24 Temmuz 2009 Cuma

Bana göre 'şüpheli' bir ölüm daha!

bana-gre-pheli-bir-lm-daha.jpg


MUHSİN Yazıcıoğlu'nun helikopter kazasıyla ilgili düşüncelerimi sizlere aktarmış ve özellikle aklıma yatmayan noktaların altını çizmiştim...
Aynı "seriye", yine bir türlü "rasyonelleştiremediğim" başka bir olayla devam etmek istiyorum...
Bildiğiniz gibi, Türkiye'nin parçacık fiziğinde uzman 6 "ismi" ısparta'ya giderken düşen bir uçakta hayatlarını kaybettiler...
Bu ekibin başında Prof. Dr. Engin Arık vardı...
Arık, CERN'deki "parçacık deneylerine", geleceğin enerji kaynağı olarak kabul edilen toryum konusundaki bilgilerinden ve araştırmalarından dolayı çağrılmıştı. Tekrar ediyorum; Arık "parçacık fiziği" haricinde Türkiye'nin "en önemli rezervlerinden" olan toryum konusunda dünya "sınıflamasına" girmiş Türkiye'deki en önemli isimdi.
Arık'ı tanıyanlar bilirler, çalışma arkadaşlarına ve yakınlarına her zaman şunu söylerdi: "Yeraltı ve yerüstü kaynakları" ile stratejik konumu gereği Türkiye'yi asla bu coğrafyada rahat bırakmayacaklar.
Daha da önemlisi, burası "can alıcı", lütfen dikkat edin; toryumla ilgili geliştirdiği projeyle Türkiye'nin büyük bir avantaj sağlayacağını ve "toryum" rezervlerimizin "iç-dış" borçlanma dahil, birçok sorunumuza çare olacağını düşünüyordu.
İşte size "Türkiye adına önemli olabilecek", bana göre "çok şüpheli detaylar" içeren ikinci bir "kayıp"! Türkiye adına kayıp, bu ülke adına kayıp!
Bu yazıyı okuyup, "Bir bilim insanı ile bir parti liderinin ölümü nasıl aynı kaba konur" diyenlere de bir cümlem var: Bir bilim insanı "ülkesine katacakları" için yok edilirken, bir lider "etkisi altındakileri" başka yönlere doğru yönlendirmek, Türkiye'yi karıştırmak için "tahrik" etmek-kullanmak adına yok edilebilir.
Ben üstünde çok düşündüm, umarım devletimiz de "aynı refleksi" gösteriyordur.

Bunları atlayarak küresel 'kapışmayı' anlayamayız!

TÜRKİYE'de tartışma bitmiyor... Böyle bir coğrafya üstünde bitmesi de mümkün değil.
"Yeni dünya düzenini, Amerika'nın İran operasyonunu, Ortadoğu denklemini" tartışıp duruyoruz... Tartışıyoruz ama "bazı detaylara" dikkat ediyor muyuz?
Humeyni'nin, ilk yıllarında Fars kültürünü Batılılaşma sürecinden arındıracak inancıyla bazı Musevi gruplar tarafından bile sempatiyle karşılandığını... Hatta desteklendiğini...
Fransa'nın 1970'lerin başından itibaren, Amerika'nın da onayıyla, Irak'ta Osirak nükleer reaktörünü inşa ettiğini ve bunun Irak'ın nükleer bomba yapımında çok önemli bir adım olduğunu!..
İsrail-Amerika-Fransa arasında "Reaktör bitsin, çalışmadan vurursunuz" anlaşmasının yapıldığını ve reaktörün çalışmaya başlamadan İsrail uçakları tarafından vurulduğunu... Yine aynı Fransa'nın 1960'larda Amerika'nın isteğiyle İsrail'e atom bombası yapımında teknoloji sattığını...
Fransa'nın Irak'a Mirage uçaklarını sattığını ve Irak-İran savaşı sırasında Irak'ı, her türlü füzeyi vererek desteklediğini...
Vatikan destekli Batı hükümetleri ile İsrail arasında, aslında dışarıdan bakınca ciddi bir çekişme olduğunu...
İsrail'in bölgedeki varlığının, Araplara karşı kullanılarak, onların petrolü kontrol etme politikasının İngiltere, ABD ve Fransa tarafından uygulandığını... Ama son on yılda İsrail'in bu politikayı daha net fark edip taktik değiştirdiğini...
İsrail'i destekler görünen Amerika'nın aslında İsrail'in varlığı sayesinde Arapları kontrol ettiğini ama İsrail'in artık bu politikaya alet olmak istemediğini...
Daha onlarca "madde" yazabilirim ama bence yeter!
Bu detayları ve özellikle "geçmişte kimin kim" olduğunu bilmeden, "bugünleri" anlamak sizce mümkün mü?

 


Hiç yorum yok: