İSTANBUL - NTVMSNBC, kaldırılması beklenirken, değiştirilmesi gündeme gelen, nihayet bu hafta değişikliğin TBMMye sevkedilmesi beklenirken ertelenen 301inci maddenin, basına yansıdığı kadarıyla değişirse, neyin değişeceğini, değişimden umutlu olup olmadıklarını, konunun uzmanı hukukçularla, bu maddeden yargılananların da aralarında bulunduğu gazeteci ve yazarlara sordu.
BAYRAKTAR: ÇATIŞMA ÇIKAR
Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Köksal Bayraktar, 301. maddede adı geçen suçların basın özgürlüğü, bilim hakkı ve siyasi faaliyetlerde bulunma özgürlüğü gibi ana özgürlük çeşitleriyle bağlantılı olduğunu ve mevcut maddenin son fıkrasında yalnızca eleştiri hakkından söz edildiğini hatırlattı.
Bayraktar, maddede ne tür değişiklik yapılırsa yapılsın diğer özgürlüklerle mutlaka çatışma yaşanacağını ve yeni kuşkular yaratacağını savundu ve şöyle dedi: Problemler dava sayısında bir azalma sağlamayacaktır. Soruşturmanın Adalet Bakanının iznine bağlanmasıyla Bakan savcılar üzerinde bir vesayet kurabilir. Yapılan değişikliklerle madde yap-boz tahtasını andırıyor. Bundan sonra ne olacak? Adalet Bakanı izin verecek, savcılar ise asla dava açmamazlık edemeyecek. Yargıçlar da elimiz kolumuz bağlı diyebilecek.
SANCAR: NASIL YAZILIRSA YAZILSIN SORUN ÇÖZÜLMEZ
Doçentlik tezi 159 ve 301. madde üzerine olan Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesinden Doç. Dr. Türkan Yalçın Sancara göre düzenlemedeki tek olumlu taraf Türk Milleti ifadesinin teklife girmiş olması. 301. madde nasıl kaleme alınırsa alınsın sorunun çözülemeyeceğini savunan Sancar, soruşturma izninin Adalet Bakanına bırakılmasının eskiye dönüşü simgelediğini ifade etti.
Sancar, Adalet Bakanının baskılardan çekinerek kamuoyu önündeki tanınmış kişiler için soruşturma izni vermeyebileceğine, ancak sıradan yurttaşlar için izin verebileceğine dikkat çekti. Sancar, yeni düzenlemeyle topun Adalet Bakanına atıldığını ve temel olarak madde isimlerinin değişmesiyle uygulamanın değişmeyeceğini kaydetti.
PERİHAN MAĞDEN: BELAYA DAVETİYE ÇIKARILIYOR
301 ve 159. maddeler nedeniyle hakkında çok sayıda dava açılan Radikal yazarı Perihan Mağden, AK Partinin muhalefetle kötü bir uzlaşma içerisinde olduğunu ve bu uzlaşmanın demokrasiye zarar verdiğini savunarak şunları söyledi:
Bu maddenin topyekun kaldırılması gerekiyor, üzerinde pazarlık yapılacak bir madde değil. Pazarlık yapıla yapıla bir sürü çirkin şey oldu, mahkeme baskını oldu. AKPnin bu maddeyi bu kadar uzatması hakiki demokrasiye geçme arzularının zayıflığının kanıtını oluşturuyor. Hakimler ve savcılar, yazarları kusurlu çocuklar olarak görüyorlar. 301. maddeyi yumuşatmak, Adalet Bakanının iznine bağlamak belaya davetiye çıkarmak anlamına geliyor. Gerçek iyi niyet gösterisi 301. maddenin tamamen lağvedilmesiyle olabilirdi. Hem çok uzattılar, hem de bir türlü içleri gitmiyor.
ÇALIŞLAR: SİYASİ İRADENİN NİYETİNE BIRAKILAMAZ
Cumhuriyet gazetesi yazarı Oral Çalışlar, 301. maddeyi çaresizliğin ifadesi olarak tanımlayarak değişiklik teklifiyle ilgili şunları söyledi:
301. maddenin düşünce özgürlüğünü hedef aldığını, aydınları, düşünen insanları yargı önüne çıkarmayı ve mahkum etmeyi hedeflediği yaşadığımız pratikten anlaşıldı. Hrant Dinkten Murat Belgeye, Hasan Cemalden İsmet Berkana çok sayıda insan bu maddeden yargılandı ve ırkçı çevrelerin saldırısına uğradı. Bu maddenin toptan kaldırılması gerekir. Bu madde kaldırılırsa Türklüğe hakaret serbest kalacaktır, gibi bir demagoji yapılıyor. Ceza kanununda yalnız Türklüğe değil herhangi bir tüzel veya özel kişiliğe hakareti cezalandıran çok çeşitli maddeler var. 301in varlığının hiçbir gerekçesi yoktur, yalnızca düşünceyi hedef almaktadır. Soruşturma izninin Adalet Bakanına bırakılması hususu var. Siyaset o dönemde bir davanın açılmasını uygun görmüyorsa dava açılmayacak. Ama ne kadar siyasi iradeye güvenebiliriz, neden siyasi iradenin subjektif niyetine bırakılsın sorun?
TÜRKÜN SÖZLERİ BİLE 301E SOKULDU
Maalesef Türkiyede yargı sistemi yıllardır oluşturulan otoriter anlayış nedeniyle özgürlükçü bir tutum almıyor. Tam tersine en olmadık ve en anlamsız konularda davalar açarak işi iyice çıkmaz hale getiriyor. Son olarak Ahmet Türk hakkında açılan soruşturma bunun tipik bir örneğini oluşturuyor. Ahmet Türk, meşru bir partinin TBMMdeki grubunun lideri olarak Genelkurmay Başkanlığı tarafından düzenlenen brifinge çağrılmamalarını bir bölücülük olarak nitelemişti, bu bile 301. madde kapsamına sokuldu yargı tarafından.
CİNMEN: SİYASİ TARTIŞMA BAŞLAR
Susurluk kazasından sonra Sürekli Aydınlık İçin 1 Dakika Karanlık Eyleminin mimarı avukat Ergin Cinmen, TBMMye gelecek teklifin uygulamada hiçbir değişikliğe neden olmayacağını savundu. Cinmen, 301den dava açılmasının Adalet Bakanlığının iznine tabi olmasının siyasi bir tartışma başlatacağını ve daha önceki 159. madde uygulamalarında Adalet Bakanının hemen hemen tüm olaylarda soruşturma izni verdiğini vurguladı.
Cinmen, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun Hrant Dink davasında Türklükten Türk milletini anlıyoruz tespitinde bulunduğunu dile getirerek Türklüğü yerine Türk Milleti ifadesinin getirilmesinin yeni bir sonuç doğurmayacağını belirtti.
KOCASAKAL: 301 İFADE ÖZGÜRLÜĞÜNÜ ENGELLEMİYOR
Doç. Dr. Ümit Kocasakal ise, 301. maddenin mevcut haliyle ifade özgürlüğünü engellemediğini, yapılacak değişikliğin pratikte farklılık getirmeyeceğini ifade etti. Kocasakal, mevcut uygulamada tek sıkıntının çok fazla dava açılması olduğunu ancak bu sorunun, siyasi kimliği bulunan Adalet Bakanlığının yargıya müdahale etmesiyle çözülemeyeceğini savundu.
Düşünce suçu ve 301in seyri
Değişen maddelerde ne yazıyordu?
2001den bu yana Düşünce suçu bilançosu
BAYRAKTAR: ÇATIŞMA ÇIKAR
Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Köksal Bayraktar, 301. maddede adı geçen suçların basın özgürlüğü, bilim hakkı ve siyasi faaliyetlerde bulunma özgürlüğü gibi ana özgürlük çeşitleriyle bağlantılı olduğunu ve mevcut maddenin son fıkrasında yalnızca eleştiri hakkından söz edildiğini hatırlattı.
Bayraktar, maddede ne tür değişiklik yapılırsa yapılsın diğer özgürlüklerle mutlaka çatışma yaşanacağını ve yeni kuşkular yaratacağını savundu ve şöyle dedi: Problemler dava sayısında bir azalma sağlamayacaktır. Soruşturmanın Adalet Bakanının iznine bağlanmasıyla Bakan savcılar üzerinde bir vesayet kurabilir. Yapılan değişikliklerle madde yap-boz tahtasını andırıyor. Bundan sonra ne olacak? Adalet Bakanı izin verecek, savcılar ise asla dava açmamazlık edemeyecek. Yargıçlar da elimiz kolumuz bağlı diyebilecek.
SANCAR: NASIL YAZILIRSA YAZILSIN SORUN ÇÖZÜLMEZ
Doçentlik tezi 159 ve 301. madde üzerine olan Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesinden Doç. Dr. Türkan Yalçın Sancara göre düzenlemedeki tek olumlu taraf Türk Milleti ifadesinin teklife girmiş olması. 301. madde nasıl kaleme alınırsa alınsın sorunun çözülemeyeceğini savunan Sancar, soruşturma izninin Adalet Bakanına bırakılmasının eskiye dönüşü simgelediğini ifade etti.
Sancar, Adalet Bakanının baskılardan çekinerek kamuoyu önündeki tanınmış kişiler için soruşturma izni vermeyebileceğine, ancak sıradan yurttaşlar için izin verebileceğine dikkat çekti. Sancar, yeni düzenlemeyle topun Adalet Bakanına atıldığını ve temel olarak madde isimlerinin değişmesiyle uygulamanın değişmeyeceğini kaydetti.
PERİHAN MAĞDEN: BELAYA DAVETİYE ÇIKARILIYOR
301 ve 159. maddeler nedeniyle hakkında çok sayıda dava açılan Radikal yazarı Perihan Mağden, AK Partinin muhalefetle kötü bir uzlaşma içerisinde olduğunu ve bu uzlaşmanın demokrasiye zarar verdiğini savunarak şunları söyledi:
Bu maddenin topyekun kaldırılması gerekiyor, üzerinde pazarlık yapılacak bir madde değil. Pazarlık yapıla yapıla bir sürü çirkin şey oldu, mahkeme baskını oldu. AKPnin bu maddeyi bu kadar uzatması hakiki demokrasiye geçme arzularının zayıflığının kanıtını oluşturuyor. Hakimler ve savcılar, yazarları kusurlu çocuklar olarak görüyorlar. 301. maddeyi yumuşatmak, Adalet Bakanının iznine bağlamak belaya davetiye çıkarmak anlamına geliyor. Gerçek iyi niyet gösterisi 301. maddenin tamamen lağvedilmesiyle olabilirdi. Hem çok uzattılar, hem de bir türlü içleri gitmiyor.
ÇALIŞLAR: SİYASİ İRADENİN NİYETİNE BIRAKILAMAZ
Cumhuriyet gazetesi yazarı Oral Çalışlar, 301. maddeyi çaresizliğin ifadesi olarak tanımlayarak değişiklik teklifiyle ilgili şunları söyledi:
301. maddenin düşünce özgürlüğünü hedef aldığını, aydınları, düşünen insanları yargı önüne çıkarmayı ve mahkum etmeyi hedeflediği yaşadığımız pratikten anlaşıldı. Hrant Dinkten Murat Belgeye, Hasan Cemalden İsmet Berkana çok sayıda insan bu maddeden yargılandı ve ırkçı çevrelerin saldırısına uğradı. Bu maddenin toptan kaldırılması gerekir. Bu madde kaldırılırsa Türklüğe hakaret serbest kalacaktır, gibi bir demagoji yapılıyor. Ceza kanununda yalnız Türklüğe değil herhangi bir tüzel veya özel kişiliğe hakareti cezalandıran çok çeşitli maddeler var. 301in varlığının hiçbir gerekçesi yoktur, yalnızca düşünceyi hedef almaktadır. Soruşturma izninin Adalet Bakanına bırakılması hususu var. Siyaset o dönemde bir davanın açılmasını uygun görmüyorsa dava açılmayacak. Ama ne kadar siyasi iradeye güvenebiliriz, neden siyasi iradenin subjektif niyetine bırakılsın sorun?
TÜRKÜN SÖZLERİ BİLE 301E SOKULDU
Maalesef Türkiyede yargı sistemi yıllardır oluşturulan otoriter anlayış nedeniyle özgürlükçü bir tutum almıyor. Tam tersine en olmadık ve en anlamsız konularda davalar açarak işi iyice çıkmaz hale getiriyor. Son olarak Ahmet Türk hakkında açılan soruşturma bunun tipik bir örneğini oluşturuyor. Ahmet Türk, meşru bir partinin TBMMdeki grubunun lideri olarak Genelkurmay Başkanlığı tarafından düzenlenen brifinge çağrılmamalarını bir bölücülük olarak nitelemişti, bu bile 301. madde kapsamına sokuldu yargı tarafından.
CİNMEN: SİYASİ TARTIŞMA BAŞLAR
Susurluk kazasından sonra Sürekli Aydınlık İçin 1 Dakika Karanlık Eyleminin mimarı avukat Ergin Cinmen, TBMMye gelecek teklifin uygulamada hiçbir değişikliğe neden olmayacağını savundu. Cinmen, 301den dava açılmasının Adalet Bakanlığının iznine tabi olmasının siyasi bir tartışma başlatacağını ve daha önceki 159. madde uygulamalarında Adalet Bakanının hemen hemen tüm olaylarda soruşturma izni verdiğini vurguladı.
Cinmen, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun Hrant Dink davasında Türklükten Türk milletini anlıyoruz tespitinde bulunduğunu dile getirerek Türklüğü yerine Türk Milleti ifadesinin getirilmesinin yeni bir sonuç doğurmayacağını belirtti.
KOCASAKAL: 301 İFADE ÖZGÜRLÜĞÜNÜ ENGELLEMİYOR
Doç. Dr. Ümit Kocasakal ise, 301. maddenin mevcut haliyle ifade özgürlüğünü engellemediğini, yapılacak değişikliğin pratikte farklılık getirmeyeceğini ifade etti. Kocasakal, mevcut uygulamada tek sıkıntının çok fazla dava açılması olduğunu ancak bu sorunun, siyasi kimliği bulunan Adalet Bakanlığının yargıya müdahale etmesiyle çözülemeyeceğini savundu.
Düşünce suçu ve 301in seyri
Değişen maddelerde ne yazıyordu?
2001den bu yana Düşünce suçu bilançosu
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder