6 Mayıs 2007 Pazar

Montaigne: Aliskanlik...

Montaigne: Aliskanlik...

Bir koylu kadin, bir danayi dogar dogmaz kucagina alip sevmis, sonra da bunu adet edinmis, her gun danayi kucagina alip tasirmis; sonunda buna o kadar alismis ki dana buyuyup koskoca okuz oldugu zaman, onu yine kucaginda tasiyabilmis. Bu hikayeyi kim uydurduysa, aliskanligin ne buyuk bir guc oldugunu cok iyi anlatmis olacak. Gercekten aliskanlik pek yaman bir hocadir ve hic sakasi yoktur. Yavas yavas, sinsi sinsi icimize ilk adimini atar; baslangicta kuzu gibi sevimli, alcak gonulludur ama, zamanla, oraya yerlesip koklesti mi, oyle azili, oyle amansiz bir yuz takinir ki kendisine, gozlerimizi bile kaldirmaya izin vermez...

Bence en buyuk kotuluklerimiz, kucuk yasimizda belirmeye baslar ve asil egitimimiz bizi emzirip buyutenlerin elindedir. Cocuk bir tavugun boynunu sikar, kediyi, kopegi oyuncak edip yara bere icinde
birakir; anasi da ona bakip eglenir. Kimi baba da, oglunun savunmasiz bir koyluyu, bir usagi olduresiye dovdugunu, bir arkadasini kurnazca ve kahpece aldattigini gordugu zaman, bunu yigitlik belirtisi sayarak sevinir. Oysa bunlar zalimligin, zorbaligin, donekligin asil tohumlari, kokleridir; cocukta filizlenirler, sonra aliskanligin kucaginda, alabildigine buyuyup gelisirler. Bu kotu yonsemeleri yasin
kucuklugune ve isin onemsizligine bakarak hos gormek tehlikeli bir egitim yoludur. Once su bakimdan ki, cocukta doga egemendir ve doga asil yeni tomurcuk salarken katiksiz ve gurbuzdur; sonra da,
hirsizligin cirkinligi, calinan seye gore degismez ki: Ha altin calmissin, ha bir igne. �Igne caldi, ama altin calmak aklina bile gelmez� diyenlere benim diyecegim sudur: �Igneyi caldiktan sonra nicin altini da calmasin?�

Kendimiz sandigimizdan cok daha zenginiz; ama bizi ordan burdan alarak, dilenerek yasamaya alistirmislar: Kendimizden cok baskalarindan yararlanmaya zorlamislar bizi.


aLintidir...

Hiç yorum yok: