10 Ocak 2008 Perşembe

Rahip isyan etti: Ölmemi mi bekliyorsunuz

SAMSUN - Samsun Protestan Agape Kilisesi Pastörü Orhan Pıçaklar’ın yaşadıkları, Rahip Santoro cinayeti ve Malatya Zirve Yayınevi katliamından sonra da ihmallerin sürdüğünü ortaya koydu.Milliyet gazetesinin haberine göre; Pıçaklar, Aralık 2007’de telefonla tehdit edildi. Bunun üzerine polise giden Pıçaklar, aynı telefondan Emniyet’te olduğu sırada arandı. Polis, Pıçaklar’ın ölümle tehdit edildiğini de doğrudan telefondan dinledi.

Yapılan araştırmada arayanın, Ordu’da ailesiyle oturan 17 yaşındaki S. olduğu tespit edildi. Gözaltına alınan S.’nin, yakalanmadan bir gün önce, Bursa’da yaşayan 2 sabıkalıya, Samsun’daki kilisede katliam yapacağı yönünde mesaj gönderdiği de belirlendi.

S. ile ilgili araştırma yapan Emniyet, Samsun Başsavcılığı’na, olayda örgüt şüphesi bulunduğuna yönelik istihbari bilgiler olduğunu, ancak yeterli delil elde edilemediğini bildirdi. Evinde ele geçirilen kurusıkı silahla savcılığa sevk edilen S. için savcılık tutuklanma talebinde bulundu.

S.’nin avukatı ise yaşananları “gencin macera merakı” şeklinde savundu. Sulh Ceza Mahkemesi de olayı sadece “tehdit” boyutuyla değerlendirdi ve suçun tutuklanmayı gerektirmediğine hükmetti. Mahkeme, S.’ye yurtdışına çıkış yasağı koymakla yetindi.

Karara itiraz eden Pıçaklar ise Santoro ve Zirve Yayınevi olaylarında da 17 yaşındaki gençlerin kullanıldığına dikkat çekerek, “öldükten sonra mı önlem alınacak” dedi.
Milliyet’e konuşan Pıçaklar, son olayın “yeni bir halka”dan ibaret olduğunu belirterek, 2003’ten bu yana yaşadıklarını şöyle anlattı:

“EMNİYETTİNİZ” DEDİLER, TEHDİT ETTİLER
“Göreve gelir gelmez ibadethanemiz taşlandı. Öldürüleceğime yönelik e-mailler gelmeye başladı. Nisan 2005’te birkaç kişi ‘emniyetteniz’ diye eve geldi. Beni minibüse bindirip ıssız bir yere götürdü. Tehdit ve küfrettiler. Gitmemi söylediler. Sonra uzak bir yerde beni bıraktılar. Güvenlik şube müdürüne gittim, karakola yönlendirdi. Karakol delil istedi. Nereden delil bulacağım ki? Mayıs 2006’da, 9 yaşındaki oğlum okuldan kaçırılmak istendi. Kim olduğu bulunamadı. Ocak 2007’de büyük bir taşlı saldırı oldu. Valiliğe başvurup geçici korumanın kalıcıya döndürülmesini istedim, reddedildi. Bana e-mail gönderen bir kişinin adreslerini savcıya verdim, hiçbir şey çıkmadı. Aynı kişi, adresini bile değiştirmeden yine mail gönderdi. Youtube’da hakkımda klip yayımlandı. 2.5 aydır kimin yaptığı bulunamadı.

ÜYELERİMİZİ BİLE AÇIKLADILAR
“İbadetten sonra aracımla giderken, bir araç yolumu kesti. İnip camları yumrukladılar. Plakasını aldım. ‘Trafikte onları sıkıştırmışsınız, onlar da sizi’ dediler. Dernek kurduk, valiliğe üyelerimizi bildirdik. Bir hafta sonra basın toplantısı yapan bir kişi üye listemizi açıkladı. Son olarak bu olay yaşandı. Ama ben Türküm, Türkiyeliyim. Bırakıp gitmeyeceğim. Burayı bölmek isteyenin karşısına önce ben çıkarım, ama birileri artık buna ‘dur’ demeli.”

Hiç yorum yok: