6 Nisan 2007 Cuma

Tip SOzlUGU......

>>> A <<<

ABDOMEN:Karin,batin.

ABORTUS:Cocuk dusurme,dusuk.

ABSANS:Kisa sureli suur kaybi.

ABSE:Cevre dokulardan kese tarzinda doku ile sinirli icerisi cerahat ile dolu olusum.

ABSORBSIYON:Emilme, orn.sindirim, gidalarin barsaklarda absorbsiyonudur denilebilir.

ADRENALIN:Bobrekustu bezlerinin ic kisimlari tarafindan salgilanan bir hormondur. Tabiatta bu hormonun gorevi, organizmayi acil harekete hazirlamaktir ve etkisini, nabzin atisi, kanin ic organlar ve deriden kaslara sevk edilmesi, karacigerdeki glikojenin glikoza degismesi ve boylelikle acil bir enerji kaynagi saglanmasi seklinde gosterir.

AFAKI:Gozde, lensin olmamasi.

AFAZI:Beyindeki ilgili alanlarin tahribi sonucu, konusma veya konusulani anlama yeteneginin kaybi. Disfazi, ayni durumun daha hafif bir formudur.

AFRODIZYAK:Cinsi arzuyu artirici maddeler, ilaclara verilen isim.

AFONI:Ses kaybi. Kismi veya tam olabilir. Afoni sebepleri, genellikle konusma kaslarini kontrol eden sinirlerin hastaligi veya zedelenmesi, bogaz, girtlak hastaliklari veya norozdur. Histerik afoninin nedeni, suuralti, hic konusamamak veya ozel bir durumda konusmamamk arzusudur.

AGLUTINASYON:Sivi bir suspansiyonda, ufak cisimciklerin bir araya gelip birbirlerine yapismasidir.

AGORAFOBI:Genis, acik bir sahada yalniz kalinca hissedilen, kontrol edilemeyen bir korkudur.

AJITASYON:Kisinin etrafa saldirganligi, asiri aktivitesi ile karakterize durum.

AJITE:Rahatsiz, huzursuz, taskinlik yapan.

AKNE:Yuz, omuzlar, sirt ve gogusteki yag bezleriyle ilgili kronik bir deri hastaligidir. En cok 14-20 yaslar arasinda gorulur ve bu hastaligin tipik belirtileri olan siyah noktalar, sivilceler, genclerin bu en hassas devirlerinde genellikle psikolojik rahatsizliklara yol acar. Yag bezlerinin kanalinda bir tikac olusur ve bu tikacin basi sertlesip siyahlasir. Bazen, kanal tikali oldugu halde, bez yag salgilamaya devam eder ve boylece ici yag dolu bir kist olusur. Siyah noktalara tipta komedon adi verilir.

AKONDROPLAZI:Tedavisi olmayan, sebebi bilinmeyen kalitsal bir cucelik tipidir. Govde normal buyuklute olup, kol ve bacaklar anormal derecede kisa ve bas normalden buyuktur.

AKOMODASYON:Gozun optik sisteminin cesitli uzakliklara uyum yaparak net gormenin saglanmasi.

AKROMEGALI:Beyin tabaninda bulunan hipofiz bezinin on bolumunun asiri calismasina bagli bir durumdur. Buyume tamamlanmadan, kemiklerin uzamasi sona ermeden erken caglarda bas gosterirse jigantism adi verilen dev gorunum olusur. Bozukluk buyume caginin bitiminden sonra bas gosterirse, el ve ayaklarin genislemesi, cene ve burnun buyumesi ve sesin kalinlastigi gorulur.

AKUSTIK SINIR:Isitme siniri.

AMBLIYOPI:Gozde belirli bir bozukluk olmaksizin olusan gorme tembelligi.

AMNEZI:Hafizanin kismen veya tamamen kaybolmasi.

ANALJEZIK:Agri kesici.

ANEMI:Kisaca, halk arasinda kansizlik olarak bilinen anemi, alyuvarlarin sayi olarak az olmasi ve alyuvarlarin icerisinde bulunan hemoglobin adi verilen maddenin miktarinin azligidir.

ANEMIK:Kan degerleri dusuk olan, yani kan sayiminda eritrosit sayilari ve hemoglobin miktari dusuk olan kisi.

ANERJI:Ozel bir antijene cevap verilmemesi hali. Organizmanin savunma yeteneginin kaybolmasi.

ANESTEZI:Doktorlar, ameliyat sirasinda agri duymamasi icin, ameliyattan once hastaya bir igne yapar ya da solunum yoluyla bir gaz verirler. Hastanin bilincini yitirerek uykuya gecmesine narkoz, boylece vucudundaki agrilari duyamayacak duruma gelmesine anestezi, bu duyu yitimine yol acan maddelere de anestezik denir.

ANKSIETE:Ic sikintisi, ic daralmasi.

ANOSMI:Koku alamama, nezle grip gibi enfeksiyonlarda olabildigi gibi koku siniri ile ilgili beyin bolgesindeki patolojilerde de gorulebilir.

ANOREKSI:Anorexia Nervosa, ozellikle genc kadinlarda gorulebilen, yemek yememek, cok az uyumak, buna ragmen cok aktif olmakla beliren psikolojik bir bozukluktur. Bu durum genellikle kisinin cok sismanladigi kanisi ile mubalagali bir sekilde rejim uygulamasi ile baslar, onceleri kontrol edilebilen istah bir sure sonra hakikaten yok olur ve zayiflama normal olculeri asar.

ANSEFALIT:Beyin iltihabi.

ANTIENFLAMATUAR:Iltihabi reaksiyonu onleyen madde, ilac...

ANTISEPTIK:Mikroplari, yani insan, hayvan ve bitkilerin dokularina yerleserek hastaliga yol acan bakteri, virus, mantar gibi tek hucreli asalak canlilari yok etmek saglikli yasamin temel kosullarindan biridir. Antiseptik, antibiyotik ve dezenfektan gibi degisik adlarla anilan bircok madde bu amacla gelistirilmistir. Ama genel olarak "mikrop" olduruculer denen butun bu maddelerin bazi ozellikleri ve kullanimlari farklidir.

ANTISEPTIKLERIN TARIHI:Insanlar, "mikrop kuraminin" bulunmasindan yuzyillarca once neden ve nasil etki yaptigini bilmeksizin antiseptikleri kullaniyorlardi. Ornegin cig etin bol tuz ve baharatla yogrularak sucuk biciminde saklanmasi, sebzelerin yogun bir tuz ve limon ya da sirke cozeltisi icinde bekletilerek tursu yapilmasi, bakterileri buyuk olcude yok ederek bu besinlerin bozulmasini onluyordu. Bugunku antiseptikler ise Louis Pasteur'un degerli calismalarinin urunudur.

ANTISEPTIKLER NASIL ETKI YAPAR?Kimyasal antiseptiklerin mikroplar uzerinde nasil etkili olduklari tam olarak aciklanamamistir. Bu maddeler dogrudan dogruya mikrop hucresine girerek yasamsal islevlerini engelleyebilecegi gibi, mikrop hucresinin dis zarini eriterek de yikici etki gosterebilir. Ne var ki bircok antiseptik normal hucreler uzerinde de ayn etkiyi yapar. Bu yuzden bu maddelerin dikkatli kullanilmasi gerekir. Bazi antiseptikler agizdan alindiginda ya da vucuda siringa edildiginde agir sonuclara, hatta olume yol acabilir.

ANTISPAZMODIK:Spazm cozucu, daha cok ic organlardaki duz kaslarin kasilmalarini cozen ilac grubuna verilen isim.

ANTISTATIK:Statik elektrik birikimini onleyen madde.

ANTITOKSIK:Toksin giderici.

ANTITUSSIF:Oksuruk giderici.

ANTIVIRAL:Viruslara etkili, viruslarin zararli etkilerini onleyen.

ANULER:Halka seklinde.

ANURI:Idrar cikaramama.

ANUS:Makat, sindirim kanalinin bitis kismi.

AORTA:Kalpten cikan, vucudun en buyuk damari, kalpten ciktiktan sonraki kavisli bolumune arcus aorta, gogus kafesi icersinde seyreden kismina torasik aorta ve karin icersinde seyreden bolumune de abdominal aorta denir.

AORTIK ANEVRIZMA:Aort damarinin her hangi bir bolumunde gorulen genisleme.

APANDISIT:Kor barsak (apendiks) iltihabi.

APATI:Cevre ile anormal derecede ilgisizlik, duygusuzluk, kayitsizlik.

APEKS:Uc, tepe, zirve.

APIROJEN:Ates yukselmesine neden olan herhangi bir madde tasimayan.

APNE:Solunumun gecici bir zaman icinde durmasi.

APOPLEKSI:Felc, inme.

ARAKNOID:Beynin uzerinin orten ince zar.

ASETABULUM:Uyluk kemiginin basinin, kalca kemigi ile eklem yaptigi cukurluk

ASETILSALISILIK ASIT:Yaygin olarak kullanilan ve bilinen aspirinin kimyasal adi.

ASIDOZ:Organizmanin asit baz dengesinde asit istikametinde bozulma sonucu ortaya cikan entoksikasyon tablosu.

ASO: "Antistreptolizin O" icin kullanilan kisaltma. Streptolizin, "Hemolitik Streptokok" adi verilen bakterilerin salgiladigi toksinin adidir. Bu toksinin varligini tespit icin yapilan tetkike de kisaca ASO adi verilir. ASO, romatizma gibi bazi Hemolitik Streptokok enfeksiyonlarinda yukselir bu acidan teshis te ASO degerleri onem tasir.

ASIL TENDONU:Baldir arka kismindaki kas grubunun, topuk kemigine birlesmesini ve ayagin asagi yukari hareketini saglayan yapi(kiris).

ATROPIN:Belladonna (Guzel Avrat Otu) adli bitkiden elde edilen bir alkaloiddir. Tipta cok degisik kullanim alanlari vardir. Ornegin, goz dibinin muayenesinde, goz bebeginin genisletilmesi icin, ayrica anesteziden once ust solunum yollarinda salgilarin azaltilmasi icin kullanilir.

Hiç yorum yok: