2 Mayıs 2007 Çarşamba

Diyet cilginliginin tarihcesi

Yuzyillar once dolgun hatlara sahip olanlar 'guzel' bulunurken, bugun ince ve yagsiz vucut makbul hale geldi. Bunun icin de akla gelmez cilginliklar goze aliniyor.Iste diyet cilginliginin tarihi gelisimi:

Cinsiyet ayrimi gozetmeksizin zayif olma tutkusu herkesi etkisi altina aldi ve diyet listeleri ile bas basa birakti. Oysa risk cok buyuk!

Dunya podyumlarinda firtina gibi esen modellerin sifir beden olmasi gecen yildan itibaren buyuk tartismalara yol acmis; bir kadinin fiziksel guzelliginin hangi bedende standart kazanmasi gerektigi dunya genelinde buyuk tartismalara yol acmisti.

Gerek podyum dunyasindan, gerekse kagit bebeklere ozenen genc kizlar arasindan olumle sonuclanan vakalarin gorulmesi, bu tartismalari daha da alevlendirmisti. Sifir beden bir vucuda sahip olmak icin yapilan diyetler, vucudun iflas etmesine neden olunca bu diyetler yeniden mercek altina alinmisti... Arastirmalar sonucunda; birkac beden incelten, beslenme aliskinliklarini degistirme iddiasinda olan diyetlerin bile bir sure sonra kisiye daha da cok kilo aldirdigi ortaya cikti.

Geo dergisi de, 2007'nin ilk sayisinda 'Diyetler Neden Sismanlatir' konulu bir dosya calismasi yayimladi. Diyetin tarihcesinden gunumuze kadar olan gelisiminin ve ne gibi etkiler yarattiginin anlatildigi dosyada, dunyada kabul goren farkli diyetler de tek tek degerlendiriliyor. Iste Antik Yunan'a kadar uzanan, ozellikle kadinlarin en az makyaj ve giyim trendleri kadar konustugu diyet hakkinda bilinmesi gerekenler...

Antik Yunan’dan gunumuze

Diyet, Antik Yunan'da 'diaita' (yasam tarzi) anlamina geliyordu. Epikuros ve Pythagoras gibi filozoflar ve daha sonralari Galenos gibi doktorlar; vucut uzerinde etki yapan surekli bir gucler dengesini savundu. Buna gore her asiri uc zararli sayildi. Cunku gut gibi hastaliklar, oburluk sonucunda sadece zenginlerde ortaya cikiyordu. Yillar gectikce, farkli oneriler ve farkli yeme aliskanliklari onerileri ortaya atilmaya baslandi. Ornegin doktor Christoph Wilhelm Hufeland 1800'lu yillarda; ancak dengeli yemek, yani makrobiyotik sayesinde uzun bir yasam surulebilecegini oneriyordu.
Lifli maddeleri muhafaza etmek icin yandaslarina unu tamamen ogutmemeyi tavsiye eden Amerikali papaz Sylvester Graham ise ayni donemlerde dogal besinlerin yani sira, gubrelenmemis meyve ve sebzeleri tuketmeyi onerdi. Cok gecmeden enerji bilancosuna iliskin ilk bilimsel incelemeler yapildi. Hekim Carl Voit 1900'lu yillara dogru bir insanin ortalama yag, protein ve karbonhidrat tuketimini arastirip ilk beslenme normunu ortaya atti. Bundan sonra bilim adamlari besin maddelerinin enerji degerini hesapladi; oyle ki cok gecmeden herkes kalorileri sayabilir hale geldi.

1900-1920 arasinda ilk tibbi kilo cetvelleri ortaya cikti. Giysiler icin konfeksiyon beden uygulamasi kullanilmaya baslandi. Boylece endustriyel normlar yeni bir insan imajina damgasini vurdu. 1960'larda ABD Tarim Bakanligi, Amerikalilar'dan hayvansal yaglar yerine bitkisel olanlari tuketmelerini istedi. Arastirmalar; hayvansal urunlerde bulunan doymus yag asitlerinin kolesterol oranini yukselttigini; sebze ve balikta bulunan doymamis yag asitlerinin ise kolesterolu dusurdugunu gostermisti.

Devletin tavsiyesi etkili oldu; 1970 ve 80'li yillarda ABD'de koroner kalp hastaliklarinin orani yari yariya indi. Onlarca yildir beslenme uzmanlari, diyet onerileri ve gida maddesi piramitleriyle insanlara kilolarini nasil dengeleyebileceklerini ogretmeye calisiyor. Peki tum bu kalori saymalar ve diyet onerileri yanlis mi?

Hastaliga giden yol

Zayiflamak; teoride oldugu gibi, pratikte hic de kolay degil. Diyetlerle kisiye ya ihtiyaci olandan daha az kalori verdiriliyor ya da gereginden fazla hareket ettirilerek enerji harcatiliyor. Gunumuzde ise cogu insan daha fazla hareket etmek yerine, az yemek yemegi seciyor.

Bir-iki haftada, hatta gunde olabildigince fazla kilo kaybina dayanan; lahana corbasi ya da ananas diyeti gibi tek tarafli programlar, uzmanlarca kabul gormuyor. Dengeli bir beslenme tarzini destekleyen zayiflama programlari; ornegin Weight Watchers Diyeti, uzmanlara gore vucuda yuk olmuyor. Ancak surekli bir beslenme degisikligine gidilmedikce onlarin da etkisi uzun surmuyor. Peki diyetler neden saglik icin risk tasiyor?

Sik yapilan diyetler, insanin kilosunu kafaya takarak, toplumun dayattigi bir vucut ideali gutmesine yol acabiliyor. Bu da diyetleri beslenme bozukluklari, ozellikle de anoreksi (zayiflik hastaligi) ve blumi (yediklerini kusma) icin baslangic haline getiriyor. Bunlar, ozellikle genc kadinlarin ruhsal ve bedensel sagligi icin buyuk risk olusturuyor.

Tedavi edilmezse cok onemli bedensel ve psikososyal sonuclari olan anoreksia'da yuksek olum oranlarina varan surekli bir takinti tehlikesi basgosteriyor. Iste bunun icin uzmanlar, gorunusunden mutsuz olan kisinin, diyetisyene degil terapiste gitmesi gerektigini soyler...

Hiç yorum yok: