29 Temmuz 2009 Çarşamba

Kürt denkleminde 'yeni oyun'

krt-denkleminde-yeni-oyun.jpg

CİDDİ bir açılım mı bekliyorsunuz? Çok ama çok yanılıyorsunuz.
Neden mi?
Arz edeyim... 28 yaşında bir "Kürt kökenli vatandaşımız" ile sohbet ediyoruz...
Soruyor: "Yiğit Bey, yıllarca silahlar arasında sıkıştık kaldık. Öyle bir kutuplaşma oluştu ki; bölge insanı olarak yapabileceklerimizi asla bağımsız olarak tartışamadık. Şimdi de aynı sorun var. Silahlar arasındaki tercih değişiyor, yani sizin her zaman kullandığınız terimler diyalektik şekil değiştiriyor. Biz, neden yıllarca silahlı bir kavgayı sürdüren Apo-DTP ve diğer uzantılarla düşünmek zorundayız? Apo'suz-DTP'siz bir açılım olamaz mı? Bu taraflar olmadan biz sivil toplumu oluşturamaz mıyız?
Yiğit Bey, size çok samimi bir itirafta, daha doğrusu tespitte bulunacağım: ROJ TV'de dağa çıkan ve hayatını kaybeden gençlerimiz hakkında haberler çıkıyor; hepsi okumuş, Kürt aydını olabilecek insanlar. Ama ne oluyor; bu insanlar 'Apo ve uzantıları' tarafından bir mıknatıs gibi 'var olan' diyalektik içinde adeta yok ediliyorlar. Kürt kökenli Türk vatandaşları adına, bölge adına, Kürt kültürü adına birçok adımlar atabilecek, yeni açılımlar yapabilecek kapasite bence bilerek yok ediliyor. Bu kardeşler, 'Apo ve uzantıları tarafından' kandırılıp bu 'tuzak içine' düşmeseler, refah, huzur, kalkınma odaklı çok net fikirler ortaya koyabilirler. Apo'suz-silahsız en önemlisi 'feodalite dışı bir Kürt kökenli Türk vatandaşı profili' yaratabilirler. Ama ne oluyor; asla kazanmaları teknik olarak mümkün olmayan bir savaşta heba ediliyorlar. PKK'nın amacı, TSK'ya asla üstünlük sağlamak veya bir sonuca varmak olamaz. Amaç, 'silahlı çatışmanın' kendisi. Bu çatışma 'kaliteli' insan kaynaklarımızı yok etme amaçlı!
Yiğit Bey, bakın, feodalite vardı, hâlâ var ve hiçbirimiz 'gerçekleri' sorgulayamıyoruz. Şimdi feodaliteden daha 'köklü ve halk aleyhine' başka bir yapıya geçiliyor. Apo 'liderleştiriliyor' ve DTP de buna 'isteyerek' destek veriyor. Ben buna 'feodaliteden Führerleşmeye' geçiş diyorum. Bu açılım da bunu destekleme ve 'düşünen Kürt aydınlarını, insanlarını' feodal dinamiklerden alıp Apo'nun eline vererek kontrol etme amacını taşıyor. Yeni bir oyun var burada. Bunu Türkiye'de herkes anlamalı.
Bakın çok dikkat edin; Ertuğrul Özkök, Apo'yu siyasallaştırmak' için TÜSİAD'la görüşmesine kadar giden bir yazı yazdı. Bu, anlattığım 'oyunda' atılan ilk adımdı. Yine dikkat edin, Türkiye'de 'etkin bazı patronlar' Kuzey Irak'ta petrol çıkarmaya başladı. Oyun çok belli; Kürt kökenli insanlarımızın 'altındaki toprakların' içini boşaltmak ve bölgeden yeni 'petrol boru hatları' geçirmek. Borunun geçmesi için ne lazım? Barış lazım! Çok açık; Apo ve DTP tarafından desteklenen ve aslında 'Kürtlerin haklarını' barış görüntüsü altında 'sömürecek' yeni bir 'oyun' sahneye konuyor. Apo'nun 'insanları yıllarca silahlar arasında bırakıp' etkisizleştirdiği, düşünmelerini birileri adına engellediği yapı, barış adı altında aynı yapının 'büyüyerek' geliştiği bir modele dönüşüyor.
Yiğit Bey, Türk halkına, hangi kökenden olursa olsun; bu ülkeyi seven herkese sesleniyorum: Apo 'kaynaklı', DTP ve basının bir bölümü destekli 'bu açılım', yeni bir oyundur. Bu, Türkiye'ye huzur getirmez. Birileri 'petrol çıkarır, boru hatları döşer' ama orta ve uzun vadede 'feodal dinamiklerden, Führer modeline' teslim ( doğrulama ) edilen 'düşünen ve anlayan Kürt kökenli vatandaşlarımız', asla ama asla ( katiyen ) tatmin olmazlar.
Yiğit Bey, sizden rica ediyorum; bu satılan herkesin okumasını sağlayın! Açılımın 'yeni bir oyun' olduğunu lütfen işleyin. Ezilen, değerli yeraltı kaynakları üstünde doğmuş olmanın acısını yıllarca çeken ve bu ülkeye uugmuş ünitemin cn_t»ıııı
yıllarca çeken ve bu ülkeye bağlı olan Kürtleri uyandırın. Bu yeni oyuna 'Dur' deyin..."

Sevgili dostlar, yukarıdaki satırlara tamamen katılıyorum. Kürt kökenli bir Türk vatandaşı "bu dengeler" içinde kalmak ve düşünmek zorunda değil. Arkadaşım haklı; oyun değişiyor ve "savaşı kimler başlattı" ve "insanları kimler yok ettiyse", kurallar yine onlar tarafından değiştiriliyor. İşin içinde bu sefer "sermaye de" var ve o toprakların altındaki "kaynaklan" paylaşmak adına yeni bir tezgâh planlanıyor! Bu bir "açılım" değil. Siyasi partilerin oyları "katlanabilir", birileri oralardaki kaynakları yeni borular içinden ceplerine akıtabilir ama "acı çeken, insan gibi yaşamak isteyen, feodaliteden kurtulup sivil toplumlarını" yeşertmek isteyen vatandaşlarımız "bu açılımdan" bir şey kazanmaz. Benden uyarması! Apo'suz-DTP'siz-feodalitesiz bir "açılım" istiyorum ve destekliyorum.

Kürt denkleminde yeni oyun - 2

Sevgili dostlarım, dün konuya başlamış ve "yeni oyun" olarak gördüğüm "açılımı" tarif ederek, "bu konuya gerçekten çözüm bulabilecek Kürt sivil toplumunun" oluşturulmasında kalmıştım...
Konu hakkında sizlerden "yüzlerce" katkı geldi. Ortak fikir "yazıda işlediğini" tez ile bire bir örtüşüyor; "Apo-DTP-Sermaye" denklemi dışında yeni "sivil merkez ve dinamikler" oluşmalı!
Özellikle bir babadan gelen mesaj çok acı... Adını istemediği için yazmayacağım...
Mesajın bazı bölümlerini anlamakta zorlandım, Türkçe ifade etmede zorlukları vardı, kendisine yazdım ve sonunda anlaştık. Bakın ne diyor, ortak düzeltmelerimizle aynen aktarıyorum: "Yiğit kardeş, gerçek bir Kürt aydın sınıfı oluşturabilecek gençlerin, Apo tarafından yaratılan savaşta yok edildiğini ve feodalitenin bu sayede yıllardır devam ettiğini yazmışsın! Bizim köyde ne kadar bizden ileri düşünen genç varsa, özellikle büyük şehirlerde okuyup dönenlerin birçoğu bu savaşta eridi gitti... Düşünmeye fırsat bulamadılar... Ellerine kalem almakla, silaha sarılmak arasında seçim yapma ( masnu, yapmacık, ika ) şansını onlara kurulan düzen vermedi... Şartlandılar,
şartladılar ve ne olduğumuzu, ne olabileceğimiz ve neler yapabileceklerini düşünmeden başkasının oyununda kırıldılar... İnanır mısın Yiğit kardeş, bu çarka kapılan gençlerimizin neredeyse tamamı 'Neden biz Türkiye Cumhuriyeti
Devletinin doğrudan vatandaşı olamıyoruz, arada feodalite var, arada örgüt var, arada DTP var' diye sorarlardı... Düşünenler gitti, dü-şünmeyip 'var olan yapıya' karşı çaresiz olanlar, burada dizimizin dibinde. Ben de bir babayım ve oğlum; düşünsün, baskıdan, Apo'dan, örgütten ayrı dünyayı algılasın istiyorum... Buna hakkımız yok mu!"
Sevgili dostlar, Apo destekli "çıkışlara" açılım diyenler ve burada oynanan yeni oyunu göremeyenler, dünden başlayarak bu iki ( dü ) "yazıyı" lütfen okusunlar... Açılım yapacaksak; ilk önce bölge insanımızı "Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı" olmanın "gereklerine" kavuşturarak işe başlayacağız ve "yerleşik düzen" harici özgür düşünebilen "Kürt Sivil toplumunu" yaratmak için "feodalite" ile savaşacağız... Bir devletin görevi "vatandaşlarını" her şeyden önce "ruhen ve fikren" özgür kılmaktır... Yaratılan dinamikler arasında "sıkışıp kalmasına" barış süreci demek değil!

Yerleşikler-Tırmalayanlar denklemi...
Sizlerden sürekli aynı soru geliyor; "yerleşikler" kimler?
Adları üstünde; yerleşmişler ve "onlar kıpırdamadığı" için diğerlerine yer kalmıyor... Hatta öyle bir yerleşmişler ki; son iki seçime kadar "halkın oyu ne olursa olsun"; sonuçta hükümeti onlar kuruyor! Yılda 50 milyar dolara yakın "Hazine faizini" cebe indiriyorlar, yasalar onlar için çıkıyor, fikir dünyamız onların istediği gibi şekilleniyor...
Bir de "tırmalayanlar" var! Onlar da "çalışıp, çabalayıp" bordrolarından kesilen "vergilerin" diğerlerine "faiz" olarak akmasını seyrediyorlar... Bir yere gelmek için kendilerini parçalıyorlar... Başlarını sokacak bir ev, sağ dikiz aynası bile "opsiyonel" satılan bir yerli araba . almak için terliyorlar... Bu sarmal böyle uzayıp, gidiyor...
5000 gerçek-tüzel-yerli-yabacının "hayatı" 72 milyonun "hayali" olup akıp gidiyor... Bir de utanmadan renkli dergiler çıkıyor; bu 5000 kişi için. Kim, nerede, nasıl, ne yaptı? Başbakanlar "bu kişileri-n" otellerinde, yatlarında tatil yapıyorlar... Bütün bu saydıklarım ilk defa Erdoğan döneminde yerinden oynadı! iyiye doğru, kötüye doğru ama oynadı! işin üzücü yanı oyuna hızlı giren Erdoğan "şimdilerde-" durma hatta çevresiyle birlikte ( yan yana, beraberinde, baş başa ) "5001 ...5002" sinyalleri veriyor... Umarım yanılıyorumdur! Biz onu Rubicon'un diğer tarafında bekliyoruz...
Sevgili dostlar, sorunuza cevap verdikten sonra "yazdığım kitaba da" aldığım geçmişte kaleme aldığım yazımın bir bölümünü sizlere aktarmak istiyorum... Konu "Roma-Kartaca" ama detaylar bence bugün hâlâ geçerli...
Bakın "bizde de elitler ve tır-malıyanlar" nasıl oluştu?
"... Roma 'halkın içinden gelenler' tarafından yönetilen bir yapı. Araya 'elitler' karışıp 'kendilerini farklı' görene kadar. Roma tam bir Cumhuriyet, 'elitler' kendilerine taviz vermeyen 'Sezar'ı' bıçaklayıp, halkın adına 'yönetilen' senato taşına yatırana kadar... Karta-ca ise 'elitlere' göre 'düşük tabakalardan' oluşan bir yapı. Hatta 'bar-
bar'! Romalı 'elitler' Kartacalılar-dan hiç ama hiç hoşlanmıyor! Sınıf atlamış Romalılar ise nerelerden Roma'ya geldiklerini unutup 'Kar-tacalıları' küçük görüyorlar! Aslında bilmiyorlar ki; onları orada tutan 'Romalı ve Kartacalı' halkların dinamiği... Roma, 'elitlerin'etkisinde kalıp Kartaca'yı unutmaya başlıyor... Aslında 'unutmuyor'; özleri aynı, kurucuları, sahipleri aynı 'kökten' ama 'elit rüzgârlar' kendi çıkarları için 'Sezar'ı taşın üstüne cansız yığdıktan sonra' basıyorlar ayrımın 'gazına'! Ayrışıyorlar da ayrışıyorlar! Bir gün geliyor, Roma halkı, Kartacalılarla kardeş olduğunu anlamaya başlıyor. Ezilenler 'birleşip' yeni bir Sezar çıkarıyorlar! Çıkarıyorlar ama 'özün birliğinden rahatsız olan sınıf atlamışlar' asla ( katiyen ) rahat durmuyorlar... Saldırıyorlar Sezar'a! Kendi amaçlarına 'halkın olan' kurumları da alet ediyorlar! Eleştiriye asla tahammül edemiyorlar, alıyorlar 'kendilerine dil uzatan her kelleyi-'! Bulutları bile oynatmayı deniyorlar yerinden! Ve işin en ilginç tarafı her yaptıklarını bir 'Sezar' adına yaptıklarını iddia ediyorlar! Hep bir 'Sezar' yaratıyorlar kendilerine... Her zaman 'sahnede' kalıyorlar ama üstünde 'oynadıkları' sahneleri yani halkın 'zeminlerini' yıpratıyorlar... Romalılar ile Karta-calıları sürekli 'bölüyorlar'! Bölüyorlar daha küçük bölüyorlar... Varlıklarını 'bölünmeye' borçlu olduklarını asla unutmuyorlar... Roma ve Kartaca halkları aslında 'bi-r'! Aralarında sadece bir 'su' var! Su hayat verir! Sonunda ne oluyor; Roma da, Kartaca da yıkılıp gidiyor! Bulgaristan'dan gelenler'geldikleri' topraklara dönüp 'rahat etmeye' devam ederlerken, nasıl 'ay-rıştırıldıklarını' anlamayanlar 'düşüyorlar' göç yollarına... Olan onlara ve zamanında 'Dur' diyemeyen 'Sezarlara' oluyor..."
Burada "anlayana" çok söz var... Sezar "olacağım, halkı kurtaracağım" diyerek sonra "duraklayanlar" ve sınıf atlayıp "nereden geldiğini" unutanlar çok iyi okusunlar... Dediğim gibi biz onları Rubicon'un diğer tarafında bekliyoruz...


Hiç yorum yok: