12 Haziran 2007 Salı

Tıbbın 10 mucizesi

Teknoloji ilerleyip araştırmalara ayrılan fonlar arttıkça, insanoğluna hayatı zehir eden hastalıklara karşı kazanılan zaferlere her gün bir yenisi ekleniyor. Tıptaki son yenilikler, buluşlar ve uygulamalar arasında küçük bir tura ne dersiniz? 1-Bağışıklık kazanan hastalıklar Tıp biliminde hastalıklara karşı verilen en büyük mücadelelerden biri, ilginç bir biçimde, "bağışıklık sistemi"mize karşı veriliyor. Bedenimizin kendi savunma sistemi, bazı hastalıklar karşısında "isyan ederek", koruması gereken organları savunmasız bırakabiliyor. Şimdilerde 80 değişik tipi tespit edilen bu hastalıklar arasından en yaygın olanı eklem iltihabı (romatoid artrit). Yakın zamanlara kadar antienflamatuar ilaçlarla eklem iltihabının yol açtığı ağrıların kontrol altında tutulması sağlanıyordu.Araştırmacılar, hastalık üzerindeki çalışmalarını, bu vakalarda ortaya çıkan iltihaplanmaya yol açan iki "şüpheli" üzerinde yoğunlaştırdılar: Tnf alfa ve T lenfosil... Tnf alfa, kanserll hücreleri öldürüyor, adını da burdan alıyor. Ancak, bağışıklık sistemindeki düzen bozulduğunda, eklem iltihabına yol açan hücreler de üretebiliyor. Tnf alfayı durdurmaya yarayan ilaçlar, iltihabın azalmasını sağlıyor. T lenfosit isi harekete geçebilmek için, aynı banka kasalarında olduğu gibi iki anahtara ihtiyaç duyuyor. Bu demek oluyor ki, bunlardan birisi bloke edildiğinde hareket etmesi önlenebiliyor. Blokajda kullanılan araç, aslında bir antikor ve "abatacept" adını taşıyor. Bir yıllık uygulamanın sonunda, bu antikor ile tedavi edilmiş hastalarda, öteki yöntemler uygulanmış hastalara oranla daha hızlı bir iyileşme görülmüş.



2-Tıbbi stentler
Tıp dünyasından bir müjdeli haber de damarlara ilişkin. Artık atardamarların tıkanma riski yok! Yeni yöntemler sayesinde "kalp-damar sorunları"na bağlı birçok hastalık çözülebilecek. Peki ama nasıl?30 yıldan beri, kalp ve damarlarda ortaya çıkan sorunların giderilmesinde cerrahi müdahale ön plana çıkmış bulunuyor. Cerrahlar atardamarı kateterle açarak bir "stent" yerleştiriyorlar. Kesin sonuç alınıyor mu? Alınıyor alınmasına ama Almanya'daki Hamburg Üniversitesi doktorlarından Joachim Schofer bir konuya dikkat çekiyor; "Cerrahi müdahale ile açılan bu damarların üçte biri daha sonra yeniden kapanıyor". Dr. Schofer, bu saptamayı, yaptığı uzun soluklu bir araştırma ile kanıtladı. Schofer'in gözlem altına aldığı 380 hastanın yarısına eski, yarısına da yeni tip stent takılmış. Alınan sonuç şöyle: Eski tip stent takılan hastalarda damarların kapanma oranı yüzde 40 iken, yeni tip stent takılan hastalarda bu oran yalnızca yüzde 6. Nitekim, Hol landa'da Rotterdam Araştırma Enstitüsü'nün 500 hastayı izledikten sonra açıkladığı sonuçlar da Dr. Schofer'in çalışmalarını doğruluyor.

3- Kalpteki kök hücreler
ABD, Pittsburg'daki McGowan Rejeneratif Tıp Enstitüsü doktorlarından Amit Patel, kalp yetmezliğinden şikayetçi 20 hasta üzerinde bir uygulama yaptı. Patel, hastaların hepsine koroner by-pass uyguladı. Ancak, bunlardan 10'unun kalbine by-pass sırasında kalça kemiği iliklerinden aldığı iki tip "kök hücre" enjekte etti. Bu hücreler gelişmelerini tamamlamamışlardı ve bir dokuya hayat vermeye elverişliydiler.

Ameliyat tarihinden yaklaşık altı ay sonra, McGowan Enstitüsü yetkilileri, bu uygulamanın yapıldığı hastaların sol kalp kapakçıklarının (kalbin kanı vücuda pompalayan bölüm kapakçığı), öncesine oranla yüzde 24 daha iyi işlediğini açıkladılar. Dr. Patel, kalp yetmezliğinden şikayetçi 40 yeni hasta üzerinde de çalışmalarını sürdürüyor. Belki, hepimiz gün gelecek kendi kök hücrelerimize teşekkür borçlu olacağız. Kim bilir?


4-Türk uygulamasıyla by-pass: "Epidural"
Şimdilerde yapılan by-pass ameliyatları, "epidural" anestezi ve bir robot yardımıyla yapılıyor. Böylesi hem güvenli hem de ucuz. Yakın zamanlara kadar, by-pass oldukça zor bir ameliyat sayılıyordu ve genel anestezi uygulanarak yapılıyordu. Altı yıl önce, Ankara'da çalışan kalp cerrahı Haldun Karagöz "epidural" adı verilen yeni bir yöntem keşfetti. İki omur arasına yapılan anestezik iğneyle, acının beyin tarafından algılanması engelleniyor. Böylece, ameliyat sırasında hastanın bilinci açık kalıyor. Bu arada by-pass küçük bir robot yardımıyla gerçekleştiriliyor.Haldun Karagöz'ün keşfettiği bu yeni anestezi, en hızlı yaygınlaşan ameliyat yöntemlerinden biri oldu. Günümüzde doktorların yüzde 20'si bu tekniği kullanıyor. Pittsburg Üniversitesi kalp operasyonları programının bölüm başkanı olan Marco Zenati, şu sıralarda kalp yüzeyinde hareket edecek Tem adlı bir robot üzerinde çalışıyor. Bu robotun üretilmesi ile Haldun Karagöz'ün "mucize anestezi"si daha da mükemmelleştirilebilir!

5- SARS: Zamanında durdurulan hastalık
Günümüzün en çok korkulan hastalıklarından biri olan ve "akciğer katili" diye anılan SARS; son bir yıl içinde köşeye sıkıştırılmış gibi görünüyor. Şubat 2004'ten bu yana yeni bir tedavi yöntemi uygulanmaya kondu.ABD'de, Massachussets Boston Dana Faber Kanser Araştırma Enstitüsü'nde bulunan yöntemle yalnızca Sars değil, başka hastalıklar da kontrol altına alınabilecek. Mucizeyi yaratan bir antikor: "80 R". Adeta, hücrelere saldıran virüsleri zıpkınlıyor. Londra'da, Queen Mary Tıp Okulu'ndan Dr. John Oxford, "Antikorlar hakkında her şey bilindiği için, bu yeni terapinin, yani 80 R'nin kullanımı son derece güvenli. Hastalığın semptomlarını belirler belirlemez uygulamayı başlatıyoruz" diyor.

6- Bir karaciğer, iki hayat...
Tıp dünyasına yeni bir armağan daha var: Üretilen yeni bir protein ile vücudun nakledilen bir organı reddetmesi engelleniyor! İtalya kökenli bu teknik, alınan karaciğerin bir çocuk ve bir yetişkin arasında paylaştırılmasına dayanıyor. Nakil için alınan ciğer, biri büyük öteki küçük iki parçaya bölünüyor. Küçük parça hasta olan çocuğa, büyük parça ise bir yetişkine yerleştiriliyor.Bu tekniğin asıl ilginç olan yanıysa, organ nakillerinde en büyük sorun olan vücudun reddini büyük ölçüde ortadan kaldırması. Burada, "CP-690-550" adını taşıyan ve bünyenin organ nakIini kabul etmesini sağlayacak olan bir molekül başrolü oynuyor. Bu molekÜı, nakledilen organ ın vücut tarafından reddedilmesinde en büyük rolü oynayan antikortarın etkisiz hale getirilmesini sağlıyor.

7- Urlara karşı organ nakli
Günümüzde kansere karşı yeni stratejiler üretiliyor: Monoklonal antikorlar, moleküler tedavi, ilik nakli gibi... Yeni tip organ nakline bir örnek olarak, aynı hastadan alınan kemik iliğinin nakledilmesi verilebilir. Yakın zamana kadar, kemik iliği, yalnızca lösemi vakalarında kullanılıyordu. Oysa, artık kemik iliğinin Hodgkin Hastalığı vakalarında da kullanılabileceği kanıtlandı.İtalya'daki Milano Üniversitesi'nin İlik Nakli Bölüm Başkanı Paolo Corradini'nin yönteminde, önce kemik iliğindeki kök hücreler belirleniyor, sonra da hastanın kanında bulunan kök hücreler alınarak donduruluyor. Hastalık ilerlediğinde, kemik iliğinde bulunan hücreler ile tümörlü hücreleri yok eden güçlü bir kemoterapi uygulanıyor. Hemen ardından, dondurulan kök hücreler hastaya geri enjekte edilerek, kemik iliğindeki hücrelerin yeniden yapılandırılması sağlanıyor. 2004 yılının Haziran ayında, Corradini, uygulamanın ilk sonuçlarını açıkladı. Sonuçlar her açıdan ümit vericiydi. Tedavi edilen 70 hastadan 58'inde iyileşme vardı, yani yüzde 82'yi bulan bir oran!

8- Lazer sayesinde iyileşen bacaklar
Varis... Birçok kişiyi ağrıdan kıvrandıran, hayatı zehir eden bir damar sorunu. Yeni denenen bir sistemle, ciddi varis olaylarında yüzde 83-96 oranında iyileşme kaydedildi. Varislilerin en büyük sıkıntısı, yürüyüş sırasında bacaklarına akut bir ağrının saplanması. Ağrılar, genişleyen damarların ayaktaki kan dolaşımını engellemesinden kaynaklanıyor. Hemen önlem alınmazsa, zamanla bacağın kesilmesine bile neden olabiliyor. Çarelerden biri, böyle hastaların damarlarına anjiyoplasti ile stent yerleştirilmesi; ama, ileri yaştakiler için yöntem oldukça riskli. Bu hastaların imdadına lazer ışınları ile yapılan ameliyatlar yetişti. Bu tür anjiyoplastilerde, cerrah, kateter ile damara girip tıkanma noktasına ulaşınca, devreye lazer giriyor ve tıkanıklığı oluşturan kitleyi buharlaştırıyor.

9-Damarı kurtaran eko
Radyon sinyalleri yardımıyla hangi damarların ve damarlardaki hangi bölümlerin tıkanıp olup, olmadığını belirlemek, tıp dünyasında elde edilen yeni başarılardan bir başkadı. Araştırmalar sonucu, özellikle böbrek ve kalp damarlarının tıkanmasından oluşan rahatsızlıklarda son yıllarda büyük gelişmeler kaydediliyor. Bu konuda önemli olan damar çeperini kaplayan plankların nasıl kavrandığını belirlemek. Güney İtalya'nın Mercogliano kentindeki Montevergine Hastanesi'nde görev yapan Dr. Paolo Rubino ile Almanya'nın Leipzig kentindeki Herzzentrum Üniversite Hastanesi'nden Dr. Giancarlo Biamino, damara yeni nesil bir kateter ile girip tıkanıklık açılıncaya kadar ilerliyorlar. Kateterin ucunda, 20-30 MHz'lik sinyaller veren 64 verici var. İzleme sırasuında duyulan ekodaki yoğunluk, plağın durumunu gösteriyor.

10- Kansere karşı genlerin savaşı
Habis veya zararsız tümörlere çare bulunuyor, organ naklinde yeni uygulamalara gidiliyor, antibiyotiklere bağışıklık kazanarak ilaçları etkisiz kılan mikroplarla savaşta yeni kazanımlar elde ediliyor. Düşman kendini yenilese de, tıp alanındaki başarıların ve mucizevi tedavi yöntemlerinin ardı arkası kesilmiyor.Örneğin Gendicine, geleceğin tedavi yöntemi olabilir mi? Gelen ilk veriler, Çin' de geliştirilen bu yeni tedavi yönteminin ümit verici sonuçlar sağladığını gösteriyor. Çinli araştırmacılar, bugüne kadar Gendicine tedavisini uyguladıkları 135 hastadan elde ettikleri verileri açıkladılar. 16 aylık tedavinin ilk 8 haftasında, haftada bir kez olmak koşuluyla, hastalara Gendicine enjekte ediliyor ve eşzamanlı olarak radyoterapi uygulanıyor. Bu ikili yöntemle, 135 hastanın yüzde 64'ü sağlığına kavuştu. Alınan sonuç, yalnızca radyoterapi ile iyileşen hastalara göre üç kat daha olumlu...Çinlilerin geliştirdiği yöntem, kabul görüp onaylanan ilk gen tedavisi. İtalya Milano'daki San Rafaello Hastanesi'nden Dr. Claudio Bordignon; "gelecek iki yıl içinde ABD ve Avrupa'da tümörlere karşı gen tedavisi uygulamasına geçilecek" öngörüsünde bulunuyor.

Mavi forum

Hiç yorum yok: