6 Nisan 2007 Cuma

Hastane Enfeksiyonlari ve MRSA








Hastaneye yattiktan en erken 48-72 saat sonra gelisen veya kulucka doneminde iken taburcu olup da sonradan ortaya cikan enfeksiyonlara hastane enfeksiyonlari adi verilir. Hastane enfeksiyonlarina sebep olan mikroorganizmalarin buyuk bir kismi hastane ortaminda yogun antibiyotik kullanimina bagli olarak antibiyotiklerin coguna direnclidir. Bu sebeple hastane enfeksiyonlari bir taraftan tedavideki gucluk sebebi ile hastanedeki kalis suresinin uzamasina, tedavi giderlerinin artmasina ve isgucu kaybi ile ekonomik problemlere yol acarken, diger taraftan yuksek olum orani ve sekonder sebeplerle olume yol acabilirler.

Gunumuzde hastane enfeksiyonlarinin onem ve kaynaklarini ortaya cikarmak ve gerekli tedbirleri almak amaciyla yogun calismalar yapilmakla birlikte hastane enfeksiyonlarinin gorulme sikligi %3-21 arasinda degismekte ortalama %8.4 olarak bildirilmektedir. A.B.D.'nde yapilan arastirma sonuclarina gore hastane enfeksiyonlari olum sebepleri siralamasinda kalp hastaliklari, kanser ve beyin kanamalarindan sonra dorduncu sirada yer almaktadir.

Hastane enfeksiyonlarinin olusmasinda rol oynayan en onemli faktor, hastanede kalma suresidir. Bu sure enfeksiyonun tipine gore genellikle 4-10 gundur. Halen Turkiye'de ve dunyada hastane enfeksiyonu olusturabilen mikroorganizmalar arasinda metisiline direncli Staphylococcus aureus (MRSA) ve metisiline direncli Staphylococcus epidermidis adli bakterilerin onemli bir yeri vardir . Hastane enfeksiyonu etkeni olan S.aureus suslarinin en onemli kaynagi hastane personeli, aile bireyleri ya da bu suslarla enfekte veya kolonize olan hastalardir.

Hastane enfeksiyonlari olusturan patojenler arasinda oneminin giderek artmasi, salginlara sebep olabilmesi ve tedavi seceneklerinin kisitli olmasi sebebiyle MRSA enfeksiyonlarinin epidemiyolojisi ayrintili olarak incelenmis, risk faktorleri arastirilmis ve epidemilerin kontrol altina alinabilmesi ya da onlenebilmesi icin cesitli stratejiler belirlenmistir.

Stafilokoklarda en sik rastlanan metisiline direnc mekanizmasi yeni bir penisilin baglayan proteinin (PBP 2a) kazanilmasi ile meydana gelir. Bu mekanizma sebebiyle metisiline duyarli olanlardan farkli olarak il�ve yeni bir PBP vardir.

Modern tibbin sahip oldugu butun imk�nlara ragmen gunumuzde h�l� hastanede yatan insanlar icin en onemli risklerden birisi hastanede yatis suresi icerisinde kazanilan hastane enfeksiyonlaridir. Yapilan arastirmalarda, hastane enfeksiyonlarinda sik karsilasilan etken mikroorganizmalar arasinda S.aureus'un onemli yer tuttugu tespit edilmistir. S.aureus insanlarda lokal ve yaygin enfeksiyonlar yaninda, toksinlerinin sebep oldugu toksik sok sendromuna ve gida zehirlenmelerine de yol acmaktadir.

S.aureus ve diger stafilokoklara oldukca etkili olan penisilinaza direncli metisilin 1960'li yillarin hemen basinda kullanilmaya baslanmistir. Ancak, birkac yil icerisinde once Ingiltere sonra Turkiye'den MRSA suslari bildirilmistir. Baslangicta MRSA suslari ile seyrek olarak karsilasilmasina ragmen, 1968 yilindan itibaren MRSA suslari ile hastane enfeksiyonlarinin meydana geldigi kaydedilmistir.

MRSA'un kolonizasyonu ve enfeksiyonu icin en onemli risk faktorleri yas, altta yatan hastaliklar, burunda yerlesim ve yabanci cisimlerdir (kateter, trakeostomi, nazogastrik tup). MRSA ile enfekte olan hastalarin cogunda yatis sureleri uzun, antibiyotik kullanimi fazla ve metisiline duyarli S.aureus ile enfekte hastalara oranla altta yatan hastalik daha agirdir. MRSA'larin sebep oldugu hastane enfeksiyonlarina dunyanin tum ulkelerinde siklikla rastlanmaktadir. Antibakteriyel tedavi alanindaki hizli gelismelere ragmen bu bakterilerin etken oldugu enfeksiyonlarin tedavisinde karsilasilan guclukler, enfeksiyonun onemini artirmaktadir. MRSA suslari dagilim acisindan farkliliklar gostermesine ragmen tum ulkelerde direnclilik ozellikleri bakimindan benzerlikler gorulmektedir. Metisiline direnc, stafilokok enfeksiyonlarinda �-laktam antibiyotiklerin kullanilabilirliginin kriteri olarak kabul edilmekte, metisiline direncli suslarla olusan enfeksiyonlarin tedavisinde �-laktam antibiyotiklerin onerilmedigi belirtilmektedir. Siprofloksasin, son yillarda MRSA enfeksiyonlarinin tedavisinde yaygin olarak kullanilan bir antibakteriyeldir. Ancak bu yaygin kullanim sonucu bircok ulkede dramatik bir sekilde direnc artisi (%49-76) oldugu rapor edilmistir. Bu sebeple RMP ve siprofloksasin kombinasyonunun gerek daha etkin olmasi gerekse direnc gelisiminin az gorulmesi sebebiyle MRSA enfeksiyonlarinin tedavisinde cok uygun oldugu bildirilmektedir.


Hiç yorum yok: