlenmeler

Zehirlenmenin belirtileri

-Agizda yanma, ozel tat, yutkunma zorlugu, bulanti, kusma, karin agrisi, karin krampi, ishal, halsizlik, bas agrisi, bas donmesi ve terleme,

-Bilincte degisik derecelerde bozukluk,
Solunum ve dolasimda degisik derecelerde bozukluk, hatta durma,

-Onemli durumlarda idrar miktari azligi hatta hic idrara cikamama,
-Gormede bozukluk, nabizda zayiflama, gozbebeklerinde kuculme, kan basincinda dusme ve havaleler olabilir.

Hastanin bilinci yerinde ise;
-Mumkun oldugu kadar cabuk tibbi yardim istenmelidir. 112 aranarak ambulans istenir. Zehirlenmenin nedeni biliniyorsa, haber verirken belirtilir. Ayrica Zehirlenmelerde Basvurulacak Danisma Merkezi de aranabilir.
-Tibbi yardim ulasana kadar hasta yalniz birakilmamalidir
-Kusturarak mide icindekilerin bosaltilmasi saglanmalidir

Hastanin bilinci kaybolmus ise;
-Hasta yan yatirilir
-Bas ve boynu arkaya cevrilir, soluk yolu acilir
-Alt cene ve dil one cekilir
-Gerekirse agizdan agza yapay solunum yapilir
-Kalp durmus ise kalp masaji uygulanir
-Hasta hastaneye goturulur

Zehirli mantar, tutun ve zehirli bitkiler ile gerceklesen zehirlenmelerde ilkyardim

-Hastaya bol su icirilir
-Zehirlenen kisi agzina parmak sokularak kusturulmaya calisilir. Hastanin bogazinin yaralanmasina onlem olarak once uzun tirnak kesilmelidir
-Kusarak cikarilanlar sayilir. Birlikte hastaneye goturulur, boylece zehrin cinsi saptanabilir
-Zehirli gida alindiktan sonra 3-4 saat gecmis ise mushil verilerek disari atilmasi saglanir
-Iki uc yemek kasigi tibbi komur bir bardak su icinde karistirilarak hastaya icirilir. Tibbi komur zehirleri bunyesinde tutacaktir
-Hastanin soka girmesi onlenir
-Hastaneye goturulur

Dikkat!!! Genel kural olarak zehirlenen kisi kusturulmamalidir! Bu kurali bozan tek istisna zehirlenen kisinin bilincinin yerinde olmasi ve kisa bir sure once ilac iciminin gerceklesmis olmasidir

Kadin kariyer, erkek guzellik meraklisi

Bek�r kadinlar, evlenecekleri erkegin oncelikle is sahibi olup olmadigina bakarken, bek�r erkekler, evlenecegi kadinda guzellik ariyor.
Turkiye Istatistik Kurumu (TUIK) verilerine gore, kadinlarin da erkeklerin de yuzde 90'i karsi tarafin kendisine �sik olmasinin onemli oldugunu dusunuyor. Erkegin ilk kez evlenecek olmasi kadinlarin yuzde 79'u tarafindan onemli gorulurken, erkekler bu konuda daha muhafazak�r. Erkeklerin yuzde 86'si ilk es olmak istiyor. Erkeklerin guzellik meraki da kadinlarinkinden daha fazla. Erkeklerin yuzde 59'u eslerinin guzel olmasini isterken, kadinlarin yuzde 44'u yakisikliliga bakiyor.
Baslik parasi uygulamasi da h�l� devam ediyor. Turkiye genelinde baslik parasi verme orani yuzde 17'ye kadar cikiyor. Oran kirsal kesimde yuzde 24'ken, kentlerde yuzde 13. Ulke genelinde akraba evliligi yapanlarin orani yuzde 21. Akraba evliligi orani Guneydogu'da yuzde 40, Bati Marmara'da yuzde 5'in altinda.
Evlenenlerin yuzde 86'si dugun yapiyor, toren yapmayanlarin orani yuzde 2. Erkeklerin yuzde 25'i, kadinlarin yuzde 32'si gorucu usulu ve ailesinin karariyla evleniyor. Evliliklerin yuzde 86'sinda hem resmi hem de dini nik�h yapilirken, yalniz resmi nik�hi olanlarin orani yuzde 10'un altinda.

Vitamin hakkinda bilmedikleriniz!

Vitaminler, vucudun ����bolik gereksinimleri icin vazgecilmez olan ve vucutta yeterince ya da hic elde edilemedigi icin disaridan alinmasi gereken kucuk organik molekullerdir. Klasik olarak vitaminler, yagda ve suda eriyenler biciminde iki gruba ayrilir. Yagda eriyen vitaminler yaglarda, pismemis sebzelerde, tahillarda, tereyaginda, balik karacigeri ve balik yaginda, kaymak ve sut gibi yagli besinlerde bulunur.
Yagda eriyen vitaminler A, D, E ve K vitaminleridir.
Suda eriyen vitaminler B grubu vitaminler ile C vitaminidir.

A vitamini (retinol veya akseroftol)

Yalnizca hayvanlarda bulunan ve yagda eriyen doymamis bir alkoldur.Sutte, yumurta sarisinda, ton ve morina baliklarinin karaciger yaginda (balikyagi) bulunur.Havuc ve havuc benzeri sari-turuncu renkli sebzelerde A vitamininin on maddeleri vardir.
A vitamini eksikliginde gozde ve deride keratoz, kseroftalmi (goz aki ve korneanin parlakligini kaybederek kurumasi), foliker hiperkeratoz ( deri hastaligi) ve gece korlugu gorulur.

D vitamini

Daha etkili oldugundan tedavide daha cok kullanilan D2 vitamini (ergokalsiferol) ve D3 vitamini (kolekalsiferol) olmak uzere iki tipi vardir.Molekul yapisi steroidlerle aynidir.D2’ nin kaynagi deridir; derideki 7- dehidrokolestrol, mor otesi isinlarin etkisiyle vitamin D2’ ye donusur. D3 vitamininin kaynagi besinlerdir; daha cok et, sut ve yumurta sarisinda bulunur.
Normal olarak gunes isigi alan insan vucudunda D vitamini yeterince uretilir. Ama yenidoganlarda, buyume cagindaki cocuklarda, gebelik ve sut emzirme donemlerindeki kadinlarda besinlerle disardan daha fazla miktarda alinmasi gerekir.
D vitamini eksikliginde cocuklarda rasitizm, yetiskinlerde osteomalazi (kemik yumusamasi) gelisir.

E vitamini (alfa-tokoferol)

Basta tahil olmak uzere ispanak, kabak, lahana, marul gibi yesil sebzelerde bol miktarda bulunur. Insanda karacigerin yani sira yagli dokularda, bobrekte, kalpte, kaslarda ve bobrekustu bezi kabugunda depolanir. Fazla olan bolumu idrar ve diskiyla atilir. Antioksidan ozellik gosterir.
E vitamini eksikligi son derece ender gorulur ve kansizlik biciminde ortaya cikar.

K vitamini

Sebzelerin yesil bolumunde, ispanakta, kabakta, marulda, yesil domateste, cam ignesinde, yesil biberde bol bulunur. K vitamini insan bagirsagindaki bir grup bakteri tarafindanda uretilir. K vitamininin tamamina yakini kullanilir, yanlizca kucuk bir bolumu karacigerde depolanir.
K vitamini eksikligi son derece nadirdir ve kafada, sindirim sisteminde, idrar yollarinda, akcigerlerde ve deride kanamalara yol acar. K vitamini yanlizca kanamali hastalarda eksikligini gidermek icin kullanilir.

B vitamini

Suda eriyebilen, molekul yapilarinda bir azot atomu bulunan, bazi enzim sistemlerinin etkinligini arttirici koenzimler olarak islev goren 15’ e yakin degisik maddeden olusan bir vitamin gurubudur.

B1 vitamini (tiyamin)
Bugday basagi, kepek, bira mayasi, sebzeler gibi bir cok besinde bol miktarda bulunur. Memelilerin karaciger, bobrek, kalp, beyin ve bagirsaklarinda az miktarda bulunur. Sebzelerin pisirilmesi, sutun kaynatilmasi ve sterilize edilmesi (mikroptan arindirilmasi) cok miktarda tiyamin kaybina yol acar. Tiyamin ince bagirsaklardan etkin tasinma mekanizmasiyla emilir. Vucutta depolanmaz ve kullanilmayan bolumu yemekten uc saat sonra bobrekler yoluyla tamamen disari atilir.
B1 vitamini yetersizligine bagli olarak gelisen hastalik tablosunda depresyon, huzursuzluk, bellek zayifligi ve dikkat azalmasi, hipotoni (kas gevsekligi) ve anoreksi (istahsizlik) yer alir.

B2 vitamini (riboflavin)
Hayvansal besinlerde, bira mayasi, bugday basagi, yesil sebzeler, havuc, enginar, findik, yerfistigi ve mercimek gibi bitkisel besinlerde bol miktarda bulunur.
B2 vitamini eksikliginde protein olusmasi azalir ve deride yaralar, sinirsel bozukluklar ve goz bozukluklari biciminde ortaya cikar.

B3 vitamini (nikotinamid veya PP vitamini)
Hayvansal besinlerin yanisira kabuklu bugday, limon, kabak, soya, domates, patates, bira mayasi, hurma, incir, portakal gibi bitkisel besinlerde bol miktarda bulunur.
B3 vitamini eksikliginde deriyi, sinir sistemini ve sindirim sistemini tutan pellegra adli hastalik ortaya cikar.

B5 vitamini (pantotenik asit)
Dogada cok yaygindir.Yumurta, karaciger, kalp, sut, bal, bira mayasi, kabak, tahillar, sebzeler, havuc, portakal, mantar ve taze meyvelerde bolca bulunur.
B5 vitamini eksikligi cok enderdir. Bu durumda hipoglisemi (kan sekeri dusuklugu), anemi (kansizlik), lokopeni (kanda alyuvarlarin az olmasi), dermatit (deri iltihabi), mide-bagirsak rahatsizliklari, kas kramplari, hareketlerde uyumsuzluk, asteni, uyku bozukluklari ve istahsizlik ortaya cikar.

B6 vitamini (piridoksin)
Hayvansal ve bitkisel besinlerde dusuk dozda bulunur.
B6 vitamini eksikligi son derece enderdir.Bu durumda deri, sindirim sistemi rahatsizliklari ortaya cikar.

B8 vitamini (biyotin ya da H vitamini)
Karacigerde, yumurta sarisinda, bira mayasinda, pirinc kabugunda ve yesilliklerde bulunur.
Eksikligi yanlizca uzun sure cig yumurta beyazi tuketiminde ya da bagirsak florasini ortadan kaldiran sulfamitlerin ve antibiyotiklerin cok fazla alinmasindan sonra gorulur.Bu durumda dermatit (deri iltihabi), istahsizlik, zayiflama, depresyon ve kas agrilari ortaya cikar.

B9 vitamini (folik asit)
Bitkilerin yesil bolumlerinde, kabakta, lahanada, ispanakta, yesil sebzelerde, patateste, havucta, bira mayasinda, sutte, yumurtada, peynirde ve karacigerde bol miktarda bulunur.
Gelismis ulkelerde eksiklik sendromuna hic rastlanmaz.Bu tablo yanlizca emilim bozukluklarina bagli olarak ortaya cikabilir. Folik asit eksikliginde megaloblastik anemi denen bir kansizlik bicimi gelisir. Emilim bozuklugunda ise kansizliga, glossit (diz iltihabi), stomatit (agizici iltihabi) ve ishal eslik eder.

B12 vitamini (kobalamin)
Karacigerde, sutte, yumurta akinda, peynirde, balikta, ette ve karideste bol miktarda,bitkilerde ise son derece az miktarda bulunur.
B12 vitamini eksiklgi, folik asit eksikliginde oldugu gibi, alyuvar yapisinda bicim bozukluguna yol acarak persinyoz ya da megaloblastik anemi denen kansizliga neden olur.Ayrica sindirim sistemi duzeyinde ve epitel dokunun beslenmesinde bazi etkileri gorulur. Kansizligin yani sira hafif sarilik, istahsizlik, ishal, parestezi (karincalanma) ve uyusma gibi duyumsama bozukluklari, ataksi, isitme siniri iltihabi ve zihinsel bozukluklar ortaya cikabilir.

C vitamini (askorbik asit)

Insanlar tumunu disardan almak zorundadir.Turuncgillerde bol miktarda, ayrica taze sebzelerde, maydonozda, kabakta, soganda ve domatesde bulunur.
C vitamini eksikliginde skorbut denen ve kil diplerinde kanamali dokuntuler, diseti kanamalariyla belirlenen hastalik ortaya cikar.

P vitamini

Dogada bol bulunur.Bir cok P vitamini faktoru kanamali skorbut tedavisinde C vitaminiyle sinerjik (arttirici) etki gosterir.Ayrica hepsi direncin artmasinda ve kilcal damar gecirgenliginin azalmasinda onemli rol oynar.

Kalp cerrahisinde devrim !

Bir hastanin kalp kapakcigi koltuk altindan kucuk bir delik acilarak yenisiyle degistirilecek.




Ingiltere'de bu hafta kalp cerrahisinde ilk kez uygulanacak bir teknik ile yapilacak ameliyatta, bir hastanin kalp kapakcigi koltuk altindan kucuk bir delik acilarak yenisiyle degistirilecek. Ingiliz The Observer gazetesinin haberine gore, "anahtar deligi operasyonu" adi verilen bu teknik geleneksel acik kalp ameliyatina gore bircok avantaj sagliyor. Leicester'deki Glenfield Hastanesi kardiyoloji uzmanlarinin yapacagi ameliyatin yaklasik 10 dakika surecegi ve hastanin gunlerce hastanede kalmak yerine sadece iki gunde taburcu edilecegi kaydedildi. Operasyonun, normal acik kalp ameliyatindan daha az masrafli olacagi da belirtildi.

Dr. Jan Kovac, bu teknigin, kardiyoloji alaninda son 30 yilda yapilmis en buyuk bulus oldugunu soyluyor.

Operasyon sirasinda koltukaltindan bir delik acildiktan sonra yeni kapakcik bir sonda yardimiyla kalbe takiliyor.

Stresin olumsuz etkileri

Sinir sistemi: Vucut, bir anda butun enerji kaynaklarini bu dis tehditle mucadele etmeye yonlendirir. �Savas ya da kac� tepkisi olarak adlandirilan bu durumda sempatik sinir sistemi, bobrekustu bezlerine �Adrenalin ve kortizol salgila� talimati verir. Bu hormonlar kalp atislarini hizlandirirken, tansiyon ve kandaki seker orani da yukseltir. Tehdit gecince ise vucut dengesi tekrar saglanir.

Kas ve iskelet sistemi: Kaslar gerilip katilasir. Bu durumun uzun surmesi bas agrisina zemin hazirlayabilecegi gibi kas ve iskelet sisteminde cesitli rahatsizliklara yol acabilir.

Solunum sistemi: Stresli durumlarda daha sik araliklarla ve daha zor nefes alinir. Bu da kimi insanlarda panik ataklari tetikleyebilir.

Kalp-damar sistemi: Trafik sikistiginda yasanan turden gecici (akut) stres, kalp atislarini hizlandirir ve kalp kaslarinin buzulmesine yol acar. Daha buyuk kaslara kan tasiyan damarlardaki kan seyrelir ve vucudun bu bolgelerine daha fazla kan pompalanmasina neden olur. Sik tekrarlanan akut stres, kalp damarlarinda iltihaplanmalara ve dolayisiyla kalp krizlerine neden olabilir.

Endokrin (ic salgi) sistemi: Beynin gonderdigi sinyaller dogrultusunda bobrekustu bezleri �kortizol� ve �epenifrin� salgilar. Her ikisi de �stres hormonu� olarak tanimlanmaktadir. Bu iki hormon salgilandiginda, karaciger de glikoz salgisini artirir. Aslinda bu, vucudun savunma yontemidir ve stresli durumlarda �savas ya da kac� stratejisini uygulamak icin gereken enerjiyi saglar.

Sindirim sistemi: Her zamankinden daha az ya da daha cok yenir. Daha fazla yemeniz, alkol ya da sigara tuketimini artirmaniz durumunda reflu ya da kalp yanmasi gibi hastaliklar ortaya cikabilir. Stres ayrica, yemekteki besleyici maddelerin normal emilim seklini ya da besinin vucuttaki dolasim hizini degistirerek sindirim sisteminizi de vurabilir. Bunun sonucunda kabizlik ya da ishal ortaya cikar.

Ureme sistemi: Kronik stres, sperm ve testosteron duzeyini azaltabilir, iktidarsizlik yaratabilir. Kadinlarda adet duzeni bozulur, kimi zaman tamamen kesilir ya da sancili adetler baslar. Stres cinsel istegi de azaltabilir.