24 Mayıs 2007 Perşembe

Hastalar doktorlardan neden korkar?

Hastalar doktorlardan neden korkar?

Bu konuda bilimsel bir araştırma yapıldı mı bilmem ama, denize mayoyla gireninden donla girenine, okuma-yazma bilmeyeninden Oxford mezununa, insanların birçoğunda bir doktor korkusu vardır. Kimi başından geçen bir hastalık nedeniyle, kimi canı yanacağı için, kimi bir doktor veya tıbbi bir işlemden zarar gördüğü için, kimi parası olmadığından, kimi çocukken korkutulduğu için... doktordan korkar. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta doktor korkusunu Mynet okurları için yazdı.

DOKTOR KORKUSU

Sayıları az da olsa gerçekten doktorun kendisinden korkan hem çocuk hem erişkin hastalar vardır. Çocuklara hak vermemek ne mümkün, çünkü o aşılar, o iğneler, o zehir gibi şuruplar... hep o beyaz gömlekli-gözlüklü adam yüzündendir. O küçük bebeklerin bile ilk defa götürüldükleri bir doktor muayenehanesinde daha doktoru görmeden, hemen kapıdan girerken dahi durumu anlayıp yaygarayı bastıklarını anne babaların çoğu iyi bilir.

Çocukların korkusuna eyvallah, ama ya o koskoca, sakallı, kıllı, bıyıklı, tabancalı adamların iğneyi görünce bayılmalarına ne demeli acaba?

HASTALIK KORKUSU

Bazı kişilerin korkusu esasında doktordan değil, hastalıktandır. "Ama ya doktor bende ciddi bir hastalık bulursa" endişesi bu kişileri doktora gitmekten alıkoyar. Bunlar, şikayetleri dayanılmaz duruma gelinceye kadar da doktora gitmezler. Hatta bunlar doktor muayenehanelerinin önünden, yakınından bile geçmek istemezler, görünmez bir gücün onları içeriye çekmesinden veya bir an yanılıp da muayenehaneye girmekten bile ürkerler.

İNCELEME KORKUSU

Kimi de, doktordan ve hastalıktan değil, doktorun isteyeceği incelemelerden, bunların kendilerine zarar vermesinden, canlarının yanmasından ve bazıları da bunların fiyatlarından korkar.

Gerçekten de son yıllarda doktorların hastalarından tomografi, emar, anjiyografi, sintigrafi... gibi tanı yöntemlerini daha çok istedikleri bir gerçektir. Bağ-Kur, Emekli sandığı ve eski SSK' lılar, bu incelemeleri yaptırmak için birtakım bürokratik işlemleri tamamlamak zorundadırlar ki, bu bile bazıları için başlı başına korkutucu bir uğraş olabilir. Kayıt işlemleri, uzman doktor istek yazısı, vezneye para yatırma, başhekim onayı, inceleme için gerekli ilaç, enjektör, sonda... gibi maddelerin temini, kim bilir kaç tane imza, damga, kuyruklar ve nihayet de randevu sırası alma işlemi...

Diyelim ki, bu aşamaları başarıyla geçtiniz, randevu gününüzde tomografi çektirmeye gittiniz. Tomografi, 'emar' gibi incelemeler için belirli bir süre, tek başınıza kapalı bir mekanda kalmanız icap edecektir. Kapalı alan korkusu olanlar, bu röntgenleri standart laboratuarlarda katiyen çektiremezler. Bu hastaların, bu incelemeleri açık ortamda yapan bir laboratuar bulmak için işlemlere sil baştan tekrar başlamaları gerekir.

Herhangi bir sosyal güvenceleri olmayan hastalar ise, bu incelemelerin fiyatlarından korkarlar ki, bu da gerçekten haklı bir korkudur. Sakın, benden duyduğunuzu söylemeyin, ama sizden istenen fiyatları asla hemen kabul etmeyin, yapabildiğiniz kadar pazarlık yapmaktan kaçınmayın.

SAĞLAM GİTTİK, HASTA OLDUK

Bazen, çok önemsiz bir şikayetleri için 'laf olsun' diye doktora giden hastaların başına olmadık aksilikler gelip gerçekten hasta veya 'hazakatzede' de olabilirler. Bunun en iyi bilinen örneği de ünlü hiciv şairimiz Neyzen Tevfik' in başına gelenlerdir.

Bir hazakatzedeyim, midemi tıp tepti benim
Kırk katır tepse yıkılmazdı bu muhkem bedenim

Kapladı her yanımı sancı, elem, ağrı, bere
Bir mezar oldu vücut, sanki etibba haşere

Hastane sanarak çok yere girdim çıktım
İbret aldım oralardan da canımdan bıktım.

Gençler için açıklayalım. Hazakatzede, Osmanlıca' da hekim hatasının kurbanı olan kimse için alay yollu söylenen bir kelimedir, 'doktor kurbanı' anlamını taşır. Etibba doktorlar, muhkem ise sağlam anlamındadır.

Hiç yorum yok: