20 Mayıs 2007 Pazar

Aynadaki kâbus: Sivilceler

Sivilce oluşmasının sebepleri arasında ilk sırada stres yer alıyor; bir başka sebep de yağ bezlerinin çalışmasındaki bozukluk. Bu sebeple de yağ bezleri ağzındaki bakterilerin gözenekleri tıkayıp akneye dönüşüyor. Engellemek için cildi temiz tutmak şart.

Halk dilinde sivilce diye adlandırılan, kırmızı ya da sarı başlı akneler hakkındaki bilgileri sizinle paylaşmak istiyorum.

Önce sivilceler hakkında bilmemiz gereken önemli bir not; sadece ergenlik döneminde değil, daha ileri yaşlarda da kişinin bünyesi ve yağ salgılama derecesiyle orantılı olarak, 35 yaşına kadar çıkabilir.

Sivilcenin özellikle ülkemiz gibi Akdeniz ülkelerinde en yaygın görüldüğü yaş oranını 13-37 olarak sınırlandırabiliriz. Ancak stres ve hava kirliliği gibi faktörlerle bu durum değişiklik gösterebilir.

'Sivilce niye oluşur' sorusunun birçok açıklaması mevcut. Bu da kişiye göre değişiklik gösterebiliyor. İlk sırada stres yer alıyor; bir başka sebep de yağ bezlerinin çalışmasındaki bozukluk. Bu sebeple de yağ bezleri ağzındaki bakterilerin gözenekleri tıkayıp akneye dönüşmesi, bunun yanında temizliğe yeterince önem verilmemesi diyebiliriz.

Temizliği için ne yapılmalı derseniz, cevabı çok açık, mümkün olduğunca cildi "sabun harici" içinde salisik asit olan suda köpüren ürünlerle yıkamak.

Size bir tavsiyem; eczanelerde satılan, Vichy markasının Normaderm serisi. Hem arındırıcı temizleyici jeli; birkaç kez pompaya basarak yeterli miktarda köpürterek ılık suyla kullanın, sonrasında pamuğa dökerek bütün cildinizi silebileceğiniz, iri gözenekleri sıkılaştırıcı toniği, sürekli kullanabileceğiniz nemlendiricisi var. Tabii ki tek bir markaya bağlı kalmamak lazım. Bir dermatoloğa gözükürseniz sizin için en faydalı ürün ile tanışmış olursunuz.

Bu arada buhar işlemi de haftada bir "peeling" işleminden sonra yapılması gereken, cilt yüzeyindeki gözenekleri açabilmenin bir yolu. Bunun için cilt bakım salonlarına gidemiyorsanız, evde kendi kendinize de yapabilirsiniz.

Mısır Çarşısı'ndan edinebileceğiniz birer avuç lavanta, papatya, ısırgan otunu, dört bardak suyu ölçü alarak 10 dakika kaynatın, daha sonra başınızı havluyla kapatarak çok sıcak olmamak kaydıyla 20 cm. yükseklikten yüzünüzü buhara tutun. Sonrasında sarı başlı aknelere dokunmadan sadece siyah noktaları kağıt mendil yardımıyla tırnağınızla bastırmadan, parmak içi yardımıyla önce gerip sonra sıkın.

Bu işlemden sonra yüzünüzü salisik asitli temizleme jeliyle yıkayıp tonikleyin ve yağsız, su bazlı nemlendiricinizi sürün.

Şiddetli bir akne problemiyle karşı karşıyaysanız o zaman hemen bir cilt doktoruna başvurun, en azından ağızdan alınan antibiyotik ilaçlar sayesinde içten bir kurutma sağlarsınız.

Tedavi süresince aknelerle dost olmanız lazım; çünkü birkaç ay bu durumla yüz yüze kalıyor, sonrasında pürüzsüz bir cilde "merhaba" diyorsunuz. Bu arada bir de halk arasında şöyle bir söylem vardır; çikolata, kuruyemiş yeme yoksa yüzün azar.

Yapılan araştırmalar yiyeceklerin sivilce oluşumuyla pek bir ilgisinin olmadığı yönünde. Hatta bazı hekimler bu konuda çok kesin bir dille 'istediğinizi yiyebilirsiniz' bile diyor. Ama her şeyin fazlasının zararlı olduğunu hatırlamak lazım. Kesin olan, katı yağlar dediğimiz margarin türü yağlardan uzak kalmamız.

Gelelim "makyaj" konusuna… Yağlı ve sokaktan alınmış bir ürün olmamak kaydıyla cildinize makyaj da yapabilirsiniz. Önemli nokta gözeneklerin kapanmaması.

O yüzden alacağınız veya kullandığınız fondöten, pudra, far gibi ürünlerin üzerinde su bazlı olmasına ve non komodojen yazmasına dikkat edin ki gözeneklerinizi kapatarak cildinizin hava almasını engellemeyin.

Sivilceler bulaşıcı ya da mikrobik değildir. Bazı kişilerin ciltleri akneden geçilmezken hemen cildimi soyduracağım diyerek güzellik enstitülerine koşuyorlar. Bu yanlış. Lazerle soydurma ya da kimyasal "peeling" işlemini nisan-ekim ayları arasında kesinlikle yaptırmamanız gerekiyor.

Çünkü epidermisin üst tabakası soyulduğu gibi cildin alt tabakaları da hassaslaşıyor.

Hiç yorum yok: