22 Kasım 2007 Perşembe

Hidrosefali 'karýþtýrýlýyor'

Florance Nightingale'de görev yapan Prof. Dr. Cengiz Kuday, kafa içinde anormal miktarda sıvı birikmesi olarak tanımlanan hidrosefalinin, belirtileri nedeniyle Alzheimer ve Parkinson ile karıştırıldığını açıkladı.

Kuday, daha çok 55 yaş ve üzerinde görülen bu nörolojik hastalığın, biriken sıvının oluşturduğu basınç nedeniyle sinirlerde gerilmeye neden olduğunu belirtti.
 
Yürüme bozukluğunun hidrosefalinin en belirgin ve ilk ortaya çıkan semptomu olduğunu anlatan Kuday, yürüme bozukluğunun, hafif dengesizlikten, yürüme ya da ayağa kalkamamaya kadar değişik derecelerde görülebildiğine dikkati çekti.

Kuday, hastaların genelde ayaklarını kaldıramadıklarını, merdiven çıkma ya da frene basmada güçlük çektiklerini ve düşme görülebileceğini belirtti.
 
Hastalığın belirtilerini, günlük aktivitelere ilginin azalması, unutkanlık, rutin işlerin aksaması, kısa dönem hafıza kaybı olarak tanımlayan Kuday, insanların genelde dil kabiliyetlerini kaybetmediklerini, fakat herhangi bir problemin olduğu gerçeğini reddedebildiklerini dile getirdi.
 
Prof. Dr. Cengiz Kuday, hafif olgularda idrara çıkma sıklığında artma görülürken, daha ciddi olgularda mesane kontrolünün tamamen kaybolduğunu vurgulayarak, idrara sık çıkma her 2-3 saatte bir görülebilirken, hastalıkta güçlü ve acil idrar yapma hissi oluşabileceğini vurguladı.
 
Hastalığın ilerleme oranının değişkenlik gösterdiğini vurgulayan Kuday, hastaların doktora ciddi fonksiyon kaybı ya da özürlülük nedeniyle başvurduklarını söyledi.

Belirtilerin ortaya çıkma süresinin uzunluğunun, tedaviden fayda görme ihtimalini o oranda azalttığını belirten Kuday, bu nedenle erken teşhisin tedaviden fayda görme açısından önemli olduğunu vurguladı.
 
Kuday, Alzheimer ya da Parkinson'a çok benzeyen hidrosefalinin farkına da değinerek, yürüme güçlüğünün Normal Basınçlı Hidrosefalide (NBH) ilk bulgu olarak ortaya çıktığını, bu bulgunun parkinsonun titremelerinden
farklı olduğunu dile getirdi.
 
Alzheimerda hafıza kaybının erken görüldüğüne, NBH'da ise daha geç ortaya çıktığına değinen Kuday, NBH'nin en önemli farkının tedavi edilebilmesi olduğunu söyledi.
 
Prof. Dr. Cengiz Kuday, en sık kullanılan teşhis yöntemlerinin ultrason, tomografi ve MR gibi görüntüleme teknikleri ve klinik değerlendirmeler olduğunu vurgulayarak, belden sıvı alınarak da kesin teşhis konulduğunu söyledi.
 
Kuday, bu hastalığın tedavisinde en etkin yöntemin hastaya "Şant" adı verilen bir aletin takılması olduğunu vurgulayarak, "Şant, kafatası içinde biriken fazla sıvıyı boşaltmak için dizayn edilmiş bir alettir. Takılan alet sayesinde fazla sıvı karın içine boşaltılır. Cerrahi yöntemle bu alet hastaya takılır, sonrasında hasta birkaç gün hastanede kalır" dedi.
 
Yürüme güçlüğü, hafif unutkanlık ve mesane kontrolü gibi belirtilerin şanttan sonraki birkaç gün içinde iyileşebildiğini ya da iyileşmenin biraz zaman alabildiğini anlatan Kuday, klinik iyileşmenin hastadan hastaya değişiklik göstermesi nedeniyle iyileşmenin ne kadar süreceğini tahmin etmenin güç olduğunu vurguladı.

Hiç yorum yok: