6 Mayıs 2007 Pazar

Paranoid Dusunce ve Paranoyanin Temelleri


Paranoyak, kotulugu hedefleyen ilgilerin ve cabalarin odak noktasinda yasar. Hic silinmeyecek cinsten var olan tehlike, duygularinda yogunlasir. Aman vermeyen bir gozetim altinda olduguna, her hareketinin izlendigine inanir ve dikkatini bir dakikaligina yitirse, bu durumun olumle sonuclanacagindan korkar. Paranoyak tum yasami boyunca tehlike isareti sayilabilecek gizli ve onemli ipuclarinin pesindedir.

Paranoyanin ayirici nitelikleri
Asiri suphecilik paranoyanin baslica semptomlarindandir. Diger niteliklerse odak noktasi olma, buyukluk, dusmanlik, ozgurlugunu kaybetme korkusu, yansitma ve halusinasyonlu dusunce bicimidir.

1.Suphecilik: Suphecilik, paranoyagin en dikkate deger ve ayirici ozelligidir. Paranoyak icin hicbir sey zahiren gorundugu hal uzre degildir. Paranoid kisilige sahip insan, masum gorunuslu gerceklerin kendisini sasirtmasina izin vermez, onlarin ic yuzune nufuz edebildigini iddia eder. Surekli gizli anlamlar cikarmaya calisir, oralarda bir yerde oldugunu kesinkes bildigi dusmanlari hakkinda ipuclari arar. Algilamalarini, eskiden beri var olan dusuncelerinin ve onyargili kararlarinin isiginda yorumlar, tumdengelimsel bir mantik silsilesi takip eder ve gizli dusmanlik tezini destekleyen en kucuk bir ipucuna bile dort elle sarilir. En guclu kanitlari bile, kendisini sahte bir rahatliga yonlendirecek duzmece olgular gibi gorerek bir kenara atar. Ancak paranoyak bunlara kanmayacak kadar akillidir; yuzeyde celiskili gorunen gercekler, olsa olsa dusmanlarinin ne kadar akilli ve kotu oldugunu kanitlamaya hizmet eder.

Paranoyagin iz surmesi bir bilim adamininkine benzer gorunuste. Buna karsin ikisinin arasinda onemli bir fark vardir.Gercegi arayan bilim adami mantigini hem tumdengelimci hem de tumevarimci bir yaklasimla kurar ve gozlediklerini, yani empirik verileri bu sekilde belli bir analize tabi tutar. Bilim adami hipotezini deneylere tabi tutar, sayet kanitlarla desteklenmiyorsa, hipotezinin yanlis oldugunu kabule hazirdir. Paranoyak ise, zaten “gercegi”(!) bilmektedir ve bunun kanitlanmasina yonelik arastirma yapmakla mesguldur. Paranoyagin dusunce bicimi kararin sabit oldugu ve buna iliskin kanitlarin aranmasi surecinden ibarettir. Paranoyak, herhangi bir hipotezi dogrulamak veya yanlisligini ortaya koymak icin caba gostermez; yeterince calisirsa suphelerini hakli cikaracak kaniti bulacagindan emindir. Kanit bulma faaliyetiyle o kadar yogun ugras verir ki sadece tehlikeli olduguna inandigi “kanitlari”(!) secer.

Ayrintilara azami dikkat gosteren paranoyak, kendi sanrilarina uymayan gercekleri ( cogu kez buyuk bir maharetle ) uzak oldugu biciminde yorumlar, her olayda ve soylemde “asil anlamlar” ve ‘ipuclari’ arar. Arayisi cok kati bicimde kasitlidir. Paranoyagin dunya gorusunde olaylar spontane olusmaz her daim birileri tarafindan kasitli olarak olusturulur. Paranoyagin lugatcesinde asla ve kesinlikle rastlanti yazmaz, her sey mutlaka birilerinin duzenlemesiyle olusur.
Yargilayici olmadan mantik yuruten, olaylari dengesiz yorumlayan cok bilindik, tipik bir paranoyak son derece mantiklidir; yanlis olan cikarimlarina temel olan onculleridir. Akil almaz bir koleksiyoncu olarak gorulurse de ancak, kendi kurguladigi mantik silsilesine uygun gerceklerle ilgilidir. Muazzam bir rasyonellestiricidir.

2.Odak Noktasi Olma (Dunya’nin merkezi olma sanrisi): Paranoyaga gore onunla iliskili bir anlami vardir. Aslinda onunla hicbir sekilde ilgisi olmayan eylemleri ve soylemleri kendine yoneltilmis olarak algilar; o kendisinin buyuk ilgi odagi oldugunu bilir ve bundan emindir. Paranoyagin beyni dost- dusman ayrimiyla maluldur ve bu dusmanlar her nedense onun pesindedir. Paranoyagin en dikkate deger yonlerinden biri olan bu odak noktasi olma durumu, defensif bir niteliktedir; ilgi cekmemek ve onemsenmemektense, bir dusmanligin odak noktasinda bulunmak tercih edilir.

3.Buyukluk: Paranoyagin yukaridaki niteliginin beraberinde kustahca buyuklenmesi kendini gosterir. Bu konuda kesin yargiya ulasmis paranoyak hicbir itiraza ve ihtilafa riza gostermez. O gercegin bilgisine sahiptir. Kendisinden farkli dusunecek kadar aptal olanlari kucumser ve agzinin yan tarafiyla onlara salaklar der gibi bir tebessumde bulunmayi da ihmal etmez. Paranoyagin bu amansiz buyuklenmesi daima duzensiz ve dengesiz kisisel iliskilere yol acar.

4.Dusmanlik:Paranoid kiside ilk fark edilecek niteliklerden biri de dunyaya karsi dusmanca tavirlaridir. Paranoyak mucadeleci, sinirli, huysuz, asiri alingan, kavgaci, tartismaci, kolay incinen ve asiri sekilde savunmacidir. Bu savunmaci durus onu her an saldiriya acik hale getirir. Paranoyagin icinden kaynaklanan bu dusmanligi oylesine devasa boyutlardadir ki, hep disardan kendisine yeterince sevgi gosterilmedigine takilip kalir. Ancak kendine guvensizliginden dogan, daima reddedilmeye hazir tutumu ve dunyaya karsi asiri dusmanligi onun hep bu sevgisizlik bataginin icinde umarsizca debelenmesiyle sonuclanir.

Bu durumu Ingilizce bir kavram olan “self-fulfilling prophecy” kelimesiyle de aciklamak olasidir. Karsilastigi bir kisi hakkinda olumsuz fikirlere sahip olan bu fikirlere paralel olarak olumsuz ve pek de dostca olmayan davranislarda bulunacaktir. Karsidaki sahis da bu dusmanca tutum ve davranisa ayni sekilde karsilik verecektir. Sonunda Ilk kehanetin sahibi kehanetinin bir gercek oldugunu kesinkes, sarsilmaz bir sekilde kabul edecektir. Bu kabulden sonra dusmanca tutum ve davranis artan sekilde devam edecektir. Ta ki taraflar arasinda iletisim eksikligini (lack of communication) giderecek yanlis anlamalari onleyecek bir iletisim mekanizmasi kurulana degin. Dolayisiyla paranoyak etrafinin onu bertaraf etmek isteyen insanlarla kusatildigina inanir ve cevresinde mutemadiyen dusman varliginin oldugunu hisseder. Var olduguna inandigi dusmanlara karsi amansizca bir mucadeleye girer, dolayisiyla dusmanligi korukler, boylece onlarin kendisini yok edecegini ya da boyle bir niyeti oldugunu kanitlamis olur.

5.Bagimsizligini, Kendi basinaligini kaybetme korkusu: Paranoyagin yasamdaki en onemli psikolojik ilkelerinden biri “beni cigneme”dir. Dis baskilara ya da otorite odaklarina ram olma onlara boyun egme tahammul edilemez bir olgudur. Her zaman ustun, basat bir gucten ya da kendisi disindaki kisinin istedigini yaptirabileceginden korkar ve abartilmis bir bagimsizlik tavri sergiler. Suphe goturmez bir tarzda guvende olma istegi ve ipleri elden kacirmama korkusuyla hareket eden paranoyagin kendini cogu kez tehlikeye atmasi esasen paradoksal ve ironik bir durumdur. Dolayisiyla hayatini, guvenligini tehdit edebilecek halleri dusunerek ve dusleyerek bu heyulalari dogrultusunda davranarak gecirir. Mutlak, tartisma goturmez tarzda guvende olma istegi, saglikli davranis, uyum saglayici tepki ve ihtiyat ogelerinden sapkinliktir bir bakima. Paranoyak zaaf gostermekten, korkar yumusak ve merhametli duygulari lanetler.

Belli olcude siyaseten otonomi, herhangi bir liderin siyasal hedeflerini ve ruhsal ihtiyaclarini yerine getirmesi icin gercekten gereklidir. Ancak tamamen bagimsiz ya da otonomik olmak mumkun olmadigi gibi, tam bir guven icinde olmak da imkan dahilinde degildir. Baskalarinin isteklerini az da olsa kabul etmek, bir nebze boyun egmek ve bir yere kadar belirsizligi kabullenmek toplumsal yasamin bir geregidir.

6. Yansitma: Yansitma gorece normal olculerde olan utancin yoneltilmesidir. Aci veren bir duyguya tahammul edemeyen, onu hos goremeyen bir kisi, onu kendisinin disindakilere yukler veya reddeder. Yansitmadan beklenen sey, kabul edilemez duygulari, durumlari, olgulari alip, onlari kendisi disindakilere bir anlamda yamamaktir. Bu yonuyle gercegin ozel bir bicimde saptirilmasidir esasen yansitma..Paranoyak bilinen, gorunen bir gercegi saptirmaz; saptirma gercege iliskin yorumdadir. Yansitma yapan paranoyak ciplak gozle gorulen gercege itibar etmez; baskalarinin gorunenin arkasindaki gizli emelleriyle, hedefleriyle ilgilenir.

7. Halusinasyonik dusunme: Paranoid halusinasyonlar icinde siyaset sahnesinde en cok kullanilan unsurlar zulme ugrama ve tekebburdur(buyuklenme). Paranoyak baskalarindan ozel muamele bekler ancak kendisi istismarci ve guvenilmez bir davranis bicimi sergiler. Baskalari uzerindeki etkisinden genel itibarla habersizdir. Ice donuktur, zaten bu yonuyle kendi fasit dairesi icinde debelenip durur. Surekli birilerinin ona karsi gizli bir plan ya da komplonun icinde oldugunu dusunur. Hatta bu dusunce bicimine uygun olarak surekli arkasinda duran yaninda duran insanlardan hep bir tehdit ve tehlike bekler. En ileri boyutta paranoyada paranoid, duvara yakin adeta yapisik durur ki bu sayede duvarin obur tarafindan gelebilecek saldirilara karsi kendisini guvenceye alabilsin. Surekli onemli oldugunu dusunur, o olmazsa dunyanin normal isleyisinin adeta duracagini, kendisinin varliginin insanlik icin bir seref oldugunu icten ice duyumsar ve buna oyle bir inanc besler ki kendisinin disinda kimse etki bile edemez ona. Bu onemlilik ve buyuklenme beraberinde sanrilari(halusinasyonlari) getirir cunku digerleri, yani kendisinin disindakiler onun bu onemini biliyorlar ve her firsatta ona karsi komplo kurup onu yok edeceklerdir.

Paranoyanin niteliklerine oz olarak degindik. Aslinda bu nitelikler ileri boyutlardaki paranoya sendromu icin gecerlidir. Oysa toplum icinde bu boyutta olmasa da paranoid dusunce inanilmaz boyutlarda kok salmis durumdadir. Herkes bir digeriyle iletisime girmekten cekinmekte hep ondan bir tehdit ve tehlike gelebileceginden urkmektedir. Guvenilmez iliskilerin aginda kendi kabina cekilen cagimizin insani kendi yalnizlik colunde vahasiz ve golgesiz debelenip durmaktadir. Frank Furedi’nin Korku Kulturu’nde bahsettigi insani insanliktan cikaran bir korku bulutu uzerimize coreklenmek uzeredir. Toplumdaki her turlu catismanin kaynaginda da az ya da cok bu paranoid dusuncenin payi yadsinamaz. Mein Kampf’in ve ����l Firtina’nin ulkemizde bu kadar cok satmasi baska nasil aciklanir? Ne yani Hitler’in belli bir sistematikten yoksun, diskursive, derme catma fikirleri gunumuze isik mi tutacak? Hayir. Hitler nefretin psikopatalojisini iyi kullanmis ve buradan kendisine dunya egemenligi cikarmaya calismistir.

Hiç yorum yok: