10 Ocak 2008 Perşembe

Oto pazarý 2007’de yüzde 4.2 daraldý

İSTANBUL - Türk ekonomisinde önemli bir paya sahip olan otomotiv sektöründe daralma geçen yıl da sürdü. Otomotiv Sanayii Derneği (OSD) verilerine göre, 2007 yılında otomobil satışları, bir önceki yıla göre yüzde 4.2 azalışla 357 bin adet olarak gerçekleşirken, ithalatın pazar payı yüzde 66 olarak belirlendi. Toplam taşıt aracı satışları da geçen yıl yüzde 4.2 düşüşle 641 bin adet oldu.Aralık ayında ise toplam satışlar yüzde 28.7, otomobil satışları yüzde 33.2 oranında arttı. Midibüs pazarı yüzde 65.7 otobüs pazarı yüzde 36.9 arttı ancak kamyon pazarı yüzde 17 daraldı. Traktör pazarındaki düşüş ise yüzde 16.7 düzeyinde oldu.

1 MİLYON ARAÇ ÜRETİLDİ
Toplam taşıt aracı üretimi, 2006 yılına göre yüzde 11.3 artışla 1 milyon adet ve otomobil üretimi ise yüzde 16.3 artarak 635 bin adet olarak gerçekleşti. Traktörler ile bu üretim 1 milyon 133 bin adet oldu. 2007 yılında üretim, otobüste yüzde 15, minibüste ve kamyonette yüzde 6, midibüste yüzde 13 artarken, küçük kamyonda yüzde 14, büyük kamyonda ise yüzde 5 oranında azaldı. Traktör üretimi ise yüzde 14 azalarak 34 bin adet oldu.

İHRACAT 20 MİLYAR DOLARA YAKLAŞTI
2007 yılında ihracat, yüzde 34 artarak 19.2 milyar dolar oldu. Türkiye ihracatında 2007 yılında da 1. sırada olan sanayinin, toplam ihracattaki payı yüzde 20.1 olarak gerçekleşti.

Türkiye’nin 2007 yılında toplam taşıt aracı ihracatı, yüzde 17.8 artarak 820 bin adet oldu. Otomobil ihracatı yüzde 17.2 artışla 504 bine, ticari araç ihracatı yüzde 19 artışla 316 bine yükselirken, traktör ihracatı yüzde 2 azalarak 10 bin adede geriledi.

Ford Otosan 220 bin hafif ticari araç, Oyak Renault 204 bin, Toyota 154 bin otomobil, Tofaş 73 bin otomobil ve 73 bin hafif ticari araç olmak üzere toplam 146 bin hafif araç ihraç etti.

Grant Hill 2-3 hafta yok

İSTANBUL - Uzun yıllar yaşadığı sakatlıkların ardından bu sezon Phoenix Suns ile yeniden doğan deneyimli oyuncu Grant Hill, yine parkelerden uzak kalacağı açıklandı.
Haberin devamı www.ntvspor.net

Fenerbahçe Ülker farka gitti: 81-68

İSTANBUL - Fenerbahçe Ülker, Euroleague C Grubu 11. maçında konuk ettiği Chorale Roanne’ı 81-68 mağlup etti. İlk maçta da yendiği rakibini farklı geçen sarı-lacivertliler, gruptaki 6. galibiyetini alarak, Top 16’ya çıkma yolunda önemli avantaj yakaladı.
Haberin devamı www.ntvspor.net

Yýlýn hakemi Markus Merk

İSTANBUL - Uluslararası Futbol Tarihi ve İstatistikleri Federasyonu (IFFHS), 2007 yılının en iyi hakemi olarak Alman Markus Merk’i seçti. IFFHS’nin, 2007 yılı için yaptığı değerlendirmede Markus Merk 106 puanla ilk sırada aldı. Merk, 2004 ve 2005’ten sonra üçüncü kez yılım hakemi seçildi.
Haberin devamı www.ntvspor.net

Hidayet sazý eline aldý: 106-113

İSTANBUL - Bu sezon gösterdiği performansla Orlando Magic'in başarısında önemli rol oynayan Hidayet Türkoğlu, takımını bir kez daha galibiyete taşıdı.
Haberin devamı www.ntvspor.net

Son 16 yýlýn en iyisi Barcelona

İSTANBUL - Uluslararası Futbol Tarihi ve İstatistikleri Federasyonu’nun (IFFHS), 1991 yılından bu yana yaptığı değerlendirmede, ilk 100’e 3 Türk takımı girebildi.
Haberin devamı www.ntvspor.net

ABD, El Kaide’yi 18 ton bombayla vurdu

BAĞDAT - Irak’ta Amerikan güçleriyle Irak birliklerinin El Kaide’ye karşı dün ülke genelinde başlattığı “Zümrüdüanka Hayaleti” operasyonu kapsamında başkent Bağdat’ın güneyindeki 40’tan fazla hedef vuruldu.Amerikan ordusundan yapılan açıklamada, Amerikan uçaklarının, bu sabah hedeflere 10 dakika içinde yaklaşık 18 ton bomba bıraktığı belirtildi.

Operasyonda 2 B-1 bombardıman uçağıyla 4 F-16 taarruz uçağının, Arap Cabur’daki hedefleri bombaladığı kaydedildi.

AÝHM: Rum kayýplar davasýnda Ankara suçlu

LEFKOŞA - Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, kayıp yakını Rumların, Türkiye aleyhine 1990 yılında açtığı davayla ilgili kararını bugün açıkladı.“Varnava davası” olarak da bilinen dava, toplam 18 Rum tarafından açılmıştı. Başvuru sahiplerinin 9’u, 1974 Barış Harekatı sırasında esir alındığı iddia edilen ve o zamandan beri kayıp addedilen kişilerin aileleri, diğer 9’u da Rum kayıp yakını.

Mahkemeye sunulan belgelerde, bazı Rumların 1974’te Türk askerleri tarafından yakalanarak Adana ve Amasya gibi kentlerdeki cezaevlerine götürüldüğü ve buralarda kayboldukları iddia ediliyor.

Toplam 9 dosya, konu hakkında Ankara’ya karşı yapılmış ilk şikayetleri içermesi ve benzer davalar için emsal teşkil edecek olması bakımından önem taşıyor.

Mahkeme 2001 yılındaki kararında, kayıp Rumlar hakkında yeterince soruşturma yapmadığı ve kayıpların ailelerini bilgilendirmediği gerekçesiyle Ankara’nın Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ni ihlal ettiği sonucuna varmıştı.

Resmi kayıtlar, Ada’da 1963-1974 arasında 502 Kıbrıslı Türk’le 1468 Rum’un kaybolduğunu gösteriyor.

Hürmüz gerginliði Ýran TV’sinde

KAHİRE - İran devlet televizyonu, Devrim Muhafızları teknelerinin Amerikan gemileriyle karşı karşıya kalmasının video görüntülerini yayınladı.5 dakikalık sessiz görüntüde, bir adam telsizle konuşurken, uzakta Amerikan deniz kuvvetlerine ait gemilerin seyrettiği görülüyor.

Videoda, İran teknelerinin Amerikan gemilerine yanaşması ve herhangi bir kışkırtıcı harekette bulunması yönünde bir görüntü bulunmuyor. İngilizce yayın yapan Press-TV’de yayınlanan görüntülerde olayın tümüne yer verilmediği tahmin ediliyor.

ABD yetkilileri, 6 Ocak Pazar günü Devrim Muhafızları’na ait 5 teknenin boğazda 3 ABD gemisini taciz ettiğini bildirmişlerdi. Pentagon sözcüsü Bryan Whitman, İran’ın hareketlerinin ölçüsüz, pervasız, potansiyel olarak düşmanca olduğunu söylemiş, Beyaz Saray Sözcüsü Gordon Johnroe bunu provokasyon olarak nitelendirmiş ve İran’ı gelecekte benzeri eylemlerden kaçınması konusunda uyarmıştı.

İran Dışişleri Bakanlığı ise yayınladığı açıklamada olayı “normal” olarak nitelendirmiş ve sorunun çözüldüğünü bildirmişti.

10 Ocak 2008 itibarýyla kayak merkezleri

ANKARA - Kartalkaya’da kar kalınlığı 160 santimetre, Uludağ’da 95 santimetre ölçüldü. Isparta’daki Davraz Kayak Merkezi pistlerini kayakçılara açarken, Antalya’daki Saklıkent Kayak Merkezi hala kar yağışı bekliyor. Palandöken Kayak Merkezinde kar kalınlığı 80, Kars Bayraktepe’de ise 155 santimetre oldu. Erciyes Kayak Merkezi, Alp disiplini 2. Etap Yarışmaları’na ev sahipliği yapacak. Kartepe’ye günübirlik gidenler kayak, snowboard, ayakkabı ve baton kiralayabiliyor...
KARTALKAYA KAYAK MERKEZİ
Bolu’daki Kartalkaya Kayak Merkezi’nde kar kalınlığı 1 metre 60 santimetreye ulaştı. Kayak merkezlerindeki oteller, hafta içi yüzde 60 doluluk oranı ile hizmet verirken, hafta sonları ise yüzde 100 doluluk oranına ulaşıyor.

Kar yağışı ve buzlanma nedeniyle tatilciler kayak merkezinin yolunda zaman zaman zor anlar yaşıyor. Traktör römorklarının üzerlerini çadırla kapatarak ev gibi kullanan köylüler, yolda kalan tatilcilerin araçlarına zincir takıyor ve kayarak yoldan çıkan araçları traktörleriyle çekiyor.

Grand Kartal Otel’in Genel Müdürü Halit Ergül, kayak merkezine gösterilen ilgiden memnun olduklarını belirterek, “Hafta içi fazla bir yoğunluk olmuyor ama hafta sonu otellerimiz doluyor. Ayrıca, kar kalınlığı istediğimiz seviyenin üzerinde ve tatilcilerimiz rahatlıkla kayak yapabiliyor. Yarı yıl tatili öncesinde rezervasyonlar başladı” dedi.

ULUDAĞ’DA İŞLETMECİLERİN YÜZÜ GÜLÜYOR
Uludağ Meteoroloji İstasyonu yetkililerinden alınan bilgiye göre, 3 günden bu yana kar yağışının olmadığı Uludağ’da, gelecek hafta başına kadar da yağış beklenmiyor.

Kar kalınlığının 95 santimetreye ulaştığı oteller bölgesinde hava sıcaklığı gündüz eksi 6, gece ise eksi 10 derece olarak ölçüldü.

Bu arada, otellerdeki doluluk oranları işletmecilerin yüzünü güldürüyor.

İşletmeciler, Rus turistlerle birlikte otellerdeki doluluk oranının yüzde 90’lar seviyesinde olduğunu, yarı yıl tatili hazırlıklarının da devam ettiğini bildirdiler.

DAVRAZ KAYAK MERKEZİ
Isparta’daki Davraz Kayak Merkezi’nde kar kalınlığının 50-60 santimetreye ulaşmasıyla pistler kış sporlarına uygun hale gelirken, Antalya’daki Saklıkent Kayak Merkezi ise hala kar yağışı bekliyor.

Uzun süredir kayak sezonunun açılmasını bekleyen Davraz’da, geçen günlerde etkili olan kar yağışının ardından hareketli günler yaşanmaya başladı.

Isparta’ya 26 kilometre uzaklıktaki kayak merkezinde, pistlerdeki kar kalınlığının, konaklama tesislerinin bulunduğu alt pistlerde 30-50 santimetre, üst pistlerde ise 50-60 santimetre civarında olduğu bildirildi.

Davraz’da, 336 yatak kapasiteli 4 yıldızlı otel ile 20 odalı pansiyon hizmet veriyor.

SAKLIKENT’TE KAR BEKLENTİSİ
Antalya Saklıkent Kayak Merkezi’nde kar kalınlığının kayak yapabilecek yüksekliğe ulaşmadığı bildirildi.

Saklıkent Kooperatifi Müdürü Sabahattin Topal, kar kalınlığının yaklaşık 30 santimetre olduğunu ancak, pistlerin kayak yapmaya uygun olmadığını söyledi.

Topal, pistlerde kar olmamasına rağmen, Antalyalıların Saklıkent’e gelerek karın tadını çıkarabileceklerini kaydetti.

PALANDÖKEN VE SARIKAMIŞ KAYAK MERKEZİ
Erzurum Palandöken Kayak Merkezi’nde kar kalınlığının 80, Kars’ın Sarıkamış ilçesindeki Bayraktepe Kayak Merkezi’nde ise 155 santimetre olduğu belirtildi.

Kar kalınlığının 80 santimetreye ulaştığı Palandöken Kayak Merkezi’nde, yerli ve yabancı turistler kayak yapmanın keyfini çıkarıyor.

Dedeman Otel Genel Müdürü Mehmet Varol, otelde doluluk oranının yüzde 100 olduğunu; yabancı turistlerin çoğunluğunun Ukrayna ve Rusya’dan geldiğini belirtti.

Bu sezon Palandöken’e ilginin arttığını vurgulayan Varol, “Turist açısından buradaki işletmelerin yüzü gülüyor. Son bir aydır doluluk oranımız en düşük yüzde 98 oldu” diye konuştu.

Kayak merkezindeki Polat Otel’de doluluk oranının yüzde 100, Palan Otel’de ise yüzde 70 olduğu bildirildi.

Bayraktepe Kayak Merkezi’nde ise kar kalınlığı 155 santimetreye ulaştı.

Kayak merkezindeki Toprak Otel Genel Müdür Yardımcısı Barlas Özbey, “Otelimizde daha çok Rusya ve Ukrayna’dan gelenler var. Şu anda doluluk oranımız yüzde 85’e ulaştı. Böyle devam ettiğimiz sürece dış pazarda istediğimiz potansiyele ulaşacağız” diye konuştu.

Bayraktepe Kayak Merkezi’ndeki Çamkar Otel’de doluluk oranının yüzde 70 olduğu bildirildi.

ERCİYES KAYAK MERKEZİ
Erciyes Kayak Merkezi, hafta sonunda Alp Disiplini Federasyon Puanlı 2. Etap Yarışmalarına ev sahipliği yapacak.

Kar kalınlığının geçen hafta 70-80 santimetreye düştüğü Erciyes Kayak Merkezi’nde aralıklarla kar yağışı devam ediyor. Son yağışlarla birlikte kar kalınlığının 1 metreyi aştığı Erciyes’te, hafta sonunda yağışların aralıklarla devam etmesi bekleniyor.

Özellikle hafta sonunda kayakseverlerin akınına uğrayan Erciyes Kayak Merkezi’nde teleski, telesiyej, baby lift gibi mekanik tesisler faaliyet gösteriyor.

Kayak merkezi, yarın başlayacak Alp Disiplini 2. Etap Yarışmaları’na ev sahipliği yapacak. Türkiye Kayak Federasyonu’nun düzenlediği 2008 yılının ilk yarışması için sporcular kayak merkezine gelmeye başladı.

Yarın yapılacak teknik toplantının ardından yarışmaya katılacak sporcu ve kulüp sayısı netleşecek.

Yarışlar, Pazar günü sona erecek.

KARTEPE KAYAK MERKEZİ
Kocaeli’nde Samanlı Dağları’nın zirvesindeki kış sporları merkezi Kartepe’de kar kalınlığı 1 metre oldu.

Kartepe’ye günübirlik gidenler kayak, snowboard, ayakkabı ve baton kiralayabiliyor.

İstanbul’a en yakın kış sporları merkezi Kartepe’de uzunlukları 400 ile 3 bin 500 metre arasında değişen 12 kayak pistinin 3’ünde telesiyej, birinde teleski bulunuyor. Dereceleri zor, orta ve kolay arasında değişen 4 pistin kayakseverlerin hizmetine açıldığı, The Green Park Resort Kartepe’nin doluluk oranının ise yüzde 30 olduğu öğrenildi.

HAZARBABA KAYAK MERKEZİ
Elazığ’ın Sivrice ilçesinde Hazarbaba Kayak Merkezi’nde kar kalınlığı 50 santimetreye ulaştı.

Tesisin işletmecisi Ramazan Ayhan, pistte kar kalınlığının 50 santimetreye kadar yükseldiğini söyledi.

Kar kalınlığının zirvede yer yer 1.5 metreye kadar çıktığını bildiren Ayhan, zeminin çok iyi olduğunu ve pistte kar ezme çalışmasını yaptıklarını kaydetti.

Hazarbaba Kayak Merkezi’ne giden yolun açık olduğunu belirten Ayhan, yarı yıl tatilinde merkeze grup olarak gelecek öğrencilere çeşitli imkanlar sunacaklarını söyledi.

Elazığ’da kayak takımı oluşturmak için Gençlik Spor İl Müdürlüğü ve Kayak Federasyonu ile bazı çalışmalar yaptıklarını ifade eden Ayhan, bu spora ilgi duyan gençleri merkeze beklediklerini bildirdi.

ILGAZ’DA ZİYARETÇİ YOĞUNLUĞU
Çankırı’daki Ilgaz Dağı Kayak Merkezi’nde yaklaşık 1 haftadır devam eden yağışın ardından kar kalınlığı 170 santimetreye ulaştı.

Kayak merkezindeki otellerde doluluk oranının hafta sonu yüzde 100, hafta içi yüzde 75’lere ulaştığını bildiren Ilgaz Oteller Birliği Başkanı Eray Öztürk, tatilcilerin ilgisinden memnun olduklarını söyledi.

Kayak merkezine, özellikle Başkentli kayakseverler ilgi gösteriyor.

“Diana’nýn ölümü, kýsmen koruma hatasýndan”

LONDRA - Kazanın yaşandığı dönemde Prensesin korumalığını yapan ve kazadan kurtulan tek kişi olan Trevor Rees-Jones’un kazadan önce paparazzilerle inatlaştığını ve takibin bir “kedi-fare oyununa” dönüşmesine yol açtığını belirten Wharfe, aslında medya dostane ilişkiler kurmak gerektiğini söyledi.Korumanın basına karşı değil, basınla birlikte çalışması gerektiğini ifade eden Wharfe, kendisinin Prensesi koruduğu dönemde paparazzileri organize biçimde yönettiğini, fotoğrafların düzenli biçimde çekilmesini bizzat sağladığını, böylece de Prensesin tehlikeli biçimde takip edilmesini önlediğini anlattı.

“Eğer kaza günü de paparazziler üzerinde böyle bir etkin denetim sağlanabilseydi, bu kaza hiç yaşanmamış olabilirdi, bundan eminim” diyen Wharfe, Trevor Rees-Jones’un medyayı düşman gibi görmek ve öyle davranmakla büyük hata yaptığını kaydetti.

Wharfe, izlenen kişiyi medyadan kaçırmaya çalışmanın gazetecileri daha da kışkırtan bir davranış olduğunu ifade etti ve “Bu mutlaka kayıpla sonlanacak tehlikeli bir oyundur” dedi.

Otomobil müþterisini sevindiren karar

İSTANBUL - 2004 model lüks bir otomobili aksesuarlarıyla birlikte, 334 bin 259 YTL’ye satın alan Mustafa Arpacı, 11 Mart 2004 tarihinde 90 kilometrede olan otomobilinin çalışmadığını fark etti.Yetkili servis görevlilerince çektirilen ve bittiği belirtilen aküsü değiştirilen Arpacı’nın aracı, 4 gün sonra kendisine teslim edildi. Teslim aldığı otomobilinde 3 gün sonra yeniden akü kaynaklı arıza çıkan Arpacı, benzer sorunlar nedeniyle aracını 15 Ağustos 2004, 4 Nisan 2005 ve 18 Nisan 2005 tarihlerinde servise götürdü.

Bu sorunların dışında son olarak 15 Kasım 2005’de yeniden servise götürülen lüks otomobilin şarj tutmayan aküsü değiştirilip, diğer kontrolleri yapılarak 30 Ocak 2006’da sahibine geri verildi.

MÜŞTERİ: ARIZA ÜRETİM HATASINDAN
Otomobilinde yaşanan sorunlardan rahatsız olan Arpacı, daha sonra “aracının değiştirilmesi” talebiyle, otomobili üreten şirkete ve bu şirkete bağlı yetkili servis şirketi hakkında İstanbul 5. Tüketici Mahkemesinde dava açtı.

Mustafa Arpacı’nın avukatı Evren Balay tarafından hazırlanıp mahkemeye verilen dava dilekçesinde, fahiş bir bedel ödeyerek markasına güvendiği otomobili satın alan müvekkilinin, lüks araçtaki sorun kesin olarak giderilmediğinden değiştirilmesini istediği belirtilerek, bu talebin, otomobille birlikte teslim edilen garanti şartlarının 5. maddesine uygun olduğu savunuldu.

Dilekçede, söz konusu aracın 6 kez arızalanması yüzünden Arpacı’nın otomobilinden kesintisiz olarak yararlanamadığını ve sürekli olarak yolda kalma endişesini taşıdığı kaydedildi.

İthalatçı firma ile satış ve servis hizmeti veren şirkete, noter kanalıyla 3 Şubat 2006 tarihinde bir ihtarname gönderildiği anlatılan dilekçede, Arpacı’nın ihtarnameyle arızalı aracın aynı markalı yeni bir otomobille değiştirilmesini ya da bedeli olan 334 bin 259 YTL’nin, otomobilin alındığı tarihten itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte kendisine ödenmesini istediği bildirdi.

Dilekçede ayrıca, 90 kilometre yol yapan otomobilin akü ve elektrik arızası yapmasının, “kullanım hatası olamayacağı” belirtilerek, arızanın üretim hatası olduğu iddia edildi.

DAVALI ŞİRKET: KULLANICI HATASI
Davalı şirketlerin avukatları Alper Kılıçoğlu ve Berk Ali Çobanoğlu ise, mahkemeye sundukları itiraz dilekçelerinde, Mustafa Arpacı’nın satın aldığı otomobille ilgili daha önceden seçimlik hakkını, otomobilin onarımı yönünde kullandığını ve bedel iadesi talep edemeyeceğini savundu.

Dava konusu araçtaki arızanın kullanıcı hatasından kaynaklandığını ileri sürülen dilekçede, davacı Arpacı’nın otomobilden faydalanmaya devam etmesi yüzünden mahkemenin davanın reddine karar vermesini talep etti.

BİLİRKİŞİ: İMALAT HATASI
İstanbul 5. Tüketici Mahkemesi Hakimi Sevtap Kaya’nın talebi üzerine, arızalı otomobili bilirkişi olarak inceleyen İstanbul Teknik Üniversitesi Makine Fakültesi Otomotiv Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Turgut Özaktaş, hazırladığı raporda, aracın kaçak testlere tabi tutulduğunu ve test sonuçlarında otomobilin üzerindeki akünün plakalarının sertleşmiş olması yüzünden şarj tutmadığını bildirdi.

Özaktaş, raporunda, aracın elektrik kaçağı ve 3 tane konforlu kapı açma kolunun arızalı olması dolayısıyla otomobilin “uyku moduna” geçemediği ve bu hususların otomobilin arızasının kullanım hatasından kaynaklanmadığını gösterdiğini ifade etti.

“Elektrik kaçağının kapı kollarındaki imalat hatasından kaynaklandığı” ifade eden Özaktaş, otomobilin onarımının da mümkün olduğunu vurguladı.

KARAR
Davayı karara bağlayan hakim Sevtap Kaya, 11 Nisan 2007 tarihinde yazdığı gerekçeli kararında, bilirkişi raporunda belirtilen “üretim hatası”na dikkat çekerek, 4077 sayılı “Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun” göre, “tüketiciye ait ayıplı malın ayıpsız misli ile değiştirilmesi veya ayıp oranında bedel indirimi ile ücretsiz onarımı isteme hakkına sahip olduğunu” anlattı.

Satıcının, tüketicinin tercih ettiği söz konusu talebi yerine getirmekle yükümlü olduğunu ve 4077 sayılı kanunda “arızanın 30 gün içerisinde giderilmemesinden satıcı, bayi, acente, temsilci, ithalatçı veya imalatçının sorumlu olduğunun açıklandığı”na dikkat çeken hakim Sevtap Kaya, yasa ve yönetmeliklere göre, aynı arızanın garanti süresi içinde 6 kez tekrarlanması ve bu arızaların maldan yararlanmamayı sürekli kılması durumunda tüketicinin malın değiştirilmesi, bedel iadesi ya da ayıp oranında bedel indirimi talep edebileceğini ifade etti.

MÜŞTERİ HAKLI
Hakim Kaya, kararında, davacının, açıklanan yasa ve yönetmeliklere göre “bedel iadesi” talebinde haklı olduğunun anlaşıldığını belirterek, malın ayıplı olduğunu ve ayıbın üretim hatasından kaynaklandığının belirlendiğini bildirdi.

Kararında, 6 kez tamire başvurulup, 3 kez akü değiştirilmesine rağmen otomobildeki ayıbın halen devam ettiğini ve öngörülen sürede giderilmediğini belirten hakim Kaya, dava konusu lüks otomobilin davalılara iade edilmesine hükmetti.

Hakim Kaya ayrıca, aracın fiyatı olan 334 bin 259 YTL’lik bedelin, söz konusu aracın davalılara iade tarihinden itibaren faiziyle birlikte davalılardan alınarak Arpacı’ya verilmesine karar verdi.

YARGITAY’IN ONAMA KARARI
İstanbul 5. Tüketici Mahkemesince verilen karara itiraz eden davalı şirketlerin avukatları, Yargıtaya başvurarak kararın bozulmasını talep etti.

Dosyayı inceleyen Yargıtay 13. Hukuk Dairesi de bir süre önce yayımladığı ilamında, mahkemenin kararını onadı.

Bu yýl ÖSS’yi kazanmak yüzde 25 daha kolay

ANKARA - 4 yıla çıkarılan liseler henüz mezun vermediği için ÖSS’ye girecek aday sayısı bu yıl 500 bin azalacak. Bu rakam, üniversite adaylarının şansını yüzde 25 artırıyor. Uzun boylu ve kilolu öğrencilere özel sıra uygulaması geliyor.ÖSYM Başkanı Prof. Dr. Ünal Yarımağan, 4 yıla çıkarılan ortaöğretimde bazı lise türleri dışında bu yıl mezun verilemeyecek olması nedeniyle ÖSS’ye girecek aday sayısında 400-500 bin azalma beklediklerini belirterek, “Bu nedenle bu yıl taban puanlarında bir miktar farklılıklar olabilir” dedi. Yarımağan, 2008-ÖSS’ye yaklaşık 1 milyon 200 bin adayın katılacağını tahmin ettiklerini söyledi.

Ortaöğretimin 4 yıla çıkması nedeniyle bazı lise türleri dışında bu yıl mezun verilemeyeceğini anımsatan Yarımağan, bu nedenle bu yıl ÖSS’ye girecek aday sayısında 400-500 bin civarında azalma beklediklerini kaydetti. Başvuru sayısının azalmasının sınava bu yıl girecek adayların üniversiteyi kazanma şansını artırıp artırmayacağı sorusuna Yarımağan, şu yanıtı verdi:

“Tabii artırır. Geçen yılki kontenjanlar Açıköğretim hariç 430 bin civarındaydı. Bu yıl bu sayının azalmayacağını, hatta bir miktar artacağını söyleyebiliriz. Sınava giren aday sayısı da daha az olacağı için, bu yıl başvuran adayların üniversiteye gitme şanslarının geçen yıla göre ve bundan sonraki yıllara göre daha yüksek olacaktır. Geçen seneye göre yüzde 25 daha şanslılar. Ancak bu sadece bu yıla mahsus bir durumdur.”

Başvuru sayısının azalması nedeniyle taban puanlarında bir yükselme veya düşme olup olmayacağı sorusuna Yarımağan şu karşılığı verdi:

“Biz sıralama yaptığımıza göre puanlar da ortalamalara göre belirleniyor. Bu yıl sınava girecek kitle farklı olacağı için aslında bu yılın taban puanları geçen yıllardan bir miktar farklı olabilir. Bu yönde ayrıntılı bir çalışma yapmadığım için şimdiden artar ya da eksilir diye birşey söyleyemiyorum ama önemli olan sıralamadır. Puanın mutlak değerinden çok adayın başarı sırasıdır. Aday kitle içinde 10 bininci mi, 20 bininci mi o önemlidir, puan o kadar önemli değildir. Bu yıl puanlarda bir miktar farklılıklar olabilir.”

SINAV ÜCRETİLERİ ARTMAYACAK
Yarımağan, ÖSS ve YDS ücretlerinde artış yapılmamasına ilişkin YÖK’e öneride bulunacaklarını bildirdi. Son birkaç yıldır çok fazla artış yapmadıklarını, geçen yıl tercihlerden ücret alma uygulamasına da son verdiklerini kaydeden Yarımağan, önerilerinin kabul edilmesi halinde bu yıl da geçen yılki fiyatların geçerli olacağını söyledi. Yarımağan, “Bu fiyatlar YÖK Genel Kurulu’nda onaylanacak. Bizim önerimiz fiyatların yükselmemesi yönünde. Yani sadece ÖSS’ye girecek adaylar 40 YTL, ÖSS ile birlikte YDS’ye girecekler 50 YTL, sadece sınavsız geçişe başvuran adaylar da 10 YTL ödeyecek. Tercihler sırasında da ücret alınmayacak” dedi.

İşlemleri internet üzerinden gerçekleştirdiklerini anımsatan Yarımağan, bundan dolayı masraflarının azalması nedeniyle ücretleri artırmadıklarını söyledi.

ÖSS’YE BAŞVURULAR GELECEK AY YAPILACAK
2008’de yapılacak ÖSS takviminin de YÖK Genel Kurulu’nun onayından sonra kesinleşeceğini ifade eden Yarımağan, sınavın 15 Haziran 2008 Pazar günü yapılmasının planlandığını, başvuruların da şubat-mart aylarında alınacağını bildirdi. Yarımağan, başvuruların geçen yıl olduğu gibi internet üzerinden alınacağını belirtti.
ÖSS’ye bu yıl girecek adaylar “standart” uygulamalarla karşılaşacak. Bu yıldan itibaren adaylara dağıtılacak soru kitapçığının türleri, oturacakları sıralar ve bu sıraların aralarındaki mesafeler, salon başkanlarına bırakılmak yerine ÖSYM’nin merkezinden belirlenecek. Adaylar binaya da cep telefonu getiremeyecekler.”

KOPYANIN TAMAMEN ÖNÜNE GEÇİLECEK
Prof. Dr. Yarımağan, bu yıl uygulamaya başlayacakları “Sınav Merkezi Otomasyonu Projesi”ni de anlattı. Hazırlıklarına geçen yıl başlanan projenin uygulama aşamasına geldiğini ifade eden Yarımağan, projenin, sınav esnasındaki oturma düzenini ve hangi adaya hangi kitapçık türünün dağıtılacağını merkezden belirlemeyi, dolayısıyla hem kopya çekilmesini tamamen önlemeyi hem de adaylara kolaylık sağlamayı amaçladığını belirtti.

KOLÇAKLI SANDALYE, ALÇAK SIRA KULLANILMAYACAK
Bu çerçevede, ÖSYM’nin sınav yaptığı yaklaşık 200 bin sınav salonunun ve tüm okulların bilgilerinin elektronik ortama aktarıldığını kaydeden Yarımağan, şöyle konuştu:

“Biz bundan önce sınav yapılan salonların bilgilerine çok hakim değildik. Sadece kapasitelerini biliyorduk. Bu proje kapsamında sınav yapılan tüm salonların bilgilerini aldık. Şimdi o salondaki, o sınıftaki sıranın türünden tutun, yüksekliğine, birbirlerine olan mesafelerine, salonun boyutlarına kadar tüm bilgilere sahibiz. Yani sınıfta masa mı var, sıra mı var, sandalye mi var, sıranın üstünün yüzeyi iyi mi kötü mü, sıraların arasındaki mesafeler ne kadar, sınıfın büyüklüğü ne kadar, sınıfın perdesi var mı, okulda kaloriferi, jeneratörü var mı, okula ulaşım kolay mı zor mu bütün bu bilgilere elektronik ortamda sahibiz. Bu bilgilere sahip olduğumuz için de bir sınav için uygun olmayan salonları kullanmayacağız bu seneden itibaren. Eğer mecbur değilsek kolçaklı
sandalyeleri bulunan veya adaylar için çok alçak olan ilkokul 1. sınıfların sıralarını kullanmayacağız. Yine mecbur değilsek, ulaşımı zor, gürültülü yerlerdeki sınav salonlarını kullanmayacağız.”

Bu bilgilerin adayların oturma düzeni ve onlara dağıtılacak kitapçık türlerini belirlemede kullanılacağını belirten Yarımağan, böylece kopya çekmenin tamamen engellenmesini hedeflediklerini vurguladı.

ÖĞRENCİLERİN YERLERİ ANKARA’DAN BELİRLENECEK
Yarımağan, şunları söyledi:

“Adayların oturma yerlerinin planlamasını ve soru kitapçıklarının dağıtımını da Ankara’dan yani merkezden yapacağız. Salon başkanlarına inisiyatif bırakmayacağız. Örneğin, 20 kişilik bir sınıfta 7 numaralı adayın nereye oturacağını ve o adaya hangi kitapçık türünün dağıtılacağını biz belirleyeceğiz. ’1 numaralı aday şuraya, 2 numaralı aday buraya otursun, şu adaya A kitapçığı, bu adaya B kitapçığı verilsin’ diyeceğiz. Eskiden salon başkanı adayı kendi isteğine göre oturtuyor, kitapçığı kendi isteğine göre dağıtıyordu. Bazıları bunu iyi planlayamadığı için yan yana ya da birbirlerine yakın oturan adaylara aynı kitapçık türü düşüyordu.

Yeni sistemle biz standart getirmeye çalışıyoruz. Adaylar da rahat edecek. Mesela bazı yerlerde adaylar birbirlerine yakın veya çok uzak oturtuluyordu buna bir standart getireceğiz, belli bir mesafe olacak. Kopya açısından daha güvenli bir sistem bu. Kopyayı tamamen önlenecek.”

Bu projenin fiziki açıdan adaylara rahatlık sağlayacağını yineleyen Yarımağan, “Örneğin, bir sınıfın sınav saatinde çok güneş aldığını biliyorsak o sınıfı kullanmayacağız. Kötü salonları kullanmayacağız. Örneğin, kolçaklı sandalyeleri, çok alçak sıra olduğu için ilköğretim 1. sınıf sıralarını mecbur kalmadıkça kullanmayacağız veya çok gürültülü bir yerdeki sınıfı kullanmayacağız” diye konuştu.

UZUN BOYLU VE KİLOLULARA KOLAYLIK
Yarımağan, uzun boylu ve kilolu adayların küçük sıralarda sınava girmelerinin sıkıntı yarattığını belirterek, bu adaylara da kolaylık sağlamayı düşündüklerini söyledi. Yarımağan, şunları kaydetti:

“Sınava başvurular sırasında uzun boylu veya çok kilolu adayların bilgilerini alırsak eğer, bu adayları da uygun salonlarda sınava almaya çalışacağız. Çünkü bizim sınıflarımızın bir kısmı ilköğretim okullarında, bir kısmı ortaöğretim, bir kısmı da üniversitelerdeki sınıflar. Özellikle ilköğretimde sıralar küçük çocuklara göre olduğu için zaten bu salonları kullanmamaya çalışacağız. Uzun boylu ve kilolu adayları ise en uygun sınıflarda sınava alarak onların da rahat etmesini sağlayacağız. Örneğin adayın boyu 1.90’dan uzun mu, kilosu 100’ün üstünde mi, bunları bilirsek bu adayları büyük sıraların bulunduğu yerlere atayarak, rahat etmelerini sağlayabiliriz.”

Sınav salonları ile ilgili bilgilerde değişiklik olması halinde okulların bunu ÖSYM’ye bildireceğini ifade eden Yarımağan, dolayısıyla değişikliklerin aksamaya yol açmayacağını söyledi.

CEP TELEFONU TAMAMEN YASAK
Başta ÖSS olmak üzere ÖSYM’nin uyguladığı sınavlarda cep telefonlarıyla ilgili sorunların büyük sıkıntı yarattığını vurgulayan Yarımağan, bu konuda yeni bir karar aldıklarını açıkladı. Yarımağan, şunları söyledi:

“Cep telefonlarıyla baş etmekte güçlük çekiyoruz. Bu gerçekten bizim başımızı ağrıtan bir konu. Çünkü cep telefonların artık insanların ayrılmaz bir parçası oldu. Birçok aday cep telefonuyla sınava geliyor. Maalesef bunların içinde az sayıda da olsa cep telefonuyla kopya çekmeye çalışanlar var. Bu da tabii sınavın güvenilirliğini azaltıyor. Biz cep telefonuyla sınava girmeyi yasaklamıştık eskiden beri fakat sınava gelirken yanında cep telefonu getirmeyi yasaklamamıştık. Cep telefonuyla binaya gelenlerin cep telefonlarını emanete alıyorduk fakat bu da çok ciddi sıkıntılar yaratıyor. Çünkü bu, oradaki görevlilere bir sorumluluk getiriyor. Yüzlerce kişinin telefonunu alacak, bunları sağlıklı bir biçimde iade edecek... Bu mümkün olmuyor. Bazı adaylar da cep telefonuyla sınava giriyor tabii bu durumda sınavları iptal ediliyor.

Bütün bunlara çözüm olarak, 2008 ÖSS’de binaya cep telefonu olmadan gelmeleri yönünde karar aldık. Cep telefonu ile binaya gelen adayı sınava almayacağız. Bu nedenle adayların mağdur olmasını istemiyoruz. Bu önlemler adayların lehine olan önlemlerdir ve sınavın güvenilirliğiyle ilgilidir. Çünkü biz gerçekten başedemiyoruz bu durumla. Bir taraftan kopya nedeniyle, diğer taraftan da telefonların emanete alınması sırasında ciddi sıkıntılar yaşıyoruz. O yüzden böyle bir önlem almak zorunda kaldık”

GÖREVLİLERİN PERFORMANSI TAKİP EDİLECEK
Yarımağan, bu yıldan itibaren sınavlarda görev alanların performanslarını da takip edeceklerini bildirdi. Sınavlarda görev alan yaklaşık 300 bin kişiyle ilgili bilgilerin de toplandığını belirten Yarımağan, “Sınavda görevini iyi yapmayan bir görevliye sonraki yıllarda mecbur kalmadıkça görev vermemeye çalışacağız. Örneğin görev yaptığı salonda kopya çekilmişse, o görevli görevini iyi yapmamış demektir. Veya adayların soru kitapçığı türünü işaretlemesi, salon başkanının da bunu kontrol etmesi gerekiyor. Eğer işaretlenmemişse görevli görevini iyi yapmadı demektir. Bunları takip edeceğiz ve görev vermeyeceğiz” dedi.

MART AYINDA BAŞLAYACAK
Yarımağan, ÖSS’de tüm Türkiye’ye uygulayacakları bu projeyi, 2008 Mart ayında yapılacak sınavlarda denemeye başlayacaklarını bildirdi. Yarımağan, “Mart ayında yapılacak Üniversitelerarası Kurul Yabancı Dil Sınavı’nda denemeye başlarız ÖSS’de de tam anlamıyla uygularız” dedi.

1,15’e gerileyen dolar daha düþer mi?

İSTANBUL - Doların düşüşü bu yıl da sürüyor. 2007 yılında YTL karşısında yüzde 20 değer kaybeden dolar son 6.5 yılın en düşük düzeylerinde işlem görüyor. 2007 başında 1,4150 YTL’de olan dolar geçen yılın sonunda 1,1670 YTL’ye kadar geriledi. Bu yıl da düşüşünü sürdüren dolar 1,1560 YTL ile 4 Haziran 2001’den beri en düşük seviyeyi gördü.NTVMSNBC’ye konuşan A Yatırım Genel Müdür Yardımcısı Murat Salar, dolarda yılbaşından bu yana olan harekette carry trade’in (Faizi düşük para birimi cinsinden borçlanıp, getirisi yüksek para birimine yatırım yapma) etkisi olduğunu belirterek şunları söyledi:

“YTL faizlerinin dünyadaki diğer faizlere göre görece yüksek kalması doların düşmesindeki temel neden. Kurun 1,15’te dengeleneceğinden çok emin değilim. Bundan sonra YTL’nin faizinin diğer para birimlerine göre nerede olacağı kuru belirler. ’1,15 YTL’de kur dengelenir’ demek için erken ancak daha aşağısı da görülebilir. Likidite koşulları bozulmadığı ve faiz oranları bizde göreceli olarak yüksek kaldığı sürece daha aşağısı görülebilir.

Kurun geldiği seviye bence orta ve uzun vade için problem yaratır. 2007 için yaklaşık 40 milyar dolarlık bir cari açıktan bahsediyoruz Bunun bu yıl 50 milyar dolara ulaşacağı tahmin ediliyor. Yüksek cari açık uzun süre taşınamaz. Bunu taşımamızı sağlayan likidite koşulları. Likidite koşulları değişirse biz ciddi hasar alırız.”

‘ABD’DEN GELEN VERİLER İZLENECEK’
Merkez Bankası’nın tek başına yapabileceği bir şey olmadığını kaydeden Salar, hızlı faiz indiriminin enflasyonist baskıya yol açacağını söyledi.

“Kısa vadede ABD’den gelecek veriler yakından izlenecek” diyen Salar, kısa vadede seyri değiştirecek şeyin ABD enflasyonuyla ilgili veriler olacağını ifade etti.

TOKALI: DIŞ ŞOK OLMAZSA, YTL DEĞERLİ KALIR
Finans Invest Başekonomisti Banu Kıvcı Tokalı, kurun nominal olarak çok alt seviyelere geldiğine dikkat çekti.

Tokalı şu değerlendirmeyi yaptı: “Doların uluslararası piyasada aynı hızla değer kaybetmesi zorlaşıyor. Hem YTL’nin nominal olarak daha fazla değer kazanmasının, hem de doların değer kaybının zor olması kurda aşağı hareketi sınırlayan önemli faktör olacak. Dış kaynaklı ciddi bir şok olmadığı sürece YTL reel olarak değerli kalmaya devam edecek. Nominal olarak sınırların zorlandığı bir döneme girdik. Bu rallinin devam etmesini beklemek biraz daha zor bir olasılık. Kurda 1,10’lara inmenin zor olacağını düşünüyorum.”

Blair, JPMorgan’a baþdanýþman oldu

NEW YORK - ABD’nin üçüncü büyük bankası JPMorgan’dan yapılan açıklamada, Blair’in, CEO ve üst düzey idari kesime danışmanlık yaparak, bankanın önemli müşterileriyle ilgili durumlara müdahil olacağı belirtildi. Blair de yaptığı yazılı açıklamada, banka yöneticilerine, küreselleşmenin getirdiği büyük siyasi ve ekonomik değişimlere yaklaşımları konusunda tavsiyelerde bulunacağını ifade etti.

Kosova’da Taçi hükümetine güvenoyu

PRİŞTİNE - Kosova meclisi, oy çokluğuyla Kosova Demokratik Partisi (PDK) lideri Haşim Taçi’yi Başbakan seçti. 120 üyeli Kosova Meclisinde açık oylamaya katılan 112 milletvekilinden 85’i Taçi hükümetine güven oyu verdi.Kosova Kurtuluş Ordusu’nun eski lideri Haşim Taçi’nin başbakanlığındaki hükümette, Sırplara 2, Türklere de 1 bakanlık verildi. Kosova Demokratik Türk Partisi lideri Mahir Yağcılar, çevre ve planlama bakanı oldu.

Haşim Taçi, başbakan olarak yaptığı ilk konuşmada, Kosova’nın birkaç hafta içinde bağımsız ve egemen bir devlet olacağını söyledi. Uluslararası toplumun gözetiminde Sırbistan’la yürütülen müzakerelerden sonuç alınamamasının ardından, Kosovalı Arnavutların kısa süre içinde bağımsızlıklarını ilan etmesi bekleniyor.

ABD ile AB, Kosova’nın bağımsızlığını desteklerken, Rusya böyle bir kararın Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde tanınmasını veto edeceğini belirtiyor.

2500 dolara dünyanýn en ucuz otomobili

YENİ DELHİ - 624 cm3’lük minik bir motora sahip “Nano” adlı otomobil, bu yıl 100 bin rupiye (2500 dolar) piyasaya sürülecek. Otomobilin temel versiyonunda klima, takviyeli direksiyon ve elektrikli cam gibi özellikler bulunmuyor.Yeni Delhi’de yapılan tanıtma töreninde konuşan şirket müdürü, bu otomobilin üretilmesini, aya ilk seyahat veya Wright kardeşlerin ilk uçuşu kadar önemli olarak nitelendirdi.

Otomobilin hava kirliliğini artıracağı iddialarını reddeden müdür, otomobili “herkesin alabileceği güvenli ürün” olarak tanımladı.

“Nano”nun, dünyada ucuz otomobil piyasasında rekabeti artıracağı tahmin ediliyor.


Victoria’s Secret, mayo ve bikinilerini tanýttý

BUENOS AİRES - Düzenlediği her defileyle olay yaratan ünlü iç giyim firması Victoria’s Secret, bu kez sen St. Bart’s Adası’ndaki katalog çekimleriyle sükse yaptı.İki ünlü model, Marisa Miller ile Alessandra Ambrosio, 2008 yazının mayo ve bikinileriyle poz verdi.

Mide düþmaný ilaçlar

BURSA - Uludağ Üniversitesi (UÜ) Tıp Fakültesi Gastroentroloji Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Macit Gülten, “Aspirin ve antiromatizmal bazı ilaçlar, mide ve onikiparmak bağırsağının iç yüzeyinin bütünlüğünün ve direncinin mide asidine karşı bozulmasına, böylece ülserlerin meydana gelmesine sebep olurlar” dedi.Prof. Dr. Macit Gülten, toplumda oldukça sık görülen ülserin, mide veya özellikle onikiparmak bağırsağının iç yüzeyinde meydana gelen yaralar olduğunu söyledi.

Prof. Dr. Gülten, erkeklerde daha fazla görülen ülserin, karın bölgesinde, genellikle önde ve üst-orta bölgede rahatsızlık hissi, ağrı, bulantı, yanma, ekşime gibi belirtilerle kendini gösterdiğini, bazı ülserlerin de hiç belirti göstermediğini belirtti.

Midedeki asidin, mideye zarar vermesini kolaylaştıran ilaç, alkol ve sigara kullanımı ile genetik faktörler ve ileri yaş gibi pek çok nedeni olan ülserin erkeklerde daha fazla görüldüğünü anlatan Gülten, şunları kaydetti:
“Peptik ülserler, kanama veya delinme gibi durumlara yol açarak ölüm riskini arttırlar. Peptik ülserin meydana gelmesinde midenin ürettiği asit, ülserin ortaya çıkmasında en önemli etkendir. Normalde mide ve onikiparmak bağırsağı mide asidine karşı dirençlidir. Ancak ‘Helicobacter Pylori’ bakterisinin varlığı, Aspirin ve antiromatizmal bazı ilaçlar, mide ve onikiparmak bağırsağının iç yüzeyinin bütünlüğünün ve direncinin, mide asidine karşı bozulmasına, böylece ülserlerin meydana gelmesine sebep olurlar.”

“KONTROLSÜZ VE GEREKSİZ İLAÇ KULLANIMINA DİKKAT
Gülten, 1980’li yıllardan itibaren “Helicobacter Pylori”nin saptanması ve tedavi edilmesi sonucunda peptik ülser hastalığının daha az görülmeye başladığını belirterek, şöyle devam etti:
“Helicobacter Pylori’ye bağlı ülserler azalmasına rağmen aspirin ve antiromatizmal ilaçların gereksiz ve kontrolsüz kullanımına bağlı ülser ve ülser kanamalarına son yıllarda daha sık rastlamaktayız. Aspirin ve bazı antiromatizmal ilaçlar mide veya onikiparmak bağırsağında ülser oluşturarak veya mide iç çeperinde gastrit oluşturarak, ciddi kanamalara yol açabilirler. Özellikle orta ve ileri yaştaki hastaların çeşitli ağrılar için kullanmak istedikleri ağrı kesicilerin olası risklerine karşı dikkatli olmaları, ülser ve kanamaya neden olma riski yüksek olan aspirin ve antiromatizmal ilaçlar yerine öncelikle daha basit ve daha düşük risk taşıyan ağrı kesicileri kullanmaları gerekmektedir. Hastaların birbirlerine tavsiye ettikleri ağrı kesicilerin gereksiz ve aşırı kullanımlarıyla, riskler daha da artmaktadır. Kalp ve damar hastalığı gibi nedenlerle sürekli düşük doz aspirin kullananların, buna ek olarak bir antiromatizmal veya ağrı kesici ilaca başlaması ülser ve kanama riskini daha çok arttırmaktadır. Ağrı kesicilerin meydana getirdiği kanama ve ölüm riskleri hiç de az değildir.”

Fitil, krem, enjeksiyon yoluyla kullanılan Aspirin veya antiromatizmal ilaçların da en az tablet veya kapsül şeklinde alınan ağrı kesiciler kadar kanama riski taşıdığına işaret eden Gülten, bağırsakta açılan ağrı kesici kapsüllerin midede açılanlar kadar kanama riski taşıdığını, ayrıca Türkiye’de yurt dışından getirilerek satılan bazı aspirin ve benzeri ağrı kesicilerin yine aynı riski taşıdığını vurguladı.

Prof. Dr. Gülten, hekimlerin önerileri doğrultusunda mide asidini baskılayan ilaçların tedaviye eklenmesi gibi önlemler alarak ülser kanaması riskinin azaltılması gerektiğini sözlerine ekledi.

Milas’ta toplu balýk ölümü faciasý

MUĞLA - Muğla’nın Kıyıkışlacık Köyü açıklarındaki balık çiftliklerinde 200 binden fazla balık öldü. Milas Kaymakamlığı çiftliklerden balık satışını yasakladı, ancak bu yasak çiftlik sahipleri için pek bağlayıcı olmadı. Balıkların yemden veya Güllük Limanı’nı kullanan gemilerin boşalttığı atıklardan zehirlenmiş olabileceği belirtiliyor.Muğla Valisi Lütfi Yiğenoğlu, yaptığı açıklamada, bölgede Özcan Küçük’e ait balık çiftliğindeki

balıkların yüzde 60’ının telef olduğunu belirterek şöyle konuştu:

BALIKLAR VE YEMLER TAHLİLE GÖNDERİLDİ
“Bu balık çiftliğine 390 bin yavru atılmış, bunların bir kısmı büyürken de telef olmuş olabilir. Özellikle bu çiftlikte Muğla Tarım İl Müdürlüğü ekipleri yoğun bir çalışma yürütüyor. Ölen, hasta ve canlı olan balıklar ile balıklara verilen yemlerden numuneler alındı. İzmir’e tahlil için gönderildi.”

200 BİN ÇİPURA TELEF OLDU
İlk tespitlere göre 6 çiftlikteki 200 binin üzerinde “çipura” balığının telef olduğunu belirten Yiğenoğlu, balık ölümlerinin nedeninin belirlenmesi için ayrıca denizden su örneği alarak, İzmir Veteriner Kontrol ve Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü’ne gönderdiklerini bildirdi.

Yiğenoğlu, şöyle devam etti:

Ölü balıklar tahlile gönderildi.

“Ölü balıkların piyasaya sürülmesi veya satışının yapılması söz konusu değil. Bu büyük bir insanlık faciasına neden olur. Ölen balıklar veteriner gözetiminde imha edilecekler. Ölen balıkların çoğu ‘çipura’, bu balık çok hassas bir balık. Bölgede yaşanan gelişmeleri sürekli takip ediyoruz. “

Bu arada, Muğla Tarım İl Müdürlüğü’nden 4 kişilik ekip, bu sabah balık ölümlerinin görüldüğü balık çiftliklerinden canlı ve ölü balık numunelerinin yanı sıra balıklara verilen yemlerden numune aldı. Balık çiftliklerindeki ölümlerin ardından çok sayıda ölü balığın kıyıya vurduğu görüldü.

‘Çete’den aranan MHP’li Gül, Emniyet’e geldi

İSTANBUL - Emniyet Müdürlüğünün Vatan Caddesi’nde yer alan yerleşkesine avukatıyla birlikte gelen Gül, daha sonra Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğüne çıktı.Gül, şubeye çıkmadan önce basın mensuplarının soruları üzerine, “bir süredir hastanede olduğunu ve ifade vermek için emniyete geldiğini” söyledi.

Gül’ün avukatı da “Hastaneden geliyoruz. 3 gündür hastanedeydi. Karaciğer nakli yapıldı biliyorsunuz” dedi.

YAKALANIP BIRAKILANLAR ŞİMDİ ARANIYOR
İstanbul Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekiplerince bir suç örgütüne yönelik düzenlenen “Matkap” adlı operasyonda gözaltına alınarak Beşiktaş’taki İstanbul Adliyesine gönderilen kişilerden, suç örgütünün elebaşı olduğu iddia edilen Orhan Aykut ile Mehmet Salih Aydar tutuklanmış, ‘Yeşil’ kod adlı Mahmut Yıldırım’ın sağ kolu olarak bilinen Zakir Selvi’nin de aralarında bulunduğu 8 kişi ise Nöbetçi İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi’nce serbest bırakılmıştı.

Serbest kalanlardan Zakir S. (Bedirhan E.), Hasan K. ve Mahmut K. ve Mehmet Mucip Seven hakkında soruşturmayı yürüten Cumhuriyet Savcısı Hikmet Usta’nın itirazı üzerine mahkemece yakalama emri çıkartılmıştı.

Bu kişilerden polis tarafından yeniden gözaltına alınan Seven, çıkarıldığı mahkemece tutuklanarak cezaevine gönderilmişti.

Beþiktaþ’ta doðal gaz patlamasý: 1 ölü, 2 yaralý

İSTANBUL - Ortaköy Mecidiye Mahallesi Sandalcı Mescit Sokak’taki 4 katlı binanın 3. katında bir patlama meydana geldi. Patlamanın ardından bölgeye çok sayıda polis, itfaiye ve sağlık ekibi sevk edildi. Patlama sonucu çıkan yangını, itfaiye ekipleri söndürdü.Patlamanın olduğu dairede yalnız yaşayan 20-25 yaşlarındaki Gülşah Çakır, olay yerinde yaşamını yitirdi. Binanın 4. katında oturan Boğaziçi Üniversitesi İşletme Mühendisliği öğrencisi Hakan Köse ile 2. katta oturan Fatih Nohutçu ise hafif yaralandı. Köse, Taksim Eğitim ve Araştırma Hastanesinde tedavi altına alındı, Nohutçu’ya ise sağlık ekipleri olay yerinde müdahale etti. Yaralıların sağlık durumlarının iyi olduğu öğrenildi.

Yangının söndürülmesinin ardından güvenlik güçleri, olay yerinde geniş çaplı bir inceleme yaptı.

Yaralılardan Fatih Nohutçu, “Büyük bir gürültüyle uyandım. Ne olduğunu anlamadım. Yüzümde kanlar vardı ve bütün camlar ve pencereler kırılmıştı” dedi.

Bu arada, patlamanın etkisiyle binanın cam ve pencerelerinden bazı parçalar, çevreye saçıldı. Çevredeki binaların ve park halindeki 2 otomobilin de camları kırıldı.

Patlamanın, doğal gaz kullanılan ocağa bir şey koyduktan sonra uyuyakalan Gülşah Çakır’ın, ocağın sönmesinin ardından içeriyi kaplayan gaz kokusuna uyanması ve mutfağa giderek elektrik düğmesine basması sonucu meydana geldiği sanılıyor.

Ýran: Petrol yine 100 dolarý geçer

LONDRA - İran Petrol Bakanı Golamhüseyin Nozari’nin, dünya piyasalarına petrol arzının yeterli olduğunu, fiyat oynamalarının doların düşüşü ve hava koşulları gibi nedenlerden kaynaklandığını söylediği bildirildi. İran’ın IRNA haber ajansı, Nozari’nin dün gazetecilere yaptığı açıklamada, petrol fiyatlarının varil başına 100 doları aşacağı tahminini ifade ettiğini duyurdu.

Nozari, “Bizim tercih ettiğimiz fiyat piyasa fiyatıdır. Dünyadaki petrolüretiminin düzeyi ve ülkelerin ekonomik büyüme hedeflerini yakalamak için ihtiyaç duydukları petrol ve enerji ihtiyaçları açısından, petrol fiyatları varil başına 100 doları aşacaktır” dedi.

Ajans, “Nozari piyasaya yeterli petrol arzı olduğunu ancak fiyat oynamalarının nedeninin doların değer kaybı, petrol işlemcileri ve hava koşulları olduğunu söyledi” dedi.

Petrol geçen hafta ilk kez varil başına 100 doları gördü. İran’ın da üyesi olduğu Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü (OPEC) 1 Şubat’ta toplanarak üretim politikasını belirleyecek. OPEC petrol bakanları, fiyatların 100 dolara çıkmasının, arz ve talepteki temel faktörlerden daha çok, uluslararası gerginliklerden kaynaklandığı görüşünü belirtiyorlar.

Rekabet Kurulu, Sabah-atv’yi görüþecek

ANKARA - Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF), Sabah-atv Ticari ve İktisadi Bütünlüğü için 5 Aralık 2007’de yapılan ihalede Çalık Grubu’na ait Turkuaz grubu tarafından verilen teklifin, Fon Kurulu’nda görüşüldüğünü ve sonucun gerekli izinler için Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) ile Rekabet Kurulu’na gönderilmesinin uygun bulunduğunu açıklamıştı. Reuters’ın edindiği bilgiye göre, Kurul bugün yapacağı toplantıda söz konusu satış işlemini değerlendirecek.

Çalık Grubu’nun medya sektöründe bilinen herhangi bir faaliyeti ya da şirketi bulunmadığı için 4054 sayılı Rekabet Kanunu’nda konulan kriterleri ihlal eden herhangi bir sorun görünmediğinden işleme izin vermesi bekleniyor.

TMSF’nin satışları da bir özelleştirme uygulaması olarak kabul edildiği için, bu satışlar için Rekabet Kurumu’nun görüşü, ihale sonrasında da izninin alınması gerekiyor.

TAV Suudi Arabistan’da ihaleyi kaybetti

İSTANBUL - TAV, İMKB’ye yaptığı açıklamada, Suudi Arabistan sivil havacılık otoritesi GACA tarafından yapılan ihalede Riyad King Khaled, Damman King Fahad ve Cidde King Abdulaziz uluslararası havalimanlarının yönetim hizmetleri (MSP) için tek başına teklif verdiğini hatırlattı.

Irak’ta günlük bilanço en az 100 ölü

CENEVRE - Dünya Sağlık Örgütü’nün, Irak’taki sağlık politikalarını geliştirmek için Irak hükümetiyle birlikte yürüttüğü araştırmanın sonuçları açıklandı.Araştırmaya göre işgalin başladığı Mart 2003’ten Haziran 2006’ya kadar Irak’ta 151 bin Iraklı’nın öldüğü tahmin ediliyor. Gerçek rakamın ise 223 bini bulabileceği belirtiliyor.

Rakamlardaki bu belirsizlik ise, ölüm ve hastane kayıtlarının iyi tutulamamasından kaynaklanıyor. Böyle bir ortamda güvenilir tek bilgi kaynağı da hane halkı araştırmaları oluyor.

İşgalden bu yana 15-59 yaş arasındaki erkeklerde en başta gelen ölüm sebebi şiddet olayları. Şiddet olayları ülkede artık o kadar sıradan ki, işgalin ilk yılı boyunca bir günde hayatını kaybeden Iraklı sayısı 128.

İkinci yılda 115, üçüncü yılda da 126 kişi şiddet olaylarında can vermiş. Ölümlerin yarısından fazlası, başkent Bağdat’ta meydana gelmiş.

Araştırmada dikkat çeken bir başka nokta da kadınların yalnızca % 57’sinin AIDS hastalığından haberdar olması. Bu oran, Türkiye ve Mısır’da % 84, Fas’ta % 91, Ürdün’de ise % 9.

Bush, Abbas’la bir araya geldi

RAMALLAH - ABD Başkanı George Bush, Ortadoğu turunun ikinci gününde, Batı Şeria’nın Ramallah kentine gitti. Bush, Filistin lideri Mahmud Abbas tarafından karşılandı.George Bush, başkan olmasından bu yana ilk kez Filistin topraklarını ziyaret ediyor. Bush ve Abbas önce heyetlerarası görüşmeleri gerçekleştirecek, ardından iki lider başbaşa görüşecek.

Bush-Abbas görüşmesinde ana gündem maddelerinin; Yahudi yerleşim birimleri ve Filistinli militanların faaliyetleri olması bekleniyor.

ABD Başkanı daha sonra da Filistin Başbakanı Selam Fayyad ile bir araya gelecek. Bu temaslarının ardından, Başkan Bush, Mahmud Abbas ile ortak basın toplantısı yapacak.

Ziyaret nedeniyle Batı Şeria’da olağanüstü güvenlik önlemleri alınmış durumda.

Bush’un ziyaretine yönelik tepkiler ise sürüyor. Gazze’deki protesto gösterilerine binlerce Filistinli katılırken, aşırı sağcı Yahudiler de, yeni yerleşim birimlerine karşı çıktığı gerekçesiyle Bush’u eleştirdi.

Bush, dün Ortadoğu turunun ilk durağında Kudüs’te İsrail Başbakanı Ehud Olmert’le görüşmüştü. ABD Başkanı, Ortadoğu’da bir barış anlaşmasının önündeki zorlukların farkında olduğunu, hayal kurmadığını söylemişti. Ancak George Bush, İsrail ve Filistinlilerin bir yıl içinde bir anlaşmaya varmaları yolunda umutlu olduğunu belirtmişti.







Rum kayýplar davasýnda AÝHM’de karar günü

LEFKOŞA - Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, kayıp yakını Rumların, Türkiye aleyhine 1990 yılında açtığı davayla ilgili kararını bugün açıklayacak.“Varnava davası” olarak da bilinen dava, toplam 18 Rum tarafından açıldı. Başvuru sahiplerinin 9’u, 1974 Barış Harekatı sırasında esir alındığı iddia edilen ve o zamandan beri kayıp addedilen kişilerin aileleri, diğer 9’u da Rum kayıp yakını.

Mahkemeye sunulan belgelerde, bazı Rumların 1974’te Türk askerleri tarafından yakalanarak Adana ve Amasya gibi kentlerdeki cezaevlerine götürüldüğü ve buralarda kayboldukları iddia ediliyor.

Toplam 9 dosya, konu hakkında Ankara’ya karşı yapılmış ilk şikayetleri içermesi ve benzer davalar için emsal teşkil edecek olması bakımından önem taşıyor.

Mahkeme 2001 yılındaki kararında, kayıp Rumlar hakkında yeterince soruşturma yapmadığı ve kayıpların ailelerini bilgilendirmediği gerekçesiyle Ankara’nın Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ni ihlal ettiği sonucuna varmıştı.

Verilecek kararda da, bu hükmün temel alınması bekleniyor. Resmi kayıtlar, Ada’da 1963-1974 arasında 502 Kıbrıslı Türk’le 1468 Rum’un kaybolduğunu gösteriyor.

Pakistan’da intihar saldýrýsý: 20 ölü

LAHOR - 27 Aralık’taki Benazir Butto suikastinin ardından nispeten sakin günler geçiren Pakistan, bu sabah Lahor kentinden gelen saldırı haberiyle karıştı. Yüksek Mahkeme binası yakınlarında düzenlenen intihar saldırısında en az 20 kişi öldü, 60 kişi de yaralandı.Yetkililer, hedefin Yüksek Mahkeme çevresinde görev yapan polisler olduğunu açıkladı. Pakistan medyası bir grup avukatın, Yüksek Mahkeme civarında Devlet Başkanı Pervez Müşerref karşıtı bir protesto gösterisi planladıklarını, bu nedenle de polisin bölgede yoğun güvenlik önlemleri aldığını belirtti.

‘Þarkýlarým çay gibidir, bekledikçe demlenir’

İSTANBUL - Tatil için Dubai’ye Tarkan, Atatürk Havalimanında gazetecilere açıklama yaptı. Tarkan, bunun planlanmış bir tatil olmadığını belirterek, albüm ve yılbaşı çalışmalarının ardından dinlenmek için tatile çıktıklarını söyledi.Tarkan, gazetecilerin, “Metamorfoz” adlı albümüyle ilgili soruları üzerine, şunları kaydetti:
“Şu an çok güzel gidiyor, daha da güzel olacak. Benim şarkılarım çay gibidir, bekledikçe demlenir. Bekleyin, daha da tadına vararak dinleyip eğleneceksiniz. Albümde başka şarkıcıların şarkılarının bulunmaması kimseye küs olduğum anlamına gelmesin. Albümüm bu kez sadece kendi şarkılarımdan oluşsun istedim.”

Tarkan, bir gazetecinin, “TRT’deki yılbaşı gecesinin ardından hakkınızda olumsuz konuşan bazı meslektaşlarınız ve gazeteciler oldu. Küs müsünüz?” şeklindeki sorusuna da “Hayır, kimseyle küs değilim. Benim yapım da zaten küskünlüğe, kin duymaya müsait değil” yanıtını verdi.


Tarkan’ın Metamorfoz’u sadece TTNetMüzik’te!
Tarkan’ın son albümü Metamorfoz’da bulunan parçalar, 5 ay boyunca sadece TTNetMüzik üyeleri tarafından ücretsiz olarak indirilebilecek. Tarkan’ın şarkıları internette başka hiçbir web sitesi ve içerik sağlayıcıdan ücretli veya ücretsiz olarak indirilemeyecek.

CRR’nin ocak ayý programý

İSTANBUL - CRR’den yapılan açıklamaya göre, 15 Ocak’ta başlayacak ve 31 Ocak’a kadar devam edecek program şöyle:* 15 Ocak; yeni albümleri için hazırladıkları eserlerin bazılarını ilk kez seslendirecek olan ve 2 konuk sanatçıyla birlikte 8 sanatçıdan oluşan “Yansımalar” grubunun konseri.
* 16 Ocak; Yaklaşık 400 yıllık müzik yaratılarının seslendirileceği “Ayangil Türk Müziği Orkestra ve Korosu Erken Müzik Birimi”nin konseri.
* 17 Ocak; “Tende Canım” ile saz ve sözlü eserleri Şah Ney düzenine göre icra edecek Süleyman Erguner’in konseri.
* 18 Ocak; Kemanıyla 13 adet Longa ve Sirto’nun modern düzenlemelerinin yer aldığı “İstanbulin” adlı yeni albümünden parçalar seslendirecek Cihat Aşkın’ın konseri.
* 19 Ocak; 3 yaşında, piyano öğretmeni olan annesiyle müziğe başlayan, 12 yaşında ilk konserini veren ve klasik müzik çevresinde “İspanyol Piazzollası” olarak adlandırılan Miriam Mendez’in “Bach por Flamenco” konseri.
* 21 Ocak; Avrupa’da bugünün müziğine kendisini en çok adayan yorumculardan biri olarak tanınan Ewa Kupuic’in piyano resitali.
* 22 Ocak; CRR Türk Müziği Topluluğunun “İstanbullu Eğlenceler” adıyla operet ve revü şarkıları konseri.
* 23 Ocak; Ahmet Özhan’ın “Beklenen Şarkılar” konseri.
* 24 Ocak; Şefliğini Cem Mansur, solistliğini de viyolonseliyle Adrian Brendel’in yaptığı Akbank Oda Orkestrasının “Montaj Sanayi” konseri.
* 25 Ocak; Kamil Coşkun şefliğinde, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kent Orkestrasının konseri.
* 26 Ocak; Beethoven, Schubert, Bartok ve Elliott Carter gibi birbirlerinden çok farklı tarzdaki bestecilerin eserlerine hayat vermeleriyle tanınan “Juilliard Quartet” dörtlüsünün konseri.
* 27 Ocak; Şef Rengim Gökmen yönetimindeki CRR İstanbul Senfoni Orkestrası ve viyolonseliyle Natalia Gutman’ın konseri.
* 28 Ocak; Ayşe Tütüncü’nün “Piyano Perküsyon Grubu” ile konseri.
* 30-31 Ocak; Zeynep Tanbay Dans Projesi ve Fazıl Say’ın “Özel Etkinlik” konseri.

Akarsu’dan çalýntý parça YouTube’la ortaya çýktý

İSTANBUL - Portekiz asıllı Kanadalı şarkıcı Nelly Furtado’nun 2006’da piyasaya sürdüğü “Loose” albümündeki “Wait For You” adlı parçası çalıntı çıktı. Parça, Türk halk müziği sanatçısı Muhlis Akarsu’nun seslendirdiği “Allah Allah Desem Gelsem” adlı anonim bir türküden alındığı anlaşıldı. Olay, Furtado’nun parçasıyla, Akarsu’nun türküsünün, arka arkaya kaydedilerek YouTube’da yayınlanmasıyla ortaya çıktı.8 milyon satan “Loose” albümündeki “Wait For You” adlı parçada Akarsu’nun ismi yer almadığı gibi anonim bir türküden alındığı da belirtilmedi. Akarsu’nun “Ya Dost Ya Dost” adlı albümünde yer alan, sözleri Pir Sultan Abdal’a ait olan türkü için, Akarsu’nun albümünü piyasaya süren Kalan Müzik devreye girdi. Şirket durumu Amerikan Telif Hakları Ajansı’na bildirdiklerini, ajansa yetki verdiklerini ve Furtado’nun müzik şirketine dava açacaklarını açıkladı.

300 DOLAR ÖDEMEMEK İÇİN MİLYON DOLARLAR...
Hürriyet’ten İhsan Yılmaz’ın haberine göre, olayı Kalan Müzik’e Amerikan Telif Hakları Ajansı bildirdi. Avukat Daniel Rubin imzasıyla gelen mektupta, parçanın isimsiz yayınlandığı belirtildi. Kalan Müzik yetkilileri parçanın melodisiyle, Akarsu’nun bağlamayla icra ettiği melodinin aynı olduğunu gördüler. Ajans çalıntı olayını uzman bir kuruluşa da onaylatarak işlemlere başladı. Kalan Müzik, yaklaşık 300 dolar telif hakkı olan türkü için şimdi milyonlarda dolar alabilmesi söz konusu.

Amerikan Telif Hakları Ajansı’nın da olayı video paylaşım sitesi YouTube’dan öğrendiği ortaya çıktı. YouTube’da yer alan videoyu izlemek için tıklayın:



Üþüyen lemurlar, elektrikli ýsýtýcýlara sýðýndý

TOKYO - Japonya’daki soğuk kış koşullarından yakınanlar sadece insanlar değil. Dünyada sadece Madagaskar’da yaşayan lemurlar da soğuktan nasibini aldı.Onlar da çareyi, kafeslerine yerleştirilen elektrikli ısıtıcılara sığınmakta buldu.

Soyları tükenme tehlikesi altında olan lemurlar, doğal hayatta zamanlarının büyük bölümünü güneşlenerek geçiriyor.

Soygun içinde soygun

MALABO - Banka yetkililerine göre, ülkenin ekonomik başkenti Bata’nın merkezindeki 2 banka, 5 Aralık’ta 30 kadar silahlı ve maskeli kişi tarafından soyuldu. Deniz yoluyla bankaya gelen soyguncular, 1,5 milyon Euro’yu aldıktan sonra yine teknelerle kaçtı.Yargı kaynakları, bu sırada kent merkezindeki panik ve kargaşadan yararlanan Ekvador Ginesi Bankaları Birliği müdürü, bankanın kasa görevlisi, bir başka yetkili ve bir çalışanının, soyguncuların bıraktığı 460 bin Euro’yu çaldığını açıkladı.

Adının açıklanmasını istemeyen bir yetkili, “Soyguncular gittikten sonra, bu 4 kişi kasaların bulunduğu bölüme geçmişler. Bu, güvenlik kamerası tarafından kaydedilmiş. Paraları çantalara doldururken görüntülenmişler” dedi.

Aynı yetkili, paranın bu kişilerin evinde yapılan aramada bulunduğunu belirtti.

Yetkililer, müdürün de aralarında bulunduğu 4 kişinin Malabo Merkezi Cezaevi’nde tutuklu bulunduğunu ve yargılanmayı beklediklerini belirtti.

Banka çalışanlarının yakalanmasını sağlayan güvenlik kameralarının, soygun içinde soygun yapan müdürün talimatıyla yerleştirildiği de kaydedildi.

Kutup ayýsý yavrusunu öldürdü

BERLİN - Almanya, annesi tarafından öldürülen kutup ayısı yavrusunu konuşuyor.Annesi tarafından reddedilen yavru kutup ayısı Knut’u insan eliyle besleme kararı alan Berlin Hayvanat Bahçesi’yle aynı tutumu izlememeye karar veren Nüremberg Hayvanat Bahçesi, 5 haftalık yavrulardan biri öldürünce diğer yavru için harekete geçti.

Yavru kutup ayısı, annesinin yanından alınarak elle beslenmeye başlandı.


Öldürülen yavruya, tüm dünyanın sevgilisi olan kutup ayısı Knut kadar ilgi gösterilmemesi hayvan hakları örgütlerinin ve Alman basını tarafından eleştiriliyor.



Yaþlý adamýn öldüðü bir yýl sonra fark edildi

SİDNEY - Yetkililerin verdikleri bilgiye göre, Sidney’in dış kesimlerindeki Yagoona’da devletin tahsis ettiği dairesinde yaşayan 64 yaşındaki Jorge Chambe’nin evine şüphe üzerine giren polis ve itfaiyeciler yaşlı adamın cesediyle karşılaştılar.Hiç kimsenin yaşlı adamın ortadan kaybolmasını bir yıl boyunca fark etmemesini şaşkınlıkla karşılayan yetkililer, yaşlı adamın bir yıl önce öldüğünü banka kayıtlarından anladıklarını söylediler.

Çevredekilerin bunca zaman herhangi bir koku duymadıkları ve posta kutusunun dolup taşmasından şüphelenmediği, en nihayet komşulardan birinin kuşkuya düşerek yetkilileri aradığı bildirildi.

Avustralya þehirlerini yýlanlar bastý

SİDNEY - Yetkililer, yılanların kuraklık yüzünden şehirlerdeki nemli ortama yöneldiğini ve son günlerde bu sürüngenlerin saldırısına uğrayanların sayısında ciddi bir artış olduğunu bildirdi.Melbourne’de bir kadınla köpeğinin yılanların saldırısına uğradığını belirten yetkililer, köpeğin öldüğünü, kadının ise hala hastanede olduğunu kaydetti.

Dünyanın en zehirli yılan türlerinden bazılarının yaşadığı Avustralya’da geçen yıl yılanların saldırısına uğrayan 197 kişinin hastaneye kaldırıldığı belirtiliyor.

Almanya’daki aslan yavrularýna yoðun ilgi

BERLİN - Henüz 3 aylık olan yavrular, ilk kez kameraların karşısındaydı. Biraz ürkek, biraz şaşkındılar ama kısa sürede duruma alışıp poz vermeyi ihmal etmediler.Aru ve kızkardeşi Aketi’nin, binlerce ziyaretçiyi hayvanat bahçesine çekmesi bekleniyor.

Avustralya plastik poþete son verecek

SİDNEY - Çevre Bakanı Peter Garrett, ülkede şu anda “evlere giren, çöp alanlarını dolduran, doğal hayata zarar veren ve plajlarda karşılarına çıkan yaklaşık 4 milyar plastik poşet olduğunu” söyledi.Garrett, plastik poşetlerin kullanımının bu yılın sonundan itibaren sona erdirilmesinin planlandığını, Avustralyalıların çoğunluğunun buna destek vereceğine inandığını kaydetti.

Çevre Bakanı, nisan ayında Avustralya’daki eyaletlerin yöneticileriyle bu konuyla ilgili olarak görüşmeler yapacağını belirtti.

Çin yönetimi de 1 Haziran 2008’den itibaren çok ince plastik poşetlerin üretimine son verileceğini ve bu torbaların süpermarketlerde ve dükkanlarda kullanılmasını yasaklayacaklarını açıklamıştı.

Çinli yetkililer, halkın satın aldığı ürünler için kumaş çantalar ya da sepetler taşımasını teşvik edeceklerini kaydetmişti.

Nijerya’da kýzamýk salgýný: 200 çocuk öldü

KANO - Hastane kaynakları, kuzeydeki Kano kentinde en az 4 bin çocuğun da hastalıktan mustarip olduğunu belirtti.Çocuk hastanesinde görevli hemşire Naima Saminu, hastalığın örülmesinden beri 200’den fazla çocuğun öldüğünü, en az 4 bin çocuğun hasta olduğunu kaydetti.

Saminu, kızamığın Aralık ayında ortaya çıktığını ve artık salgına dönüştüğünü, kendi hastanelerinin diğer hastaneler gibi ağzına kadar hastayla dolu olduğunu aktardı.

DTP’li Tuðluk yüreðinin söküldüðü aný yazdý

İSTANBUL - DTP Diyarbakır Milletvekili Aysel Tuğluk, 3 Ocak günü memleketinde PKK’nın emriyle patlatıldığı belirtilen bombanın ardından duygularını yazdı. Tuğluk, Yeni Şafak gazetesinde yayınlanan yazısında, şiddeti durdurma sorumluluğu, özeleştiri ve özveriyle politik irade gösterme gerekliliğini vurguladı; “Hem çocuklar ölürken kime ne anlatabiliriz ki” dedi.Aysel Tuğluk’un yazısı şöyle:

Teşhise gidemedim. Yanıp kömüre dönen, parçalanan vücudunu çuvala koymuşlar.
O an yüreğim söküldü, koptu, dizlerimin bağı çözüldü.

Mehmet Mutlu -Ferhat Mutlu’nun babası-...
Erkendi ve bekliyorlardı.
Bir baba kızını almaya gitmişti erkenden.
Bir kız çocuğu ablasıyla görüşmek için erken ayrılmıştı dershaneden. Ve bir diğeri dershanedeki arkadaşına ziyarete gitmişti...
Sadece oradaydılar ve bekliyordular zaman geçsin, hayat devam etsin diye.

O yaşta ölüm gelmez insanın aklına; o an’da, tam o yerde gelmez ki ölüm... “Hem insan on yedisinde ölmez ki!” Hem çocuklar ölüyorken kime ne anlatabiliriz ki...

Hayatımızın her anına/alanına yayılan zorun/şiddetin her biçiminden duyduğumuz ürpertiyle kitlelerin zihnini bir yap-boz tahtasına dönüştüren şu ideolojik yabancılaştırmanın, sağırlaştırmanın vahşi tahakkümüne aldırmadan anlamalıyız olup biteni.

ACI KATMERLEŞİR, SÖZ BİTER
Yitirdiğimiz 40 bin insanı ayırt etmeden söylemek isterim ki /İşin içinde bir de üniformasızların ölümü varsa hikâyeler bir dirhem daha trajediye dönüşür, acı katmerleşir, söz biter... Ölüm onları en haksız olduğu haliyle yakalamıştır; beklemedikleri bir anda, göze görünmeden uğrun uğrun kurmuştur ağını.

Gerisi kocaman bir boşluk, bir vakum ürpertisi, bir kırık, damarı tıkamış bir pıhtıdır. Ve bu acı, bu yapışkan sessizlik içinde ideoloji, politika, kelamın her bir türü yiter: kimse bu ölümleri açıklayamaz ve göğsünde çarpan bir yürek taşıyan hiçbir canlı bunu kabul edemez!

Hayatın günlük akışı içinde sıradan yaşayan bu genç insanların ölümüne yol açan o sarsıcı patlama Kürt sorununda insani dramı bir adım daha öne çıkarmaktadır. Kürt sorunu artık sınır ötesi ve berisinde kontrolsüz bir şiddetin kıskacındadır. Hayatlarımız, sınır ötesine bomba yağdıracak savaş uçaklarının kalkışıyla başlayan ve bombardımandan sonra sınırın berisinde bir şekilde patlatılacak bombaya kadar ki ‘zaman aralığında’ ölüm riskiyle yüz yüzedir artık. Hayatımızın kaos aralığıdır bu. Yaşarsak tesadüf, ölürsek kader!..

ŞİDDETİ DURDURMA SORUMLULUĞU
Son/uçsuz bir güç gösterisi içinde sorunlarımızı konuşmanın talihsizliği kadar, bu sınır tanımaz şiddeti bir an önce durduracak önlemleri herhangi bir komplekse kapılmadan almak sorumluluğundayız.

Önümüzdeki iki-üç ayı bu açıdan yararlı değerlendiremezsek, 2008 yılının her anında, savaşan güçlerin ‘düellosunda’ arenaya dönüşmüş hayatımızın her santimetrekaresinde ölümlere tanıklık ederek yaşayabiliriz, eğer yaşamak sayılacaksa...

Sivil anayasa çalışmalarını doğal seyrinde sürdürerek ve reform programının aksatılmamasıyla birlikte, ivedilikle meclisin gündemine vatandaşlık tanımını, anadilde eğitim ve yerel yönetim reformu kadar bölgesel-ekonomik kalkınma programını taşımalı ve bir sonuca bağlamalıyız. Üç ay içinde bir konsensüse varabilecek politik olgunluğu ve duyarlılığı gösterebiliriz. Silahlı güçlerin toplumsal hayata katılımını 221’in revizyonuyla sağlayabileceğimizin irrasyonalitesinden bir an önce uzaklaşmalıyız.

Bu denli öngörüsüz, bu denli içeriksiz düzenlemelerle zaman kadar imkân da kaçırdığımızın farkında olmalıyız. Mesela neden merhum Turgut Özal’ın düşündüğü, hatta bir formülasyona kavuşturduğu hukuki düzenlemeyi gündemimize alıp tartışmıyoruz? Bu bir taviz, bir geri adım olmayacaktır. Aksine, 22 Temmuz seçim sonuçlarının bir tarihselliği olduğu iddia ediliyorsa, meclisin çözüm zemini ve gücü olması dışında ne olabilir ki? DTP bu nedenle meclistedir ve toplumsal barışımız için rolümüzü oynamak istiyoruz. Siyasal ve meşru güçlerin sivil zeminini/argümanını güçlendirmek sorumluluğundayız.

ÖZELEŞTİRİ VE ÖZVERİYLE POLİTİK İRADE
Halen insanlar demokratik birlik çözümüne dair inanç ve umutlarını koruyorlarken, halen meclisteki vekillerinden ortak bir caba, birlikte bir arayış/çözüm bekliyorlarken, DTP’nin meclis grubu ile böylesi bir şansın imkân dâhilinde olduğunu düşünüyorken, karşılıklı özeleştiri ve özveri içinde bu sürece müdahale edecek politik iradeyi oluşturmalıyız. Ancak DTP’yi yalnızlaştıracak, işlevsizleştirecek, siyaset yapamaz hale getirecek her yaklaşımın, her eylemin, her sözün vebali de sahibine aittir.

Kınama retoriğiyle yitirdiğimiz insan/zaman ve diyalog ortamını partisel hesap/kitabı bir kenara bırakarak yeniden işlevsel bir hale getirmeliyiz. DTP’nin sırtına çarmıhı vurarak bir günah objesi gibi ortalığa salmak kimi/ne kadar mesuliyetten kurtarabilir ki? AKP’nin bu çılgınlığa varan şiddet ortamında hiç mi katkısı yoktur? Meclisteki DTP’li vekiller olarak yok sayılır/tecrit edilirsek, makul bir çözüm adına değil, sosyolojik gerçeği ve siyasal realiteleri göz ardı ederek tamamen “tasfiye” söylemiyle bir rol/misyona zorlanırsak bunun ‘kimi çelişkileri’ derinleştirmek dışında hangi/ne katkısı beklenebilir ki? Denenmişin dışında ne denendi ki, bizlerde yeniden sınanıyoruz bu cehennem gibi zamanda...

TEK ÇÖZÜM BİRLİKTE YAŞAMAK
Ve mecliste bir temsiliyet, bir şans olanağı yakalanmışken, bunu sonuna kadar zorlamak, bunda ısrar etmek gibi bir tercih var iken/sürüyorken, hayatın tam orta yerinde patlamanın gereği nedir ki?
Coğrafyamızın makûs talihi yüzünden üstümüz başımız yaralarla bezeli, durmadan yeni travmalarla örselenip duruyoruz; her geçen gün ruhumuzdan, kalbimizden bir şeyler götürüyorken beraberinde talepkarı olmadığımız bir olgunluğu da getiriyor. Bu ülkede beraber yaşadığımız tüm kesimlerin istemedikleri bir halde ulaştıkları bu olgunluğa güvenerek pratik ve politik bir tavır geliştireceğimize inanıyorum. Sözü ve eylemi değerli kişi ve grupların, hatta sıradan insanların katılımıyla bu tutumu güçlendirebilecek olanaklara sahibiz. Yoksa tüm bu olan bitene yanıtsız kalmak beraberinde şiddetin gölgesinde acıdan titretecek bir hayatı getirecektir; bu ülkede beraber yaşadığımız hiçbir insanin böyle bir hayatı hak etmediği, böyle yaşamak istemediği inancındayım.

Ankaralı sevgili Rıdvan ile Diyarbakırlı sevgili Ferhat’ın -ve bir de melek kızın- aziz hatıraları adına ısrarla, inatla, yine ve büyük istekle, birlikte yaşamak diyorum...

Rahip isyan etti: Ölmemi mi bekliyorsunuz

SAMSUN - Samsun Protestan Agape Kilisesi Pastörü Orhan Pıçaklar’ın yaşadıkları, Rahip Santoro cinayeti ve Malatya Zirve Yayınevi katliamından sonra da ihmallerin sürdüğünü ortaya koydu.Milliyet gazetesinin haberine göre; Pıçaklar, Aralık 2007’de telefonla tehdit edildi. Bunun üzerine polise giden Pıçaklar, aynı telefondan Emniyet’te olduğu sırada arandı. Polis, Pıçaklar’ın ölümle tehdit edildiğini de doğrudan telefondan dinledi.

Yapılan araştırmada arayanın, Ordu’da ailesiyle oturan 17 yaşındaki S. olduğu tespit edildi. Gözaltına alınan S.’nin, yakalanmadan bir gün önce, Bursa’da yaşayan 2 sabıkalıya, Samsun’daki kilisede katliam yapacağı yönünde mesaj gönderdiği de belirlendi.

S. ile ilgili araştırma yapan Emniyet, Samsun Başsavcılığı’na, olayda örgüt şüphesi bulunduğuna yönelik istihbari bilgiler olduğunu, ancak yeterli delil elde edilemediğini bildirdi. Evinde ele geçirilen kurusıkı silahla savcılığa sevk edilen S. için savcılık tutuklanma talebinde bulundu.

S.’nin avukatı ise yaşananları “gencin macera merakı” şeklinde savundu. Sulh Ceza Mahkemesi de olayı sadece “tehdit” boyutuyla değerlendirdi ve suçun tutuklanmayı gerektirmediğine hükmetti. Mahkeme, S.’ye yurtdışına çıkış yasağı koymakla yetindi.

Karara itiraz eden Pıçaklar ise Santoro ve Zirve Yayınevi olaylarında da 17 yaşındaki gençlerin kullanıldığına dikkat çekerek, “öldükten sonra mı önlem alınacak” dedi.
Milliyet’e konuşan Pıçaklar, son olayın “yeni bir halka”dan ibaret olduğunu belirterek, 2003’ten bu yana yaşadıklarını şöyle anlattı:

“EMNİYETTİNİZ” DEDİLER, TEHDİT ETTİLER
“Göreve gelir gelmez ibadethanemiz taşlandı. Öldürüleceğime yönelik e-mailler gelmeye başladı. Nisan 2005’te birkaç kişi ‘emniyetteniz’ diye eve geldi. Beni minibüse bindirip ıssız bir yere götürdü. Tehdit ve küfrettiler. Gitmemi söylediler. Sonra uzak bir yerde beni bıraktılar. Güvenlik şube müdürüne gittim, karakola yönlendirdi. Karakol delil istedi. Nereden delil bulacağım ki? Mayıs 2006’da, 9 yaşındaki oğlum okuldan kaçırılmak istendi. Kim olduğu bulunamadı. Ocak 2007’de büyük bir taşlı saldırı oldu. Valiliğe başvurup geçici korumanın kalıcıya döndürülmesini istedim, reddedildi. Bana e-mail gönderen bir kişinin adreslerini savcıya verdim, hiçbir şey çıkmadı. Aynı kişi, adresini bile değiştirmeden yine mail gönderdi. Youtube’da hakkımda klip yayımlandı. 2.5 aydır kimin yaptığı bulunamadı.

ÜYELERİMİZİ BİLE AÇIKLADILAR
“İbadetten sonra aracımla giderken, bir araç yolumu kesti. İnip camları yumrukladılar. Plakasını aldım. ‘Trafikte onları sıkıştırmışsınız, onlar da sizi’ dediler. Dernek kurduk, valiliğe üyelerimizi bildirdik. Bir hafta sonra basın toplantısı yapan bir kişi üye listemizi açıkladı. Son olarak bu olay yaşandı. Ama ben Türküm, Türkiyeliyim. Bırakıp gitmeyeceğim. Burayı bölmek isteyenin karşısına önce ben çıkarım, ama birileri artık buna ‘dur’ demeli.”

Malatya davasýnda kasýt gibi ihmal

MALATYA - Malatya davasında bir skandal daha çıktı. Davanın bir numaralı sanığı Emre Günaydın, katliamın ardından kaçarken yaralanmış ve tedaviye alındığı hastanedeki durumu yaklaşık 2 ay süreyle ses ve görüntü olarak kaydedilmişti.Günaydın’ın hastanede kaldığı sürece önemli itiraflarda bulunduğu, nöbet bekleyen polis memurlarının tutanaklarına girmiş; ancak video kasetlerdeki ses kayıtlarının silindiği haberleri üzerine Malatya Emniyet Müdürlüğü “Ses de var, görüntü de” açıklaması yapmıştı.

Alınan bilgiye göre; Malatya Başsavcılığı, Günaydın’ın odasında çekim yapmak için mahkemeden önceden izin almak yerine, çekim bittikten sonra kasetleri mahkeme onayına sundu.

Savcılığın kasetleri istemesi üzerine, polis de kasetlere el koyabilmek için mahkemeye başvurdu. Ancak Malatya 3. Ağır Ceza Mahkemesi, “hakim kararı olmadan yapılan el koyma işleminin 24 saat içinde hâkim onayına sunulması gerektiğini” belirterek, “42 kasete ilişkin el koyma işleminin 24 saatte onaya sunulmaması nedeniyle, onay veremeyeceğini” bildirdi.

Daha önce teslim alınan 10 kaset için, 24 saatte hâkim onayına başvurulduğundan bu kasetler delil olarak dinlenebilecek; 6’şar saatlik 42 kaset ise çok önemli bilgiler barındırsa dahi mahkemede delil değeri taşımayacak.

Bush, Ramallah’ta Abbas’la görüþecek

RAMALLAH - Bush-Abbas görüşmesinde ana gündem maddelerinin; Yahudi yerleşim birimleri ve Filistinli militanların faaliyetleri olması bekleniyor.Bush’un ziyaretine yönelik tepkiler ise sürüyor. Gazze’deki protesto gösterilerine binlerce Filistinli katılırken, aşırı sağcı Yahudiler de, yeni yerleşim birimlerine karşı çıktığı gerekçesiyle Bush’u eleştirdi.

Bush, dün Ortadoğu turunun ilk durağında Kudüs’te İsrail Başbakanı Ehud Olmert’le görüşmüştü. ABD Başkanı, Ortadoğu’da bir barış anlaşmasının önündeki zorlukların farkında olduğunu, hayal kurmadığını söylemişti. Ancak George Bush, İsrail ve Filistinlilerin bir yıl içinde bir anlaşmaya varmaları yolunda umutlu olduğunu belirtmişti.

‘Dur’ ihtarýna uymayan sürücü polisi vurdu

ANKARA - Polis, olayın terör bağlantısı olup olmadığını araştırıyor.Kazan’da polis ekiplerinin şüphelendiği otomobil, “dur” ihtarına uymayarak kaçtı.

Kızılcahamam istikametine giden aracı takip eden ekipler, Kızılcahamam Emniyet Müdürlüğünden yardım istedi.

Bunun üzerine yolda barikat kuran polis ekipleri araca “dur” ihtarında bulundu.

Bu sırada araçtan açılan ateşle polis memurlarından Gökhan Elbistan ile İbrahim Şafak yaralandı. Olaydan sonra ambulansla Ankara’ya sevk edilen yaralı polis memurlarından Gökhan Elbistan, yolda şehit oldu. Ağır yaralı İbrahim Şafak ise İbn-i Sina Hastanesinde tedaviye alındı.

Çatışmada yaralı yakalanan sürücü Süleyman Y’nin yanında 13 yaşındaki oğlu A.M.Y. ile kimlikleri açıklanmayan eşi ve kızının da bulunduğu belirtildi.

Kızılcahamam Devlet Hastanesine kaldırılan yaralı sürücünün Ankara’ya sevk edildiği kaydedildi.

Kızılcahamam Cumhuriyet Başsavcılığı olayla ilgili soruşturma başlatırken, araçta bir adet uzun namlulu silah ile bir tabanca ele geçirildiği bildirildi.

Bu arada olayın duyulması ile birlikte Kızılcahamam Devlet Hastanesi önünde toplanan çok sayıda kişi, zanlıların “terörist” oldukları iddiası ile protesto gösterisinde bulundu.

Bombacý PKK’yý yalanladý: Emir Kandil’den

DİYARBAKIR - Diyarbakır’daki bombalı saldırının faili olduğu gerekçesiyle gözaltına alınan E.P, ilk ifadesinde PKK'nın “Biz planlamadık, yerel grupların işi, özür dileriz” açıklamasının aksine, “Örgüt emriyle yaptım” dedi.Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi’nde sorgulaması devam eden E.P., yaklaşık 4 ay önce Irak’ın kuzeyindeki Kandil Dağı’ndaki terör örgütü kampından “Huzurevleri semtindeki Polis Merkezi’ni bombalama talimatı” alarak Diyarbakır’a geldiğini anlattı.

E.P, bu karakola 5 Aralık’ta düzenlenen bombalı saldırının ardından Irak’taki PKK kamplarına geri dönülmemesi yönünde talimat verildiğini, bu nedenle Diyarbakır kent merkezinde saklanmaya devam ettiğini söyledi.

3 Ocak’taki bombalı saldırıyı ise “Hacı” ve “Rızgar” kod adlı 2 teröristle Diyarbakır’ın Lice ilçesinde planladıklarını belirten E.P, planı Kandil’e ilettiğini ve yapılması emri aldığını, daha sonra bombanın da hazır şekilde teslim edildiğini, kendisinin sadece satın aldıkları araca yerleştirerek patlattığını anlattı.

Saldırıda yaklaşık 40 kilogram patlayıcı kullandığını söyleyen E.P., olay yerine yaklaşık 50 metre uzaklıktaki Şemse Allak Parkı’ndaki otomobile yerleştirdiği bombayı, askeri personeli taşıyan servis aracının buradan geçişi sırasında, uzaktan kumandayla patlattığını söyledi.

Diyarbakır’ın Yenişehir semtinde 3 Ocak 2008’de askeri servis aracının geçişi sırasında meydana gelen patlamada 6 kişi ölmüş, 67 kişi yaralanmış; PKK’dan daha sonra yapılan açıklamada “Emri biz vermedik, yerel grupların işi, özür dileriz” açıklaması yapılmıştı.
Gözaltı sayısı 9’a yükseldi

Baðýþlar bugün Genelkurmay’da daðýtýlacak

ANKARA - Hakkari’deki çatışmanın ardından Habertürk televizyonunca gazi ve şehit yakınlarına yardım amacıyla başlatılan bağış kampanyasında 86 milyon YTL toplanmış; ancak önceden gerekli izinler alınmadığı, nerede ve nasıl dağıtılacağı belirlenmediği için tartışma yaşanmıştı.Habertürk sonunda toplanan parayı, daha önce bağışların Mehmetcik Vakfı’na verilmesini öneren Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt’a sunma kararı verdi.

Habertürk Genel Yayın Yönetmeni Melih Meriç ve Milli Takımlar Milli Sorumlusu Fatih Terim, 86 milyon YTL’yi bugün Orgeneral Büyükanıt’a sunacak.

Büyükanıt da, parayı Sosyal Güvenlik Kurumu ve Mehmetçik Vakfı’na verecek. SGK ve Vakıf arasında imzalanan protokole göre, Emekli Sandığı’nın hazırladığı listeler esas alınarak, şehit ve gazi yakınlarına dağıtılacak.

NTV’ye en iyi haber kanalý ödülü

İSTANBUL - Bini aşkın Kabataş Erkek Lisesi öğrencisinin oylarıyla belirlenen yılın en iyileri anketinde ‘En iyi haber kanalı’ seçilen NTV adına ödülü Sağlık Editörü Sibel Güneş aldı.Ekodiyalog Programı da ‘En iyi ekonomi programı’ dalında ödüle layık görüldü.

Ödülü programı sunan ekipten Asaf Savaş Akat ve Mahfi Eğilmez aldı. ’2007’nin en iyi gazetesi’ ödülü Cumhuriyet’e, ‘en iyi köşe yazarı’ ödülü Bekir Coşkun’a, ‘en iyi araştırmacı gazeteci’ ödülü Uğur Dündar’a, ‘en iyi haber spikeri’ ödülü Ali Kırca’ya verildi.

Bu yılın onur ödülleri ise Ampute Milli Takımı, Zülfü Livaneli, Hikmet Çetin, Şener Şen, Gazanfer Özcan ve Selim İleri’nin oldu.

Hukukçu ve yazarlar 301’den umutsuz

İSTANBUL - NTVMSNBC, kaldırılması beklenirken, değiştirilmesi gündeme gelen, nihayet bu hafta değişikliğin TBMM’ye sevkedilmesi beklenirken ertelenen 301’inci maddenin, basına yansıdığı kadarıyla değişirse, neyin değişeceğini, değişimden umutlu olup olmadıklarını, konunun uzmanı hukukçularla, bu maddeden yargılananların da aralarında bulunduğu gazeteci ve yazarlara sordu.
BAYRAKTAR: ÇATIŞMA ÇIKAR
Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Köksal Bayraktar, 301. maddede adı geçen suçların basın özgürlüğü, bilim hakkı ve siyasi faaliyetlerde bulunma özgürlüğü gibi ana özgürlük çeşitleriyle bağlantılı olduğunu ve mevcut maddenin son fıkrasında yalnızca eleştiri hakkından söz edildiğini hatırlattı.

Bayraktar, maddede ne tür değişiklik yapılırsa yapılsın diğer özgürlüklerle mutlaka çatışma yaşanacağını ve yeni kuşkular yaratacağını savundu ve şöyle dedi: “Problemler dava sayısında bir azalma sağlamayacaktır. Soruşturmanın Adalet Bakanı’nın iznine bağlanmasıyla Bakan savcılar üzerinde bir vesayet kurabilir. Yapılan değişikliklerle madde yap-boz tahtasını andırıyor. Bundan sonra ne olacak? Adalet Bakanı izin verecek, savcılar ise asla dava açmamazlık edemeyecek. Yargıçlar da elimiz kolumuz bağlı diyebilecek.”

SANCAR: NASIL YAZILIRSA YAZILSIN SORUN ÇÖZÜLMEZ
Doçentlik tezi 159 ve 301. madde üzerine olan Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden Doç. Dr. Türkan Yalçın Sancar’a göre düzenlemedeki tek olumlu taraf “Türk Milleti” ifadesinin teklife girmiş olması. 301. madde nasıl kaleme alınırsa alınsın sorunun çözülemeyeceğini savunan Sancar, soruşturma izninin Adalet Bakanı’na bırakılmasının eskiye dönüşü simgelediğini ifade etti.

Sancar, Adalet Bakanı’nın baskılardan çekinerek kamuoyu önündeki tanınmış kişiler için soruşturma izni vermeyebileceğine, ancak sıradan yurttaşlar için izin verebileceğine dikkat çekti. Sancar, yeni düzenlemeyle topun Adalet Bakanı’na atıldığını ve temel olarak madde isimlerinin değişmesiyle uygulamanın değişmeyeceğini kaydetti.

PERİHAN MAĞDEN: BELAYA DAVETİYE ÇIKARILIYOR
301 ve 159. maddeler nedeniyle hakkında çok sayıda dava açılan Radikal yazarı Perihan Mağden, AK Parti’nin muhalefetle kötü bir uzlaşma içerisinde olduğunu ve bu uzlaşmanın demokrasiye zarar verdiğini savunarak şunları söyledi:

“Bu maddenin topyekun kaldırılması gerekiyor, üzerinde pazarlık yapılacak bir madde değil. Pazarlık yapıla yapıla bir sürü çirkin şey oldu, mahkeme baskını oldu. AKP’nin bu maddeyi bu kadar uzatması hakiki demokrasiye geçme arzularının zayıflığının kanıtını oluşturuyor. Hakimler ve savcılar, yazarları kusurlu çocuklar olarak görüyorlar. 301. maddeyi yumuşatmak, Adalet Bakanı’nın iznine bağlamak belaya davetiye çıkarmak anlamına geliyor. Gerçek iyi niyet gösterisi 301. maddenin tamamen lağvedilmesiyle olabilirdi. Hem çok uzattılar, hem de bir türlü içleri gitmiyor.”

ÇALIŞLAR: SİYASİ İRADENİN NİYETİNE BIRAKILAMAZ
Cumhuriyet gazetesi yazarı Oral Çalışlar, 301. maddeyi “çaresizliğin ifadesi” olarak tanımlayarak değişiklik teklifiyle ilgili şunları söyledi:

“301. maddenin düşünce özgürlüğünü hedef aldığını, aydınları, düşünen insanları yargı önüne çıkarmayı ve mahkum etmeyi hedeflediği yaşadığımız pratikten anlaşıldı. Hrant Dink’ten Murat Belge’ye, Hasan Cemal’den İsmet Berkan’a çok sayıda insan bu maddeden yargılandı ve ırkçı çevrelerin saldırısına uğradı. Bu maddenin toptan kaldırılması gerekir. Bu madde kaldırılırsa ‘Türklüğe hakaret’ serbest kalacaktır, gibi bir demagoji yapılıyor. Ceza kanununda yalnız Türklüğe değil herhangi bir tüzel veya özel kişiliğe hakareti cezalandıran çok çeşitli maddeler var. 301’in varlığının hiçbir gerekçesi yoktur, yalnızca düşünceyi hedef almaktadır. Soruşturma izninin Adalet Bakanı’na bırakılması hususu var. Siyaset o dönemde bir davanın açılmasını uygun görmüyorsa dava açılmayacak. Ama ne kadar siyasi iradeye güvenebiliriz, neden siyasi iradenin subjektif niyetine bırakılsın sorun?

TÜRK’ÜN SÖZLERİ BİLE 301’E SOKULDU
“Maalesef Türkiye’de yargı sistemi yıllardır oluşturulan otoriter anlayış nedeniyle özgürlükçü bir tutum almıyor. Tam tersine en olmadık ve en anlamsız konularda davalar açarak işi iyice çıkmaz hale getiriyor. Son olarak Ahmet Türk hakkında açılan soruşturma bunun tipik bir örneğini oluşturuyor. Ahmet Türk, meşru bir partinin TBMM’deki grubunun lideri olarak Genelkurmay Başkanlığı tarafından düzenlenen brifinge çağrılmamalarını bir bölücülük olarak nitelemişti, bu bile 301. madde kapsamına sokuldu yargı tarafından.”

CİNMEN: SİYASİ TARTIŞMA BAŞLAR
Susurluk kazasından sonra “Sürekli Aydınlık İçin 1 Dakika Karanlık Eylemi”nin mimarı avukat Ergin Cinmen, TBMM’ye gelecek teklifin uygulamada hiçbir değişikliğe neden olmayacağını savundu. Cinmen, 301’den dava açılmasının Adalet Bakanlığı’nın iznine tabi olmasının siyasi bir tartışma başlatacağını ve daha önceki 159. madde uygulamalarında Adalet Bakanı’nın hemen hemen tüm olaylarda soruşturma izni verdiğini vurguladı.

Cinmen, Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun Hrant Dink davasında Türklük’ten “Türk milletini anlıyoruz” tespitinde bulunduğunu dile getirerek “Türklüğü” yerine “Türk Milleti” ifadesinin getirilmesinin yeni bir sonuç doğurmayacağını belirtti.

KOCASAKAL: 301 İFADE ÖZGÜRLÜĞÜNÜ ENGELLEMİYOR
Doç. Dr. Ümit Kocasakal ise, 301. maddenin mevcut haliyle ifade özgürlüğünü engellemediğini, yapılacak değişikliğin pratikte farklılık getirmeyeceğini ifade etti. Kocasakal, mevcut uygulamada tek sıkıntının çok fazla dava açılması olduğunu ancak bu sorunun, siyasi kimliği bulunan Adalet Bakanlığı’nın yargıya müdahale etmesiyle çözülemeyeceğini savundu.

‘Düşünce suçu’ ve 301’in seyri


Değişen maddelerde ne yazıyordu?


2001’den bu yana ‘Düşünce suçu’ bilançosu

Sürücü polise ateþ açtý: 1 þehit, 1 yaralý

ANKARA - Polis, olayın terör bağlantısı olup olmadığını araştırıyor.Kazan’da polis ekiplerinin şüphelendiği otomobil, “dur” ihtarına uymayarak kaçtı.

Kızılcahamam istikametine giden aracı takip eden ekipler, Kızılcahamam Emniyet Müdürlüğünden yardım istedi.

Bunun üzerine yolda barikat kuran polis ekipleri araca “dur” ihtarında bulundu.

Bu sırada araçtan açılan ateşle polis memurlarından Gökhan Elbistan ile İbrahim Şafak yaralandı. Olaydan sonra ambulansla Ankara’ya sevk edilen yaralı polis memurlarından Gökhan Elbistan, yolda şehit oldu. Ağır yaralı İbrahim Şafak ise İbn-i Sina Hastanesinde tedaviye alındı.

Çatışmada yaralı yakalanan sürücü Süleyman Y’nin yanında 13 yaşındaki oğlu A.M.Y. ile kimlikleri açıklanmayan eşi ve kızının da bulunduğu belirtildi.

Kızılcahamam Devlet Hastanesine kaldırılan yaralı sürücünün Ankara’ya sevk edildiği kaydedildi.

Kızılcahamam Cumhuriyet Başsavcılığı olayla ilgili soruşturma başlatırken, araçta bir adet uzun namlulu silah ile bir tabanca ele geçirildiği bildirildi.

Bu arada olayın duyulması ile birlikte Kızılcahamam Devlet Hastanesi önünde toplanan çok sayıda kişi, zanlıların “terörist” oldukları iddiası ile protesto gösterisinde bulundu.