27 Temmuz 2009 Pazartesi

Çok özel bir sergi

ok-zel-bir-sergi.jpg

Ödüllü uluslararası fotoğrafçılara ait 67 fotoğrafta, 20 ülkede yayınlanan GEO dergisinin konularından bir seçki sunuyor. Unutulmaz fotoğraflar, manzaralar, insan hayatı, hayvanlar, bilim ( bilgi, ilim, fen ) ve teknoloji konularını kapsıyor. Etkileyici bir ortam ve doğru anın buluşması ile ortaya çıkan sıradışı kareler, gezegenimizdeki yaşam kültürünün çeşitliliğini tüm görkemiyle gözler önüne seriyor. Sergide farklı ülkelerden 32 usta ( becerikli, marifetli, eli uz ) GEO fotoğrafçısının çalışmalarına yer veriliyor.

Sergi, 3 Ağustos 2009'a kadar ( büyüklüğünde, gibi, ölçüsünde ) 10:00 -22:00 saatleri arasında, Tepe Nautilus'ta görülebilir.


Maktum, gizlice Mardan'a geldi

maktum-gizlice-mardana-geldi.jpg

Bu sezon zor bir dönem geçiren turizm sektörünün en ( arz, genişlik, işaret ) çok konuşulan tesisi mayıs sonuna doğru açılan Mardan Oteli oldu. Azeri asıllı Rus işadamı Telman İsmailov tarafından 1.4 milyar dolara yaptırılan ve açılışına dünyaca ünlü isimlerin katıldığı Mardan Palace, geçtiğimiz hafta bir prensi ağırladı. İstanbul İETT arazisi ile gündeme gelen Dubai Prensi El Maktum beraberindekiler ile birlikte Mardan Otel’de konakladı.

GİZLİCE GELDİ

Özel uçağı ile gizlice Antalya’ya gelen Maktum’un 7 tane özel VİP villa kiraladığı ve kendisinin olduğu dönemde otele çok fazla müşteri kabul edilmediği de bir başka söylenti. Bu arada Monaco Prensi Albert’in de Mardan’ın son misafirleri arasında olduğu ifade ediliyor. Mardan ile ilgili ( alakalı, müntesip, dayalı ) sektörde dolaşan bir başka iddia ise ilk iki ayı yüzde 34 gibi ( kabil, üzere, kabilinden ) bir doluluk rakamı ile kapatan otelin, istediği doluluk oranlarını bir türlü yakalayamadığı yönünde. Otelin Rusya’dan beklediği turisti çekemediği dile getiriliyor.

GAZETE HABERTÜRK

Eczanelerde 'E-reçete' dönemi

eczanelerde-e-reete-dnemi.jpgHekimlerin elektronik ortamda yazarak, elektronik imza ile imzaladıkları elektronik reçeteler (e-reçete) de eczanelerde kabul edilecek.

Eczaneler ve Eczane Hizmetleri Hakkında Yönetmelikte yapılan Değişiklik, Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girdi.

Yönetmeliğin 22. maddesine göre, eczanelerde, yalnızca tabipler, diş tabipleri ve veteriner hekimler tarafından yazılan reçeteler kabul ( akseptans, ikrar, onaylama ) ediliyordu. İnternet, faks, telefon, kurye, komisyoncu ( kabzımal, simsar ) ve benzeri ( tıpkı, benzer, gibisi ) yollarla eczanelere gelen reçeteler geçersiz sayılıyordu.

Değişiklikle ''hekimlerin elektronik ortamda yazarak bunu güvenli elektronik imza ile imzalamalarıyla gerçekleşen elektronik reçeteler (e-reçete)'' bu hükmün dışında kaldı.

Çıplak ayaklı diva tekrar geliyor

plak-ayakl-diva-tekrar-geliyor.jpg

Daha önce ülkemizde 2 kez konser veren müziğin çıplak ayaklı divası Küba'lı Cesaria Evora, tüm ışığı ve görkemiyle İstanbul'da bizlerle tekrar buluşuyor. Unilife'ın organizayonuyla gerçekleşecek konserde Cesaria Evora ,Küba müziğinden Afrika şarkılarına ve Portekiz Fadolarına çok geniş bir yelpazede müzik ziyafeti sunacak.

31 Temmuz, Fenerbahçe True Blue


Memurlar 80 lira ek ödeme istiyor

memurlar-80-lira-ek-deme-istiyor.jpg

Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu başkanlığında Nevşehir'in Kozaklı ilçesinde yapılan Memur-Sen İl Temsilcileri Toplantısı'nın sonuç bildirisi yayımlandı.

Memur-Sen Genel Merkezinden yapılan açıklamaya göre, bildiride, ''militer ürün olan ( kâin, hasıl, vaki ) 1982 anayasası'' kaldırılarak yerine sivil irade ürünü olan bir ( benzer, tek, birleşik ) anayasa yapılması, anayasa paketine paralel olarak kamu yönetimi reformuyla ekonomik ve sosyal paketlerin eş güdümlü olarak yürürlüğe konulması istendi.

Demokratikleşme sürecinde farklı tüm kimliklere saygılı olan ve her kimliğin kendisini ifade edebileceği özgürlükçü ortam hazırlanması, devletin vatandaşıyla arasına yerleştirdiği bütün kalkanları ortadan kaldırması gerektiği ifade edilen bildiride, ''keyfi baş örtüsü yasağının'' da kaldırılması talep edildi.

Kalkınmada öncelikli bölge kapsamındaki illerdeki kamu görevlilerine, görev yaptıkları illerin kalkınmada öncelikli dereceleri dikkate alınarak yan ödeme tutarları ile özel hizmet tazminatlarının bir kat artırımlı ödenmesi şeklinde ilave tazminat verilmesi istenen ( maksut ) bildiride, şunlar kaydedildi:

''Memur-Sen olarak geçen yılki toplu görüşmelerin sonucundan kısmen memnun olmakla birlikte bu yıl toplu sözleşme hakkının sağlanamamasını demokrasimizin gelişimi bakımından eksiklik olarak görmekteyiz. Bu çerçevede, kamu görevlileri üzerindeki sendikal sınırlamalar, gözden geçirilmiş Avrupa Sosyal Şartı'na konulan çekinceler kaldırılmalı, kamu görevlilerine ILO standartlarında sendikal haklar verilmelidir. Kamu çalışanlarına yönelik siyaset yasağı kaldırılarak, istifa etmeden aday olmalarının ve siyasi partilerle ilişki kurmalarının önü açılmalıdır. Emeklilere maaşlarının yattığı bankalarca promosyon ödenmeli.''

Türkiye'de işsizliğin en ciddi risk ve tehdit olduğu belirtilen bildiride, kamuya en az 300 bin personel alınması, 40 milyar TL'yi aşan İşsizlik Sigortası Fonu'ndan daha çok kişinin faydalanmasının sağlanması istendi.

80 TL EK ÖDEME TALEBİ

Tüketicilerin geliri artırılmadan piyasaların canlandırılamayacağı ifade edilen bildiride, şöyle denildi:

''Kriz sürecinde iş dünyasına yönelik 70'in üzerinde tedbir alınmış, bu tedbirler çerçevesinde 50 milyar TL sübvanse edilmiştir. Bu kapsamda, emeklilere ve kamu çalışanlarına altışar aylık dönemler halinde 600'er TL olmak üzere kriz bitinceye kadar 'kriz çeki' verilmelidir. Sosyal adaletin gereği olan 'eşit işe eşit ücret' ilkesi hayata geçirilmeli, bu kapsamda 2010 yılının ocak ayından itibaren verilmek üzere ek ödemelerde en az 15 puan (80 TL) artış yapılmalı ve ek ödemeler emekliliğe aynen ( kelimesi kelimesine, değiştirmeden, tıpı tıpına ) yansıtılmalıdır. Kamu çalışanlarının vergi oranları 5'er puan ( nokta, benek ) düşürülerek vergi yükü azaltılmalı veya ( yahut ) gelir vergisine esas gelir dilimlerinde artış yapılmalıdır. Böylece kamu çalışanlarına kaşıkla verilen zammın kepçeyle alınmasının önüne geçilmiş olacaktır.''

İstihdam edilen sözleşmeli personelin kadroya alınması, engellilerin iş gücüne katılımının artırılması istenen bildiride, faizlerin düşürülmesi, IMF ile yapılan anlaşmalarda ülke aleyhine olan mevzuat ve uygulamaların yürürlükten kaldırılması gerektiğine işaret edildi.

Yüksek Öğretim Kurulunun (YÖK) katsayı uygulamasını kaldırmasının olumlu karşılandığı belirtilen bildiride, YÖK'ün feshedilmesi, yerine ( alegori, namına, adına ) üniversitelerin özerkliğini güçlendiren koordinatör kuruluş oluşturulması talep edildi.

Bildiride, Çin yönetiminin Uygur Türklerine uyguladığı katliam, ABD'nin Pakistan'da sivilleri öldürmesi, AB'nin bu yıl sonundan itibaren Sırbistan, Karadağ ve Makedonya vatandaşlarına tanıdığı vizesiz seyahat iznini Bosna Hersek, Arnavutluk ve Kosova'ya tanımaması kınandı.

Ajda Pekkan Bodrum'da konser verdi

ajda-pekkan-bodrumda-konser-verdi.jpg

Pop müzik sanatçısı Ajda Pekkan, Bodrum'da seyirciyle buluştu.

''Yıldızlı Turkcell Geceleri'' adlı etkinlik kapsamında Bodrum Antik Tiyatro'da düzenlenen konserde Ajda Pekkan, yeni ve eski sevilen ( yüzü sıcak, müstehap ) parçalarını seslendirdi.

Pekkan'ın şarkılarına eşlik eden izleyiciler, sanatçıyı uzun ( maksi, derinlemesine, ayrıntılı ) süre alkışladılar. Konseri, Bodrum Kaymakamı Abdullah Kalkan, eski milli futbolcular Hakan Şükür, Tugay Kerimoğlu ve turistler de izlediler.

Kimi yabancı turistlerin de ( dahi, bile ) Pekkan'ın şarkılarına eşlik ettikleri gözlendi.

 AA


Elektronik sigarada zehir var!

elektronik-sigarada-zehir-var.jpgAmerikan Gıda ve İlaç Dairesi FDA, üreticilerinin tütünden yapılan sigaralara göre daha güvenli olduğunu iddia etmelerine rağmen, elektronik sigaralarda kansere neden olan ( vaki, hasıl, kâin ) zehirli kimyasallar bulunduğunu bildirdi.

FDA, 2 büyük elektronik sigara yapımcısının ürünlerine yapılan testlerde, aralarında otomotiv sektöründe kullanılan antifirizin temel maddesinin de bulunduğu bazı zehirli kimyasallar tespit edildiğini belirtti.

FDA yetkilisi Dr. Joshua Sharfstein, ürünlerin ne kadar nikotin ve ne kadar diğer kimyasalları içerdiği hakkında çok az şey bilindiğini söyledi.

FDA'daki bilim ( ilim, fen, bilgi ) adamları, incelenen 19 çeşit elektronik sigaranın yarısında insanlarda kansere neden olan nitrozamin bulunduğunu, nikotin içermediği bildirilen bazı ürünlerde ise düşük seviyede uyarıcılara rastlandığını, bu ürünlerin öncelikle Çin'de üretildiğini ifade etti.

FDA yetkilileri, ürünleri incelenen firmaların merkezi Florida'daki Smoking Everywehere ile merkezi Arizona'daki NJoy Cigarettes olduğunu açıkladı. FDA, 2 şirkete karşı harekete geçilip geçilmeyeceği hakkında ise açıklamada bulunmadı.

Elektronik Sigara Derneği ise FDA'nın testlerinin, doğru ve güvenilir sonuçlara varmak için yetersiz olduğunu ileri sürdü.

Amerikalı kamu sağlığı savunucuları, bazıları çikolata, ciklet, nane aramosı içeren elektronik sigaraların genç insanları tütün ürünlerine alıştırmak için bir köprü vazifesi gördüğünü belirtiyor.

ABD'de elektronik sigaralar tütün yasalarına tabi değil. Bu yüzden genç insanların kolaylıkla bu ürünleri alabildiği bildirilirken, Elektronik Sigara Derneği, üyelerinin ürünlerini sadece uzun zamandır sigara içen yetişkin insanlara sattığını iddia ediyor.

Elektronik sigaralar doğrudan akciğerler tarafından emilen nikotin buharı üretiyor. Üreticileri, yakıcı ve kanser ( incitmebeni, dokunmabana, amansız hastalık ) nedeni zararlı maddeler içermediği gerekçesiyle ürünlerinin sigara tiryakileri için sağlıklı bir seçenek olduğunu öne sürüyor.

Senatör Frank Lautenberg mart ayında, güvenli olup olmadığı kanıtlanana kadar ( büyüklüğünde, denli, derecede ) elektronik sigaraları piyasadan çekmesi için FDA'ya başvurmuştu.

AA

"Kürt sorununu bizden başkası çözemez"

krt-sorununu-bizden-bakas-zemez.jpgŞişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül, toplumda yeni bir iktidar ( kifayet, kudret, erk ) arayışı olduğunu savunarak, ''Şimdi toplumun her kesimini kucaklayacak yeni bir anlayışa yeni bir ( aynı, eş, benzer ) siyasete ve enerjiye ihtiyaç var'' dedi.

Sarıgül, sivil toplum kuruluşlarının davetlisi olarak özel uçakla geldiği Elazığ'da, havaalanında gazetecilere açıklamalarda bulundu.

Başlattığı Türkiye Değişim Hareketi'nin geçim sıkıntısı, işsizlik, tarımda üretim, sanayici, esnaf, işçiler ve emekliler için olduğunu, özellikle inançlara saygı duymak için bulunduğunu vurgulayan Sarıgül, ''TDH ülkemizde demokrasinin kurum ( tekebbür, gurur, poz ) ve kurulları ile sağlamak için var. Ama önemli bir görevi de partilerimizde kaybolan parti için demokrasiyi sağlamak için var'' diye konuştu.

Bu hareketin sistemin aksayan yönlerine 'Bismillah' diyerek başkaldıracağını bildiren Sarıgül, şöyle devam etti:

''Ulusumun her noktasında tüm yurttaşlarımın sevgiyi ve bilgiyi paylaşmasını istiyorum. Ankara ile Elazığ, Diyarbakır, Şırnak, Şavşat'ta sokakta, köyde dolaşan insanlarımızın gündemi başka. Ankara yapay gündemlerle uğraşıyor.

Çözüm demokrasiden geçiyor. İktidar ve muhalefet soranlarımıza çözüm üretmek yerine Ankara'da günlerini gün edip ( yazar ) yapay gündemler ile meşgul oluyorlar.

Toplumda yeni bir iktidar arayışını görüyorum. Şimdi toplumun her kesimini kucaklayacak yeni bir anlayışa yeni bir siyasete ve enerjiye ihtiyaç var. Yeni bir iktidar artık bir zorunluluk olmuştur. Artık Türkiye Değişim Hareketi'nin tek hedefi vardır. Bu hedef de Ankara'ya yürümek ve Ankara'dan İnşallah iktidarı teslim almak. Türkiye Değişim Hareketi'nin iki tane gücü var. Biri hakka olan inancımız. İkincisi halkımıza olan sonsuz güvenimizdir. ''

Sarıgül, genç ve kadınları harekete katılmaya davet etti.

-KÜRT AÇILIMI-

Mustafa Sarıgül, bir gazetecinin Kürt açılımı hakkında düşüncelerini sorması üzerine 'Açılımdan söz edenler Kürt kökenli yurttaşların üzerinden siyaset yapmayı lütfen bıraksın diyerek, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Güneydoğu sorununu Türkiye Değişim Hareketi'nden başkası kesinlikle çözemez. Çünkü Türkiye Değişim Hareketi'nin ötekisi olmayacak. Türkiye Değişim Hareketi'nin ulusal konularda ufak hesaplar, siyaset malzemesi yapmaz. Güneydoğulu yurttaşlarım tüm Türkiye beklesin. Bayrağımız, toprağımız, ulusal birliğimiz ile ilgili konularda oy hesabı olmaz. Türkiye Değişim Hareketi Ankara'da olduğu zaman tüm siyasi parti genel başkanlarını çağıracak ve herkesin uzlaştığı bir formül ortaya getirip güneydoğu sorununu mutlaka çözecek. Güneydoğu sorunu işsizliktir, aşsızlıktır, yoksulluktur. Bunları çözdüğümüz zaman Güneydoğu sorununu da çözeriz.''

Sarıgül, bir başka gazetecinin CHP'nin askerlere sivil yargı yolunu açan yasayı Anayasa Mahkemesi'ne götürmesi hakkındaki fikirlerini sorması üzerine ise şöyle konuştu:

''Artık farklı bir noktadayız. Artık farklı bir siyasi hareketiz. Biz o mantıkların doğru mantıklar olmadığı kanısındayız. Türkiye Değişim Hareketi'nin kurum ( gösteriş, çalım, kasıntı ) ve kuruluşların kendi görevlerini yapmasını arzu eder, siyasetin kendi görevini yapmasını arzu eder. Kurumlar bugünkü muhalefet boşluğunu doldurmaya çalışıyor. Bunu doğru bulmuyorum. Türkiye'nin önemli kurumlarının yıpranmaması lazım. Bu kurumlar herkese lazımdır.''

Julio Iglesias Çeşme'de

julio-iglesias-emede.jpg

Çeşme Açıkhava Tiyatrosu'ndaki konseri, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Nükhet Hotar Göksel, Çeşme Belediye Başkanı Faik Tütüncüoğlu ve çok sayıda seyirci izledi.

Gazetecilerin yalnızca 5 dakika, sahneye uzak bir ( yek, sadece, müşterek ) mesafeden fotoğraf ve görüntü almasına izin verilen konserde Iglesias, sevilen parçalarını seslendirdi.

Iglesias, konser sonlarına doğru sahnede dayanmak ( hazmetmek, raci olmak, varmak ) istediği sandalyede sendeleyerek düşme tehlikesi atlattı.

Bu arada, sanatçının kaldığı otelin çevresinde gazetecilerin görüntü almasına izin ( ruhsat, icazet, destur ) verilmedi.

AA


Kıbrıs'ta Ferhat Göçer rüzgarı

kbrsta-ferhat-ger-rzgar.jpg

Ferhat Göçer KKTC'nin turizm başkenti Girne'deki Jasmine Court otelde düzenlenen yaz balosunda bin kişilik davetli ( çağrılı ) kitlesi karşısında unutulmaz bir konser ( dinleti ) verdi.
Özel orkestrası eşliğinde en sevilen ( müstehap, yüzü sıcak ) parçalarını seslendiren Göçer'e zaman zaman seçkin davetlilerin oluşturduğu bin kişilik koro da eşlik etti. Göçer'in sürpriz olarak sunduğu Michael Jackson ve Cem Karaca'nın şarkılarından oluşan potpori büyük alkış aldı. Uzun zamandır gece davetlerine katılmayan KKTC'nin Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş ve eşi Aydın Denktaş ise 60'ncı evlilik yıldönümlerini kutladıklarını açıkladı. Bunun üzerine Ferhat Göçer, Dentaş'ların yıldönümlerini ve 20 Temmuz Barış Harekatı'nı
kutladı.
Denktaş, davetlilerin ayakta dinlediği ve büyük alkış alan kısa konuşmasında Türkiye sayesinde ( sebebiyle, yardımıyla ) Kıbrıs Türklerinin yok edilmekten kurtarıldığını anlattı. Evlilik üzerine Sokrates'in bir deyişini hatırlatan Denktaş, "Evlenin gençler, karınız iyi çıkarsa mutlu, çıkmazsa filozof olursunuz" dedi ve kendisinin çok mutlu ( ışıklı, hümayun, berhudar ) olduğunu belirtti.
Gece Onuncu Yıl Marşı ve havai ( değersiz, uçarı, boş ) fişek gösterileri ile devam etti. Konser sonrası konuklar şanslarını denemek üzere otel casino'suna geçti.

İHA


Dünya bu kitabı bekliyor

dnya-bu-kitab-bekliyor.jpgBeş yıldır hiçbir şey bu kadar beklenmemiş, hiçbir kitabın pazarlaması bu kadar yapılmamıştı. ABD’de 6.5 milyon kişi, daha yayınlanmayan kitabı şimdiden sipariş etti. Dan Brown’un son eseri Kayıp Sembol, ABD’de 15 Eylül’de raflara çıkacak ama kitabın şifreleri tartışılmaya başlandı bile. Türk okurlar ise Kayıp Sembol’e ancak aralık ayında kavuşacak.

ELİF KEY / GAZETE HABERTÜRK - HT PAZAR

Bu dünyada, bir İstanbul Büyükşehir Belediyesi bir de Amerikalı Dan Brown bu kadar çok çalışıyor herhalde... Da Vinci Şifresi kitabıyla dünyanın en çok okunan yazarlarından biri haline gelen Dan Brown’un uzun süredir üzerinde çalıştığı The Lost Symbol yani Kayıp Sembol, 15 Eylül’de (İngilizcesini okuyabilecekler için) raflarda olacak. Brown’un 2003’te yazdığı ve arkasına büyük medya gazını da aldığı Da Vinci Şifresi, 51 dile çevrilerek 80 milyon satmış ve üç yıl boyunca da çok satanlar listesinden inmemişti. Da Vinci Şifresi’nin devamı niteliğindeki Kayıp Sembol, yıllardır yazılıyor olmasınarağmen sadece 12 saatlik birsüreyi kapsayacak.

SİPARİŞ REKORU KIRDI

İsmi önce Süleyman’ın Anahtarı olarak açıklanan ama sonra Kayıp Sembol diye
değiştirilen kitap, aylardır, Dan Brown okuyan okumayan herkesin dikkatini çekmeyi başardı! Çünkü işin arkasında yazar ve aynı zamanda büyük pazarlama üstadı Dan Brownile ekibi var. İlk başta, kitabın piyasaya çıkacağı günle ilgili
teoriler ortaya atılmaya başlandı. İddialara göre, Brown kitapta Hür
Masonlar’ın Washington’daki etkinliklerini anlatacaktı ve yeni kitabı için spesifik, özel bir yayın tarihi düşünüyordu. Bu tarih hakkında iki teori vardı: Ya ABD’nin Bağımsızlık Günü 4 Temmuz ya da Amerikalı Masonlar için yine özel bir ( aynı, ancak, yalnız ) gün olan 18 Eylül. Ama ikisi de olmadı ve kitabın piyasaya çıkacağı tarih 15 Eylül olarak açıklandı. Bu arada, gelen dedikodulara göre Dan Brown, kitabın yazımında ciddi
sıkıntılar yaşadı. Da Vinci’nin Şifresi’nin başarısını yakalayamama korkusu sebebiyle büyük baskı yaşayan Brown’un, kitabın çıkış tarihini sürekli olarak ertelettiği haberleri daha ( henüz, elan ) önce çıkmıştı. Kayıp Sembol, bu kadar tantana ve sır perdesi sebebiyle internetten önsipariş rekorları kırarak çok satanlar listelerinde tırmanmaya başladı bile. Yayınevi Random House, ilk baskı için rekor kırarak 6.5 milyon kitap sipariş etti.

TÜYAP’A YETİŞMİYOR

Kitabın konusuyla ilgili de ( dahi, bile ) çok çeşitli bilgiler geliyor. Edebiyat dünyasının Jack
Bauer’i Dan Brown’un yarattığı Harvard’lı gösterge bilimci Robert Langdon, bu
kitapta nelerle başedecek kimse bilmiyor. Brown da kitabı daha çok ama daha çok satsın diye, reklamvari laflar ediyor: “Beş yıllık araştırmamı 12 saatlik bir zaman dilimine dokumak benim için oldukça ilginç bir ( ancak, yalnız, vahit ) deneyim ( deneme, görgü, eksperyans ) oldu.Langdon’un yaşamı çok hızlı...”  Enteresan olan, bugüne kadar Türkiye’den bir kitaba
verilen en yüksek parayı ödeyerek kitabın telif haklarına sahip olan Altın Kitaplar’ın dahi konudan haberinin olmaması. Hatta Dan Brown’un ajansıyla ABD’ye görüşmeye giden editör ve telif hakları direktörü Oya Alpar’a bile kitap hakkında bilgi verilmemiş. Alpar’ın, kitabın ABD ile aynı anda Türk okurlara ulaştırılması çabası da sonuç vermedi. Ve bir kötü haber daha: Kayıp Sembol, büyük ihtimalle TÜYAP Kitap Fuarı’na da yetişmeyecek ve ancak aralık ayında Türk okurların eline ulaşacak.

ABD’NİN ŞİFRESİNİ Mİ ÇÖZECEK?

Kitabın konusuyla ilgili öne sürülen teorilerden biri, kahramanımız Langdon’un bu
kez Masonlar ve ABD’li üst düzey politikacıların gizli  dünyasına yolculuk yapacak
olması... Güya Dan Brown da son yıllarda birçok kez Washington’da bulunan Mason tapınaklarında araştırma yaparken görülmüş. Biriddiaya göre de kitap, ABD’nin kurucu atalarının hikayesini anlatacak ve Amerikan kültüründe yer alan Yahudi simgeleri de romanda önemli bir yer kaplayacak. Kayıp  Sembol’e dair en popüler iddia ise, Washington’daki CIA karargahının bahçesindeki ‘Kryptos’ isimli heykelle ilgili olduğu yönünde. Heykeli yapan Amerikalı sanatçı James Sandborn bu iddiayı gayet kibar bir dille reddetse de, anıttaki şifreli metnin bu kitapla çözülmesini bekleyen okuyucular var. Benden size tavsiye; anıtın sahibi iddialarıreddediyor, siz de boşuna uğraşmayın!

KİLİSENİN TEPESİNİ ATTIRIYOR...

Brown, Da Vinci Şifresi kitabıyla Katolik Kilisesi’nin büyük tepkisini çekmişti. Çünkü kitapta, Maria Magdelena’nın Hz. İsa’nın eşi olduğunu, İsa’nın soyunun
günümüze kadar devam ettiğini, Kutsal Kâse simgesinin bu sırra işaret ettiğini ve Katolik Kilisesi’nin bu gerçeği yüzyıllardır gizlediğini iddia etmişti. Okuduğum en
güzel teori ise eksisozluk’ten geldi: “Bu adam var ya... Çocuk kitabı yazsa bir sonraki kitabının adı “Cin Ali ve Berber Fil’in Gizemi” olurdu.

Büyük yazarları korkuttu

Ünlü yazarlar, Kayıp Sembol ile aynı anda raflara çıkmamak için yayın tarihlerini erteliyor. Stephen King, John Grisham gibi yazarlar beklemeyi tercih eden isimler...

Da Vinci Şifresi’nin Çözümü

Dan Vinci’nin Şifresi’ni okuyup da şifrelerin arasında kaybolanlar için Da Vinci Şifresi’nin Çözümü adlı kitap basıldı. Dan Brown’ın çoksatan kitapları filme de çekildi.

Yayıncısı krizde mi?

Dan Brown’un kitaplarını basan Doubleday Publisher, global krizin ardından
çalışanlarının yüzde 10’unu işten çıkartmış ve dikkatleri üzerine çekmişti.

Beyoğlu'nda patlama!

beyolunda-patlama.jpgBeyoğlu'nda bir otomobilin altına bırakılan bomba saat 07.00 sıralarında patladı. Büyük bir gürültüyle patlayan bomba otomobilde ciddi hasara neden olurken, çevre binalarda oturan vatandaşları korkuttu.

Edinilen bilgiye göre olay saat 07.00 sıralarında Beyoğlu, Yenişehir Mahallesi, Teşrifatçı Sokak içerisinde meydana geldi. Bilgi Üniversitesi'nin hemen arka tarafında yer alan sokakta park ( otopark ) halinde bulunan 34 TN 264 plakalı otomobilin altına bırakılan bomba büyük bir gürültüyle patladı. Patlama sonucu otomobilde büyük çaplı maddi hasar meydana gelirken, çevredeki binaların camları kırıldı. Olay yerine gelen Bomba İmha uzmanlarının yaptığı ilk ( ön, evvel ) incelemenin ardından patlamaya el yapımı ses bombasının neden ( münasebet, ne, niçin ) olduğu tespit edildi. Olayın şokunu yaşayan vatandaşlar, "Şiddetli bir patlama sesi ile yataklarımızdan fırladık. Evimizin camları kırıldı. Çok korktuk" diye konuştu.

Olayla ilgili ( alakalı, dayalı, müteallik ) soruşturma devam ediyor.

Kene bir can daha aldı

kene-bir-can-daha-ald.jpgMerkeze bağlı Değirmendere köyünde yaşayan İsmail Gözübüyük (53), Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) Hastalığı nedeniyle tedavi gördüğü Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde hayatını kaybetti.
18 Temmuz 2009 Cumartesi günü Çorum'un Alaca ilçesine bağlı Büyükhırka beldesinde yaşayan Münevver Türüdü(66), 19 Temmuz 2009 Pazar günü Sungurlu ilçesine bağlı Demirşeyh beldesinde yaşayan Ayşe Ayçiçek, 20 Temmuz Çorum Merkeze bağlı Tarhan köyünde yaşayan Hayri Aytiş'in ardından dün de ( bile, dahi ) merkeze bağlı Değirmendere Köyü'nden İsmail Gözübüyük'ün (53) hayatını kaybetmesi ile birlikte 2009 yılı içerisinde Çorum'da zehirli kenelerin bulaştırdığı KKKA hastalığından ölenlerin sayısı 9'a yükseldi.
Edinilen bilgilere göre, merkeze bağlı Değimendere köyünde çiftçilikle uğraşan İsmail Gözübüyük'ün vücuduna yaklaşık 15 gün arazide gezerken kene yapıştı. Koluna yapışan keneyi kendisi koparan İsmail Gözübüyük bu durumu kimseye söylemedi.
Daha sonra köyde gezdiği sırada Köy Muhtarı Hacı Gözübüyük ile karşılaşan İsmail Gözübüyük, muhtara bir süre önce koluna kene yapıştığını ancak koparıp attığını söyledi. Bunun üzerine Muhtar Hacı Gözübüyük, İsmail Gözübüyük'ü hastaneye götürmek için ne kadar uğraştı ise de bir ( yalnız, bir kez, müşterek ) türlü ikna ( inandırma, kandırma ) edemedi.
İki hafta önce hafta yüksek ateş, ishal ve bulantı şikayetleri ile Çorum Devlet Hastanesi'ne başvuran İsmail Gözübüyük, KKKA hastalığı şüphesi ile İntaniye Servisi'nde tedavi altına alındı. Bir süre sonra durumu ağırlaşan Gözübüyük, 17 Temmuz 2009 tarihinde Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne sevk edildi. Gözübüyük, dün öğle saatlerinde tedavi gördüğü Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde hayatını kaybetti.
İsmail Gözübüyük'ün cenazesi dün Ankara Keçiören Belediyesi'ne ait cenaze aracıyla Değirmendere köyüne getirildi. Cenaze ambulanstan indirilmeden önce sağlık görevlileri tarafından tabutu taşıyacak olan vatandaşlara maske ve eldiven dağıtıldı. Kılınan cenaze namazının ardından cenaze aracından alınan Gözübüyük'ün cenazesi ip yardımıyla 3 metre derinliğindeki mezara indirildi.
Evli ve 3 çocuk babası olan İsmail Gözübüyük'ün cenazesi, köy mezarlığında kılınan cenaze namazının ardından özel olarak hazırlanmış yaklaşık 3 metre derinliğindeki mezarda toprağa verildi. Talihsiz adamın mezarı daha ( elan, henüz ) sonra dezenfekte edildikten sonra kepçe yardımı ile kapatıldı.
Değirmendere Köyü Muhtarı Hacı Gözübüyük, "İki hafta önce arazide gezerken koluna kene yapışmış. Keneyi kendisi tutup çıkarmış. Önce kimseye söylememiş. Daha sonra benimle karşılaştığında durumu bana anlattı. Hastaneye götürmek için ne kadar ikna ettiysem başaramadım" dedi.

-2009 YILINDA ÇORUM'DA KENE VAKALARI

Çorum'da 2009 yılında 159 kişinin Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) hastalığı şüphesiyle tedavi altına alındı. KKKA şüphesi nedeniyle ( hasebiyle, dolayısıyla, haysiyetiyle ) tedavi altına alınanlardan 93'ünün testleri pozitif çıkarken, 9 hastada hayatını kaybetti. KKKA nedeniyle Samsun'da 2, Ankara'da 16, Çorum Devlet Hastanesi'nde ise 6 kişi olmak üzere toplam 24 hasta tedavi görüyor. İl Sağlık Müdürlüğü yetkilileri, KKKA hastalığı şüphesiyle ildeki sağlık kuruluşlarına günde 150 ila 160 kişinin başvurduğunu belirtiyorlar.

Hizb-ut Tahrir operasyonu

hizb-ut-tahrir-operasyonu.jpgUğur USLUBAŞ - Halil ÖZÇOBAN / BURSA (AHT)

Ankara merkezli 23 ilde gerçekleştirilen eş zamanlı operasyonlarda yakalanan Hizb-ut Tahrir üyelerinin Bursa'da adliyeye sevk edilişleri sırasında olay çıktı. Slogan atan zanlı yakınlarına polis biber gazıyla müdahale etti. 15 zanlıdan 3'ü savcılıktan, 12'si ise nöbetçi mahkem etarafından adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Konya'da gözaltına alınan 9 kişiden 6'sı ise tutuklandı.

Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi ekipleri; Ankara, İstanbul, Bursa, Konya Kocaeli ve Yalova'nın da aralarında bulunduğu 23 ilde cuma günü sabaha karşı eş zamanlı operasyonlar düzenledi. Bursa'da yapılan baskınlarda, Hizb-ut Tahrir üyesi olduğu iddia edilen 15 kişi gözaltına alındı. Zanlılar, 2 günlük gözaltı sürelerinin ardından bu sabah saatlerinde adliyeye sevk edildi. Zanlılar Emniyet Müdürlüğü'nden çıkışları sırasında tekbir getirdi. Yoğun güvenlik önlemleri altında adliyeye getirilen yakınları sloganlar atarak zanlılarla birlikte yürümek isteyince olay çıktı. Polis biber gazıyla müdahale ettiği zanlıları güçlükle adliyeye götürebildi. Biber gazından nasibini alan zanlı yakınları ise "Allah'ın izniyle bu pis demokrasi yıkılacak ve şeriat gelecek. Küfür yıkılacak, hilafet kurulacak" dediler.

Zanlılardan 3'ü cumhuriyet ( cumhuriyet altını ) savcılığından serbest bırakılırken, 12'si ise nöbetçi mahkemeye sevk edildi. Zanlılar, suçlamaları kabul etmeyerek, örgütle ilgilerinin olmadığını, sadece gözaltına alanın kişilerle eskiye dayalı arkadaşlıkları olduğu için görüştüklerini belirttiler. 12 kişi, CMK 109 -3 maddesine göre bulundukları yerlerdeki polis merkezlerine her pazar ( alışveriş, piyasa ) günü imza atmaları karşılığında haklarında dava açılana kadar "adli kontrol" kapsamında serbest kaldı.

Bu aada adliye önünde açıklama yapan araştırmacı-yazar Nihat Kurtaran, "Dünya kaos ( kargaşa ) içinde bulunuyor. İnsanlar parçalanmış hale getirildi. Hilafet gelmesiyle ortam düzelecek" dedi. Kurtaran'ın sözleri etrafında toplanan grubun "Tekbir, allahü ekber" sözleriyle kesildi. Kalabalık daha sonra olaysız şekilde dağıldı.

KONYA'DA 6 TUTUKLAMA

Öte yandan Konya'da Hizb-ut Tahrir operasyonu kapsamında gözaltına alınıp adliyeye sevk edilen 9 zanlıdan 6'sı tutuklanırken, 3'ü tutuksuz yargılanmak üzere serbest ( sere serpe, erkin, boydak ) bırakıldı.




Yangına kargalar neden oldu

yangna-kargalar-neden-oldu.jpgAlınan bilgiye göre, merkeze bağlı Eğriöz köyü yakınlarında, yüksek gerilim hattına konan kargalar, elektrik kontağına neden oldu. Kopan elektrik telinin düştüğü ekili ( mezru ) arazide yangın çıktı ve alevler kısa sürede ağaçlık alana sıçradı.

Olay yerine gelen itfaiye ekipleri yangına müdahale etti. Çiftçiler de traktörleriyle itfaiye ekiplerine yardım etti.

Bu arada, yangına müdahale ederken dumandan etkilenen vatandaşlara, olay yerine ( adına, alegori, namına ) gelen ( mevrut ) 112 Acil Servisi görevlileri müdahalede bulundu. Yangında, toplam 200 dönüm bitişik nizam üç ayrı ekili alan ile ağaçlık bölge zarar gördü.

AA

Katil virüs her köşeye ulaşacak

katil-virs-her-keye-ulaacak.jpgDünya Sağlık Örgütü (WHO) Başkan Yardımcısı Fukuda, A/H1N1 virüsünün neden olduğu salgının henüz ilk safhada olduğunu açıklarken, WHO Sözcüsü Hartl da ‘Virüs dünyanın her köşesine yayılacak’ dedi.Resmi verilere göre virüs 160 ülkeye yayılırken, dünya genelinde salgından ölenlerin sayısı 700’e ulaştı. 263 ölümle hastalıktan en çok etkilenen ülke olan ABD, 195 milyon doz H1N1 aşısı aldı

Milliyet'te yer alan habere göre birkaç ayda küresel çapta yüzlerce kişinin ölümüne, onbinlerce kişinin hastalanmasına, yüz milyonlarca dolar ekonomik zarara neden olan Domuz Gribi’ne karşı dünyanın birçok ülkesinde olağanüstü önlemler alınırken, Dünya Sağlık Örgütü (WHO) Başkan Yardımcısı Keiji Fukuda, A/H1N1 virüsünün neden olduğu salgının henüz ilk safhada olduğunu açıkladı.

Sonbahar gelmeden önce aşı üretimini hızlandırmanın yollarını aradıklarını belirten Fukuda, aşının güvenilirliği konusunda asla ödün vermeyeceklerini vurguladı. WHO sözcüsü Gregory Hartl de bir basın toplantısı düzenleyerek, virüsün yakında dünyanın her köşesine yayılacağı uyarısında bulundu. Hartl, virüsün örgüte üye 193 ülkeden 160’ına yayıldığı göz önünde bulundurulduğunda, bütün dünyanın risk altında olduğunun söylenebileceğini belirtti. Salgın nisan ayında Meksika’da patlamıştı.

En çok etkilenen ABD oldu

Resmi verilere göre dünya genelinde salgından ölenlerin sayısı ise 700’e ulaştı. Hastalıktan en kötü etkilenen ülke, ölümle sonuçlanan 263 vaka ile ABD oldu. İkinci sıraya ise, bugüne kadar domuz gribine bağlı 165 ölüm bildiren Arjantin yerleşti. Salgının çıkış noktası olan Meksika 128 ölümle üçüncü sırada yer aldı.
Bilim insanlarının en büyük endişesi ise virüsün mutasyon geçirip milyonlarca kişinin ölümüne neden olan 1918’deki İspanyol ve 1958’deki Asya gribi salgınlarından çok daha ölümcül bir hal alması.

ABD hükümeti sonbaharda gerçekleşmesi muhtemel bir aşı kampanyası için 195 milyon doz H1N1 aşısı satın aldı ve ihtiyaç duyulan aşı miktarını esnetmeye yarayan bir bileşikten 120 milyon doz sipariş etti. 14 bini aşkın vaka ve 38 ölüm ile Asya-Pasifik bölgesinin en endişe verici rakamlarına sahip olan Avustralya ise aşıyı gönüllü insanlar üzerinde denemeye başladı. Avustralya daha önceden 21 milyon doz H1N1 aşısı sipariş etmişti.

Çin aşı denemeye başladı

İki aydır domuz gribi aşısı üzerinde çalışan Çin de aşıyı ülkenin doğusunda yer alan Taizhou şehrinde yaşayan 2 binden fazla gönüllü üzerinde denemeye koyuldu. Denemelerden olumlu sonuç alındığı takdirde, aşı üzerinde çalışan Hualan Biological Engineering Inc. firmasının günde 600 bin doz üretebileceği belirtiliyor.

Yunanistan ‘acil hat’ kurdu

Sonbaharda salgının kontrolden çıkması ihtimaline karşı tedbir planları yapan Yunan hükümeti, olası bir acil ( evgin, müstacel, ivedili ) durum halinde büyük stadyumları toplu aşılama kampanyaları için kullanacak. Sipariş edilen milyonlarca doz aşı ise askerler tarafından korunacak.

İngiltere ise telefon ve internet aracılığıyla ulaşılabilen özel bir “domuz gribi acil” hattı kurarak hastalığa yakalandığını düşünen vatandaşlarına hizmet vermeye başladı.

Hac ve ayin önlemi

Avrupa’nın salgından en kötü etkilenen ülkesi olan İngiltere’de bulunan kiliseler, pazar ayinlerine katılan halkın sağlığını korumak için çeşitli tedbirler aldı. Buna göre ayin sırasında aynı kadehten şarap yudumlanmayacak, parmaklar kutsal suya daldırılarak haç çıkarılmayacak ve mümkün olduğunca el sıkışılmayacak.
Kosta Rika’da 227 yıldır yapılan Roma Katolik haccı da salgın nedeniyle iptal edildi.

Arap ülkelerinin sağlık bakanları ise domuz gribi nedeniyle hac ziyaretine kısıtlamalar getirilmesi konusunda fikir birliğine vardılar. Buna göre yaşı 65’ten büyük, 12’den küçük olanlar ve kronik hastalıkları bulunanlar hac ziyaretinden muaf tutulacak.

Sıkı denetim

A/H1N1 virüsünün yol açtığı domuz gribi hızla yayılmaya devam ederken, ülkeler de refleksleri ve olanaklarına göre bir dizi önlem alıyor. Bir yandan aşı siparişi verilirken, bir yandan da ilaç stokları yapılıyor. Bu arada hastalığın yayılmasını hızlandıracağı düşünülen etkinliklere kısıtlama getirilmesi planlanıyor. En etkili önlem olarak seyahat araçları ve sınır kapılarındaki sıkı denetim kontrolleri ilk sırada yer alıyor.

Almanya futbol maçlarını iptal etmeyi tartışıyor

Domuz gribi istatistikleri ve yayılma hızı Avrupa’da büyük korku yarattı. Almanya’da domuz gribine yakalananların sayısı çığ gibi artarken, Berlin’deki Robert Koch Enstitüsü son 24 saatte 637 yeni vakanın ortaya çıktığını açıkladı.
Öte yandan, ülkede olağanüstü önlemler alınması da gündeme geldi. Birçok siyasi, domuz gribinin yapı değiştirerek yayılması ve salgın hale gelmesine karşı, konser ve Bundesliga maçları gibi kitlesel etkinliklerin iptal edilmesini önerdi.

Tutuklulara aşı önerisi

Hıristiyan Sosyal Birlik Partili (CSU) politikacı Stephan Mayer, hastaların ve yaşlıların yanı sıra, hastaneye kaldırılmalarının gerekli olmaması için ağır hapis cezası almış olan tutukluların da aşılanması gerektiğini söyledi.
Hıristiyan Demokrat Birlik Partili (CDU) politikacı Gerald Weiss, emeklilerin, hamile kadınların ve çocukların korunmalarının ön planda tutulması gerektiğini ancak tutukluların aşılanmalarının da güvenlik risklerinin azaltılması açısından mantıklı olduğunu bildirdi.

Sosyal Demokrat Parti (SPD) Federal Meclis Grubu üyesi Gerold Reichenbach, domuz gribinin hızlı bir ( yeksan, benzer, eş ) şekilde yayılmasının sürmesi durumunda futbol karşılaşmaları gibi çok sayıda insanın katıldığı etkinliklerin iptal edilmesi gerektiğini belirtti.

Almanya Sağlık Bakanı Ulla Schmidt, bu öneriyi çok abartılı bulduğunu kaydederek, “Takımım Alemannia Aachen gelecek hafta sonunda oynayacak olsa, benim de vaktim olsa, maçı izlemeye giderdim” dedi.
Bu arada, Baden-Württemberg eyaletindeki Engstingen kentindeki bir okul, Londra’dan tatilden dönen bir grup öğrencinin yedisinde H1N1 virüsü tespit edilmesi üzerine yaz tatilini erken başlattı.

22.5 milyon Alman aşılanacak

Berlin ve Brandenburg eyaletlerindeki hastalardan kan örnekleri alarak araştırmalar yapan Berlin Eyalet Laboratuvarı’nda, domuz gribine karşı aşı geliştirilmesi için gece gündüz ve haftada yedi gün çalışıldığı belirtildi. Hükümet, en geç ekim ayı başına kadar geliştireceği aşı ile 22.5 milyon Almanı aşılamayı planlıyor.

Sağlık Bakanlığı: Domuz gribi ilacımız yeterli

Yaz aylarıyla birlikte, domuz gribinin yoğun olarak görüldüğü ülkeler hastalığa karşı önlemleri artırıp ilaç depolama yoluna giderken, Sağlık Bakanlığı, Türkiye’nin domuz gribi tedavisi için yeterli ilaca sahip olduğunu açıkladı. Bakanlık yetkilileri, domuz ( hınzır ) gribi aşısı konusunda üç yabancı firma ile görüşüldüğünü, aşının eylül-ekim arasında Türkiye’de olacağını söyledi.

2 milyon 15 bin kutu ilaç var

23 Temmuz 2009 itibarıyla, Türkiye’de görülen toplam domuz gribi (H1N1 2009) vakası sayısı 139’a ulaştı. Sağlık Bakanlığı, bu vakaların 35’inin yerli ( durağan, evcil, domestik ) vaka olduğunu bildirdi. Bakanlık, 139 vakadan 25’inin tedavisinin ayakta, iki vakanın tedavisinin hastanede devam ettiğini, geri kalan vakaların iyileştiğini açıkladı.
Türkiye’nin, domuz gribi tedavisinde kullanılan ilaçlara fazlasıyla sahip olduğunu bildiren yetkililerin verdiği bilgiye göre, depolarda halen 2 milyon 15 bin kutu (20 milyon 150 bin doz) ilaç bulunuyor, 100 bin kutu ilacın da Türkiye’ye gelmesi bekleniyor. Yetkililer, bazı ülkelerin ilaç stoku yapmaya başladığının anımsatılması üzerine, “Türkiye için endişe edilecek bir şey yok. Onlar hazırlıksız. Depomuzda ilacımız var” dedi.

Yetkililer, insanların toplu halde bulunduğu spor karşılaşmaları ve okullarda bir kısıtlamaya gidilmesinin şu noktada söz konusu olmadığını ifade ederek, Türkiye’nin domuz gribinde 6. safhaya ulaşmadığını anımsattı.

Avrupa ülkeleri laubali

Yetkililer, “Şu anda bizde, onların varmış olduğu 10, 20, 50 bin tane vaka mı var? Topu topu 125-130 kişi olmuş, hepsi ( hacısı hocası, tümü, cümlesi ) iyileşip gitmiş. Hal böyleyken niye vatandaşı tedirgin edelim? Avrupa ülkeleri gibi laubali takip etseydik, bizim en az 2 - 3 bin vakamız vardı” diye konuştu.

Domuz gribi aşısı konusunda üç yabancı firmayla görüşmeler yapıldığını açıklayan yetkililer, “Eylül’den önce olmaz diyorlar. Eylül olur, ekim olur, aşı çıktığında alacağız” dedi.  Yetkililer, ABD’nin şimdiden yüklü aşı siparişinde bulunduğu yönündeki haberlerin anımsatılması üzerine, Türkiye’nin aşı için gerekli temaslarda bulunduğunu ancak alınacak aşı fiyatlarında değişiklik olmaması için konuşulan fiyatları ve alınacak miktarı açıklamak istemediklerini kaydetti.

'Bu halk senin kafanı keser'

bu-halk-senin-kafan-keser.jpg

Şırnak'ın Beytüşşebap İlçesi'nde 5. Kuzu Kırpma Kültür Sanat ve Yayla Festivali yaklaşık 5 bin kişinin katılımıyla başladı. Festival yürüyüşüne katılan DTP Şırnak Milletvekili Sevahir Bayındır, ''Erdoğan sürekli 'Söz ola kese başı' diyor. Eğer sen de ( bile, dahi ) bu halka verdiğin sözü tutmazsan bu halk da senin kafanı keser" dedi.

Ahmet YUKUŞ / DİYARBAKIR (AHT)

Şırnak'ın Beytüşşebap İlçesi'nde 5. Kuzu Kırpma Kültür Sanat ve Yayla Festivali yaklaşık 5 bin kişinin katılımıyla yürüyüşle başladı. Festival yürüyüşüne, DTP Şırnak Milletvekili Sevahir Bayındır, DTP Şırnak İl Başkanı Selim Bayar ve çok sayıda vatandaş katıldı. Yürüyüş sırasında sarı, kırmızı ve yeşil renklerde flamalar taşınırken, sık sık "PKK halktır halk burada" sloganları atıldı. Ardından festival alanına yoğun güvenlik önlemleri altında tırmandı. Vatandaşlar ile birlikte Kürtçe şarkılar eşliğinde halay çeken DTP Şırnak Milletvekili Sevahir Bayındır, Kürt halkının binlerce yıllık gelenek ve kültürlerini bugüne zor şartlarda bu güne taşıdığını söyledi. Bayındır "PKK lideri Abdullah Öcalan 15 Ağustos'ta barışın sağlanması için bir adım atacaktır. Herkesin bunu beklemesini istiyoruz" diye konuştu.

Bayındır, "Başbakan Recep Tayyip Erdoğan Kürt sorunun çözümü için Beyaz Saray'a gidiyor. Gelsin bizim yanımıza hemen sorunu çözelim. Barış için halkın iradesini tanımak zorundalar. Erdoğan sürekli olarak, 'Söz ola kese ( kestirme ) başı' diyor. Eğer sen de ( bile, dahi ) bu halka verdiğin sözü tutmazsan bu halk da senin kafanı keser" dedi. Herkesin aklı selim davranması gerektiğine değinen Bayındır, "Devlet halkın iradesini ele geçirmek için komplolar üretiyor. Ancak halkın iradesi hiçbir zaman devlete teslim olmamıştır. 15 Ağustos barışın temeli atılmış olacaktır" şeklinde konuştu.

AJANS HABERTÜRK


Ülkemizde 22 bin yabancı firma var

lkemizde-22-bin-yabanc-firma-var.jpg

Hazine Müsteşarlığı geçici verilerine göre, Türkiye'de faaliyet gösteren uluslararası sermayeli şirket sayısı 22 bin 250'ye ulaştı. Bu rakamın 12 bin 199'unu (yüzde 54,83'ü) AB ülkelerinden gelen uluslararası sermayeli şirketler oluşturdu. Bu şirketlerin içinde Almanya 3 bin 806 adetle birinci sırada yer aldı. Bunu, 2 bin 110 şirketle İngiltere, 1721 şirketle Hollanda izledi. Türkiye'de 1078 İranlı, 964 ABD'li, 631 Azerbaycanlı ve 619 Iraklı uluslararası firma faaliyet gösterdi.

Bunların dışındaki diğer AB ülkelerinden de 4 bin 562 uluslararası sermayeli firma Türkiye'de yatırım yaptı. AB'ye üye olmayan Avrupa ülkelerinden gelen firma sayısı da 2 bin 897 oldu.

KANADA VE ÇİN'DEN GELEN AZ

Türkiye'ye en az, dünyanın önde gelen gelişmiş 7 ülkesi arasında yer alan Kanada ile dünyanın 3. büyük ekonomisi olan Çin Halk Cumhuriyeti ile Orta ve Güney Amerika'dan uluslararası sermayeli firma faaliyette bulunuyor.

Bu tarihler arasında Orta ve Güney Amerika, Türkiye'de yatırım yapan 123 uluslararası sermayeli firma sayısıyla son sırada bulunurken, bunlar arasında Kanada 142, Çin Halk Cumhuriyeti de 355 uluslararası sermayeli firma sayısıyla ilk ( evvel, ön ) sıralarda yer ( iz, taraf, arsa ) aldı.

Yakın ve Orta Doğu ülkelerinin Türkiye'de sahibi veya ortağı olduğu uluslararası sermayeli firma sayısı ise 3 bin 764 olarak gerçekleşti.

AĞIRLIKLI OLARAK TOPTAN PERAKENDE TİCARETİ

22 bin 250 adet uluslararası sermayeli firma ağırlıklı olarak başta toptan ve perakende ticareti olmak üzere imalat sanayi, gayrimenkul kiralama ve iş faaliyetleri sektörlerinde faaliyette bulunuyor.

Toptan ve perakende ticaret sektöründe 6 bin 572, imalat sanayi sektöründe 3 bin 908, gayrimenkul kiralama ve iş faaliyetleri sektöründe de 3 bin 606 uluslararası sermayeli firma faaliyet ( canlılık, etkinlik, hareket ) gösteriyor.

Bunların yanında ayrıca ulaştırma, haberleşme ve depolama hizmetleri ile inşaat ve oteller ve lokantalar da yine ağırlıklı olarak yer aldıkları sektörler arasında görünüyor.

FİRMA SAYISI VE ÜLKELERE GÖRE DAĞILIMI
Türkiye'de 2009 yılı mayıs ayı sonu itibarıyla kurulan uluslararası sermayeli firmaların ülkelere göre dağılımı şöyle:

ÜLKELER FİRMA SAYISI
-------------- ------------
AB Ülkeleri 12.199
.Almanya 3.806
.Hollanda 1.721
.İngiltere 2.110
.Diğer AB ülkeleri 4.562
Diğer Avr.Ülk.(AB hariç) 2.897
Afrika Ülkeleri 375
Kuzey Amerika 1.106
.ABD 964
.Kanada 142
Orta ve Güney Amerika 123
Yakın ve Orta Doğu Ülkeleri 3.764
.Azerbaycan 631
.Irak 619
.İran 1.078
.Diğer 1.436
Diğer Asya 1.507
.Çin Halk Cumhuriyeti 355
.Güney Kore Cumhuriyeti 150
.Diğer 1.002
Diğer Ülkeler 279
----------------------------------
Toplam 22.250

Dövmeciler kapatıldı

dvmeciler-kapatld.jpg

Aydın Valisi Hüseyin Avni Coş, dövmeyle vücuda müdahale edildiği için mesleki eğitim gerektiğini söyledi.
Kuşadası Barlar Sokağı ve Kaleiçi bölgesinde dövme yapan 11 işyeri belediye zabıtası, polis ve ilçe Sağlık Grup başkanlığı görevlilerince oluşturulan bir komisyonun operasyonuyla kapatıldı. İşyerleri hakkında düzenlenen tutanaklarda kapatmaya gerekçe olarak ( namına ) ise, ruhsatlarında el sanatları denmesine rağmen dövme yapıldığı tespit edilmesi gösterildi.
İşyerlerinin Aydın'a yeni atanan Vali Hüseyin Avni Coş'un talimatıyla kapatıldığını öne süren dövmeciler, "Vali Çoş'un talimatıyla geçen Perşembe saat 22.00 sıralarında polis, zabıta ve sağlık görevlisi gelip işyerlerimizi tek tek tutanakla kapattı. Hepimiz yıllardır aynı hizmeti veriyoruz. Vergimizi ödüyoruz. Ruhsat başvurusu yaptığımız yıllarda yönetmeliklerde 'Dövmeci' gibi bir iş kolu olmadığı gerekçe gösterilerek kimimize hediyelik, kimimize el sanatları adı altında ruhsat verildi. Olsa zaten
dövmeci diye ruhsat alırdık. Doktor nezaretinde yapılmasına izin vereceklerini söylediler. Doktor bulduk. Bu kez dövmeyi bizzat doktorun yapması gerektiğini söylediler. Hangi doktor yıllarca okuduktan sonra gelip dövmecilik yapar? Kaldı ki biz deri altına uygulama yapmıyoruz, derinin üzerinde çalışıyoruz. Kaldı ki eğer bu gerekçelerle kapatılacaksak bile sezon öncesi bu bize bildirilmeliydi. Sezonun tam ortasında kapatılmanın mantığını anlayamıyoruz" diyerek uygulamayı eleştirdi.
Yasalara uygun ticaret ( tecim, kâr ) yapanların başlarının tacı olduğunu söyleyen Aydın Valisi Hüseyin Avni Coş ise insan sağlığıyla oynanmasına izin vermeyeceklerini söyledi. Dövmeyle vücuda müdahale edildiği için mesleki eğitim gerektiğini belirten Vali Coş, "Kanunun düzenlediği hususları hiç kimse değiştiremez. Berberler nasıl ustalık belgesi alıyorsa, dövmeciler de belgelerini almalı. Gerekli kurstan geçmeleri gerekli. Kullanılan aletlerin steril olması gerekmekte. Ve bu kişilerin güvenilir olmaları gerekir, çünkü
mahrem yerlere dövme yapıyor. Ayrıca kim ( ki ) dükkan sahibi, kim çalışan bu bile belli değil. Dükkan sahibi yerine kim olduğu belli olmayan değişik kişiler bulunuyor. Oralarda bir hukuksuzluk var. En güzel dövmeci Kuşadası'nda olsun isteriz. İşini iyi yapana destek oluruz. Kurallara uyana saygımız sevgimiz sonsuz. Kimsenin ekmeğine mani olmak düşüncesinde değiliz" dedi. Herkesin yasalara uygun olarak ( namına ) hareket etmesi gerektiğini belirten Vali Coş, dövmecilere karşı önyargılı olmadıklarını belirterek, şunları
söyledi:
"Dövme bile ( de, birlikte, üstelik ) bir doktor ( hekim ) kontrolünde olmalıdır. Yasa olarak enjektörü eczaneci bile yapmıyor. Ama dövmeciler, insan vücudunun her yerini deliyorlar. Sağlık bakımından zararlı bir durumla karşı karşıya gelmeyelim. Hepatip B ve AIDS tehlikesi var, bu durum ( keyfiyet, hâl, gidişat ) şansa bırakılamaz. Dövme yaptıracak kişi serbestçe faaliyet göstereni görünce güvenerek 'Buranın yetkilileri var, izinlidir' düşüncesiyle yaptırıyor. Bu memlekette fuhuş için bile ( da, de, birlikte ) yasal çerçevede açılan yerler var. Bir doktor bile herhangi bir yerde
ameliyat yapamaz, yeterli aleti olan, ruhsatlı bir muayenehanede yapar. Yaklaşım tarzımız, hep zaman yasal sınırlarda kalalım. Tutuculuk içerisinde de değiliz."

İHA


DTP'li oldukları için mi öldürüldüler?

dtpli-olduklar-iin-mi-ldrldler.jpgBeytüşşebap (AHT)

Şırnak'ın Beytüşşebap ilçesinde 2 kişi başlarına taşlarla vurulup, göğüslerine kurşun sıkılarak öldürüldü. DTP Şırnak Milletvekili Sevahir Bayındır, cesetler ile otomobilin ayrı yerlerde bulunduğunu, öldürülen kişilerin DTP'ye oy verdiği için tehdit ( gözdağı ) edildiklerini iddia etti.

Beytüşşebap'ta otomobilleriyle seyir halindeki Necman Ölmez ve Ferhat Ediş'in, dün 15.00 sıralarında yakınlarıyla irtibatı kesildi. İkiliden haber alamayan yakınları saat ( vakit, sayaç, zaman ) 18.00 sıralarında aramaya çıktı. Yakınları, Ölmez ve Ediş'in dere yatağında taşların arasına saklanmış cesetlerini buldu. İddialara göre, kafalarına ve göğüslerine silahla ateş edilerek öldürülen Ölmez ve Ediş'in bindikleri otomobil ( makine ) ise 1 kilometre mesafede şarampole yuvarlanmış olarak ( namına ) bulundu. Beytüşşebap Cumhuriyet Başsavcısı ile İlçe Jandarma Komutanlığı ekipleri olayla ilgili geniş çaplı soruşturma başlattı.

Beytüşşebap Festivali için ilçede bulunan DTP Şırnak Milletvekili Sevahir Bayındır, öldürülen kişilerin güvenlik güçleri tarafından tehdit edildiğini iddia ederek, "Katledilen arkadaşlar, 2007 yılında 11 kişinin öldürüldüğü Beşağaç Köyü yakınlarında düğüne gidiyorlardı. Araçlarının şarampole yuvarlandığı yerin 400 mesafede hakim bir tepede korucuların nöbet yerleri var. Necman Ölmez ve Ferhat Ediş seçimlerde DTP'ye gönüllü olarak çalıştıkları için Andaç Taburu'na çağrılarak defalarca tehdit edildiler. Ölmez ve Ediç silahla öldürüldükten sonra, bir dere kenarında taşların arasına saklanmış. Otomobilleri de ( dahi, bile ) şarampole yuvarlanmış, ancak ne fren izi ne de kazaya benzer hiçbir iz bulunmadı. Zaten silahla öldürüldükleri kesin ( kemiksiz, kesinlikle, mutlak ) kaza süsü verilmesi tuhaf" dedi.

Kamer Genç'ten 'protokol' tepkisi

kamer-genten-protokol-tepkisi.jpgTunceli Bağımsız Milletvekili Kamer Genç, Çemişgezek ilçesinde gerçekleştirilen festivalde, sunucunun 2 kez kendisinin alanda bulunduğu anonsu yapmasına karşın protokole çağrılmadığı gerekçesiyle alanı terk ( vazgeçme, bırakma, ayrılma ) etti.

Protokol çadırına gelerek Tunceli Valisi Mustafa Taşkesen ile tokalaşan Genç, Devlet Bakanı Egemen Bağış ile ise tokalaşmadı. Genç, "Ben bu ilin milletvekiliyim. Bir saatten beri ayakta bekletiliyorum. Protokole çağrılmadım" dedikten sonra festival ( curcuna, şenlik ) alanından ayrıldı.

İHA

Ak Parti'li milletvekilinin 2 oğlu bıçaklandı

ak-partili-milletvekilinin-2-olu-bakland.jpgAK Parti Balıkesir Milletvekili Cemal Öztaylan'ın 2 oğlu, Balıkesir'in Erdek ilçesinde çıkan kavgayı ayırmaya çalışırken bıçakla yaralandı.

Alınan bilgiye göre, Yağız G, Erdek sahilinde, henüz belirlenemeyen nedenle Onur A. ile tartıştı. Tartışma, kısa sürede büyüyerek kavgaya dönüştü.

Kavgada, Yağız G. ile o sırada bölgede bulunan ve kavga eden ( fail ) tarafları yatıştırmaya çalışan Milletvekili Öztaylan'ın oğulları Mustafa Aysan Öztaylan (21) ve Ali Taylan Öztaylan (22), bıçakla yaralandı.

Ambulansla Erdek Neyyire Sıtkı Devlet Hastanesine kaldırılan yaralılar, buradaki ilk ( evvel, ön ) müdahalenin ardından Güven Karahan Bandırma Devlet Hastanesine sevk edildi.

Ali Taylan Öztaylan ve Yağız G'nin tedavisinin sürdüğü, Mustafa Aysan Öztaylan'ın taburcu edildiği bildirildi.

Kavgada darp sonucu yaralanan Onur A. da Erdek Neyyire Sıtkı Devlet Hastanesinde tedavi altına alındı.

Sahte peygambere 25 ay hapis

sahte-peygambere-25-ay-hapis.jpgMehmet YAYLIOĞLU / KÜTAHYA (AHT)

Kütahya'da kendisini peygamber ilan eden Hatice Benlioğlu ile öğretim üyeliğinden ihraç edilen eşi Yrd. Doç. Dr. Osman Nuri Benlioğlu'na, tutuksuz yargılandıkları Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki davada 25'er ay hapis cezası verildi. Diğer 4 sanık ise beraat ( aklanma ) etti.

Kütahya Ağır Ceza Mahkemesi'nin duruşma içeriğiyle ilgili yayın yasağı koyduğu dava geçtiğimiz günlerde sonuçlandı. Ağır Ceza Mahkemesi'nde, "Halkın dini duygularını istirmar etmek" ve "677 Sayılı Tekke ve Zaviyelerle Türbelerin Seddine ve Türbedarlıklar ile Birtakım Unvanların Men ve İlgasına Dair Kanun'a muhalefet etmek" suçlarından tutuksuz yargılanan zanlılardan Hatice Benlioğlu ile YÖK tarafından öğretim üyeliğinden ihraç edilen eşi Yrd. Doç. Dr. Osman Nuri Benlioğlu 2'şer yıl 1'er ay ( kamer ) hapis cezasına çarptırıldı.

Diğer sanıklar Sema Kardaş, Ayşe Öz, Rabia Arıcan ve Nuray Korkmaz ise beraat etti.

Olay sonrası Kütahya'dan ayrılan ve Denizli'de yaşadıkları ifade edilen Benlioğlu çiftinin avukatları aracılığıyla kararı temyiz edecekleri belirtildi.

OLAY:
Kütahya Dumlupınar Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Osman Nuri Benlioğlu ile kendini peygamber ilan ettiği öne sürülen ev hanımı eşi Hatice Benlioğlu'nun kiraladıkları evi dergah olarak kullandıkları öne sürülmüştü. Çiftin evlerinde zikir toplantıları düzenledikleri, Hatice Benlioğlu'nun bazı müritlerine ayaklarını öptürdüğü iddia edilmişti.

İhbar üzerine Kütahya Emniyet Müdürlüğü ekipleri eve baskın düzenlemiş, olayın ortaya çıkmasının ardından Yrd. Doç. Dr. Osman Nuri Benlioğlu YÖK tarafından meslekten ihraç edilmişti.

Erdoğan bu villada tatil yapıyor

erdoan-bu-villada-tatil-yapyor.jpgÖzgür ÖNDER - Soner ÖZCAN / ANTALYA / AHT

BAŞBAKAN Erdoğan eşi Emine Erdoğan ile birlikte oğulları Bilal ve gelinleri Reyyan Erdoğan’ın da tatil yaptığı Antalya Belek Rixos Premium Otel’e yerleşti. Bir hafta kalacak olan Erdoğan ve ailesi için geceliği 7 bin 500 dolar olan Hector Residence adlı villa tahsis edildi. Bin 100 metrekarelik villada 4 yatak odası, şömineli salon, kütüphane, toplantı odası, açık ve kapalı havuz, sauna, fitness salonu ve Türk
hamamı bulunuyor. Villanın ayrıca özel tenis kortu ve özel plajı da var.

Nuri Ergin'den mektupla itiraf

nuri-erginden-mektupla-itiraf.jpgKaragümrük Çetesi elebaşı Nuri Ergin, kaldığı Edirne F Tipi Cezaevi'nden, avukatı Ergün Bademci aracılığıyla basın mensuplarına 6 sayfalık mektup gönderdi. Mektubunda Ergenekon davası kapsamında cezaevinde bulunan emekli Tuğgeneral Veli Küçük'ten talimat aldığı iddialarını yalanlayan "Nuriş" lakaplı Ergin, "Doğru olan Mustafa Duyar'ı, Afyon Cezaevi'nde, kardeşimiz Sami Tokur'un, benim talimatımla öldürmesidir" ifadelerini kullandı.

İZMİR (AHT)

İşlediği çeşitli suçlar nedeniyle Edirne F Tipi Cezaevi'nde yatan Karagümrük Çetesi elebaşı "Nuriş" lakaplı Nuri Ergin, avukatı, İzmir Barosu üyesi Ergün Bademci'ye, basına iletilmek üzere 'Basın açıklamamdır' başlıklı 6 sayfalık bir mektup gönderdi. Ergenekon davasıyla ilgili sanıklardan çok, "yanlı medya" tarafından kendisi ve kardeşi Vedat Ergin hakkında asılsız haberler yapıldığını iddia eden Ergin, "Afyon Cezaevi'nde, benim talimatımla öldürülen DHKP-C'li Mustafa Duyar'ı, Veli Küçük'ün talimatıyla gerçekleştirdiğimiz yazıldı, çizildi. Bunların hepsi külliyen yalan, hiçbir doğruluk payı yoktur. Bana ve kardeşim Vedat'a, Allah'ın hiçbir kulunun emir ve talimat vermeyeceğini bu ülkede yaşayan tüm şerefli insanlar ve bu alemin tüm delikanlıları bilir. Ne Veli Küçük'ü, ne talimatı!.. Bu asılsız yalan haberleri bir takım şer odaklarının özellikle yaptırdığını biliyoruz. Bunların yaptırdığı haberlere kargalar bile güler" şeklinde konuştu.

"BİZİ KİM YÖNLENDİREBİLİRMİŞ VELİ KÜÇÜK AÇIKLASIN"

"Bizim Savcı Zekeriya Öz'e 22 Mayıs 2008'de vermiş olduğumuz ifademiz, yüce yargının tutanaklarında mevcuttur" diyen Nuri Ergin, "Veli Küçük'le ilgili en ufak bir suçlayıcı ifademiz olup da ortaya çıkartmayan herkesi namert ilan ( car, duyuru ) ediyoruz. Veli Küçük, Ergenekon davasındaki ifadesinde mahkeme heyetine bizi savcıların yönlendirdiğini söylemiş. Veli Küçük'ün, bu söylediklerini gazetelerde okudum. Bu sözler eğer doğruysa, Veli Küçük'e aitse, o savcılar kimmiş? Bizi kim yönlendirebilirmiş, kendisi onurlu ve şerefli bir şekilde bunu açıklasın, ayıptır... Giymiş olduğu şerefli üniformasına saygımız olmasa, sözlerine karşılık ağır, kırıcı konuşuruz. Herkesin kilosundan ağır bizlerde cezalar var. Allah'ın hiçbir kuluna onurumuzdan gururumuzdan ödün vermeyiz. Herkesin gerçekle bağdaşmayan, arkamızdan söz söylemesi ayıp, yakışmıyor. Ergenekon davasında bizlerin de dinlenmesi yönünde bazı sanık avukatlarının talebi olmuş. Gerekirse, mahkeme çağırırsa, bildiklerimizi söyleriz" diye konuştu.

"DUYAR'I, SAMİ TOKUR BENİM TALİMATIMLA ÖLDÜRDÜ"

Özdemir Sabancı suikastı sanığı DHKP-C'li Mustafa Duyar'ı öldürtmesi konusuyla bazılarının çok ilgilendiğini belirten Ergin, bu konuyla ilgili Savcı Zekeriya Öz'e herşeyi anlattığını söyledi. Ergin şunları söyledi: "Ben İstanbul 9'uncu Ağır Ceza Mahkemesi heyetine geçtiğimiz 8 Haziran'da dedim ki; (Sayın Savcı Zekeriya Öz'e sizin aracılığınızla sesleniyorum. Mustafa Duyar'ın öldürülmesi olayıyla çok ilgileniyorsa, rahmetli Özdemir Sabancı'yı öldürdükten sonra, bir erimizi şehit ettikten sonra, bulunmuş olduğu Kırklareli E Tipi Cezaevi'nden dışarıya çıkarıp, hangi şer odakları, neyin mükafatı olarak villalarda alem yaptırdıysalar, bunları araştırıp ortaya çıkarsın.) Duruşmada, Cezaevleri Eski Genel Müdürü Ali Suat Ertosun'la ilgili bir söz söylemedim. Bunlar hep saptırılarak yazıldı. Ayrıca Mustafa Duyar'ın yatmış olduğu cezaevinde aynı tarihlerde ne ben, ne de kardeşim yatmadık. Bu da yalandır. Doğru olan Mustafa Duyar'ı, Afyon Cezaevi'nde, kardeşliğinden, kader ( baht, kısmet, tecelli ) arkadaşlığından, onur ve gurur duyduğumuz kardeşimiz Sami Tokur'un, benim talimatımla öldürmesidir. Gerçekler budur böyle bilinmelidir."

"GLADYOYLA İŞİMİZ OLMAZ"

Nuri Ergin, Kurtlar Vadisi dizisinin başrol oyuncusu Necati Şaşmaz ile dizinin yapımcısı ağabeyi Raci Şaşmaz'i tehdit etmesiyle ilgili olarak ise şöyle konuştu: "Hasmımız olan Allattin Çakıcı'yla aramızdaki olaylardan dolayı yargılanmakta olduğumuz İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesi'ne kardeşim Vedat ile karar duruşmasına götürüldük. Kurtlar Vadisi dizisinin (Polat Alemdar) karakterindeki Necati Şaşmaz ve dizinin yapımcısı olan ağabeyi Raci Şaşmaz'a söylemiş olduğum, sizlerin önündeki tehditli sözlerimden sonra, bazı yanlı medya tarafından yanlış yorumlarla haberler yapıldı. Gazetelerde benim bu sözlerimin üzerine irtica başlıklı bir haberde, (Kurtlar Vadisi dizisi kirletilmek mi isteniyor?) diye yazıldı. Bir başkasında ise Şaşmaz kardeşlere söylediğim tehditli sözlerim başka yere çekilerek, benim dizinin yeni sezonunda girecek olan (Gladyo) filmine olan tepkimden sinirlenip bu yüzden onları tehdit ettiğim yazılmıştır. Ben 46 yaşında, kardeşim Vedat Ergin 36 yaşındadır. Bizim hayatımız boyunca ne Gladyo'yla, ne MİT'le, ne JİTEM'le, ne polisle, ne bir cemaaatle, ne bir partiyle hiçbir işimiz olmaz, asla ve asla olamaz. Eğer biz bir suç işlemişsek polis görevini yapar, bunun dışında yukarıda belirttiğim hiçbir teşkilatla işimiz olmaz. Bizi tanıyan şerefli tüm insanlar ve bu alemin şerefli tüm delikanları da bunu çok iyi bilir. Ancak bir takım medya kuruluşlarınca hakkımızda, altını çizerek söylüyorum, özelikle bizim üzerimize tezgahlar kurularak devamlı iftiralar atılmaktadır. Dolayısıyla Kurtlar Vadisi dizisindeki Şaşmaz kardeşler hakkındaki düşüncelerimize bu aşamada nokta koyduğumuzun bilinmesini istiyoruz."

Başkent'te elektrik kesintisi

bakentte-elektrik-kesintisi.jpgÖnceden planlanan yıllık periyodik ( mevkute, mevkut, süreli ) işletme, hat bakım ve onarım çalışmaları nedeniyle ( hasebiyle, dolayısıyla, sebebiyle ) 24 Temmuzda Ankara'nın Sincan ve Altındağ ilçelerinin bazı yerlerine elektrik verilemeyecek.

Başkent Elektrik Dağıtım A.Ş'den yapılan yazılı açıklamaya göre, Sincan ilçesine bağlı Fatih Mahallesi Sinan, 81 ve 82 sokakların bir kısmı 10.00-15.00 saatleri arasında elektrik alamayacak.

Aynı gün, Altındağ ilçesine bağlı Aydınlıkevler Mahallesi Erkadın, Gökyüzü, Simav, Gar, Firuze, Derme sokaklar ve civarında 09.00-14.00 saatleri arasında elektrik kesintisi uygulanacak.

AA

Alzheimer için yeni umut

alzheimer-iin-yeni-umut.jpg

İsviçre'de omurilik ( murdarilik ) sıvısında bulunan ( mevcut, kâin ) proteinler üzerinde yapılan testlerde Alzheimer (Demans) hastalığının teşhisini çok erken ( er ) safhalarında tespit edilebildiği saptandı. Bu gelişme bilim dünyasında heyecan uyandırıken omurilik ( murdarilik ) sıvısındaki proteinlerin aynı zamanda hastalığın ilerlemesini durduracak ilaç geliştirmekte de ( bile, dahi ) kullanılabileceği açıklandı.


Ericsson, Nortel'i 1.1 milyar $'a satın alıyor

ericsson-norteli-11-milyar-a-satn-alyor.jpg
İsveçli iletişim teknoloji ( uygulayım bilimi ) şirketi Ericsson, telekomünikasyon şirketi Nortel Networks'un Kuzey Amerika'daki kablosuz iletişim operasyonunun hisselerinin çoğunluğunu 1.13 milyar ( bilyon ) dolara satın alıyor. 6 ay önce iflas korumasına başvuran Nortel Networks'in satışı, 28 Temmuz'da ABD iflas ( batkı, batkınlık ) mahkemesi ve Kanada makamlarından onay ( icazet, izin, tasdik ) aldıktan sona resmiyet kazanacak.

Beykoz sahilinde muhimmat bulundu

beykoz-sahilinde-muhimmat-bulundu.jpg

Beykoz Anadolu Kavağı sahilinde denizde poşet içerisinde mühimmat bulundu. Vatandaşlar tarafından fark ( ayırt, nüans, başkalık ) ederek iihbarda bulunması üzerine bölgeye gelen polis ekipleri, denizde poşet içerisinde bazı malzemelerin bulunduğunu gördü. Olay yerine ( adına, alegori, namına ) çağırılan Deniz Polisi dalgıçlarının yaptığı dalışlar farklı bölgelerde de sürdü. Akşam saatlerine kadar ( dek, büyüklüğünde, miktarda ) devam eden aramalarda 1 tabanca bombası, M16 mermileri ve 2 adet ( tane, sayı, pare ) Colt mermisi bulundu. Denizden çıkarılan mühimmat incelenmek üzere kriminal laboratuvara gönderildi. Aramalara sabah ( sabahleyin ) 09.30'da yeniden ( tekrar, baştan, yeni baştan ) başlanacağı öğrenildi.

AJANS HABERTÜRK - SALİH AYDIN


Bodrum ve Marmaris'e gaz bağlanacak

bodrum-ve-marmarise-gaz-balanacak.jpg
Türkiye'nin turizm cenneti Bodrum ve Marmaris ilçeleri de BOTAŞ Genel Müdürlüğünce programa alınan Muğla ili doğal gaz boru hattı projesinin gerçekleşmesi ile birlikte doğal gazla tanışacak.

Boru Hatları ile Petrol Taşıma Anonim Şirketi (BOTAŞ) Genel Müdürlüğü'nün yurt içi yatırım programına aldığı Ege Bölgesinin dağıtım-bağlantı hatları kapsamında yer ( nokta, önem, mekân ) alan Muğla ve çevre ilçeleri ile ilgili proje çalışmalarının sürdürüldüğü öğrenildi.

ARAZİ ETÜTLERİ YAPILDI

BOTAŞ Genel Müdürlüğünün, Muğla iline götürülmesi planlanan doğal gaz boru hatları ile ilgili ( ilişkin, alakadar, ait ) projenin arazi ( yerey, yer, toprak ) etüt harita ve kamulaştırma-mühendislik çalışmalarının tamamlanmasını takiben ( ardı sıra ) bu yıl içinde yapım ihalesine çıkması bekleniyor.

BOTAŞ Genel Müdürlüğünce ilk etapta Muğla'ya getirilmesi planlanan doğal gazın ileri ( gelecek, müterakki, sonra ) aşamalarda diğer ilçe ve yerleşim birimlerine de taşınması planlanıyor.

BOTAŞ;ın Ege bölgesi doğal gaz boru hattı (DGBH) dağıtım-bağlantı hatları projesi kapsamında, basınç düşürme ve ölçüm istasyonu yapımı, muhtelif çaplarda yüksek basınçlı ve düşük basınçlı çelik boru hattı ile basınç düşürme ve ölçüm istasyonları ve diğer inşaat işleri yer alıyor.

Türkler işini kaybetse de umutlu

trkler-iini-kaybetse-de-umutlu.jpg
AB'nin küresel krizle ilgili Eurobarometre kamuoyu araştırmasına göre krizin başlangıcından itibaren Türkiye'de çalışanların yüzde 12'si işini kaybetse de halkın çoğunluğu iyimserliğini koruyor.

27 AB üyesiyle aday ülkeler Türkiye, Hırvatistan ve Makedonya'da gerçekleştirilen araştırmada, küresel krizde işini kaybedenlerin oranı AB ortalamasında yüzde 9 çıkarken Letonya'da yüzde 21'i, Litvanya'da yüzde 18'i, İspanya'da yüzde 17'yi, Portekiz ve İrlanda'da yüzde 16'yı, Macaristan ve Estonya'da yüzde 15'i buldu.

Eurobarometre'ye göre krizde işini kaybedenlerin oranı Çek Cumhuriyeti'nde yüzde 11, Hırvatistan ve Makedonya'da yüzde 10, Polonya, Rommanya ve İngiltere'de yüzde 9, Almanya, Fransa, Danimarka, Bulgaristan, Kıbrıs Rum kesimi, Avusturya, Slovenya ve İsveç'de yüzde 7, İtalya'da yüzde 6, Malta ve Hollanda'da yüzde 5, Lüksemburg ve Yunanistan'da yüzde 4 oldu.

Araştırmaya katılan Türklerin yüzde 44'ü de kriz nedeniyle ailelerinden, akrabalardan ya da ( bile, dahi ) yakın arkadaşlarından birinin işini kaybettiğini belirtti. Eurobarometre'de aynı soruya "evet" cevabı verenlerin AB ortalaması ise yüzde 36 olarak verildi.

Araştırmada "krizden ve istihdam piyasasına muhtemel etkilerinden ne kadar endişelisiniz" sorusuna "çok endişeliyim" cevabını verenlerin oranı Türkiye'de yüzde 34'te kalırken, İspanya'da yüzde 65'e, Litvanya'da yüzde 63'e, Makedonya'da yüzde 47'ye, Letonya'da yüzde 46'ya, Slovakya'da yüzde 45'e, İtalya ve Yunanistan'da yüzde 40'ara, Avusturya'da yüzde 38'e, Estonya'da yüzde 36'ya, Bulgaristan ve Romanya'da yüzde 35'e ulaştı. Eurobarometre araştırmasının bu ilginç sonucu "Türklerin işini kaybetse de ( dahi, bile ) umudunu kaybetmediğini" gösterdi.

Eurobarometre'de Türklerin geleceğe umutlu baktığını gösteren bir diğer sonuç ise küresel krizle ilgili beklentilerde ortaya çıktı. "Bazı uzmanlar küresel krizin istihdam piyasasına en ( genişlik, arz, işaret ) olumsuz etkilerinin geride kaldığını ve bundan sonra kademeli iyileşme görüleceğini söylerken bazıları en kötünün hala önümüzde olduğunu belirtiyor. Hangi görüşe katılıyorsunuz" sorusunda iyimser yaklaşıma en yüksek destek yüzde 45'le İsveç'ten gelirken, yüzde 39'la Türkler ikinci sırayı aldı. İyimser görüşe en az destek verenler ise yüzde 13'le Hırvatlar ve Letonyalılar, yüzde 16'yla Bulgarlar, yüzde 18'le Litvanyalılar ve yüzde 19'la Rumenler oldu.

Şipşak güzellik

ipak-gzellik.jpg

HABERTURK.COM ÖZEL

Tıp ve teknolojideki gelişmeler sayesinde genç kalmak için artık zahmetli, acılı, uzun süreli operasyonlara katlanmak zorunda değiliz. Yurtdışında “Lunch-Time Treatments” olarak adlandırılan tedavi ve bakımlar adeta öğle tatilinde kuaföre gider gibi kliniğe gidip uygulatılabiliniyor. Kısa zamanda uygulandıkları (maksimum 2 saat) ve nekahat dönemi gerektirmedikleri için cerrahi müdahalelerin yerine tercih ediliyorlar. Bu fast food benzeri, hokus-pokus menüsünde neredeyse her sorun ( mesele, iş, problem ) için bir çözüm var.

Belki de pek çoğunuzun kısmen bildiği veya adını duyduğu bu yöntemler hakkında siz Haberturk.com okuyucularına biraz daha detaylı bilgi vermek istedik.

 

Botoks (30 dakika)

Botoks, Botolinum Toxin A tipi (BTX-A) bir protein kompleksidir. Malesef büyük bir yanılgı eseri halka arasında yılan zehiri olduğu sanılrı ki bu doğru değildir. Uygulamadan önce anestezik bir krem sürülerek iğneden oluşabilecek rahatsızlık engellenir. Çok ince iğneler kullanıldığı için morluk veya kızarma oluşmaz. Botoksun etkisi 4-5 gün içinde ortaya çıkar.

• Alın çizgileri
• Kaşların arasındaki çizgiler
• Kaz ayağı adı verilen göz kenarlarındaki çizgiler
• Düşük kaşlar
• Burun ve ağız kenarında oluşan mimik çizgileri
• “Sad-mouth” denilen aşağı sarkmış dudak
• Boyundaki bazı çizgiler
• Aşırı Burun ve ağız kenarında oluşan mimik çizgileri
• Dudakların kenarlarındaki çizgiler
• Terleme sorunu
• Burun ucunun kaldırılması

Dolgu maddeleri (30 dakika)

Dolgu yapmak için kullanılan çeşitli maddeler vardır; silikon, kolajen, poliakrilamidler, hyalüranik asit. Bunların arasında en güvenli olanı hyalüronik asittir. Diğer maddeler gerek kalıcı olmaları gerekse yol açtıkları alerjik reaksiyonlar ve de bazılarının FDA’dan onaylı olmamaları yüzünden tercih ( yeğleme ) edilmemelidir. Hyalüronik asit 6-9 ay sonra kaybolur bu nedenle diğer maddelerin aksine kalıcı bir hasar veya yan etki meydana getirmeden yok olur. Dolgu enjeksiyonundan önce anestezik bir krem sürülerek iğneden oluşabilecek rahatsızlık engellenir.

• Alın çizgileri
• Kaşların arasındaki çizgiler
• Burun ve ağız kenarında oluşan mimik çizgileri
• Dudakların kenarlarındaki çizgiler
• İnce dudaklar
• Belirsiz dudak konturu
• Boyun çizgileri
• Akne ve yara izleri

Thermage (30 dakika - 2 saat)

Thermage tedavisi radyo frekans dalgaları (kısa dalga) ile sarkan dokuları büzüştürerek gerilme sağlar ve kolajen üretimini arttırır. Uygulama bölgesi son halini 6 ay içinde alır. Thermage tek seans olarak uygulanır ve sonuçları en az 3 yıl sürer.

• Tüm yüz
• Kaz ayağı adı verilen göz kenarlarındaki çizgiler
• Düşük, sarkmış göz kapakları
• Gevşemiş, sarkmış gıdı
• Gevşemiş, sarkmış boyun
• Gevşemiş, sarkan kol
• Gevşemiş bacak dokusu
• Gevşemiş karın dokusu

S-Peel (Microdermabrazyon ve kimyasal peeling) (30 dakika)

Bu uygulama fiziksel ve kimyasal soyma işleminin birleşimidir. Tedavi esnasında ve sonrasında herhangi bir rahatsızlık veya acı hissetmezsiniz. Yüzünüz tedaviyi takip ( kovuşturma, uyma, izleme ) eden ilk 2-3 günde hafif bir şekilde kızarabilir ve daha sonra güneş yanığında olduğu gibi soyulabilir ki bunları makyajla kamufle etmek mümkündür. Bu süreç içinde yüzünüzü sürekli nemlendirmeniz ve kurumasını engellemeniz çok önemlidir. Sanılanın aksine pahalı bir nemlendirici kullanmak yerine ( adına, namına, alegori ) Çinko içerdiği için bebek kremi olan Popolin’in kullanılması bu işlem sonrası en iyi nemlendirmeyi sağlar. İşlemden sonra normal yaşantınıza devam ederken makyaj yapmanızda bir sakınca yoktur.

• Akneli cilt
• Cilt lekeleri
• Akne ve yara izi
• Gevşemiş cilt
• İnce kırışıklıklar
• Kalınlaşmış cilt

Lipolite (Velasmooth ve Lipoliz mezoterapi) (30 - 45 dakika)

Masaj, radyo frekans dalgaları ve lazer özelliklerini aynı anda bünyesinde barındıran Velasmooth aleti ile soya içerikli mezoterapinin birlikte kullanılmasıdır.

• Bölgesel yağlanma
• Selülit
• Cilt yenileme
• Çatlaklar
• Tüm vücuttaki cilt gevşemesi
• Dolaşım bozukluğuna bağlı şişkinlik

Ultrashape (1 saat)

Etkinliği kanıtlanmış ilk ameliyatsız vücut şekillendirici ultrason teknolojisidir. Böbrek taşı kırma cihazlarına benzer bir mekanizma ile ultrason ses ( ün, neva, çav ) dalgaları kullanılarak yağ hücreleri parçalanıp kalıcı olarak yok edilir. Avrupa'da “Ameliyatsız Liposuction” olarak adlandırılmaktadır. 4 haftada bir tekrar edilir ve genellikle 3 seans yeterlidir.

• Selülit
• Bölgesel yağlanma

 

(Selin Kunt Tütüncü'nün haberi)


Aşırı sıcaklarda sağlığa dikkat!

ar-scaklarda-sala-dikkat.jpg

HABERTURK.COM ÖZEL

Aşırı sıcak havalarda sağlığınızı korumak için kendinizi serin tutmayı unutmamalı, yaptığınız herşeyde ölçülü olmalısınız. Sağlığınızı korumak ve günlük yaşamınızı bir nebze olsun kolaylaştırmak için ipuçlarımıza kulak verin:

Bol Su İçin

Aslında bol sıvı tüketin yazmalıydık ama özellikle su içmenin önemini vurgulamak için başlığı "bol Su için" olarak hazırladık. Sıcak havalarda ortalama günde 2 litre sıvı almaya ve bunun en az 5 bardağının su olmasına özen gösterin, önem verin. Eğer böbrek hastalığınız varsa ve diüretik kullanmanız yasaksa sıcak havalarda ne kadar sıvı tüketmeniz konusunda "mutlaka" doktorunuza danışın.

Aşırı sıcaklarda, "susamasanız bile" sıvı tüketmeniz gerekir özellikle de 65 yaşın üzerindeyseniz çünkü yaş ilerledikçe metabolizmanın hava değişikliklerine adapte olması zorlaşır. Lakin çok soğuk içeceklerden de sakınmanızı öneririz çünkü mide kramplarına yol açabilirler. Ayrıca alkol almaktan kaçınmanız da sağlığınız için önemlidir çünkü alkol normalden daha fazla sıvı kaybına yol açarak hücreleri kurutur ve yüksek tansiyonu tetikler.

Kaybettiğiniz Tuz ve Mineralleri Takviye Edin

Sıcaklarla birlikte artan terleme esnasında vücudumuz sadece su değil tuz ve mineral de kaybeder. Vücut kimyası için önemli olan bu maddelerin hemen takviye edilmesi gerekir. Bunun için en ideal yöntem ayran içmektir. Yiyeceklerden, meyve suyu ve enerji içeceklerinden de kaybettiğiniz tuz ( sodyum klorür ) ve mineralleri alabilirsiniz. Ayrıca tuz tüketmenize gerek yoktur. Aç ve susuz kalmamaya özen göstermeniz yeterlidir.


Uygun Kıyafetler Giyin ve Mutlaka Koruyucu Krem Kullanın

Mümkün olduğunca az kıyafet katmanı giyin ve giysilerin pamuklu gibi hava alan kumaşlardan olmasına özen gösterin. Sentetik kıyafetlerden kaçının. Açık renkli, hafif ve bol ( mebzul, gür, dolgunca ) giysileri tercih edin. Güneşe çıkacaksanız mutlaka şapka takın. Çok sıcak ve güneşli günler veya saatlerde açık havaya çıkacaksanız şemsiye kullanmaktan çekinmeyin, direkt gelecek güneş ışınları ve sıcağın zararlı etkilerini önlemiş olursunuz.

Güneş yanığı vücudunuzun kendisini serinletme özelliğini engeller, sıvı kaybını arttırır ve cilde zarar verir. Günlük hayatınızda bile vücudunuzun açıkta kalan kısımlarına en az ( eksik, düşük, tek tük ) SPF15 faktörlü koruyucu krem sürün. Kremi dışarı çıkmadan 30 dakika önce uygulamanız daha etkili olacaktır.

 

Ağırdan Alın

Sıcak bir ortamda veya açık havada çalışıyorsanız mümkün olduğunca yavaş ve ağır hareket edin. Çarpıntı ve nefes darlığı hissederseniz hemen yaptığınız işi bırakın ve serin bir yerde, en azından gölgede dinlenin.

 

Serin Ortamlarda Bulunun

Sıcağa karşı en etkili korunma yöntemi mecbur kalmadıkça dışarı çıkmamak ve serin, kapalı ortamlarda olmaktır. Her ne kadar klimanın sağlığa olan olumsuz etkileri tartışılsa da, klimalı bir ortamda olmak aşırı sıcak bir havaya maruz kalmaktan daha az zararlıdır. Eğer dışarıdaysanız ve sersemlik, baş dönmesi, çarpıntı gibi belirtiler hissederseniz hemen klimalı bir ortama girin ve biraz dinlenin. Yazın en güzel yanı açık havada gezerek alışveriş yapmak olsa da alışverişlerinizi sıcaklığın kontrol edilerek ortamın serinletildiği alışveriş merkezlerinde yapmayı tercih edin.

Eğer evinizdeyseniz, klimanız yoksa ve sıcak yüzünden rahatsız olduğunuzu hissederseniz soğuk bir duş alın. Vantilatörler vücut ısısını düşürmek için yeterli olmasa da size serinlik ve rahatlık verecektir ama onları sıcağa karşı kesin bir çözüm olarak görmeyin. Soğuk bir duş veya banyo ( cağ ) çok daha etkili bir çözümdür. Ocak, fırın gibi aletleri ve elektrikli eşyaları normalden daha az kullanmak da evinizi daha serin tutmanıza yardımcı olur.

 

Açık Havaya Çıkacaksanız Plan Yapın

Dışarı çıkmanız gereken durumlarda bunu öğleden önce veya akşam üstü olacak şekilde planlayın. Dışarıdayken ara sıra gölgede dinlenin ve sıvı tüketin. Dinlenmek vücudunuza ısı derecesini ayarlamak için fırsat verecektir.

 

Dikkatli ve Ölçülü Olun

Aşırı yağlı, sıcak ve ağı yiyeceklerden kaçının. Çocukları ve hayvanları kapalı araçlarda bırakmayın. Çocuklarınıza bol, rahat ve hava geçiren kıyafetler giydirin, mutlaka şapka takın ve koruma faktörlü krem sürün. Öğle saatlerinde dışarı çıkmayın. Evde ve sokakta beslediğiniz hayvanların suyunu hergün tazeleyin ve suyla mamanın gölge bir yerde olmasına önem verin. Risk altında olan gruplar kriterine giren sevdikleriniz kontrol ve gözetim altında tutun, yakınınızda değillerse günde 2 kere arayın.

 

 Aşırı Sıcaklarda Risk Altında Olan Kişiler

- 4 yaşından küçük çocuklar ve bebekler
- 65 yaş ve üzerindeki kişiler
- Aşırı kilolu kişiler
- Ağır egzersiz yapan kişiler
- Hastalar ve sürekli ilaç kullanması gereken kişiler

 


* Bu sıcak havalarda sokağa bir kap su koymayı unutmayın; sokaklardaki susuz hayvan dostlarımız için.

(Selin Kunt Tütüncü'nün haberi)

 


Elektrik havadan gelecek, pil ve kablo kalkacak

elektrik-havadan-gelecek-pil-ve-kablo-kalkacak.jpg

Yeni geliştirilen bir sistem sayesinde çok kısa süre sonra bilgisayarlar, cep telefonları ve televizyonlar prize ihtiyaç duymadan hem kullanılabilecek hem de şarj edilebilecek. Fizik dünyasında yeni ( henüz, dünkü, acar ) bir devrin başlangıcı olarak kabul edilen bu teknoloji, ABD’den WiTricity firması tarafından geliştirildi. Elektriği kablosuz olarak havadan ileten bu teknoloji, boşta duran bir ampülün yanmasını sağlarken bilgisayarın da durmadan çalışmasına imkan veriyor.

Piller ortadan kalkacak

Bu teknolojinin yaygın hale ( ay ağılı, ayla, ağıl ) gelmesinin ardından kilometrelerce uzunluğundaki kabloların artık ortadan kalkacağını söyleyen uzmanlar, yılda 40 milyon adet üretilen şarj edilebilir pil döneminin ise kapanacağını söylüyorlar. Enerjinin manyetik dalgalarla yayıldığı için herhangi bir tehlikesi olmadığına dikkat çeken uzmanlar, teknolojinin Massachusetts Teknoloji Enstitüsü’nden Marin Soljacic’in eseri olduğunu belirtiyorlar. Şarjı biten cep telefonunun uyarı sesi nedeniyle üç gece üst üste uykusundan uyanarak buna bir çözüm bulma yoluna gittiğini belirten Soljacic, belirli bir frekansta uygun resonansın gönderilmesiyle devrime imza atmayı başarmış.

İnsana zararı yok

Biri evin merkezi elektrik akımına bağlanan, diğeri de ( dahi, bile ) elektronik cihaza bağlanan iki sargı bobini birbirleri arasında elektromanyetik akım alışverişi yapıyor. Bu sayede havadan elektrik akımı iletilmiş oluyor. İnsan vücudu üzerinde herhangi ( rastgele ) bir olumsuz ( negatif, menfi, aksi ) etkisi bulunmadığı belirtilen bu sistemin şimdilik bazı dezavantajları da bulunuyor. Duvardaki bir prize takılan küçük bobin, en fazla 2 metre uzaklıktaki bir televizyona elektrik gönderebiliyor ancak bu mesafenin önümüzdeki dönemde 30 metreye kadar çıkarılabileceği ifade ediliyor.

HÜRRİYET

"Silahlar sussun, Öcalan ve DTP muhatap alınsın"

silahlar-sussun-calan-ve-dtp-muhatap-alnsn.jpgDiyarbakır'da düzenlenen "Demokratik Toplum Kongresi (DTK); Kürt Sorununda Birlik ve Çözüme Doğru Çalıştayı"nda, PKK'nın siyaset yapmasının önündeki engellerin kaldırılması talep edildi. 15 Ağustos'ta yol haritası açıklayacağı ifade ( deyiş, tabir, dışa vurum ) edilen terör örgütü elebaşı Öcalan'ın avukatları da ( bile, dahi ) çalıştayı takip etti.

Veysi İPEK - Muzaffer DURU / DİYARBAKIR (AHT)

Demokratik Toplum Partisi'nin (DTP) öncülüğünde Diyarbakır'da 2 günden beri süren "Demokratik Toplum Kongresi; Kürt Sorununda Birlik ve Çözüme Doğru Çalıştayı" sona erdi. Çalıştaya DTP Eşbaşkanı Ahmet Türk ve DTP'li milletvekilleri, belediye başkanları, sivil ( sivil polis, çıplak, çırçıplak ) toplum örgütü temsilcileri, akademisyenler ve yazarların aralarında bulunduğu 90 kişi katıldı. Sonuç bildirgesini okuyan kapatılan DEP'in eski Milletvekili ve DTK sözcüsü Hatip Dicle, çalıştayda, Kürt sorununun ulusal bir mesele olduğunu, çözümün de bu zeminde aranması gerektiğini tespit ettiklerini söyledi.

Hatip Dicle şöyle dedi: "Çalıştay, PKK'nın çözüm sürecine katkı sunmak amacıyla başlattığı eylemsizlik kararının devam etmesi ve devletin güvenlik güçlerinin, askeri operasyonları durdurması gerektiğini belirtmiş. PKK ve diğer Kürt siyasal parti ve örgütlerinin legal hayata, siyasi aktör olarak, katılımının önündeki hukuki, siyasi, psikolojik engellerin ivedi olarak kaldırılması gerektiği yönünde görüş birliğine varılmıştır."

Devletin asimilasyon politikaları uyguladığını iddia edilen açıklamada, bugün kadar uyguladığı asimilasyon politikalarının kınandığı kaydedildi.

KÜRTLER MUHATAP ALINMAZSA ÇÖZÜM ÜRETİLEMEZ

Kültürel hakların anayasada güvence altına alınmasını istendiğini ifade ( dışa vurum, deyiş, rapor ) eden DTK sözcüsü Dicle, "Anayasayada ayrımcılığa dair tüm düzenlemeler derhal kaldırılmalıdır. Bu itibarla anadilde eğitim hakkı tanınmalı, ana dilin siyasal faaliyet dahil olmak üzere toplum yaşamının her kademesinde her biçimde kullanımı önündeki engeller kaldırılmalıdır. Çalıştay, Kürtleri muhatap almayan, bu çerçevede Abdullah Öcalan, PKK, DTP ve diğer siyasi ( siyasetçi, politikacı, siyasal ) parti ve demokratik örgütlerin sürecin dışında tutan bir yaklaşım gerçek bir çözüm üretmeyeceğini belirtir. Öcalan'ın üzerinde çalıştığı yol haritasının çözüme kapı aralayabileceği ve hükümet tarafından dikkate alınması gerektiğini vurgular. Kürt siyasal ve sivil toplum hareketinin kendi içinde barış, diyalog, tolerans ve demokrasi ortamının gelişmesini sağlamaya çalışması gerekir. Çalıştayda yapılan tartışmalar, ulusal demokratik birliğin mümkün olduğunu ve bu yöndeki çalışmaların devamının önemini ortaya çıkarmıştır" dedi.

Dicle, sonuç bildirgesinin İmralı Cezaevi'ndeki terör örgütü elebaşı Öcalan'a gönderilip gönderilmeyeceği konusundaki soruya, "Yol haritası üzerinde çalışan Öcalan'ın avukatları çalıştay katılımcısıydı. Burada aldığı sonuç bildirgesini kendisine ulaştıracaktır" yanıtını verdi.

TÜRK: ŞIRNAK'TAKİ OLAY PROVOKASYONDUR

DTP Eşbaşkanı Ahmet Türk, Şırnak'ın Beytüşşebap İlçesi'nde dün gece 2 kişinin öldürülmesi olayını bir ( yek, sadece, tek ) provokasyon olarak gördüklerini söyledi. Türk, DTP'li milletvekillerinin olayı incelemek için bölgeye gittiğini belirterek, "Barışçıl bir sürecin gelişmesi konusunda çabamızın yoğunlaştığı bir süreçte barışı istemeyen güçlerin provoke etmeye yönelik eylemleri olabileceğini her zaman söylüyoruz. Sonuç olarak bizim amacımız barışta ısrarlı olmaktır" diye konuştu.

Şırnak'ın Beytüşşebap ilçesinde 2 kişi başlarına taşlarla vurulup, göğüslerine kurşun sıkılarak öldürülmüştü. DTP Şırnak Milletvekili Sevahir Bayındır, cesetler ile otomobilin ayrı yerlerde bulunduğunu, öldürülen kişilerin DTP'ye oy verdiği için tehdit edildiklerini iddia etmişti.

Yeni fındık stratejisine tepki

yeni-fndk-stratejisine-tepki.jpg
Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehdi Eker'in açıkladığı 2009-2012 yılları arasında uygulanacak yeni fındık stratejisinde, 750 metre rakım üzerinde bulunan ruhsatsız fındık bahçelerinin sökülmesinin ve yerine alternatif ürün üretilmesinin öngörüldüğünü hatırlatarak, ''Bölgedeki iklim ve araziyi biliyoruz, alternatif ürün üretilmesi hemen hemen imkansız. Az sayıda alternatif ürün bulunsa bile, bu ürünlerin hasadı ve pazarlanması mümkün değil. Fındık sökülürse, bölgede zaten sorun olan göç hızlanacak'' görüşünü bildirdi.

Bayraktar, yaptığı yazılı açıklamada, 15 Temmuz 2009 tarihli Bakanlar Kurulu kararı ile birlikte yüzde 6'dan daha ( henüz, elan ) az eğimli 3;üncü sınıf tarım arazilerinde ve 750 metre rakım üzerinde bulunan ruhsatsız fındık bahçelerinin sökülerek, alternatif ürüne geçen üreticilere telafi edici ödeme yapılacağını anımsattı.

Türkiye'de 750 metre rakım üzerinde fındık üretimi yapılan 82 bin hektar alan bulunduğunu, söz konusu alanların fındık üretim alanlarının yaklaşık yüzde 13;ünü oluşturduğunu bildiren ve sökülecek alanlar için üreticilere sökme bedeli ve alternatif ürün için sadece üç yıl destek verileceğini hatırlatan Bayraktar, şöyle devam etti:

''Bölgedeki iklimi ve arazi yapısını biliyoruz. Bu bölgelerde alternatif ( seçenek, dalgalı, almaşık ) ürün üretilmesi hemen ( takkadak, vakit kaybetmeden, yalnız ) hemen imkansızdır. Rakımı 750 metre üzerindeki arazilerde az sayıda alternatif ürün bulunsa bile, bu ürünlerin hasadı ve pazarlanması mümkün değil.''

Bayraktar, fındığın eğimli arazilerde toprağın erozyonla kaybolmasını önlediğini vurgularken, devlet, özel sektör ve sivil toplum kuruluşları Türkiye'nin her yerinde erozyona karşı ağaçlandırma yaptığı sırada erozyonu önleyen fındığın sökülmek istendiğini ifade etti ve ''750 metre rakımın üzerindeki eğimli arazide fındığı söktüğünüzde toprak denizle buluşur'' uyarısında bulundu.

Fındığın Karadeniz Bölgesi için büyük bir şans ve geçim kaynağı olduğunun altını çizen Bayraktar, şunları kaydetti:

''Fındık hiç ithalat yapmadan net ihracatçı olduğumuz üründür. Ayrıca, kişi başına istihdam maliyeti, tarımda sanayiden daha düşüktür.

Bugüne kadar ( ölçüsünde, genişliğinde, dek ) orada yaşayan insanları geçindirecek, yerinde tutacak yatırımlar yapılmamıştır. Bu bölgelerdeki insanların geçimini ve istihdamını fındık sağlamıştır. Bölgenin sosyo ekonomik ( iktisadi, kazançlı, soylu erki ) temelini fındık oluşturmaktadır. Tarım dışı iş ve gelir imkanı yaratılamadığı sürece üretici fındığı sökmez. Sanayi ve hizmetler sektörü gelişmediği sürece bu gün için fındığın alternatifi fındıktır.

Fındık sökülürse, bu bölgede zaten sorun olan göç hızlanacaktır. Bu insanların hayatlarını idame ettirebilmeleri için ellerindeki imkanları alınıp, büyük şehirlerin varoşlarında yok olmalarını mı izleyeceğiz?''

Bayraktar, fındık stratejisinin ilgili ( alakalı, ait, ilişkin ) taraflar ve TZOB'un görüşleri de alınarak, yeniden gözden geçirilmesini istedi.

Erdal Şafak Doğan Grubu'na fena vuruyor

erdal-afak-doan-grubuna-fena-vuruyor.jpgBilirkişi kirliliği

Hayır; Doğan Grubu gazetelerinin verdikleri gollük paslara rağmen "Medya savaşı" tuzağına düşmemeye kesin kararlıyız. Biz yalnızca habercilik yapmaya devam ediyoruz.

Çünkü bir ülkenin en büyük medya patronuyla ilgili iddialar ve soruşturma dünyanın her yerinde haberdir. Hem de önemli, çok önemli bir haberdir. Gazeteciliğin tüm ilkelerine saygılı olarak sürdürdüğümüz bu yayında göz önüne aldığımız, önemsediğimiz tek kriter bu.

Bununla birlikte Doğan Grubu'nun "İftira" dediği Sermaye Piyasası Kurulu'nun (SPK) suç duyurusuyla ilgili olarak iki takipsizlik kararı verildiği, böylece dosyanın kapandığı iddiasına açıklık getirmemiz gerekiyor. İstanbul Cumhuriyet
Başsavcılığı'ndaki kayıtlara göre, gelişmeler özetle şöyle:

SPK'nın şikâyeti üstüne Aydın Doğan, kızı Hanzade Doğan Boyner ve iki yöneticisi (İmre Barmanbek ile Ali Rıza Temuroğlu) hakkında "2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu'na muhalefet" suçlamasıyla Üsküdar Cumhuriyet Başsavcılığı'nca yürütülen soruşturma dosyası, "Yetkisizlik" kararıyla İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderildi.

2009/32972 numarasıyla UYAP'a (Ulusal Yargı Ağı Projesi) kaydedilen dosyayı inceleyen Ekonomik Suçlar Bürosu Savcısı Sadi Yoldaş, 1 Haziran 2009'da "Yetkisizlik" kararıyla dosyayı Üsküdar Cumhuriyet Başsavcılığı'na geri gönderdi.
Suç tarihi 31 Aralık 2007 olarak görülen soruşturma dosyası, kısa bir süre sonra Üsküdar Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yeniden yetkisizlik ( salahiyetsizlik ) kararı verilerek İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na iade edildi.

23 Haziran 2009'da 2009/37610 numarasıyla UYAP'a kaydedilen soruşturma dosyası yeniden Savcı Sadi Yoldaş'a gönderildi. UYAP'a göre Aydın Doğan ve grubun diğer üç görevlisi hakkında "2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu'na muhalefet" suçundan başlatılan soruşturma halen devam ediyor.

Rapordaki "Mütalaalar"

Son durumu böylece özetledikten sonra, asıl meramımıza gelelim. Sermaye Piyasası Kurulu'nun (SPK) Doğan Grubu'nun kâğıt ithalatı konusunda hazırladığı kalın raporda bizi en çok bilirkişiler bölümü hüzünlendirdi. Çünkü o bölümde, konuyla, özellikle de "Off-shore" şirketlerle ilgili mütalaa veren iki akademisyen hukukçunun "Bilimsel" görüşleri bilirkişilik kurumunun çöküşünü ilan ediyor.
SPK'nın bu mütalaalara verdiği yanıtları okuyunca, akademisyen bilirkişileri bilmeyiz ama onların adına biz yerin dibine girdik. İşte yanıtlardan birkaç cümle: "Bilirkişilerin raporu dikkatli bir şekilde okumadıkları anlaşılıyor...", "Raporda off-shore şirketlerin Doğan ailesinin kontrolünde/sahipliğinde oldukları, belgeleriyle birlikte hiçbir şüpheye yer vermeyecek şekilde ortaya konulduğu halde, bilirkişi bunu hâlâ varsayım olarak değerlendiriyor...", "Doğan ailesinin sahibi olduğu/kontrolünde bulundurduğu bu şirketlerin 'Vergi cenneti' olarak adlandırılan off-shore ülkelerde kurulmuş olması dikkate alınmıyor", "Bilançoda gösterilmeyen hususlarda ibra söz konusu olamaz. İbra sadece ( yalnızca, safi, sade ) genel kurulun bilgisine sunulan işlemleri içerir. Açıklanmamış, belgeye dayandırılmamış ve vasat yetenekli bir ortağın anlayamayacağı konularda ibra yok sayılır. (Bizim notumuz: İkisi de Yargıtay kararı.) Dolayısıyla genel kurula sunulmamış bilgiler sebebiyle ( cihetiyle, sayesinde, yüz ) ibra söz konusu olamayacağından, bilirkişinin hukuki mütalaasında yer verilen 'İbra sebebiyle hukuka uygunluk' tespiti, Yargıtay'ın yerleşik kararları ve öğretideki ağırlıklı görüş karşısında geçerli değildir..."

SPK, bilirkişilerin Yargıtay kararlarından bile habersiz olduklarını veya habersiz göründüklerini ima ediyor.

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek'in, Adalet Bakanlığı döneminden bu yana tekrarlamaktan dilinde tüy bitti: "Türkiye'de bilirkişi kirliliği yaşanıyor. Bilirkişi kurumu Yargıya ve devlete güvenin sarsılmasında en önemli faktör haline geldi. Kamu vicdanını rahatsız eden bu kurumun durumu verdiği raporlarda ortaya çıkıyor..."

SPK'nın Doğan Grubu raporunda yer alan ( vadi, saha, meydan ) bilirkişi mütalaaları ve sözde bilimsel görüşler, tam da bu kirliliği yansıtıyor. Yazık.

İşte 'Gladio'nun Turgut Özal'ı

te-gladionun-turgut-zal.jpgGAZETE HABERTÜRK

8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın ölümünün perde arkasının da ele alınacağı Kurtlar Vadisi Gladio iddialı geliyor. Filmde Özal'ı usta tiyatrocu Sezai Aydın, Semra Hanım'ı ise Işıl Ertuna canlandırıyor.

TURGUZ ÖZAL ZEHİRLENDİ Mİ?


KURTLAR Vadisi Pusu'nun İskender Büyük'ü yeni sezonda büyük bomba patlatacak.  Sadullah Şentürk'ün yönettiği Kurtlar Vadisi Gladio'da Türkiye'nin yakın tarihine damga vuran olayların perde arkası anlatılıyor. Emekli istihbaratçı İskender Büyük'ün mahkeme salonunda verdiği ifadelerle Türkiye'nin gizli gerçekleri ortaya çıkarılıyor. Bunlardan birisi de 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın ölümü. Filmde "Cumhurbaşkanı Özal, Musul ve Kerkük'e girecek diye mi zehirlendi?" sorusunun cevabı aranıyor.

BENZERLİKTEN ENDİŞE ETTİM

FİLMDE Turgut Özal'ı yılların tiyatrocusu Sezai Aydın canlandırıyor. Özal'ı Devlet Planlama Teşkilatı müsteşarlığı döneminden itibaren takip ettiğini söyleyen Aydın, role nasıl hazırlandığını şöyle anlattı: "Sadece benzerlik açısından endişe ettim. Bunu makyajla halledileceğini söylediler ama ikna olmadım. Makyajı yapıp ayna karşısına geçtikten sonra 'oldu' dedim.